OYUNCUMUSUN YOKSA YÖNETMEN MİSİN?

23 Şubat 2013


Sen hangisini seçersen o sensin.
Oyuncu olmak istiyorsan OYUNCU,
Yönetmen olmak istiyorsan YÖNETMEN,
Her ikisiyim de diyorsan eğer, bu hayatta hem
hayatının OYUNCUSUSUN, hem de YÖNETMENİSİN
Her ikisini bir arada yapmak tamamen senin elinde. Duygularını yönetebiliyorsan eğer bu dünyadaki rölünü iyi yönetiyorsun demektir. Bu dünya bir tiyatro sahnesi, bizler de bu sahnede birer kukla vari oyuncuyuz. Tek başına oynamıyoruz bu oyunu, oyun arkadaşlarımıza da mevcut yanımızda. Sahne şu an bizim ama ileride rolümüz bittiğinde yani kaderin bittiği noktada yönetmen bizi oyundan alacaktır. O an da seyirci koltuklarına biz oturup oynadığımız oyununun geri kalanını izleyeceğiz. Birlikte rol aldığımız arkadaşlarımıza, ailemize vs. kızabiliyorduk değil mi? Oysa bize kinin, nefretin, kavganın güzel bir olay olmadığı öğretilmemiş miydi?
Kalbimizle aklımıza nasıl oldu da hükmetmeyi bıraktık ki, bu tür kötü duyguların içine düştük. Nasıl oldu da hırslarımıza yenik düştük, çevremizdekileri ezdik geçtik. O zaman acaba oynadığımız rolü tam olarak hissedemedik diye mi düşünmeliyim? Fark edemedik bizden istenen ve olmak istediğimizin yol ayrımını ki , farklı rüzgarlar estirdik hayatımızda, kimi zamanda fırtınalar yarattık delice yağan yağmurları da ekledik, sahile vuran hırçın dalgalar gibi çırpınıp durduk, kendimizi suçladık, çevremizdekileri suçladık ama içimizde ki özü keşfedip huzura kavuşamadık, özgürlüğe uçamadık, çünkü kendi kanatlarımızı kendimiz kırdık. Duygularımızı algıyamadık, farklılığımızı ortaya koyamadık. 
Ben hayatı bir yumak ipliğe benzetiyorum.Bu yumak ile bir taraftan da ortaya bir hayat, kendine has duruş deseni çıkarmaya çalışıyorum.  Bazen ya ip karışık çıkıyor, satıcıya bunu bana nasıl yaparsın diyorum, ya da ben bir şekilde dolaştırıyorum. Dolaşan ipi çözdüğüm anda sabrımın sonucunda hayatımı bir kaç sıra da olsa büyültmeye devam ediyorum. Yani dolaştığı nokta da artık fazla durmuyorum. İçime yönelttiğimin bir soru ile bu dolaşmanın üstesinden gelip, belki daha fazla bir deneyim ile ipin biteceği noktaya ilerliyorum.
Örmüş olduğum hayatın değer ve inançları sadece bana ait diyorum.
Ne diyorum ben;
- Her şeyden önce saygı diyorum. Buna çok önem veriyorum.

- Samimiyet diyorum, çünkü samimiyetin olduğu yerde kötü duyguların olmayacağına inanıyorum.

-Dedikoduyu sevmiyorum, çünkü bir başkasının ne yaptığı ile ilgilenmiyorum, önemli olan benim doğru yapıp yapmadığımdır.
Kimsenin bana şu kişi senin için bunu söyledi demesini istemiyorum. O kişinin benim hakkımda ne düşündüğü önemli değil, önemli olan benim kendim hakkımdaki düşüncelerim diyorum.

-Okumalıyım diyorum, Okudukça benim benliğimde olmayanları yani özümü ortaya çıkarmalıyım diyorum.

- Ben merhametliyim, çünkü rahmetten dünyaya gelmişim. Bana merhamet edilmiş ki, bende etmeliyim diyorum.

- Ben hediye vermeyi de, yardım etmeyi de severim. Çünkü özüm budur diyorum. Ben bir hediyeyim, bana verilen can bir hediye kıymetini bilmeliyim.



- Özüm, sözüm, doğrum birdir benim. Çünkü bu dünyaya doğru yoldan geldim diyorum. O yoldan şaşmamak üzere ilerliyorum.


- Ben sevgiden oluşuyorum, bu dünyada sevgiden şarhoşum diyorum.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder