YENİ YIL HEDİYELERİNİ ERKENDEN KABUL ETMEYE BAŞLADIM:))) İZLEDİKLERİM -12-

29 Kasım 2013

YENİ YIL HEDİYELERİNİ ERKENDEN KABUL ETMEYE BAŞLADIM:))) İZLEDİKLERİM -12-


İnsanın böyle güzel arkadaşları olursa sırtı yere gelmez:)))  TEŞEKKÜR EDERİM adaşım SEVGİLİ 
Annenin ellerinden, Senin ve Irmağın yanaklarından öperim. Annemin de teşekkürlerini iletiyorum sizlere.
Özlem' ciğim teli aradım ama kapalı idi, ulaşamadım.
Gelen yeni yıl hediyelerin hepsi aşağıdadır. 
ALLAH HER ŞEYİ GÖNLÜNÜZE GÖRE VERSİN.





Bunlar toplu halde, aşağıdada tek hallaeri ile yer alıyorlar.


Adaşımın kendi elleri ile ördüğü şal, muhteşem geçen sene ördüğüm şapka ile aynı renk, sağolsun.


                                   Sehpa örtülerimiz 


2 Adet çanta, rolon, el kremi, oje ve kupam.


Havlumuz, anneme ve bana çember...


Kirpi yünden kenarları boncuklu örtüm.


Minik havlu ve mutfak için takım..


Kitaplarım ve içten yazılan güzel bir mektup

Sen neler yapıyorsun diye soracak olursanız eğer bol bol film izliyorum.


KORKU SEANSI muhteşemdi..



ŞEYTANIN TOHUMU  mükemmel....



MAMA 2013 mutlaka izleyin.



DAİSYNİN DEHŞETİ mutlaka izlenmeli
Şimdi de sıra' da



DÜNYA SAVAŞI Z 2013 var.




YALNIZ İYİLİK YAPMAK YETMEZ, İYİLİĞİ ZARAFETLE YAPMAK GEREKİR / DİDEROT

27 Kasım 2013

YALNIZ İYİLİK YAPMAK YETMEZ, İYİLİĞİ ZARAFETLE YAPMAK GEREKİR / DİDEROT

Herkese hayırlı akşamlar diliyorum. Yukarıdaki kitap ayraçlarını arkadaşım yapıyor ve satıyor talep eden olursa yardımcı olabilirim. Bunlar benim kendime yaptırdıklarım. ATATÜRK imzası, mevlevi MEVLANA' yı  ve kedileri seven PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. efendimizi ifade eden Melek kedi ....

Kış geldiği için dışarıda rüzgarla karışık yağmur yağarken bisküvilerimiz yanında bitki çaylarımıza başladık artık....


Bahçeden bir kış görüntüsü sizlere....


Bol bol yapılan komşu ziyaretleri 
Biraz örgü, biraz sohbet, biraz 


türk kahvesi fasıllarımız 


ve NEVZAT TARHAN/ MESNEVİ TERAPİ kitabını okuyarak 
 günlerimizi geçiriyoruz.




Çarşı içindeki ZÜBEYDE HANIM Parkımız yenilendi ve yeni mekanda bir türk kahvesi keyfi yapıldı....



 Komşulara yapmış olduğum gezilerde benden alıp ta geri vermedikleri kitaplarımı da topluyorum bu arada:)))




BEN KİLİTTEN SESLENEN BİR KAPI ANAHTARI GİBİYİM SANKİ....

26 Kasım 2013

BEN KİLİTTEN SESLENEN BİR KAPI ANAHTARI GİBİYİM SANKİ....
Bir süredir rahatsızlığım dolayısı ile nete giremedim. Girer girmez de ilk işim bloguma bir post eklemek ve arkadaşlarımın bloglarını ziyaret etmek olacaktı ve öyle de oldu.



ZELİHA ÖZBEK KAYNAŞTIRMA Parkımızda yer alan resim şövalyesinde ATATÜRK resmimiz.




Yukarı da resimde gördüğünüz sokak köpeği ben adını RAZİYE koydum:))) 10 kasım sabahı beni bahçemde ziyaret eden bu ufaklık sirenler çalarken saygı duruşunda iken ayaklarımın dibinde dolandı durdu. Biraz süte ekmek doğradık ve onunla oynadık. 2 sırt sıvazlamaya bizim RAZİYE 4 patiyi de hemen yukarı dikiverdi:)))
Çarşıya indim, dönüşte maalesef evde bulamadım onu:((((((

ATA' mızın köpek sevgisini hepimiz biliyoruz değil mi?

Mustafa Kemal'in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu 

cephesinde 

savaşırken ''Alp'' adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin 

onun yatak odasının kapısında beklediği ve Atatürk'ün izni 

olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır...'' 

''...Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan 

komutanlarından birisinin köpeği olan ''Alber'' adında bir 

köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan 

Alber'i çok seven Atatürk, onun ölümünden derin üzüntü 

duymuştur...

''Ancak Mustafa Kemal'in yaşamında en önemli hayvan, hiç 

şüphesiz ''Foks'' adındaki köpeğidir. Seyyar fotoğrafçılık 

yapan Hasan Efendi adındaki birisinden 50 lira gibi abartılı ve 

yüksek fiyata satın aldığı Foks, aslında bir sokak köpeğidir. 

Foks, Atatürk'ün en sevdiği hayvan olarak Cumhurbaşkanlığı 

Köşkü'nde her zaman el üzerinde tutulmuş, ona her zaman 

büyük özen gösterilmiştir.Atatürk nerede, o orada. 

Atatürk'ün 

yatak odasında, karyolasının ayak ucunda kendisi için özel 

olarak diktirilen bir minderde yaşarmış. En önemli 

görüşmelerinde bile hep onun yanında olurmuş.Atatürk'ün 

Foks'a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler, sofrada çok zaman 

onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem 

vurup neslini üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. 

Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks'un asil kandan 

geldiğini söyleyecek kadar ileri gidip 'Köpek değil, adeta 

insan. İnsandan da akıllı' derlerdi..." 

''Atatürk, Foks'un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman 

çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. 

Ama gün gelir, Foks'la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir 

köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak 

isteyen Atatürk'ün elini ısırır.Ancak (yaşamı boyunca 

hayvanların öldürülmesine karşı çıkan, başıboş kedi ve 

köpeklerin Hayvanseverler Derneği aracılığıyla sahip 

edinmelerini sağlayan) Gazi, Foks'un davranışına hiç 

sinirlenmemiş, eli pansuman edilirken şöyle demiştir: 

- Fenalık yapmak için ısırmadı...'' 

''Ama yakınları "Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez" 


diyerek, sonsuza dek uyutulması için Atatürk'e ısrar ederler. 

İzin verdi mi vermedi mi bilinmez ama Foks o günlerde 

öldürülür. 

Foks'un ölümü Atatürk'ü adeta yıkar. Günlerce yüzü gülmez 

olur. Artık Foks'un konusu her açıldığında, gözleri acıyla 

dolar...'' 

''Bu arada Atatürk Orman Çiftliği'nin veterinerleri, Foks'un 

ölüsünü gömmezler. Herhalde Atatürk'ün köpeği olduğu için, 

derisini yüzüp içini doldurarak bir vitrine yerleştirirler. 

Amaçları Atatürk'e bir sürpriz yapmaktır...'' 

''Bir gün Atatürk'ün yolu çiftliğe düşer. İçeri girip Foks'un 

doldurulmuş bedeni ve donuk gözleriyle karşılaşınca 

donakalır. Gazi, gördüğü manzara karşısında çok ıstırap 

çekmiştir. Bir ara öfkelenir gibi olur, ama veterinerlerin 

şaşkın 

bakışları arasında çiftliği terk eder...Foks'un doldurulmuş 

cansız bedeni, ertesi gün hemen kaldırılır. Uzun yıllar 

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda muhafaza edilen Foks, 

Anıtkabir'de Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen 

ve 26 Ağustos 2002'de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından 

açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde sergilenir. Hâlâ 

orada...'



Sevgili Sevdanın yapmış olduğu çekilişte kazandığım hediyelerim elime ulaşalı çok oldu, ama ben nete rahatsız olduğumdan dolayı giremediğim için ancak yayınlıyorum.
Kendisine çok teşekkür ediyorum.


Bunlar da sevgili Ayşim'in bana gönderdiği hediyeler çok teşekkür ederim kendisine ALLAH her şeyi gönlüne göre versin. Özellikle Mevlana kitabı beni çok sevindirdi. Çünkü şu anda NEVZAT TARHAN'ın MESNEVİ TERAPİ kitabını okuyorum.

Aşağıdaki 2 resimde peşimde dolaşan kedilere ait:)))
İlk resim Benim Sırnaşık hanım ve yeni yavrusu ikinciye doğum yapmış bizim hanım:)))


İkinci resim ise parkta ayaklarımın dibinde uyuyan biraz kendini sevdiren ama patilerini de elime geçirip kanatan bir kedimiz.




Yeni evlenen bir arakadaşımıza yaptırdığım one stroke ve mum isi tekniği ile bir tepsimiz.






Hepinize mutlu günler diliyorum....








MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZİYORDUK

10 Kasım 2013

MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZİYORDUK

Ne güzel cahildik,

Televizyon yoktu.

Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, 

keyfimiz 

bozulmazdı hiç!


Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. 

Kuzinenin 

üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. 

Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...

Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek 

gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o 

kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş 

merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve 

havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve 

gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar... İçeride kanaat... İçeride huzur... Televizyon 

yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, 

keyfimiz bozulmazdı hiç!

Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm 

olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara 

seza 

mutluluğuydu.

Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar... 

Birçoğu 

arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve 

filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal 

dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına 

gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, 

lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı... Domates 

de... Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının 

zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar... İçeride huzur... Zam endişesi, doğal gazın 

kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin 

umurunda... Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini 

çiziyorduk...

ALINTIDIR.

KASIMDA KASIMPATILAR BİLE SENİN İÇİN AÇIYOR, KASIMDA AŞK BAŞKA YAŞANIYOR SENİNLE....

KASIMDA KASIMPATILAR BİLE SENİN İÇİN AÇIYOR, KASIMDA AŞK BAŞKA YAŞANIYOR SENİNLE....

Bu gün ATAM'ın benim gibi kahve sevdiği bir resim ile kendisini minnet, saygı ve sevgi ile anıyoruz.
Ben her kasım kasımpatıları ATAM ile yaşayan bir insanım.




ZELIHA OZBEK KAYNAŞTIRMA PARKI ATAM'ı bu şekilde andı. Ama yanında çöp kutusu vardı ve ben garson bayana rica ederek bunu kaldırttım. Lütfen bu tür olaylara dikkat edelim. Atamız çöp kutusu yanında anılacak bir şahsiyet değil........



Araya ATAM'ın sevdiği şarkıları paylaşıyorum ki hep beraber söyleyelim.


Bu gün bir bayan olarak çalışıp bu dünyadaki geçim paramı kazanıyorsam, tek başıma seyahat edebiliyorsam, fikri hür bir insansam, ayağıma uzun yıllar mücadele ederek kilolu olmama rağmen pantolon giyebilmiş isem, kızlar okumaz zihniyeti ile mücadele edip bir yüksek okul bitirebilmiş isem, bu kadar çok kitap okuyorsam, tek başına bir bayan olarak parkta, cafe de, lokantada oturabiliyorsam, seçme ve seçilme hakkına sahipsem, başımı başörtüsü ile örtebildiğim kadar, ahlakımla ve edebimle de  örtebiliyorsam, medeni hukukun bana verdiği Babamın soyadını evlendiğimde de kullanabiliyorsam, miras hukukuna dahil edildiysem ve daha bir çok şeyi sana borçluyum. ALLAH mekanını cennet eylesin.


Kültürüme, örf ve ananelerime sahip çıkıyorsam, 




Bir bayan olarak şarkı söyleyebiliyorsam, dans edebiliyorsam,


Her şeyi ama her şeyi sana borçluyum... Teşekkürler sayın DÜNYA LİDERİM MUSTAFA KEMAL ATATURK 
sen sene de 1 gün değil her gün anılmaya layıksın.




OKUDUM -50- ŞEYTANIN SAĞ ELİ / JOHN SAUL

03 Kasım 2013

OKUDUM -50- ŞEYTANIN SAĞ ELİ / JOHN SAUL

Yılın biten 35. kitabı da John SAUL ilk defa okuduğum bir yazar ve kitabı oldu.
Halasından miras kalan asırlık eve yerleşen TED ve JANET'İN çocukları ile kendi  başına gelen korku dolu olayları anlatıyor.
Vooodo ayinleri ve cinayetler ile işlenmiş güzel bir kitap...
Beğenerek okudum size de tavsiye ederim.