30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN.

30 Ağustos 2014

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN.

Bu gün İZMİR'e uçuyoruz babamla, kuzenimin düğünü var. Çarşamba döneceğiz kısmetse. İnstagram ve blog yayını kısa süreli olmayacaktır.


30 Ağustos zafer bayramı sanatçısı Kıraç ve ben bu sanatçıyı izleyemeyeceğim için üzgünüm. İzleyecek olanlara bol eğlenceler. Bu vesile ile Bayramınız kutlu olsun.



OKUDUM -93- MEVLANA ÇAĞIRINCA / SERDAR ÖZKAN

29 Ağustos 2014

OKUDUM -93-  MEVLANA ÇAĞIRINCA / SERDAR ÖZKAN

Günümüz dünyasına melekler tarafından gönderilen Mevlana ile cenazasine katıldığı kişinin kızı arasında geçen olayları konu almaktadır. Kesinlikle tavsiye ediyorum okuyunuz lütfen..

ALTINI ÇİZDİKLERİM;







MİM CEVAPLARIM..

28 Ağustos 2014

MİM CEVAPLARIM..


Sevgili ASABİBAKİRE beni mimlemiş; kendisine teşekkür ediyorum. Onun cevapları için TIK TIK


Aşağıda 10 soru var. Size iki durum veriliyor ve siz birini seçiyorsunuz. Seçtiğiniz durum hayatınız boyunca devam ediyor , diğerini ise yapamıyorsunuz. Yani size elma mı armut mu deniyor elma derseniz bir daha armut yiyemeyeceksiniz :) Neden o durumu seçtiğinizin kısa bir açıklamasını da yapmanız gerekiyor. 
Yaparsanız da 6 ya da 3 blogger'ı mimliyorsunuz :

Hangisiniz seçerdiniz?

1- Çok kitaptan oluşan seriler mi ya da tek kitaplar mı?

Seri kitap bulunduğum şehirde zor bulduğum için tek kitap okumayı tercih ediyorum.

2- Sadece kadın yazarları mı yoksa erkek yazarları mı okumak? 
Hiç farketmez

3- Kitapçıya gidip kitap almak mı, internet üzerinden kitap almak mı?
Yaşadığım yeri düşünürsek kesinlikle internet diyorum. Ama genelde istek üzerine kitapçıma getirtebiliyorum.

 4- Film olan kitapları mı dizi olan kitapları mı? 
Hiç farketmez.

5- Günde 5 sayfa okumak mı yoksa haftada 5 kitap mı? 
Günde en az 100 sayfa okurum. 

6- Profesyonel bir yazar olmak ya da profesyonel bir yorumcu olmak?  
Hiçbirine kendimi kabiliyetli göremiyorum.

7- En sevdiğiniz 20 kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa her gün daha önce okumadığınız yeni bir kitabı okumak mı? 
Yeni bir kitabı tercih ederim.

8- Kütüphanede çalışmak mı kitap satıcısı olmak mı?
Kütüphane de çalışmak bol kitap bol huzur ne olsun.

9- Favori türünüzden kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz hariç diğer her türden kitaplar okumak mı?  (Çevirinin bozukluğu için hepinizden özür diliyorum. Orjinal metin: Only read your favorite genre, or every genre except your favorite?)

Genel de hepsinden okumayı tercih ederim ama tasavvuf ağır basar.

10- Sadece fiziksel kitap kopyalarını okumak mı yoksa sadece e-kitap okumak mı?

Kitap sayfalarını çevirmek altlarını çizmek gibisi var mı hiç:)) tabiki fiziksel kitap okuma.

Ve son olarak da mimleme kısmına geldi.


MİYAVKEDİCİK , DEMLENMİŞYAŞAMÖYKÜLERİ  ve  DEĞMESİNYAĞLIBOYA'ı mimliyorum.

İZLEDİKLERİM -17-

25 Ağustos 2014

İZLEDİKLERİM -17-

Tuncer yıllar önce aşık olarak evlendiği karısını ve o hamileyken bırakmış ve yalnız bir adam olarak artık orta yaşlara gelmiştir. Bu evlilikten doğan tek çocuk Tuba ise babasının yokluğuna kendisini alıştırmıştır. Annesiyle sevimli bir taşra bölgesinde yaşayan Tuba aslında hayatından çok sıkılmıştır. 18. yaş günü yaklaşırken bir anda babası olduğunu iddia eden Tuncer'i karşısında bulur. Deli dolu bir adam olan Tuncer, Tuba'yı birkaç günlüğüne yanına alıp İstanbul'a götürmek ve doğum gününü beraber geçirmek ister. Başta karşısındaki yabancıya inanmayan Tuba, bir anda kendisini İstanbul'da dahası babasının boğazdaki ihtişamlı yalısında ve zengin hayatında bulacaktır. Tuba'nın bakkalla gidiyorken ortadan kaybolmasıyla deliye dönen annesi ise kızının peşini bırakmamaya kararlıdır. Tuncer ise bu kadar zaman sonra neden bir anda ortaya çıktığını ve bazı acı gerçekleri herkesten saklar... 
Filmin başrollerinde Yetkin Dikinciler ve Eda Ece yer alırken, yönetmenliğini Hakan Haksun üstleniyor. 


Tarihin en ayrıksı karakterlerinden biri olan Frankenstein'ın üzerine çekilen onlarca filmden sonra yepyeni bir hikayeye odaklanan I Frankenstein, Dr. Victor Frankenstein'ın kendi elleriyle yarattığı Adam'ın hikayesini ele alıyor. Adam yaratıldığı günden bu yana, yaklaşık 200 yıldır amaçsız bir şekilde hayatını devam ettirirlen kendini Gargoyle ve İblisler arasındaki savaşın tam içinde bulur. Her iki taraf da Adam'ın ölümsüzlük sırrını elde etmeye çalışmaktadır. Adam ise insanoğlunun sonunu getirmekte olan bu savaşı durdurabilecek şeye sahip olan tek varlıktır.
Orijinali Mary Shelley tarafından Frankenstein or the Modern Prometheus ismiyle 1818 yılında yayınlanan hikaye, 1910 yılında ilk kez sinemaya uyarlandığından bu yana çeşitli örnekleriyle beyaz perdede canlandı. Bu son uyarlamanın yönetmen koltuğunda Karayip Korsanları: Kara İnci'nin Laneti ve Avustralya filmlerinin senaryolarını yazan Stuart Beattie bulunuyor.

Trajik bir aşk hikayesini odağına alan film, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla hayatı altüst olan ve her şeye sil baştan başlayan Olga'nın öyküsünü beyazperdeye yansıtıyor. Olga esasında 1900'lü yılların başında taş ustası olarak çalışan ve Yalta'ya gidip burada işine devam eden Mustafa Usta'nın torunudur. Sovyetler'in dağılmasının ardından Sarp Sınır kapısı açılır; Olga çalışmak ve yeni bir düzen kurmak için Trabzon'a gelir. Ne var ki kısa zaman içerisinde Trabzon'a o bölgeden gelen her kadının nataşa olarak adlandırılması sorunuyla o da tanışır. Bu esnada Cemal ile karşılaşması işleri iyiden iyiye karıştırır.
Toplumsal önyargılar, zorunlu göç ve parçalanmış aileler temalarını biraraya getiren filmin başrolünde Türkiye televizyon izleyicisinin yakından tanıdığı Alma Terzic ve Oktay Gürsoy yer alıyor. Filmin yönetmen koltuğu ise ilk sinema deneyimine imza atan  Orhan Tekeoğlu'na ait...

İZLEDİKLERİM -16-

24 Ağustos 2014

İZLEDİKLERİM  -16-

Yönetmen Jaume Collet-Serra ve aksiyon sinemasının yıldızlarından Liam Neeson'ın tekrar buluştuğu Non-Stop, havada geçen aksiyon dolu bir macera. Kimin suçlu kimin masum olduğunun film içinde belirsizliğe karıştığı Hitchcockian bir aksiyon olarak nitelenen filmde Neeson, Hava Kuvvetleri'nden emekli bir askeri canlandırıyor ve uçakta uçan 200 yolcunun hayatı şimdi onun ellerinde, her 20 dakikada bir uçaktaki birisini öldürmekle tehdit eden esrarengiz bir suçluyu yakalamaya çalışan hava polisi Bill Marks’ı canlandırıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı herkesin potansiyel suçlu kabul edildiği bu durum Bill Marks'ı baş etmesi güç bir macera ve gerilimin içine sürüklüyor.

Yerden 12.000 metre yükseklikte geçen bu zamanla yarış filminde Bill, eğer hesabına 150 milyon dolar yatırılmazsa yolcuları öldürmek için fazla beklemeyeceğini söyleyen şüpheliyi bulmaya çalışır. Ancak yapacaklarını bir tek kendsine mesaj olarak göndermesi Bill'in durumunu daha da zorlaştırmıştır. Çünkü panik olan yolcular uçakta yaşanan terörün sorumlusu olarak Bill'den şüphelenmeye başlamıştır.



"Kaptan Amerika: İlk Yenilmez" seyircileri Marvel çizgi evrenin ilk yıllarına götürmüştü. Yenilmez kahramanımız günümüzde geçen bir devam filmiyle geri dönüyor. Steve Rogers, Nick Fury ve gizli SHIELD örgütü ile işbirliğini koruyarak modern dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor. Devam filminde öykü bu sefer sosyalist dönem Rusya'sına uzanıyor. SSCB döneminde özel kuvvetler içerisinde yetiştirilen ve Winter Soldier (Kış Askeri) adı verilen bir adam aslında tam bir ölüm makinasıdır. Rusya tarafından donmuş bir gölde bulunur ve önüne çıkan her şeyi yerle bir etmeye kararlıdır. 
Kaptan Amerika yanına Falcon'u ve Kara Dul'u da alarak güç birliği yapar ve soğuk diyarlardan gelen bu düşmana karşı büyük bir mücadeleye girer. 
Kaptan Amerika'nın devam filminde başrol Chris Evans'ın yanı sıra kadroda Neal McDonough, Anthony Mackie, Sebastian Stan, Frank Grillo, Samuel L. Jackson ve Scarlett Johansson gibi yine renkli isimler kaşımıza çıkacak.


1982'de Lübnan Savaşı'nın en çetin günlerinde, İsrailli savaş pilotu Yoni bir kaza geçirir ve uçağı yere çakılır. Neyse ki çarpmadan önce paraşütle canını kurtarmayı başarır ama atladığı yer tam düşman hattının hemen kıyısında yer alan ve Filistinlilerin barındığı ki bir mülteci kampıdır. Kendisini esir alan Filistinli örgütte bir süre dayanan Yoni, bu sırada kendisini gözetleyen Fahed adında genç bir Filistinli mülteci ile nefret-mecburiyet arsı garip bir ilişki kurar. Fahed babasının köyüne kendisini götürmeye söz vermesi karşılığında, Yoni'ye kaçması için yardım eder. İkisinin de İsrail topraklarını geçme amacı farklıdır, üstelik düşmandırlar ama bir kez yola çıkınca farklılıklarını bir kenara koyarak, hayatta kalmaya çalışırlar. Önlerinde savaşın ikiye böldüğü topraklar vardır ve 'eve giden yolu' bulmak şimdi her zamankinden zordur.
Daha önce Limon Ağacı ve Suriyeli Gelin filmleriyle seyircisiyle buluşan Eran Riklis'in yönetmenliğini üstlendiği yapımın başrolünde Stephen Dorff yer alıyor.

OKUDUM -92- DOSTLUK EKMEĞİ / DARIEN GEE

23 Ağustos 2014

OKUDUM -92-  DOSTLUK EKMEĞİ / DARIEN GEE

Bir damla gözyaşı ve umutla yoğrulmuş küçük bir hediye, kırılan kalbinizi iyileştirip tüm hayatınızı değiştirmeye yeter mi?

Kaderin ona oynadığı acımasız oyun karşısında Julia Evarts, yaşama sevincini kaybetmiştir. Çektiği tüm acıların ise tek bir sorumlusu vardır. Bir zamanlar en yakın arkadaşı olup da artık yüzünü bile görmek istemediği kız kardeşi...

Bir gün küçük kızı Gracie ile birlikte eve geldiklerinde, kapının önünde çiçek desenleriyle bezenmiş bir tabak ve yanında bir tarif bulurlar. Üzerine ise bir not iliştirilmiştir: "Umarım beğenirsiniz." Julia, bu beklenmedik hediyeden kurtulmak istese de kızını mutlu etmek adına tarifi denemeye karar verir.

Çok geçmeden kasabalarına yeni taşınmış olan iki kadınla tanışır. Eşini kaybetmiş olan Madeline Davis, hayata tek başına devam etmenin bir yolunu ararken, ünlü çellist Hannah Wang de Brisay ise kocasıyla boşanmak üzeredir. Teselliyi, adeta bir sığınak olarak gördükleri dostluklarında bulacak olan bu üç kadın, gün gelip de şu cümleyi söyleyebilecek midir? Her şeye rağmen hayat güzeldir. 

Bizi bize anlatan sıcacık, lezzetli bir hikâye... Kâh ağlatan kâh sinirlendiren kâh güldüren Dostluk Ekmeği, imkânsız gibi görünenleri gerçekleştirmenin, aslında bizim elimizde olduğunu muhteşem bir dille anlatıyor. 







OSHO ....

22 Ağustos 2014

OSHO ....

Ne olman gerektiğini sana söyleyenleri asla dinleme
Hep kendi iç sesini dinle.
Sen nasıl olmak istiyorsun?
Yoksa hayatın harcanır gider..
Eğer ilk adımı attıysan ancak 2.si mümkün olur.
Asla maske takma.
Öfkeliysen öfkeli ol.
Bu risklidir; ama gülümseme, çünkü bu dürüst olmaz.
Tüm mekanizman ters yüz olmuş.
Çünkü kızmak istediğinde kızmadın, nefret etmek istediğinde etmedin.
Şimdi sevmek istiyorsun; aniden mekanizmanın çalışmadığını farkediyorsun.
Öfkesini bastıran insanlar hep çok yerler, öfkeli insanlar daha fazla sigara içerler.
Çünkü öfke tırnak ve dişlerden boşaltılır.
Gerçekçi ol, sahici ol
Şimdiki zamana sadık kal.
Çünkü tüm yalanlar geçmişten ya da gelecekten içeri sızar.
Geçmişi bir yük gibi üzerinde taşıma, gereksiz yere de gelecekle uğraşma.
--Osho--

OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCUĞUN TA KENDİSİ -3-

21 Ağustos 2014

OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCUĞUN TA KENDİSİ -3-
ALTINI ÇİZDİKLERİM;






OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCULUĞUN TA KENDİSİDİR -2-

20 Ağustos 2014

OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCULUĞUN TA KENDİSİDİR -2-
ALTINI ÇİZDİKLERİM DEVAMI;











OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCULUĞUN TA KENDİSİDİR / RICHARD PAUL

19 Ağustos 2014

OKUDUM -91- ASLOLAN YOLCULUĞUN TA KENDİSİDİR / RICHARD PAUL

“Yollar ayrıntı, aslolan yolculuk… Yayımlandığı pek çok ülkede çoksatanlar listesine girmeyi başaran Aslolan Yolculuğun Ta Kendisidir, ABD’nin Batı yakasındaki Salt Lake’te hayatının aşkı, karısı McKale ile neredeyse “kusursuz” bir hayat süren Alan’ın kısa sürede her şeyini yitirmesiyle başladığı yolculuğu anlatıyor. Yanına bir sırt çantasını dolduracak kadar eşya alıp, evinin kapısını çeker ve arkasına bilebakmadan yürüyeceği yola doğru ilk adımını atar. Bu yolculuk ona hayatın anahtarını sunacaktır aslında.” 

ALTINI ÇİZDİKLERİM;