GENETİĞİMİZİN BOZULMASINA İZİN VERMEYELİM.

30 Haziran 2017

GENETİĞİMİZİN BOZULMASINA İZİN VERMEYELİM.

Aşırı sıcak bir hava, nem fazlasıyla mevcut. Allah dışarıda çalışanın yardımcısı olsun. Tarla, inşaat, şoförlük, temizlik vs işler pek zahmetli bu zamanlarda. Ben bile çalışır iken odadan depoya çıktığımda resmen sıcak hava çarpardı yüzüme. Öğlen pek dışarı çıkmamak, bol su içmek ve hafif beslenmek lazım bu günlerde. 
Mesela ayran, ekmek...
Mesela ızgara sebze...
Mesela yoğurt meyve...


Bol bol çayyyyyyyyyy...


Bayramdan önce arife günü yaşadığım bir olayı anlatayım size...
Şu son yıllarda insanlar bazı ibadetlerden soğudular. Bunlar da toplumda yapılan yanlışlar yüzünden.Yalan üzerine yaşadığım bir olay.....
 Evim bahçeli 2 yanı yol 2 yanı komşu, yan yol bahçe duvarında üstte tel var ve rahmetli babamın ektiği asma tellere boydan boya sarındı. Gelen geçen topluyor, kesinlikle bir sözümüz yok. Çünkü göz hakkı var. Bahçede daha ekili 3 asma olduğu için bizde de sorun olmuyor. roman mahallesi yakın. Arifeden bir gün önce bir amca geldi ağbimi sordu işte dedim. Bayram için torunlar gelecek biraz yaprak toplayabilir miyim dedi. Topla dedim. Arife günü amca yine geldi izniniz olursa biraz daha toplayayım mı salamura yapacak hanım dedi. Buyur dedim. Topladı gitti. Sonra elinde bir pepsi ufak şişe ile geldi. Abla yeğenler geldi, onlar paylaştılar. Tekrar dedi buyur dedik. Annem bunlar yemeği sever dedi. Saat 18 civarı ağbim telefon açtı bayramın 1. günü amca oğlu ve eşinin geleceğini söyledi. Eh biraz alışveriş yapmak lazım. Manava gitmek için minibüse bindim durakta indim. Baktım köşede amca sandık üstünde topladığı yaprakları satıyor. Beni gördü bozuldu abla nasılsın falan. Ben iyiyim sağol sen nasılsın dedim yüzüne yaptığını vurmadım. Ben bitişik manava geçtim alacağımı aldım, karşı peynirciye geçtim baktım toplamış yaprağı bana bakındı şöyle bir kaç defa göremeyince tezgahı yine kurdu. Benim de en sevmediğim şey YALAN bunu yapacağı yere abla param yok yaprak toplayayım satayım dese amenna. Resmen artık duygu sömürüsü ile geçiriyorlar hayatı. Ben çok üzüldüm para ile bende satardım ama ben babamın hayrı ve duası için izin verdim...


Bu sene 3 senedir çalışmadığım için bahçeye ekim işlerine merak sardım. 1,5 sene babam felçli kaldı. 31.12.2015' te vefat etti. Bunlar rahmetli babamdan kalan tohumlar. Bu sene ziraatten tohum çimlendirdim, tabi ki hibrit tohum. Seneye Allah kısmet ederse bunlardan çimlendireceğim.


Bu da bahçemde çimlendirip yetiştirdiğim domates, biber, salatalık, yeşil fasulye, mor lahanalarım.


Bunlarda ilk mahsullerim, Fasulye cinsim Cino. Bir kısmı yemek oldu, 2 poşette dondurucuya kaldırıldı. 2 de çiçek tohumu aldım kısmetse seneye ekeceğim tekrar. Biliyorsunuz yerli tohum yasaklandı. Sadece tek ekimlik hibrit tohum yetiştirmeye izin var. Bunlar da ne yazıkkı genetik bozuklukluklara yol açıyor. Bazı yerler de tohum takas etkinlikleri var. Mesela benim üye olduğum bir grup bu işi yapıyor. Ben bu sene takas yapamıyorum çünkü tohumların en az 2 sene ekilmesi şartı var. Ben sadece horoz ibiği çiçeği tohumu göndereceğim.


Sizleri bahçesi olanı, ya da yazlarını köy de geçirip sebze dikenleri yerli tohumları saklamaya davet ediyorum. Genetiğimizin bozulup  ilaç kapitalizmine yenik düşmemek için yerel tohum kullanmamız lazım. Umarım başarılı olunur.
Şimdilik hoşçakalın.....


OKUDUKLARIM -171- ATATÜRK SESLENİYOR

OKUDUKLARIM -171- ATATÜRK SESLENİYOR


Atatürk eğlenmeyi, dans etmeyi, şarkı ve türkü söylemeyi, doğayı, hayvanları seven, alçakgönüllü, bir o kadar da duygusal bir kişiydi. Olur olmaz yapılı insanlarla güreş tutmaya kalkar, yüzer, kürek çeker, satranç ve bilardo oynardı. Düşman başkomutanını, "Üzülme, Napolyon da savaş kaybetti," diyerek teselli etmeye çalışmış; Yunan bayrağını yere serenleri ve esirlere kötü davrananları azarlamıştı.

Diktatörlerden ve dalkavuklardan hiç hoşlanmazdı. Osmanlılığa hiç özenmedi. Mutlu geleceği hep aydınlıklarda aradı. Bir yurttaş gibi halkın arasına karışmanın özlemi içindeydi.

Hıfzı Topuz, kendi anılarının eşliğinde Atatürk'le ilgili özel sohbet ve tanıklıklardan seçtiği parçalarla yaşayan Atatürk'ü bir kez daha tanıtıyor bize.
(Tanıtım Bülteninden)


BANA İSMİNİ SÖYLE SANA KARİYERİNİ SÖYLEYİM

29 Haziran 2017

BANA İSMİNİ SÖYLE SANA KARİYERİNİ SÖYLEYİM




Diş hekimi Oya Bilir ve jinekolog Kaya Bilir efsanesi yıllardır sürer. Kaya Bilir'i bilmiyoruz ama Oya Bilir gerçekten de var. Adıyla mesleğinin uyumlu olması onu Türkiye çapında bir şöhret haline getirdi. İsimler ve soyadları ister istemez kişinin kariyerini etkiliyor. Hele 'ilginç' bir isme sahipseniz bu kaçınılmaz. Ama illa çarpıcı bir isim olması gerekmez. Mesela, uzmanlara göre, en yaygın erkek isimlerinden Mehmet, karşıdakinde güven hissi uyandırıyor. Sakıp ve Serdar ise zenginliğin sembolü olarak görülüyor.

İnternette sürekli dolaşan ilginç isimler vardır. En meşhurları da diş hekimi Oya Bilir ile jinekolog Kaya Bilir. Bünyamin Dana, Şaban Tren, Sadık Öküz, Duran Tekerlek, Coşkun Aptal da, internet geyikçilerinin sevdiği isimlerdendir. Bunların hangileri gerçek hangileri efsane bilinmez ama bir şekilde akılda kaldıkları kesin.

Merak ettik, acaba ismimiz hayatımızı, kariyerimizi etkiliyor olabilir mi?

Türkiye'de en çok kullanılan isimler kadınlarda Ayşe, Emine, Hatice, Zeynep; erkeklerde Mustafa, Ali, Hasan, Ahmet, Mehmet. Akrofonolog (isim bilimcisi) Kemal Haluk Cebe isimlerin insanın kariyerini çok etkilediğini söylüyor. K harfi kariyeri temsil ettiği için, isimde bu harfin olmasını tavsiye ediyor. İnsanda güven hissi uyandıran isimlerin başında ise Mehmet geliyor. Cebe, Türk askerine bu yüzden Mehmetçik dendiğini düşünüyor. Buna karşılık, insanda en çok tedirginlik yaratan, olumsuz düşüncelere iten isimler ise Harb ve Mürre imiş. Eğer güçlü bir isim istiyorsanız ismin içinde D ve G harfleri olması gerekiyormuş. A harfiyle başlayan isimler de bu anlamda çok önemli imiş.

İsmin, insanlar üzerinde son derece tesirli ve önemli bir etken olduğunu belirten Cebe, ilk anda size çok sempatik gelen bir isimmin adeta ruhunuzu okşayacağını ve o kişiye karşı çok yoğun ilgi duyabileceğinizi söylüyor.

Meslek guruplarında öne çıkan isimleri tek tek ayırmak son derece uzun süreceğinden Cebe isimlerin içesindeki harflere göre kategorize ediyor, mesela:

L harfi, sanatla ilgili işler yapanlar için ideal. El marifetiyle çalışan herkes için de öyle.

B ve A harfleri, satış ve pazarlamada çalışanlar,

İçinde M ve A olan isimler serbest ticaret yapanlar,

S harfinin isim ve soyadında olması üretici faaliyetlerde ve planlamada çalışanlar,

Z harfi araştırma ve geliştirmede çalışanlar ve

İ ve P aynı isimde yer aldığında psikoloji ve tıp alanında çalışanlar için 'ideal' harfler.

Soyadları öne çıkıyor

İsim değiştirmenin hem kariyeri hem de hayatı değiştirmek olduğunu söyleyen Cebe, ismin kişinin ruhsal bedeniyle bir bütün halinde titreşimleri yaratması gerektiğini düşünüyor:

"5.000 yıl öncesinden Çin'de çocuk doğmak üzereyken 'isim koyucular' çağrılırdı. Bu kişiler çocuğun doğum anında çıkarttığı sesten ona uygun titreşimdeki ismi koyarlardı."

İsimler iş ilişkilerinde de son derece etkin imiş. Birlikte çalışan kişilerin isim titreşimi eşit seviyede ise iyi bir ortaklık oluyor, diyen Cebe, soyadın isimle birlikte titreşim yarattığı için çok etkili olduğunu, bugün birçok firmada daha ziyade soy isimler ön plana çıkarıldığını söylüyor. Sabancı, Demirören ve Koç gibi... "İsim ve soyadı iyi bir bütünlük yaratan frekansı yakalarsa harika bir kariyer olabilir" diyen Cebe hem kadına hem de erkeğe konan (Yüksel gibi, Işık, İsmet, Servet gibi) isimlerin de iş hayatında çok fazla olumsuzluk yaratmadığını söylüyor.

Zenginliğin sembolü Sakıp ve Serdar

Zenginliğin sembolü 2 isim var diyen Cebe bu isimlerin de Serdar ve Sakıp olduğunu söylüyor. Sakıp Sabancı'nın isminin müthiş bir özelliği olduğunu belirten Cebe;

Başta bulunan S harfinin çok iyi proje üretme

A harfinin algılama ve mantığı iyi kullanma

K harfinin yüksek seviyede kariyer

I harfinin hassas ve duygusal olduğu

P harfinin de kendine olan güven anlamına geldiğini söylüyor.

Soyadın ilk harfi olan S, üretilen projeyi çok iyi değerlendirme

A harfi yeri geldiğinde atılgan ve enerjik olduğu

B harfi önsezilerinin güçlü olduğu

Diğer A harfi mantık ve algılama kuralları

N harfi önsezilerini kullaranak iş yapma

C harfi güzel sanatlara karşı olan duygusallık anlamına geliyor.

Bir diğer önemli isim ise Serdar. İsimden sonra gelen harflerin kullanımı isimleri son derece etkiliyor.

Göbek adınızı kullanın

Ad, soyad ve göbek adı kullanınca çok uzun oluyor, hoş durmuyor diye düşünmeyin, Cebe bunun tam tersini söylüyor. "8 tane isim koyun o daha iyi olur. İspanyolların, Portekizlilerin isim enerjileri çok daha farklıdır. 8-9 isimleri vardır. Ne kadar çok isim ve harf olursa sizin enerjiniz daha çok tetiklenir. Ben göbek adlarını mümkün olduğu kadar kullanmalarını tavsiye ediyorum."

Meclis'te en çok Mehmet var

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki 542 milletvekili arasında en yaygın isim Mehmet. Meclis'te 57 Mehmet, 24 Ali ve 21 Mustafa bulunuyor. Kadın milletvekillerinde ise en yaygın isim 5 kişiyle Fatma. Arkasından da 4 Ayşe geliyor.

Herkes bize Akcennet diye iltifat ederdi

Selin Karacehennem (Psikolojik Danışman Evlilik ve İlişki Terapisti, Yaşam Koçu): 4 sene hergün canlı olarak "Evlilik Sanatı" altında telefon üzerinden terapi yaptım. 2 aydan bu yana da ulusal bir kanalda aynı programı yapıyorum. Bu zaman zarfında insanlara faydalı oldum ki, gerek kitaplarım gerek programlarım beğenilerek devam ediyor. İlk zamanlar bu çok ani meşhur oluşum bazı medya kurumlarını rahatsız etmiş ki; soyadım üzerine gereksiz yazılar çıktı. Ancak, şu ana kadar danışanım veya harici kişiler soyadımı hiç konu etmedi. Kariyerim özellikle bundan çok yarar gördü. O zamanlar ismimi hatırlamayanlar, soyadımdan hatırlayarak beni buluyorlardı. Evlenmeden önceki soyadım olan Özkök'ü de araya ekleyerek programlarımı yapıyor, yazılarımda kendimi Selin Özkök Karacehennem olarak tanıtıyordum. Konuk olarak gittiğim pek çok televizyon veya radyo programlarında iyi niyetli dahi olsalar soyadımın bana niçin böyle olduğu soruldu. Ancak ben her seferinde tarihi bir soyadı olduğunu tekrarladım. Şöyle ki 2. Mahmut zamanında, tarihte "Vakkayı Hayriye" diye geçen yeniçerilerin ortadan kaldırılmasına sebep olan Karacehennem Paşa'nın (yani eşimin büyük büyük dedesinden) olduğumuzu tekrarladım. Soyadımız daha önceleri de bilhassa çok uzun seneler yaşadığımız Amerika'da uzunluğu dolayısı ile zor bulunurdu. Türkiye'de ise çok gülünürdü.

Ancak şahsımızla tam tezat soyadı olduğu için herkes bize "Akcennet" diye iltifat ederlerdi.

'Adım ve soyadım sana teminattır'

Güven Kurtul (Avukat): İsmimi mühendis olan babam vermiş. İlerde mesleğimin ne olacağını kesinlikle düşünmemiş. Zaten mimar olmak istiyordum fakat Hukuk Fakültesi'ni tutturdum. Adımın, soyadımın ve mesleğimin bir bütün olarak çok etkili bir uyum arz etmesinin, gerek mesleğimde, gerekse politik çalışmalarımda büyük yararını gördüm. Dava veren müvekkil, tabii huzursuz ve endişeli olduğundan davayı kazanıp kazanamıyacağımızı sorduğu zaman, "Güven Kurtul. Adım ve soyadım sana teminattır" diyerek daha baştan moral veririm. Keza, davaya bakan yargıçlar dahi, adımı ve soyadımı okudukları zaman tebessüm ederek ve espri yaparak davaya daha baştan olumlu bir hava içinde bakıyorlar. Diğer yandan, 1983 senesinde bürom Sarıyer'de idi. Rahmetli Turgut Özal da Sarıyer Yeniköy mahallesinde oturuyordu. Anavatan Partisi'ni kurarken, Sarıyer'de tabelamı görmüş, beni araştırmış ve Sarıyer İlçe Başkanlığı görevini bana vermişti. Bir yıl sonra yapılan mahalli seçimlerde İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi üyeliğine seçildim ve 5 yıl Meclis Başkanlığı yaptım. Böylece adımın ve soyadımın yararını politikada dahi gördüm. Gerek dava veren müvekkiller gerekse siyasi çalışmalarımda vatandaşlar adım ve soyadımdan dolayı daha çok güven ve sempati duymuşlardır. Adım ve soyadımın doğurduğu izlenim ve pozitif enerji daima ortamı müsbet olarak etkilemiş, espri ve takılmalara neden olmuş, böylece pek çok dost ve çevre edinmiş oldum. Bu nedenden dolayı, isim ve soyadın insan hayatında çok önemli etkileri olduğuna tanık oldum.

İsmimle şoka girenler, soyadımı duyunca bitiyor

Oral Sökücü (Diş Hekimi): Ailemde hiç diş hekimi yok. Bu isim bana verildiğinde anlamını ne annem ne de babam biliyormuş. Kıbrıs Barış Harekátının cereyan ettiği dönde doğmuşum. Annem ve babam da Almanya'da yaşıyordu. Kıbrıs harekátı esnasında uçağının düşmesi sonucu bir pilotumuz şehit oluyor. İsmi de Oral. Muhtemelen bizimkilerin de vatan hasretinden dolayı bu isme karar veriyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse diş hekimi olana kadar hiç etkisi olmadı. Taa ki fakülteye ayak basana kadar. Üniversiteye başladığımın 2 veya 3'üncü günü diş hekimliği fakülte panosunda bir kalabalık öğrenci topluluğu gördüm. Öğrenciler panoya bakıp kahkaha atıyorlardı. "İsmi bak, Oral Sökücü. Kim bu doğuştan fanatik diş hekimi?" diye güldüklerini görünce olayın ciddiyetini anladım. O günden sonra klasik olarak çoğu ilk tanıştığım kimseler annem ya da babamın bir diş hekimi olduğunu düşündüler. Ben de ısrarla olmadığını söylemekle zorunda kaldım. Ve böyle de geçecek sanırım. Hastalarımın çoğu çocuklardan oluşuyor, o yüzden onların tepkisi olmuyor. Ama ebeveynlerinin ve bilhassa doktor olanları ilk etapta şaşırıyor. Daha sonra ifadelerinde "doğru adreste olduklarını" düşündüklerini söylüyorlar. Yani ismimin bana pozitif bir etkisi olmuştur. Adım daha az unutulan bir isim oldu. Mesela şu an yeni göreve başladığım Gaziantep Üniversitesi'nde tanıştığım öğretim üyeleriyle ismimi söyleyince "o siz miydiniz" diyorlar. Adımın meslekle ilgili olmasından dolayı daha popüler daha tanınır olduğumu düşünüyorum. Özellikle bu ismin anlamını bilen bireyler zaten belirli bir sosyo ekonomik seviyede olduğu için (bilhassa doktor) bana hep faydası olmuştur. Mesela henüz daha yeni diş hekimliği fakültesi öğrencisi iken dekan yardımcımız yanına çağırıp "Adın ne güzel ben de çocuğum olursa adını Oral koyacağım" demişti. O zaman arkadaşlar arasında havam inanılmaz artmıştı. Ben de tabii bir de isime ilaveten soy isim faktörü var. İsmimde şoka giren bireyler soy ismi de duyunca tamamen iptal oluyorlar. Yurt dışında bir kongrede konuşmamı yaptıktan sonra bir yabancı meslektaşımla tanıştım. Bana yabancı menşeili misin diye sordu. (Muhtemelen isim yabancı bir anlamı olunca) "Hayır Türküm" dedim. Bana güldü ve "Mesleğinle uyuşmuş" dedi gülerek. Ben de

"Soy isimimi söylemeyeyim buna kalbiniz dayanmaz" dedim. Soyadımın yabancı dilde anlamını söyleyince ilk önce inanmadı şaka yaptığımı sandı. Ama gerçek olduğuna inandıktan sonra gülen yabancı meslektaşımı kahkaha komasından çıkarmak oldukça güç oldu.

İLGİNÇ İSİMLERİYLE NASIL 'GEÇİNİYORLAR'?

Çocukken başıma dert oldu, sonra sermayeye dönüştü

Aşkım Kapışmak (Davranış Bilimleri ve İletişim Uzmanı): Aşkım ismini rahmetli anneannem koymuş ve ben doğduğumda kucağına alıp: "Herkes sana Aşkım desin, seni sevsin" demiş. Soyadıma gelince, gerçek soyadım, yani dedeminki, Kapışmaz ama nüfus memurunun gazabına uğrayanlardanım. Kapışmak yapmış ve hayatımın değişmesine yol açan kişi olmuş. Çünkü ismim sevgiyi, aşkı, soyadım ise aşkta kavgayı çağrıştırıyor.

Kurumlarda ikili ilişkiler ve iletişim seminerlerini stand-up şeklinde veriyorum. Bu yüzden de adımı soyadımı sahne adı zannediyorlar. Yıllar önce adım ve soyadım birkaç gazetede haber olunca, TV programlarından teklifler gelmeye başladı. Tüm davetlerin nedeni, ilk önce ismim, mesleğim ve yaptığım stand-up'lardı. Daha çok futbolcular ve iş dünyasıyla çalışıyorum. Bire bir danışmanlık yaparken, seans bitiminde erkekler "Ya hocam size başka isimle seslensek olur mu" diyorlar.

Anaokullarına danışmanlığa gidiyorum. 4-5-6 yaş grubu öğrencileri aşkım kelimesini duyunca çok gülüyorlar. Okulda öğretmen arkadaşlar bana Aşkım dediklerinde çocuklar eve gidip "Anne öğretmenim o abiye aşık olmuş" diyorlarmış sürekli.

Aile faciasına sebep oluyordu

Bazen şirketlere eğitim anlaşması yapmak için gidiyoruz. Toplantı başladığında yöneticilerin ilk soruları "Aşkım Kapışmak nasıl bir isim?" oluyor. İş anlaşmalarında herkesin stresi ilk anlardır. Benim hiç böyle bir derdim olmadı. Tüm görüşmelerim eğlenceyle sürdü, adım sayesinde. Kurumlar ve bireyler marka çalışmasına bütçe ayırırken benim böyle bir endişem olmadı. İsmim ve soyadım kendi çalışmasını yaptı. Geçen sene bir imza günü yaptık. Gelenler imza alıp, numaramı istediler. 3 günsonra telefonum çaldı. Bir erkek bana "Mustafa ile görüşebilir miyim" dedi. Yanlış aradınız, dedim. Kimsiniz dedi, siz kimi arıyorsunuz dedim. "Beyefendi size bir şey anlatmam lazım, 3 gündür kafayı yiyorum, eşimin bir notu elime geçti, üzerinde aşkım yazıyor altında da bu numara" dedi. Ben de "Beyefendi benim adım Aşkım, eşiniz de imza günüme katıldı herhalde" dedim. Adam öyle bir ohhh! çekti ki anlatamam. Kemer'de bir otele eğitime gittik. Seven Hill Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Özbek de vardı. Lobiye geldik. İki kişiyi şimdilik bir odaya alacaklarını söylediler. Zeynel Bey hemen lafa girip: "Biz seninle birlikte kalalım Aşkım" deyince bütün lobi bir Zeynel'e bir de bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Zeynel durumu anlayınca "Kimliğini çıkarıp arkadaşlara gösterir misin" diyince çok güldüm. Siz işinizi iyi yapınca adınız ya da markanız değerinizi artırıyor. Bazı isimler küçükken alay konusu oluyor ama ileride sermayeye dönüşüyor. Benimki de bunlardan. Çocukken çok dalga geçildi ama şimdi bana faydası çok. İşime olumsuz hiçbir etkisi olmadı. Sadece birebir ya da kişisel sıkıntılarım oldu. İşimde de insanların beynine çapalandım hep.


Yazan : Zeynep Mengi

YAĞMURUN İZLERİ...

28 Haziran 2017

YAĞMURUN İZLERİ...

Bayram dedik o da geçti gitti. Bayram öncesi son hafta bir hayli yağmur yağdı, bahçe temizliği pek yapamadım. Hatta cam silme bile son ana kaldı, yağmurdan batıyor diye son güne bırakmıştım. Arife günü son anda ağbim telefon açıp Adapazarı'ndan kuzenim ve eşinin geleceğini haber verdi acilen alışverişe gittim. Malum hazırlıklar sadece aile içine göre yapılmıştı, misafir içinde ek bir şeyler alındı. İlk gün babamın mezarına gittik. Daha sonra bir kaç yakın tanıdığımızın mezarlarını da ziyaret edip eve döndük. Evim bahçeli olduğu için asma altında divanımız ve masamız gelenleri ağırlamak için hazırdı. Gerçi eski bayramlar da yoktu büyükler yavaş yavaş bu dünyayı terk edince ziyaretler azalmaya başladı. İlk gün hafif yağmur yağdı.. Ben birkaç çiçek resmi çektim onları sizinle paylaşacağım. Yukarıdaki çiçekleri ramazan ayından önce  almıştım.








Yıllar önce zayıflama amaçlı yaptırmıştım akapunkturu, görmeyeli sistem bayağı ilerlemiş:))))))))))



İZLEDİKLERİM 84

İZLEDİKLERİM 84

GÜZEL VE ÇİRKİN


Kendisine yapılan büyü sonucunda korkunç bir yaratığa dönüşen bir prens, şatosunda aynı büyü sonucu konuşan eşyalara dönüşmüş uşakları dışında kimse olmadan yaşamaktadır. 10 yıl içinde kendisine aşık olacak hiçbir kadın çıkmazsa sonsuza dek canavar olarak kalacaktır. Bir gün Maurice adında bir adam şatosuna izinsiz girince yaşlı adamı tutsak alır. Olayı duyan kızı Belle şatoya gelerek babasının özgürlüğü karşılığında şatoda tutsak olmayı kabul eder. Şatodaki eşyalarla ve sonrasında Canavar’la arkadaş olmaya başladıkça korkutucu görüntüsünün altında çok iyi bir kalp taşıdığını öğrenir. Bu sırada Belle’e aşık olan avcı Gaston, Canavar’ı öldürüp Belle ile evlenebilmek için her şeyi yapacaktır



KONG KAFATASI ADASI


1970’lerde Vietnam Savaşı’ndan hemen sonraki yıllarda geçiyor. Bu filmin diğer Kong filmlerinden en büyük farkı bu defa devasa yaratık sayısı ve cinsleri epey fazla ve değişik. Kong’un aşık olduğu eski bilindik filmlerinden şarışın Naomi Watts‘tan rolünü bu sefer devralan Brie Larson bu defa Hollywood‘da aktris hayali peşinden koşan kadın figürü yerine ayakları yere sağlam basan fotoğrafçı olarak daha güçlü bir profille karşımızda. Keşifçilerden ve askerlerden oluşan ekip, Pasifik’te keşfedilmemiş bir adayı sözde keşfetmeye gidecekler. Adaya giderken özel bir amaçları olmayan ekip başlarındaki üst düzey yöneticilerden izin alırken yeterli ödeneğin çıkmaması üzerine, bir çok alternatif yalan sayarlar ( kansere çare olabilecek bitkiler, yeni yer altı kaynakları vs.) fakat efsanevi Kong da dahil olmak üzere adaya gittiklerinde canavarların alanına girdiklerinden haberleri yoktur. Adadaki sürprizlerde filmi değişik bir hava katmış doğrusu.


Biz insanoğlu, bu dünyanın sahibi değiliz. Burada sadece misafiriz.
Kamera silahtan daha tehlikelidir.
Savaşlar bir şey bulmak için yapılır.



UMUT BAHÇESİ

The Zookeeper’s Wife filmi 2. Dünya Savaşı’nın başlarında 1939 senesinde Almanya’nın Polonya’yı işgal etmek amacıyla girişti hava hareketi sonucunda Polanya’nın Warsaw adında ki hayvanat bahçesine isabet eden bombadan ötürü tahribat alanına dönüşen havanat bahçesini Nazi Almanya’sı yakaladıkları Yahudi esirleri burada barındırmaya başlar. Esir alınan Yahudiler hava karardığında gecenin ilk ışığından son ışığına birbirleri ile muhabbetler edip yemeklerini yemeleri ile dikkatleri üzerlerine çekmeden esir olmayı kabullenmiş görüntüsü çizerek büyük özgürlük isyan girişimi izin gerekli cephane mühimmatını ve bu uğurda savaşacak insanları tedarik etme gayretlerine şahit olacağız. Film, Diane Ackerman’ın aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanıyor.



YANDAKİ EV 


Eski bir dedektif olan Takakura, eski ortağından bir görev için teklif alır. Altı yıl önce ortadan kaybolan bir aileyi bulmaları gerekmektedir. Takakura, aileden hayatta kalan tek kişi olan Saki’yi takip eder. Diğer yandan Takakura ve karısı, yeni bir eve taşınmışlardır. Komşuları Nishino’nun hasta bir karısı ve genç bir kızı vardır. Bir gün genç kız Takakura’ya, Nishino’nun babası olmadığını, hatta onu hiç tanımadığını söyler…

En tehlikeli suçlular komşularına güler yüzlü davrananlar arasından çıkar.

Değişim herkese zor gelir.



YETİMHANE

Gerçek olaylardan uyarlanan bir Danimarka yapımı. Godhavn adıyla bilinen bir yetimhane, sadece erkek çocukların kaldığı bir merkez olarak uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Film, bu merkezde bulunan çocukların acımasızca işkence görmesi, istismar edilmesi, hatta cinsel tacizlere maruz kalmasını konu alıyor.


BAYRAMIN 2. GÜNÜ

27 Haziran 2017

BAYRAMIN 2. GÜNÜ















Bayramın 2.  günü de böyle geçti... Kuzenim de Adapazarı'ndan ziyarete geldi. 

BAYRAM BİRİNCİ GÜNÜNDEN...

26 Haziran 2017

BAYRAM BİRİNCİ GÜNÜNDEN...

Annemin sardunyalarından...


Bunlar da benim çiçeklerimden...


Lilyumlarım..


Temizlikte ortaya çıkanlar....



Dergilerden...



Köpüksüz bir kahve ile gün bitişi...

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

25 Haziran 2017

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


İZLEDİKLERİM 82

24 Haziran 2017

İZLEDİKLERİM 82

SATICI

Yaşadıkları evin yıkılma tehlikesi arzetmesinin ardından, tiyatrocu olan Emad ile Rana yeni bir ev aramaya başlar. Bu esnada Arthur Miller'ın Satıcının Ölümü oyununda başrol görevinde olan çift, başka bir oyuncunun önerdiği eve kiracı olarak yerleşirler. Ev çok güzeldir fakat evin önceki kiracısının özel hayatı ile ilgili çok fazla dedikodu bulunmaktadır. Yerleştikten bir süre sonra bir gece Rana yalnızken kimliği belirsiz bir kişi tarafından saldırıya uğrar. Rana olayı polise götürmek istemez, bunun üzerine Emad suçluyu kendi yöntemleriyle bulmaya karar verir. Bütün bu olaylar, aralarındaki ilişkiyi kötüleştirecektir.


ÖZGÜRLÜĞE DOGRU


Naziler Fransa’yı ele geçirmişlerdir. Fanny ve kardeşleri bu esir hayattan kurtulmak için yollara düşerler. Yolda başlarına bir takım olumsuz olaylar gelecektir.


YENİ AHİT
Tanrı filmde erkek insan figüründedir, Brüksel'de eşi ve kızı Ea ile yaşamaktadır, eşi ve çocuğuna çok kötü davranmakta, odasındaki bilgisayarla insanların hayatını sadistçe kontrol etmektedir. Babasının despotluklarından bunalan Ea, bir gün babasının odasının anahtarını alıp bilgisayarını karıştırarak insanların ölecekleri günleri ifşa eder. Çok sinirlenen tanrı kızını döver, Ea evden kaçar. Şimdi küçük kızın yapması gereken kendine 6 tane havari bulmaktır.



Hayatta elimizden hiçbir şey gelmeyen durumlar vardır.


YÜCE ADALET
 17 yaşında olan Mike Lassiter zengin babasını Boone Lassiter'ı öldürme suçu ile mahkemeye çıkacaktır. Onu savunma görevi ise avukat Richard Ramsay üstlenir. Fakat tüm işaretler Mike'ın bu cinayeti işlediğini göstersede, Mike da cinayeti kendisinin işlediğini söylemesi dışında bir şey söylemez. Mike'ın annesi ve diğer tüm tanıklar da şüpheli hareketler sergilemektedir ve Richard ile birlikte çalıştığı Janelle gerçeği ortaya çıkarabilmek ve Mike'ın aklanmasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdır.


BİR FRANSIZ VİLLASI


Ünlü bir şef ve ve bir roman yazarı kafa dinlemek için aynı villada kalmaya karar verdiklerinde, yaşanacak olayların onları nerelere götüreceğinden habersizlerdir.


İnsanların senin hakkında ne yazdığını ve söylediğini umursamamalısın. Onların görmezden gelirsen senin üstünde güç kuramazlar. 



Anadolu'nun küçük bir köyünde çorak topraklarını bir toptancıya kaptırmak üzere olan Rumen köylü halkı, kurtuluş için bir çare bulmaya çalışmaktadır. Bu esnada köye henüz tayini çıkan öğretmen zamanla işleri değiştirecektir Bunu durdurmaya çalışan köylüler köy muhtarı ve yeni gelen öğretmenin önderliğinde büyük bir mücadeleye girişerek topraklarını kurtarmaya çalışacaklardır.



ZOR YARIŞ
(MUTLAKA İZLENMELİ)


Başarılı bir işadamı olan 35 yaşındaki Ramon, eşi ve çocuğuyla birlikte mutlu bir yaşam sürmektedir. Bir gün kendini kötü hissedince doktora gider ve ona MS teşhisi konur. Durumu gün geçtikçe kötüye gider ve ona bir yıl içinde 100 metre bile yürüyemeyeceği söylenir. Ramon, özgüvenini yeniden kazanabilmek için Demir Adam Triatlon yarışmasına katılmaya karar verir. Bir yıl sürecek olan hazırlık aşamasında ona hiç anlaşamadığı huysuz kayınpederi Manolo eğitmenlik yapar. Aile fertlerinin dayanışması , doğada geçen idman görüntüleri ve kullanılan şarkılar çok etkileyici. İnanılmaz bir gerçek hayat hikayesinden uyarlanan bu filmde, MS hastası bir adamın sporla ve ailesinin desteğiyle hayata tutunma çabası konu alınıyor.

Zayıflar için gelecek ulaşılmazdır
Korkaklar için bilinmezliktir.
Cesurlar için bu bir fırsattır.

En iyi hatıralar çılgın fikirlerden çıkar.
.


VÜCUDUN TERLEMESİ VE YİYECEKLER

23 Haziran 2017

VÜCUDUN TERLEMESİ VE YİYECEKLER

Hollandalı bilim adamlarının tespiti, aktif terleyen ve kötü koku yayan kişilerin bu olayı yediklerine bağlıdır.
Aşağıda ki yiyecekler her gün tüketilirse kötü ter kokusuna sebep olmaktadır.

Sarımsak
Kimyon ve köri
Patates kızartması ve hamburger
Sosis
Kırmızı et
Kuşkonmaz
Alkol
Zeytin
Küflü peynir


ALTIN KURAL VE SEN