OKUDUM 184/ BİNBAŞININ İKİNCİ BAHARI*** İZLEDİM

03 Eylül 2017


Aşkın geç yaşlarda da yaşanabileceğinin anlatıldığı, farklı din ve ırklar arasında  da olabileceğinin kaleme alındığı romantik bir kitap.
Sıradan bir aşk hikayesi...

Postalanmamış bir mektup insana çok ağır gelir.
****
Hayat ne yazık ki çoğu zaman kitaplarımızla aramıza giriyor.
****
Herkesin teoride bazı değer yargıları var. Ama hayat bir anda önüne birşey çıkartıveriyor ve teorilerde uçup gidiyor.
****
Misafirperverlik göstermeden iş konuşmaya başlamak ayıptır.
****
İnançlı yaşamanın ilk şartı tanrı önünde alçakgönüllü olabilmeyi başarmaktır.



BALIK VE KEDİ

“İlk defa, yerel olma kaygısı taşımayan ve yerel bir yaraya parmak basmayan, her şeyden önce tür, sinema ve biçimle uğraşan bir İran filmi görüyoruz.”
Bazen ‘sinemada artık yeni bir şey yapılamaz’ diye düşünürken, birdenbire bir film çıkıveriyor ve mahcup oluyoruz. 134 dakikalık tek bir plandan oluşan İran filmi Balık ve Kedi de böyle bir film. Malum, tek planlık filmlerin en muhteşemini Sokurov çekmişti, ama yönetmen Shahram Mokri’nin burada başka estetik dertleri var.
Kamp yapmaya giden bir grup üniversite öğrencisinin, yakınlardaki restoranda insan eti servis edildiğini öğrendiği gerçek bir olaydan yola çıkan film, sıradan bir korku filmi gibi başlıyor. Film bir yandan Blair Cadısı atmosferini sürdürürken, bir yandan da bir Kiarostami ya da Makhmalbaf filmiymişçesine yüzünü insana dönüp, sinemayla, gerçeklikle ve zamanla oynuyor. Korkunç olan, dramatik olan ve duygusal olanın yanında arada doğaüstü olana da dokunuyor ve buradan kendine has bir şiirsellik çıkarıyor.

2 yorum: