MEYDAN OKUMANIN SON GÜNÜ

30 Haziran 2020

MEYDAN OKUMANIN SON GÜNÜ

Sabah içtiğim kahvelerden biri. Bugün İstanbuldayım onun için meydan okumanın son günü sorusunu yapayım dedim.

Meydan okumanın 30. gün sorusu,
Basa ciktiginiz bir sey?
 Ağır bir mobingten başarı sağlayarak çıkmam. Allah kimseye böyle bir olay yaşatmasın derim.

Dün bir film izledim, bugün izlenmesi için son gün belki sizde izlemek istersiniz.




Alice Rohrwaher, Cannes’da Büyük Ödül’e layık görülen bu ikinci uzun metrajında odağına, ırak bir köyde arıcılıkla geçinen bir aileyi ve bilhassa o ailenin ergen yaştaki en büyük kızı Gelsomina’yı alıyor. Kötü niyetli olmamasına rağmen kolay sinirlenebilen, kendisi de adeta bir arı gibi çok çalışarak ailesini geçindirmeye uğraşan babasına yardım eden Gelsomina, ailesini para ödülü ile lüks bir gemi seyahati vaat eden bir TV yarışma programına yazdırıyor. Ailenin para derdine çare olmak ve biraz da kendini göstermek adına yaptığı bu hamle, tüm ailenin hayatını değiştirecek, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

HAYALLERE DALIP GİTMEK BAZEN GÜZELDİR

29 Haziran 2020

HAYALLERE DALIP GİTMEK BAZEN GÜZELDİR

Sabah erken kalktım, bizimkilere kahvaltı hazırladım. Onlardan sonra bende kahvaltı yaptım. Bulaşıklardan sonra kendime kahve yaptım, dışarıda içtim. Biraz sosyal medyada gezindim. Yarın teyzemin oğlu gelecek İstanbul'dan, Bizi alıp tekrar İstanbul'a doktora götürecek. Normalde randevumuz sabah 10:30 idi fakat doktorun başka çalışmaları varmış ve hasta kabul etmeye 16:00 dan sonra başlayacakmış. Sekreteri Esra aradı ve randevuyu 16:30 olarak değiştirdi. Onun için erkenden yarının yemeğini yapalım dedik annemle. Annem yaprak sarması yapalım dedi yaprak topladı. Ben yaprakları haşlamak için su koydum ocağa. Yaprakların saplarını kestim, istif istif dizdim onları. Annem dolma içini hazırladı.


Ben üstümü değiştim, çarşıya alışverişe geldim. Bu uykucuya da yolda rastladım. Peynirciye, manava uğradım. Aldıklarımı kuaförüme bıraktım. Ben bankaya geçtim. Oradan ptt'ye birkaç hesaba havale yaptım. Bunlar ağbimin tüccarları mal alıyoruz, pazarlara başlıyor tekrar. Eczaneye uğradım, pandemide aldığım bir kutu maskeyi yeni açtım, maskeler telsiz çıktı. Getir geri alırım dedi.
Kitapçıma uğradım siparişlerim gelmiş.


Nermin yıldırımın hastası oldum, mine söğüt ilk defa okuyacağım.
Parkıma uğradım bir sade türk kahvesi içtim.
Kuaförümden alışveriş çantalarını aldım, minibüs durağına geçtim eve geldim, annem sarmayı bitirmiş ocağa koymuştu. Bana da bulaşıkları yıkamak kaldı. Sütçü süt getirdi, onuda süzdük ocağa koyduk.

Meydan okumanın 29. gün sorusu,
Hangi öğretmene müteşekkirsiniz?
Tüm öğretmenlerimden Allah razı olsun. 

Dün bir bölüm şahsiyet izledim, birde aşağıdaki filmi izledim, gerçek bir hayat hikayesinden oluşuyor film.


PRECIOUS

Büyülü ve bir o kadar da acılı bir bölge olan Harlem, ismini Hollanda'daki göçmen yerinden alıp, Amerika'ya taşımış; Afrikalıların yaşadığı bir merkezdir. Precious'un hikayesi de, Harlem'in bu trajedi yüklü hayatlarından birisidir ve ünlü roman yazarı Sapphire'nin eserinden alıntı yapılarak beyaz perdeye aktarılıyor.. Precious'un trajedisi doğduğu andan itibaren başlar. Çünkü sapık bir baba ve umursamaz bir annesi vardır. 16 yaşında üvey babası tarafından tecavüze uğrayıp hamile kalmıştır. Down sendromlu bir çocuğu olur. Annesi tarafından da sürekli psikolojik baskı altındadır, şiddet görmektedir. Okul hayatı da bundan farksız değildir. Evdeki cehennemden gün içinde kurtulan Precious yeni bir cehennemi okulda yaşar. 19 yaşına geldiği halde okuma yazma öğrenememiştir. Buna rağmen hayaller kurmakta ve onlarla mutlu olmaya çalışmaktadır. Hayatı, büyük acıların eşliğinde öylesine ilerleyen Precious, 'bir insan daha ne kadar acı yaşabilir ki' sorgulamasını yaptırıyor..Kesinlikle izlenmesi ve yorumlanması gereken bir film olan Precious'tan bir replik vererek, filmle başbaşa bırakıyor ve iyi seyirler diyoruz:'- Bazen ölmüş olmayı diliyorum.. İyi olurdum, herhalde.. Çünkü bunun yolunu gözlüyorum.'

BAŞLIK DOSTYEVSKİ

OKUDUKLARIM 34 ÖLÜLER SENFONİSİ

28 Haziran 2020

OKUDUKLARIM 34 ÖLÜLER SENFONİSİ

Çocukluğu boyunca babasının taşkınlıklarına maruz kalmış, kaçık bir şair olan Aydın... Onun açgözlü, kıskanç kardeşi, babasının gözdesi Orhan... Mutluluğu arayan, içe kapanık, yitik kız kardeş Ayda... Bir kaza sonucu yatağa mahkûm olan, ailesinin gözden çıkardığı, çaresiz Yusuf... Ve etrafı hastalıklı erkeklerle çevrilmiş, çocuklarının sıkıntılarından bezmiş astımlı bir anne... Sert bir doğa atmosferinde haşin yalnızlıklarında kaybolmuş, kendi kendini tüketen bir ailenin dramatik öyküsü...

Sinematografik sunumların ve evrensel olguların vazgeçilmez anlatıcısı ödüllü, İranlı yazar Abbas Maroufi'nin bu eseri aynı zamanda 2007 yılında İngiltere'de yılın en iyi 100 kitabı arasında gösterilmiştir.

Sahaftan alıp severek okuduğum bir kitap oldu. Kitabın başından karekterlere hakim olursanız sonuna kadar rahat bir şekilde okuyabilirsiniz.

Yalnızlığın bir odada tek başına kalmak olduğunu sanıyordu; oysa yalnızlığın
sadece kalabalıkta hissedilebileceğini bilmiyordu..
*****
Dünya aynı dünyadır, değişen sadece insanlardır.
*****
İnsan ne kadar da yalnızdır,fırtınalı havadaki saman çöpü gibi.
*****
İnsan birini sevince daha yalnız kalır. Çünkü o sevdiği dışında kimseye ne hissettiğini anlatamaz.
*****
Silahlar konuşmaya başlayınca kanunun dili tutulur
*****

BİR PAZAR GÜNÜNDEN

BİR PAZAR GÜNÜNDEN

Bugün fazla uykumu alamadım, ruh gibiyim. Akşam 16 yıl birlikte çalıştığımız, evliliğinin kurulmasında destek olduğum bayan arkadaşım aradı. Kendisi sağlık lisesi mezunu ve iş yeri hemşireliği yapıyor. Fabrikamız kapandığında o iş bulmak zorunda idi, çünkü günleri daha henüz dolu değildi. Benimse günlerim dolu yaştan dolayı beklemede idim. Rahmetli babamın sağlığı bozulup felç olunca ben tekrar çalışmaktan vazgeçtim, yaşımı evde bekleyerek tamamladım. O arada babamın bakımını üstlendim. Akşam bayağı bir sohbet ettik, akabilin de yarın akşam bahçeye kahve içmeye geleceğiz dedi. Onun için bu sabah erken kalktım, ev işlerini hallettim, akşam yemeğini hallettim. Sokağa çıkma yasağı var 18:00 de bitecek şok mağazası yakın oraya gidip tatlı tuzlu bir şeyler bakarım. Meyve suyu dün almıştım onu da servis ederim. En son kahve içeriz artık. 


Dün okuduğum Ölüler senfonisi isimli kitabı bitirdim. Yeni bir kitaba başlamıyorum 2 günde bitiremem zaten salı günü İstanbula doktora gidip geleceğiz yol yorgunu olacağım. Ayı dergi okuyarak kapatmayı düşünüyorum.

Meydan okumanın 28. günü sorusu;
Kitap?

Onca kitap okudum, hala da okumaya devam ediyorum. Ölürsem gözüm bir tek arkada okuyamadığım kitaplar izleyemediğim diziler, filmler için kalır. Beni en çok etkileyen kitap ise, bir gecede bitirdiğim Nazan BEKİROĞLU'nun LA SONSUZLUK HECESİ kitabıdır.

Şimdi biraz dizi izleyim Şahsiyet ve Dark dizilerini birlikte izliyorum.





HER ŞEYİN TADI ZAMANLA KAYBOLUYOR.

27 Haziran 2020

HER ŞEYİN TADI ZAMANLA KAYBOLUYOR.

Bugün yine herzamanki günlerden biri, sabah işlerinden sonra bu kahveyi mutfak kapısının önünde içtim. Ben bu kahveyi içerken annem naneleri biçmeye başladı, bıçak körelmiş bıçağı bileyledim tekrar eline verdim. Biçti naneleri bu sene 2. hasatımız nanede birinci hasatı kuruttuk ufaladık elekten geçirdik. 2 ufak  kavanoz nane çıktı, bir ufak kavanoz ince nane dolmalara sarmalara, 1 ufak kavanoz elekten geçmeyen nane çorbalara ayrıldı. Ağbimin kızı geldiğinde ona verdim. Şimdi ki hasatımız bize.


demet demet bağlandı, 3 defa su ile yıkandı, kurumaya bırakıldı. Suyu süzülüp kurusun yapraklarını koparıp kurumaya bırakacağız.
Bu işlemler bittikten sonra bilgisayar başına geçtim, bahçe kapısı zorlandı, camdan baktım genç bir çocuk elektrikçi zannettim. Çıktım baktım meğer arçelik servisi imiş, derin dondurucuyu getirmişler. Kurdular gittiler, bir 5 saat boş çalışacakmış. 
Patatesçi geçiyordu yoldan patates aldım, söğüş patates koydum ocağa öğlen yemeği olarak.


WHEN THE STREETLİGHTS GO ON

İsimli diziyi izledim, 10 bölümlük bir dizi fakat bölümler 10 dakikalık, bir günde 1,5 saatte bitti.
konusu; küçük bir kasabanın sakinleri genç bir kızın ve bir öğretmenin canice öldürülmesiyle sarsılır. Cinayet işleyen cani bulunmaya çalışılır.


Başlık Buket arbatlı'nın Erkeklere her şey anlatılmaz kitabından. Bir öykü kitabı sipariş verdim bekliyorum.

Meydan okumanın 27 günü sorusu

Sizi umutla dolduran şey,

Bugünlerde geçecek her şey düzelecek inancım.

KİTAPLIK MİMİ

26 Haziran 2020

KİTAPLIK MİMİ

Sevgili LEYLAKDALI Kitaplı mim başlatmış, aynen de şunu demiş.
"Bıktım pandemiden, gün saymaktan, yeni normalden, eski anormalden, maskeden, bulaştan, mesafeden, turkuaz renki ölüm-dirim tablolarından. her gün aynı şeyleri yapıp yazacak birşey bulamamaktan diyor ve belki ortalık biraz canlanır diye bir mim uyduruyorum. En sevdiğim şeyi konu ediyorum, kitaplar ve kitaplıklar, katılmak arzu eden yorum bıraksın ve sayfasında paylaşsın."

Ben de sizlerin gibi bir kitaplık yok. 5 bölmeli sıradan bir kitaplık var A101 den almıştım. Başka da alsam koyacak yerim yok zaten. Diğer kitaplarım vitrin dolaplarının içinde ve gardobumun içinde. Evde şu an 200 tane kitap var, kişisel gelişimleri kıyamam onlar durur evde  diğerleri okundukça kütüphaneye götürürüm. Annemin okuması yazması yok, onun için kitapları da sevmez, kitaplara para verdiğim için bana kızar, bu yüzden ben okuduğum kitapları elimde tutmam kütüphanelere bağışlarım. Bağışladığım kitap sayısı kadar kitapta gizlice eve girer. Aldığım kitapları da gizli saklı alırım. Okuma hastalığı böyle bir şey. İnsanı annesi ile ters düşürebiliyor. Rahmetli babam bir şey demezdi kitap almama ama annem kıyameti koparır. Harhar gibi çanta kullanırım kitap taşımak için.

1- Kitaplığınız temelleri ne zaman atıldı, ilk kitaplığınız devam mı yoksa yıllar içerisinde yeni kitaplıklar mı oluşturdunuz?
Kitaplık oluşturmaya çalışmaya başladığım 1992 senesinde başladım. İlk başlarda bu kadar çok okumuyordum yıllar içerisinde çoğaldı. Emekli olunca da daha bir arttı. 1992 den önceki yıllarda kütüphaneden okumuşumdur hep. Aldığım kitapları vitrin dolabında tutmuşumdur hep. Daha sonra kitaplık alınca bir kısmı oraya geçmiştir.

2- Kitaplığınızdaki en eski kitap hangisi, fotoğrafını da koyabilirsiniz?
Kitapları elimde tutmadığım için en eskisi olan bir roman gösteremeyeceğim size. Yalnız dini kitaplardan yeni mektubat tercemesi elimde mevcut 1979 basım yılı.



3- Kitaplığınıza ilave ettiğiniz en son kitap hangisi, fotoğrafını da koyabilirsiniz?


4- Kitaplığınızda bir başkasından alıp iade etmediğiniz kitap ya da kitaplar var mı? İsimleri neler?
Hayır yok. Bu konuda çok dikkatliyim aldığımı geri veririm.

5- Kitaplığınızdan bir başkasının isteyip geri getirmediği kitap ya da kitaplar var mı? Hatırlıyorsanız hangileri?
Olmaz olur mu çok var, isimlerini hatırlayamıyorum sonuncusu hariç tabi. 

Son bu kitabım gitti kolileyip kaldırmış arkadaş daha da vermedi hala.
Bu yüzden kişiler ile kitap alışverişini sevmem, en iyisi kütüphane.

6- Kitaplık düzeniniz neye göredir? Yazar adı mı? Yayınevi mi? Kitaplığa giriş zamanı mı? Rastgele mi?

Hiçbir şekilde bir düzen takip etmiyorum. Rastgele koyarım rastgelede alırım.

7- İmzalı kitaplara önem verir misiniz? Kitaplığınızda imzalı kitaplar var mıdır, hangi yazarların imzalı kitaplarına sahipsiniz?

Kütüphane oluşturmadığım için buna da önem vermedim şimdiye kadar.

8- Açık düzen kitaplık sevenlerden misiniz, yoksa camekanlı ve kapaklı kitaplıkları mı tercih edersiniz?

Açık düzen severim kitabı almasıda, koyması da kolay.

9- Kitaplığınızdaki en değer verdiğiniz kitap ya da kitaplar hangileridir?

Kişisel gelişim kitapları. Bu kitapları ağbimin torununa bırakacağım.

10- Kitaplığınızda henüz okumadığınız kitaplar için ayrı bir raf var mıdır, yoksa karışık mı koyarsınız ya da okunmamış kitapları ayrı bir yerde mi muhafaza edersiniz?

Okuduğum kitapları ayrı koyarım. Kitaplıkta görünenler okunmamış kitaplarımdır. 

11- Son olarak bir oyun yapalım, kitaplığınızın ilk rafına gidiyor ve sol baştan başlayarak kitapları sayıyor, yaşınıza denk gelen kitabın adını yazıyorsunuz.

Öyle bir kitap yok maalesef.
ben bu soruyu yanlış anlamışım bu gün düzeltiyorum. Yaşımla yaşıt o yıl yayınlanmış kitap algıladım, kitaplarımı saydım, yaşıma aşağıdaki kitap denk geldi.


Bir mim daha bitti, yapmak isteyenler Leylak dalını ziyaret edebilirler.



KİMİN UMRUNDA SENİN NEYE İNANDIĞIN

KİMİN UMRUNDA SENİN NEYE İNANDIĞIN

Bugün sabah erken kalktım hastane randevumuz vardı. Saat 09 gibi Taksici geldi.  O gelmeden önce çektim bu gülün resmini de bugünün günaydını oldu. Hastaneye gittik, saati geleni içeri alıyorlar. Saatimiz geldi içeri geçtik, doktor odasından seslendiler, içeri geçtik. Derdimizi dile getirdik insülünün bir tanesini kestiklerinden bu yana şekerin yükseldiğini belirttik. Kan filan tahlili istedi, haftaya salı tekrar gelin dedi. Salı gelemeyiz İstanbula gideceğimizi çarşamba gelebileceğimizi belirtik. Tahliller için kan filan aldılar. Tekrar taksi ile eve geldik.


Ağbim kahvaltı yapmaya başladı, ben markete gittim. Buzdolabı poşeti aldım, cheesecake aldım, yol üstü sergiden pembe domates aldım. Nalbura uğradım 2 kilo alçı aldım ardiyenin dış duvarlarında çatlayan yerler var oraya kullanılacak. Eve geldim kendi kahvaltımı yaptım ilaçlarımı içtim. Biz hastanede iken annem vişneleri toplamış ağaçtan. Hoşaf yapmak için poşetledik. Aldığım dondurucu daha henüz gelmedi buzluğu bir yerlere sıkıştırdık yine.


Meydan okumanın 27. gün sorusu

Birinin size yaptigi iyi bir sey?

Çalışırken üstümde kurulan mobing baskısını azaltmak amacı ile, bana mobing uygulayan bayan ile beni İstanbula takım çalışması eğitimine gönderen müdürüme teşekkürü borç bilirim.  o bayan arkadaş ( daha sonradan insan kaynakları yöneticisi oldu) ile ben gerekmedikçe muhatap olmuyordum. Bu eğitim bize yazılınca bir gün önceden istanbula gitmemiz lazım. Müdürümün bana olan güvenini bozmamak adına bayanla birlikte İstanbula seyahat etme kararı aldım, fakat ona bana yüklediği bu şirkette istenmiyorsun duygusunun  ona yüklemem lazım kararım bu şekilde. Malum biz insanlar sözlerimizle hareketlerimizle birbirimize duygu yükleriz. İstanbula buradan seyahat eden 2 firma birinde bilet kesen kişide benim yakınan tanıdığım bayan arkadaş. Neyse biz otobüs bileti aldık, yalnız ben biletimi onun bir arka sırası koltuktan aldım, fakat onun haberi yok. Otobüse bindik o numarasına geçti oturdu, ben arka sıraya oturdum. Bunda surat bir asıldı sormayın onunla yan yana oturmak istemediğimi duygu olarak ona yükledim. İstanbul kadıköye kadar asık suratla gitti. (yaklaşık 3 saat) Kadıköyde indik. Taksiye bindik bağdat caddesinde indik. Amacım hotele girdikten sonra bunu tekrar yalnız bırakmaktı, yalı mahallesine kuzenime geçmeyi düşünüyordum. Bu dedi ki sahanda yemek yiyelim, tamam dedim ama yemekte bununla ne konuşacağım şimdi. Karşıma oturduğu anda sen kim oluyorsun ki beni bu şirkette istemiyorsun deyip saçını başını yolasım var, hep içimden sabır çekiyorum. Derken aklıma bir çözüm geldi. İstanbul'da yaşayan ortak ikimizin tanıdığı Fatmayı çağırdım. Böylelikle ortamdaki elektrik azaldı ve Fatma ile güzel bir sohbet gecesi yaşadık. Hotele girdik o gece, 2 gün boyunca takım çalışması eğitimi aldık, sonunda belgeler verildi ayriyetten bana o grup içerisinde en iyi takım çalışanı belgesi verildi. Ben beni bu eğitime gönderen müdürüme istifamı vermiştim, kabul etmedi beni karşısına aldı uzun bir süre konuştuk. İlk sorduğu soru şirketimizde neden memnun olmadığını bana söyle dedi. Bende istifamın şirkette alakası olmadığını şirketten de İstanbuldan gelen siz müdürlerimden de memnunum dedim. Olayları aktardım. Daha sonra durum benim direktörüme iletildi, oradan bayanın bağlı olduğu direktörlüğe iletildi. Bayanın direktörü istanbuldan fabrikaya geldi bayanla görüşme yaptı. Hatta kadının kocası da fabrika kapısında işten çıkarılacak eşi diye bekledi. Velhasıl tüm müdürlerim beni bu kadının direk ve endirek baskılarına karşı 16 yıl korudular. Eğer bu fabrika kapatılma kararı alınmasaydı bu koruma halen devam ediyor olacaktı. Allah razı olsun

Başlık SİNEKLERİN TANRISI Kitabından

SEVGİ BİN KİLOMETRE ÖTEDE DE BİLE OLSA DOKUNUR BİZE.

25 Haziran 2020

SEVGİ BİN KİLOMETRE ÖTEDE DE BİLE OLSA DOKUNUR BİZE.

Sabah erken kalktım, kahvaltı hazırladım, tekrar yattım 9:30 gibi kalktım bende kahvaltımı yaptım, buzluktan et çıkardım. Bulaşıkları yıkadım. Ortalığı toparladım. Üstümü değiştim, maskemi taktım ana sağlığa gittim  ağbime antibiyotik yazdırdım, biraz reyhan hanımla sohbet ettik. Eczaneden ilacı aldım yürüyerek çarşıya indim.


Yol üstündeki çiçekçiye uğradım, kaynana dili çiçeğini sordum, bir çeşidi varmış orada aldım bende, ucuzlukçudan 3 tane saksı aldım, başka bir çiçekçiden kaktüs toprağı aldım. Evde de birikmiş 2-3 kaktüsüm vardı ekilecek. Zehraya uğradım dün kargo ile gelen bebeği oraya bıraktım, gelip oradan alacak ağbimin damadı.


Eve geldim, ağbim öğlen yemeğine geldi. O yemek yerken bende kaktüslerimi ektim. Telefonunun pili bitmiş şarz olmuyor, çarşıya pil almaya gitti. Bende akşam yemeğini koydum ocağa. 

Meydan okumanın 25. gün sorusu
Her gun yaptiginiz bir sey?

Ev işleri, kitap okumak, dizi film izlemek.

Dark dizisinin 3. sezonu yarın yayınlanmaya başlayacak. Şimdilik şahsiyet dizisini izliyorum.


başlık Kazım Koyuncu'dan, rahmetle analım kendisini.




İNSANIN SINIRLARINI AŞMAYA DEĞİL, KEŞFETMEYE İHTİYACI VAR.

24 Haziran 2020

İNSANIN SINIRLARINI AŞMAYA DEĞİL, KEŞFETMEYE İHTİYACI VAR.

Hava kapalı yağmur havası yine. Bizim mahalleye az yağıyor, eski mezarlığın orası sudan geçilmiyor nedense. Bazen çarşı tarafında yağmur yağarken, bizim mahalleye bir damla bile damlamıyor. Çevrede kötü sel olmuş bazı yerlerde Allah afatından korusun herkesi.Dün tüm gün evde idim, hiçbir iş yapmadım doğru dürüst. Bugün sabah erken kalktım, ağbimin şekerini ölçtüm 200 lerde geziyor şeker. 2 Gün sonra doktor kontrolü var Allahtan. Kahvaltıdan sonra ortalık topladım, bulaşık yıkadım, öğlen yemeği için bulgur pilavı pişirdim, annem müge anlıyı izlerken bende 1 bölüm dizi izledim. Saat 12 gibi kitapçımdan sipariş verdiğim kitabın geldiğini belirten mesaj aldım. Zaten manava çıkacaktım oraya da uğrayıverirdim. Sonra kuaförüm aradı instagramdan bir siparişim vardı, kargo adresi olarak kuaförümü kullanıyorum ben, gün içi sabah erken çarşı kargosu dağıtıldığı için ve devamlı açık olduğundan oraya geliyor kargolarım. Neyse kargom gelmiş onu da alırım artık dedim.


Giyindim maskemi taktım evden çıktım. İlk önce manava uğradım meyve ve marul aldım. Kuaförüme uğradım, kargomu açtım, poşetleri filan çöpe attım, ellerime dezenfektan sıktık.


Kargo ile bu fıstık geldi:)) ağbimin torununa aldım, o da gözlüklü bu da gözlüklü umarım beğenir.

Oradan kitapçıma geçtim serisi 6 kitap olan Martın BECK serisine başlıyorum ilk kitabı geldi, ancak elim de başka kitap var o bitsin başlayacağım.


Kitapçımdan çıktıktan sonra Kahveciye uğradım bir sade türk kahvesi içtim. 


Dark dizisini izliyorum 2. sezonun 8. bölümündeyim. ayın 27 sinde de 3. sezon yayınlanmaya başlayacak.

Karanlıklar içerisinden gelen bir gizem, dört aileyi olduğu gibi etkileyip bu gizemin peşinden sürüklenmesine neden olmaktadır. Dark, 2019 yılında Almanya’nın küçük bir kasabası olan Witten’da geçmektedir. Bu sakin kasabada olaylar, iki çocuğun esrarengiz bir şekilde kaybolmasıyla başlamaktadır. Dark izlediğinizde geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki üçgende kaybolacaksınız. Bu dizide, bilimsel deneyler, etik kurallarını parçalayarak yapılmaktadır. Nükleer santral, tüm ‘gücüyle’ Witten kasabasında faaliyet göstermektedir. Tüm bunların yanında bir genç, babasıyla ilişkili olarak yaşanan tuhaf olayların arkasındaki sır perdesini aydınlatmak için çabalamaktadır.

Biraz karışık bir dizi, diziyi izleyenler kimin kim olduğunu anlayabilmesi gerekiyor ben şuradan yararlandım.


Diziden iki replik

Gerçek karakterimiz sadece hareketlerimize değil, hareketlerimizin amacına da yansır.
*****
İnsanlar tuhaf yaratıklardır. Tamamen arzularıyla hareket ederler ve kişilikleri çektikleri acılarla şekillenir. Acılarını bastırmak isteseler de, arzularını susturmak isteseler de, kendilerini sonsuza dek duygularının esiri olmaktan kurtaramazlar. İçlerindeki fırtına koptukça huzuru bulamazlar. Yaşarken de öldükten sonra da bu yüzden günlerini gerekeni yapmakla geçirirler, Acılarıyla yol alıp, arzularıyla yönlerini bulurlar. İnsanoğlunun elinden bu kadarı gelir.

Meydan okumanın 23. gün sorusu 

aktivite ( dün)

Günün tek aktivitesi dizi izleyip kitap okumak oldu.

24. gün sorusu (bugün)
Hangi lux esyaniza mutesekkirsiniz?

telefon, laptop, çamaşır makinası, taşıyıcı harddisk, saymakla bitmezki.


Başlık  Tarık USLU, Hüzünlü tebessümler kitabına aittir.

MURATHAN MUNGAN ŞİİRİ İLE GÜNAYDIN

23 Haziran 2020

MURATHAN MUNGAN ŞİİRİ İLE GÜNAYDIN

çok zaman sonra oturup
bir fincan kahve içebilmeli insan
eski sevgilisiyle
geride bunu bırakabilmeli
yalnız ya da birlikte çekip giderken bir ilişkiden

her şey dün gibiyken
yıllar geçti
uzakta birbirimizden

cam kenarına oturduğum masadan
yüzüme sokağı vuran tülün gölgesinde
düşünüyorum:
yavaş yavaş anıların da terk ediyor beni
git gide azalıyor
günün birinde
birlikte
bir fincan kahve içebilmenin
sadakati
hayali

neden mümkün olmuyor
ayrılmak
yok pahasına tüketmeden her şeyi

garbage'ın şarkısı:
"cup of coffee"
benim yıllar önce aşkımıza verdiğim
söz gibi, hayal:
yıllar sonra insanın eski sevgilisiyle
hüzün, şefkat ve incelikle bir fincan kahve içebilmesi

neden yıllar sonra bir araya getiremiyor bizi
hüzün, şefkat, incelik ve bir fincan kahve
yalnızca bu kadarına azalmışken
bir zamanlar yaşanan
o büyük aşkın ikindisi

fincanın üzerinden birbirimize bakarken
ikimiz de biliyoruz giden gitti
daha kapıda ayrılacak yollarımız
buluştuğumuz kafeden
kendi hayatlarımıza dağılırken
yine de birbirimizden hatırladıklarımıza değmez mi
o bir fincan kahve
ağzımızda yıllardır zehir zemberek bekleyen

ya da boş ver, en iyisi
garbage dinleyelim ikimiz de
kahvelerimizi içerken kendi evlerimizde

MURATHAN MUNGAN



YENİ Mİ NORMAL BİZ ZATEN ANORMAL! MİMİ

YENİ Mİ NORMAL BİZ ZATEN ANORMAL! MİMİ

NURSEDACIK başlatmış DEEP  te gördüm, bayağı kişide yaptı bende yapayım dedim.

1.Korona sürecinde vaktinizi ne ile geçirdiniz?

Emekli olduğum için zaten evde yaşayan bir insandım. Ev işi, el işi, kitap okuma, dizi izleme, film izleme ile geçti zaman karantina sürecinde.

2.Yeni normal sizin için ne ifade ediyor?
Hiç bir şey ifade etmiyor, karantina da nasılsam şu an da yeni normalde de aynıyım. Sadece 2 defa kuaföre 2 defa da parkıma gittim. Alışveriş merkezine filan gitmedim, hala kalabalıktan uzak duruyorum mesela.

3.Kendinizle ilgili anormal bulduğunuz bir şey var mı?
Eve bu kadar bağımlı değildim genelde parkımda vakit geçirirdim, şimdi ev kuşu oldum.

4.Gezmelere başlanmalı mı,ilk nereye gitmek istersiniz?

Bence herkes otursun oturduğu yerde, rakamları görmüyormusunuz hala bulaşma oranı var ve yüksek. Biz zorunlu olarak sadece ayın 30 unda İstanbul'a doktora gideceğiz, karantinada 3 ay gitmedik. Doktor ağbinin gözünü bir görmem lazım dedi. Onda da İstanbul'dan kuzenim gelip bizi alacak tekrar İstanbul'a doktora götürecek.

5.Gerçekten normale tamamen dönebilecek miyiz?
Bence seneye kadar rakamlara bir bakalım, ona göre davranalım.





İNSAN SUSTUĞU ŞEYLER KADARDIR VE İNSAN İNSANI ANLATAMADIĞI YERDEN ANLAYABİLİYORSA YAKINDIR

22 Haziran 2020

İNSAN SUSTUĞU ŞEYLER KADARDIR VE İNSAN İNSANI ANLATAMADIĞI YERDEN ANLAYABİLİYORSA YAKINDIR

Dün akşam üzeri yoğun bir yağmur vardı, öyle ki rögarlar taşıp şehrin içme suyu kuyularına karışmış, belediyeden uyarı yapıldı 12 saat boyunca çeşme suyu kullanmayın ve içmeyin diye. El mahkum hazır su aldık 2 tane 5 er litrelik. Gece ve sabah onu kullandık, hala normale döndümü bilmiyorum uyarı mesajı da gelmedi ama her ihtimale karşılık bu akşam da su alacağız. Sabah günlük güneşlikti, erken kalktım kahvaltı hazırladım onlara şeker yine yüksek çıktı bakalım 26 sında dahiliye doktoru ne diyecek hastaneye gideceğiz. Yoğurt bitmek üzere sütçüye telefon açtım süt getirsin diye. Bende oturdum kahvaltımı yaptım. Dün yağmur yağınca kurumadan topladığım çamaşırları tekrar astım. Bulaşıkları yıkadım. Üstümü giyindim maskemi taktım, çarşıya doğru yürümeye başladım. Maaşımdan bir miktar para çektim, son Tv taksidini ödedim. Oradan Arçeliğe  geçtim  çekmeceli derin dondurucu baktim, 5 çekmecelisin de karar kıldım, onu aldım. Depoda yokmuş hafta içi İstanbul'dan gelecek böylece bir yük daha omzumdan kalktı. Buzdolabının dondurucusu yaprak doldu et koymaya yer yok o derece yani:)) şimdi daha rahatım. Peynirciye, manava, kasaba uğradım. Alışveriş yaptım. Poşetleri kuaförüme bıraktım oradan arkadaşım Zehranın dükkanına gittim. Kendisi ahşap boyama ( tepsi, kutu, sehpa) yaparak  ev bakıyor, one stroke tekniği de çok güzeldir. Pandemi dolayısı ile dükkanını kapatmıştı, yeni açtı dükkanını içeri girdim genç bir kızımıza hint kınası yapmış, kız çıktı ben girdim. Oturduk sohbet ettik biraz. Pandemi süresince bayan arkadaşının börek dükkanında börek yaptı, o işi de öğrendim Özlem abla burasını kapatırsam öyle bir dükkan açabilirim dedi.


1 saat kadar lafladık, oradan parkıma geçtim bir sade türk kahvesi içtim. Kuaförümden poşetleri aldım minibüs durağına geçtim, bayağı bir bekleme sonucu minibüs geldi. Eve geldim süt gelmiş, annem ocağa koymuş,  o arada aldıklarımı boşalttım yerleştirdim, Öğlen yemeği yemişler bulaşıkları yıkadım. Mutfağın yanında kiler olarak kullandığımız bir oda var, orada dondurucuyu koymak için yer ayarladım. 

Meydan okumanın 22 günü sorusu;
Doğada sükran duyduğunuz ne var?
Doğanın bize sunduğu yiyecek ve içeceklere şükran duyuyorum. Sessizliği için, kuş sesleri için, huzur verdiği için müteşekkirim.

Başlık Halil Cibranın bu sözünden alıntıdır.



YENİ AY

21 Haziran 2020

YENİ AY

Bunu sabahtan yazacaktım unuttum bu gün güneş tutulması olduğu kadar aynı zamanda yeni ay, size ekleyeceğim linki okuyun dileklerinizi yeni ay ile iletin..

VİCDANINIZA TERS DÜŞEN HİÇBİR ŞEY YAPMAYIN

VİCDANINIZA TERS DÜŞEN HİÇBİR ŞEY YAPMAYIN

Bugün sabah erken kalktım, bizimkiler yine de kahvaltı yapmıştı. Bende hafif bir şeyler atıştırdım. Annem tekrar yatmıştı. Ağbim de öyle, mutfağı topladım bulaşıkları yıkadım. Dün biraz yaprak toplamış annem onları haşladım süzülmeye bıraktım. Kendime bir kahve yaptım Telefonu elime aldım eski resimlere baktım, babamın resimleri falan çıktı karşıma böyle bir günde onsuz olmak bayağı koydu bana. Baktım bizimkiler kalkmış, içeri girdim Netten sanat müziği açtım ağladım. Babam öldüğünden bu yana 5 senedir müzik dinlemiyordum, geçenlerde Ruşyenanın bir yazısı müzik üzerine idi ve ben bu yazıdan sonra müzik dinlemeye başladım, hatta müzik indiriyorum eskilerden ıpoduma tekrar yükleyeceğim. 
Yalnız 2015 -2020 arası  hangi müzikler moda oldu onu bilmiyorum, artık onları da zevke göre bakacağız.


Ölmeden önceki son günleri, Kalpten 2000 yılında bypas olmuştu 15 yıl sonra  2015 yılında pıhtı attı kalp, beyine, geçiçi felç oldu. Aynı zamanda prostat kanseri idi. Nur içinde yatsın. Ağbim rahatsızlandığından bu yana mezara gidemiyoruz mezar şehir dışında, ağbim de araba kullanamıyor kaldı öyle. Komşulara rica etmek lazım bir ara.

Ağlamam durdurduktan sonra kalktım akşam yemeğini ocağa koydum. Bir makina çamaşır yıkamıştım onu astık. Asmakla toplamamız bir oldu, gök yere indi sanki bir yağmur anlatamam size.
Haşlanmış yaprakları poşetledim zorla dolaba sıkıştırdım, yer kalmadı yarın TVnin son taksidi çekmeceli derin dorucu bakacağım eve, Daha kışlıklar hazırlanmadı onları koyacak yer kalmadı. 



Meydan okumanın 21 gün sorusu;


Hayatta aldiginiz hangi derse mutesekkirsiniz?

Yıllar önce babam ölmemişti daha, İstanbuldaki amcamın torunu buradan bir kız sevmiş, ablamlarda (kuzenim) buraya gelmişler, kızı istemişler. Bizi telefonla nişana çağırdılar kız tarafının evine. Evi tarif ettiler bizim eve gelmeden 2 sokak öncesi. Bir de telefonda anneme hitap ederken garip yengeciğim diye hitap etti. Benim şalterler attı hem malları yiyecekler hemde kalkıp annemi küçümseyecekler. Oturduk nişan gecesi evde gitmeden konuştuk ve biz nişana gitmedik ailece. Biz İstanbula gittiğimiz zaman her ne olursa olsun amcamızın ayağına gidiyor, onunda yengemin de ellerini öpüp hatırlarını soruyoruz. Bunlar biraz maddiyat olarak üstün oldukları için amcalarını yengelerini ayağına çağırıyorlar. Neyse nişanı bizsiz yaptılar. Sıra geldi düğüne, hadi Özlem dedim derslerini aldılar annemide ikna ederek babamla beraber kız evine gittik. Orada onları bekliyoruz gelin arabası geldi amcamlar daha henüz İstanbuldan gelmemişti. Gelin arabasından küçük kuzenimle kızı indiler ben şoklardayım buraya istanbuldan gelmişler ne biz geldik diyorlar ne bir şey. Baktım babam amcamın kızının ve torunun karşısında ayağa kalktı elini uzattı. Benim ise yaptığım tek hareket o an orayı terk etmek oldu. Kuzenim geri çevirmeye çalıştı ama nafile dönmem sözümden de hareketimden de. Neden terk ettim ben o küçük kız doğduğunda iş yerinin eğitimi vesilesi ile İstanbulda idim. Merter green parkta kalıyorduk. Gündüz eğitim bittikten sonra taksi ile bakırköye kuzenime geçip bebek hediyesini vermiştim. Rahmetli babama Baba İstanbuldayım Gülden ablama yakınım bebekte oldu uğrayım mı dediğimde babam sen gereği neyse yap demişti. İsterdimki o ufak kız babamın evine gelsin babamın elini öpsün. Böyle bir gönül koymuşluğum var işte kimseye fazla değer vermeyeceksin. Şimdi oğlanla kız istanbuldan buraya geldiklerinde uğruyorlar bize ama kalbim ablamlara kırık.





BU ADAM BENİM BABAM

BU ADAM BENİM BABAM

Bugün hüzünlü günlerden biri, babası sağolanlar kıymetlerini bilsinler, öldükten sonra çok aranıyorlar. Bugün babalar günü  babasız geçen 5. yıl benim için.
Babam yufka yüreklim geri dönüşün yok ama seni çok özledim bunu satırlara dökmek çok zor. Babamlar yedi kardeş ve hepsi birbirine çok bağlı idiler. Anne ve babalarını çok küçükken kaybetmişler. Aslen Antalya Aksekililer. Babam en küçükleri erkek olarak, anne baba öldükten sonra  Ilgına amca yanına gidiyor, orada bir süre kaldıktan sonra işportacılık yapa yapa trenle İstanbula geliyor, orada trakyanın panayırları ile ilgili methi duyuyorlar Trakyaya gelip buraya  yerleşiyorlar amcam ile, burada annemi görüp beğeniyor onu kaçırıyor evleniyor babam. Amcam sonra istanbula taşınıyor biz kalıyoruz. Eli açıktı herkese yardım ederdi, öldüğünde cebinden sadece 1 tl çıktı. Malı mülkü yoktu sadece bu arsası ve oturduğu evi vardı. Cenazesi çok kalabalıktı 31. 12.2015 te vefat etti dizlere kadar kar vardı 01.01.2016 da toprağa verildi.  biz kalabalık olmaz diye düşündük ama duyan herkes geldi cenazeye. Bizim buralarda ölünün ardından yemek verilir gelenlere, yemeği de boldu yiyeni de boldu.


Kimse ile kavga etmemiştir, kimseye eşi evlatları dahil el kaldırmamıştır. Cebinde varsa parası almış yemiştir kimseye el açmamıştır. Ağbisi bulunduğu şehrin gizli sakıp sabancısı olarak anılır, 2 tane fabrikası vardır ama bir kere arayıp ta ben parasızım dememiştir. Tek Ali amcam kışın arayıp paran var mı diye sormuştur Allah razı olsun, malum pazarcıdır kışın yağmuru karı soğuğu vardır, işe gidemediği günler olur. Fakat o yazdan kışlığını yiyeceğini, odununu ,kömürünü kenara koyardı kimseye el açmazdı. Ben yoklukla okutmuştur, bende işe başladığımda gereğini yapmışımdır, parasız bırakmadım onu maaşımı eline verdim hep yeter ki kimseye muhtaç olmasın dedim. Oda Allah razı olsun demiştir.
Bu gün onun günü o yanımda yok ama onu sevdiği şarkılar ile anıyorum, ağlıyorum.








OKUDUKLARIMDAN 23

OKUDUKLARIMDAN 23