KUZENLER İLE TATİLLERE DEVAM:))

28 Mayıs 2022

 

 
En son 
anlatmıştım.
 
Ondan sonraki sene, Denizli, Sarayköy Umut termal tesislerine gittik. 1 hafta orada bir tatil yaptık. Geçtiğimiz yıl evlenen kuzenin bir kız bebeği olmuştu 40 Günlüktü o da bizimle birlikteydi. Tesis güzeldi, cumbalı evler, çamur banyoları sıcak sular muhteşemdi. En çok sıcak sudan çıkıp anında normal havuza girme olayını çok sevdim, ve özellikle bunu gece gerçekleştirmek yıldızların altında güzeldi. Bizimkiler bildiğiniz gibi açık büfeyi yine talan ettiler. Yemekte su bedava diğer zamanlar paralı olduğu için, suların da odaya taşınması için büyük çaba sarfettiler:)) İzmirli hacı amcamın eşi ve baldızı da bizimle birlikteydiler.Ayrılmadan önce ben kükürtlü çamuru tesis marketinden para ile alırken, İzmirli kuzenler çamur banyosunun yapıldığı yerden, şişelere doldurup havlulara sarıp kaçırmakla meşguldüler. İzmirli kuzenle tesisi çok beğendiler, bildiğim kadarı ile her sene kışın bir hafta hala tatile gidiyorlar oraya. Dönüşte ben direkt yaşadığım şehre dönmek istedim, İzmirliler olmaz gel birkaç gün bizde kal dediler. Tren ile İzmire döndük. Amcam ve damat bizi gardan alıp evlere getirdiler. Herkes sıra ile duşa girdi tren camlarından giren tozlardan kurtuluyor. Bende mutfak balkonunda oturuyordum Kapı çalındı kalkıp açtım. Hacı amcamın eşi Türkan hanım gelmiş, ben kapıyı açaraçmaz bana bir soru yöneltti.
- ne zaman dönücen?
Ben şok oldum, ben zaten sarayköyden yaşadığım şehre dönmeye karar vermiştim, beni kızların o yoldan çevirdi ve İzmire davet ettiler. Hiçbir şey demedim sustum. Zaten ben 40 günlük bebekken biz İzmire taşınmışız, bu yengem bizi İzmirde istememiş, anneme söylemediği laf kalmamış. İzmirde 1 sene oturmadan, annemin sızlanmalarına dayanamayan babam tekrar daha önceden yaşadığımız şehre dönmeye karar vermiş. Evin eşyalarını toplamış, sarmış amcamlar gelip çözmüşler, bu birkaç defa yaşanmış. Annem Türkan eltisinin laflarından bunalıyormuş ve babama isyan ediyormuş, beni böyle laflar duymak için mi getirdin buraya deyip o da babamın başının etini yiyormuş. Bir kaç defa eşyalar bağlanmış, amcamlar çözmüş gitmeyin demişler. Fakat babam eşinin huzuru için İzmiri bir bayram günü terkediyor, amcamlar kaynanalarına bayramlaşmaya gittiğinde, acele bir kamyona eşyaları yüklüyor ve yaşadığı eski şehre ailesini tekrar getiriyor.
Yengem bizi İzmir'de niye istemememiş diye düşündüğümde annemle babamın anlattıklarından şöyle bir şey çıkardım. Babam bekarken annemle tanışıp evlenmeden önce ( hacı amcamla türkan yengem evlenip bir süre en büyük amcam Ali ile Emine yengemle İstanbulda aynı evde yaşamışlar. Daha sonra Hacı amcam ve eşi İzmire taşınmışlar) Türkan yengemin kız kardeşini babama vermek istemişler. Ali amcam da bu işte aracı olan kişiye aynen şu cevabı vermiş;
- Ben o odun küresinden ( yani aileden) bir odun çektim, ikincisini çekmeye niyetim yok demiş. 
Yani yapılan teklifi reddetmiş. Bu reddediş nedeni sadece Ali amcamın bildiği bir iş. 
Bu reddedişten ne annem sorumlu, ne ben sorumluyum, ne de ağbim sorumlu. Bu olay 1950 yıllarda olmuş. Babam annemle 1960 ta evlenmiş. 
Kadının ailesi reddedilmiş oda haliyle bizi reddediyor. Yani Ali amcamlar ile yaşarken onlara karşı bir saygısızlık oldu ise ve ali amcam bu evliliğe onay vermedi ise o yıllarda bizler dünya üzerinde olmadığımız için sorumlu olmamız çok saçma.
Kızları bazen şöyle söylerler, kendileri malum çok zenginler, fabrikaları bile var, 
- sizde izmirden dönmeseydiniz sizin durumunuzda farklı olurdu derler.
Huzuru paraya tercih ederim, aman fabrikamız, mallarımız olmasın. Olan bize yeter.
Türkan yengemin bu 
-Ne zaman dönücen?
Sözü üzerine ben alındım, ve diğer amcamın oğluna mesaj attım.
- ben İzmirdeyim müsaitseniz bir geceliğine size geleceğim.
Diye, malum saatte eve dönüş aracı bulmam zor olduğu için oraya geçmeyi uygun gördüm.
Fakat unuttuğum bir şey vardı, o tarafta misafir sevmeyen bir taraftı. Benim bu çektiğim telefon mesajına asla ve asla ne o gün nede sonraki yıllarda cevap geldi.
Kendisi misafir sevmemekte o kadar ileri gitmiş ki zamanında evinin kapısında BU EVE MİSAFİR KABUL EDİLMEZ yazısı asılı imiş.
Bunu da en büyük kuzenim anlatmıştı. Ali amcam ve ailesi bir süre şu anki oturduğumuz şehirde oturmuşlar, sonra İstanbula geçmişler. Bu şehirde otururken Cevriye ablama kardeş geliyor, yani Emine ablam doğuyor. Cevriye ablamda onu kıskandığı için kucaklıyor ve evin bahçesindeki kuyuya atmaya kalkıyor. Bir şekilde kuyudan beyaz başörtülü bir kadın onunla konuşmaya başlıyor, bu arada o avluda oturanlar ablamı ve kucağındaki bebeği farkedip kuyu başından bebeği zor kaçırıyorlar ablamın elinden. Ablam anlatır kuyu içindeki o kadın benimle konuşmasa ben Emineyi çoktan kuyuya atmıştım der.  
Ali amcamda Cevriye ablamı İzmire Mustafa amcamın evine bu olay üzerine sürgüne gönderiyor. Cevriye ablam ilkokula orada başlıyor. Eve girip çıkarken hep o yazıyı merak edip amca burada ne yazıyor diye sorarmış, amcam geçiştirimiş. Haliyle okumayı orada sökünce yazıyı okuyup şok olduğunu anlatır. 
BU EVE MİSAFİR KABUL EDİLMEZ.
Evet gerçekten de adam beni bunca sene evinde sadece 2 düğünü için ve bir gecede babamın ısrarı ile yazlığında misafir etmiştir.
Neyse o gece çok ağladım, Kuzenlerede yengemin söylediğini anlatmadım. Ertesi sabah valizi kaptığım gibi Hatay caddesindeki yazıhanelerden birine gidip Ayvalığa bilet aldım. Arkadaşın annesinin orada yazlığı vardı ve dönüşte bize de uğra birkaç gün kalırsın demişti. 
Hiç tanımadığım insanın evinden davet aldım kaldım, ama amcamın evinde kalamadım. Otobüste de ağlayarak gittiğimi hatırlarım. 
Önceki seneki tatilde yaşadığım bir olay da bana ters gelmişti mesela.
Türkan yengem ve kızları yine beni Urlaya yazlığa götürdüler. Bu arada gelinleri ile markete gitmiştik. Gelin bana alışveriş yaparken şöyle demişti,
- Sen de birşeyler alacaksın değil mi? malum kalacaksın ya!!!!!!
Yani İzmirin gizli sakıp sabancısının yazlığında kalırken mutfak masrafı için alışverişe davet edileceğim hiç aklıma gelmemişti, çok şaşırmıştım o zaman da.
Normal sıradan bir insanın evine ve yazlığına gittiğimde kalacaksam tabiki bir şeyler alırım, ben babamdan öyle öğrendim, ama bu kadar zenginliğin içerisinde benim alacaklarıma ihtiyaç duyacaklarını asla tahmin etmemiştim.
 
Siz siz olun sakın eşiniz, annenizin, babanızın sevmediği insanları eve davet edip, bu tür sözlere ve davranışlara sebebiyet vermeyin.....

8 yorum:

  1. İçinde büyülü gerçekçilik de olan (kuyu sahnesi) bir öykü okumuş gibi oldum ama bu gerçek ya hu, hem de çok kötü bir gerçek... Keşke öykü ya da roman olsaydı.. Sonrasında insan hafifler de o anları yaşamak çok zor olmalı. Görgüzülüğün parayla pulla tedavisi yok Özlemcim, görgüsüz gökyüzüne de çıksa, saraylarda da yaşasa yine görgüsüz. En iyisi uzak durmak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat insanı çarpa çarpa büyütüyor arkadaşım. Evet yaşananların hepsi gerçek hayat hikayesi...

      Sil
  2. Ben bu akrabalarla görüşme işlerini hiç sevmem ve görüşmem. Bizimkiler sizden farklı olarak yüzüne başka arkasına başka konuşan cinsten ve dedikodu asla son bulmuyor. Böyle insanlarla görüşüp de moral bozmaya değmez bir de sevgili Leylak Dalı'nın bana zamanında dediği gibi "canım eller"... 😄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bize de mutlaka aynısı yapıyorlardır ikiyüzlü oluyorlar genelde.Canım elleri sevdim.

      Sil
  3. Arkadaşların dediği gibi sanki öykü okuyorum gibi geldi. Tabii bu tarz olaylar her ailede yaşanıyor. Ya mesafe koyup hiç görüşmemek gerek ya da herkese hak ettiği cevabı vermek gerek. Bizim anne ve babalarımız bu işi yapamadı ama ben Y kuşağı ve Z kuşağından bu konuda ümitliyim. Onlar kimsenin nazını çekmiyor, çok da iyi yapıyor.

    YanıtlaSil
  4. Öyle tuhaf geliyor ki bı ilişkiler bana, babamla amcam küsken bile ben onlara onların kızı bize gelip kalırdı, yaşıttık ve bizi hiç ayırmadılar. Bütün akrabalarımın evinde kendi evimde fibi kaldım. Kuzenlerim de öyle.

    YanıtlaSil