PAZARTESİ YAZISI BU GÜNDEN

05 Mayıs 2024

PAZARTESİ YAZISI BU GÜNDEN


 

 
 
 

 Size Kendinizi Değerli Hissettiren İnsanlarla Arkadaşlık Edin!
“Acımayın Acınaklı Olursunuz !...”der eskiler.
İlk okurken sert gibi gelen bu sözün ardında derin bir şefkat ve insan sevgisi vardır. Bir insanın tekamülünün yavaşlamasına neden olmak, bir ruhsal yolcu için üzücü veya vicdan azabı getiren bir durumdur. En sade ve basit tanımıyla hayatında çok şikayet eden, kurban rolünü çok seven ve kendine sürekli olarak acıyan, çevresine de  kendini acındırmak isteyen kişiler bir tür duygusal sömürü yaparlar  bunun diğer adı; enerji vampirliğidir. Siz bu tip insanların yanında iken kendinizi çaresiz, tükenmiş, boşluğa düşmüş, hayat amacını kaybetmiş şekilde hissederseniz. Adeta herşey boş gelir. Kimin yanında boşluk hissi ile doluyorsanız hemen oradan ve o kişiden uzaklaşın…
Size kendinizi değerli hissettiren insanlarla arkadaşlık edin ki, enerjiniz çalınmasın…Bir enerji vampiri ile karşılaşmışsanız ve eğer yardım amaçlı orada iseniz, bilinçliyseniz o zaman daha az etkilenirsiniz; elinizden geleni yapar sonra dinlenirsiniz. Müzik, yürüyüş,  ruhu yükseltecek değerli kitaplar okumak, yoga, meditasyon, duş almak, inancınıza göre dua etmek iyi gelebilir.. Ama bu tip insanlar sürekli şikayeti adeta meslek edinmişlerdir. O zaman da tedbirlerinizi alıp söyleyeceklerinizi söyleyip sonra da kendi hayatınıza dönmelisiniz. Kendi dengenizi bozmamak da bir duruş  sergilemekte kendinize karşı bir vazifedir…
Birbirimize çok acımak bir anlamda inançsızlıktır. Herkesin kendi rehberlik sistemi vardır ve ona gereken yardım yapılır. Bir insana çok acımak duygusal zayıflıktır, sürekli kendini acındırmaya çalışmak ise özgüven eksikliğinin işaretidir. Bunun altında, tembellik vardır yani çalışarak mücadele edip gücünü kullanmak yerine, birilerine tutunup kolay yaşamı seçmek de yatabilir. Spiritüel öğreti buna enerji ve emek vampirleri diyor .
Bu gezegende şu anda herkes kendi rolünü oynuyor, herkes kendi rolünü oynarken amaç bireysel farkındalıkla kendi gücümüzü keşfetmek ve bu gücü "acımak" yerine o kişinin enerji alanında farkındalık yaratmak için kullanmak. Birine destek olmak istiyorsanız gerçekten dua ile iyi niyet  göndermek önemlidir.  Onun ruhu enerji bedeni sizin bu iyi niyetinizi ve dualarınızı alır, kendisinin farkında olması bile gerekmez.
Duruma göre de bir eylem de bulunmak yani somut yardım etmek önemlidir. Tabii yardım ederken "ah çok zor durumda vah zavallı " duygularıyla değil, bu karşılaşmanın bir anlamı olduğunu bilerek ve onun  ruhuna ve yaşadığı deneyime saygı duyarak, onun ruhunu selamlayıp sevgiyle yapmak önemlidir. Maddi ya da somut yardımlardan önce kalıcı yani O kişinin sürekli yardım alacak pozisyondan çıkaracak bir çözüme odaklanmak en doğrusudur.
 İş bulmak, iş yaparak para kazanmasını sağlayacak fikirler üretmek  ya da bilincini temizleyecek nefes  yoga meditasyon tai chi ibadet gibi günlük hayatta  kullanabileceği metotları öğretmek ya da öğrenmesine ön ayak olmak da büyük bir yardımdır.  Kabul etmek  ve uygulamak yine O kişinin özgür iradesine bağlıdır. “Teklif var Israr yok” demelisiniz, yardımda da abartı incitici olur, kimsenin gururunu kırmamak gerek. Desteğiniz sizin hayatınızı engeller hale geldiyse, düşünün ve gerekiyorsa profesyonel yardım alın lütfen, özel günlerdeyiz, kimsenin kimseyi sırtında taşıyacak gücü yok. Hepimiz uyanış nedeniyle kendi dosyalarımızı teslim ediyoruz…
Ruhsal yolculuk veya ruhsal yolda ilerlemek zordur çünkü bu yol incedir, sırat köprüsü gibidir, kıldan ince kılıçtan keskin olan bu yolda adeta ince bir ipin üzerinde köprüyü geçmeye çalışan bir insan gibi dikkatli ve özenli olmamız gerekiyor… Hiç tahmin edemeyeceğimiz olaylar, bizim nerede olduğumuzun göstergesi olan bir sınav olabilir. Bu kadar basit ya da bu kadar haklı olduğum bir olayla mı sınandım, hiç de anlamadım ki, haklıydım hemde sonuna kadar deriz bazen, ama evet, bu kadar sıradan ve sizi haklıymış gibi gösteren olayla, uygulamada nerede olduğumuza bakılır ve ona göre yön tayin edilir.
Işıklı ve sevinçli yollarda hep birlikte yürümek dileğiyle…
FULYA AYKAÇ ✿¸.•°*”◠‿◠˜˜”*°•.•.¸✿
 

Hepinize güzel, sağlıklı, mutlu, huzurlu ve başarılı bir hafta dilerim. Ben bildiğiniz gibiyim bu hafta cumartesi pazara çıkmadık, pazaryerinde Tarım fuarı vardı, dinlendik bu hafta. Bir gün öncesi ise 2 bayan arkadaş direkt İstanbuldan Edirneye geçti, ben buradan gittim terminalde buluştuk, Karaağaç Tren istasyonu ve Selimiye camiini dolaştık, restorasyon varmış belli bir kısmı açıktı caminin. Ciğer yedik maşallah fiyatlar almış yürümüş, 3 kişi 2.945 TL hesap geldi. Ya ben tek kişi takıldığım için genelde fiyat pahalı geldi. Benim şehirde bir porsiyon 250 TL hadi evdekilere  de 2 porsiyon alsam  500 TL de öyle  750 TL hesap ödemem lazımdı. Edirne de 1.045 TL ödedim, kahve ben 30 TL ye içiyorum orada 60 TL !!!!!!!!!!!!!!!!
Kahve aşağıda 60 TL eder mi sizce? hafta sonları cuma pazarı için Türkiye'ye giriş yapan 10.000 kişi (bulgar) bu fiyatları bu kadar yükseltir mi sizce?
Sakın işletme kirası demeyin kaç kişinin kahve içeceğini bilemediğiniz bir mekanda kahve  satış fiyatına maliyet yüklemesi yapamazsınız bu yüklemeyi sadece Aldığınız kahve kg, su parasına, elektrik parasına yaparsınız. O da bu kadar yüksek olamaz, kahve yemenden gelirde bu fiyata gelemez....
 

 
Edirne kahvesi, yanında sunulan lokum mu yükseltti fiyatı yoksa?????


Edirne terminal kedisi 

 
Ağaçların ululuğu beni şaşırttı.
 

Güzel sanatlar fakültesi binası, bahçede ayrıca 2 müze var...
 

Papatyalar pıtırak pıtıraktı....
 

Edirme Selimiye camii, kızlara sütundaki ters laleyi bulun demiştim ama restorasyon dolayısı ile bir kısmı açıkmış. Göremediler ters laleyi.
 

Gördüğünüz üzere restarosyon işlemleri devam ediyor...




Geçen haftanın alışverişleri...

Geçen hafta pek film izleyemedim, çok beğenilen bu diziyi izleyim dedim 2. bölümün yarısında kapattım inanın...

 
BABY REINDEER  2024 
 
Başarısız bir komedyen hassas bir kadına iyi niyet gösterisinde bulunduğunda ikisinin de hayatını mahvedebilecek boğucu bir saplantının fitilini ateşler. Baby Reindeer, zor durumdaki komedyen Donny Dunn’ın (Richard Gadd) kendisini saplantı hâline getiren bir kadınla çarpık ilişkisini ve bu ilişkinin komedyenin üzerinde bıraktığı etkiyi konu alıyor. Donny sonunda derinlere gömülü bir travmayla yüzleşmek zorunda kalır. 
 
İzlemeyin, gidin onun yerine birkaç satır kitap okuyun, güzel bir film izleyin, küfür, küfür bolca küfür, sapık düşüncelerini hareket olarak ekrana yansıtmışlar... 
Boşa zaman kaybı hemen youtubeden bir sohbet açtım bu daha iyi geldi bana...
 

 
Güller yavaş yavaş açıyor, asmalar henüz yeni yeşeriyor, bahçe kazıldı, biberlerin fideleri alındı, annem fasulye istedi ekilecek onlarda bekliyoruz şu an yamurdan ıslanan toprak kurusun diye...
 

PANDORANIN MERAKI

NERMİN YILDIRIM
https://www.youtube.com/watch?v=DOPpRYIl_vk


 

 

 

OKUDUKLARIM 2024/31 SES VE YANKI

04 Mayıs 2024

OKUDUKLARIM 2024/31 SES VE YANKI

 

 
Şiir terapi gibidir, şiir şifa verir; Şair yazdıkça ruhundaki ağırlıkları hafifletirken, okur da sayfalar boyu bu hafifliğe tanık ve ortak olur. Kemal Sayar şair yönünü, usulca yayımladığı üç kitapta ortaya koymuş; geniş yankı uyandıran ve devamı beklenen bu şiirler Ses ve Yankı adıyla bir araya gelmiştir. Hızır ve Roza, İki Güneş Arasında ve Ricat, ince, derin ve latif bir âlemin şiirleri olarak, yeniden okurunun huzuruna çıkıyor. 
 
 Ruhun keskin dönemeçlerinden 
Eşsiz yamaçlarından çocukluğun 
Sevinçle uçurur gibi uçurtmalarımızı 
Gövdemizde hikmetin, şiirin kanatları 
Süzülüyoruz aşağıdaki boşluğa 
Seyrangâhta durup da baktığımız
 O derin vadi değil, dünyadaki maceramız 
Ardımızda bıraktığımız 
Yazlar ve yenilgiler değil 
Tene yerleşen o rahat sıcaklık 
Biz bu yolculukta dağı hiç görmedik 
Dağ bize dağıldı, bir dağ olduk hepimiz 
Biteviye kendimizi seyrettik
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Yazarın şair yanını bilmiyordum, severek okudum.  

KİTAPTAN ALTINI ÇİZDİKLERİM;
 
Işıklı bir caddede yürümek gibidir sevmek.
*****
Ve aşk melâmî değildir.
***** 
Her gece bir melek düşlerimizi okşar.
*****
Kudüs duvarların kesiştiği yerdedir.
Aşkların, acıların ve gözyaşlarının
Keşiştiği yerdedir
Yüreğin sızladığı yerdedir.
Göğün merdivenidir/yerdedir.
*****
Ölüm kristal kadeh değil kırılmaz
*****
Ölüme karşı durulmaz ağlayarak.
******
Sevmek aynı zamanda aldanmaktır dedin.
******
Yalnız yanlışlıkların adı konuyor
adı konmuyor ayrılıkların
*****
Bir göğe baksalardı
her şey ne çabuk değişirdi Allah'ım
******
Şaşkınlık babadan oğula geçebilir
nisyan ve musibetin geçtiği gibi
*****
İnsan gülleri alnında biriktirmeli
İnsan önce alnından öpmeli bir kızı
İnsan önce Kur'ân'ı 
Sonra Heidegger'i okumalı.
*****
İnsan hayata sağından uyanmalı
*****
Senden sonra ağız dolu kahkaham kalmadı, 
her gülüşe bir ucundan, bu dümyada bir daha seni göremeyecek olmanın kekre tadı karıştı.
Senden sonra çok yağmur yağdı.
*****
Senden geriye, senin güzelliğine, doğruluk ve iyiliğine tanıklık eden sözler kaldı. Zaten bir söz, iyiliğe tanıklık etmiyorsa  neye yarar ki? Senden sonra üstümüze çok yağmurlar yağdı, olmadık zamanlarda bir üşüme tuttu bizi ve dedik ki: Biraz yağmur kimseyi incitmez
*****
Kalbimizi serinleten inancımız olmasa, karanlık bir ormanda uğultuların peşi sıra kaybolur giderdik
***** 

Sessizlik kendini öğretti.
*****
Her oğul babasının gölgesidir.
******
Senden sonra çok yağmur yağdı.
*****
Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır.
Toprak kokusu değince o rüyaya aşk çözülür
*****
Bir buluta karşı iki güneş durduğunda her ölüm kendi gözdesinin şeklini alır.
*****
Günahları için ağlayan kim vaarsa kanatlarıyla okşar onu melekler
*****
Güvercinler nasıl taşırsa ömrünü
öyle taşırsın sır misali kalbini
*****
Benim öbür adım rüzgar
uğradığım orman
değdiğim kalb uğuldar
*****
Şimdi gitsek
bir yerde güneş kalır mı
biz yokken gülleri sulayacak
bir yağmur içeri girer mi
*****
Hayat sürekli bir mucizedir oğlum
Şaşırmayı öğren her yeni günde
*****
Beni sessiz de sevebilir misin
Yağmur almış toprağı
Ve üşüyen kâinatı dinlerken 
Araya dünya sözleri karışmadan
*****
Değilim ben bu trenin yolcusu
İneceğim istasyon geride kaldı
Yakalayın ruhum arkada kaldı
Verin ruhumu bayım
Alın ne olur şu plastik kartı
*****
Aşk ve ölüm kaldığı yerden başlar
*****
Ruhsat verilinceye kadar 
Saklar bizi rüyalar
*****
İnsan bunarken bir ses verir mi
Kendine mahsus bir gürültüsü
Olur mu erken ihtiyarlamanın
*****
Otuzyaş yağmurları olmalı
Hayat kısaldığında
Geçmişi yok eden türde bir yağmur
Sözleri ve yüzleri hafifleten
*****
Kendi sesini duymuyorsan eğer
Birisi televizyonu açık unutmuş olmalı
*****
Ey nefis, niye törpülemedin kendini
Bıçaklara, kavgalara sokularak
*****
İnsan Tanrı'yı özler
*****
İyi ki kanatların var senin
Kök salabilirsin içindeki boşluğa
*****
İnsan ruhundan kimbilir kaç mil uzaktayız?
*****
Kırkına doğru insan
Anlıyor her şeyin bir zevale
Doğru yol aldığını, çürüdüğünü her şeyin
*****
Yağmur kimseyi örtmüyor
*****
Efendim görün bana bir rüyada, susadım su ver bana
Bağla dilimi 'nun adından gayrısına
Düştükçe serinlersem sen tut elimden
Ateşten bir şerbet ile götür beni Lâ'ya
Himmet et ey varlığın Sultan'ı
Bizi hissedilmemiş kelimelerden kurtar
Şefaatinle yavaşlat dünyayı.
*****
Sıla-i rahim uğramaz mı dünyaya?
*****
Dil yalnızca dünyaya değil
Yalnızlığa da köprüler kurar.
Paul CELAN
******
Herkes kendi ölümünü ölür
Kimsenin ölümü yar olmaz başkasına
*****
Bir gülün yakıştığı gibi sabaha
Yakışıyorum ben de böyle bir yalnızlığa
*****
Burada insan
İsimsiz bir mezar
******
İnsan akar insana
 
 



 
 




 

İZLEDİKLERİM 2024/8

01 Mayıs 2024

İZLEDİKLERİM 2024/8

 

THE ASUNTA CASE 2024 (DİZİ)
 
Asunta Case, zengin ve başarılı bir ailenin evlatlık edindiği, trajik bir şekilde hayatını kaybeden 12 yaşındaki kızı Asunta'nın gerçek yaşanmış hikayesini anlatan, gerilim dolu bir drama dizisidir. Dizi, Asunta'nın ölümünün ardındaki sırları, ailenin karmaşık ilişkilerini ve olayın nasıl gerçekleştiğini araştıran, izleyiciyi sürükleyici bir yolculuğa çıkarır. Zenginlik, güç, aşk, ihanet ve cinayetin iç içe geçtiği bu hikaye, izleyicilere sıradışı bir deneyim yaşatır.
 
Gerçek bir hayat hikayesi olduğu için dikkatimi çekti. Tavsiye ederim. Konu ile ilgili genel açıklama aşağıdaki linktedir.
 

BCP BLOGGER CANLANDIRMA PROJESİ NİSAN 2024 OKUDUKLARIM 2024/30

30 Nisan 2024

BCP BLOGGER CANLANDIRMA PROJESİ NİSAN 2024 OKUDUKLARIM 2024/30

 

JULES 2023 

 
Jules, Pennsylvania'nın batısındaki küçük bir kasabada sakin ve rutin bir hayat yaşayan Milton'ın (Kingsley), bir UFO ve dünya dışı yolcusunun arka bahçesine düşmesiyle gününün altüst olmasını konu alıyor. Çok geçmeden Milton, "Jules" adını verdiği dünya dışı varlık ile yakın bir ilişki geliştirir. İki komşunun (Harris ve Curtin) Jules'u keşfetmesi ve hükümetin hızla yaklaşmasıyla işler karışır. Üç komşu, bu beklenmedik yabancı sayesinde hayatlarının ilerleyen dönemlerinde anlam ve bağlantı bulurken, ortaya komik, çılgınca yaratıcı bir yolculuk çıkar. 

İnceliklerle dolu bu film, yalnızlığı, yaşlanmayı ve insan ilişkilerini araştırıyor ve bizi toplumumuzdaki sürekli dönüşümler üzerinde düşünmeye davet ediyor. Duygularımıza dokunan, yalnızlık, terkedilmişlik, yaşlanma ve aile ilişkileri üzerine düşünmeye teşvik eden hassas, etkileyici bir çalışma.
 
 
AFTER YANG 2022
 
Son yılların dikkat çeken sinemacılarından Kogonada’nın Alexander Weinstein’ın Saying Goodbye to Yang isimli kısa öyküsünden esinlenerek senaryosunu yazdığı, yönetmenliğini de üstlendiği After Yang, kaynak materyali gibi fütürist bir öykü anlatacak. After Yang, yakın gelecekte, insanların çocukları için android bakıcılar tutabildiği bir gerçeklikte geçiyor. Colin Farrell’ın canlandırdığı Jake ve Jodie Turner-Smith’in hayat verdiği Kyra, kızları Mika’ya göz kulak olması için Yang isimli bir yapay zekâ edinecek. Onun arızalanmasıyla başlayan olaylar döngüsünde, oldukça insani hisler ve hatıralar geliştiren, aileyle sıkı bağlar kurmuş robot için kurtarma yolları aranacak. Jake ise hayatın akışında kaybolduğunu, iletişiminin ve ilişkilerinin yozlaştığını fark edecek; eşi ve kızıyla yakınlaşabilmek için çaba gösterecek.
 
Diyaloglar güzel, replikler güzel...
Eğlence ve atraxyon arayanlar için ugun olmaz sanırım..
 



Geçen hafta pişirdiğini, brokolinin kalanı hala dolapta mı duruyor? Bu hafta yaptığınız mutfak alışverişinden kalan, bozulmaya yüz tutmuş meyve ve sebzeler dolabı her açtığınızda üzgün üzgün size mi bakıyor? Yalnız değilsiniz. Yemek yaparken atık üretmeme konusunda ne kadar hassas davranırsak davranalım, çoğu zaman bunu başaramıyoruz. Marketteki ürünler belli porsiyonlarda paketlendiği için, pişireceğimiz yemeğin gerektirdiğinden daha fazla ürünle eve dönmek zorunda kalabiliyoruz. Ayrıca yemeğin ev halkı tarafından beğenilmesi ve sağlıklı olması arasında da bir denge kurmaya çalışıyoruz. Bu sürecin sonunda yenebilir durumdaki gıdaların toprakta, üreticide başlayan yolculuğu çöp kutumuzda son buluyor. David Evans pek çoğumuzun ortak problemi haline gelen atık meselesini merkeze koyduğu araştırmasının sonuçlarını, çeşitli antropolog ve sosyologların teorileriyle harmanladığı bu kitap aracılığıyla okuyucuya sunuyor. Ayrıca Evans gıdayı gıda olmaktan çıkaran, onu "atmaya hazır" hale getiren sebepleri araştırarak, onları tekrar yenebilir hale getirme ihtimalini inceliyor. "Sıfır Atık; Tüketim Kültürü ve Gıda Israfi" kitabı kapalı kapıları aralıyor, insanların evine ve hayatına müdahil olarak gıdanın fazlalık ve atık olma rotasını eleştirel bir bakışla ortaya koyuyor. Eğer siz de daha az atık oluşturmayı amaçlıyor ama nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız, bu kitap tam size göre.

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Konuyu daha kapsayıcı bir kitap olarak düşünmüştüm, ama maalesef umduğum gibi çıkmadı. Sıfır atık için öneriler beklerdim bulamadım.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Atığı analiz etmek bize maddeleri nasıl tükettiğimizi, sınıflandırdığımızı, onlara nasıl değer biçtiğimizi gösterir.
*****
Üretilrn gıdanın neredeyse yüzde ellisi kimse tarafından yenmiyor.
*****
Dünyada yetersiz beslenen yaklaşık 870 milyon insan olduğu tahmin ediliyor. ve bu kadar insan aç kalırken hala engellenemeyen bir gıda atığı sorunu var. Atık gıdanın açları beslemek içişn kullanılmasını önermek, problemin boyutunu küçümsemek olur ama yine de gıda atığı, üretim fazlası ve gıda fakirliği arasındaki bağlantıları göz ardı etmemek gerekiyor. Problemin başka bir boyutu ise zaten kısıtlı olan doğal kaynakların (toprak, su, enerji) çöpe giden gıdaları üretmek için boşuna kullanılıyor olması. Bu doğrudan aç kişileri içinde bulundukları durumdan kurtarmak için kullanılması daha adaletli ve daha etkin olur. Fakat hala artan ve gittikçe daha talepkar olan küresel nüfusun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için gıda üretiminin artırılması öneriliyor ve bu iki farklı bakış açısı bizi gıda güvenliği tartışmalarına yönlendiriyor. Küresel gıda güvenliğini sağlamak için yeterli ve besleyici gıda üretmek ve dağıtmak bir konuda ısrarcı olmak gerekiyor. Ancak gıda atığını azaltmaya öncelik verirsek gıda tedarik zincirini verimlileştirebilir ve doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltabiliriz.
*****
Ailenin sağlıklı beslenmesini sağlamak, annelerin kendilerini aileye adamalarının ve aile bireylerine karşı olan şefkatlerinin bir göstergesi olarak düşünülebilir.
*****
Market alışverişinin rutinleşmiş doğası hayatımızın daha düzensiz akışına uyum sağlayamadığında, satın aldığımız gıdalar özellikle de taze ve sağlıklı olan ürünler çöpe gidiyor.
*****
Meyve alışverişi rutinleri zaman zaman israfla sonuçlansa da, bunun ne zaman olacağını önceden kestirmek oldukça güç ve zaten israf/ atık azaltma hedefiyle rutinleri değiştirmek neredeyse imkansız.
*****
Düzgün beslenme amacıyla tüketilenden fazla miktarda gıda alınması sadece ailesini doyurma sorumluluğu olan kişilere özel bir davranış değil.
*****
Aile bireyleri yalnızca bir önceki alışverişte aldıkları ürünler bitince yeniden alışverişe çıkmalı ki iki alışveriş arasında yerine yenisi gelecek tüm gıdalar yenmiş olsun.
*****
Rutinlerine sadık aileler bile ufak plan değişikliklerinde gıda atığı üretebiliyorlarsa, hayat koşulları gereği daha plansız ve düzensiz yaşayan insanların sürekli gıda çöpü çıkarmasına şaşmamak lazım.
*****
Gıdanın sağlık açısından risk taşıma ihtimali o gıdanın çöpe atılmasını hem hızlandırıyor hem de meşrulaştırıyor.
******
Rutin bir şekilde tüketeceğimizden fazlasını satın alma durumunu yalnızca bireylerin seçimleri veya sorumsuzlukları olarak göremeyiz. Gıda israfı çok çeşitli faktörlerin kesişim noktasında.
*******
Çoğunlukla artakalan gıdalar atık zincirindeki boşlukta lineer bir rota izler, o ya da bu şekilde elden çıkarılır.
*******
Gıda bir kere çöpe atıldı mı, artık geri dönüşü yok.
*******
İnsanlar kendilerine en yakın olmayan kişiler için daha özenle ve ayrıntılı yemek pişirirlerken, aile ve dostlar için aynı dikkati vermiyorlar.
******
Bazıları bilinçli bir tercihle tabağında yemek bırakırken; kimileri tabağı silip süpürmeyi tutumluluk değeriyle eş değer buluyor.
******
Birinin çöpü diğerinin serveti olabilir.
******
Ana öğünün dışarıda yenmesi, ev için bozulabilen taze gıdaların satın alımını azaltabilir.
******
Madde fiziksel ömrünü tamamladığında sosyal ömrü de doğal olarak sonlanıyor.
*****
Herhangi bir gıdayı israf etme konusunda endişe taşıyan bilinçli bir kişinin, sonunda çöpe atılacağını bildiği halde onu satın alması aslında ilginç bir durum.
******
 Onlarca yıldır devam eden sosyal bilim araştırmaları kanıtladı ki, tüketim aslında çoğunlukla düşünmeden yaptığımız, rutinleşmiş, hayatımızın sıradan bir parçası gelmiş davranışların bir bütünü
*****
İki al bir öde/birini alana ikincisi bedava kampanyaları yüzünden çok satın alıp kullanmadan atıyoruz, öyle değil mi?
******
   






BU DÜNYADA RUHUNUN DİLİNİ ANLAYAN KAÇ KİŞİ VAR? (HALİL CİBRAN)

28 Nisan 2024

BU DÜNYADA RUHUNUN DİLİNİ ANLAYAN KAÇ KİŞİ VAR? (HALİL CİBRAN)

 

 
 Rumi:
"Kainatın tümü senin içinde saklı."

Thich Nhat Hanh:
"Sen kainatın parçasısın; yıldız tozundan yapıldın... Dağlar da biziz, nehirler de... Her şey birbirinin içinde..."

Alan Watts:
"Asıl 'sen' hayatın oradan oraya savurduğu kukla değil. Derinde yatan gerçek SEN... Tüm Kainat'ın yaptığı bir şey, tıpkı dalganın tüm Okyanus'un eylemi oluşu gibi..."

Albert Einstein:
"Her birimize verilen ruh, Kainat'ı harekete geçiren aynı canlı ruhun titreşimleriyle doludur."

Lao Tzu, Tao Te Ching:
"Kendini her şeyden boşalt. Zihnin dinginleşsin. On bin şey yükselip düşerken, Öz onların dönüşünü seyretsin. Büyürler, gelişirler, sonra Kaynak'a dönerler. Kaynak'a dönmek sükûnettir, doğanın yoludur bu."

Ramana Maharshi:
"Cahil için Ben-lik bedenle sınırlıdır; bilge içinse, Ben-lik Sonsuz Öz'dür. Huzursuz bir zihinle, 'Ben' bilincinin nereden yükseldiğini arayarak içe dönen, Öz'ü fark eder ve tıpkı bir nehrin okyanusa kavuşması gibi onda huzura erer. Egonun faaliyetlerini görmezden gel, yalnızca ardındaki ışığı gör."

Rabbi Rami M. Shapiro:
"Deliği doldurmaya çalışan zihin, onu kazan yanılgılı zihindir. Spiritüel pratik, kesinlik, güvenlik ve kimlik yanılsamalarını sürdürmek için kullandığın her şeyi yok etmeye odaklanır. Einstein'ı biraz uyarlayarak: Sorunları yaratan zihinle sorunları çözemeyiz."

Huang Po, Zen Üstadı:
"Buddalar ve tüm varlıklar Tek Zihin'dir, başka bir şey değil. Bu Zihin kavramsal düşüncenin zihni değildir, tamamen biçimden ayrılmıştır. Öğrenciler yalnızca kavramsal düşünceden uzaklaşabilseler, her şey netleşecektir.."

Ken Carey:
"Tek bir Varlık bütün yaratılmışların Kaynağıdır. O Varlık'ın hayatı farklı dünyaların prizmasından geçerek, kırılır, yansır, çoğulur ama özünde tek kalır, tıpkı bir spektrumun renkleri ya da bir bedenin hücreleri gibi. Sen ve O Varlık arasındaki ayrım mutlak değil organiktir, bir ağaçtaki yaprakların ayrımı ya da bir şarkının armonisine katkıda bulunan notaların ayrımı gibidir. Bireyselliğinin ardında, kendine dair kültürel illüzyonlarının altında, O Varlık sensin."
 

Hepinize güzel bir hafta diliyorum sağlık, huzur, bereket, şans ve mutluluk içinde geçsin. Ben bildiğiniz gibiyim iş ve ev arasında mekik dokuyorum.  Satış yaptığımız günlerde genelde pazar hikayeleri dinleyip duruyorum:)) en son dinlediğimi size aktarayım.
 
Rahmetli babamın sergisini açtığı yerin arkasında meyve sebze toptancısı Fehmi amca vardı, o da rahmetli oldu rahat yatsınlar inşallah. Fehmi amca kamyonu ile İstanbul'a gideceği bir gün, birisi gelip ricada bulunmuş Bizim birkaç ineği de sütlüceye bırakabilirmiyiz demişler. Fehmi amcanın elemanı tamam demiş, hayvanlar kamyona yüklenmiş İstanbul'a yola çıkmışlar. Tabii fazladan bir kişi olunca sıkış tepiş olmuşlar ön tarafta. (artık kaç kişilerse) Hayvanların sahibi ile Fehmi amca (şoför başkası) yan yana imişler, adam;
-Kaysana öte iyice yanaştın bana diye diye Sütlüceye gelmişler, hayvanları indirmişler. Hayvanların sahibi yardım eden Fehmi amcaya bahşiş vermiş:))) (Patrona bahşiş veriyor yani:)) Şöförü de görüyor amca, 
- Ben elemana bahşiş verdim sen verme diyor, hayvanları taşıma ücretini de Şoföre vermiş:))) 
 
Fehmi amca da boş duran bir insan değilmiş hiç, Araç yüklenirken veya gelecek meyve sebze beklenirken balık haline inermiş İstanbul'da, bir kaç kasa balık alır, yakın bir yerlerde aldığı bu balığı kilo ile satarmış:)))
 

23 Nisan Dünya kitap günü idi 



Çöl tozları ve yağmur birleşirse...
Bu arada kombileri kapatmadık hala:))) 


Yağmurdan dolayı bahçede bir iş yapamıyoruz. Bir bahçe kazmaya da 800 TL istiyorlar. Yarım günde kazıp gidiyorlar, annem bu sefer yarım günde salmam bahçenin otu şurası burası temizleneccek demiş, şu saate kadar gelmedi devamlı kazan kişi.
 
 Sokakta oturan komşulardan birisi, daha önceden yaptırdığımız bir işi yaptı sağolsun. Daha önceden başka birine otların sararması için ilaç attırıyorduk, bir kaç sene kendinden ilaçladı ücretini aldı. Ağbim dedi ki bir sene bana, Özlem ziraatçılardan mezarlık otu ilacı al, aldım eve getirdim. Sonra ilacı yapan kişiye biz ilaç aldık sen bize bu ilacı at, elinin emeği neyse onu verelim dedik. Adamın rüzgarı bile esmedi bir daha bizim tarafa, tabii ilacı da kendi koyacak ki alacağı para daha fazla olsun. 
 
Neyse Tahsin ağbi sofra bezi istemişti kahvede ağbimden, sergiyi açtığımız gün bir tane getirdim eve, ağbim haber gönderdi kendisine gelsin evden alsın diye, o gelince baktı ot fazla olmuş, ağbim durumu anlattı böyle böyle oldu diye, o da bende makina var, ilacı çıkar geliyorum hemen dedi makinayı almaya gitti ilacı çıkardık, sağolsun otları ilaçladı şu an sarardılar, Tahsin ağbiye ücret olarak ne verelim dediğimizde bir tane daha sofra bezi getir helalleşelim dedi. 
Kişilerin iş yapma şekilleri gördüğünüz gibi farklı.
 

Bu gün günlerden pazar, bahçeyi kazması için her sene çağırdığımız kişi bekliyoruz hâlâ gelmedi. Yine komşulardan birinin oğlu sağolsun geldi kazıyor şu an, o ne kadar para talep eder bilmiyorum....


Asmalara kışa girerken çardak yaptırdık, Mecburen dalların tamanını kestiler çardağı yapabilmek için ve üzgünüm ki asmalardan biri yeşermedi bu sene, küstü herhalde dalları kesildi diye kurumuş....
 
Yukarıdaki resimde gördüğünüz üzere kuşlar taneli bir şey getirmişler, o da bizim bahçede yeşermiş... 

Bir posta naneleri topladık, demet haline getirdik, bol suda bir kaç kez yıkadık,  çamaşır teline astık:)) ( demetin ipleri ile tele bağlıyoruz) suları süzülünce yapraklarını kopardık, odaya gazete üzerine serdik, kuruyunca avucumuzla ovalayıp, elekten geçirip yemek için kullanılmış hale getirip kavanozladık.  Bir postada daha sonra yetişir. Bir kısmını koparmadık, kuru fasulye yemeğinde yazın taze yeşil soğan ve taze nane kullanıyoruz, onlar için tuttuk. Bahçe kazıldı ve benim ekeceğim bir kaç tohum var, domates biber ve salatalık fidelerini satın alacağız artık bu sene yetiştirmedim.



Pazartesi günü bu çiçeklerden komşu Süleyman amcadan fide olarak 6 tane aldım, bir de fesleğen aldım fide olarak Hacı ağbiye verdim eve götürdü, annem de saksılara ekmiş onları. 
Bu çiçeği almak için sergi komşumuz Saadet abla beni başka çiçekçiye götürdü pazarda, görür görürmez buna aşık oldum:))) Hemen bunu da aldım, sergiye geldik Saadet ablanın eşi Özcan ağbi benim çiçeğin rengini onun aldığından daha çok beğendi:))) akşam eve gelirken getirdim. 




Kitaplığıma en son girenler.....

Yeni bir diziye başladım, bitmeden bir yorum yapmak istemiyorum.

Hoşçakalın dostça kalın...


EDEBİYAT BURADA

https://www.youtube.com/watch?v=AxDz2vQJZ1s