OKUDUKLARIM 2025/23 KIYIDAKİ ÇOCUKLAR

01 Temmuz 2025

OKUDUKLARIM 2025/23 KIYIDAKİ ÇOCUKLAR

 

 
O koy onlar için neden bu kadar önemliydi? Sonuçta evleri, mahalleleri, güzel bahçeleri vardı. Kafasında yeni sorular oluşmaya başladı. Değer miydi birbirlerini incitmeye? Bunu eve gidince annesine sormak istedi. Ne de olsa büyükler her şeyi bilirdi. Ne sıkıcı değil mi? Her şeyi bilince merak edecek ne kalır?

Kimdi kıyının ‘gerçek’ sahipleri? Kahramanlarımız B, Z ve G mi? Yoksa onlar kıyıda oyun kurmadan önce burada yaşayanlar mı? Peki, bir yerin ‘sahibi’ olunabilir miydi? Üç çocuğun, bir kıyıyı kendilerine yer edinmesiyle başlayan hikâyeleri, bir gün, ’yeni gelenlerle’ yeniden şekilleniyor. Bu yaz, genç kahramanlarımızı hayata ve birlikte yaşamaya dair bambaşka sorular ve eğlenceli keşifler bekliyor…
Romanlarıyla tanınan Barış İnce, ilk kez çocuklar ve gençler için yazdı! Yazar, uzun öykü tadındaki bu kitabında genç okurları hem güldürmeye hem paylaşmak üzerine düşünmeye davet ediyor.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Dostluk, paylaşma, aile, birlikte yaşama ve kitap okuma üzerine çok güzel ve keyifli bir yolculuk oldu.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
İyi savaşçılar düşmanı her zaman olduğundan büyük görürler.
*****
Kitaplar böyledir işte. Sana yeni bir dünya verirler.
*****
Her çocuk kendisine bir dünya yaratır. Ama o dünyayı paylaşmazsa, tıpkı benim çadırım gibi bir gün dolabın üstüne kaldırılır dünyası. Dünya paylaşmak için vardır.
*****
Elindeki kitabın sayfalarını kokla bak. Mis gibi dünya kokuyor.
*****
İnsanın kendine ait bir yuvasının olması güzel.
*****
Bir yeri başkalarıyla paylaşmak kolay değil.
*****
Tanıştığım her insan yeni oyunlar, yeni keşifler, yeni masalar demek.
*****
Kitap bittiğinde onu kapağından öperim.İlginç değil mi? Aslında ben sincapları, kuşları, yunusları öpmek isterim. Bunu da ancak kitaplarla yapabilirim.
Öperek teşekkür ederim.
*****
Aileler kitap okuyan çocuklarını pek rahatsız etmezler
*****
Hayat resimlerdeki kadar güzel değil sanki 
*****

  
  
 

 

BENİ SEVMEYEN BİRİNİN DUYGULARINA SAYGI GÖSTERMEK DE ONA VEREBİLECEĞİM BİR SEVGİ BİÇİMİ

29 Haziran 2025

BENİ SEVMEYEN BİRİNİN DUYGULARINA SAYGI GÖSTERMEK DE ONA VEREBİLECEĞİM BİR SEVGİ BİÇİMİ
 
BİRLİK BERABERLİK RUHUNUN YAYILIMI İÇİN…

Toplum değerlerinin çok hızlı değiştiği günümüzde olup bitenler bir üst anlayışa geçmek için oluşmakta, önce bunu kesinleştirmekte  ve idrak etmeye çalışmakta fayda vardır. Felaket değil umut, sevgi, birlik ve beraberliğini yeşermesi için oluyor ne oluyorsa… Daha da güçlü yayınların olacağı günler de yakında…
Yozlaşıp darmadağın olan gezegenemizde geleneksel toplum değerlerimizin  alınır satılır bir meta haline geldiğini gözlem yapan herkes görmekte. İnanç, ahlak, hak, hukuk, adalet ve bilgi sömürüsünün haddi aşan arsızlığına muhatap olmayan kimse yok gibi… Bu yozlaşma, manevi değer ve ahlaki çöküş aleni bir hale gelmiş, her köşede bir dejenerasyon taciri adeta yol kesmekte ve insanın üstüne üstüne gelmekte, adeta bir kışkırtma  yapılmakta ve insanın yanılması için isyan etmesi için her türlü imkan kullanılmakta… 
Ahir zaman sınavları bu tip sınavlardır, bilen bilir… 
Anadolu’nun jeneratörü olma görevini üstlenmiş bu değerli inançlı, tevekkül etmeyi bilen, her türlü zorluğa katlanmayı bilmiş üstün niteliklere sahip halkın sabır, imanı, inancı, maddi ve manevi tüm değerleri ahlak yoksunları tarafından sınanmakta…
İnanç, ahlak, erdem ve bilgelik adına yaşanan yozlaşmanın gerekli olduğunu, modern zamanın gereğinin bu olduğunu  savununlar insanoğlunu bir açmaza bir çıkmaz sokağa sapmaya zorluyorsa da asla başarılı olunamayacaktır…
İlahi Adaletin Yeryüzünde tecellisi için  safların ayrışması ve diğer gezegenlere nakillerin hızlanmasına yardımcı olmak amacıyla  her türlü doğal afet, savaş,virüs  kapıda… Olağanüstü bir bilgelikle safların ayrışması için hazırlanan bu ilahi programın değişmesi ya da saptırılması mümkün değil…Korkacak, çekinilecek bir şey yok. Herkes ektiğini biçiyor. Bugünlerin geleceği binlerce yıl öncesinden haber verilmişti. Kulakları olan duydu. Duymayana surlar üflendi, öğütler verildi, destekler yardımlar devreye girdi ama yine duymadı. Öyleyse yaşayarak öğrenilecekler var! Hiç kimse kendi hakettiğinin dışında bir şey yaşamaz veya karşılaşmaz. Sizin ihtiyacınız yoksa o bela da, o hayır da sizi bulmaz. Bela erbab-ı istidat arar diye boşuna denmedi zamanında…
Kurtuluşu bu aldatmacanın ve üstündeki yalan örtüsünün kaldırılmasını, insanlar eliyle Semavi Yönetim Sistemleri yani Ruhsal İdareciler, işin gerçek sahipleri yapacaklar. Bu bir kandırmaca, gereksiz bir vaat, birşeylerin üstünü örtme çabası asla değildir. Zaman bellidir, zaman gelmiştir, geç kalınma söz konusu değildir. Bu akışta bir teselli, bir kurtulma endişesi değil, HAKİKATİN kendisi vardır.
İnsanlık ailesinin topyekün sevgiye, anlayışa, adalete, kendine, toplumuna ve en çok da Rabb’ine güvenmeye ihtiyacı var. Kıyamet alameti olarak yaşanan dejenerasyon herkesi alt-üst ediyorsa, ruhsal bilgilere sahip kişilerin daha güçlü, daha sağlam, daha aklı selim sahibi olarak devrede olmaları, programlarına uygun şekilde aralarına karışmaları zamanı geldi… Her insanın programı ayrıdır. Kimi yayını tek başına yapar, kimi kitle içinde yapar ama sonuç değişmez. Önemli olan pozitif uyarılar taşıyan yayınlar yapmak, dua ve meditasyonlarla yaşanacaklara destek vermektir. Kişisel endişe, kaygı ve sorunların hiç olmazsa bir süre bir tarafa bırakılması o sorunun hızla aşılması içinde yararlıdır. İnsan en çok başkalarına yardım ederken değişir…
Nasıl olacak derseniz? Kendi çevremizden başlayarak herkesi birlik ve beraberliğe davet eden bir enerji yayını, güçlü bir inanç, dikey bir duruş en hayırlısıdır deriz… 
Herkesin kendi bulunduğu alanda, insanlığın içinde bulunduğu gaflet uykusundan uyanabilmesi için yapacakları mutlaka vardır. Kimi samimiyetle dua eder,  kimi meditasyon yapar, kimi kollektif bilincin yükselişi için çeşitli faaliyetlerde bulunur. Kimi yollara düşer, kimi insanın göğün kapılarını çalması için, yüzünü semaya çevirebilmesi için putlarını nasıl bırakacağını anlatır ya da kendi bırakır önce örnek olur. Kimi koruyup kollayan, sahip çıkan,büyüten, eğiten, rahmetini esirgemeyen Görüp Gözeticiler’e dikkat çeker, yazar, çizer, okur, yayar. Kimi Rahman ve Rahim tesirini esirgemeyenlerin Yukarı’da olduğunu, gerçek rahmetin, gerçek kurtuluşun oradan geleceğini işaret eder… Kimin neye gücü yeterse… Hepsi gereklidir… Hepsi insandan, birlik-beraberlik ruhunu yaymaktan yanadır…
İnsani beden içinde kozmik yasalara ve İlahi Maksad’a dokunduğunu hisseden her insan bu birlik ve beraberlik ruhunun hızla yayılışı için kendini aktive etmeli… Diğer tüm tali işlerini, düşüncelerini, yargılarını, kalıplı anlayışlarına olan konsantrasyonunu hiç olmazsa bir süreliğine bir kenara bırakmalıdır ki, debisi hızlı akan nehirle birlikte o aksın, okyanusa kavuşanlardan olsun…
Özde bir, idealde bir, ilahi maksatta bir olmak için hiçbir kalıba, şekle ve şemale gerek yoktur. Herkes bulunduğu yerden yayınını, duasını, rahmetini ve pozitif enerjilerini önce ülkesine sonra tüm gezegene yollayabilir.Bu birlik ve beraberlik şarkısı gönüllerde hep birlikte söylenebilir… 
 
ALINTIDIR.
 

Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Ben de pek değişik bir şey yok. Uzun zamandır gitmediğimiz babamın mezarına babalar gününde gittik, kurumuş otları temizledik, suladık, mermerleri yıkadık. Babama ağbisine verdiği genel vekaletten dolayı kızgın olan ağbimi de götürdük. Gözleri görmesede mezarın ayakucuna getirdim, oradan dua etti. 4 tane çam ağacı ekmiştik, 1 i tutmuş yeni ağaç ekmemiz lazım. Hemen yakınında bulunan dayıma da (annemin dayısının oğlu) uğradım duamı ettim, Hacı ağbinin eşine de uğradık, buz çiçeği ekmişler mezara, hoşuma gitti bende ekeceğim babama. 
Geçen pazartesi bayağı bir sinir oldum, arkamdaki tezgah kendi tezgahının altına kuş üzümü, ceviz filan atmış bayağı. Sebep tezgah kalktıktan sonra kuşlar yesinmiş. Ama olmamış, çünkü o tezgahı kaldırdıktan sonra biz kendi minibüsümüzü oraya çekip, arabayı yüklüyoruz. Arabayı çekince lastikler, üzüm oldu, yüklerken çuvalları ayakkabılarımızın altları üzüm oldu. Bence kaba dökse iyi olurdu. Geçenlerde de kuzenimin eczacı oğlu var Antalya da oda köpeğini gezdirirken toprağa kedi maması koyuyor, kedide oradan yiyiyor. Ben buna karşıyım, eğer ben yemeğimi tabaktan yiyorsam onlarda oradan yemeli neden ağzına toprak dolsun. Hemen mesaj yazdım, mutfağa aldığın ürünlerdeki köpük kapları atma, gezerken mama ile birlikte taşı birkaç tane, mamaları ona koy dedim. Tamam abla dedi umarım uyguluyordur. 
 

 

 Yenilerim, kilo verme sanatı var en altta DASH diyetini anlatıyor, onu uygulayacağım bu diyette, ayrıca su, kas, kemik, yağ, protein ölçümü yapan bir baskül aldım, metabolizma yaşını bile gösteriyor, buna istinaden ben ve annem tartıldık, annemin metabolizma yaşı benden tam 20 yaş genç:))) maşallah deyin arkadaşlar.
 
Son zamanlardaki diyet yemeğim;
 

 
 

Nedense okumam yavaşladı, bu mayıs okumalarım gerçi hastane serüvenimiz var ama yine de az yani....
 
 
DİZLERİNE MUHTACIM ANNE....

Yoruldum be anne!
Kuşlara özenmekten yoruldum..
Kuş tüyü dizlerini özlemekten yoruldum..
Başım çok ağrıyor anne 
Canı cehenneme modern yatakların
Sızlayan başım dizlerine muhtaç anne..
Yoruldum be anne!
Yaşlandım; o nurlu teninden,
Daha beyaz şimdi saçlarım...
Kirlendim be anne!
O nemli kara gözlerinden,
Daha siyah şimdi suçlarım..
Beni yıkadığın o naylon leğendeki,
Kirler kadar masum değil günahlarım..
Sen şimdi gelsen anne!
Ayağından o ucuz terlikleri çıkarıp,
Beni sabaha kadar dövsen...
Yine gelir sığınırdım dizlerine...
Biliyorum dayanamaz okşardın başımı..
Başım çok ağrıyor anne!
Canı cehenneme modern yatakların
Dizlerine muhtaç 37 yaşında ufaklığın..
Yoruldum be anne!
Ardında bıraktığın dünyaya alışmaktan,
"Adam kalmaya"çalışmaktan yoruldum...
Adam olmayanlar ile uğraşmaktan yoruldum
En çok ağrıma giden de şu ki anne:
Beni sana getirecek ölüm bedava iken
Ben: daha pahalı bir hayat yaşamak için
Hergün it gibi çalışmaktan yoruldum...
Kemik parçasının pamuk gibi olabileceğini
Ben senin dizlerinden öğrendim...
Başım çok ağrıyor anne 
Canı cehenneme modern yatakların
Sızlayan başım dizlerine muhtaç anne...
Yoruldum be anne
Sevdiğim kadar, sevilmeyi beklemekten
Kırılıp kırılıp affetmekten yoruldum anne ..
Her sabah yeniden öksüz kalmaktan
Seni rüyalarda beklemekten yoruldum..
Kardeşlerimin gülen suratlarının ardında
Gizledikleri sensizliği izlemekten yoruldum..
Seni özlemenin ustası oldum anne!
Kaybetmeden kıymet bilmeyen cahilliğime
hergün kızmaktan yoruldum anne..
Başım çok ağrıyor anne!
Canı cehenneme modern yatakların
Yorgun başım dizlerine muhtaç anne...
Yoruldum be anne!
Gidişinle fani olduğunu
Evimizin orta yerine haykıran dünyanın
Beni def etmesini beklemekten yoruldum..
Hani beni ilk defa gurbete yollarken
Dayanamayıp yere düşmüştün ya anne!
İşte  hafızamdaki o fotoğraf diyor ki:
Hiç kimse seni bu kadar sevmeyecek
Kimse senin için  yerlere düşmeyecek ..
Gözyaşlarım seni arıyor anne
Başım çok ağrıyor anne
Canı cehenneme modern yatakların
Yorgun başım dizlerini arıyor anne....
 
Şiir:Halis Ünlü'ye aittir
 
 
🎬Michael B. Jordan’ın başrolünde olduğu, vampirlerin yolunun caz kulüplerinde kesiştiği Sinners,
🎬Ajanlık oyunlarının ortasından kalan bir kadını anlatan, Cate Blanchett ile Black Bag,
🎬Teknoloji distopyasını konu alan, Jack Quaid’in dikkate değer oyunculuğuyla Companion,
🎬Yeniden kendini bulma yoluna düşen Bridget Jones’un dördüncü perdesi Bridget Jones: Mad About the Boy,
🎬 “Harcanabilir hayatlar” üzerine bir hikayeyle Mickey 17,
🎬Sıradan bir insanken intikam arayışına sürüklenen bir ajanı konu alan The Amateur,
🎬Marvel evreninin sorunlu anti-kahramanlarıyla dolu Thunderbolts* ve
🎬İlk filmin alaycı ve gizemli atmosferini sürdüren entrikalı Another Simple Favor var.
 



İyi haftalar.
 

 
 
 


OKUDUKLARIM 2025/22 ÇİÇEKLENMELER

27 Haziran 2025

OKUDUKLARIM 2025/22 ÇİÇEKLENMELER

 

 
“Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış, taşmamış, yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim. (…) Hiç kendi kaderimi tayin edecek bir adım atmamış, ekseriyetle bana gösterilen yere ilişmiş, bundan şikâyet etmemiş ama şimdilerde yeni yeni ve epey sarsılarak fark ettiğim şekilde bu sınırları belirlenmiş hayattan sandığım kadar tatmin olmamıştım.”

Hayatın tekdüze akıp gidişi içinde hayallerini usul usul yitirdiğini fark etmeyen, aşkın neye benzediğini unutan, bir adada tek başınaymış gibi yaşamayı benliğinin parçası olarak kabullenen, neyi beklediğini tam olarak bilmeden yıllarca bekleyen bir kadının hikâyesi…

Melisa Kesmez, hayatı ıskalamış bir kadının kocasının ölümünün ardından yeni bir başlangıç yapmak için cesaret arayışını anlatıyor. Türkan'ın "her şey mümkün"lerle, yeşeren umutlarla "dünyaya doğru" attığı adımlarını takip ederek okuru çiçekli bir içsel yolculuğa davet ediyor. 


KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Türkan'ın hayatının bir kesimini okumaktan memnun kaldım. Sonuçta 1 günde bitecek 116 sayfalık kısa sıcacık bir kitap.  Sevmek, sevilmek, yalnızlık, evlilik, yaşam, mutluluk tüm hepsini sorgulatan bi kitap oldu benim için.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış taşmamış, yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim (...) Hiç kendi kaderimi tayin edecek bir adım atmamış, ekseriyetle bana gösterilen yere ilişmiş, bundan şikayet etmemiş ama şimdilerde yeni yeni ve epey sarsılarak fark ettiğim şekilde bu sınırları belirlenmiş hayattan sandığım kadar tatmin olmamıştım.
*****
Bir erkek bir kadının gitmekte olduğunun ancak kadın gittiğinde idrakine varıyordu. İş işten geçtikten sonra. Belki de...  
*****
 Gençken galiba insan olmayacak şeylerin olabileceğine inanıyor
*****
Kişi oluşan varlıktır: yani, henüz yoktur ama vardır (varlıktır); öyleyse varoluşu, her adımdaki yokluğunu varlığa çevirme uğraşısıdır.

 
Oruç ARUOBA
*****
Kahve yapmak bana hala dünyaya etki ettiğimi hatırlatıyordu. Dokunduğum bir şeyi değiştirebildiğimi, yok olmadığımı, yeryüzünden gidenin ben olmadığımı, yaşamımın sürdüğünü anlatıyordu.
*****
Sabah, filmi en başa sardı bir kez daha. Haydi, en baştan başlıyoruz. Bugün yeni bir gün yapabilirsin.
*****
Tamam, tamam geçecek
*****
İnsan bazen bilemiyor hayatın kararlarını kim veriyor, sırf bu yüzden belki de denk getirilmiş bir ölüm, bizlere bir an evvel toparlanma cesareti veriyor
*****
Ölenin ardından onun kişisel eşyalarının kaderini tayin edecek yegâne kişi  olmak, onun yaşamındaki noksanlığıyla baş etmek maratonunda koşması en zor kilometreymiş.
*****
Nasıldı iki kişi olmak? sen birini çok seviyorken onun da seni o kadar sevmesi neye benziyordu.
*****
İnsan bazen kendisini ikna etmek için laflar uyduruyor.
*****
 Çocuklar her şeye alışır.
*****
Birine sarılmak bütün dağılan, dökülen, devrilen, saçılan şeyleri yeniden yan yana dizecekti sanki.
******
Aşık olmuştur belki. Aşık olunca görmeyiz ya gördüğümüzü.
*****
Gençken galiba insan olmayacak şeylerin olabileceğine inanıyor. Her şeyi, herkesi gözünde büyütüyor da büyütüyor.
*****
Ne güzel birinin size sahip çıkması. İnsan bazen buna çok ihtiyaç duyuyor.
*****
Hayatı, hayatı demeyim de, hayat büyük bir kelime, anları diyeyim, evet, anları paylaşacak birini bulmak zor değilmiş.
*****
Bence romantik ilişkilere çok gereksiz anlam yüklüyoruz. Hayatta bir erkekle bir kadının sadece iki kişiden ibaret romantik ilişkisinden daha kıymetli, daha kayda değer, daha süreğen şeyler var. Mutlu son takıntımız bana sorarsanız bize öğretilmiş bir şey. Hayatta karşılığı o kadar da yok.
*****
Önce dilden eksiliyordu belki giden.
*****
 
İnsanın kendisini tastamam hissettiği herhalde böyle birkaç an vardı hayatta. Öyle hep başı kesik tavuk gibi dolaşmıyordun bir ömür dağ bayır. Bir an geliyor artık burada biraz dinlenebilirim diyordun. Büyük duyguların deli bir nehir gibi kayalardan aşağı akıp akıp sonunda denize döküldüğü bir yer vardı. Akış hızının azaldığı bir yer. Yeryüzü eğimini yitirdikçe nehrin suya doğru çatallanarak başka kollara ayrıldığı, taşıdığı ne varsa her şeyin dibe çöktüğü. Bu çöküntünün su bitkileriyle sıkıca bir arada tutulup verimli bir toprağa dönüştüğü bir an. Bir delta ovasına dönüştüğün yaşlar. Dalga ve gelgitlerin olmadığı yerler. Burası dünyanın nispi ağırlığının azaldığı, daha kolay döndüğü bir yerdi. Hayatı nihayet doğru okuduğun bir zaman.
*****
Gözlerin diline inanmaktan başka çaremiz var mı? 
*****
Değişik biridir. Mesafeli sanırsın önce, soğuk biri gibidir ama biraz girince dünyasına hemen anlarsın, aslında hiç öyle değil, kocaman bir kalbi var. Herkesi almaz oraya ama. Akıllı adam. Kimi seveceğini iyi seçer. Az konuşur ama çok bilir. O değişik insanlardan işte. Bilirsiniz ya öylelerini.
*****
 
 
KİTAPTAN MÜZİKLER
 

 
 
 
 

OKUDUKLARIM 2025/21 YAĞMUR ÇİSELİYOR

25 Haziran 2025

OKUDUKLARIM 2025/21 YAĞMUR ÇİSELİYOR

 
Sokaklarda oluk oluk kan akıyor. Memleket orta yerinden ikiye ayrılmış gibi. Üniversiteler, fabrikalar fokur fokur kaynıyor. Parlamento çökmüş durumda. İnsanların göğsüne adeta fil oturmuş, herkeste ağır bir sıkıntı...

Belli ki kötü şeyler olacak. Generallerin üniformaları ütülenmiş, askerlerin postalları parlatılmış. Türkiye uçurumun kenarında...

Bütün bunlar olurken yaşanan nefes nefese bir casusluk ve aşk hikâyesi.

Bazı planlar bozulacak, kartlar yeniden dağılacak.

CIA’in en iyi yetişmiş ajanı Peck’in Türkiye kırsalında işi ne?

Metin ve Ceren, Türk kontrgerillasının tezgâhladığı içsavaşın ortasında ne arıyor?

Dışişleri Güvenlik ve İstihbarat Dairesi ajanı Nezihe Hanım devrimcilerin kurduğu barikatlara can havliyle neden atlıyor?

Türkiye’de gerçekleşecek darbe için ABD başkanı neden bu kadar çok çaba gösteriyor?

Sünnileri Alevilerin üzerine saldırtmaya, Beyaz Saray’ın hangi odasında karar veriliyor?

Hangi dünyaca ünlü CIA ajanları Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın peşinde?

O tarihten itibaren, Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Elinizden düşürmeyecek, soluk soluğa okuyacaksınız. Öğrenecekleriniz, tarihi yeniden değerlendirmenize yol açacak. 
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Yazar bu kez de 1980 yılında Çorum’da yaşanan/yaşatılan Alevi Sünni çatışmasını anlatıyor. Yazarın okuduğum 2. kitabı.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 

Çaresiz insanlar kendi göbek bağlarını kendileri kesmek zorunda...
******
'Her şey aşk ile ilerler. Gönüllerimiz aşk ile temizlenir.'
                   Hacı Bektaş Veli
*****
Geri çekilmek zaten ölmek demekti
*****
İnsanın kendinden vazgeçmesi, başka birisi ya da birileri için yaşaması hiç te kolay değil.
*****
Türkler gururludur, içişlerine müdahale edilmesini sevmezler.
*****
Gönlü aşk ile dolu olanların bulunduğu yerde, ceylan ile aslan bile barış içinde yaşar.
*****
Bir kere bile görmediğimi, yüzümüzü görmemiş, sesimizi duymamış insanlar, bizim küçük dünyalarımızı karartarak büyük meselelerini halletmeye çalışıyorlar. Bu yolda kan akıyormuş, insanlar acı çekiyormuş. Hastası, doğuracak eşi olanlar varmış, kimsenin umrunda değil
*****
Üç gün öncesine kadar kahvelerde birbirlerine çay ısmarlayan insanlar, aynı komşularının gözlerinin içine bakarak çaldıkları malları evlerine taşıyorlardı.
Üstelik içleri rahat olarak ! 

 

ALTINI ÇİZDİKLERİM

ALTINI ÇİZDİKLERİM