OKUDUKLARIM 2025/12 YETİŞKİNLER

09 Nisan 2025

OKUDUKLARIM 2025/12 YETİŞKİNLER

 

 
Yetişkinler, prestijli Ungdommens Kritikerpris ödülüne layık görüldü ve on dört ülkede yayımlandı. Ida; bekâr, çocuksuz bir mimar. Kendini genç hissediyor ama artık orta yaşa yaklaşmanın ilk belirtilerini fark etmeye başladı. Biyolojik saati işliyor. Annelik onun için önemli bir konu, uzun süreli bir ilişkisi olmamasına rağmen sürekli bunu düşünüyor. Bu arada önünde yaz tatili, sıcak hava ve göl evinde kutlayacakları annesinin doğum günü var. Rahatlamak, hayat ve gelecek üzerine düşünmek için güzel bir ortam gibi görünüyor. Oysa bu tatil bambaşka şeylere gebe. Kız kardeşi Marthe de sevgilisi ve üvey çocuğuyla orada. Ida tam da anne olmakla ilgili verdiği kararı aile üyelerine açıklamayı planlarken kız kardeşi kendisiyle ilgili harika haberi veriyor. Marthe aile mutluluğunu Ida’nın burnunun dibine sokunca bomba patlıyor ve hayal kırıklığına uğrayan Ida, onun cennetini baltalamaya başlıyor. Yetişkinler; zedelenmiş aile bağlarının, kıskançlığın, kendini keşfetme ve hepsinden önemlisi sevgi eksikliğinden kaynaklanan utancın hikâyesidir. Marie Aubert bize, bir noktada seçeneklerin daraldığı, eş ya da anne olmanın dışında kabul gören çok az sosyal rolün kaldığı modern toplumda bekâr bir kadın olmanın ne anlama geldiğine dair de eşine az rastlanır türden bir roman sunuyor. “Aubert, daha açılış sahnesinden itibaren hikâye anlatımındaki ustalığını gösteriyor. Diyaloglar o kadar keskin ki edebî bir alay komedisi gibi garipliğin sınırlarında geziniyor.” -Ungdommens Kritikerpris jürisi “Başta tatlı görünen kısa bir roman... Sonrasında Aubert'in hafif ve zarif bir şekilde felakete doğru sürüklediği, neredeyse gerilim dolu bir aile hikâyesine dönüşüyor.” -
Dagens Nyheter
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Merhaba çok severek okuduğum @yanpasajyayinevi nden yine çok güzel ve ödüllü bir kitap olan #yetişkinler paylaşımı ile geldim. Kısa ama akıcı bir kitap, prestijli Ungdommens Kritikerpris ödülüne layık görülmüş ve on dört ülkede yayımlanmış. Kitap ana karakteri Ida ile başlarken ailesi ile beraber devam etmekte.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
İnsanlar çocuklara o kadar sinirleniyorlar ki anlamıyorum. Çocukların çocuk olmasına izin verilmeli. 
*****
 Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil
*****
İnsanın bedenini dinlemesi çok önemlidir.
*****
Bence hayat güzel,. İyi bir hayata sahip olmanın bir çok yolu vardır.
*****
Tek bir aşk olmak zorunda degil ,önemli olan kiminle uyum içinde olduğun. 
*****
Yaşlanmak tembellik bahanesi değildir,ne kadar spor yapacağın ona verdiğin oncelige bağlıdır,
*****
Yalnız olmak çok iyi olmalı dedi; bu insana kendini tanıma imkanı verirdi, başkasını tanımanın da iyi olabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum.
*****
 Kendime her şeyin düzeleceğini söylüyorum,her şey çok iyi olacak
*****

Ama Yalnızlık giderek büyüyen bir çember oluyor.
*****
 
      

 

OKUDUKLARIM 2025/11 KUŞ UÇAR KANAT AĞLAR

08 Nisan 2025

OKUDUKLARIM 2025/11 KUŞ UÇAR KANAT AĞLAR

 

 
Buradan dağlara bakarım. Gün, eteklerini toplayıp giderken bir küçük anne gelir. Yatağındaki boşluğa bakar. Tülbentlerini açar, katlar. Kırlentleri düzeltir. Kitapları toplar. Çocukları sorar. Gözyaşımı kurular. “Göğsümdeki çiçeklerin dili yok, unutma.” Evine gülümser. Alın çizgilerimi düzeltir. Sonsuzluğun ağzıyla öper. Yalnızlığımı alır. Yalnızlığını verir. “Ölüler, yaşayanlarda yaşar, bunu hiç unutma.” Buradan dağlara...
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Ara ara şiir okuyalım ruhumuza, çiçeklenelim.  
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Göğsümdeki çiçeklerin dili yok, unutma
*****
Ölüler, yaşayanlarda yaşarlari, bunu hiç unutma.
*****
Sözcüklerden duvar örülmezmiş.
*****
Yaşlanmanın da ötesinde, insan zaman kılığında bir ölüm hecesiymiş.
*****
İnsan geçmişini sevmeden yaşayazmış.
*****
İnsan erken öğreniyor gözyaşını
*****
Balam, taşa dokunacaksan, elin sıcak mı diye yüreğinin üstüne koy, taşın da canı var.
*****
Toprak hayatı sevdirir, sonra unutturur.
*****
Üzülme kardeşim, hayat her yerdedir.
*****
Yaralayan ölene dek yaralanmıştır.
*****
Dünya bir kibir fotoğrafıydı.
*****
Çocukluğu olmayanın, büyüklüğü de olmazmış.
*****
Nasıl sevdin bu kadar yalan insanı,
*****
Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini almak.
*****
Dünya, insanlardan yapılmış yalnızlıktı da bunu anlamak için akşam ve yağmur gerekiyordu.
*****
İnsan yaşıyorken özgürdür.
*****
İnsan bazen sevgi sözü söylerken bile korkuyor.
*****
Mazlumun acısını zaman bir yaşama gücüne gücüne dönüştürür de, zalimin kötülüğü ölümden sonra da sürer gidermiş.
*****
Şimdi dünya herkesten yapılmış bir gönül yorgunluğu.
*****
İnsan sevdiğinin bir sözüne küser mi… İnsan sevdiğinin söylemediği sözüne de küserdi...
*****
Gövdemizde çiçeklenen ne varsa, kal­bimizde yaprak dökmektedir aynı anda.
*****
Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm…
*****
Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık.
*****
Herkes bilgi zehirlenmesinden öleceki iki söz arasında kirpacak, aksırık, tıksırık, toz-pas gibi sesler duyulsa da, herkesin siyasetten iklime , aşktan ölüme, hukuktan petrole, karıncalardan kutuplara.... büyük düşünceleri var. 
*****
İnsan kendisini sevmeden başkasına dokunabilir mi hiç.?
*****
Neden yalnızlığımızı birbirimize gösterirken utanırız.
*****
 Gülmüyorsun da gökyüzü yıldızlarını döküyor üstümüze..
*****
      
 

TEK REALİTE SEVGİDİR, ONUN DIŞINDAKİ HERŞEY İLÜZYONDUR

06 Nisan 2025

TEK REALİTE SEVGİDİR, ONUN DIŞINDAKİ HERŞEY İLÜZYONDUR

 

 
SON GÜNLERDE YAŞANAN DEJENERASYONUN NEDENLERİ!…

Neye baksam ben görünür,
Nereye baksam yol,
Suret dersen dağılır gider,
Hal değil bu hal…
Duvar çıkar kapı olur,
Taş görünür yastık olur,
Yola revanda yorgunluk,
Bilinmeze mestlik olur.
Kim ne söyledi diye bilmek ne ki?
Söylenmeyeni işitir ol.
Yeter ki sen yolunda ol...
Şimdilerde insanlık ailesi olarak kıyamı yani uyanışı yaşamaktayız. Kıyamet sadece fizik boyutta doğal afetler, seller, depremler ve sonunda da kıtaların yer değiştirmesinden ibaret değildir. Bu fiziksel tezahür çünkü dünyamız da kendini yenilemeye ve ona verdiğimiz hasarı onarmaya çalışıyor, o da hareket halinde… Uyanış yani diğer adıyla Kıyamet bütün boyutlarda, varlığın hem iç hem de dış boyutunda aynı anda meydana gelir. Sarsıcı olaylar hem dış hem de iç dünyamızda değişimlere neden olur. Amaç bakış açımızı değiştirerek eylemlerin değişmesi ve evrensel yasalara uygun bir yaşama geçilmesidir.
Ve şunu unutmamak gerekir ki;  asıl kıyamet uyanıştır, yükselmektir, ayağa kalkmaktır. Bir yükselme hazırlığıdır…
Adeta bir yayın gerilmesi olayında olduğu gibi anlayış seviyemizin yükselmesi için bir hazırlık yaşıyoruz.  Yay gerilip gerilip boşaldıktan sonra bir sıçrama, fırlama, merkeze yönelme meydana gelir. Haksızlıkları, adaletsizlikleri, her türlü hile ve yalan dolanı yaşayarak ve  bu tip bir anlayışın ne kadar zararlı olduğunu, sebep sonuç yasası gereği sonuçta yine bize döndüğünü deneyimleyerek anlamak gerçek manada uyanıştır.
Üst üste, seri olarak oluşan yığınla dejeneretif, yok artık dedirtecek olaylar dizisi insanoğluna neyi yapmaması gerektiğini ders olarak öğretiyor. Daha önce sadece maddi kıymetler nedeniyle gözümüzü kapattığımız ve görmezden geldiğimiz hakikatler bugün bu olaylar aracılığı ile bize bir yüzleşme yaşatıyor.  Bunlar da şuurlanmanın hızını meydana getiriyor. Hızla uyanıyor ve artık adaletin, hak, hukuk ve insanca yalansız dolansız bir düzenin parçası olmak arzumuzu pekiştiriyor. Demek ki bu arzu ve istek yeterince güçlü değilmiş. Kimse görmeden samanaltından su yürüterek, köşe dönmek, daha fazla maddiyata sahip olmak isteyenlerin sayısı hiç de az değilmiş. Bu realite yaşanmadan, zararları hep birlikte görülmeden yeniye geçilmiyor. Çünkü yeni adil realiteyi koruyacak ve yaşatacak olanlar yine bizleriz yani biz değişmeden hiçbir şey değişmeyecek. Ne kadar hızlı değişirsek, olayların şiddeti o kadar azalır.
Bu gezegende ve bu ülkede, çok farklı realitede milyonlarca insan olduğumuz için sadece bizim iyi, doğru, ahlaklı ve dürüst olmamız yeterli değildir. Öncelikle kendi ülkemizi ele alacak olursak, hep birlikte ülke olarak adaleti, hak ve hukuku gözetmek isteğimizin çok yükselmesi gerekir ki, yeni bir düzen oluştuğunda o düzeni koruyalım. Orasından burasından çekiştirip yine eski hale dönüştürmeyelim.
İyi kalpli, sevecen. ahlaklı insanlar elbette çok zorlanıyor. Hassasiyetleri de yüksek ama bütünün hayrı için sabırlı olmak, iyi niyetli çabalardan vazgeçmemek gerek. Tabii ki kendimizi ve ailemizi korumak en doğal hakkımızdır. Ama yaşananlarla bizde helak olursak, asıl yapmamız gerekeni yapmamış oluruz. Bizim umutlu, dirayetli, ayakta, dimdik duruyor olmamız gerekir ki, yoluna bir türlü bulamayanlar için gerekli olan destek, enerjetik düzeyde sağlansın.
Sevgi dolu, adil, hakkaniyetli hem kendi toplumunun hem dünyanın hem tüm yaratılmışların iyiliğini isteyen enerji üretmek ve yaymak, doğal bir akış içerisinde gerçekleşmelidir. Bunu da bize sağlayacak olan şey, varlık sevgisidir. Eşyaya, doğaya, hayvana,kurda, kuşa ve tüm yaratılmışlara karşı  olan sevgidir. Bu sevgi enerjisinin samimi bir şekilde kendi varlığımızda oluşmasına destek verirsek, yani bu konudaki engelleri, rezistansları ortadan kaldırabilirsek, kaldırma gayreti içinde bulunursak o zaman kendiliğinden enerji üreten, enerji yayan, enerji yaratan bir hale geliriz ki zaten bu bizim tekamülümüzü sağlayacak en önemli hususlardan biridir. Ve aslında yaşarken yapmaya çalıştığımız, yapmış olduğumuz iş de budur.
Kendine Yolculuk Atölyelerimizde Bilinçli Farkındalık adı altında yaptığımız söyleşiler ve meditatif çalışmalar asıl olarak bu amaca kapsamaktadır. Bilgiden yararlananlar daha ileri seviyelerine de geçerek, hem kendilerine hem toplumlarına daha yararlı olmak isteyebilirler. Kişisel seçimdir, herkes kendi kararını özgür iradesi ile kendi verir…
Gezegenimizde bu dönem kıyamet yaşandığı için her varlık daha büyük bir atılım yapabilmenin hazırlıkları içindedir. Artık geçmişiyle bütün bağını kesmek zorunda olduğunu fark etmeye başlamıştır. Geçmişi de, şimdiye kadar elde etmiş olduğu şuur halidir, anlayış seviyesidir, eski kalıp düşünceler eskimiştir onları bilgi aracılığıyla yenileri ile değiştirmek gerekir.  Anlayış seviyemizi aştığımız zaman geçmişimizi de aşarız. Hint geleneklerinde buna "karmık telafi" denir. Dünya bütün bir gezegen olarak bir karmik telafi  yaşıyor dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız.
Bu olup bitenler, geçmişte yapılmış hareketlerin  yani  yaratılmış sebeplerin bu hayat içinde sonuç olarak ortaya çıkmasıdır. Bazı telafiler yapılmadan geçilecek yeni realite bir süre sonra yine aynı dejeneratif etkiler nedeniyle eski haline dönüşür .
Farkına varalım ya da varmayalım, kıyamı derin bir şekilde yaşamaktayız. Ancak, öyle bir koruyucu sistemi var ki, hem fizik planların icaplarını yerine getiriyoruz hem de onun bize sağlamış olduğu olaylardan yararlanarak kendi seviyemizi yükseltiyoruz. Zor oluyor mu? Elbette oluyor. Kıyametin yani uyanışın kolay olacağını hiçbir öğreti söylememiştir. Sabırlı ve dirayetli olmaktan başka çare yoktur…
Yardımlaşma ve Dayanışma Yasası gereği, dışsal olmasa da içsel olarak birbirimize destek vermekten, elimizi tutmaktan, düşeni kaldırmaktan başka çare yok. Umutsuzlukla ilerlemek mümkün değil. Herşeyin Bütünün Hayrı için olduğuna inanmamız ve bu inancı hergün beslememiz gerekiyor. Herşey çok güzel olacak, bunların hepsi geçecek, ülkemiz bir yıldız gibi bayrağındaki hilal ve ay gibi pırıl pırıl parlayacak...
Daha çok fizik planın icaplarına konsantre olduğumuz için kendi kendimize soruyoruz: "Bu toplumun anlayışının neresi yükseliyor?" Eğer siz kendinizi sadece duyularınız vasıtasıyla fizik planla ilişki kuran bir varlık olarak görürseniz, bu sorunuzda haklısınız. Ama insan sadece duyularıyla temasta olan bir varlık değildir. Duyularımızla dünyanın olaylarından ve onun etkisinden algıladığımız şeyler, aşağı yukarı yüzde ondur. Geri kalanını iç varlığımız mükemmel bir şekilde emmektedir. Ve çeşitli ezoterik ve astrolojik bilgiler bizlere 2026 dan sonraki yıllarda bir yükseliş yaşanacağını, alınacak derslerin tamamının alınıp, yeni, ışıklı, umutlu, dürüst ve ahlaklı bir toplum düzenine geçerek, örnek olacağımızı haber veriyor. Yaşayalım görelim…
İnsanlar ve gruplar, öğretiler ve okullar sadece bir dünya günü kadar kısa sürelidir.
HAKİKAT ise efsanevi sert kayanın en üstüne yerleştirilmiş olarak tek başına sonsuz ve yücedir.
 
H. P. Blavatsky

                        Derleyen: ...`Fulya  Aykaç ´ ♥¸.•°*”˜˜”*°•. 


Hepinize merhaba, güzel, sağlıklı, mutlu bir hafta diliyorum. Ben bildiğiniz gibiyim hayatımda bir değişiklik yok, cumartesi pazarda idim sergi açtık ama bugün yani pazartesi günü açamayacağız, hava çok soğuk gösteriyor, hatta civarda kar var Kofçazda yağmış nette resimlerini gördüm. 2-3 derece sıcaklık ve kar yağışı gösteriyor bugünden için bakalım yağacakmı? Doğalgaz kapatırım diyordum ama kapanmıyor geçen ay 2 aylık birden (sokak kapısını akşamları kilitliyoruz, okumanın olduğu gün açmayı unutmuşuz kilidi okumacı es geçmiş bizi.) 6.744 TL ödedim bu ay da ödemeye devam edeceğiz. 
Bahçe ot içerisinde halen yağmur yağıyor, bahçede oraya buraya yürürken elime gelen büyük otları çekerek köküyle çıkarıyorum, annemde bugün çapa yapmak için girdi ama yağmur birkaç gün önce yağdığı için pek çapalanmıyor, bu iş için kendime pazardan yeni bir çapa aldım. 
Bugün ekmek bayiine ve markete gittim, alışveriş yaparken yağmur döktü yine, yürüyerek eve gelemedim, minibüs beklemek zorunda kaldım. Eve gelincede poşetleri mutfağa bıraktığım gibi bahçeye koştum, otlar arasında kaybolan bir baş yeşil soğan ve biraz nane kopardım. Biraz çamura bulandı terlikler ama olsun. Zira annem naneli yeşil soğanlı kuru fasulye yap bana demişti. Emir büyük yerden olunca istek yemek hemen yapıldı.


 
Sahaf ziyaretimiz.
 



Migros ziyaretinden
 
 
Pazaryerinde ki kedim, araba sergi açma yerine yanaşınca hemen geliyor. Mama arabanın içinde poşet kolisinde, mal inmeyince koli de ortaya çıkmıyor. Kenarda bekle koli ortaya çıksın vericem diyorum, akıllı kız bekliyor. Karnını doyurduktan sonra da pazar tahtasında böyle uyuyor:)) 
 

Kesinlik Birliğin Düşmanıdır.
  Kesinlik Toleransın Ölümcül Düşmanıdır.
  Eğer Şüpheye Hiç Yer Bırakmayan Bir Kesinlik Varsa,
  Bilinmeyen Hiç Bir Şey de Yoktur.
  O Zaman İmana da Gerek Kalmaz!
  Öyleyse Yaratan'a Dua Edelim ki;
  Bize Şüphe Edebilen Bir Papa Bağışlasın.
  Bize Hata Yapan Pişman Olan,
  Ve Yoluna Devam Edebilen Bir Papa   Bağışlasın.''
 
CONCLAVE Filminden Kardinal Lawrence'in Konuşması...


ALTINI ÇİZDİKLERİM 2025/6

05 Nisan 2025

ALTINI ÇİZDİKLERİM 2025/6

 






















ALTINI ÇİZDİKLERİM 2025/5

04 Nisan 2025

ALTINI ÇİZDİKLERİM 2025/5