YOUTUBE DİNLEDİKLERİM

14 Kasım 2025

YOUTUBE DİNLEDİKLERİM

 


Sosyal çürüme


Allah Bir Kulunu Yükselteceği Zaman, Önce Bu 7 Acıyla Eğitir


Abdülkadir Geylani'nin Hikmet Dolu Tavsiyeleri


Zenginlik parayla mı ölçülür?



Bu 4 insandan uzak dur....


Sahte insandan uzak dur......


OKUDUKLARIM 2025/44-45-46 OYUNCAK AYI- KİRALIK BEKÇİ KÖPEĞİ- YATILI OKULDA MÜKEMMEL BİR GÜN

13 Kasım 2025

OKUDUKLARIM 2025/44-45-46 OYUNCAK AYI- KİRALIK BEKÇİ KÖPEĞİ- YATILI OKULDA MÜKEMMEL BİR GÜN

 



OYUNCAK AYI 

Yumuşacık bir Teddy ayıcıktan daha güzel bir oyuncak olabilir mi?
BOZ AYIYA ne dersin?
Kiti ve boz ayı bütün bir öğleden sonra birlikte oynadılar, çok ama çok eğlendiler. Ama Kiti oyun arkadaşı olarak bir boz ayıyla takılmanın düşündüğünden azıcık daha SORUNLU olabileceğini çok geçmeden anladı.

KİRALIK BEKÇİ KÖPEĞİ

Müzik tutkunu kedilerle dolu bir ev, ama bu kediler
Sessız Durmak Zorunda! Kedilerin orkestrasından rahatsız olan komşuları, onların artık gürültü yapmamasını, en ufak ses bile çıkarmamasını sağlamak üzere bu konuda uzman bir bekçi köpeği kiraladılar. Kedilerin başı dertte. DERHAL bir çözüm bulmak zorundalar. Çözüm her zamanki gibi turuncu kedi giysili küçük kızdan geliyor.

YATILI OKULDA BİR GÜN

Yaşam mükemmel günlerle doludur. Her zaman hatırlanacak bir başarının  elde edildiği, sevilenlerin sağlık haberlerinin alındığı, doğayla iç içe  geçen bir günde suları berrak bir derenin kenarında oturulan ya da arkadaşlarla sıcacık birer bardak  çayın paylaşıldığı gün mükemmeldir.

KİTAPLAR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Sabahın sessizliğinde peş peşe bir çırpıda okuduğum kitaplardı.

KİTAPLARDAN ALINTILAR;

Her şey bilgi değil elbette. Asıl olan bilginin hayatın içinde uygulanmasıdır.
*****
Üzüntülerini içinde bırakma, kimseyle paylaşmıyorsan bari kağıtlarla paylaş.

(YATILI OKULDA MÜKEMMEL BİR GÜN)
*****
Herkesin mükemmelin ne olduğu konusunda farklı bir fikri vardır. Neyi seveceğini seçmek tamamen sana kalmış.
(Oyuncak Ayı)
*****
Kediler köpeklerle pazarlık etmez.
(Kiralık Bekçi Köpeği)
*****




OKUDUKLARIM 2025/43 ALZHEİMER'A YOLCULUK

12 Kasım 2025

OKUDUKLARIM 2025/43 ALZHEİMER'A YOLCULUK



Bu kitaptaki hikâyede; tek bir kadının yaşadığı iki ayrı tecrübe iki kişide kurgulanarak farklı bir pencereden ‘Alzheimer’ konusu irdelenmiştir. Alzheimer/demans teşhisi konmuş bir yakınınız varsa okuduklarınızdan sonra çok farklı bir görüşe sahip olacak ve rahatlayacaksınız.


Yaşanmış, edinilmiş tecrübeler ve uzmanlardan alınan bilgilerle günümüzde yaygın bir sorun, hastalık olarak kabul edilmiş Alzheimer’a bu kitapta farklı bir yolculuğa çıkacaksınız.

Sevgi, huzur ve güvenin olduğu her anda beyin beslenir ve bilme halindedir. Sevgisini, huzurunu ve güvenini yitirdiği zaman açlık haline giren beyin ışığını kaybeder. Kendini korumak için şalterleri indirmeye başlar.

İnanarak düşündüğümüz her şey, bizim kişiliğimiz ve bu dünyadaki yerimiz, görev adresimiz; kelamlarımız ise (olumlu ya da olumsuz) isteklerimizdir. Yaratılan da biziz, yaşatan da, yaşayan da… Milyarlarla telaffuz ettiğimiz hücrelerimiz, bizim birer cüzümüz. Biz de bir hücreyiz. Milyarımız bir arada biriz. Bu büyük biri, daha büyük birlere taşımak için bir hücre beyin olarak görevdeyiz. Görevimizi seçen biziz. Kimimiz bu bilinçte ve çabadayız. Kimimiz dünya rehavetinde zaaftayız. Alzheimer’la Yolculuk kitabı, bu konuda bilgi ve deneyim arayanlara bir kılavuz kitaptır.

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Alzheimer’la Yolculuk kitabı, bu konuda bilgi ve deneyim arayanlara bir kılavuz kitap olacaktır.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Sevgi, huzur ve güvenin olduğu her anda beyin beslenir ve bilme halindedir. Sevgisini, huzurunu ve güvenini yitirdiği zaman açlık haline giren beyin ışığını kaybeder.
Kendini korumak için şalterleri indirmeye başlar.
*****
Hem ne güzeldi sesindeki yankı
Ben oraya ümitlerimi bağladımdı.
Behçet NECATİGİL
*****
Ey gözleri beni esir eyleyen afet,
Seni sevmek günah ise beni affet
*****
Düşünmemek, akışına bırakmak gerekiyor fikirleri.
*****
Çözümsüz sorun yoktur. Sorunu yaşamak, çözüme ulaştırmak ve insanlara aktarmak görevimiz olmalı.
*****
Her toplum kendi yüksek bilinçlerini kendi bünyesinde bulur çıkarır. Bu toplumun arz ve talep ilişkisi doğrultusunda gelişir.
*****
Bu insanlar her saat, her yaşta, her koşulda çabada olan, fedakar insanlardır. Aile içinde de biri bu görevleri üstlenir. Öyle üstlenir ki; her fedakarlık, vazgeçilmez sorumluluğu olur. Bu insanlar bu durumdan fazla şikayet etmezler. Öğrendiklerini öğretmekten, çözüm sunmaktan tatmin olurlar çünkü.
*****
Büyüklerimizin özlü, güzel sözleri vardır ya! Bir tanesi de; 'Ne ekersen, onu biçersin' dir. Yaşamda attığımız her tohumdan sorumluyuz. İleri yaşlarda karşılaşacaklarımız bizi şaşırtmamalı. Onlar bizim tohumlarımızın filizleri olacaktır diye düşünüyorum.
*****
Yaşam düşüncelerimizin ve isteklerimizin şekillendirdiği, birçok kapılarla kademelendirilmiş bir yolculuk. Her kapının önü bir eşik. Bu eşikler çoğu zaman nefes almamız, kararlarımızı gözden geçirmemiz, bazen kendimizi hatırlamamız için bize tanınmış zaman dilimleri diye düşünüyorum.
*****
İnanarak düşündüğümüz her şey, bizim kişiliğimiz ve bu dünyadaki yerimiz, görev adresimiz. Kelamlarımız ise ( olumlu ya da olumsuz ) isteklerimiz. Yaratılan da biziz, yaşatan da yaşayan da.... Milyarlarla telaffuz ettiğimiz hücrelerimiz, bizim birer cüzümüz. Biz de bir hücreyiz. Milyarımız bir arada biriz. Bu büyük biri, daha büyük birlere taşımak için bir hücre beyin olarak görevdeyiz. Görevimizi seçen de biziz, yaşayan da. Kimimiz bu bilinçte çabadayız. Kimimiz dünya rehavetinde zaaftayız.
*****
Tanı da yanlışlık tedaviden uzaklaştırır.
*****
Alzheimer genetik kökenli bir hastalık değil; ancak, anne, baba geçmişinde Alzheimer olanlar diğer insanlara göre yüzde yirmi daha fazla risk altındalar.
*****
Yaşlandıkça önceliklerimiz değişiyor.
*****
Babanı kaybetmiş değilsin. Dediğin gibi o senin diğer yarın olarak her daim seninle.
*****
Sıfat, isim onun belleğinde kayıt dışı olabilir. Ancak enerji bütünlüğünüz nerede olursanız olun size kendini hissettirir.
*****
Bir şeyler hakkında bilgi sahibi olmak, fikir yürütmek, dinleyenlerden alkış almak yeterli ve çözüm odaklı olmuyor. Önemli olan doğru bildiklerimizi yaşama geçirebilmek, yapıyor olabilmek değil midir?
*****
Dr. Nakaşima 2 lobun aynı anda çalıştırılması gerektiğini söylemiştir.




*****
Özellikle insan ilişkilerini ne kadar canlı tutarsak, sosyalleşmesine yardımcı olursak; Alzheimer yolculuğu o kadar uzun ve sağlıklı olacaktır.
*****
Aşırı korku, endişe, kaygıda olan kişiler on, on beş yıl sonra demans adayıdır.
*****
Ve söylediklerine koşulsuz sevgi göstermeyi de ekliyorum. Sözlerden ziyade; el teması, gülen gözlerle bakmak, yargılamamak, hesap sormamak, şiddet içeren her şeyden uzak tutmak gibi.
*****
Gücünün ötesinde enerji harcayacaksın. Bunların birikimi ruhsal baskı ve travma yaratır. Çok basit yanlışlıklara karşı öfke patlaması yaşayabilirsin.
*****
Enerji zafiyete uğradı mı bağışıklık düşüyor.
*****
Tıbbın uzanamadığı noktalar hastaların yaşam alanıdır. Burada psikolojik danışmanların yanı sıra kendi şartlarımızı en iyi şekilde kullanabilmek için biz, çaba ve fikir üretmeliyiz.
*****
Alzheimer belirtileri şöyle sıralanır;
1- Karışık dikkat işlevlerinde bozulma.
2- yürütücü fonksiyonlarda bozulma
3- Öğrenme ve bellekte bozulma
4- Lisan bozulması
5- Algı bozulması
6- Sosyal kognisyonda bozulma
*****
Mutluluk kimsenin eline geçebilecek bir servet değil.
*****
Seni unutursam, bana seni nasıl hatırlatacaksın?
*****
Anda yaşamak, keyfine varmak, hiçbir şeyi ertelememek.
*****
Sevgi, huzur ve güvenin olduğu her anda beyin beslenir ve bilme halindedir. Sevgisini, huzurunu ve güvenini yitirdiği zaman açlık haline giren beyin ışığını kaybeder. Kendini korumak için şalterleri indirmeye başlar.
*****




 

YOUTUBE DİNLEDİKLERİM

11 Kasım 2025

YOUTUBE DİNLEDİKLERİM

 


Yalnızlık hissi insana uygun mu?


Çiçek Dilligil sohbeti...


60 yaşından sonra bu kuruyemişlerden uzak durun..


Ev için bu 3 renk çok önemli...


15 temizlik sırrı...


Bana evini gezdir sana kim olduğunu söyleyeyim...

SOHBET, NASİHATTEN FARKLIDIR; ÇÜNKÜ SOHBET RUHU BESLER, NASİHAT EGOYU YORAR

09 Kasım 2025

SOHBET, NASİHATTEN FARKLIDIR; ÇÜNKÜ SOHBET RUHU BESLER, NASİHAT EGOYU YORAR

 


Bir bilgeye sormuşlar ;   

Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?..                                                           
Bilge  ;   Terzimi severim diye cevap vermiş.                                                                    
Soruyu soranlar şaşırmışlar:                                                                       
Aman efendim dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?                                                                                  
Bilge :  Evet dostlarım ben en çok terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde ölçümü yeniden alır. Diğerleri öyle değil.
Bir kez hakkında karar verdiler mi, ölünceye kadar bana hep aynı ölçü nazarıyla bakarlar…
Kimseyi Yargılamamaya Niyet Etmek en doğrusudur ama bilmezler. 
Oysa kimin kim olduğunu ve  Herşeyin En Doğrusunu Allah Bilir…
Bilge devam etti ve dedi ki  Niyet etmek ve Niyetinin Salim Kalmasını İstiyorsan şu sözlerime dikkat et:
*Yaptığın her şeye sevgi kat, koşul koyma ki yaşamın daha bir güzel aksın.
*Aşırı duygusallık , her türlü niyet oluşumun önünde bir engeldir.
*Hayatında bir şeyler öteleniyorsa mutlaka bir hayr' ı vardır. Zamanlama her şeydir. İlahi Olanın hayrına inanmak da niyet koymaktır. 
*Zihnin aşırı çalışmasının ve niyetin sapmasının sebebi; Şimdinin sade basitliğinden kaçmaktır. Böyle bir zihin hem yorucudur hem de insanı  andan uzaklaştırır.
*Sürekli beklenti içerisinde olmak olacakları da oldurtmaz.
*Hiçbir şeyi dramatize etme,  yaşa dersini al ve yaşananı orada bırak, dram dramı yaratır.
*Evren, uyarı ikazları konusunda yetersiz değildir. Sadece sizler erteleme düğmesine basmakta hızlısınız.


Hepinize güzel bir hafta diliyorum, buralar ve ben aynıyım değişen bir şey yok, ye, kahve iç, pazara git, kitap oku falan işte...
Cumartesi sosyete pazarında kadınlar ile takıştım yine, ağbim de olaya dahil oldu. Kendilerini akıllı seni aptal yerine görüyorlar. 2 tane bayan gelmişler nevresim ve çarşaf bakıyorlar, bayanın biri 1 tek kişilik nevresim, 2 çift kişilik nevresim, 2 tane de çift kişilik lastikli çarşaf alıcak, hesabı yaptım, 1.750 TL tutuyor dedim, kadın ürün başına 50 lira indirim yap dedi, yani 5*50:250 TL indirim istiyor, yani 1 tane lastikli çarşafı bedavaya getirecek. Ben olayı ağbime devrettim, o da en son 1.700 TL olur dedi. Kadın ısrar ediyor, derken başka bir yönteme geçti, ürün çıkartıp başka ürün ilave edip, eski pazarlık fiyatının üzerinden yeniden pazarlığa giriyor. Arkadaşlar ilk pazarlık olayından vazgeçtiniz yeni ürün ilave ettin veya çıkarttın, hesap yeniden yapılır ve pazarlık yeni hesaptan görülür. Kadın uyanıklık yapıyor İlk alışverişinde 1.750 TL pazarlık sonucu 1.700 TL belirlendiyse, aldığın ürün 150 TL ise 1.750+150:1.900 TL Yeni pazarlık tutarıdır. Fakat kadın hem eski pazarlık fiyatını kendi verdiği kararla 1.700 den 1.600 TL ye çekiyor, üstüne 150 TL ilave edip 1.750 tutuyor diyor. Allah insanları bu tür müşterilere karşı korusun. Diğer kadında yalan konuşuyor, ben lastikli çarşafı 150 den aldım sizden diyor ki yalan, o mal geldiğinde ilk belirlenen satış fiyatı 200 lira idi o fiyattan satış yapmaya başlamıştık. Allahtan hesap makinası kullanıyorum, bunu bana ağbim söylemişti ona uyuyorum.


Öykü dergisi okumayı çok seviyorum.



Rambo karnını doyurunca dertsiz masa örtülerinin üstünde uykuya daldı.



Dergiden



Bazen, 
rüzgarın saçımı dağıtmasına, yağmurun yüzümü ıslatmasına, 
birilerinin kalbimi kırmasına izin veririm. 
Sonra;
Saçımı toplarım,
Şemsiyemi açarım,
Kalbimi kapatırım,
Hepsi bu.

Can Yücel


Yenilerim....


Bu ay ki dergilerim....


Shirley Valentine - Sumru Yavrucuk tiyatrosuna gittim.

" Hayatta yapmak istediklerimizi değil, yapmak zorunda olduklarımızı yapıyoruz." repliği aklımda kaldı ve çok doğru....



Rilke der ki:

“Ne yaşın fazla, ne de geç kaldın.”
Ama biz biliriz,
hem yaşımız fazladır,
hem de çoğu şeye geç kalmışızdır.

İnsanın kendi hayatına bile geç kalışı kadar
acı bir şey var mı?
Her şey olup bittikten sonra fark eder insan;
yaşamak için değil,
anlamak için yaşamıştır aslında.

Zaman geçer,
insan kalır —
öylece,
yarım kalmış bir cümlenin içinde.

Ve bazen anlarsın;
geç kalmak bir kader değil,
insanın kendine ettiği
en sessiz suçtur.


Kütüphane kitaplarım...

Konfüçyüs’e göre üç tehlike:

Akıllı insanların duygusuz oluşu
Duygulu insanların etkisiz oluşu
Etkili insanların akılsız oluşu


“Geçici şeyler kalıcı gerçeklik vermeyin.
Neyi öğrenmek için geldiyseniz
Onu öğrendiniz mi bir kere
Yanılsama terk edilebilir.
Kitabınızı arkanızda bırakırken
Bir sonraki sınıfın kullanması için
Olabildiğince kusursuz durumda olmasına çalışın.
O yanılsamanın amacını bilmek
Ona saygı katar
Her şey en sonunda gayet düzgündür…”
 
 İnsanlık Serüvenine Kısa Bir Bakış

Emmanuel’in Kitabı


En tehlikeli öfke, insanın kendine duyduğu öfkedir.
Çünkü bu öfke, kimseye değil, kendi vicdanına tutulmuş bir aynadır.
İnsan en çok, kendi sessizliğinde kendine ihanet ettiğini fark ettiğinde yanar.
Bazen yanlış birine inanarak, bazen olması gerekenden fazla susarak…
Ve en çok da, başkalarının kendisini değersizleştirmesine izin verdiğini anladığında.
O an, içindeki öfke dışarıya değil, kendi kalbine döner.

Çünkü mesele “bana bunu neden yaptılar” değil,
“ben, kendime bunu nasıl yaptırdım” sorusudur aslında.
Bu yüzden bu öfke başkalarıyla değil, insanın kendi içindeki kırıkla ilgilidir.
Hem suçlu hem mağdur aynı bedende yaşar o anda.
Ve sonra insan anlıyor...
Kendine kızmanın da bir yere kadar gücü var.
Bir noktadan sonra o öfke, seni değil, seni taşıyan kalbi yakıyor.
O yüzden bırakmak gerekiyor — neyi, kimi, hatta “neden ben”i bile.
Çünkü bazı sorular cevap bulmak için değil, insanı büyütmek için var.

Kendine dönüp, “evet, ben de hata yaptım ama hâlâ buradayım” diyebildiğinde,
işte o zaman öfke yerini sükûnete bırakıyor.
Ve insan nihayet şunu anlıyor:
kendini affetmek, geçmişi aklamak değil;
geleceğe daha yumuşak bir kalple bakabilmektir.


2001 yılında, 9 yaşındaki Afgan kız çocuğu Zubaida Hasan, gazyağı kazasında yüzü, boynu, göğsü ve kolları ciddi şekilde yanınca akıl almaz bir acıya katlandı. 💔
Alevler çocukluğunu elinden aldı, ardında derin yaralar ve bitmek bilmeyen acılar bıraktı.
Ancak 2002'de umut okyanusları aştı. 🙏 Babası, yanık mağdurlarına yardım eden bir insani yardım kuruluşuna ulaştı ve kısa süre sonra Zubaida, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Grossman Yanık Merkezi'ne uçuruldu. Orada, Dr. Peter Grossman'ın sağlam elleri ve şefkatli yüreğinin rehberliğinde, sadece bir yıl içinde on iki büyük ameliyat geçirdi.
Dönüşüm tam anlamıyla mucizeviydi. 💙
Yara izlerinden ve üzüntüden güce ve ışıltılı bir gülümsemeye uzanan yolculuğu, şifanın, sevginin ve insan nezaketinin neler başarabileceğinin canlı bir sembolü haline geldi. 🌍❤️
Sadece hayatta kalmanın değil, yeniden doğuşun da hikayesi — en derin acılardan bile ışığın yeniden doğabileceğinin kanıtı. ✨

Kızın hayatını değiştiren doktorların eline sağlık.


Ruhun şad olsun!
Unutmayacağız, unutturmayacağız! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve aziz hatıranı ilelebet yaşatacağız!

     Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

Hoşçakalın, dostça kalın....