OKUDUKLARIM 2025 /62 KUŞLARIN DİLİYLE MASALLAR

30 Aralık 2025

OKUDUKLARIM 2025 /62 KUŞLARIN DİLİYLE MASALLAR

 


"Mantıku't-tayr" terkibini mantık kelimesinin "söylemek, konuşmak, lisân-ı hâl ile anlatmak" gibi anlamları vardır. "Kuş" demek olan tayr ise sâlikleri temsil etmektedir. Allah'ın zuhur ve taayyününü temsil eden "Sîmurg" hem kesreti hem vahdeti göstermektedir.

Farsça sîmurg "otuz kuş" anlamına geldiği gibi birleşik halde bununla vahdet kastedilmiştir. kelime Arap edebiyatındaki anka gibi ismi olup cismi olmayan efsanevî bir kuşun adıdır.

"Mantıku't-tayr"ın konusu kısaca şöyledir: Kuşlar kendi aralarında toplanıp hiçbir ülkenin padişahsız olmadığını, padişahsız ülkede nizam ve intizam kurulamayacağını belirtirler. Aralarında bulunan ve mürşidi temsil eden, Süleyman peygamberin mahremi ve postacısı hüdhüd (En-Neml Suresi 16.  Süleyman Dâvûd'un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lutuftur." (En Neml Suresi 20. Süleyman kuşları gözden geçirdi ve "Hüdhüdü niçin göremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı?" diye sordu.(En-Neml Suresi 30. Mektup Süleyman'dan gelmekte, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla başlamaktadır;) bu konuda onlara yol göstereceğini söyler. Hüdhüdün öncülüğünde toplanırlar. Fakat yolun uzak ve sıkıntılı olduğunu anlayınca bülbül, papağan, tavus, kaz, keklik, hümâ, doğan, balıkçıl, baykuş ve diğer bazı kuşlar birer mazeret ileri sürerek yolculuktan vazgeçmek isterler. Hüdhüd kuşların hepsine cevap vererek onları ikna eder. Sonunda bütün kuşlar hüdhüdün kılavuzluğunda yola çıkarlar. Yolculuk esnasında bitkin ve yorgun düşen binlerce kuş hüdhüdden şüphelerinin giderilmesini ister. Hüdhüd her birinin soru ve itirazlarına cevaplar verir; önlerinde " talep, aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret, fakru fenâ" denilen yedi vadinin bulunduğunu bu yedi vadiyi geçince padişahları olan sîmurga ulaşacaklarını anlatır. Tekrar yola koyulan kuşlardan sadece otuzu hasta ve yorgun durumda bu vadileri aşıp yüce bir dergâhın önüne ulaşır. Burada bir postacı gelip onların sîmurgu sorduklarını anlayınca önlerine birer kâğıt parçası koyarak okumalarını söyler. Yazıları okuyan kuşlar bütün yaptıklarının yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. Bu sırada sîmurg da tecelli eder. Fakat gördükleri sîmurg kendilerinden başka bir varlık değildir. Sîmurgda kendilerini, kendilerinde sîmurgu görüp hayretler içinde kalırlar. Bu arada bir ses duyulur: "Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz; daha fazla veya daha eksik gelseydiniz yine o kadar görünürdünüz; burası bir aynadır." Neticede hepsi sîmurgda fâni olur, artık ne yol ne yolcu ne de kılavuz vardır. Gölge güneşte kaybolur. Menzil-i maksûda vâsıl olan otuz kuş aradıkları sîmurgun kendileri olduğunu anlar.

Attâr "Mantıku't-tayr"da vahdet-i vücûd inancını anlatmıştır. Buna göre var olan sadece vücûd-ı mutlaktır. Bütün kudret O'ndadır. İnsanın kâinatta varlık halinde gördükleri, vücûd-ı mutlakın bir ayna hükmünde olan adem-i mutlakla karşılaşmasından doğan çeşitli görünüşlerden ibarettir. Allah çeşitli şekillerde tecelli ettiğinden bütün eşya ve yaratıklar bir varlığa sahip gibi görünür. Aslında bu görünen şeylerin gerçek varlığı yoktur. Attâr eserinde bu inancı kuşların dilinden temsilî bir tarzda hikâye etmiş, hüdhüd ile çeşitli kuşlar arasında geçen konuşmalar aracılığı ile tasavvufî düşüncelerini açıklamıştır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de bazılarını alıp aynı vezinde yazdığı Mesnevî'sinde işlemiştir. Bizde eseri sizler anlaşılır duruma getirerek günümüz Türkçesi ile okurlarımızın istifadesine sunduk keyifli okumalar diliyoruz.

-Ömer Gül Cağaloğlu Tasavvuf

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Hak dergahına varmanın yollarının kuşlar diliyle anlatılması idi kitapta okuduklarım. Tasavvuf severler okuyabilir.




KİTAPTAN ALINTILAR;

Allah'ın hoşnutluğundan başka, insanın diğer herhangi bir şeyle oyalanması onun düşüşü demektir.
*****
Her varlık suyla diridir, o halde sudan uzaklaşmamak gerekir.
*****
Kimin gönül aynası paslanmışsa onda ne görecek bir göz, duyacak bir kulak, ne de düşünecek bir akıl, ürperecek bir kalp vardır.
*****
Gönülden sultana bir yol bulunur. Çünkü ona ulaşan yollar canlar sayısıncadır. Yeter ki yol arayanı yoldan çıkmamış olsun.
*****
Canını terk edip bir kenara atmadıkça, aşık olamazsın. Gönül aynasını kirleten candır, yol bağı da odur. Temizle gönül aynasını, çöz yol bağını; işte o zaman sen artık aşıksın. Terk et canı, seyret sultanı.
*****
Aşk yaşla ilgili değildir ki.... O hangi gönle girerse o gönlü aydınlatır.
*****
Sevgilinin emrine karşı gelen, onun sırrına sırdaş olamaz.
*****
İnsan kendi kendisine kılavuzluk edemez.
*****
Bir devlet sahibine sığınan yolda kalmaz.
*****
Aşk ağacının meyvesi ağırdır.
*****
Tanrı yolunda hiçbir iş kolay değildir. Niceleri bu kapıdan gerisin geriye döndüler. Niceleri menzile eremeden hasret içinde bir ömür tükettiler.
*****
Bu dünya ilginç bir ummandır, dalgaları bazen  evet bazen de hayır olur dememişler mi? Belli olmaz, belki bir viranede sırra erersin, belki Kâbe'den yüzüstü dönersin.
*****
Tevbe de samimi ol! umulur, o zaman bağışlanır günahların.
*****
O isterse eğer, yalnızca yapılan bir işi, bir tevbeyi değil, bir hiçi bile kabul eder. Çünkü o, sonsuz kerem sahibidir.
*****
Yüce Tanrı merhametlileri insanlar arasında bir güvence olarak bırakır.
*****
Sen sen ol, sakın kaypak olma; yoksulların yanında da varsılların yanında da kulluğunu unutma. Sakın havalara girme. Takva elbiseni giyip  utanmazlık etme, inançsız derviş gibi davranma. Her türlü gösterişten uzak ol. Çünkü yergi de övgü de senin katında bir değilse bir putperestten daha aşağı olursun.
*****
Aşk davasında iddialı olup mal, mülk, makam mevki sevdasından vazgeçmeyenlerin başlarını koparmak öncelikli işler sayılmamış mıdır?
*****
Gönül atlı bir beydir, nefis onun yardakçısıdır. Gönül ava gider avlanır; fakat o, avdan ne bulursa aşırır.
*****
Sen kimsenin malına, mülküne saldırmazsan, kimse de senin dinine, imanına saldırmaz.
*****
Maldan mülkten yüz çevirmedikçe er olmazsın. Er olmayınca da doğru yolu bulamazsın.
*****
Bir başkasının derdine derman olmayan, bir açığını kapatmayan, birinin eksiğini gidermeyen paranın senin düşmanın olduğunu bilmelisin.
*****
İsteğini Tanrı'dan iste; yoksa çok yorulur kalırsın.
*****
Kendi eksiğini bil, tamamlamaya çalış. Başkalarından gelen uyarılara kulak ver.
*****
O halde yaşadığın zamanı fırsat bil, vaktini değerlendir. Nasıl olsa bir gün gelir,, ömür biter.
*****
Dünyayı bir ateş topuna benzetmişler ve ondan kaçan esenlik bulur.
*****
Bilgi adamı yüceltir, aşk ise alçaltır.
*****
Görüntüye tapan, nasıl olurda öze ulaşır. Öz gerçektir ve haktan'dır; suret, kabuktur ve şeytanın ilgi alanıdır.
*****
Kanlı adamın yiğitliği, başını darağacına verince anlaşılır.
*****
Ölüm adildir, herkese eşit davranır.
*****
Saygısıza verilen nimet onun edepsizliğini arttırır. Sen de harem, hürmetsize haramdır, sözünü kendine ilke edin.
*****
Saygıda kusur etmek, insanları sultanın huzurundan uzaklaştırır. Halkın içinde seviyesiz davranmak da soysuzlaştırır.
*****
Elinde olanı harcayan, varını yoğunu fakire yoksula dağıtan insan temizlik olarak huzura erer.
*****
Önce kendi nefsinin tutkularından arınmadıkça, mum gibi yanıp erimedikçe başkalarına temizlikten söz etmen yersiz ve abes olur. 
*****
Büyükler, bir şeyde aşırı istek ve ısrar Allah'ın gayretine dokunur, demişlerdir.
*****
Himmet güneşinin aydınlığından yararlananlar, geceleri uyanıklık gayreti içinde olanlardır.
*****
İnsaf ve merhamet eşdeğerdir. Diğerinin yarısı insaftır.
*****
İnsaf, yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmektir. Herkese eşit ve adil davranmaktır. Adalet ve vefa, kurtuluşun iki anahtarıdır. Kimde bulunursa bu iki nitelik, herkes ondan hoşnut olur, memnun kalır. Vefa ve adalet öyle kılavuzlardır ki insanı eğri büğrü yollara sapmaktan korurlar. İnsaf ve merhamet, adalet ve vefa bizleri ikircikli davranmaktan koruyan bir tür kalkandır, tüm davranışlarımızın önceliğidir.
*****
Muhabbet edeptir.
*****
Her şey karşılıklıdır. Karşılık görmeyen sevgi güdüktür. Sine de yüktür. 
*****
Kendinin olgunluğa ve doygunluğa eriştiğini sanmak kanaattir. Benlik davasından geç. Çünkü benlik, bencillik insanı şeytanlaştırır.
*****
Başkalarının eksiğini gören, aşık değildir. Aşık, kendi kusurundan gayrisini görmez. Eğer aşktan sen de bir eser varsa başkalarının ayıplarına karşı kör, kendi kusurlarına karşı da uyanık olursun.
*****
Eğer kendi kusurlarını görürsen, başkalarının ayıplarını çoktan unutursun.
*****
Hak dostları beklentisiz aşıklardır.
*****
Hak aşıklarının yolunda cennet ümidi, cehennem korkusu bile vuslatlarına manidir. Onlar bu ikisinden de geçmişlerdir. Bunun için artık mevki, makam, han hamam, taç ve taht aşkın vuslatına birer perdedir. Bunlar hep dünyanın pasıdır, süprüntüsüdür. Ona kavuşmaya engeldir.
*****
Allah her zaman yardım edendir, sözünde durandır.
*****
Allah'a ulaşmanın vadileri;
İstek vadisi
Aşk vadisi
Bilgi vadisi
Kanaat vadisi
Tevhid vadisi
Hayret vadisi
Yokluk vadisi
*****
Vuslata erişmek için istek gerekli, menzile ulaşmak için de gayret.
*****
Akıl baştan gidince sorumluluk kalkar. Teklif olmayınca kulluk borcu düşer. Kulluk olmayınca da özgürlük olmaz. Özgürlük olmayınca da saltanat olmaz.
*****
Aşk elbisesini giyenler, iyi ve kötü ne varsa her şeyden arınmışlardır.
 

Bu senenin son kitap açıklaması idi, okuduğum ama bloğuma yazamadığım kitaplar aşağıda.



Ara ara belki önemli bulduğum kısımları yeni yılda aktarırım sizlere.


Seneyi kapatışım bu şekilde......



2026 YILI OKUMA MARATONUM

29 Aralık 2025

2026 YILI OKUMA MARATONUM

 



1- 2026 yılında çıkan bir kitap
2-Sayfa sayısı 600 üstü bir kitap
3- Hediye gelen bir kitap
4-2025 best sellerden bir kitap
5-Haziran ayında piyasaya çıkan bir kitap
6- 1 yıldan uzun süre önce aldığın bir kitap
7-Romantik bir kitap
8-Kapağında köpek resmi olan bir kitap
9-Turuncu renk bir kitap
10-Polisiye bir seri
11- Fantastik türü kitap
12-Arkadaş tavsiyesi bir kitap
13- Şiir kitabı okuyunuz
14- Siyah renk bir kitap
15- Kapağını sevdiğiniz bir kitap
16- Ziyaret etmediğiniz bir ülkede geçen kitap
17- Çağdaş bir kurgu kitap
18-Kristin Hannah kitabı
19- Sahaftan bir kitap
20- İsminde sayı olan bir kitap
21-İki yazarın kaleme aldığı bir kitap
22- Eylül de çıkan bir kitap
23- İnsan olmayan karakterlerin olduğu bir kitap
24-Seyahat içeren bir kitap
25-Kapağında insan resmi olan
26- Baş harflerini paylaşan bir yazar
27- Sarı renk kitap
28- Bilimkurgu tipi bir kitap
29- En sevdiğin kitabı tekrar oku
30- Atatürk ile ilgili bir kitap
31- Yeşil renk bir kitap
32- 4 kelime ile başlık adı olan
33- Yarım kalan seriyi tamamla
34-Minialist yaşamla ilgili kitap
35- Beyaz renk kitap
36-Bir adada geçen hikaye
37-Gerçek hayat hikayesi
38-Mavi renkli bir kitap
39- Tarihi bir karakter kitabı
40-Sağlık kitabı oku
41-Kütüphaneden bir kitap oku
42- Bir kişisel gelişim kitabı oku
43-Sizi rahatlatan kitap
44-Dini bir kitap
45- Mektuplardan oluşan bir kitap
46- Doğru zamanda okumak için ayırdığın kitap
47- Kitap listenizde en son aldığınız kitap
48- Bordo renk kitap
49- Turuncu renkli bir kitap oku
50-Olumlu bir mesaj veren kitap
51- Kitaplığında 10 yılın üstünde bekleyen bir kitap oku
52- Filmle ilgili bir kitap oku






1- Siyah Yasemenler- Hawa DJABALI
2- Siyah Lale- Aleksandere DUMAS
3- İle- Oruç AUROBA
4- Korkma Ben Varım- Murat MENTEŞ
5- Hayalperest - Robert HILMANN
6- Nar-ı AŞK - Mine Sultan ÜNVER
7- Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl - Amin MAALOUF
8- Bir Cihan Kafes - İclal AYDIN
9- İçimdeki Katil - Mario MAZZANTİ
10- İki Gönül Bir Aşk - Feyza Aras
11- Aleviliğin Yazılmayan Tarihi- İskender ÖZDEMİR
12- Güvercin Tüneli - John Carre
13- Ben, Ninem, İliko ve İlarion - Nodar DUMBADZE
14- Deman - Herman HESSE
15- Kurt Mıntıkası- Javier MARIAS
16- Gece Yolu - Kristin HANNAH
17- Ateşböceği Yolu- Kristin HANNAH
18- Aylak Adam - Yusuf ATILGAN
19- Mutluluk - Zülfü LİVANELİ
20- Ay Taşı Tanrıçaları - Nermin BEZMEN
21- Erteleme - Nihan KAYA
22- Hay Bin Yakzan - ibn-i SİNA
23- İsimsiz Çocuk - Dave PELZER
24- Füreya - Ayşe KULİN
25- Adı  Aylin- Ayşe KULİN
26- Portebella Cadısı - Paulo COELHO



KIRMIZI-  
TURUNCU-
SARI-
YEŞİL- 
KOYU MAVİ-
AÇIK MAVİ -  
MOR- 
PEMBE- 
BEYAZ- 
SİYAH- 
KAHVERENGİ- 
GRİ-








TEK BİR DAVRANIŞA BAKARAK İNSANLAR ETİKETLENMEZ. HATTA HİÇ ETİKET KULLANMAYA GEREK VAR MI? İNSAN OLMAMIZ YETERLİ KRİTER BENCE. (SABIRLI AİLELER MERHAMETLİ ÇOCUKLAR YETİŞTİRİR KİTABINDAN )

28 Aralık 2025

TEK BİR DAVRANIŞA BAKARAK İNSANLAR ETİKETLENMEZ. HATTA HİÇ ETİKET KULLANMAYA GEREK VAR MI? İNSAN OLMAMIZ YETERLİ KRİTER BENCE. (SABIRLI AİLELER MERHAMETLİ ÇOCUKLAR YETİŞTİRİR KİTABINDAN )

 


AŞIRI DEĞERLİLİK HEZEYANI
 
İnsanlık bir noktada durup kendine şunu sormadı. 
“Ben gerçekten bu kadar önemli miyim?”
Artık herkes merkezde.
Herkes haklı.
Herkes özel.
Herkes eşsiz olduğunu düşünüyor.
Ama kimse sorumluluk almıyor.
Kimse bedel ödemiyor.
Kimse sınır kabul etmiyor.
Aşırı değerlilik hezeyanı tam olarak budur. 
Kendini kutsallaştırıp başkasını sıradanlaştırma hâli.
Eleştiriyi saldırı, itirazı saygısızlık, farklılığı düşmanlık olarak algılama refleksi.
İnsanlar artık değerli olduklarını hissetmek istemiyor, değerli olduklarını ilan ediyor, dayatıyor, talep ediyor.
Bir fikir sunduğunda değil, bir emek verdiğinde değil, bir katkı sağladığında hiç değil,  sadece var olduğu için alkış bekleyen bir kalabalık var.
Aşırı değerlilik hezeyanı, kişisel girişim cümleleriyle süslenmiş bir narsizm çağını doğurdu.
“Ben böyleyim”, 
“Beni böyle kabul edeceksin”, 
“Benim enerjim düşükse sen suçlusun”
gibi cümleler, artık içsel farkındalık değil,
duygusal sorumsuzluğun süslü ambalajları hâline geldi.
Kişisel gelişim dili, kendini geliştirmek için değil, 
kendini aklamak için kullanılmaya başlandı.
Kimse değişmek istemiyor, herkes anlaşılmak istiyor.
Kimse dönüşmek istemiyor, herkes onay bekliyor.
Bu çağda “ben buyum” demek erdem, “yanılmış olabilirim” demek zayıflık sayılıyor.
Bu çağda insanlar kendilerini tanrı zannediyor.
Ama tuhaf olan şu. 
Bu sahte tanrılar en küçük eleştiride yıkılıyor.
Çünkü kudretleri gerçek değil, özsaygıları derin değil, dayanıklılıkları yok.
Her şeyi hak ettiklerini düşünüyorlar ama hiçbir şeye tahammül edemiyorlar.
Hayat zorladığında, ilişkiler sınadığında, insanlar hayal kırıklığı yarattığında hemen küsen, hemen silen, hemen kaçan bir “üstünlük” hali var.
Tanrı gibi hissedip çocuk gibi kırılan bir çağ bu.
Şişen egolar, daralan vicdanlar, küçülen kalpler... 
İnsan büyüdüğünü sanıyor ama sadece içten içe şişiyor.
Ego büyüdükçe empati azalıyor.
Kendini önemseme arttıkça başkasını görme yetisi kayboluyor.
İnsanlar artık aynaya bakıp “Ben ne oldum?” diye sormuyor, “Beni neden yeterince takdir etmiyorlar?” diye soruyor.
Herkes kendi hikâyesinin başrolünde boğulurken,
ortak bir insanlık dili yok oluyor.
Herkes konuşuyor, kimse duymuyor.
Çünkü herkes anlatmakla meşgul, anlamak kimsenin gündeminde değil.
Dinlemek zayıflık, susmak kayıp, anlamak zaman kaybı sayılıyor.
Sosyal medya bir megafon, vicdan ise sessize alınmış durumda.
Herkes haklılığını bağırıyor, kimse gerçeği fısıldamıyor.
Belki de en acısı şu. 
İnsan kendini bu kadar büyüttükçe insanlığını kaybediyor.
Aşırı değerlilik hezeyanı, insanı yüceltmiyor, insanı yalnızlaştırıyor.
Çünkü gerçek değer, üstünlük iddiasında değil, 
sorumlulukta, yüzleşmede ve sınır kabul edebilme cesaretindedir.
Ama bu çağ, kendine tapmayı kendini bilmenin önüne koydu.

Alıntıdır



Evet yılın son haftasından hepinize merhabalar, havalar soğudu fakat bahsi geçen kar hâlâ görünürde yok:)) Ben bildiğiniz gibiyim haftada 2 gün olan pazara çıkma işini 1 e düşürdük. Hem gitmediğimiz gün açtığımız yer çok soğuk oluyor, ayrıca fazla satış olmuyor masrafı zor topluyorsun.
Diğer günlerde ya evdeyim ya orda burda alışverişte ama artık insanın evden çıkası bile gelmiyor inanın hayat çok pahalı 2 kalıp peynir bir tereyağı 750 TL, kasabı hiç söylemeyeyim .....



Sandalye Teorisi’ni sana en basit haliyle anlatayım.
Annem bir keresinde bana açıklamıştı ve o kadar mantıklı gelmişti ki. 🙌🏻
Hayatını büyük bir akşam yemeği masası gibi düşün.
Seni gerçekten önemseyen insanlar, sen gelir gelmez sana bir sandalye çeker.
Sen sormadan sana yer açarlar.
Seni orada isterler.
Ama bazı insanlar seni uzun süre ayakta bekletir.
Sana sanki onları rahatsız ediyormuşsun gibi bakarlar.
Ancak çabalarsan ya da yalvarırsan sana yer verirler.
Büyükannemin verdiği örnek şöyleydi:
Bir odaya girdiğini hayal et ve herkesin zaten oturmuş olduğunu düşün.
Gerçek arkadaşların gülümser, yanlarına bir sandalye çeker ve
“Gel, bizimle otur” der.
Senin hiçbir şey söylemene bile gerek yoktur.
Seni orada isterler.
Şimdi başka bir oda hayal et.
İçeri giriyorsun, insanlar sana bakıyor ama kimse yerinden kımıldamıyor.
Kimse sana bir sandalye teklif etmiyor.
“Belki biraz daha çabalarsam oturmama izin verirler” diye düşünerek
garip bir şekilde ayakta bekliyorsun.
Bekliyorsun…
Ve hâlâ kendini ait biri gibi değil, sadece bir misafir gibi hissediyorsun.
İşte o an önemli bir şeyi fark ediyorsun:
Yanlış yerde olman, yeterince iyi olmadığın için değil.
Yanlış masadasın.
Bir sandalye için savaşmak zorunda kalmamalısın.
Bir yeri hak ettiğini kanıtlamak zorunda kalmamalısın.
Senin insanların, sana doğal olarak yer açar.
O yüzden bu senin hatırlatıcın olsun:
Sanki odayı rahatsız ediyormuşsun gibi hissettiğin masalara oturmaya çalışma.
İstendiğini hissettiğin yere git.
Sandalyenin seni zaten beklediği yere git.
Senin yerin var.
Sadece doğru masayı bulman gerekiyor

Alıntıdır



Bazen peki dersin.
İnandığın için değil "Yorulduğun" için...


Babamın memleketinden Şakir Bey'in çektiği bir resim.
(ANTALYA/AKSEKİ)



Bunlar son olarak aldıklarımdı.


“İranlı ünlü şair Füruğ Ferruhzad  der ki:

Suyun yaradılışına hayranım; 
Eğer ağaca eşlik ederse onu tomurcuklandırır..
Eğer ateşle temas ederse, onu söndürür..
Eğer kirlilikler ile karşılaşırsa, onu temizler..
Eğer un ile kucaklaşırsa onu pişirime hazır hale getirir..
Eğer Güneşle birleşirse, gökkuşağı oluşur..
Ancak yalnız kalırsa eğer, gitgide kokuşur..
Gönlümüz de SU'ya benzer, 
başkaları ile olduğunda yaşayan ve etkileşebilendir, 
yalnızlıkta ise ölü ve tutuktur..
‘BİRLİKTE’ olduklarımızın değerini bilelim...”






Bunlarda üstüne ilave olunanlar...


Bunlar kütüphaneden okuyup beğenip kitaplığıma aldıklarım. İlham veren liderlik okudum yazımı önümüzdeki seneye sarkabilir.



Kütüphaneden aldıklarım....


Film izlerken battaniye motiflerimi örüyorum...


❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

Handan, hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık.!
Saadetinden geçtik,
Ümidine razıydık.
Hiçbirini bulamadık.!
Kendimize hüzünler icadettik,
Avunamadık.
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik..?!

OrhanVeliKanık

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄



Pelinpembesi'nden yılbaşı hediyelerim...
Kendisine teşekkür ederim...



Çünkü bazı kadınlar, yanlış yapmak
ve yalnız kalmak arasında bir tercih
yaparlar..
Adamına göre değil, adabına göre...
Heveslerine göre değil,
hislerine göre karar verirler..
Sahte bir mutluluk yerine,sade bir yalnızlığı tercih ederler..
İşte bu yüzden bazı kadınlar, sınırlarını kendilerinin çizdiği, gizli ve gizemli bir ülkede yaşarlar..
Zorunlu olduklarından değil,
gururlu olduklarından..

Nejat İşler


Kilo takılırsa eğer şu smotiyi 3 gün akşam yemeği niyetine kullanın 3 kilo garanti.

1 su bardağı kefir
10 adet çiğ badem
1/2 yeşil elma
1 tatlı kaşığı keten tohumu 
1 çay kaşığı zencefil
1 çay kaşığı tarçın

bızzzzzzzzzzzzzt yapın akşam yemeği niyetine için. (ben yaptım 15 günde 3 gün yaptım bunu, diyetime dikkat ettim, 1,5 kilo yağdan 1,5 kilo da ödemden verdim.)
Birde sabahları aç karnına ılık su ve 1 yemek kaşığı ananas sirkesi ödem attırıyor.


Hoşçakalın...






İZLEDİKLERİM 2025/8

27 Aralık 2025

İZLEDİKLERİM 2025/8

 


CLASS ACTION 1991 

Jedediah Tucker Ward (Gene Hackman), ezik ve kaybetmiş insanların hakkını arayan, dahi ve ünlü bir sivil toplum hakları savunucusudur. ondan farklı ve dahi olan kızı Maggie ise Word'un nefret ettiği kurumsal hukuk firmalarından birisinde yeni ortak olma adayıdır.. Hatalı olması muhtemel bir otomobil tasarımının milyon dolarlık davası, aralarındaki rekabete bir mahkeme salonunun tanık olmasına araç olacaktır. Bu noktada paradan çok daha fazlası söz konusudur. Baba ve kızını karşı karşıya getiren bu davada adalet ve zafer de karşı karşıyadır. Ve aralarından sadece biri kazanacaktır

Film beklenmedik güzel bir sonla bitiyor.


TOGO 2019

Togo, 2019 yılında vizyona girmiş olan bir Amerikan tarih macera drama filmidir. Filmin yönetmenliği Ericson Core tarafından yapılmıştır. Senaryosu ise Tom Flynn tarafından yazılmıştır. Başrol karakterlerini Wiffem Dafoe, Julianne Nicholson ve Christopher Heyerdahl isimli oyuncular canlandırır. Richard Dormer, Adrien Dorval, Madeline Wickins, Michael Greyeyes, Nive Nielsen ve Nikolai Nikolaeff isimli oyuncular ise yan karakterleri oluşturmaktadır. 20 Aralık 2019 tarihinde Disney+’da gösterime giren yapım Walt Disney Pictures isimli stüdyo tarafından yapılmıştır.
Alaska eyaletinin Nome kentinde 1913 yılında yaşayan Seppala ve eşi Constance’in kızak köpeklerinin yeni bir yavrusu olur. Seppala yeni doğan sibirya kurdunun küçük ve güçsüz olduğunu düşündüğünden dolayı hemen öldürülmesi gerektiğine inanırken Constance buna karşı çıkar ve köpeği güçlü bir şekilde destekler. Yavru köpek büyümeye başladığında kontrol edilmesinin oldukça zor olduğu fark edilir. Bununla birlikte diğer köpekler dışarıda çalışırken veya eğitimdeyken kendisi evde tek başına kalmak istemez. Genç köpek sürekli kulübeden kaçar ve diğer köpeklerin peşinden gider. Bu durum da ister istemez Seppala’ya zorluk çıkarır. Ancak Seppala nihayetinde genç köpek ile mücadele edemez hale gelir ve diğer köpekler ile birlikte koşması için onu serbest bırakır. İlginç bir şekilde diğer köpeklerden çok daha hızlı olduğunu ve onları rahatlıkla geçtiğini ve aynı zamanda da diğer köpekler tarafından lider olarak kabul edildiğini fark eder. Bunun üzerine köpeğin değerinin farkına varınca Alaska’da düzenlenen köpek yarışlarını kazanabileceğini düşünür. Sonrasında artık köpeğe bir isim koymanın vaktinin geldiğini düşünerek, bir Japon amiralden esinlenerek köpeğe Togo ismini koyar. Togo’yu eğitmeye başlayınca Togo, Alaska’da düzenlenen bütün yarışmaları kazanır ve bu sayede hem kendisine hem de Seppala’ya ün getirir. 
1925 yılına gelindiğinde çoğunlukla çocukların etkilendiği bir difteri hastalığı Nome kentinin genelinde görülmeye başlanmıştır. Vali George Maynard, yakında bir başka kent olan Nenana kentinden aşı getirmek için çalışmalar yapar ancak sert iklim koşullarından dolayı başarılı olamaz. Bunun üzerine kentin toplanan yetkilileri, kentin etrafının tamamen zor iklim koşullarıyla sarılmış olduğunu ve bu sebepten ötürü de kente giriş ve çıkışın hiçbir yönden mümkün olmadığını tartışırlar. Bir çözüm olarak ise ilaç getirmek için 600 mil sürecek yolculukta en tecrübeli kişinin Seppala olduğunu kararlaştırırlar. Seppala bu görevi kabul eder ve Togo ile birlikte yola çıkma kararı alır. 

Sıcacık bir filmdi.


TUFAN 2025

Dünya, tarihin en büyük sel felaketiyle karşı karşıya kalır. Okyanuslar taşar, şehirler yok olur ve gezegenin büyük bir bölümü sular altında kalır. Milyarlarca insan hayatını kaybederken, hayatta kalan az sayıda insan daha yüksek ve güvenli alanlara kaçmak zorunda kalır. Bu kaos ortamında, son sığınaklardan biri yüksek katlı bir apartman kompleksidir.

Başta güvenli görünen bu apartman, sular yükseldikçe ölümcül bir tuzağa dönüşür. Alt katlar hızla suyla dolar, elektrikler kesilir ve insanlar panik içinde hayatta kalmaya çalışır. Kapalı alanlar, dar koridorlar ve karanlık merdivenler, apartmanı adeta bir labirente çevirir. Zaman ilerledikçe umut azalır, korku ve çaresizlik artar.

Bu felaketin ortasında, yetenekli bir yapay zeka araştırmacısı olan Anna ile özel güvenlik ekibinden Hee-jo’nun yolları kesişir. Birbirinden çok farklı iki insan, ortak bir amaç için birlikte hareket etmek zorundadır. Onları bir araya getiren görev ise insanlığın geleceği açısından hayati öneme sahip bir çocuğu kurtarmaktır.

Anna ve Hee-jo, sularla dolan apartmanda kat kat ilerlerken yalnızca doğayla değil, insanların karanlık yönleriyle de mücadele eder. Umutsuzluk, bencillik ve şiddet, felaketin gölgesinde daha da görünür hâle gelir. Yükselen sular, azalan oksijen ve daralan zaman, kurtarma görevini neredeyse imkânsız kılar.

Filmin görseli etkileyici, selin büyüklüğünü ve tehdit unsuru seviyesini etkili şekilde yansıtıyor. Özellikle ilk yarıdaki felaket sahneleri, dikkat çekici ve gerilim konusunda başarılı;  ancak hikaye karmaşık. Sar başa tarzı bir film


TO KILL A WOLF  2024

Küçük Kırmızı Başlıklı Kız'ın modern bir yorumunda, sosyal olarak dışlanmış birisi, Oregon ormanlarında kaybolmuş bir genç kızı buluyor. Onu eve döndürmek için çabalarken, travma ve kefaretle ilgili derin bir yolculuğa çıkıyor.

Masalsı bir dokunuşa sahip

Film müzikleri;

https://open.spotify.com/intl-tr/track/1AgnESHgjFBHI44DNkWdTI?si=7355db90c6a84461


GOODBYE JUNE 2025

Kate Winslet'ın ilk yönetmenlik denemesinde Helen Mirren, son vedasını kendi istediği gibi yapmayı planlayan hasta ve kıvrak zekâlı bir anneyi canlandırıyor.


Bu duygusal filmi gerçekten çok beğendim. Küfürlü sözleri neredeyse hiç duymadım. Neredeyse tamamen bir hastane odasında geçen filmde, Helen Mirren'in canlandırdığı June'un son günlerini ve gergin koşullar altında yaşanan ailevi gerilimlerine tanık oluyoruz.




ALTINI ÇİZDİKLERİM

26 Aralık 2025

ALTINI ÇİZDİKLERİM