TALİHSİZLİK ZAYIF YÜREKLERE UĞRAMAZ

30 Ocak 2022

TALİHSİZLİK ZAYIF YÜREKLERE UĞRAMAZ

 

 
Seviyorum huzur veren insanları...
İnsana insan gibi yaklaşanları,
Yargılamadan, sorgulamadan,
Her şeyin altında bir neden aramadan,
Sınırlarını bilen sınır ihlali yapmayan.
Seviyorum ağır oturaklı konuşan ve öyle yaşayan insanları...
Seviyorum yüreğinde kin nefret barındırmayan,
Hır çıkarmak için ona buna sataşmayan,
Kimseyle (......) yarışı yapmayan...
Seviyorum eylemleri ile söylemleri bir birini tutan,
Kararlı bir duruşu olan,
Haddini bilen,
Hadsizlik karşısında çirkinleşmeden durabilen,
Kısaca her şartta insan kalmayı başarabilen,
İnsanlığından taviz vermeyen...
Hayranım kendi halinde olan,
Kendiyle barışık savaşmak için sağa sola bakmayan,
İyilikten güzellikten yana olan insanlara...
En büyük nimet şu hayatta böyle insanlara sahip olmak.
En büyük huzur huzursuz insanların huzurunuzu kaçırmadığında sessiz sedasız uzaklaşıp kendi dünyalarında baş başa bırakmak.
Benim hayat felsefem,
Yapılan her çirkinlik eylemle ya da söylemle huzuruma yapılmış bir saldırı olarak algılarım ve gardımı alırım.
Ne mi, yaparım,
İnsan gibi gelen herkes başım gözüm üstüne,
İnsan gibi gelip yılan gibi sokmaya çalışanlara da...
Size ayrılan sürenin sonuna geldik der, uğurlarım hayatımdan.
Çünkü,
Huzurum benim her şeyim
Huzurla gelene huzur veririm,
Bozmaya çalışanlara da kapıyı  gösteririm.
AHRAZ SNR
 

 


 Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Buralar aşırı derece soğuk, bu hafta içinde yağmur gösteriyor bakacağız artık. Evdeyiz, sadece geçen hafta pazartesi annemi ana sağlığa götürüp kan verdirmiştim, vitamin değerlerine tekrar bakılacaktı, aldıkları numune kabı hata vermiş tahlil yapamamışlar. Bu gün sabah tekrar götürüp hem iğne yaptıracağım hem kan verdireceğim. Diğer günler normaldi, bir iki defa dışarı çıkıp alışveriş yaptım, parkım da kapalı mart ayına kadar pek bir yere takılmıyorum. Alışveriş, fiş, hemen ev. Yalnız dün bir ara eczaneye gittim, ilaçlarımızı aldım, o sırada dönüşte pastanede bir sütlaç ve kahve molası verdim.


Hafta içi arabanın bandrolünü ödemek için vergi dairesine gittim, vezne için dışarıda kuyruk vardı mebcuren bende bekledim. Daha sonra kitapçıma uğradım bir kitap aldım, sahafa uğradım bir kitap aldım. Dönüşte birde kahve almak için uğradığım dükkanda bir kahve içip alışveriş yapıp eve döndüm.
 

Frida çiçeklerimi örüyorum 2. postanın kenarları kaldı siyah geçince onlarda bitecek ve 3. posta çiçeğe başlayacağım kısmetse bu hafta.
 

Size ben bu yazıyı pazar gecesinden hazırlıyorum. Bu akşam ilginç bir olay yaşadım onu anlatayım;

Akşam yemeğinden sonra bulaşığı yıkadım, akşamları mutfakta çöp bırakmam. Bahçe içinde büyük bir peynir tenekemiz var poşetle oraya atar sabahta çöp konteynırına boşaltırım. Akşamları da sokak kapımızı kilitleriz. Tam çöpü atıyorum biri kapıya anahtarla vuruyor, bir bayan yanında da gençten bir bayan var. Karanlıkta çökmüş, bayan bana dedi ki 
-Biraz gelirmisin, 
yaklaştım 
-Buyrun dedim, 
-Daha gel gel dedi, hem kapıyı da aç dedi, 
- Pardon ben sizi tanımıyorum kimsiniz, ne istiyorsunuz dedim.
Kadın şunu söyledi, 
-Bak kardeşim dedi, benim kız uğrama olmuş, elimde bir şey var, okuttum üflettim kızı şimdi bu kağıdı benim bir kuyuya atmam lazım, sizin de kuyu var açta kapıyı atayım dedi.
- AAAA üstüme iyilik sağlık, ben niye kuyuma öyle birşey attırayım ki, senin bize büyü yaptırmadığın ne malum dedim? Git Taşköprüden aşağıya at dedim.
Kadın başladı bana beddua etmeye, 
-Senin bana beddua etmeye ne hakkın var ki? kim olsa kabul etmez dedim. Kadın da kızı da söylene söylene gitti. 
Yaşadığım olaya bakın, zaten yıllar önce yüksekokuldan mezun olduğum sene ağbimde eşinden ayrılmıştı, bende evde temizlik yaparken eve giriş demir kapısının üstünün örümceğini alırken bir kağıt gözüme çarptı, çatıya yakın gözüme hoş gelmedi, anneme söylendim
-oraya kağıt mı sokulurmuş dedim,
Annem;
-ben koymadım oraya kağıt dedi, 
merak ettik ne o diye, annem merdivene çıktı kağıdı oradan aldı. Açtık, üstünde ağbimin adı yazıyor, annemin adı yazıyor, evine dön yazıyor, üstüne de arapça harfler karalamışlar, devamlı. Anladık ki, ağbime ayrılacağı eş tarafından eve dönmesi için büyü yapmışlar. Annem rahmetli komşu Hürkiye nine sağdı, o arapçaları okusun diye ona götürdü o da okuyamamış. Babam gelince rahmetliye gösterdik, aldı atladı bisiklete gitti, taşköprüden dereye attı geldi.  
Büyü yaptıranıda bu işle uğraşanıda sevmem. Allah benim ve ailem için kim ne düşünüyorsa misliyle ona nasip etsin der çıkar giderim. 
Böyle de bir olay ilk defa yaşıyorum, hem zaten kuyu açılmaz bizim kapak beton kimse kaldıramaz onu. İnsanlar bu devirde hala bunlarla uğraşıyorlar ya şaşırıyorum, kızını doktora götürmek varken hocaya götürmek.......


Bu hafta dinlediklerim;

AKIN ALTAN

https://www.youtube.com/watch?v=Xem1nmc6ZTE
"GÖMÜ" Yordan YOVKOV

https://www.youtube.com/watch?v=hEMx7ALH6KM
"Döşekten Bir Sesleniş" Hüseyin Rahmi Gürpınar

https://www.youtube.com/watch?v=moZjeTMe5fk
"Irmağın Sözleri" Cesare PAVESE

https://www.youtube.com/watch?v=6GNtHJro4oU
"Sicilya Turunçları" Luigi PIRANDELLO

https://www.youtube.com/watch?v=xc-73xyXsoc&t=1s
"Salviati'nin Günlüğünden" -Aşka Dair- STENDHAL

https://www.youtube.com/watch?v=LuMMo6q5Jzk&t=18s
"Vakit Nasıl Geçiyor" Miguel de UNAMUNO

https://www.youtube.com/watch?v=Zfq6ggBLonE&t=7s
"Muhteşem Vahşi Dünyada" Andrey PLATONOV

https://www.youtube.com/watch?v=9lZOfkLWxk4&t=2s
"GECE" Halil Cibran

GELİŞİM OKULU

https://www.youtube.com/watch?v=yxX9vx1nLiA
Mark Twain'den Dinlemeye Değer 36 Alıntı

https://www.youtube.com/watch?v=AtYgfzlQviU
Spartalıların 15 Yaşam Kuralı Zihinsel Olarak Güçlü Olmanın Yolları


ARKASI YARIN

https://www.youtube.com/watch?v=YAbhqB1BygQ
Huzur apartmanı

https://www.youtube.com/watch?v=VoBwiZdXoCE
Bir kuş gibi






OKUDUM KİTAP 2022/6 DÖRT KARDEŞTİLER

OKUDUM  KİTAP 2022/6 DÖRT KARDEŞTİLER

 

 
Bu yıl hazırladığım okuma maratonunda çocukluğunuzda okuduğunuz bir kitabı tekrar okuyun diyordu bende okudum:)) hüzünlendim yine....
 

Annesi ölmüş olan ve babası bir koruda çalışan dört kardeş köpekleri Korkmaz ve dedesi ile birlikte kutu gibi ,harabe bir evde yaşıyorlardı. Kardeşlerden en büyüğü olan Feten 13 yaşında, diğer kardeşi olan Habibe ise 6 yaşında,evin diğer miniği  Döndü 5 ve evin en küçük çocuğu olan Yaşar ise 2 yaşında idi.Babaları köyün korucusu olan Hasan Bey dürüst bir kişiliğe sahipti.Anneleri  Yaşar’ı doğururken ölmüştü.Evin yükü,dört kardeşin en büyüğü olan Feten’in omuzlarındaydı.

Anneleri ölen kızlar daha çok küçük idiler.Bu dört kardeşe evdeki dedeleri bakıyordu.Dedesi,ona yol gösterip akıl veriyordu.Bu topal ve yaşlı dede çocuklara iyi bakmaya çalışıyordu.Babaları ayda yılda bir çocuklarına bakmaya gelir, ihtiyaçlarını giderir,konu komşuyu çocuklarına iyi bakmaları için tembih ederdi.Babalarının gelmediği günlerde ise çocuklar korunun yolunu tutarlardı.Karşı köyün insanları bu köyün korusunu çekemez arada sırada koruya keçilerini gönderirler  bu yüzden dolayı da  kavga ediyorlardı. Yine böyle bir olayda silahlar ateşlenmiş ve  Hasan Bey de orada hayatını kaybetmiş. Babalarını da kaybeden bu 4 kardeş dedeleri ile yalnız kalmışlardır.  

Dedeleri de yaşlanmıştı artık bırakın bu 4 çocuğa bakamıyordu.Zaman ilerliyor ve yavaş yavaş komşuları da onları unutmaya başlıyordu.Dedeleri de hasta olan çocuklar hiç bir şeyin farkında değildiler. Feten hem kardeşlerine bakıyor,hem yemek yapıyor,hem de Yaşar’la ilgileniyordu. Dedesi de çalışıp para kazanamayacağı için kardeşi Yaşar’ı da alıp köydeki kazlar ile keçileri güdüyorlar ve bunun karşılığında da yemek alıyorlardı.Yaşar git gide büyüyor,büyüdükçe de arzuları ve istekleri daha da artıyordu.Yaşar artık okula başlamıştı. Feten bir gün evde otururken dedesi fenalaşıp gözleri önünde hayatını kaybettiğini gördü.Aradan uzun  bir süre geçtikten sonra,köye bir komutan gelir.Komutan şehre götürmek için 2 tane kız çocuğu  istediklerini köy muhtarına bildirir ve  muhtarda Döndü ve Habibe’yi komutana verir.

Feten kardeşlerinin gitmemesi için elinden gelen her şeyi yapar fakat muhtarda,komutanda fikrinde ısrarcıdır. Feten bu olanları yavaş yavaş unutmaya çalışır.Ardan bir müddet geçince komutan tekrar köye gelir ve bir çocuk daha istediklerini köy muhtarına bildirir.Bunun üzerine muhtar bu sefer de Feten’i evden zorla alarak abla kardeşi ayırır. Feten geldiği yerde çok eziyet ve işkence görür.Ve evden kaçmak isterken evin sahibi Feten’i yakalar ve onu eve kilitler. Feten bundan sonra evden çıkamayacaktır.Bir gün Feten evde kilitliyken bir anda yangın çıkar. Feten kendini dışarı zor atar ve kurtulur.Eli yüzü yara bere içinde olan Feten’i annesi de artık evde kabul etmez.Ve köyüne geri gönderir .Feten otobüse sevinçle binerken  sessizce şu sözleri mırıldanır:”Geliyorum…”


OKUDUM KİTAP 2022/5 KUDÜSÜN GÜVERCİNLERİ

OKUDUM KİTAP 2022/5 KUDÜSÜN GÜVERCİNLERİ

 

 
Yıl 1917... Birinci Dünya Savaşı insanlık için büyük yıkımlar getirmeye devam etmektedir. Savaşın ağır sonuçlarıyla her geçen gün daha fazla yüzleşmek zorundan kalan Osmanlı Devleti, Gazze ve Filistin cephelerinde şiddetli çarpışmalar sonucu ağır kayıplar vermekte, savunma hatları gitgide gerilemektedir. Kudüs de kuşatılmıştır artık. Çokdinli ve çokuluslu bir kentin birbiriyle uyum içinde yaşayan halkları sadece savaşın günlük hayatı çekilmez kılan zorluklarıyla değil, çocukları bile birbirine düşman yapan zalimliğiyle de yüzleşeceklerdir. Kuşatma daraldıkça dostluklar sınanacak, ihanetler gün yüzüne çıkacaktır. Kudüs'ün Güvercinleri, Kudüs Mevki Komutanı Ferik İsmail Sururi Paşa'nın küçük oğlu Orhan'ın gözünden, bu kuşatmanın öngünlerini tüm canlılığıyla anlatan; aynı zamanda Yaver Halit, Taşlar Meclisi çocukları, Karnik, Mahmure Hanım, sorguçlu sarı güvercin Sultan ve daha birçok karakteriyle okurun bir dönemin havasını her yönüyle solumasını sağlayan bir roman.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Pek sevdim diyemem, argo fazla kullanılmış...
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Sabır mı insanın bekçisidir,yoksa insan mı sabırın bekçisidir?
*****
Çocuklarda lisan çok farketmez. Birbirlerine gaye ve dertlerini vücut dilleriyle ve hisleriyle çok kolay anlatırlar. Hisler sadece çocuklarda kolaylıkla birbirine aktarılabilir. Büyüdüklerinde güvenmez duvarlar hisleri ruhun içine hapseder.
*****
Saf talepler duaların en çok beklediğidir.   

İZLEDİKLERİM 2022/2

29 Ocak 2022

İZLEDİKLERİM 2022/2

 


 
KATYN KATLİAMI ( 2007) 

1940 yılında dönemin Sovyet gizli polisi tarafından, Stalin’in emriyle sosyalist(komunist) ideolojiye sahip olmadıkları için 22.000 Polonyalı'nın başlarına tek kurşun sıkılarak öldürülmesiyle sonuçlanan olay anlatılmaktadır...
 
Puanım : **** 


SOUTH OF HEAVEN (2022)

Jimmy, silahlı soygun nedeniyle 12 yıl hapse mahkum edilen bir suçludur. Cezasını tamamlayıp serbest kalan Jimmy, kendisi için yeni bir hayat kurmaya çalışır. Ancak özgürlüğüne kavuşmasıyla çocukluk aşkı Annie’nin kanser olduğunu öğrenir. Sevdiği kadının hayatının son zamanlarında olduğunu öğrenip büyük bir yıkıma uğrayan Jimmy, Annie’ye son zamanlarını hayatının en iyi dönemi olarak geçirmesini sağlayacağına dair söz verir.
 
Puanım : ***
 

 BABAMIN KEMANI (2022)

Babasını yitiren bir kız kendisine mesafeli duran keman virtüözü amcasıyla bağ kurmaya çalışır. Onları bir araya getirecek olan ise ortak acıları ve müzik tutkularıdır.
 
Puanım : ***** 



A MOUTHFUL OF AİR (2021)

Çok satan çocuk kitabı yazarı olan, iyi bir eş ve anne olarak da hayatını sürdüen Julie Davis'e (Amanda Seyfried) odaklanıyor. Yaratıcı çalışmaları, çocukluk korkularının kilidini açmakla uğraşırken, kendi hayatına musallat olan karanlık sırrı çözmeye çalışıyor. Julie'nin ikinci çocuğu doğduğunda, sırlarını ön plana çıkaran olaylar meydana gelir ve onunla birlikte bir hayatta kalma savaşına girer.
 
Puanım :  ***

KAPINI SEÇ ZİLİNİ ÇAL MÜZİĞİNİ DİNLE.. (RESİMLERDE MÜZİK SAKLI)

27 Ocak 2022

KAPINI SEÇ ZİLİNİ ÇAL MÜZİĞİNİ DİNLE.. (RESİMLERDE MÜZİK SAKLI)

 











OKUDUM DERGİ 2022/4

26 Ocak 2022

OKUDUM DERGİ 2022/4

 

 
ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR;
 
 
Unuttuk kalbimiz kurudu
*****
Her anne kalbinden önce ölür
*****
Annene koştuğun yoldan geldim sana
*****
Erken doğduk biz, kalbimizden önce doğduk
adı anne olana anne ismini verdi adem
ölüme ne isim vereceğimizi bilemedik
*****
Sözcükler geçmişi, yaralarım geleceği bilseydi susardım.
*****
Kalbimin yerini bilseydim başka konuşurdum
karla pekmez ezer, ölümü topa tutardım
ölümü bilseydim hayata gezmeye gönderirdim.
*****
Hiçbir şey kalmadı bu gün avuçlarımda
Her şey kayıp gitti-eridi- buharlaştı
Her şey unutuldu 
 ya da kasten unutturuldu
*****
İnsanın kendiyle cenk etmesi kadar yaralayan  başka hangi cengi olabilir ki?
*****
Şimdi artık geçilmeyen bir rüyadan geliyorum
Kargaşanın ortasında şehrin kıyısından
Yaprak bile kıpırdamayan akşamlardan
Hayaller biter elbet kimse şaşırmaz buna
Ötelerde hep kendine döner durur yalnızlık
İçinden geldiği gibi yaşayamaz hiç kimse
*****
Bir ömrü sığdırdığım bütün mısralar sende...
*****
Dilime gül diktim sözü mühürledim
*****
Tanrı biliyor ya, 
Ömrümden giden bu kaçıncı mevsim.
Sayılamayan kaçıncı an
*****
Kimin inandığı ne varsa
Ya onunla yaşıyor ya onunla yanıyor
*****
Büyük konuşmalı insan
çok büyük laflar etmeli
mesela aşık olmayacağını söylemeli
bastıra bastıra
asla 
insan büyükten
büyük konuşmalı
beklememeli zamanı ve o anı
ki hazır olamıyorsan
birden karşında görmeye
*****
İyi bir halt eder gibi aşkı sevmeyi öğrendik.
daha çocuk yaşta öğrendik
bu yüzden hep inandık ve büyüyemedik
hayatımın hatası bu yüzden hep bu oldu
neydi aşktı
*****
Bir sayfa daha çevriliyor yaşamdan
*****
yaz geldiğinde yenik, yogun ve dalgınsın,
yüzünün bana düşen yanında
kıştan kalma bir yara
herkesin aşına olduğu, ancak
kimsenin tanımadığı kadınsın
*****
beni sevmeyen bu zamanı terk etmekte
sence de geç kalmadım mı
*****
her aşk biraz armağandır.
her armağan gibi çekmece dibinde unutulan
*****
Bahçenin ortasında bir gül kanıyor, kırmızı sesiyle
bu benim kimliğim oluyor
*****
Bazen bir anda kuşların uğramadığı biri olur insan;
Kışlardan karalanmış düş kaçıran bir korkuluk
*****
Göz görmeyince gönül katlanır demiş atalar.
*****
İnsan güzel harcamalı
gözlerinde dolaşabildiği zamanı
 
Güzün adı çıkmış bir kere hüzünle
Halbuki zamanın gözleri güzse
gülümseyişlidir
ne hüzne ne kedere yer var güzün gözlerinde
Gülümseyiş ki ısıtır insanı
Birikmelidir, kış az ötemizde.
*****
Gideni geleni bol masa iyidir.
*****
İnsan hiç ihmal etmemeli rengi gülümseyişli gözleri
*****
Psikoloji ile kendi gizlerine inmeli bir şair, sonra  onunla mücadele etmeli, kırılgan taraflarını onarmalı ya da yok etmelidir. Felsefeyle keskin bakışlar kazanmalıdır. Yaşam kavgasının en önünde yer almalı, belleğinde varsa kuvvetli bir inancı onu da ruhuyla yoldaş edip yollara düşmelidir.
*****
İnsan insana yaklaşır, şiir şiire.... Şairin yüzü en çok sevdiğine
*****
Önce kendi gizlerini bilmeli insan, onunla savaşmalıdır ve harbin sonunda yoluna devam etmelidir.
*****
Kurak adımlarıma yeşiller sür
Ellerim nar korksun, hüzün değil
Mevsimler doldur göğüs kafesime
Al acılarımu, al nefesimi, al gözlerimi
Bir sen olsun verdiğin.
*****
Oysa bir çiçek bir güzel dünyaya bakmalıdır.
*****
Gülmek
ayıp mı kardeşim?
yalnızlık
öksüzlük
yara varken
ince ince halimize gülmek 
 ayıp mı kardeşim 
ağlamak
ayıp mı kardeşim?
gazetesiz
kitapsız
aç-susuz
uykusuz
insan ağlar kuşkusuz
 
 

OKUDUM DERGİ 2022/3

OKUDUM DERGİ 2022/3

 

 













 
DERGİDEKİ MÜZİKLER;
 

 



OKUDUM DERGİ 2022/2

OKUDUM DERGİ 2022/2

 

 












 
 
DERGİDEN MÜZİK;



 

 

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 127

24 Ocak 2022

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 127

 

 
“Kar ile ilgili anılarınız var mı? Veya ilginç anılarınız? Ya da ilk kar anınız?”  
 

Ah Deep ne güzel konu seçmişsin...
 
İlk olarak lise yıllarına gidiyorum, dizlere kadar kar yağmış, okuldayız tatil haberini almışız. Okuldan çıkıyoruz ev yerine çarşıya iniyoruz, şehrimize ilk defa 3 katlı bir pastahane açılmış. Oraya ilk kez gidiyoruz, en önde benim, ilk kattan ikinci kata çıktık, ordan 3. kata çıkacağız, garsonun sesi ile kendimize geldik:))
 
-Üst kata bulaşık yıkamaya mı yoksa pasta yapmaya mı çıkıyorsunuz hanımlar?
:))) 
 
İkinci kar anım ise Eskişehir'de yüksekokuldan ev arkadaşım Ayşe beni de arayıl tatilinde Eskişehire evine götürdü. Hep anlattığı bir şey vardı, belediye başkanı sevgilisinin heykelini porsuk çayına yaptırmış derdi, ismi de kara fatma diye söylemişti. Otobüsten indik kar var, Belediye otobüsüne bindik Emek mahallesine gideceğiz, yol alıyoruz, birden porsuk çayının orada heykeli görüyorum, Ayşe'ye döndüm,
- Sizin karakız, sarı kız olmuş dedim:))
Ayşe şaşırdı, baktı gerçekten de bronza boyanmıştı, heykel bakıma alınmış:)))
Rahmetli babasının o havada bize yaptığı çiğböreklerin tadı damağımdadır. 
Ertesi günde o karlı havada beni hamama götürdü:)) üşütürüm diye korktum ama hiçbir şey olmadı:)))
Yalnız dönüşte ilk defa büyük bir şehirde belediye otobüsünde seyahat ettiğim için tacize uğradım, sağolsun Ayşe hemen beni ,
-sen böyle şeylere alışkın değilsin deyip, korumaya almıştı:)))
 
3 cü anım da işyerinden gelsin, kar yağmıştı, idari binadan 2 arkadaş çıktık minik adımlarla ilerlemeye başladık, tam plastik kasa üretim bölümüne geldiğimizde, benim ayağım kaydı, bacaklarım upuzun öne doğru uzatılmış halde, popomun üstüne lap dedim oturdum:))) 
Ondan sonra rapor aldığımı hatırlıyorum 1 hafta:)) çünkü oturamıyordum:))))
 
4. anım ise yine işyerinde. Küçük bir şirket iken, büyük şirket tarafından alındığımız ilk kış. Yoğun bir şekilde kar yağışı var, şirkette ki ilk yöneticim İstanbul'a gitmek üzere yola çıktı. İş yok, sevkiyat yapılamıyor. Bende bilgisayarın oyunlarından birini açtım, ne olduğunu anlamadan bizim yönetici yoldan geri dönmüş, hızlı bir şekilde odaya girdi. Oyun oynarken yakalandım. Tamam dedim bu beni işten çıkartır. Bilgi sistemciye gittim, tüm sistem oyunlarını bilgisayardan kaldırttım. Bir daha 16 yıl boyunca asla oyun oynamadım, yeni bilgisayar kurulsa da ilk işim sistemciye;
- oyunları yok et kelimesi olmuştur hemen. Bu sistemci arkadaş bir süre sonra bize şef oldu. Bir gün çay saatinde çayımı alıp depodan dışarı çıktım, tam onun camının önünde tahta masa vardı çocuklar oraya oturmuşlardı, bende yanlarına gittim. Serkan aynen şunu söyledi;
- Özlem abla bizde şefi çalışıyor biliyorduk, baksana oyun oynuyormuş o da dedi, Şöyle bir camdan içeri bir bakış attım, evet bizim şef CİTY VİLLE oynuyordu. Bir şey demedim. Fakat bu konuşulan söz o ortamdan biri tarafından hemen şefe iletildi ki, aynı gün masanın cama olan yönü değişti, bilgisayar dışarıdan görünmez oldu. İşi ilerletip MSN sohbetleri yasak olduğu halde onu da yaptığı söylendi bir ara. Sistemci mutlaka bir yerden bir açık yakalamıştır yani.
 
Yine son anım o da işyerinden, yine kar yağmış ben sağlık odasına gitmiştim, oradan dönüyorum. Bizim akıllı Metin, depo kapısının önünü kürekle aldırmış, yalnız deponun içine giren araçlardan içeride biriken suyuda çekçekle deponun ağzından dişarı attırmış, haliyle orası buz tutmuş, ben tekrar kaydım bu sefer yüz üstü deponun ağzına kapaklandım, dedim dişler gitti, dudak patladı, burun gitti:))
Allahtan sadece burnun ucundaki kıkırdak kırılmış:)) doktor ona da bir şey yapamıyor. O zaman bu zamandır, ben burnumun ucu kırık dolaşırım:)))
 

  Fakat şurada olmak isterdim arkadaşlar, hem kar, hem kuzey ışıkları tadına doyum olmaz bu manzaranın...