OKUDUKLARIM -134- YILDIZ TOZU / PRSCİLLE SIBLEY

31 Mart 2016

OKUDUKLARIM -134- YILDIZ TOZU / PRSCİLLE SIBLEY







Başarılı cerrah MatthewBeaulieu'nun bildiği tek hayat, çocukluğundan beri âşık olduğu kadın, yani Elle'dir. Ne var ki böyle büyük bir aşk için bile her şey tozpembe değildir. Elle ve Matt ne kadar isteseler de bir türlü evlat sahibi olamıyordur. Çünkü Elle'in hiçbir hamileliği sağlıklı bir şekilde sonlanmaz.

Ancak kaderin kötü sürprizleri bununla da sınırlı kalmayacaktır. Matt'in tüm dünyası Elle'in kaza geçirdiği haberiyle yıkılır. Bitkisel hayata giren Elle, sağlıklıyken açıkça bu şekilde hayatta tutulmak istemediğini belirtmiştir. Fakat Matt'in biricik aşkının isteğine rağmen onu hayatta tutmak için çok önemli bir nedeni vardır: Elle bir kez daha hamiledir.

Aynı bedendeki iki ayrı hayat, aynı kalpteki iki ayrı sevgi. Artık Matt yüreğini parçalayan o sorunun cevabını vermek zorundadır. Canından çok sevdiği eşi mi? Yoksa evladı mı?


Yıldız Tozu, uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek bir başyapıt. Okurken gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.


Ölüm, basit bir teslim oluşla gelirdi, son nefesinde çıkmasına izin verecek tek bir kelime.
Düşlerde gel bana, gel ki verebileyim,

Kalbine karşı atan kalbimi, nefesine karışan nefesimi...

Konusu sıra dışı, yazımı mükemmel, okumalısınız, pişman olmayacaksınız..
İlk başlarda çok sıkıcı geldi.
Sonlarına doğru çok duygulandım.
Bir babanın evladı için daha anne karnında iken bu kadar savaş vermesi
ender rastlanılabilir bir durum bence :(
keyifliokumalar


DİLİNİN BEKÇİSİ, AKLININ SÖZCÜSÜ, VİCDANININ HİZMETÇİSİ OL

26 Mart 2016

DİLİNİN BEKÇİSİ, AKLININ SÖZCÜSÜ, VİCDANININ HİZMETÇİSİ OL

Bahçeden güzellik...


yeni okuduğum kitap...


bahçeden komondom...


bahçeden lalelerim...



İZLEDİKLERİM- 66-

20 Mart 2016

İZLEDİKLERİM- 66-

Polis şefi Choi (Son Hyun-joo), başarısından dolayı bir terfi almıştır. Arkadaşları ile kutlama sonrası eve dönerken, bir taksi şoförü onu soymaya kalkar. Ancak istemeden de olsa Choi, taksiciyi öldürür. Terfisinin tehlikeye girebileceğini düşünen Choi, cinayeti örtbas etmeye karar verir. Cesedi ve taksiyi saklayarak eve döner. Fakat ertesi gün, ceset bir vinçte asılı olarak bulunmuş ve tüm gazetelere haber olmuştur. Davayı hemen üzerine alarak tüm delilleri yoketmeye hazırlanır. Ardından alacağı bir telefon ise tüm planlarını altüst eder.

Duygularını işe karıştırırdığın sürece başarılı olamazsın.




Sovyet Birliği'nde Stalin döneminde geçen hikayede, devlet için çalışan gizli bir ajan ülkeyi çalkalayan bir seri çocuk cinayetini araştırmak için görevlendirilir. Örgütte gözden düştüğü için verilen bu görevde, ajan cinayetlerin üst seviyede bir parti lideri ile alakalı olduğunu ortaya çıkartacaktır.

Cennette cinayet olmaz.

GERÇEK İKİ OLAY ... BİRİ KİTAPTAN DİĞERİ HAYATTAN.

19 Mart 2016

GERÇEK İKİ OLAY ... BİRİ KİTAPTAN DİĞERİ HAYATTAN.

Bunun bir benzerini arkadaşta yaşadı, iş yerinde üretilen üründen hafta sonları 6 lı paket ile şeften izin alıp çıkarıyorlardı. Onu satıp araçlarına benzin alıyorlardı. Yine böyle bir hafta sonu araca benzin koyup çorluya avm ye gidiyorlar. Dönüşte araca binmek istediklerinde araç kendini kilitlemiş ve servisi çağırmışlar. Sonuç satıp aldıkları para kadar servise ödemişler...

OKUDUKLARIM -134- GÜZ SONRASI / SERVET SAYGIOGLU

18 Mart 2016

OKUDUKLARIM -134- GÜZ SONRASI / SERVET SAYGIOGLU

"Unuttum demeler baştan sonra hikâye... Kim, neyi unutabilmiş ki? O'ndan ayrıldıktan sonra istersen onlarca kişi ile sevgili ol, hatta aradan yıllar geçsin ve evlenip çoluk çocuğa karış... Başkasının elini tuttuğunu gördüğünde, şuranda bir şey düğümlenecek... Söylenen bütün sözler unutulur, bütün mektuplar yakılır; ama hissedilen hiçbir şey unutulmaz. Giden, eli boş gitmez; alır gider... Bir şeyler bırakmaz mı dersin? Bırakır... Hiçbir şey bırakmadı, desen de mutlaka bir şarkı bırakmıştır ve ne yaparsan yap, o şarkıya rastlayacaksın."

Servet Saygınoğlu, Güz Sonrası'nda gündelik hayatın,sıradan insan üzerindeki etkilerini anlatıyor. Özgürce ve tutkuyla... Hiçbir şey unutulmuyor. Servet Saygınoğlu da unutulmayan her şeyi kalemiyle ölümsüzleştiriyor.


Güz Sonrası, hiç kimsenin iyileri sevmediği ve kalıcı görünmediği bir dünyada, aydınlığa ve daha güzel günlere dair bir ses...






İZLEDİKLERİM -65-

13 Mart 2016

İZLEDİKLERİM -65-

TEMMUZ SOĞUĞU / 2014
 ******

Bir cinayete alet olan ve bunu sadece nefsi müdafaa için yapan teksas kasabalarından birinde oturan richard dane’nin hikayesini anlatmaya çalışıcak bir film sıradaki. Başına gelen bu ürküten olayın ardından öldürdüğü kişinin eskiden azılı bir suçlu olan babası ile tanışır. Ortada dökülen bir kan olmasına rağmen bu ili can düşmanı iş birliği içine girer. Bu şaşırtan bir durumdur aslında.


Bir köpek sana kötü davranıyorsa, birini incitiyorsa ne yapabili

MISIR TANRILARI / 2016 
******
Set, karanlığın acımazsız tanrısı, Mısır tahtını devralır. Barışçıl ve varlıklı olan imparatorluğu yıkar, kargaşa ve çatışmaların içine düşürür. Birkaç cesur isyancı Set’in karşısındadır. Sevgilisi tanrı tarafından tutsak edilen genç bir hırsız, Set’i tahtan indirmek ve yenmek için güçlü tanrı Horus’tan yardımını ister. Bu olağanüstü aksiyon-macera filminde, insanoğlunun hayatta kalmak için aşkını kurtarmaya çalışan bir ölümlü kahramana olan Bek’e bel bağlamasını konu alınıyor.


Zafer için kendi yolculuğunu tamamlaman gerek...


NEW YORK'TA BEŞ MİNARE / 2010
*******
Deccal kod isimli suçlu kırmızı bültenle aranmaktadır. o artık bir fenomen haline gelmiştir. Amerikada bu aranan şahıs yakalanır. Türkiye’ye suçlunun yakalandığı bilgisi ulaşınca başarılı iki polis memuru suçluyu teslim almak için amerikaya gönderilirler. Çok kolay görünen bu iş hiçde öyle olmayacaktır.

sevgili kardeşim doğduğunda daima ezanın okunur ama namazın kılınmaz. öldüğünde namazın kılınır ama ezanın okunmaz. neden böyledir çünkü sen doğunca okunan ezan ölümünde kılınacak namaz içindir. hayat bu kadar kısadır işte

İDAM KUYRUĞUNDA KİTAP OKUYAN ADAM

09 Mart 2016

İDAM KUYRUĞUNDA KİTAP OKUYAN ADAM

Mareşal Eul Chann-Ming’in özel doktoru olarak Çin’de bulunuyordum. Onun çok güvenini kazanmıştım. Bir yabancı olduğum halde bana karargahta istediğim yere girme izni verilmişti. Bununla beraber günlük politika işlerinden mümkün mertebe uzak kalmaya çalışmama rağmen şehir baskınlarına, esir katliamlarına ve kitle halindeki idamlara defalarca şahit oldum. Fakat Çin’de geçirdiğim 5 yılda bana çok tesir eden en canlı hatıra şu oldu:

Han-Cheou şehrindeydik. O gün 74 mahkum kurşuna dizilecekti. Doktor olduğum için sabah erkenden alana gittim. Ateş emrini verecek genç subay da takımıyla gelmiş bekliyordu. Sonunda tetiklerin her çekilişinde doldurulmuş 12 tüfek birden ateş etmeye başladı. Her ateş emrinden sonra bir çizgi halinde uzanan mahkumlardan biri eksiliyordu. Bu kargaşada sondan ikinci, yani 73. mahkuma gözüm ilişince hayretten dona kaldım. Zira bu zavallı, rahat tavırlarla ve kendini unutmuş halde kitap okuyordu. Evet evet; kitap okuyordu. Kendisine yaklaşan ölüme aldırmaksızın, çevresini saran faciayı bilmiyormuş gibi kitap okuyordu. Bütün bu korkunç gürültüler; barutun genzi yakan, kanın mideyi bulandıran kokusu onu rahatsız etmiyordu. Bu durumdaki bir insanı böyle bir anda çekebilen kitabı çok merak etmiştim. Herşeye rağmen onunla konuşmaktan kendimi alamadım: “En son dakikalarınızda sizi teselli edecek bir kitap olabilir mi?” Gözlerini okuduğu kitaptan ayırmadan çok güzel bir ingilizceyle cevap verdi: “Ömür boyu edinilmiş tecrübelerin bir anda boş olduğu anlaşılabilir. Öyle ki ölüm yaklaşırken bile.”

Bu cevaba söyleyecek hiç birşey bulamamıştım. Et ve kandan örülmüş böyle bir duvar karşısında nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Çinli’nin yanından ayrılamıyordum ama o benim yanıbaşında durduğumun farkında bile değildi.
Genç subayın kılıcı her iniş kalkışta yeni bir mahkumun vücudu delik deşik oluyor ve korkunç şekilde yıkılıyordu. Bütün bunlara rağmen bu esrar dolu insan kılını kıpırdatmadan okuyor, başka alemde yaşıyordu. En fazla otuzunda gözüken genç adamın yüzü parlak, sıhhatli ve renkliydi. Aynı sessizlikle elindeki kitabın sayfalarını çevirirken kendimi tutamadım: “Sizin için birşey yapabilir miyim? Acaba son bir dileğiniz var mı?” iye sordum. Hayatını kurtarabilmem için yalvarmasını bekliyordum. Ama o başını kaldırarak alaycı bakışlarla beni süzdü. O zaman derin bir uykuda olduğumu anladım. Dalgın ve sakin sesle “Hepimizin ölüm saati önceden tesbit edilmiştir. Üniformalı şu genç adam eline hiç de yakışmayan kılıcıyla ölüme emir verdiğini sanıyor. Halbuki yanılıyor doktorcuğum! Siz Allah’ın huzuruna benden önce çağrılabilirsiniz. İnsanlara hayat vermek veya almak hakkını bunlara kim vermiş? Yanılıyorsunuz!” dedi, tekrar gözlerini elindeki kitabına çevirerek okumaya devam etti.
Henüz 46 mahkum öldürülmüştü. Birdenbire genç teğmenin sendelediğini gördüm. Evet, kılıcı elinden düşmüştü; dizleri kıvrıldı olduğu yere yıkıldı. Ne olduğunu anlamak için yanına koştum ama yaptığım muayene işe yaramadı. Kalbi artık çalışmıyordu. Ani ölümle karşıkarşıyaydım, sebebi belirsizdi. Dehşet içinde kaldığımı, büyük bir ağırlık altında ezildiğimi duyuyordum. Gözlerim kendiliğinden Çinli’yi aradı, o aynı kayıtsızlıkla kitabını okumaya devam ediyordu. Alanda bulunan başka subay yere düşen kılıcı eline alarak yarıda kalan işe devam etti. Mahkumların sırası gittikçe küçülüyor ve ben soğuk soğuk terlediğimi seziyordum. Dizlerim titriyordu. Çinli’nin ilk söylediği gerçek olmuştu. Ya ikincisi?

Benim gibi bir ilim adamına hiç de yakışmayan duygusallıkla dehşet içinde kalmıştım. Evet, herşeye rağmen Çinli’nin söylediklerine ben de inanmıştım. Elimde olmadan hayatımdan korkmaya başladım. O sırada hükmün infaz edilişini kontrol etmek üzere Beyaz Rus kökenli bir Çin albayının atıyla yaklaştığını gördüm. Çevreme bakınmaksızın koşarak ona yaklaştım. Atın dizginlerine sarılarak kendisini durdurdum. Hayretle bana bakıyordu. Kendimi toparlayarak sakin bir sesle: “Sayın albay! Beni sevindirmek istemez misiniz?” diyebildim. “Memnuniyetle doktor” diye cevap verdi. Bunu içten söylüyordu. Çünkü kısa zaman önce mühim ve derin bir yarasını tedavi etmiştim. Umutsuz sesle “73. mahkumu bana bağışlayın. Yaşamak onun hakkıdır. Daha o kadar genç ki!” diyebildim. Albay şaşırmıştı, “Çok üzgünüm ama olmayacak bir şey istiyorsunuz aziz doktor.” diye cevap verdi. “Mareşalin verdiği emirlerde ne kadar titiz olduğunu benim kadar siz de bilirsiniz.” Hakkı vardı, soğukkanlılığımı kaybettiğim için utanmıştım. Ortadan silinmek bütün olanları unutmak istiyordum. Ama o hala kitabından gözlerini ayırmıyor, böylece kendine yaklaşan ölüme meydan okuduğuna inanıyordu. Sıranın kendine gelmesi için sadece 4 mahkum kalmıştı. Kalbim şiddetle çarpıyor gözlerim ondan ayrılmıyordu. Birdenbire tiz bir boru sesiyle ateşkes işareti veren bir emir atlısı dörtnala alana girdi. Albayın yanına gelince dizginleri öyle şiddetle çekti ki , hayvan arka ayakları üzerinde şaha kalktı. Attan atlayan asker albaya bir zarf uzattı. Bu esnada meydanı dolduran cesetler arasında sıralarını bekleyen sadece iki mahkum kalmıştı. Namluların kendine çevrileceği şu anda bile o, hala kitabını okuyordu.

Albay elindeki kağıda aceleyle gözattıktan sonra elini kaldırıp ateşkes emri verdi. Ne olduğunu anlayamadım. Zihnim hep onu düşünüyordu.Sonunda albayın bana işaret ettiğini gördüm, yanına gidince “Koruduğunuz adamın talihi iyiymiş doktor, gelen emir ona ait.” dedi. Artık tek kelime söylenemezdi. Sevinç ve heyecanla ona doğru yöneldim.Sanki kurtulan bendim. Bu müstesna insan sarsılmaksızın dimdik duruyor; kitabı elinden sarkarken gözleriyle uzaklara, pek uzaklara bakıyordu. Sanki bu topraklardan ötesini görmek istiyordu. Kıpırdamayan çehresinde ne korku, ne sevinç izleri seziliyordu. Çevremde herşey dönüyordu, sonunda gözlerimin önünden o da silindi. Fazla birşey hatırlayamıyorum. Kendime geldiğimde kaybolmuştu. Onu tanımayı çok istediğim halde onu hiçbir zaman göremedim. Hala yaşadığını sanıyorum, çünkü ben de yaşıyorum.


ALINTI


DOĞDUĞUNUZ GÜN KİŞİLİĞİNİZİ NASIL ETKİLER

08 Mart 2016

DOĞDUĞUNUZ GÜN KİŞİLİĞİNİZİ NASIL ETKİLER

Hangi Gün Doğduğunuz Kişiliğinizi Nasıl Etkiler?
Küçükken rahmetli ananem, haftanın her günü kendine has işlerin yapıldığından bahsederdi. Örneğin, Salı gününe Salı sallanır der, çamaşır yıkanması ve temizlik işlerinin o güne denk gelmesinden hiç hoşlanmazdı. O zamanlar bu durumu batıl inançla bağdaştırır ve bu sözlerini katiyen dikkate almazdık. Yıllar geçip yetişkinliğe adım attığımda, aslında eskilerin bu tip latifelerinin tamamen mesnetsiz hurafelerle ilgili olmadığını hayretler içinde fark ettim. Hint Astrolojisi ile tanıştığım dönemde ise gerçekte haftanın her günün bir yöneticisi olduğunu ve günlerin enerjilerinin hangi gün doğduğumuzun bize olan özel yansımalarının olduğu ve bu nedenle o günün genel etkilerini yönlendirerek hareket etmek açısından önemli olduğunu şaşkınlıkla fark ettim ve sıklıkla ananemi sevgiyle yâd ettim J

Evet, Hint Astrolojisine göre haftanın her gününün kendine has bir enerjisi yani gezegeni vardır. Bu enerjilerin ne olduğunu bilirsek, en genel hali ile bu günlerde yapacağımız işleri de buna göre yönlendirme şansımız olur.

Pazartesi gününün İngilizce karşılığı bildiğiniz gibi “Monday” olarak geçer, Monday aslında Moon day den türetilmiş ve zaman içinde Monday olarak söylenmeye başlanmış bir kelimedir. “Moon” İngilizce AY demektir. “Day” ise gün. Dolayısı ile pazartesi günü aslında binlerce yıldır Ay günü, yani Moon day olarak adlandırılır.

PAZARTESİ, Ay günüdür. Meşhur Pazartesi sendromunun bugüne denk gelmesi sadece haftanın ilk iş günü olmasıyla ilgili değildir. Zira Ay, astroloji anlamında gelgitli, iniş çıkışlı duygusal etkilere açık olduğumuz enerjilere sahip bir gezegendir. Bu nedenle pazartesi günü duygusal iniş çıkışlara daha yatkın oluruz. Diğer yandan Hint astrolojisinde Ay enerjisi iştah ve beslenme ile de bağlantılıdır. Bu nedenle Pazartesi günü bilinenin aksine diyete başlamak adına çok uygun bir gün değildir. Ayrıca bugünü yorucu fiziksel aktivitelerle de geçirmemek doğru olur. Temizlenmek, arınmak, dinlenmek, yemek yapmak için ise uygun bir gündür.

Pazartesi Günü Doğduysanız

Eğer Pazartesi günü doğduysanız, duygusal hassasiyetlere yatkın, ruhsal olarak bir durumdan diğerine çabuk geçebilen birisi olabilirsiniz. Aileniz ve muhtemelen anneniz sizin için önemli olacaktır. Su ile aranız iyi olabilir. Ya da suya yakın yerlerde yaşamak istersiniz. İnsanlarla, işlerinizle yani uğraşı alanlarınızla duygusal bağlantılar veya bağlanmalara eğiliminiz olacaktır. Beslenmek ve beslemek sevdiğiniz bir uğraşı olabilir. Depresif olmaya daha yatkın olacağınız için stres ve hassasiyetlere eğilimli olacağınızı bilin. Eviniz sizin için önemli olacaktır. Kendinizi evinizde rahat hissedersiniz. Duygusal olarak hassas birisinizdir.

SALI günü, Mars tarafından yönetilir. Mars, fiziksel olarak hareket ve enerji veren bir gezegendir. Bizim savaşçı ve mücadeleci tarafımızı temsil eder. Bu nedenle Salı günü fiziksel güç isteyen işlere yönelmek, spora başlamak, aktivasyon içinde olmak, hareket gerektiren işleri düzenlemek, teknik konulara eğilmek, tadilat ve tamirat yapmak, rekabet gerektiren işlerimiz varsa bu alanlarda adım atmak adına uygundur. Temizlenmek, arınmak enerjilerini desteklemez. Temizlik gününü Salı’ya denk getirmek pek uygun değildir anlayacağınız. Salı günü kırmızı ile temsil olur. Bugün özellikle fiziksel aktiflik gerektiren uğraşmanız gereken bir iş varsa, üzerinizde kırmızı bir giysi bulundurmak, aksesuar takmak iyi gelecektir. Salı günü ayrıca telaş ve adrenalin açısından enerjilerin yüksek olduğu bir gündür. Bu nedenle kazalara, dalgınlıklar veya fark etmemek kaynaklı sakarlıklara dikkat edin.

Salı Günü Doğduysanız

Aktif, mücadeleci, sportif bir yapınız vardır. Enerjisi yüksek birisiniz. Spor ile fazla enerjinizi dengelemek sizi rahatlatır. Siz monoton ve durağan işlerden, koşullardan çabuk sıkılan bir yapıda olabilirsiniz. Liderlik özellikleriniz yüksektir. Önde olmak, öne geçmek, ele aldığınız işlerde başkalarıyla rekabet etmeye içgüdüsel olarak yönelebilirsiniz. Fiziksel ve teknik işlerde, koşturma ve adrenalin isteyen alanlarda kendinizi daha rahat ifade edebilirsiniz. Hırslı ve savaşçı bir yapınız vardır, kolay pes etmezsiniz.

ÇARŞAMBA günü Merkür günüdür. İletişim, ticari bağlantılar, gençlerle ilgili konuları ele almak, görüşmeler yapmak adına bugün uygundur. İletişim açısından çözmeniz gereken bir işi, ticari bir bağlantıyı veya konuyu, gençlerle ilgili halletmeniz gerekenleri Çarşamba gününe alabilirsiniz. Eğer önemli telefon görüşmeleriniz varsa, haftalık planlarınız içinde haberleşme ve iletişim gerektiren konular bulunuyorsa, Çarşamba gününe almak doğru olur. Çarşamba günü Merkür günü olması nedeniyle, yazarlık, eğitmenlik, seminer ve konferans, basın ve reklam işleri adına da destekli bir gündür. Bugün yeşil giyinmek, üzerinizde yeşil bir takı, taş bulundurmak veya aksesuar takmak iletişim etkileriniz adına daha rahatlatıcı olacaktır.

Çarşamba günü doğduysanız

İletişime açık birisiniz. Kendinizi ifade etmek, yazılı veya sözlü yolla ortaya koymak sizin için önemli olacaktır. Gazetecilik, yazarlık, basın ve medya gibi alanlara doğal eğiliminiz olabilir. Satış ve pazarlama yönünüz kuvvetli olabilir. İfade alanlarına önem veren, konuşmayı, iletişim kurmayı seven birisi olabilirsiniz. Hızlı düşünen pratik çözümler bulan taraflarınız vardır veya bu yönlerinizi zamanla daha iyi kullanmayı öğrenirsiniz. Entelektüel bilgi veya bilgi sizin için önemlidir. Ticari alanlarda çalışmak, ticari konularla uğraşmak doğal yetenekleriniz arasında olabilir.

PERŞEMBE günü Jüpiter günüdür. Dini veya ruhsal çalışma yapmak adına bugün çok uygundur. Yoga, meditasyon, astroloji çalışmaları, ruhsal konular, dini toplantılar ve araştırmalar, eğitim konuları, seyahat ve benzeri planlamalar veya başlangıçlar adına Perşembe günü uygun etkiler barındırır. Ayrıca çocuklarla ilgili çözmeniz gereken işleri Perşembe günü ele alabilirsiniz. Eğer eğitim benzeri bir işe bağlayacaksınız, kişisel gelişim, astroloji ve benzeri konularda bir başlangıç yapacaksanız, Perşembe uygun bir gündür. Bugünü aşırı aktif ve agresyon içinde geçirmemeye bakın. Ruhsal konular veya daha zarif sakin işleri bugüne denk getirmeye, araştırma yapmaya ayırmaya gayret edin. Bugünün rengi sarıdır. Perşembe günü sarı aksesuarlar, takılar veya giysiler günün Jüpiter enerjisini daha da vurgulu yapacaktır.

Perşembe Günü Doğanlar

Ruhsal gelişime, dini konulara, spritüal alanlara doğal meraklarınız olabilir. Eğitim ve öğrenim sizin için önemlidir. Güler yüzlü, mutlu veya çevrenize dönük biri olarak bilinirsiniz. Paylaşmayı seversiniz, canlılara merhametlisinizdir. Bilgi ve öğrenmek, hayatı paylaşmak sizin için önemlidir. Çevrenize yardım eden, yol gösteren bir misyonunuz olabilir. Ruhsal alanlara doğuştan eğilimini vardır.

CUMA günü ise Venüs günüdür. Bugün eğlence, arkadaş toplantıları, aşk ve ilişkiler adına uygun enerjiler bulunur. Evlilik adına adım atmak en çok Cuma günü desteklenir. Diğer yandan Cuma günü alışveriş yapmak, takı ve benzeri alımlar, estetik ve kişisel bakımlar için yine çok uygundur. Bugün iş dışında sosyal alanlara dönebileceğiniz, kendinize zaman ayırabileceğiniz, keyifli işlere yönelmeniz gereken bir gündür. Aslında Cuma tam bir dinlenme günüdür ama günümüz koşullarında bunu uygulamak pek mümkün olmuyor. Yine de eğer imkânınız ve zamanınız varsa, Cuma gününü dinlenerek, kendinize vakti ayırarak geçirmeye gayret edin veya sosyal ilişkilerinize zaman ayırın.

Cuma Günü Doğanlar

Sosyal, keyfine düşkün, rahat yaşamayı seven, duygusal hayatına önem veren insanlardır. Geniş bir arkadaş çevreleri olabilir. Güzel arabalar, evler, çevrelerinde güzellikler görmek ilgilerini çeker veya onları mutlu eder. Kendileri ile barışıktırlar. Stresi, kavgayı, sorunları sevmezler. Gergin ortamlardan hiç hoşlanmaz, hemen o alandan çıkmak isterler. Her şeyin güzel olmasını isterler. Lükse veya iyi yaşama dönük olabilirler. Sosyal aktiviteler ve arkadaşları onlar için önemlidir. Çevreleri tarafından sevilen, karşı cinsin ilgisini çeken, flört veya ilişkilerini önemseyen bireylerdir.

CUMARTESİ günü, İngilizce de “Saturday” olarak geçer. Eskiden bugün Saturnday olarak adlandırılmış, yani Satürn günü. Dolayısı ile Cumartesi günü Satürn enerjisine sahiptir. Satürn kısıtlayan, öğreten etkilere sahiptir. Sabır ve metaneti temsil eder. Bugün sabır gerektiren işler, üretim alanları, büyük işletmeler, estetik ve duygusal konular yerine daha sağlam ve uzun vadeli konulara yönelmek daha doğrudur. Her durumda Cumartesi günü sonuçları uzun vadeye yayınlanacak işler ele alınabilir. Örneğin, nikâh ve düğünler sıklıkla Cumartesi planlanır. Normalde Satürn enerjisine ters gibi duran evlilikle ilgili her türlü adım, sonuçları uzun vadeye yayılacak önemli bir durum olduğu için Cumartesi başlangıcı yapılabilir. Cumartesi gününe kalıcı işleri denk getirmeye gayret edin. Diğer yandan bu konular hemen gelişme göstermeye bilir, sonucunu beklerken sabırlı olmanız gerekebilir.

Cumartesi Günü Doğanlar

Dayanıklı insanlardır. Dışarıdan ciddi, mesafeli görülebilirler. Ancak sağlam bir kişilikleri ve hayata karşı metanetli bir duruşları vardır. Birçok badire atlatabilir ama bir şekilde ayakta kalırlar. Olgundurlar. Etik ve doğrucu olurlar. Yaptıkları işi en iyi biçimde ele almak isterler. Bir anda birçok işi yapamayabilirler veya çok analitik bir bakışları olmaya bilir ama yaptıkları düzgün yapan, sonuç odaklı ruhsal olarak olgun bireylerdir. Prensipleri vardır ve oradan pek kolay ayrılmazlar. Çok esnek değillerdir.

PAZAR günü ise yine İngilizce de Sunday olarak aktarılır. Yani “Güneş” günü. Gerçekte Pazar günü tatil için uygun değildir. Yaşam enerjisini ve kariyeri temsil eden gezegen, bugün batı geleneklerinde tatil günü ilan edilmiş olsa da, aslında oldukça verimli bir gündür. Enerji isteyen konular, şifa çalışmaları, yönetsel işler, idari işler açısından uygun bir gündür.

Pazar Günü Doğanlar

Doğal liderdirler. İnisiyatif almayı seven, idari yetenekleri yüksek, insan kaynakları, yönetsel konular, üst düzey yönetim alanlarına uygun enerjileri bulunur. Önde olmayı severler. Kontrolcü bir yapıları vardır. Güneş enerjisi Marstan farklı olarak koruyan, bir anlamda baba figürünü de temsil ettiği için bu kişiler çevrelerine karşı korumacı olurlar. Otoriterdirler. Zayıflığa tahammülleri olmaz. Geride kalmayı herhangi biri gibi görünmeyi sevmezler. Yönetsel konulara doğal yatkınları vardır ve yönetmeyi, idare etmeyi severler. Bulundukları alanda tek yetkili olmaya dönüktürler. Yani tek kral onlar olmalıdır. Öte yandan genellikle işe ve kariyere dönük olurlar. Özellikle erkeklerde Pazar yani Güneşi temsil eden günde doğanlar iş ve çalışma ile mutlu olan bireyler olabilirler.

Haftanın her gününü mutluluk ve ışıkla geçirmeniz dileklerimle. Başka bir konuda tekrar görüşmek üzere.

Sevgilerimle.

Şebnem Ekşib


Doğduğunuz günü merak ediyorsanız? 

İZLEDİKLERİM -64-

06 Mart 2016

İZLEDİKLERİM -64-

KAHİNİN KIZI /2015

Dina’nın annesinden kendisine istemese de büyük bir güç kalır. Bu büyük güç sayesinde insanların ruhlarına görmekte ve ruhlarını istedikleri söyletebilmektedir. Annesinin bu gücü bilinmektedir. Kötü amaçlar kullanmak için annesi rehin alınır. Dina da derin olayların içerisinde annesini kurtarmak için adeta yüzmeye başlar.



MUHBİR /2013

İşadamı John Matthews (Dwayne Johnson - Scorpion King), 18 yaşındaki oğlu Jason (Rafi Gavron; Inkheart) uyuşturucu dolu bir paketle yakalanıp, 10 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalınca yıkılmıştır. Politik ihtirasları olan savcı Joanne Keeghan’ın (Susan Saradon - Cloud Atlas, Thelma and Louise) çaresiz kalan Jason’a güzel bir teklifi vardır. Jason, uyuşturucunun kaynağını açıklarsa cezasında indirim yapılacaktır. John’un yapması gereken oğlu yerine bu suç örgütünü ortaya çıkarabileceğini savcı Joanne Keeghan’a kabul ettirmektir.

John, Malik’in (Micheal Kenneth Williams - Road, Gone Baby Gone) başında bulunduğu örgütün içine sızmaya karar verir. Bunu başarmak için de olayla hiç ilgisi olmayan bir insanın (John Bernthal - The Air I Breath) hayatını tehlikeye atması gerekecektir. İstemeden de olsa Meksika Karteli’nin başındaki ismi (Benjamin Bratt - Cat Woman) ortaya çıkaran John için zaten tehlikeli olan bu macera artık ölümcül bir şekil almaya başlayacaktır.



DÜŞLERİN TERZİSİ / 2015

Küçük bir kasabada yaşayan Tilly Dunnage, güzel ve bakımlı bir bayandır. Bir adamın ölümünden sorumlu tutulan Tilly büyüdüğü yeri terk etmek zorunda kalır. Aradan yıllar geçer ve bayan Tilly kendini oldukça geliştirmiştir. Uzun süredir konuşmadığı annesini bulmak için yıllar önce bıraktığı yere döner. Fakat insanlar cinayet olayını unutmamıştır ve Tilly’i aralarında görmek istemezler. Usta bir terzi olan kadın, avrupalı giyimi sayesinde kasabalı kadınların ilgisini çeker. Bu şekilde onlara yaklaşmaya, hatta herkese yeni elbiseler dikmeye başlar. Tilly kasabanın en yakışıklı adamı olan Teddy’ye gönlünü kaptırınca hiç aklının ucuna gelmeyecek bir birliktelik yaşayacaktır.



VICTOR FRANKESSTEIN/ 2015

Victor Frankenstein idealist ve radikal bir bilim adamıdır. Keskin bir zekaya sahip yardımcısı Radcliffe ise kamburu yüzünden sirklerde eziyet çekerken Doktor onu yanına almıştır. İkilinin düşünceleri insanoğlunu ölümsüzlüğe götürme düşüncesiyle aynıdır ve bu yüzden iyi anlaşırlar. Igor’un doktora duyduğu hayranlık ve vefa borcu her dediğini yerine getirmesini sağlar. Fakat ilerleyen zamanlarda doktorun asıl amacı hakkında şüpheler duymaya başlar ve Victor’un ölüleri diriltme deneyleri başarılı olmaya başlayınca doktorun değişmeye başladığını fark eder. Igor’un gösterdiği mücadele dahi çok sevdiği arkadaşı Victor’u deliliğin eşiğinden döndürmeye yetmeyecektir.

İyiliği hiç bilmemişseniz zalimliği yargılamak zordur.





Gerçek bir hikayeden uyarlanan bu filmde; Hollanda da bir bira devi markası olan Heineken’in sahibi Freddy’in muazzam kaçırılma hikayesi anlatılıyor. Azılı suçlular, milyonlarca dolarlık bir fidye isteyerek planlarını uygulamaya başlarlar

Dünyada iki tür zenginlik olur. Ya çok paran olur yada çok dostun olur. Ama ikisi birden olmaz.

OKUDUKLARIM -133- GİTME GÜL YANAKLARIN SOLAR / İREM UZUNHASANOĞLU

04 Mart 2016

OKUDUKLARIM -133- GİTME GÜL YANAKLARIN SOLAR / İREM UZUNHASANOĞLU

Geçmişten şimdiye uzanan hikâyelerin rüzgârına kapılmış bir yazar... Ailesindeki kadınların izini süren bir kâşif... Dört kadının da müşterek kaderi olan yolculuklar, bavullar, mektuplar ve acılar her şeye rağmen umutla birbirine bağlanıyor. Nafia Hanım’la başlayan hikâye, Mediha ve Leman ile devam ediyor ve yazar kadının ellerinde can buluyor.

Çünkü ağlanazdı Rumeli insanı. Ağıt yakmazdı. Tefekkür ve tevekkül ederdi. Onlar milyonlarca hikâye içerisinde birer küçük damlaydı. Onlar Ege’nin sularında kutsanmış ve denize vuran yakamozun pırıltılarında parlamışlardı. Hikâyeleri burada bitmemiş, torunları tarafından ağızdan ağıza anlatılmıştı. Onlar gitmeyi de, gitmemeyi de en iyi bilenlerdi. Onlar bizim atamız, soyumuz, ceddimiz... Onlar bizim hikâyemizdi. Onlar bizdi. Biz onlardık.
Mübadele romanı seven bir insan olarak severek okudum.


İNSAN, BAŞKA OMUZLARDAKİ YÜKÜ AZALTTIĞI SÜRECE İNSANDIR.

03 Mart 2016

İNSAN, BAŞKA OMUZLARDAKİ YÜKÜ AZALTTIĞI SÜRECE İNSANDIR.

Güne çay ile başlamak bir keyiftir.. 
Aşağıdaki güzelliği seyrederek tabii...



Kısa bir yürüyüş yapılır, kütüphaneye gidilir... 


Cafe de oturur iken kitaba şöyle bir göz atılır...


Bebek battaniyesi için ip alınır...


özlem duyulan ve hemen giderilen bir tat...


bunu başladım ama tam net anlayamadım bu entrelak işini yarım kaldı, belki sonra devam ederim, bilen varsa yardım kabul ederim.


Mart ayı dert ayı:))))))))))


Bir haftanın anatomisi.....

OKUDUKLARIM -132- KIŞ MASALI / ESRA BARIN

02 Mart 2016

OKUDUKLARIM -132- KIŞ MASALI / ESRA BARIN

Okuduğum güzel bir kitap daha.
Anne babasını trafik kazasında kaybeden Sinemis ve ablası yeni bir hayata başlamak için Kayseri'den İstanbul'a gelirler. Ali ile Sinemis aşkının ilk kitabını okumak istiyorsanız mutlaka okuyun. Bir çerkes aşkını konu edinmiş.

Yeni bir hayat, yeni bir şehir, yeni bir okul ve Sinemis...
Kalbi kırılırken ayağı aşka takılacak.
Aşk diye çıktığı yolda elinde kalan ne olacak...
Sonunda dilediği hayatı mı yaşayacak, yoksa acılarıyla
bir başına mı kalacak...