OKUDUM 2022/43 FENERYOLU CİNAYETİ

27 Haziran 2022

OKUDUM 2022/43 FENERYOLU CİNAYETİ

 

 
Gencoy Sümer’in Feneryolu Cinayetleri, Ülkü Lokantası’nın sahibi Kerim Ülkü’nün aldığı bir mektupla başlıyor. Yıl 1982, bir mart sabahı hava buz gibi. Mektubu Müzeyyen Sermet Hanım, ablası Maksude Sermet’in ricası üzerine yazmış. Ablasının yalnızca Kerim Bey’e açıklayabileceği bir sırrı varmış. Kerim Ülkü bu sırrın, intihar ettiği sanıldığı halde öldürülen biriyle ilgili olduğunu hatırlıyor. Ancak, kardeşlerin Feneryolu’ndaki evine gidince, Maksude Hanım’ın iki gün önce öldüğünü öğreniyor. Geriye kanıt olarak bir aşk romanı kalmış. “Feneryolu Cinayetleri” kahramanlarıyla, edasıyla, mekânlarıyla bana biraz Osmanlı polisiyelerini hatırlattı. Sermetler’in köşklerinin semti Feneryolu, iki yanı ağaçlı yolları, eski köşkleri, bakımlı bahçeleriyle Kadıköy yakasının yıllar önceki halinin bir tablosu sanki. Her bölüm farklı bir kişi tarafından anlatılıyor. Maktul ise, çok güzel bir kadın: Piraye Arsan. Olayları onun hayatına girmiş insanlardan, kendi yorumlarıyla dinliyoruz. Sonunda gözümüzün önünde bütün esrarıyla başka bir devir açılıyor sanki. 
 -Sevin Okyay- 
 Ünlü artist Piraye Arsan’ın on üç yıl önceki intiharı tüm ülkeyi sarsmıştı. Ünlü aşçı, restoran işletmecisi ve zehir hafiye Kerim Ülkü’nün aldığı bir mektup bu olayın intihar süsü verilmiş mükemmel bir cinayet olduğunu söylüyordu. Kerim Ülkü, yakın dostu olan polisiye roman yazarı Faruk Arman ile birlikte bu cinayeti aydınlatmak üzere yola çıktığında katil çoktan geride başka cesetler bırakmaya başlamıştı bile. Daha birinci sayfadan itibaren okurları içine çeken bu romanda Gencoy Sümer kapalı oda cinayetine yakın bir cinayeti ayrıntılarıyla incelerken okurları da çözüme dahil ediyor, hiçbir ipucunu okurdan gizlemiyor. Son sayfalara kadar katilin kimliğini saklamayı başaran yazar, Agatha Christie ve Sir Arthur Conan Doyle gibi ustalara da saygı duruşunda bulunmaktan geri kalmıyor. 
 -Bukem Cevher- 
 En iyi polisiye kitaplar listesinde artık yeni bir polisiye roman var: Feneryolu Cinayetleri. Sadece bir cinayet romanı değil bu. Aynı zamanda mükemmel kurgulanmış, beklenmedik finaliyle okuyucuyu ters köşe yapan iyi bir dedektif romanı. Klasik polisiyenin altın çağına duyduğu görkemli saygı duruşuyla, son çıkan polisiye romanlardan oldukça farklı bir içeriğe sahip. Olaylar bir Agatha Christie romanındaki kadar karmaşık, arka plandaki toplumsal çerçeve ise bir Dashiel Hammet romanı kadar gerçekçi. Gencoy Sümer, Feneryolu Cinayetleri’nde klasik polisiye romanı adeta yeniden kuruyor, yeni ögelerle besliyor ve çağdaş bir sentez olarak okuyucuya sunuyor. Polisiye kitap seviyorsanız mutlaka hemen okuyun.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
İlk defa okuduğum bir yazar, kitap sürekleyici bir polisiye idi tavsiye ederim. 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Önemli bir tanığın aniden ölmesi her zaman insanı düşündürür.
*****
Doğru zamanda, doğru yerde olmak, hesapsız kitapsız bir ortamda bile insana çok para kazandırabilir.
*****
 Ben insanın hoş olmayan fikirlerini genellikle kendine saklaması gerektiğine inanan eski kafalı biriyim.
******
Her erkeğin kalbi, sonunda bir kadına teslim olur.
*****
İnsan not yazmak için, zorda kalmadıkça kitap sayfalarını kullanmaz.
*****
Yarım kalan aşklar unutulmaz.
*****
Paranın da gücü bir yere kadar.
*****
Bir yazarın hayal gücüne her zaman saygı duyarım.
*****
Eğer ciddi bir iş yapıyorsanız soruşturmayı bütün unsurlarıyla ele almalısınız. Sadece olayın gerçekleştiği yer ve saatle sınırlarsanız kendinizi, gülünç duruma düşmekten kurtulamazsın.
*****
İnsan hür ve zengin olunca istediği yere gider.
*****
Gizli aşklar, gizli kalmalı.
*****
Kıskançlık, aldatılma, terkedilme her zaman iyi bir cinayet sebebidir.

 
KİTAPTAN MÜZİKLER;

YARDIM EDERMİSİNİZ?

24 Haziran 2022

 

Arkadaşlar yorum yapmak istediğimde , niye google tekrar aç uyarısı alıyorum zaten açık, yorum adsız bir şekilde benim yorum denetleme kutuıma düşüyor nasıl çözebilirim?

KAHVENİ SEÇ ÜSTÜNE TIKLA MÜZİĞİNİ DİNLE..

23 Haziran 2022

KAHVENİ SEÇ ÜSTÜNE TIKLA MÜZİĞİNİ DİNLE..

 










 
Resimler vk .com sitesinden, kimlere ait olduğunu 
adresinden görebilirsiniz.

MNG KARGO REZALETİ

22 Haziran 2022

MNG KARGO REZALETİ

 

 
Trendyoldana aşağıdaki ürünü aldım;
 
Satıcı mng kargoyu tercih etmiş; Kargo ayın 16 sında bana kargonun bulunduğum şehre ulaştığını ve doğrulama kodunu telefonuma gönderiyor. O gün beklememe rağmen kargom gelmedi. Kargo arkadaşın dükkanına geliyor ki dükkan akşam saat 20:00 ye kadar full açık elemanı bol bir kuaför salonu. İnternetten baktığımda kargonun teslim edilemedi seçeneğinin seçildiğini görüyorum. Kuaför dükkanından Burcu ile konuşuyorum yok abla gelmedi gelse herkes dükkanda birimizden biri alırdık diyor bana.
Cumartesi günü ben kendim gideyim alayım dedim. Adres telefondan baktım, yeni taşınmış eski harita var. Bende eski haritaya göre taşköprünün oraya gittim, öyle bir firma yok taşınmış yerinden. Genel merkezle bağlantı kurdum. Yeni adresi aldım fakat saat 13:00 olduğu için yetişemedim çalışma saati bitti.
Pazartesi telefon açıyorum, dükkanın kapalı olduğunu dağıtıma çıkmadı ise büroya gelip alacağımı iletiyorum. Dağıtıma öğleden sonra çıkacak deniyor, o zaman not alın bitişikte Eren manav var oraya bırakın diyorum, tamam diyorlar notumuzu aldık diyorlar,  fakat yine teslimat yapmıyorlar. Bu arada ben annemi ve ağbimi evde yalnız bırakıp akşam üstü kargo verildi diye almaya gidiyorum yokkkkkkkkkkkkkkkk.....
 
18 haziranda 2 defa şube 1 defa da genel müdürlük ile görüşmem var.
20 haziranda şube ile 6 görüşmem var.
21 haziranda da  şube ile 4 genel müdürlükle 2 görüşmem var, hala teslim edecekler...
 
Bu arada benim marmelat yapacağım yüksekten toplayamadığım erikler sıcaktan dalında marmelat oluyorlar.
 
Hep dağıtıma bu gün çıkacak sözü var başka birşey demiyorlar. Bende söz güven demektir bunlarda insanlar ile zevzeklenmek olarak çıkıyor ağızlarından anlaşılan. Konuşayımda inansın tarzı bir yaklaşım var. 

Bu gün tekrar;
şube ile bir görüşme yapıyorum; bayan aynen şunu söyledi;
- Gelin kargonuzu kendiniz alın...
Bak sen MNG kargo insanlara çağ atlattı, herkes kargosunu şubeden kendi alacak. 
Ben zaten bu teklifi sana pazartesi günü yapmıştım, hayır biz getireceğiz dediniz. O günden bu güne ne değişti?
Tabi ki benim kendilerini hem yazılı hem sözlü şikayet etmelerim...
 
Neyse annemi ana sağlığa iğneye götürdüm, oradan da kargo şubesine geçtim. Resmen insanla oyun oynuyorlar, dağıtıma çıkartmışlar. Kardeşim sen değilmisin bana gel kendin al diyen.......
Şubeye gittiğimde, bayan yalan attığımı söyledi, ses kaydını istedi, merak etmesin en büyük ses kaydı Allah tarafında mevcut.
Beyefendi de kargonun salı günü dükkana gönderildiğini fakat kapalı olduğunu belirtti, ki bu külliyen yalan dükkan pazartesi kapalı idi ve bu konu ile ilgili kendilerine bağlantıya geçmiştim.
 
Resmen insanı aptal ve yalancı yerine koyuyorlar....  Bunlar kafayı yemişler, insanları dikkate almıyorlar senin de işini yapmıyorlar. 
Genel müdürlükle bağlantı kurdum şikayetlerimi dile getirdim.
Kargo seçmek gibi bir seçeneğim olsa asla bu şirketi seçmezdim, kendi bildiğin şirketten şaşma derim.
Canım yurtiçim, canım ptt kargom.

Mng kargoyu kullamayın kullandırtmayın rezalet bir firma....
verdiğim puan da sıfır zaten kendilerine...

 

   

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 148

21 Haziran 2022

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 148

 

 
Ağaç Ev Sohbetleri'nin bu haftaki konusunu 
belirledi.
Bu Haftaki Konumuz: Ön yargı yapar mısın? Ön yargı yapanlara karşı yaklaşımın nasıl?
 
Önyargının iyi birşey olmadığını söyleyebilirim. Kişileri genelde birbirinden uzaklaştırır ve kişiler arasında sıkıntı yaratır. Karşımızdaki kişiyi iyice tanıma yolunu seçmeliyiz bence. Bir başka kişinin o kişi hakkındaki etiketlerini kabul etmeden önce, kendimiz o kişiyi tanıma yolunu seçmeliyiz.
Önyargılı ortamlarda saygı, sevgi, iletişim, dayanışma gibi olgular eksiktir. 
Önyargılı olmayan insan hoşgörülü, empatili ve olumlu bir insandır.

Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış. Çocuklarına acele ve erken karar vermemelerini ve önyargılı olmamalarını öğretmek için onları eğitmek istemiş. Her birini sırayla uzak bir yerde bulunan ağacın yanına gidip ona bakmak için göndermiş. İlk oğlan kışın gitmiş, ikincisi İlkbaharda, üçüncüsü yazın, sonuncusu sonbaharda gitmiş. Sonra bir gün hepsini bir araya toplamış ve ne gördüklerini sormuş. İlk oğlan ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş. İkinci oğlan, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı” demiş. Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş, “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim” demiş. Sonuncu oğlan, hepsinin de haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu bildirmiş.

 Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş, çünkü hepsi farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gitmişlermiş. Onlara; “bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını ve neye sahip olup olmadıklarını güzelce anlatmış.”

Başkalarının açtığı önyargı yolundan gitmek zorunda olmadığımızı bilin. Atoma bile hükmetmekten bahseden insan, önyargılarına neden hükmedemesin ki?

Bu konu ile ilgili kısa bir anımı anlatayım.

Çalıştığımız bölümde 2 kişiyiz ve vardiya sistemine dönüleceği için 1 kişi daha işe alınmasına karar verildi. Benden bir öneri istediler, kişi önerdim fakat bizim eleman vardiyalı çalışmayı kabul etmediği için bir başkası alındı. Şirkete yeni başlayacak elemana bir gün boyunca oryantasyon eğitimi verilir, arkadaş bu eğitimi insan kaynaklarında aldı. Malum oranın şefide beni fabrikada istemeyen bana istifa et baskısı yapan bayan. 

Neyse ertesi gün Müdürüm elemanı getirdi bizim odaya tanıştırdı, artık bizimle birlikte çalışacak dedi, iş gösterin öğretin filan dedi. Ayrılırken de yeni elemanın sırtını sıvazladı, 

- Hadi göreyim seni burada tek olacaksın dedi:))

Ay nerdeyse gülecektim:))

Yani şirket olarak biz bir aileyiz denildi)) beni eski fabrikadan devir olan eleman olarak aileye kabul etmediler. Bunu gayet iyi öğrettiler, nerdeyse sağlığımdan oluyordum. Bana çıkış verilmesi gereken noktada çıkış vermediler. Kitap ne diyor mobing gören işten çıkartılır, sonuçta benşi orada istemeyen kişide benim gibi maaşlı çalışıyor, fabrikanın sahibi değil....

İkincisi şirketin biz bir takımız ifadesi var. Eeee eğer biz bir takımsak, bu kişinin tek olma olasılığı nerden çıktı? 

Benim bildiğim takımda kaptan yada sözcü olur, yapılan çalışmada herkes ortaktır. Çabasını da gayretini de takımın başarısı için ortaya koyar, tek şahıs başarısına yer yoktur.

Neyse arkadaşa verilen bir ajanda var, o ajanda ile yanıma oturdu. Her işlemi anlatıyorum ve not aldırıyorum. İşimi asla kimseden kıskanmam. İşten çıkarılcak olsam bile mutlaka öğretirim. Sonuç iş benim için deneyimdir, bilgimi saklamadım kimseden hiç. 

Aradan bir kaç geçti bir konu oldu şu an hatırlamıyorum içeriğini, bu yeni işe başlayan eleman bana bir bir çıkış yaptı,

- Ben buradaki elemanlara benzemem ayağını denk al dedi.

Hiç bir şey demedim, gidip şefede şikayet etmedim, ispiyonlamadım çünkü öyle bir özelliğimde yok. Olayı akışına bıraktım, sanki o sözü konuşmamış gibi iş ilişkimiz devam etti.

Aradan yine bir ay geçti, yeni alınan eleman yanıma geldi oturdu.

- Abla ben senden çok özür dilerim, Sen bana yukarıda anlatılan biri gibi çıkmadın, beni affet dedi.

Anladım ki bayan şefimiz oryantosyon eğitiminin yanı sıra, benim ondaki izlenimi de ona aktarmış, gülümsedim.

- Tamam, Osman anladığım kadarı ile Nurten seni doldurmuş dedim, Benim o bayanla bir takışmam var. Benden istifa etmemi istedi bende etmedim, kendisi bana takıktır dedim. Bundan sonra insanları başkalarının o kişi hakkındaki izlenimleri ile değerlendirme, kendin senin değerlerine göre nasıl bir insan o yönde tanımaya çalış dedim.

- Tamam abla dedi.

Yıllarca da birlikte gayet güzel çalıştık. Bir uyanıklık yaptı sadece bende saflığıma kabul ettim. 

Bir cumartesi günü gece çalışacak;

- Abla kızkardeşim ve eşi bize yemeğe gelecek, benim yerime sen gelsen olurmu gece dedi.

Bende aile birliği sağlanacak bu olay için tamam dedim. Gittim o hafta sonu tatil yapmam gerekirken çalıştım onun yerine. O da pazartesi günü benim yanımda bir hata yaptı, yemek filan yokmuş, oğlunu da yanına almış İstanbul'a Galatasaray maçına gitmiş:))

Bunu benim yanımda anlatarak hayatının hatasını yaptı, bir daha sözüne güvenilmeyeceğini ispat etti, vardiya değişmedim hiç.

Bir de %200 mesaimi elimden almaya çalıştı, Oğlu Efe fabrikayı özlemiş, onu fabrikaya getirecekmiş, ilk önce mesai aklımdan çıkmış tamam dedim, sonra çocuklar uyardı sen ne yapıyorsun mesaini niye veriyorsun diye. Anında mesaimi geri aldım, sen gelme Efe'yi başka hafta getirirsin dedim.

Tabii gıçık kaptı, akabilinde beni 16 saat çalışmaya mecbur tuttular şefle. 16 saat çalışmak iş kanununa göre yasak. Hastalık yok ölüm yok garezliğe yapıyorlar. Bu tür bir sorunu iş çözümcüsü arkadaşın çözmesi lazım. Kendisi de beni istemeyen bayan şef. Kendisine bu durumu aktardım. Benim yapabileceğim bir şey yok mecbur geleceksin dedi. Bende fabrika müdürüne çıktım durumu anlattım:)))

Sonuç vardiyalardan biri iptal oldu:))))

3 kişiyiz 1 kişi 8/18 1 kişi 8/16 1 kişi de 16/24 çalışıyor direkt 8/18 vardiyasını artık iptal ediyorum, bundan sonra çalışma saatleriniz 8/16 2 kişi 1 kişi 16/24 dedi otomatikman 16 saat çalıştırmak istedikleri güne bir kişi çalışmaya geldi:)))))

Bir süre sonra beni yine bunalttılar ve ben depresyona girdim,10 gün filan raporluyum. Dönüşte geldim işime başladım. Şefin odası ile bizim oda arasında cam var. Şef camı açtı;

- Özlem hanım bundan sonra siz devamlı 08/18 çalışacaksınız dedi.

İptal edilen vardiya geri geldi, fakat bir süre sonra ben itiraz ettim. Benim diğer arkadaşlardan hiçbir farkım yok tekrar vardiya sistemine dahil oldum.


Einstein'ın önyargıya ilişkin bir sözü bulunmaktadır: "İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur." 

  

GÜVENEMEDİĞİM ŞEYİ SEVMEM ( OSCAR WİLDE )

20 Haziran 2022

GÜVENEMEDİĞİM ŞEYİ SEVMEM ( OSCAR WİLDE )

 

 

Bilge bir kadının tavsiyesi.
'Günışığı ve ayışığı ile iyileş kızım,
Nehrin ve şelalenin sesiyle
Denizin gelgitleri ve kuşların kanat çırpışlarıyla.
Nane yaprakları , neem ve okaliptüs ile iyileş kızım.
Lavanta, biberiye ve papatya ile süslen.
Kakao taneciği ve bir tutam tarçın dokunuşu ile sarıl.
Şeker yerine çaya sevgi kat ve yıldızlara bakarak iç.
Rüzgarın sana verdiği öpücüklerle iyileş kızım ve yağmurun kucaklamasıyla.
Sezgilerine dikkat ederek, her gün daha akıllı ol. Dünyaya gönül gözün ile bak.
Zıpla, dans et, şarkı söyle ki daha mutlu yaşayasın.Güçlü ol, çıplak ayakların toprakta ve topraktan doğan her şeyle birlikte.
Sevginin güzeli ile iyileş kızım ve şunu da hep hatırla derman sensin.'
Maria sabína
Çeviri : Yasemin Yasu Alpalan
 

 
 

Herkese güzel bir hafta diliyorum, ben haftaya yine sütçü ve yoğurt işleri ile başladım:)) bu sefer mutfak kapısının orada kahvaltıda yakalandık sütçüye:)) buyur ettik kabul etmedi. Herhalde oruçlu idi. Çünkü daha öncede annem başka bir zaman davet etmişti oruçluyum demişti genç arkadaşımız. Pazartesi ve perşembe günü amel defterleri verildiği için oruç tutan bazı tanıdıklarımız var. Allah kabul etsin.
 
Süt işi bitince, çamaşırları astım ondan sonra ver elini pazar alışverişi....
İlk tezgahım yeşil fasulye tezgahı idi ve günün sürprizi orada idi:))
Candan Erçetin tezgahta idi ve fasulye alıyordu. Ben araya girmedim, kendisine hayran hayran baktım ve işi bittikten sonra istediğimi tezgahtar beye ilettim.
Candan hanımın buranın köylerinden birinde evi var, büyük ihtimal orada idi kendisi.
 
Eve geldim pazarlıkları yerleştirdim, sonra bilgisayar başına geçtim, Deepten gelen mesajı gördüm, bloglarda yoksun hayırdır demiş bana:)) buradayım Deep sessiz takip edenlerdenim arasıra yorum yapıyorum, yürüyorum, ev işi, kedilerimle oyun derken bloğa fazla vakit ayıramıyorum. Film yazını gördüm umarım bende bir kaç film izlerim diye düşünüyorum.  Şimdi Candan Erçetin şarkıları açtım bir iki satır karalayım dedim...
 

 

Bu sene pek fazla yaprak toplama olayımız olmadı, 2 defa Komşu Emine ablaya topladık düğünü vardı, misafirlere yaptı. Bir başka komşuya topladım, sonra ona ulaşmak için arkadaşa telefon açtım, söyle eşine gelsin alsın diye. O arada telefon açtığım arkadaş istedi ona topladım, Aynurcuğum geldi ona topladım. Bize ancak bir defa toplayabildim. Şu an asmada hastalık var ve çaresi yok gibi...
 
 
Bakalım bir sonuca ulaşmak için neler yapabiliriz sizin de fikirlerinize ihtiyacım var... Bilgi öğrenirseniz bana da iletin lütfen...
 

Yeni bir dergi aldım onu okudum fena değildi, paylaşacağım.


Günde 17.000 adım atmaktan ayaklarım yara oldu, bende hemen kendime yeni bir ayakkabı aldım bu modelin aynısı, çokta memnun kaldım. 
 
Bu hafta dinlediklerim;
 
PODCAST

NİLAY ÖRNEK, NASIL OLUNUR?

https://www.youtube.com/watch?v=TlQoMYssIps
Nazan KESAL


AKIN ALTAN ÖYKÜLER
 

https://www.youtube.com/watch?v=2kYXf3HhVMQ
"KAÇIŞ" Rainer Maria Rilke

https://www.youtube.com/watch?v=H41efNJ1p00
"Kitaplara Teşekkür" Stefan ZWEIG

https://www.youtube.com/watch?v=yhwUKYeV_OY
"San Pietro Ornano" Gustave FLAUBERT

https://www.youtube.com/watch?v=n3Y1-nmp-g0
"Mesnevi'den Hikayeler" Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

 


Güzel bir hafta diliyorum...
 
 
 

OKUDUM KİTAP 2022/42 PELİT EKMEĞİ

19 Haziran 2022

OKUDUM KİTAP 2022/42 PELİT EKMEĞİ

 

 
Bu kitabıma çok uzun yıllardır; yazarak değil bilgi toplayarak, köklerimi ve köklerimin geçmişte yaşadıklarını merak ederek hazırlanıyordum. Herkes köklerini merak eder ama bazıları bunu ifade etmekten çekinir ya da köklerinden utandığı için her şeyi, her zaman, her yerde söylemek istemez. Rahmetli anneannem beni nedense hiç sevmezdi. Her fırsatı değerlendirip ustaca kurduğu cümlelerini, daha önce hiç duymadığım laflarını kulağıma, beynime işlerdi. Birincisi, babama kızdığı zaman; “Arap torunu” derdi bana… Diğerini de yazmaya gerçekten elim varmadı. Babaanneme kızınca, çok daha başka şeyler de söylerdi. Ben de bu konuları araştıran ve kökenine meraklı olan babamın kardeşi, Tevfik amcama sorardım bazı şeyleri... İlkokul zamanlarımda Tevfik amcama sorarken, aradan geçen yıllarda da yine bir şeyleri doğru öğrenme arzusuyla; tanıyıp bildiğim herkese, dosta düşmana kadar sorar oldum. Bazı konuları ses kayıtlarıyla, bazılarını alınmış küçük anekdotlarla yıllarca biriktirdim... İşte bu kitap böylece çıktı ve diğerleri de kısmetse birer birer çıkacak. Benim için en önemli kaynaklardan biri babaannem... Babaannem köydeki yaşantıyı, insanların geçmişte yaşadıklarını ve gelecekle ilgili birikimlerini, öngörülerini aktardıkça; ona karşı duyduğum hayranlığım bin kat daha artıyordu. Okuması yazması olmadan, sadece kulaktan duyduğu bilgileri bu kadar güzel ve özel aktarabilmesi nasıl muazzam bir güçtü... Şimdilerde biraz olsun anlıyorum; bizler, yani okuyup yazanlar, her şeyi kaleme kâğıda dökmeye bayılıyoruz. Sanki zihnimiz daha az yoruluyor böylece ya da daha az yormak istiyoruz kendimizi âdeta…
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Severek okudum. Ayşanın hikayesi acıklı. Devamı da yanılmıyorsam yazarın mısır ekmeği kitabında, onu da alıp okuyacağım.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
Yaş insanı olgunlaştırırken susmayı da öğretiyordu.
*****
Hem ağlayacaksın hem güleceksin hem de acıktığında bulduğun her şeyi yiyeceksin.
*****
Allahtan gelene sabredeceğiz.
*****
Mal Allah'ındır biz bekçisiyiz.
*****
Eşimiz bizi tamamlayan yarımızdır.
*****
İnsan alacası içindedir. Hayvan değil ki huyunu tüyünü bilsin.
*****
Allah'ın intikamı kulunkinden farklıdır.
*****
Bir çocuk yalan söylemiyorsa korkmayacaksın.
*****
Ağriyan yerin başka acıkan yerin başka.
*****
 

OKUDUM KİTAP 2022/41 13. GERÇEKLİK KİTAP (GİZEMLİ MEKTUPLAR GÜNCESİ) 1

16 Haziran 2022

OKUDUM KİTAP 2022/41 13. GERÇEKLİK KİTAP (GİZEMLİ MEKTUPLAR GÜNCESİ) 1

 

 
BİLMECELİ MEKTUPLAR GİZEMLİ BİR GERÇEKLİĞİN KAPILARINI ARALIYOR… 
Ya önemli sonuçlar doğuracak her kararınız yeni bir alternatif gerçeklik yaratıyorsa? Ya bu gerçeklikler tehlikedeyse ve onları kurtarmak size düştüyse? On üç yaşındaki Atticus Higginbottom, kısaca Tick, posta kutusunda tuhaf bir mektup belirene kadar sıradan bir hayat süren, sıradan bir çocuktur. Alaska’dan yollanan, “E. G.” imzalı bu mektupta gerçekliği yok edebilecek tehlikeli, belki de ölümcül olayların gerçekleşmeye başladığı yazmaktadır. E. G. Tick’e belirli bir zamanda, belirli bir yerde söyleyeceği, belirli kelimeleri bulması için on iki ipucu göndereceğini iletir. Tick, kendisine yollanan ipuçlarını takip edecek cesareti bulabilecek ve zaman tükenmeden bilmeceyi çözebilecek mi? Serinin ilk kitabı macera, eğlence ve şifrelerle dolu. Tehlike kapıda. Tick ve arkadaşlarına gerçeklikler arası yolculuklarında eşlik etmeye hazır mısın?
 “Heyecan yaratacağı kesin.” - Brandon Mull, Ötedünya Serisi’nin The New York Times çoksatan yazarı -
 “Merak uyandıran bir ilk kitap. Heyecan son sayfaya kadar hız kesmeden devam ediyor.” - School Library Journal - (Tanıtım Bülteninden)
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
4 kitaplık bir seri, kütüphaneden aldım, ilk 2 kitabı mevcut gerisi yok. Heyecanlı bir kitaba benziyor.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bu dünyada yaşam ile ölüm arasındaki farkı en iyi anlatan şey seçim gücüdür . 
*****
Kişisel kader söz konusu olduğunda, evrende insanın seçim yapma kaanatinden daha büyük bir güç yoktur.
*****
  

OKUDUM DERGİ 2022/14 POZİTİF DERGİSİ YENİDEN HAYAT

14 Haziran 2022

OKUDUM DERGİ 2022/14 POZİTİF DERGİSİ YENİDEN HAYAT