Ağaç Ev Sohbetleri #132

28 Şubat 2022

Ağaç Ev Sohbetleri #132

 

 
Bu haftanın konusu  Manxcat / Kuyruksuz Kedi 'den, konu hoşuma gitti:))  buna da yaşamımdan vereceğim örnek var kesinlikle:))
Benim yazmak istediğim konu; GELİN KAYNANA TOPRAĞINDAN OLUR sözü..
 
Yıl 2014 Nisan ayı Fabrika kapanışı yapıldı, evdeyim çalışmıyorum. Günüm, yılım dolu EYT den 4 yıl beklemem lazım maaş için, bunun 1 yılı zaten işsizlik parası ile geçecek. Bu arada SSK müdürü ile konuşma yaptım, çalışayım mı? dışarıdan ödemeye devam edeyim mi ? diye. Adam sağolsun, 
-Yok çalışma dedi, imkanın varsa çalışmadan maaş gününü bekle. Eğer çalışırsan asgari ücretten başlayacaksın, bu da sana yüksekten ödenipte bağlanacak olan şu an ki emekli maaşı miktarını düşürür dedi.
Evdeyim böyle günler geçerken, babam prostat ameliyatı oldu 2. ye doktor olma dediği halde, dinlemedi kimseyi rahmetli. Aralık ayı başı da kalpten beyne pıhtı attı, felç geçirdi. Evdeyiz yürütmeye filan çalışıyoruz, fakat saldı kendini, yani bu kadar yaşadığım yeter ben artık bu dünyadan usulca çekileyim, yada ben bu duruma düşecek insanmıydım düşüncelerine sahip oldu herhalde, saldı kendini iyice ve devamlı yatağa bağımlı duruma geliyor artık. 
 
Bu arada ağbimde benim 1989 yılında evlendi 8 aylık bir evlilikten sonra boşandı. Boşandığında eşi hamile idi, baba evinde doğum yaptı ağbimin bir kızı oldu. Mahkemenin bize tanıdığı günlerde kendisini aldık, bizi de tanısın istedim ben. Ben veya ailem kesinlikle boşanmaya neden olan konu hakkında veya senin annen şöyle idi filan gibi bir konuşma yapmadık. Bizim kız onların edep, ahlak ve terbiyesini aldı. Zaman içinde de görüşmemeyi tercih etti, zorlamadık, ama rastladığımız yerde hal hatır sorup, bir ihtiyacı olup olmadığını sorduk hep. Hatta rahmetli babamın ona rastladığında cebindeki son emekli maaş parasını ona verdiğini, akşam da annem duymasın diye beni kenara çekip te üzerimde para varsa eğer bir miktar kendisine vermemi istediğini bilirim. Neyse kız AROW da çalışıyor, bir kaç kez oradan ayakkabı aldım, ona da istediği bir model varsa alayım dedim, hala bu modeli al dediyse onu da aldım. Duyduk ki bizim kız nişanlanmış, annemde evde ona bazı şeyler yaptı, çetik, dantel, tülbent vs gibi çeyizlik şeyler. Bunları dedi ona götür ver, bende aldım dükkana götürdüm tebrik ettim büyük bir poşet ona teslim ettim. Hatta ayrılmadan önce beyaz eşya veya yemek takımı veya çatal kaşık takımı eksiğin varsa söyle alayım dedim. Yok hala sağol dedi. Ertesi gün kız aradı, hala ben bu eşyaları kabul edemem gel bunları al dedi. Olabilir anne tarafı kabul etmemiş olabilir, gittim poşeti aldım geldim, sormadım bir şey.
Neyse bizim kız evlenmiş, bir kızı olmuş bizim haberimiz yok. Hiçbir şeye çağrılmadık. Ağbimden gelip kızı isteyen de olmadı. 
Evde babamın yattığı günlerden bir gün bizim kız çocuğu kucağında, yanında da kaynanası çıka geldiler. Kapıdan kovacak halimiz yok, içeri buyur ettik. Annem oğlunun torununa bir kendinden bir de babamdan takı takıyor. Ayrıca bizim kız doğmadan ayrıldıkları için, kendisine diye hazırlanan bir 19 yıl öncesine ait bebek eşyaları var.( gelin giderken onları almadı) Annem onları çıkarmış, bunları sana yapmıştık beğendiğin varsa içinden al dedi. Beğendiklerini aldı, bende benim kenarda duran annemin ördüğü bebeklik elbisemi çıkardım, bak bu benim pembe renk bebekliğimin elbisesini istersen bunu da al dedim. Bebek kız ya giyer diye düşündüm. ( Annemim örgüsü çok güzeldir, ördüğü zaman makina örgüsü veya hazır örgü gibi olur yaptığı iş.) Bu elbiseyi beğendi aldı. 
Neyse bunlara kahve yapıyorum dediler ki bahçede içelim, annem babamın yattığı yerde kaldı. Bizde mutfak kapısının orada masada kahve servisi yaptım oradayız, Kaynana kadın, bana aynen şunu söyledi;

- Babanıza annenize burasını sattırıp Kurtuluş ( mahalle ismi)  tarafından bir daire aldıramaz mısınız!!!!!!

Tövbe bismillah kadın ağbimin kızını alırken ağbimden usule uygun isteme gereği duymamış, gelininin dedesinin malının mevkiini beğenmiyor, daha iyi yerden gelininin dedesinin malının üstünden oğlunu iyi değerde bir mal edinmek istiyor.
Daha, Allah gecinden versin, babam vefat etmemiş annem nikah hakkını almamış, kadın herkesten önce babamın malını sahipleniyor.
Ben, annem bu evi yaparken 1970 yıllarda, kendi sırtında taşıdığı tuğlalarla, başka sokaklardan taşıdığı sularla  yapmış, bahçede, çiçeği böceği var,  senin için annemi dört duvar arasınamı sokacağız diyorum içimden. 
 
Neyse içeri geçtik, ağbimin kızı bana aynen şunu söylüyor.

- Hala havuzlu sitelerden kendine bir daire alsana!!!!!

Sıra benim edinecek isem malımın yerini belli etmeye geldi...
 
Hiç sesimi çıkarmıyorum. Kaynana kadın tekrar söz aldı;
 
- Tekrar çalışmayı düşünmüyormusunuz? Daha gençsiniz çalışırsınız?
 
Hayır dedim bir daha asla çalışmayı düşünmüyorum.
Şimdi bu kadın benim niye çalışmamı istiyor? bir beyin fırtınası yapıyorum;
 
1- Evde oturup annemin babamın birikmiş bir parası malı varsa onu yiyeceğimi düşünebilir.
 
2- Ağbimde bizimle birlikte kalıyor, onun çalıştığını yiyeceğimi düşünebilir.
 
3- Benim kenarda bir param varsa , ki yok paraya önem vermem asla, benim için başka şeyler önemlidir,  o birikimin onlara kalmasını düşünüp, ikinci fabrika hayatımda kazanacağımla da geçinebileceğimi düşündü büyük ihtimal.
 
4- Bana dışarıdan bir ev aldırtıp, gelinine yeni bir miras kapısı açabilir.
 
Ben 22 yıl çalışacağım, aileme dahi el açmamışım, çoluk çocuk yok 2. ye bir fabrikaya gireceğim tekrar para kazanmaya başlayacağım!!!!!!!
 
Bana daha gençsiniz çalışırsınız diyen kadın ne yapmış diyorum? 
Kadın çalışmamış, yıllarca sahil kenarına aylarca çadırını germiş, kendini de kumsala sermiş. Kadında annelik duygusu varken, kendini oğluna gelecek hazırlamaya mecbur hişssetmemiş. Ben kalkıcam bir 22 yıl da onun oğlunun mutluluğu ve geleceği için çalışacağım!!!!!!
( kadını ve kocasını karşı komşumuzun yanında çalıştıkları için oradan bazı şeylere vakıfım.)
Tabiki kadının nerde tatil yaptığı beni ilgilendirmez, ama konu bana bir şekilde intikal ediyorsa kusura bakmasın yani.
Neyse bunlar gitti, bende kadının istediğini annemle babama aktardım, tabii babamın bir erkek olarak neler söylediğini az çok tahmin edersiniz:))))
Ertesi gün ağbim çarşıya iniyor, kızı geldi diye bir arkadaşına bahsediyor. O da ağbime aynen şunu söylüyor;
- Sen manyakmısın, ne sokuyorsun onu eve, davetiyeye senin adını dahi yazdırmadı diyor. 
Ağbimin bundan yeni haberi oluyor bizim de haberimiz yok, üzülmüş eve geldi.
- Bir daha gelirse yüz vermeyin dedi.
 
Aradan bir kaç hafta geçti, karşı komşumuzun kocası vefat etti, hatta benim yanımda fenalaştı, hemen ambulans çağırdık, ama takdiri ilahi aramızdan ayrıldı. Bizim kızın kaynatası da bu vefat eden komşunun oğlunun yanında çalışıyor.( emekli ama tekrar çalışıyor olabilir tabi, çoluk çocuk torun var kınamam)
Akşam karanlığı çökmüş, bizim kız kaynanası kaynatası buraya başsağlığına gelmişler, karanlık ta hafiften çökmüş durumda. Babama da yemek yedireceğim ( katı yiyemiyor, sıvı olarak çorba veriyoruz) yattığı yerden kaldırdım, yanlardan yastıkla falan destekledim, sehpada çorba kasesi, yavaşça besliyorum. Bizim kız kocağında çocukla geldi, sokak kapısından sesleniyor hala diye. Seslendim içerdeyim gel dedim. Açtı kapıyı geldi, içeri geçti karşıma oturdu. Bebek te kucağında, güzelim oda acıkmış herhalde ben, babamı beslerken ağzıyla şapşap yaptı. Gitti annemde onada bir tas çorbayla ekmek getirdi. Ben babanı besliyorum, o da kızı besliyor. Neyse besleme işlemi bitti, 
 
- Hala babamın mallarından bana birkaç yastık kılıfı ver, kızı yastıkta beslerken batıyor dedi. 

Babasının malını ondan kıskanacak değilim,verdim.
Bahçeye çıktık, 
-Dur dedim dedenden istediğin bir şey varmı? Bulaşık süngeri, bulaşık teli falan? dedim 
Oradan da bulaşık süngeri falan aldı.
 
Bahçeye çıktık, durdu şöyle bir soru yöneltti bana.
 
- Hala kendine iş bulamadın mı daha?
 
Allahım çıldırmak işten değil, kaynana karı benim 2. ye çalışmak ile ilgili hayır cevabımı kabul etmemiş. Ağbimin kızı üzerinden bana psikolojik yıldırma politikası uygulayarak beni çalışmaya zorluyor.....
Kaynana öğretmiş, gelininin üzerinde bana çalışma baskısı kurmaya çalışıyor, yalnız bu istek ailemin yanında yapılmıyor, ben yalnızken yapılıyor.
Be mübarek daha dakikalar önce ben elimle babamı besledim, sen kızını besledin, dedenin durumunu hiç mi görmüyorsun? 
Çalıştığımı varsay, benim babama gelip bez mi bağlayacaksınız? sonda mı kullanacaksınız? besleyecekmisiniz? Bunları kim yapacak? annem yapamaz, yardımcı tutsam kazancım ona gidecek, 
 
Kaynana tam bir mal ve para sapığı:)) evet bildiğiniz sapık. Bir insanın başka bir insanı rahatsız etmesi için illa cinsi sapık olmasına gerek yok. Para, mal, makam için de rahatsız ediyorsan eğer sapıksın kardeşim başka bir şey değilsin. Bu arada bu sapık kelimesi bana İstanbuldaki kuzenimden geçme, kendisini de özlemle anıyorum şu an. 
 
MANTIKSIZ ABUK SABUK İSTEKLER...
BİZİM KIZ DA KAYNANA İSTEĞİNİ YERİNE GETİRİYOR. KAYNANA TOPRAĞINDAN OLDUĞUNU BELLİ EDİYOR.

Ağzımı açıp bir cevap vermedim. Sokak kapısına yaklaştık asmanın altında durdu, başını asmaya doğru kaldırdı, asmaya baktı, 
 
- Asmanın yaprakları güzelmiş, topluyormusunuz dedi?

Allahım sabır, sen bu gecenin karanlığında o yaprağın güzelliğini nasıl gördün? Ayrıca altında durduğun asmanın yaprağını pek toplamayız GÜZEL değildir yani:)) kuş üzümü asması:)))
 
Bu konuda fitneyi de mutlaka karşı komşu yaptı. Çünkü bahçede 5-6 yerde asma var, yaprak hem kendimize toplarız, hemde isteyene veririz. Arkadaşlarım ister, ne bileyim devamlı taksi işimizi gören ağbi ister, Komşu sarma yapıyordur iç fazla hazırlamıştır telefon açar biraz toplayabilirmiyiz diye, o gelene kadar ben kendime nasıl iyilerden topluyorsam ona da fazla fazla toplarım, buzluğa haşla at, sonra sararsın derim.
 
 Mutlaka o gittikleri komşu yaprak topluyorlar, başkalarına da veriyorlar sende iste hakkını filan dediyse, bizimki de istiyor. ( Komşularda ara bozuculuk yapıyorlar)
 
Fakat o şekil bir isteme yerine, Hatice abla söyledi yaprak topluyormuşsunuz, biraz da bana verin demesini tercih ederdim. Bu tür bir kinaye isteme tarzı olmamış. Allahın yaprağını kimseden kıskanmıyorum ki ağbimin kızı olarak senden kıskanayım. Önemli olan isteme tarzı.  

Evet bizim kız Kaynana toprağından olduğunu doğruladı, 
Komşunun da,  senin de aile işlerine burnunu sokabildiği doğrulandı, 

En son bu kaynatanın yanında çalıştığı kişiye dile getirmişler benim çalışma durumunu. O da siz bu konuya karışamazsınız demiş, çocuk kendi ağzı ile söyledi bana. 
 
Onlara ne oluyor, oturmuş onların parasını mı yiyorum? Kendi kazancımı yiyorum, 22 yıl çalıştım baba parası yediğimi bile hatırlamam ben. Havuzlu siteden daire istiyorlarsa çalışsın alsınlar...
 Şimdi ne geliyorlar ne arıyorlar, bizim kız işe girmiş fabrikada çalışıyormuş, İsteklerini alamadılar gelmekten de vazgeçtiler. Zaten en son telefonda görüştüğümüzde bayram idi, anneannesine gitmiş, sahil kenarına pikniğe gitmişler, bize ne zaman gelicen dedim?
gelmek zorundamıyım dedi...
Değil tabi, istekleri yerine gelmeyince tabi ki ilişkileri böyle bitirirler.... 
 
Arkadaşlar bu zamanda çalışmak inanın ki zor değil, bilgisayarın bir- iki tuşuna dokunuyorsun, işini yapıyorsun, fakat zor olan ne biliyormusunuz insanlar ile uğraşmak, insanı çok yoruyor....
 
Ayrıca o çalışma isteğini yaparken babamın felçli olmasından da vicdanen de hiç rahatsız olamadılar, güzel bir insanlık madalyasını bence hakettiler,
 
ÇIKAR ÜZERİNE KURULU YADA KURULACAK TÜM İLİŞKİLER BİTMEYE MAHKUMDUR.
 
İnsanın insana yaptığını ayı ayıya yapmaz kısmına dikkat....
 





GİTTİĞİNE İNANMIYORUM, GEL DEMEYECEĞİM (ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN)

GİTTİĞİNE İNANMIYORUM, GEL DEMEYECEĞİM (ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN)

 

 
İSTANBUL KADIN OLSAYDI

İstanbul kadın olsaydı.
Oğlu Levent olurdu, kızı Bebek.
Denizleri mavi, martıları beyaz.
Cumbalı evlerde, camdaki saksılarla konuşurdu.
Erkek isimleriyle dolu semtlerine inat.
Kadın olmanın asaletini dağıtırdı bütün sokaklara.
***
İstanbul kadın olsaydı.
Kalbi Taksim olurdu.
Ara sokaklardan çıkıldıkça varılan meydan gibi.
Damarlarında gençlik kanı.
Özgürlüğe açılırdı alyuvarları.
Duvarlarına resimler çizilir, şiirler yazılırdı.
***
İstanbul kadın olsaydı.
Gözleri Galata Kulesi olurdu.
Güneşe tutkusu kocaman.
Yeşile özlemi delice.
Şehrin silueti bozulmasın diye gözü gibi bakardı her karış toprağa!
***
İstanbul kadın olsa, göğsü Darüşşafaka olurdu.
Evlat edinirdi sokak çocuklarını, emzirirdi.
Saçını süpürge ederdi hayata.
Evlerde kardeşlik şarkıları söylenirdi
***
İstanbul kadın olsaydı.
Saçları Çamlıca olurdu.
Tebrik kartlarında üzeri simli çam ağaçları.
Burnu Haliç.
Harika kokular yayılırdı şehrin her yanına.
Elleri şehir hatları vapuru.
Martılara simit ısmarlayan.
***
İstanbul kadın olsaydı.
Dudakları Boğaz olurdu.
Oturup şiirler okurdu denize karşı.
Şarkılar düşerdi yüreğinin tellerine.
Gemiler geçerdi de, haram lokma geçmezdi boğazından!
***
İstanbul kadın olsaydı.
Kulakları Emirgan olurdu.
Güllerin yakasını bırakmayan bülbül seslerini duyardı.
Adalet sarayı Baltalimanı.
Kadınlara şiddet uygulayanları korkusuzca yargılayan.
Özgürlüğün izlerini bırakırdı kumsallara.
***
İstanbul kadın olsaydı.
Dişleri Adalar olurdu.
Ayakları Aşiyan.
Yazlık sineması Kalamış.
Her gece bir tatlı huzur alırdı.
Gece mavisinde ah çekerdi tambur sesi.
Yüreğinin penceresi bütün insanlara açık olurdu.
***
İstanbul kadın olsaydı.
Her gün biraz daha aşık olurduk.
Bakışlarında siyah beyaz resimlerin tadı.
Özlediğimiz ve unutulmuş gecelerde, elbette huysuz ve tatlı kadın olurdu.
Dillerde nağme adı.

Kaan Murat Yanık 
 

İnsanın bir şehri sevebilmesi için oraya büyük bir aşk bırakması lazım diyordu kitaplardan biri....



 
Yağmurlu bir günden hepinize güzel bir hafta diliyorum...
Doğa yavaş yavaş canlanmaya başladı tek tük ağaçlarda çiçekler açıyor, güneşli günler görüyoruz, çayımızı yada kahvemizi elimize alıp bahçede D vitamini alabiliyoruz...
Gördüğünüz gibi kardelenler geçti, diğer çiçeklerimiz açmaya başladı yavaş yavaş. Komşu bir çiçek vermişti geçen sene, galiba o da ters lale gibi bir şey çıktı, bilihare bir ara onunda resmini çekip paylaşırım sizler ile.
 

Havaları güzel bulunca, uzun süredir gri olan saçlarımı değiştirip bahara farklı bir şekilde merhaba demek istedim. Onun içinde kuaförün yolunu tuttum. Sancar sağolsun küllü kumral bir boya attı saçlara, bayramda da boyatıp akabilinde kurban bayramı için röfle yaptıracağım. Yaş gereği saçlar beyazladığı için röfleli kullanmak daha cazip geliyor bana, beyazlar fazla belli olmuyor.
Bol bol da Mustafa cecelli dinledik kuafördeyken:))
 

Bu hafta pek okudum diyemem, biraz bir kaç gün alışveriş için evden ayrıldım. Dışarıda fazla takılmadan, sadece bir noktada kahve içerek eve dönüyorum...
Yıllarca beraber çalıştığım bayan arkadaşım Aynur aradı, o hala çalışıyor başka bir firmada. Bir hafta sonu kızlar ile ayarlayalım buluşalım bir yerde, birer kahve içelim dedi. Sonuç olarak ben evli olmadığım için hangi gün hangi saat olursa buluşmaya gidebilirim, fakat diğer arkadaşların evli olması sebebi ile onların eşlerine ve çocuklarına göre bir ayar yapmaları lazım. Aradım arkadaşlardan birini siz diğer arkadaşla ayarlayın günü saati biz size uyalım dedim. Bu ayarlamayı yaparken Banu'nun babası corona olmuş, maskeli olsada babasının yanında, herhangi bir riske girmeyelim dedik ve buluşmayı bir süre daha ertelemek zorunda kaldık. 
 

Bu arada bu yazıyı yazarken dinlediğim şarkıları paylaşıyorum sizlerle, demek ki bu hafta bu şarkılara çok takılmışım, youtube önüme atıp atıp duruyor bu parçaları:))
 

Sadece bir gazete okuyabildim, bir kaç altını çizdiğim yer var onları paylaşayım sizler ile.....
 









 
 
Biraz tembellik yaptım :))
Bu hafta dinlediklerim;
 
ARKASI YARIN

https://www.youtube.com/watch?v=IdFb0d3741Q
Korkunun Pençesinde | Bahar Vardarlı

MÜZİK

https://www.youtube.com/watch?v=7L7kWEZNH4o
Nesrin Sipahi - Seninle Bir Sonbahar 🎶

https://www.youtube.com/watch?v=trmG2zmWcDA
Kalbi Kırık Serseri 🎶

https://www.youtube.com/watch?v=aFXDisMyTrE
Şevval Sam

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=dsZnsg-Z8kg
Şevval Sam Sibel can

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=JyJWJZ97Swg
Şevval Sam - GÜL GÜZELİ

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=jkzwHfolaEU
Şevval Sam - SEN BU YAYLALARI

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=HAdITfLNNcs
Şevval Sam & Hüsnü Şenlendirici - YALNIZIM

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=zAMd_yQ4_E8
Attila Atasoy - Bir Gün Beni Ararsan

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=6Eppel2wS_Y
Seyyal Taner - Gülme Komşuna

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=1M1wseJYNqU
Seyyal Taner - Ömür Geçip Gidiyor

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=kU8jX5N75wI
Seyyal Taner - Leyla

🎵
https://www.youtube.com/watch?v=a1YrOVOa5ik
Seyyal Taner - Alladı Pulladı

🎵



 
 
 
 
 
 
 
 



KEDİNİ SEV MIRMIRINI DİNLE ( DÜN AKLIMA DÜŞTÜ ÇOŞKUN DEMİR ... RESİMLERDE ŞARKILARI SAKLI....)

25 Şubat 2022

KEDİNİ SEV MIRMIRINI DİNLE ( DÜN AKLIMA DÜŞTÜ ÇOŞKUN DEMİR ... RESİMLERDE ŞARKILARI SAKLI....)

 









 
 
RESİMLER NETTEN ALINTIDIR..

OKUDUM KİTAP 2022/12 YAŞAM AYNASINI KENDİNE ÇEVİR

24 Şubat 2022

OKUDUM KİTAP 2022/12 YAŞAM AYNASINI KENDİNE ÇEVİR

 

 
Hayat bazen inişli çıkışlı bir hız treni gibidir. Hem kendi çizdiğimiz yolculukta hem de karşımıza çıkan sürprizlerde umudumuzu, sakinliğimizi, önceliklerimizi korumak; her yolun düzlüğe varacağını unutmadan devam etme gücünü bulmak insana zor gelebilir. İşte o zaman içinizdeki güce ayna olacak bir yol arkadaşının desteği size kim olduğunuzu hatırlatır. Yaşam Aynasını Kendine Çevir, kendimize söylemeyi ihmal ettiğimiz cümleleri kurmaya yardımcı olacak bir yol arkadaşı. İlham verici sözleriyle, gözden kaçanların farkına varmayı, kendimizi geliştirmeyi, seçimlerimizin gerçek nedenini sorgulamayı, yaşama sevincimizi eksiltmeden hayatımıza yatırım yapmayı teşvik eden bir el aynası, seyir feneri. Hayatına pozitif bir itici güç eklemeyi uman herkesin sorularına ses olacak kitapta Uzman Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan’ın yol boyunca ektiği arayış tohumları, sizi mutlu ve sağlıklı bir hayata yönlendirmeyi hedefliyor. Kalbimin Kendine Göre Nedenleri vardı kitabıyla okurla tanışan klinik psikolog - yazar Hilal Aydın Özcan, yeni kitabı Yaşam Aynasını Kendine Çevir ile insanın iç huzuruna yapacağı yolculuğa eşlik edecek cümleler kuruyor. Psikolog olarak doğru soruları soran, yazar olarak insanın içine işleyen cümlelerle bizi telkin eden yazarın ilham verici sözleri sayesinde daha mutlu bir hayata ulaşmak mümkün. Motivasyonumuzun düştüğü, kendimizi yalnız hissettiğimiz, ayağa kalkacak gücü bulamadığımız ya da yaşam sevincimizi yenileyemediğimiz zamanlarda derin bir nefes alıp umutlanmamızı, sakinleşmemizi ve yalnız olmadığımızı hissetmemizi sağlayacak bir kitap Yaşam Aynasını Kendine Çevir.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
 Kısa alıntıların olduğu güzel bir kitaptı...
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Kendine verdiğin sözün eri olmak.
Sel gidince kalan kum olmaktır, kendine inanmak.
*****
Kendi gözünden gördüğünü seviyor insan.
Güzel vasıflar belirleyin kendinize ki, sonrasında mutsuz olmayın. Kurban rolüne bürünürseniz kuban olursunuz.
*****
Rüzgara göre yönümüzü belirlemesek de rüzgara rağmen doğru olan yönümüzü bulabilsek.
*****
Her şeyi görmeye, herşeyi duymaya merak kişiyi tüketir. En iyisi ne mi? Bazen görmemek, duymamak ve bilmemektir. Çünkü öylece her kötü niyet, sahibinin hevesinde tükenir.
*****
Kabul sağlığa, huzura giden gerçek yoldur, girdin mi dönüşü olmaz, ancak sona da öyle kolay varılmaz.
*****
Her affedemeyişine kendi affedilmeyişinin denk geldiğini düşünüyor insan.
*****
Aynı acıyla benzeşmesek de, başkasının mutluluğundan da mutlu olabilmeyi becebilsek daha güzel olabilir mi hayat?
*****
Sabredenin kendisine saygısı, başkalarına sevgisi ve kuvvetli bir inancı vardır. Sabreden, eş bilir, dost bilir, arkadaş bilir, insan, hayvan, doğa bilir ve hiçbir zaman ben demez önce.
******
Sabretmeyen binbir kavgayla mutlu olmaya çırpınırken, sabredenin ruhu gelişmiştir ya beklerken, ne ekse mutluluk çıkar sonunda.
*****
Zihni olumsuzluklara sabitlemek yerine, biraz daha geniş düşünebilmeyi öğrenmek, bunun için çaba göstermek gerek.
*****
Birini sevmek, onda kendi yansımanı sevmek aynı zamanda.
Geçmiş, en güzel düş insana ama uyurgezerde de yaşanmaz ki hayatta.
*****
Farklılığı meziyetiyle yakalar insan, acısıyla değil.
*****
Aşırı doymadan paylaşabilmek aç olanı doyuracak; biri biraz azalacak, bir diğeri ise biraz artacak. Denge öylece kurulmuş olacak.
*****
Acı söyleyen dost, kusursuz yansıtan bir ayna gibidir.
Dost dediğin sizi kusurlarınızla sevebilendir, kusursuz gösteren değil.
*****
Kim korkmaz?
Sakladığı hiçbir şeyi olmayan...
Kaybedecek hiçbir şeyi....
Zaafları.....
Yalanı, dolanı, hilesi, düzeni olmayan....
Unuttum, bir de gücüne inanan korkmaz.
Korka korka korkmamayı öğrenen korkmaz.
Kendilik değerini fazla büyüterek her şeyi hiçe sayan korkmaz.
******
Her şeye rağmen hal hatır sormak iyidir. Kalbe iyi gelir.
*****
İnsanın evi " evi bildiği" yerdir.
*****
Kendinden başkasının adaletini de düşündüğünde insan, iyilik ve güzellik yayılacak.
*****
İyiler ve kötüler değil, değerler ilahi düzenin koruması altında....
*****
Ruhun özü sever, ah o özü görebilene....
*****
İçini açsan da sözlerle, ikliminde yaşamayan bilemez ne var özünde....
*****
Baktığında ne gördüğün önemli, gökyüzünde büyük bir karanlık mı, yoksa karanlığın içinde paralayan aydınlık mı?
*****
Hiçbir karanlık ebedi değil.
*****
Yalnızlık hissi itilmişlikten değil çoğu zaman itmekten kaynaklı sizin dışınızdakileri...
*****
Kişinin akıl haklarına müdahele edilemez.
Sizin gördüklerini görmesi beklenemez.
*****
Kendi yolunuza bakın. Siz dersinizi alın, ister izleyin ister izlemeyin ama başkasını etkilemeyin.
*****
Bir kalbin gizini dil söylemezse kimse bilemez.
Sözler ve bakışlar tutarlı değilse ruhun sükunetinden söz edilemez.
İnsan tanımak emek ister. Bazen gördüğün ve duyduğun bile yetmez.
*****
Kendi yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma.....
*****
Kendin için istediğini bir başkası için istemiyorsan yarım kalıyor bu çaba.
*****
Mücadele edilmiş bir ömür, kurban kılınmış olduğumuz bir yaşamdan çok daha güzel.
Yaşamadan ölmek israfların en büyüğü değil midir?
*****
Direniyorsak bir tarafımızla hep çocuk kalmaya, sorun yetişkinlikte değil o zaman, peşinden gittiğimiz o yaralı çocukluğumuzda.....
*****
Sevilenin gerçek ihtiyacına göre ortaya koymalıdır ki seven sevgisini, kıymeti bilinsin. Çünkü sevmenin, sevilmenin yok dünya üzerinde bir eşi ve benzeri....
*****
Sevgi en büyük ilaç korkuya, acıya ve öfkeye.
*****
Yıkıntıda sağ kalabilmek için kendi gücümüze, yıkıntıdan kurtulabilmek içinse başkalarının bizim için sarf edeceği güce ihtiyacımız vardır.
*****
Ruhuna iyi gelen şeyleri deneye yanıla öğreniyor insan. Kendini iyi hissetmediği ortamları, yanında huzursuz olduğu insanları eleye eleye yol buluyor ve öylece ruhu da huzur buluyor. Duygu durumunu bozmalarına izin vermemeyi de yaş aldıkça dingin bir ruha ulaştıkça öğreniyor insan. Kendini anlamak.... Hepsi bu kadar.....
*****
Yakından nasıl göründüğüne bakarım, bir de uzaktan. Sözlerine bakarım davranışlarına. Sadece bana karşı değil, başkalarına karşı olan davranışlarına da.
*****
Sizi görmeyenin peşinde koşarken gerçek sevgilere kör olmayın.
*****
Bir başınayken başlar hepimizin hayatı.
*****
İnsan sevgisi kendini sevmekle başlar.
*****
Kendi düşüncemizde birilerini bir yere taşıyor, düşüncemize tezat bir durumla karşılaşınca sevmekten vageçiveriyoruz.
*****
Sevmek kişiyi kusurlarıyla kabul etmek demek.
*****
İyilik içten gelerek, hesapsızca yapılmalıdır.
*****
İyilik yapılır, denize atılır. Deryaya karışmış bir damlayı seçip ayırmaya çalışmayı hangi akıl alır.
*****
Sevgide galibiyet yoktur. " Şöyle olursan severim" yoktur. "Her şey benim dediğim gibi olsun" da yoktur. Sevgide suçlamaz kişiler birbirini, hatta daha fazla düşünür karşısındakini.....
******
Her hal içinde başka insan, kimi zaman güneş, kimi zamansa muhteşem bir gökkuşağı.
*****
Daha sakin, daha güçlü yol alabilmek, sorunlara çözüm, çözüm bulunamayanlara kabul için ruha şöyle bir nefes aldırmak gerek.
*****
Her şeyin bir zamanı olduğuna inananlardanım. Ve herkesin kendine ait bir zamanı.
*****
Gizinden arınmış her kalp öyle güzel ki. Yeter ki kalkmış olsun kalbe inen sis perdesi, öz gösteriyor tüm güzelliğiyle kendisini.
*****
Kötülüğü yok etmek, ancak ondan çok daha büyük bir iyilik gerektirir.
*****
Kişilerin karekterlerini aşan beklentiler içine girmeyin. Ya sizi üzen insanlara kapıları kapatıp gidin o diyardan ya da farklı sonuçlar için farklı yollar deneyin.
*****
İnsan ancak gerçek sevgide sağlık bulur.
*****
Yaşamı her şeyiyle kabul edecek fakat düşleyecek, umut edecek, dileyecek, isteyecek ve asla pes etmeyeceğiz.
*****
Mükemmel olmak değil, insan olmak görevimiz ve insanlığı doğrularımız kadar yanlışlarımızdan da öğreneceğiz.
*****
Saygı belki sevgiden de çok önemli.
*****
Başkasına benzemeye çalışmaktansa kendine uyumlu yaşamak en güzeli....
*****
Dost dediğin yüzü gibi yüreği de sana gülendir.
Senden kötülük beklemeyendir.
İyiliğine sevinen, kötü giden durumlarına üzülendir.
Dost güvendiğindir.
Yeri geldiğinde kimsenin söylemeyeceğini sana söyleyendir.
Arkanı döndüğünde varsa kalmış bir hesabın geride, sana söylemeden görendir.
Dost ne menfaatindir ne idare ettiğin ne de yüzüne güç yetiremediğinden arkasından çekiştirip çivilediğin. Dost sevdiğindir, saygı duyduğun, sağlığına, mutluluğuna duacı olduğun....
Her daim yanınızda olmasına gerek yok. Böyle bir dostun var olduğunu bilmek bile yeter.
*****
Güzel olmak, akıllı olmak, başarılı olmak zorunda değiliz....
Tek bir zorunluluğumuz var....
O da insana yakışır biçimde insanca yaşamak....
*****
Sevgi sadece sevileni, şefkat ise her şeyi kucaklıyor.....
Sanırım bir annenin sevgisi değil, şefkati hiçbir şeye benzemiyor.
*****
Bir mazlumun göremediği hesabını, bir başkası ile mutlaka görüyor yaradan....
*****
Sebepsizce sevdiğimizi sandıklarımız, belki de gelecekten bize el sallayanlarımız.
*****
Keşke sözler yetse bir insanı anlamaya....
Unuttum, bir de o sözlerin tonu var anlayana.....
*****
Farklı olmak istiyorsak ilk önce ruhumuza eğileceğiz. Ruhumuzun milyarlarca rengi var, sadece gözümüzün gördüğü renkleri düşünmeyeceğiz.
*****
Herkes kendi hatasını, kusurunu unutup bir başkasına yönelmiş.
*****
Çabamıza bağlı kılınmış mutluluğumuz.
*****
Kendimize özgü yaşayıp aynı olması gereken değerlerde buluşmalıyız.
*****
Birilerinin bize anlattıklarını susarsak bir başkasına, başımız ağrımaz.
Sözümüzde dürüst olursak, kimse bizi sözlerimiz yüzünden köşeye sıkıştıramaz. 
Özelimiz özel, mahremimiz mahrem kalırsa sınırlarımız zorlansa da aşılamaz. 
Herkese, her şeye hesap vermeye kalkmazsak özgürlüğümüz cebimizde kalır, çarçur olmaz.
*****
Yok öyle her şeyi kaderin ellerine teslim etmek.
İlmek ilmek işlenecek o gelecek.
*****
Belki de en güzel öğretmenlerimiz o bizi sıkıntıya sokan hatalarımız.
*****
Kendisini sevmeyen kalp bilmem bir başkasını yüreğine nasıl dahil eder?
*****
Ortak paydaların yalnızca hoşumuza gidenlerini alıyor, gerisini çarpıyor, bölüyor, topluyor, çıkarıyor, bir şekilde hesabımıza uyduruyoruz.
*****
Hesap kitap içermeyen her söz, davranış, eylem kıymetlim.
*****
İlahi düzene güven içindeyim.
*****
Anne, baba, evlat, eş, sevgili, arkadaş....
Bir liman şart.
Dinlenmeden gidemez, hele de açık denizlerde ruhun gemisi..
*****
Bizi biz yapan irademiz......
Seçimlerimiz.....
Bir de sınavlarımız var fakat, ne seçebildiğimiz ne de kaça bildiğimiz.
*****
Korkmayın, hatalarımız hep olacak fakat hataların dersini alıp kahrını bir köşeye bıraktığımızda yarınımız hep dünümüzden daha güzel olacak.
*****
Herkes hayatı kendi mevcutları ile yorumlayacak, bazen bizim ne olduğumuz, ne yaptığımız, ne konuştuğumuz, ne söylediğimizin hiçbir önemi olmayacak.
*****
Neye niyet edersek hayat bize onu verecek.
*****
Tercihlerimiz farkı oluşturur.
*****
Bazı şeyler siz izin vermedikçe asla elinizden alınamaz.
Yüzünüzdeki gülümseme,
Kalbinizdeki hoşgörü,
Zihninizdeki umut,
Gözlerinizdeki ışık, 
Ruhunuzdaki inanç....
******
Bilmek başka, idrak etmek bambaşka.....
*****
Kendimizi ne sandığımız değil, ne olduğumuz önemli.
*****
Değiştirmek lazım bazen koşullarımızı, çevremizi, tavır ve düşüncelerimizi.....
Gelişebiliyorsak her gün bişr önceki günden ileri, insanca yaşıyoruz demek ki, endişeye gerek yok öyle çılgınlar gibi,....
*****
Gerek yok öyle varlığımıza olduğundan büyük manalar vermeye ya da paspas edip üstüne basıp geçmeye....