ZAMAN İNSANA VERİLMİŞ BİR ARMAĞANDIR

31 Mayıs 2020

ZAMAN İNSANA VERİLMİŞ BİR ARMAĞANDIR

Pazar gününden herkese merhabalar, Bugün yine hava yağmurlu, sabahtan iyi idi, bir makine çamaşır yıkadım astım yarı kurudular, yağmur bastırdı topladım. Ağbim gezmeye gitti bende evi süpürdüm tam yerleri sileceğim viledanın takılan ucu kırıldı. Hadi üstümü giyindim doğru markete uç almaya. Hazır gitmişken bir ikişey daha aldım eve geldim hemen.Deep'in tavsiyesi olan filmi izledim bugün beğendim, size de tavsiye ederim.


KAPAN 2002

Çocukları fidye için kaçırılan genç bir doktor ve eşi, kendilerini amansız bir mücadele içinde bulurlar. Şimdi zaman geçtikçe astım hastası kızlarının hayatı tehlikeye girmektedir ve aile parayı bir an önce fidyecilere ulaştırmak için kendilerini bir kedi-fare oyununda bulur.

Şimdi sıra okumakta......



OKUDUKLARIMDAN 20

OKUDUKLARIMDAN 20





HİÇ SEVMEMEK MUTSUZLUKTUR

30 Mayıs 2020

HİÇ SEVMEMEK MUTSUZLUKTUR

Bugün hava yağmurlu hemde ne yağmur, serinde. Sabahtan yoktu yağmur temizlik yaptım cam sildim:)) Ondan sonra eczaneye gittim ilaçlarımızın günü gelmiş ağbimle ikimizin onları aldım. Oradan migrosa geçtim, yine uygun fiyata kitap varmı diye baktım bir sürü kitap gelmiş ama cep boy:))  önümüzdeki ayın kafa dergisi ve pozitif dergisini aldım. Dergilerin poşet içinde olmasına seviniyorum.


Ucuzlukçuya geçtim çiçek toprağı aldım. Oradan şarküteriye geçtim peynir aldım. Manava geçtim alışveriş yaptım. Oradan kitapçıma geçtim yolda yağmur başladı. Ismarladığım kitaplar gelmiş onları aldım. 


Durağa geçtim minibüs bekledim o yağmurda şırk su oldum. Neyse yağmur hafifledi minibüs geldi. Eve geldim aldıklarımı yerleştirdim. Film izleyemedim dizi izliyorum şu an. Gece de dergi okuyacağım şimdilik benden bu günün haberleri bu  kadar.





SEVGİ ZORLUKLARI AŞMAK İÇİNDİR.

29 Mayıs 2020

SEVGİ ZORLUKLARI AŞMAK İÇİNDİR.

Bugün sabah bir kalktık ortalık sis içerisinde. Hemen tekrar geri yattık. Akşam bayağı bir serindi hava doğalgazı yaktık o derece yani. Sabah ben kalktığımda kahvaltılarını yapmıştı bizimkiler, bende kahvaltımı yapıp bulaşıkları yıkadım, Odalara girdiğimde ise bir bakayım bizimkiler uyumuşlar tekrar. Ses çıkarmadan ortalığı toparladım. Banyoyu temizledim. Ağbim telefona kalktı, öğlen olmuştu onlar kalkınca. Hemen öğlen yemeği yediler, annem çiçeklerini dolaşmaya başladı, ağbim maskesini taktı dolaşmaya çıktı.

Dün bir tane film izledim . Bana biraz ağır geldi siz nasıl sevecekmisiniz bakalım.


SONSUZLUK VE BİR GÜN

Selanik'te yağmurlu bir gün... Ünlü bir yazar olan Alexander, amansız bir hastalığa yakalanmıştır. Karısından, 30 yıl önceki bir yaz gününü anlatan bir mektup alan Alexander için bütün yaşamını geçirdiği sahil kenarındaki evini terketmenin vakti gelmiştir.Ve sonunda geçmişinin ve şimdiki hayatının karışmış olduğu ilginç bir geziye çıkar. O güzel, mutlu dakikaları tekrar yaşayabilmek için... Belki bir günün içinde belki de bir sonsuzluğun...Bu yolculuğun içinde karşısına çıkan beklenmedik kişiler ise 'bugün'ün getirdiği süprizler olarak hayatının son anlarında yer edecektir. 


Sitesinde daha geniş bir açıklama bulabilirsiniz.




MUTLAKA OKUYUN BAYILDIM

MUTLAKA OKUYUN BAYILDIM

 Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.

Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mi” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.

Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın.

Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?” diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de “başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.

Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.

Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.

Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burda eskiden hep bi yerim vardı” dersin.

Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin icin çocuk oyuncağı olsun.

Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.

Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, iskence. Kıymetini bil. Yarin ne olacağı belli degil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.

Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.

Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü.

Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir.Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.

VE

Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner.

ALINTIDIR

BİZDE YİTİK OLANI YENİDEN BULABİLİRSEK, DÜNYAYI DA YENİDEN İMAR EDERİZ.

28 Mayıs 2020

BİZDE YİTİK OLANI YENİDEN BULABİLİRSEK, DÜNYAYI DA YENİDEN İMAR EDERİZ.

Bugün hava yağmurlu serin, sabahtan yağmur yoktu fasulyeleri ektik. Şu an yağmur yağıyor. Bizimkiler yağmur uykusuna yattılar. Ben de ses çıkarmadan ev işlerini süpürge hariç yaptım. Sabahtan işlerimi bitirmiş oldum.


Bu ayın kitap okumalarını sonlandırdım, ay sonuna kadar dergi okuyacağım kısmetse, elimdeki birikmişler bitsin.


GECE KATİBİ

Bart Bromley, oldukça zeki bir otel görevlisidir. Kıvrak zekası ile sosyal becerilerini geliştirmek için otel müşterilerini kayıt altına alan Bart, bu görüntüleri arşivlemektedir. Gece nöbetçi olduğu sırada otelde bir kadın öldürülür ve baş şüpheli de kendisidir. Elinde kamera kaydının olmasını polise suç teşkil edeceğini düşündüğü için söyleyemez ve masumiyetini kanıtlamak için katilin peşine bir dedektif gibi düşer.


THE QOUARRY

The Quarry, öldürdüğü vaizin yerine geçen bir adamın hikayesini konu ediyor. Gezici bir vaizi öldüren bir adam, gittiği küçük kasabada öldürdüğü adamın yerine geçer. Kasaba halkı, kendisini vaiz olarak tanıtan adamın konuşmalarını sevse de yerel polis şefi Moore adamdan şüphelenmeye başlar. Bir süre sonra Moore’un bir taş ocağında yaptığı korkunç keşif, katilin özgürlüğü için savaşmak zorunda kalmasına neden olur.

2 günde izlediğim filmler bunlar, 2 bölümde dizi izledim.





OKUDUKLARIM 31 YAKICI SIR

OKUDUKLARIM 31 YAKICI SIR

“Stefan Zweig yakasından kavradığı okurunu o huzursuz, tekinsiz, tedirgin dünyasına daha ilk satırlarıyla çekiverir. O bir atmosfer yaratma ustası: “Peşrev paragrafları” ile oyalamaz; bizi ele geçirmesiyle kendimizi bodoslama olayların içinde buluveririz. Bizleri okur olarak genellikle, sonunda karakterlerin bir şekilde dönüştüğü anlatılar etkiliyor. Yakıcı Sır’da öncelikle Edgar’ın dönüşümüne tanık oluruz. Öykünün başındaki o her şeye inanan, yardımsever, güven dolu saf çocuk; aldanmamayı öğrenen, sinsice planlar yapan bir zalime dönüşür. Fakat Edgar masumiyetini yitirmenin bu sancılı sürecini de atlatacak ve sonunda, affetmeyi bilen, kendisine bunca acıyı yaşatmış barona bile, yetişkinliğin kapısını açtığı için minnet duyan olgun bir insana evrilecektir.”

Genç, yakışıklı ve çapkın bir baron, tatil için gittiği otelde gününü geçirebileceği bir kadın arar. Kısa zaman da bir  kadını gözüne kestiren baron, kadınla tanışmak için ilk olarak kadının on iki yaşındaki oğlu Edgar'la tanışır. Yakıcı Sır'da bir yetişkinin arkadaşlığına kendisi alıştıran ve bu arkadaşlığı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Edgar'ın ruh halini anlatıyor.Çocuk deyip geçmemek lazım insan ilişkilerindeki gizleri ,duyguları açıkça anlamasalarda hissedebiliyorlar. Stefan Zweig çocuk bakış açısıyla anlatmış.

Birini aldatan ötekinide de kolayca aldatır.
*****
Sevginin gücü hiçbir zaman tam olarak anlaşılmaz.
*****
İnsan birine yalan söylüyorsa, başkasına da söyler.
*****
Sebepsiz yere kaçmaz insan!
****
Çocuklar, hastalıklarıyla hep övünürler. Çünkü tehlikede olunca yakınlarının gözünde önemlerinin artacağını farkındadırlar.
*****
Nefret halinde insan hızlı öğrenir.
*****


YOL KARARDIĞINDA YOLUNU AYIRANA DOST DENMEZ

27 Mayıs 2020

YOL KARARDIĞINDA YOLUNU AYIRANA DOST DENMEZ

Dün akşam üzeri yağmur yağdı, bu günde rüzgarlı ve soğuk bir hava var. Annem bir karık daha yaptı fasulye ekmek için, yağmur bastırınca kaldı ekemedik. Bugün de çamur bahçeye girilmiyor.
Sabah erken kalkıp kahvaltılarını yapmışlar, bana dokunmamışlar ben uyudum 10 gibi kalktım ağbimin insülününü yaptım. Ortalığı topladım, bulaşıkları yıkadım. Akşam yemeğini ocağa koydum.
Üstümü değiştim, maskemi taktım çarşıya gittim. Manava uğradım meyve ve domates salatalık aldım. Bankaya uğradım. Çanta tamircisine gittim çantamın fermuar kısımlarında açılma var. Yeni fermuar yaptırmak için tamire bıraktım. 


Oradan markete geçtim ağbimin peyniri bitmiş onu aldım, tam çıktım arkadaş ile karşılaştım karantinadan bu yana telefonda görüntülü konuşuyorduk. O da annesine salatalık almaya uğramış, ama maalesef ürünler tam açılmadığından salatalıklar açılmamıştı daha. Kenarda sosyal mesafeyi koruyarak biraz sohbet ettik. Sonra ayrıldık.


Sonra anneme çiçek aldığım seranın çiçekçi dükkanına geçtim bu güzellikleri aldım. İnstagramda gördüm frida saksılık çok hoşuma gitmişti bende bunları kendime hediye ettim.

saat şu an 14:35 bu saatten sonra sadece bir film izleyebilirim. Yeni bir diziye başladım In the dark umarım sonuna kadar gidebilirim.
Filmi yarın size bildiririm. 
Bu arada yeni blog komuta sayfasına bakan oldu mu? yayın kısmına baktım yeni yayını nasıl gireceğim bulamadım o ekranı? bilen varsa paylaşırsa sevinirim.




ÖĞÜTLER ANCAK ÖĞÜT VERENE YARARLIDIR.

26 Mayıs 2020

ÖĞÜTLER ANCAK ÖĞÜT VERENE YARARLIDIR.

Sessiz, sakin, rüzgarlı sıradan bir gün. Normal gündelik işler yapıldı. Biraz bahçede dolandık çer çöp toplandı. Öğlen yemeği yenildi.


ASLINDA SENDE BENİM GİBİSİN

Başarılı bir sanat simsarı olan Ron Hall; iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun, özel hayatında sürekli başarısızlığa mahkum biridir. Bitmek üzere olan evliliğini kurtarması için, karısı ona son bir şans verir. Buna göre Ron, bir evsiz ile arkadaşlık edecektir. Ancak çiftimizin hayatına giren bu evsiz, her ikisini de derinden etkileyecek, farklı düşünce yapılarına garkedecektir...İzlemekte olduğunuz Same Kind of Different as Me, aynı adlı çok satan kitaptan uyarlandı.

Bayramın son gün filmi idi, gözyaşları ile bitirdim filmi.







OKUDUKLARIM 30 ATEŞİN ŞARKISI

OKUDUKLARIM 30 ATEŞİN ŞARKISI

Üç yaşındaki kızının saldırısına uğradığında Julia'nın hissettiği tam da budur. Genç kadın, dünyalar tatlısı kızı Lily'ye ne olduğunu anlayamaz, ama onu bu hale neyin getirdiğini biliyordur. Ya da bildiğini sanıyordur.

"Her şey o zaman değişti işte. Kâbus o zaman başladı. Incendio'yu ilk çaldığım zaman. Bu müzikle ilgili bir şey hayatımıza bulaştı ve kızımı, her gördüğümde kanımı donduran birine dönüştürdü."

Julia, bir antikacıda bulduğu Incendio adlı bestenin, kızı üzerindeki ürkütücü etkisinin sırrını çözmek zorundadır. Bu uğurda yalnızlığı göze alıp, yabancı bir şehrin karanlık geçmişine uzanan sokaklarında kaybolsa bile.

Klasik Tess Gerritsen tarzının dışına çıkmış. Gerilim yoktu. Konu 2. dünya savaşı ile bağlantılı idi.Tarih, aşk, müzik hepsi bir arada.Okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim. Kitaba konu olan besteyi de mutlaka dinleyiniz.




İnsan değerini ispat etti mi saygı her zaman peşinden gelirdi.
*****
İnanmak zorundayım yoksa geriye umut edecek bir şey kalmaz ve ben umut olmadan yaşayamam.
*****
Hiçbir şey görme. Hiçbir şey duyma. Hiçbir şey söyleme.
*****
Mevsimler tarlalarda kaç cesedin yattığına bakmaz; çiçekler açacaklarsa açarlar.
*****
Doğru olanı yaptığın için kimseden özür dileme.


BİLMEM NERESİNDE YANILDIM BEN BU HAYATIN?

25 Mayıs 2020

BİLMEM NERESİNDE YANILDIM BEN BU HAYATIN?

Bugün sabaha karşı yine yağmur yağdı, ortalık serinledi. Sabah beni erken kaldırmadılar kahvaltılarını yapmışlar yalnız 9:30 gibi annemin seslenmesine kalktım, bahçeden geliyordu ses çıktım dışarı baktım, bitişik komşu şükran abla da bizde. İki komşu sabah sabah kendi bahçelerinde yaprak toplamışlar bayram sabahı:)) Şükran abla dün bayramlaşmaya geldi, her bayram ağbime ev baklavası getirir. Tabii ağbim şeker hastası olduğu için bir samsı yer sadece. Dün Hayriye abla ve kocası da bir kahve içimi uğradılar. 65 yaş üstü dışarı çıkma günü idi ya bundan istifade ettiler:))


Şükran ablaya kahve yaptım içti, sonra bizim bahçede turlamaya başladı, sardunyalardan filan dal aldı. Ön bahçede dolaşırlarken bir taksi durdu evin önünde bir adam ile kadın indi. Nihayet birilerini gördük dediler. Anneme teyze bahçen çok güzel şu iki gülden dal verir misin dediler? Annem de bağ makası ile kesti dal verdi. Ekim de tutar şimdi tutmaz ama yine de vereyim dedi. Adam ben bal ile her zaman köklendiriyorum onları dedi. Bir kavanoza toprak koyuyormuş, dalın en alt kısmını yontup bala bulayıp ekiyormuş kavanoza, köklendiğinde de toprağa alıyormuş ilk defa duydum. Onlarda bize 4 kök fesleğen verdiler bağ evlerine gidiyorlarmış. Şükran abla gidince yaprakların saplarını kesip haşladık, oturduk bir tencere sarma yaptık. Artan yaprakları dondurucuya kaldırdım.


Sonra annem başladı bahçede beni burda resim çek hatıra kalsın size demeye. Ağbimle birlikte bir kaç yerde fotolarını çektim. 


Bugün film yok, dergi okuyup dizi izleyeceğim.




OKUDUKLARIM 29 HER YERDE KAN VAR

24 Mayıs 2020

OKUDUKLARIM 29 HER YERDE KAN VAR

Ayşe Kulin’den Osmanlı’nın son dönemine çok çarpıcı bir bakış: Her Yerde Kan Var!

Sultan Abdülaziz’in sır dolu ölümüyle sonuçlanan bir dönemi, saraydaki birçok önemli kahramanın gözünden okuyoruz bu romanda. Kulin’in bütün karakterlere kimi zaman müthiş insani hassasiyetle, kimi zaman da edebiyatın bütün sınırlarıyla yaklaştığını görüyoruz.

Her Yerde Kan Var yakın tarihin aslında bugüne ne denli benzediğinin, tarihin sadece tekerrürden değil, tefekkürden de ibaret olduğunun romanı. Dönüp o dönemi bütün canlılığı ve dürüstlüğüyle okumaya dair hakiki bir çağrı, bir vaat!

“Aksaray’dan kan geliyor

Ben sandım ki yar geliyor

Çıktım baktım pencereye

Çerkez Hasan can veriyor” türküsünün hep bizimle olduğu, nefes nefese okuyacağımız bir bakış romanı Her Yerde Kan Var…

Ayşe Kulin’in incelikli kaleminden.


 Sultan Abdülaziz in cinayetini anlatmış. Kitabın en sonunda Çerkez Hasanın idamı ile bitiyor buraya türküsünü de ekledim çok acıklı hikaye...


Kadın kısmı birbirine girişti miydi, ne yaparsan yap, hiçbirini memnun edemezsin, bu yüzden her zaman onların çekişmelerinin dışında kal.
*****
Aksaray 'dan kan geliyor
Ben sandım ki yar geliyor
Çıktım baktım pencereye
Çerkez Hasan can veriyor
*****

BAYRAM AF GÜNÜ, BARIŞ GÜNÜDÜR.

BAYRAM AF GÜNÜ,  BARIŞ GÜNÜDÜR.

Bayramın ilk gününden herkese merhaba, nasıl geçiyor diye sormuyorum hepimiz evlere kapandık biliyorum. Umarım önümüzdeki bayram böyle olmaz. Komşular ile balkondan bahçeden bayramlaştık buna da şükür diyelim.
Bizimkiler öğlen yemeğinden sonra uzandılar, ben öğlene kadar bir film izledim. Akşamüzeri de bir iki bölüm dizi izlerim.


Şimdi kenara çekilip dergimi okuyayım biraz.








NASILSA HERKES ÖZGÜRLÜKTEN YANA

23 Mayıs 2020

NASILSA HERKES ÖZGÜRLÜKTEN YANA

Sabaha karşı yine yağmur vardı. Kalktığımda ise dinmişti. Akşam karanlık basmadan dayımın oğlu ve kızları geldiler, geldikleri gibi de erik ağacına yöneldiler, eriğimizin maşallah tadı çok güzel. Neyse hazır zayıf kızlar gelmişler içeriden merdiveni onlara verdim, ellerine de poşet verdim, erdikleri yere kadar ağacı sıyırdılar. Bitişik komşuda seslere çıkmış tam siz ne yapıyorsunuz diye bağıracak onlara bizi de dışarda otururken görünce bağırmaktan vazgeçti. Birazını bize bıraktılar. Onlarda köyden bakla getirmişler bize. Baklalar kartlaşmış sabah annem içlerini ayıkladı minik içlilerden çorba yapıcakmış, iri içlerden ise yemek.


Tüm gün temizlik yaptım, ortalık topladım, cam sildim, kışlık tülleri çıkardım yazlıkları taktım. Yarın bayram gelen olmaz ama ne olur ne olmaz. İşim bittikten sonra çamaşırları astım. Oturdum birde film izledim güzeldi beğendim belki bayram filmi yaparsınız.


303 (2018)

Jan insanların doğuştan bencil olduğuna inanmaktadır. Onun için de Berlin'den beraber seyahat etmek için anlaştığı kişi onu ortada bıraktığında hiç şaşırmaz. Jule ise insanların özünde empatiye ve işbirliğine yatkın olduğuna inandığından, Jan'ı külüstür karavanı ?303?e davet eder. İkisi de Atlantik kıyılarına doğru gitmek istemektedir. Jan'ın hedefinde İspanya vardır; orada gerçek babasıyla tanışmak istemektedir. Jule ise erkek arkadaşının yanına, Portekiz'e gitmektedir. Aslında en başta yalnızca Köln'e kadar beraber seyahat etmeyi düşünmüşlerdir lakin geride bıraktıkları her kilometreyle birbirlerinin dünyasını daha da ilginç bulurlar: Kapitalizm insanı giderek bir Neandertal'e mi dönüştürmektedir? Tek eşlilik mutsuzluk mu getirir? İnsan kime aşık olacağına karar verebilir mi? Önce Fransa'ya ulaşırlar birlikte, ardından da İspanya'ya. Aralarındaki sohbet de giderek derinleşir. Birbirlerine aşık olmamak artık ikisi için de çok zordur.


Muhteşem bir spritüel film kendini arama , kendini bulma , kendini sevme filmi olmuş ve de çok samimi ve akıcı


Hepinize hayırlı bayramlar şimdiden.

OKUDUKLARIMDAN 19

OKUDUKLARIMDAN 19






HERKES ÖZGÜRLÜKTEN YANA

22 Mayıs 2020

HERKES ÖZGÜRLÜKTEN YANA

Dün cam sildim ya, sabaha karşı yağmur yağıyordu kalktığımda:)) böyle olur zaten hep...
Sabah kalktığımda dinmişti ama, bizimkilerde kahvaltılarını yapmışlardı. Ağbimin insülünü yaptım. Saat 11:30 a kadar evde oyalandım işler ile. Dün kitapçımdan mesaj gelmişti kitabımın geldiğine dair 12 de açtığı için dükkanı ona göre evden çıkmam gerekiyordu.


Saat 11:30 gibi evden çıktım A101 e gittim minik sütlerden aldım ağbime sabahları kahvaltıda süt içiyor çünkü. Ordan peynirciye geçtim, sahibi hakan orada imiş, hemen işimi halletti çıkarken de ağbime selam söyledi. Manava geçtim sebze meyve aldım kirazın kilosu 40 lira olmuş:)) Oradan kuruyemişçiye geçtim kuruyemiş ve çikolata şekerlerden aldım. Tatlıcıya geçtim 1 kilo baklava aldım. Ne olur ne olmaz bizim yan komşular gelir gene gelir:)) oradan kitapçıma geçtim kitabım gelmiş onu aldım. Minibüs ile eve geldim. Ağbim yürüyüşe çıkıyordu öğlen yemeği yedin mi dedim hayır dedi. Annem de bir karık daha biber ekmiş oturuyordu. Öğlen yemeklerini yediler biri yürüyüşe çıktı biri içeri girdi uzandı. Ben bir film izledim.





GÖVDEMİZDE ÇİÇEKLENEN NE VARSA, KALBİMİZDE YAPRAK DÖKMEKMEKTEDİR.

GÖVDEMİZDE ÇİÇEKLENEN NE VARSA, KALBİMİZDE YAPRAK DÖKMEKMEKTEDİR.

Bugün hava rüzgarlı yağmur havası var ama yağamıyor. Çamaşır kurutma havası olduğu için 1 makina çamaşır yıkadım astım. Sonra mutfak kilimlerini attım makinaya. Ortalığı topladım. Camları fırçaladım. Evet ben camları araba fırçası ile fırçalayıp hortum tutuyorum. Özellikle camekanı camlar yüksekte ben merdiven de çıkamıyorum düşüp bir yerimi kıracağım diye korkuyorum. Fırça ile sabunluyorum, hortumla duruluyorum, sonra çek çeke bez dolayıp kuruluyorum:)) Evin içinden normal siliyorum ama ah şu yükseklik korkusu neler yaptırıyor insana:))


Daha sonra öğlen yemeği hazırladım. Bizimkiler öğlen yemeği yerken çamaşırları katladım, yerleştirdim. Bir film açtım sonlara doğru sıkıldım, durdurup biraz uzandım. Bir ara kalktım baktım annemin bahçeden sesi geliyor mırıl mırıl kiminle konuşuyor dedim mutfak camından baktım, halasının oğlu gelmiş, onunla konuşuyor. Çıkmadım sevmem kendisini 4 oldu evlenip boşanıyorhep kadınlarda hata onda değil. Sonuncu evleneceği de kanser olmuş bırakmış onuda annem anlattı. Sonra erik toplayıp biraz gitti.


HOTTO RODO

Kazuki Miyaichi (15)(Rena Nounen) annesiyle birlikte yaşamaktadır. Annesi zorunlu bir evlilik yaptığı için eşini kaybedince eski sevgilisiyle tekrar görüşmeye başlamıştır. Fakat Kazuki babasından sonra annesinin ilişkisine sıcak bakmaz ve annesini suçlar. Bu yüzden annesine karşı soğuktur ve annesinin onu sevmediğine inanmaktadır. Hiroshi Haruyama(16) (Hiroomi Tosaka) okula gitmek için yarı zamanlı çalışan sorunlu bir çocuktur.Aynı zamanda "Geceler" adında bir motosiklet çetesinin üyesidir.