BEN KALBİM GİBİ SEVERİM SENİ

31 Mart 2013

BEN KALBİM GİBİ SEVERİM SENİ

Mutlu bir pazar gününden hepinize merhabalar.
Bu gün; saatlerde ileri alındı ne kadar güzel oldu. Artık iş çıkışları daha bir fazla gezebiliriz, günler uzadı nasılsa.

Bu gün  havayı güzel bulduk,

biraz temizlik perileri uğradı. En son saat 14:00 gibi ütü bitti ve ben kendimi dışarıya attım. Hava çok güzeldi. Amacım KİTAPKARDEŞLİĞİ nisan ayı kitabını uzun zamandır kitapçımdan bekliyordum, ama bir türlü getiremedi İstanbul'dan buraya kitabı. Son olarak bu gün bir daha sorayım dedim, fakat yine yok kitap kargoya koymamışlar. Galiba bu ay katılamayacağım kardeşliğe:(((

Daha sonra ÖZSÜT'e geçtim, çayımı söyledim ve kitabımı aldım biraz kitap okudum. Aşağıdaki kitabı okumaya başladım.

İki saatlik bir ÖZSÜT ortamından yürüyüş yapmak üzere ayrıldım.
İstasyon caddesi dediğimiz caddeden uzun bir yürüyüş yaptım. Oradaki KİPA'ya uğradım, elim hep kitaplarda, ev de dünyanın kitabı var fakat gözüm doymuyor. En son geçenler de, aşağıdaki kitapları almıştım. 
Neyse bu sefer kipadan seçtiğim kitapları isteksizce yerine bıraktım, aklım hala orda şeytan git al diyor:)))  Sanki diploma alacağız yeniden:))))))))
İsteksizce alacağımızı alıp ( kitap olmadan) tekrar yavaş yavaş yürüyüşümüze devam ettik. Ucuzluk pazarında çiçekler sepet sepet dükkanın önüne dizilmiş. Yine dayanamadım Anneme bir kaç çeşit çiçek aldım. Bir tanesi aşağıdaki papatya.

Ne yazık ki doğunun gerçeği bu ve karikatüre çok güzel yansıtılmış.
Allah birden fazla çocuğu olana yardım etsin ihşallah.


YENİ BİR KİTAP BAĞIŞIMIZ DAHA OLDU

30 Mart 2013

YENİ BİR KİTAP BAĞIŞIMIZ DAHA OLDU

Biliyorsunuz KİTAPAGACI.ORG sitesinde okuduğum kitapları okullara bağışladığıma dair bir ilanım var. Bu ilana istinaden benim ile bağlantıya geçen FATİH KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ müdür yardımcısı ile yapmış olduğumuz yazışma sonucu aşağıda belirlediğimiz kitapları okulun kütüphanesine gönderiyorum. Umarım benim aldığım okuma zevkini kendileri de alırlar. Keyifli okumalar diliyorum.
Eğer sizde birkaç kitap gönderirseniz okul olarak memnun olacaklarını belirttiler.

ADRES:

FATİH KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜDÜRLÜĞÜ
Fatih mahallesi Fındıklı sokak
Osmangazi/BURSA

MAİL ADRESLERİ:

susenberbozkurt@hotmail.com

DİKKATTTTTTT.................
Kitaplarınızı gönderirken PTT KARGO'nun
SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
ÇOKLU KİTAP GÖNDERİMİ'ni seçerseniz kargo ücretinin yarısını ödüyorsunuz.


OKUDUM -35- KİTAP HIRSIZI / MARKUS ZUSAK

29 Mart 2013

OKUDUM -35- KİTAP HIRSIZI / MARKUS ZUSAK
Uzun zamandır okumayı düşündüğüm ama almayı hep ertelediğim bir kitaptı. Nihayet zamanı gelmiş ki, aldım ve okudum. İyiki okumuşum son 50 sayfası gözlerim dolu dolu okudum.

Liesel ve erkek kardeşi, anneleri tarafından Münih'te bir aileye evlatlık verilmek üzere yola çıkarlar. Tren  de erkek kardeşi Münih'e varmadan vefat eder. İsmi bilinmeyen bir kasabada kardeşini mezarlığa gömerler. İlk kitap hırsızlığını mezarlıkta yapar. Liesel'in Münih'teki yeni annesi Rosa yaşamını çamaşır yıkayarak ve ütü yaparak, yeni babası Hans ise boyacılık yaparak ve akordiyon çalarak kazanmaktadırlar. Liesel okula başladığında okuma yazma bilmemektedir, babası hans evlerinin bodrumunda ona alfabeyi ve okutmayı başlar. Yıllar içerisinde savaş başlar ve bodrum katlarında bir yahudi olan Max'ı uzun süre saklarlar, aralarında dostluk oluşur. Zaman içerisinde kelime haznesini geliştirmek için birkaç defa valinin evinden kitap hırsızlığı yapar. Bonbardıman sırasında sığındıkları sığınakta herkese kitap okumaya başlar. Ruby en değer verdiği ve hırsızlığı birlikte yaptıkları bir arkadaşıdır. Özellikle 460. sayfadaki yahudilere toplu geçiş yollarına ekmek kırıntısı bırakma ve 533. sayfada bodrum kattan ayrılmak zorunda kalan Max ile tekrar buluşmaları gerçekten beni etkileyen konulardı. Kitabın anlatımı Ölüm Meleği tarafından olmaktadır.

Altını çizdiklerim

SAYFA 28: Yer değiştirmek, bir şeyleri değiştirecekmiş gibi yoksullardaima oradan oraya taşınırdı.
SAYFA 67: İnsanların hayatlarında dönüm noktaları vardır.
SAYFA 168: Kimse bir yıl içinde iki kez şanslı olamazdı.
SAYFA 175: Suçlu olabiliriz ama tamamen ahlaksız değiliz.
SAYFA 207: Karanlıkta insanın sezgileri daha güçlü çalışıyordu.
SAYFA 208: İnsan her zaman dilediğini elde edemezdi.
SAYFA 229: Çocuğun bazen inatçılık etmeye hakkı vardır.
SAYFA 256: Ölümün bile duyguları var.
SAYFA 288: Hak gereği bizim olanı almalıyız.
SAYFA 410: Kederinizi unutmayın.
SAYFA 513: İnsanlar ölecek kadar akıllılar.
SAYFA 544: Kelimeler. Neden var olmak zorundaydılar ki?

Domuz kız LİESEL ve keriz RUBY' nin hikayesini okumak için lütfen geç kalmayın.

AMANDADAN DERS ALALIM.

28 Mart 2013

AMANDADAN DERS ALALIM.
Bu anne köpeğin ismi Amanda. Yaşadığı yerde yangın çıktı. itfaiyeciler olay yerine gelince gözlerine inanamadı. Bu anne yangının ortasına
girip yavrularını tek tek dışarı çıkarıyordu. Onları en güvenli yer olan itfaiye aracının bagajına taşıdı.
Bütün bu olup biteni izleyen itfaiyeciler hemen bir veteriner çağırdı. Sadece bir yavru hafif yanmıştı.
Ama anne Amanda tüm yavrularını kurtarmayı başarmıştı.

Bugün insanlığın bu köpekten öğrenmesi gerekenler var..!

OKUDUM -34- KUPA VALESİ / ADREW GROSS

27 Mart 2013

OKUDUM -34-  KUPA VALESİ / ADREW GROSS




Herkese merhabalar. Birkaç gündür yağışlı bir hava ile iç içeyiz.
Kısa aralıklarla hızlı yağan yağmurlara kucak açıyor toprak ana ve bağrında yetiştirdiklerini suya doyuruyor. Böyle bir yağmurun ardından fotoğraf makinamla bahçeye çıktığımda, lalenin üstündeki yağmur damlalarını fotoğraflayım derken, ömrü 1 gün olarak söylenen bir kelebek giriverdi pozumuza.
Ağaçlar beyaz taç  yapraklarını döktü yavaş yavaş, aşağıdaki duruma dönüştü çiçekler...
Ara sıra böyle fotoğraf karemize artık kuşlarımızda girmeye başladı. Kendilerini özlemiştik ne güzel oldu artık iç içeyiz.
Yeni bir kitabımız daha bitti.
Kupa valesi kitabında doktor JAY yeğeninin intihar haberi üzerine ağbisi CHARLİE'nin yaşadığı şehre gider. Ölümün ardında yatan korkunç sır ve hayatı pahasına bu sırrın peşine düşen doktor JAY'ın yaşadıklarını aktarıyor kitap.
Adrew GROSS'un yaşanmış bir olaydan kaleme almış olduğu bu kitabı zevkle okudum. Kapak olarak dikkatimi çekmişti ve yanılmadım.
Altını çizdiğim satırlar;

SAYFA 8: Hayatta herkesin bir değeri olduğuna inanırdı, herkesin birileri tarafından sevildiğine.....
SAYFA 50: Her hastanın bir hastalık öyküsü, bir tedavi tablosu, konulmuş teşhisleri ve değerlendirmeleri vardı. İnsanları bir yerde tek başlarına bırakamazlardı.
SAYFA 73: Fakirseniz kimse sizin için kılını bile kıpırdatmaz.
SAYFA 78: Bir çocuk anne babasının başardığından daha çok şey başarmalı hayatta.
SAYFA 146: Talihsiz olaylar her zaman olur.
SAYFA 158: Sen bir doktorsun. Senin işin gerçeklerle ilgilenmek olmalı, hayallerle değil.
SAYFA 210: Her horoz kendi çöplüğünde öter.
SAYFA 249: Bir kurt avını öldürmeden önce onu izlemeyi çok sever.
SAYFA 252: Tanrı'ya iman ederiz.
SAYFA 264: Bunca yıllık hayatımda öğrendiğim bir şey de ölümün insanın kişisel aydınlanması için son derece önemli bir sebep olduğu.
SAYFA 282: Aşkla yapılan hiçbir şey özünde kötü olamaz.
SAYFA 431: Hayat size ne oyun oynarsa oynasın, siz yolunuzdan ilerlemekten asla vazgeçmeyin.
 Kitabı okurken bir sayfada geçen müziği yine YOUTUBE'dan buldum sizin içinde ekliyorum.

YAŞAMDAKİ ŞİİRİ KENDİMİZE SUNMAK

26 Mart 2013

YAŞAMDAKİ ŞİİRİ KENDİMİZE SUNMAK

Yaşam denilen “şey” nedir? Niye yaşıyoruz, şimdiye kadar neden yaşadık? Böyle bir soruyu yalnız şairler, filozoflar mı düşünmüştür? Hemen herkesin zaman zaman içine düştüğü boşlukta aradığı nedir?
Felsefecilere soralım en iyisi.. Onlar daha iyi bilirler mi? Nerden nasıl öğrenmişler? Kitaplardan mı, yaşantının kendisinden mi?
Aldım yine sizi bir yere götürdüm. Bilmediğiniz tanımadığınız bir uzak yurt köşesine mi, yoksa dünyanın uçsuz bucaksız bir yerine mi? Henüz keşfedilmemiş bir köşeden seslenmeye kalkışıyorum. Evet, anlamı ne bu boşlukta çırpınmamızın? Doğmuşuz bir kez. Elimizde değildi dünyaya gelmemek. Hem de belli süre yaşamak için!.. O süre değer mi bunca acılar, kırgınlıklar içinde ömür sürmeye? Böyle diyecekler çıkabilir. Hem sorar hem de yanıt bekler! İşte sana belli süreyle bir yaşam olanağı. Aşklar, sevgiler, dostluklar senin, hepsi sana sunulmuş! Kim sunmuş? Doğa olayıdır çözülememiş. Nasıl rüzgâr, yağmur, kar, güneşli günler kendiliğinden sana gelmişse.
Elimizde değildi doğmamak... Belki babamız, annemiz de farkında değildi. Bir doğa olayı deyip geçtiler. Şu kadar zaman yetti mi bir tohumdan çıkmamıza? Kadın oluyorlar, erkek oluyorlar. Bir yol bulup orda yürüyorlar. Nereye kadar mı? Kendi bilemedikleri bir zamana kadar. Sonra yine geldiğin yerde değil de bambaşka bir yerde buluyorsun kendini! Yaban bir çevre, ağlamaklı günler geceler! İstemezsen de bu acılı, çileli dünyada yaşayacaksın. Bir süre, bilmediğin bir zaman parçası senindir. Kaç yıl, bilemezsin... Kendi verir süreyi. Beğeniyorsan günleri geceleri, ne güzel! Sürdürebilirsin sana açılan daracık yolu... Umut denen “şey”
dir yaşatan bunca insanı. Bilerek mi isteyerek mi dünyaya gelmişler, yoksa rüzgârın uçurduğu bir yaprak gibi beklenmeden mi?
İnsanın kendisiyle hesaplaşma vakti vardır? Bilinçaltı diye bir yer bulmuşlar, işte ordadır gerçek serüvenimiz. Düşlerle, karabasanla... Onlar da olmasa yaşamın değerini nasıl anlayacağız? Bir düş çoğunlukla bütün bir dünya demektir. Zaman geçse de izi kalır. Senin dışında bir sen olduğunu duyarsın. O “sen” bir kez gelir sana, bakarsın değişivermişsin. Dün ne düşünüyorsan bugün başka “şey”dir. O “şey”
dir yaşam dediğimiz! Kendimizin içindeki! Kimi zaman yuvasından çıkan, kendini unutup yeryüzü güzelliklerini, deliler gibi arayan sen...
Filozofca bir düşünce mi? Şiirce demek daha iyi. Yaşamdaki şiiri kendinize sunmakla tamamdır olay.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=404850&kn=36&ka=4&kb=5&kc=36

AYŞEN HANIMDAN TEŞEKKÜR RESİMLERİ

25 Mart 2013

AYŞEN HANIMDAN TEŞEKKÜR RESİMLERİ



Daha önce yayınladığım
http://yuregiminiklimi.blogspot.com/2013/02/yilin-biten-7-kitabi-ve-kitap.html
sayfasında BİTLİS ANADOLU LİSESİ öğretmenlerinden Ayşen hanıma gönderdiğim kitaplar ile ilgili teşekkür resimleri geldi.İlk kitaplar benden ulaşmış ve başkalarının katkısı ile güzel bir kütüphane hazırlamışlar, umarım kitapları da severek okurlar.
Eğer tekrar kitap yardımında bulunmak isterseniz
Ayşen EKERBİÇER eker79@mynet.com adresine mail ile ulaşabilirsiniz.







YAĞMUR, ÇİÇEK,KİTAP

24 Mart 2013

YAĞMUR, ÇİÇEK,KİTAP

Herkese yağmurlu bir haftadan merhabalar. Dallarda açan çiçekler yağmur damlaları ile başka bir hale büründü. Hava bir soğudu bir açtı sanki kar yağacak bir hava vardı. Durum böyel olunca bir türlü bahçe işlerine başlanamıyor, çünkü toprak yaş kürekte, çapada toplanıp kalıyor.

 Bahçeden topladığım sümbüller ve laleler eşliğinde okuduğum kitap İLAHİ REHBERLİK, sabah mis gibi kokular arasında biraz okudum. Laleler suya girince anında açıldılar.
 Bahçeden sarı laleler...
 Bahçeden ismini bilmediğim bir başka çiçek daha....
 Kontejyan.com sitesinin sahibinin hazırladığı ve basımı yapılan RABBİN NEFESİ kitabı, esmalar üzerine geniş bilgiler içeren bir kitap, böyle bir esere ihtiyacım vardı. Bulunduğum şehre gelince kaçırmadım aldım.
 Kuyu başından kırmızı lale görüntüleri....

Sokakta resmini çektiğim bir güzel bıyıklı..........
Bu da benim gardrobumun kapağına yaptığım, takılarımı asma askıları.


OKUDUM -33- SAKLI GÜL / REYES MONFORTE

21 Mart 2013

OKUDUM -33-  SAKLI GÜL / REYES MONFORTE



Vişegrad şehrinde yaşayan boşnak bir ailenin kızı olan zehranın yakın zamanda gerçekleşen, sırp boşnak savaşında yaşadıklarının anlatıldığu bir kitap. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim, savaş zamanı bayanların başına gelen en acı olayları anlatıyor. Tecavüz, aileden kopuş, yaşama umudu, aşk, ayrılık, tecavüz meyvesi suçsuz bir çocuk dünyaya getirmek, savaştan kaçış, tüm acıları ile yeni bir hayata başlangıç, savaş sonu aileye dönüş ve tekrar acılara gömülmek, utanç vs. Tüm duyguları bir arada bulabileceğiniz bir gerçek hayat hikayesi.
Zehra ve ablası suhra arasında geçen telefon konuşmasını size aktarıyorum.

SAYFA 203
 "sizin için ne yapabilirim, bilmiyorum. Ne yapayım? Tanrım, ne yapabilirim?
"Yaşamak. yaşayabilirsin. Her gününü, her saatini, her anını büyük bir tutkuyla yaşayabilirsin. Yaşa, gül, ağla, eğer istersen tabii, ama yaşadığın için mutluluktan olsun. Sokağa çık ve haykır. Bir terasa otur ve bir kahve iç. Çarşıya git bir kilo portakal al. Bisiklete bin ve güçten düşene kadar sür; sonra da bir banka otur ve dinlen. Tiyatroya git ya da kütüphaneye. Bir film seyret. Nehirde yıkan ve güneşlen... Beni anlıyormusun kardeşim? Ne  dilersen onu yap ama mutlaka yap. Sanki yarın olmayacakmış gibi. Kendini özgür hisset. Birde şunu unutma. Dudaklarını koyu kırmızı renge boya; yeni açılan müthiş güzellikteki gülün taç yaprakları gibi görünsünler. Yapacaksın değil mi?"


Damarlarımda asi bir kan dolaşıyor.
Ama çıktığı kaynak huzur dolu;
İlkelerinden şaşmayan doğru bir insan olmaktan çok,
Kelimenin tan anlamıyla iyi bir insanım.
RETRATO, ANTONIO MACHADO,

Vahşet, aslında, başkalarının ideallerine karşı duyulan korkudur.
MAMMATHA GANDİ

Çiçeklerin bile farklı kaderleri vardır. Bazıları hayatı güzelleştirir, bazıları ölümü süsler.
HECTOR GONGORA

Altını çizdiğim cümleler aşağıdadır.
SAYFA 23: Güzellik senin içinde.
SAYFA 91: Bu dünyada hayal etmenin sonu yok.
SAYFA 141: Kim olursa olsun, tanımadığım insanların yardım severliğine hep güvendim.
BLANCHE DUBOIS, TENNESSE WİLLİAMS'IN ARZU TRAMVAYIADLI ESERİNDEN
SAYFA147: Televizyon seyredilirken çok iyi dil öğrenilir.
Kendimizi geçmişe hapsedemeyiz. Öyle yaparsak eğer, sonunda geçmişin hayaletleri bizi mahlup eder ve bize istediklerini yapmış olurlar.
SAYFA 152: Büyükbabam bana hayatın sudan doğduğunu söylerdi. Hepimiz ondan geliyormuşuz. Sanırım bu yüzden nehirle konuşmak ve onunla sırlarımı paylaşmak hoşuma gidiyor. Nehir hayattaki en iyi dinleyicidir.
SAYFA 153: Her ekmeğin tadı bir olmazmış.
Dibe vurmayan, yüzeye çıkmayıda bilemez.
SAYFA 157: Ben, bütün hayatım boyunca arkadaşlarımın göz yaşlarını kurulamak için kullandıkları mendil oldum.
SAYFA 162: Dürüstlüğün ömür boyu süremeyecek bir erdem olduğunu ikiside biliyordu.
SAYFA 163: Her müşteriyle doğru tavırlarla ve isabetli bir şekilde ilgileniyorlardı.
SAYFA 181: Kendi suçunu başkasına yüklemek, üzerindeki yükü hafifletir.
SAYFA 184: Savaşın olduğu yerde insanlar ölüyor.
SAYFA 191: Ah şu gençler. Sorun hiç konuşmuyor oluşunuz. Günümüzde evliliklerde artık hiç konuşulmuyor ve tabii sonra olan oluyor.
SAYFA 200: Savaş zamanı  o saygı ve birlik, kaçınılmaz bir şekilde bozulur.
SAYFA 201: Hepsi tüfek bunların. Hangi ülke yapımı olduğu ne fark eder. Seni hedef aldıysa bittin işte.
SAYFA 203: Eğer sen gülümsersen dünyadaki herkese gülümsemeleri için bir sebep vermiş olursun. Gülümsemek, hasta olanlar için bir tedavidir; olmayanlar içinse sebep.
SAYFA 213: Canı yanmış, umutsuz bir babanın neler yapabileceğini tahmin bile edemezsin.
SAYFA 224: İçinde çok fazla nefret var ve bu nefret gerçekleri görmene mani oluyor.
SAYFA 237: Konuşma mucizeler yaratıyor, bazen ilaçlardan bile fazla.
SAYFA 243: İçlerinde AUSCHWİTZ'in de olduğu değişik Nazi toplama kamplarından kurtulmayı başarmış FRED WARDEM isminde birinin cümlesini söyleyecekti. " Hayatta kalan birinin kalbi, üzerindeki ince çatlaktan dolayı artık çınlamayan kristal bir çan gibidir."
SAYFA 247: O da eskiden mutluluğun çok önemli ve hep yaşanan bir şey olduğunu düşünüyordu ama sonra hayat mutluluğun kesin ve kalıcı bir durum olmadığını anlamasını sağlamıştı.
SAYFA 248: Hepimiz her şeyde iyi olamayız.
SAYFA 291: Savaş insanları vahşice başkalaştırıyordu. Adeta nesiller boyu ölmeyecek bir canavar yaratabiliyordu onlardan.
SAYFA 296: Hayatına vereceği yeni yönden ilk defa kendisi sorumlu olacaktı bu kez. Yaptığı yanlışsa da sonuçlarına katlanacaktı. Ama en azından bu sefer dizginler onun elinde olacaktı.
SAYFA 310: Korkularınızla, hatıralarınızla, sizi rahatsız eden duygularınızla yüzleşmeli, bu sayfayı kapatıp devam etmeye çalışmamalısınız. Eğer bunu yapmazsanız hayatınızı huzur içinde yaşamanız mümkün olmaz.
SAYFA 314: Hatıralarınla dolu her yeri bir günde gezmek zorunda değilsin. Hem her yeri tekrar görmene de gerek yok. Nerede durman gerektiğine sen karar vermelisin. Bunu sakın unutma. Nereye kadar gitmek istediğini bir tek sen biliyorsun çünkü.
SAYFA 322: Ne adaletsiz bir dünya.
SAYFA 399: Eğer mutluluğu aramazsan, ayakta kalman, iyi ya da kötü bir şeyler yaşaman mümkün değildi.
SAYFA 340: Hayat yine ona sırt çevirmişti.
Sen bir savaşın ,insanı nasıl değiştirdiğini tahmin bile edemezsin.
SAYFA 341: Artık kimse kimseden nefret etmiyor. Ama kimse de kimseyi sevmiyor. İşte böylece özgür, huzurlu bir şekilde yaşayabiliyorsun.
Ne yağan karın vadileri temizlemeyi başardı ne de ilkbahar nehrin suyunu doldurabildi.
SAYFA 342: Her şey unutulur.
SAYFA 368: Duayı istersen edersin. Kimse seni çok dua ediyorsun diye mükafatlandırmaz.
SAYFA 372: Şans. İnsanın şansı olması ne kadar da önemli.
SAYFA 373: Şansı küçümsemek gerekir. Kime ne zaman güleceği hiç belli olmaz. Şansa inanmayanlar, cahil insanlardır.
SAYFA 374: Güller oldukça, insanlar gülümsedikçe verilen sözler tutulacaktır.
SAYFA 378: Bir savaşta sana yapılan zulümlere vücudun yavaş yavaş alışır. En kötüsü aklının buna bir türlü alışamamasıdır.
SAYFA 393: Hayatta olan kötü ve iyi şeyleri geldiği gibi kabul etmeliyiz.
SAYFA 397: Gerçekler acıdır.
SAYFA 400: Senin beğendiklerini kapan hep başkaları olur.

OKUDUM -32- SİSLE GELEN YOLCU / JEAN CHRISTOPHE GRANGE

19 Mart 2013

OKUDUM -32- SİSLE GELEN YOLCU / JEAN CHRISTOPHE GRANGE
 JEAN-CHRİSTOPHE GRANGE ilk defa okuduğum bir yazar. Elimde bir de, aynı yazarın KOLONİ kitabı var, umarım yakın zamanda ona  da sıra gelir. Psikolojik terimlerin fazlaca olduğu bir kitaptı dönem dönem google amcamdan yararlandım, kelimelerin anlamları için.
Psişik olarak geçmiş kimliklerini unutan, ve mitolojik işlenen cinayetler arasında kimliğini arayan bir gencin hikayesi anlatılıyordu. Beğenerek okudum. Altını çizdiğim kelimeler aşağıda yer alıyor ve kitapta adı geçen iki müziği de youtube de buldum, dinledim size de ekliyorum.

SAYFA 13: Müşterilerini şahsen karşılamayı tercih ediyordu.
SAYFA 17:  Evler de oturanlar kişiliklerini mobilyaları ile belli ediyordu.
SAYFA 20: Bir daha asla işe, duygularını karıştırmayacaktı.
SAYFA 29: Her şeye alışılıyordu.
SAYFA 31: Her koyun kendi bacağından asılırdı ve en iyi olan kazanırdı.
SAYFA 47: İyi olan kazanır.
SAYFA 53: Güven olmadan gevşeme olmazdı, gevşeme olmadan da  hipnoz.
SAYFA 61: Adli tabip varsayımlarda bulunamaz.
SAYFA 87: İş kalp yarası çekenler için son can simidiydi.
SAYFA 111: Vakaların çoğunda psikopat katiller yakalanırdı, çünkü bir hata yaparlar veya şans polisten yana olurdu.
SAYFA 117: Bütün sanatların kendi kuralları vardır.
SAYFA 123:  Herkes kendi yolunu izliyordu. Her şeye katlanmak gerekiyordu.
SAYFA 132: İnsan fakirse illa serseri mi olması gerekir?
SAYFA 153: Her gün yaşanan acı insanı dayanıklı hale getirmezdi. Yıpratırdı. Kırılganlaştırırdı. Zayıflatırdı.
İnsan ruhu, dayanıklılığının sınanmasıyla tabaklanan bir deri değildi. Duyarlı, nazik, içli bir zardı. Bir şok anında yaralanır, örselenir ve bunun izlerini hep taşırdı.
SAYFA 154: Kaygının, acının, tedirginliğin içeri girmesine müsaade eden şey, ruhun az yada çok gözenekli özelliğiydi.
SAYFA 161: Kimse başkalarının sıkıntısını anlamıyor.
SAYFA 165: Akıl en güçlü deliliktir.
Bir çılgınlığın gerçeğe dönüşmesi için başkalarına ve kendine karşı ikna edici olmak yeterliydi.
SAYFA 169: Bir suçlunun tek bir kurtuluşu vardı kaçmak.
SAYFA 177: İnsan vicdanı rahat olsa ortadan kaybolur muydu?
SAYFA 195:  Hayat sana iyi davranmamış anlaşılan.
SAYFA 253:  Bazen hatırlamamak iyidir.
SAYFA 286:  Ruhunun derinliklerindeki dalgalanmalar onu dünyaya karşı ilgisiz kılıyordu.
SAYFA 343: İnsan gördüğüne güvenmemeli.
SAYFA 360: Polis ve jandarma düzeni korumak için vardır.
Kurt meyvenin içinde değil. Kurt ile meyve uyum içinde.
SAYFA 384: Ama her kaçışın biz uzaklaşma olduğunu asla unutma.
SAYFA 396: İnsan gördüğüne inanmamalı.
SAYFA 398: Mutlu yaşamak için gizli yaşayalım.
SAYFA 400: İnsanlığı zehirleyen tek şey kültürdür. Orjinalliği, bireyselliği, yaratıcılığı öldürüyor.
SAYFA 408: Işık resmin varlık sebebidir.
SAYFA 409: Bir ressamın eseriyle işi asla tamamen bitmez.
SAYFA 412: Amatörlere güvenilmezdi.
SAYFA 441: Kimse yasalardan üstün değildir.
SAYFA 486: Umut insanı hayata bağlar
SAYFA 521: Eğer ceylanları arıyorsan suyun kaynağına gitmen gerekir.
SAYFA 531: Pislikten uzak durmanın çok basit bir yolu vardır. Pisliğin üzerine sıçramasına izin vermemek.
SAYFA 537: Söylenti zor çıkan bir boyadır.
SAYFA 546:  Tanıkları sorgulamadan önce, tüm önyargılardan uzak kalmayı tercih ederim.
SAYFA 550: Adaletin herkes için aynı olduğu söylenebilir.
SAYFA 572: İnsan çocukluğunda yaşadıklarının sonucudur.
SAYFA 579 : En büyük fatih savaşmadan yenmeyi becerendir.
SAYFA 580: Eğer çürümüşse meyveyi soyma.
SAYFA 599: Soruları sadece polislerin sorduğunu bilecek kadar film izlemişsinizdir. Polisler cevap vermez
SAYFA 602: Emniyetin duvarları sünger gibidir, her şeyi emer.
SAYFA 612: Ve gerçek katili bulmayı başarırsak, terazinin ibresi iyilerden yana döner.
SAYFA 616: İnsan kaderinden kaçamazdı.

Aşağıdakiler de kitapta adı geçen müzikler.................


               Bu güzel bıyıklıyı  geçen gün dayıma giderken çekmiştim.
 Bahçede uzun plastik saksıda ekili olan çuha çiçeklerimizden birisi.
Bu çiçekliğimiz sokak kapısının girişinden. Oraya da, çuha çiçekleri ekti annem.

Bu papatyayı çarşıya giderken çektim, dönüşte anneme alırım diye düşündüm.Hatta fiyat bile aldım çocuktan. İşim bitip döndüğümde maalesef satılmıştı alamadım. Onun yerine düz beyaz bir menekşe aldım.