İZLEDİKLERİM 2023/13

30 Nisan 2023

İZLEDİKLERİM 2023/13

 

 
GOD'S COUNTRY 2022 
 
Üniversite profesörü Sandra, bir krematoryumun bekleyen fırınında bir çam kutusunun kayboluşunu izliyor. Yüzü solgun, pişmanlıkla çizilmiş. Haku ile birlikte külleri evinin yakınındaki karla kaplı bir kanyona gömer. Sandra'nın konuştuğunu duymadan önce yaklaşık sekiz dakika geçti. Ölen kişinin hasta bir annesi olduğunu öğrenmesi için daha fazla zaman geçer ve hem annenin hem de kızının o ıssız ovalara ilk gelişinin ortaya çıkmasından önce "Tanrı'nın Krallığı" yarı yarıya sona erer..
 
Puanım:** 
 
Her insan kendisinden önce olanlardır. 
 
ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA  2003
 
Ölüm cezasının kaldırılması için mücadele eden David Gale, kendisi gibi idam cezasına karşı olan Constance yakın zamanda tecavüze uğrayarak sorumlusunun David olduğunu söylemektedir. Bu olayı gazeteci Bloom'a anlatan david suçsuz olduğunu kanıtlaması ve idam cezasından kurtulması için bu gazetecinin yardımına ihtiyacı vardır.

Puanım: ***
 
Nefret paylaşılmayınca eğlenceli değildir.

Birkaç açık sahnesi dışında güzel bir filmdi.

OKUDUKLARIM BLOGGER KİTAP KULÜBÜ 2023/42 DRACULA

29 Nisan 2023

OKUDUKLARIM BLOGGER KİTAP KULÜBÜ 2023/42 DRACULA

 


 
 
 
 
 
 
 
 
"Edebiyattaki yaratıklar arasında beni en çok korkutan her zaman Dracula oldu. Muhtemelen de daima Dracula olacak." - Stephen King Yayımlandığı günden beri en çok okunan romanlardan biri olan, kötülüğe karşı verilen mücadelenin gerilim dolu kayıtlarını tutan Dracula,Bram Stoker'ın eşsiz hayal gücü ve incelikli hikaye anlatıcılığının zamana meydan okuyan ürünü. Bir yandan da ölümsüz bir aşk öyküsü... Popüler vampir mitinin temellerini oluşturan eserde hukukçu Jonathan Harker'ın Transilvanya'ya, Kont Dracula'nın şatosuna yaptığı yolculukla başlayan dehşet, denizi aşarak Londra'nın sokaklarına dek ulaşır. Yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında ustalıkla eleştiren Stoker'ın unutulmaz karakteri Kont Dracula'nın korku senfonisi de böylece başlar. Kapağı hafifçe kaldır… Kıpkırmızı dudaklarıyla Kont birazdan seninle görüşecek. Neil Gaiman'ın önsözüyle. 
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Okudum ama gotik bir kitapmış, ilk defa böylesi oldu, beni pek açmadı.
Okurken sıkıldım diyebilirim.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bazı kızlar o kadar kibirli oluyor ki
*****
Bir kadın kocasına her şeyi anlatmalı
*****
Erkekler kadınların, özellikle de karılarının kendileri kadar adil olmalarını ister.
******
Bir kadının yüreği özgürse bir adamın umudu olabileceğini söyledi.
******
 Delilerin fikir yürütemeyeceğini düşünen ne çok insan vardır!
******
Bilgi hafızadan daha güçlüdür ve biz daha zayıf olana güvenmemeliyiz.
******
Başarısızlıklarımızdan ders alırız, başarılarımızdan değil.
******
Kahkaha bir kraldır ve dilediği gibi gelir, gider. Kimseye  sormaz; uygun zaman kollamaz. 'Buradayım' der yalnızca.
******
Zaman zaman ağlamak bize faydalı oluyor sanırım, yağmurun yaptığı gibi havayı temizliyor.
******
Yaşamda karanlıklar ve aydınlıklar vardır.
******
İyi kadınlar tüm yaşamlarını anlatır.
******
Neden bazı insanlarda hayvani yanlar olduğunu, bazılarında olmadığını söyleyebilirmisin?
******
Bir kez, bir Amerikalının inancı şöyle tanımladığını duymuştum: 'Gerçek olmadığını bildiğimiz şeylere inanmamızı sağlayan şey'
******
Ölümden dönmüş olanlar pek çok açıdan güçlüdür.
******
Dökülen süte ağlanmaz.
******
Rüyaların bize oynadığı oyunlar ve bizim bu kadar uygun hayaller kurmamız çok şaşırtıcı.
******
Yanaklarından gözyaşları akarak, insanın inancının sıkıntı ve üzüntülerle sınandığını, bu yüzden güvenmeye devam etmemiz gerektiğini ve Tanrı'nın bize sonsuza dek yardım edeceğini söyledi.
******
Evime hoş geldiniz. Özgürce gelin. Özgürce gidin ve getirdiğiniz mutluluğun bir kısmını burada bırakın!
*****
Gerçek Tanrı bir serçenin düşüşüyle bile ilgilenir; ama insan kibrinin yarattığı Tanrı, bir kartal ile bir serçe arasında hiçbir fark görmez.
******
Eve giden en hızlı yol, en uzun olandır.
******
İnsanlar meraklıdır ve soru sorarlar.
******
Gölgeli yerleri ve gölgeleri severim ve olabildiğince düşüncelerimle baş başa kalmayı yeğlerim.
 
 
 
 

BLOGGER CANLANDIRMA PROJESİ NİSAN 2023 OKUDUKLARIM 2023/41 ELVEDA GÜLSARI İZLEDİKLERİM 2023/12

28 Nisan 2023

BLOGGER CANLANDIRMA PROJESİ NİSAN 2023 OKUDUKLARIM 2023/41  ELVEDA GÜLSARI   İZLEDİKLERİM 2023/12

 

 

 
 
Elveda Gülsari, Cengiz Aytmatov'un opus magnumlarından biridir. Gülsari adlı ünlü bir cins atın ve sahibi Tanabay’in çalkantılı hayat hikâyeleri romanın ana temasını olusturur. Bolsevik Devrimi’nin coşkusu , değişim fikrinin büyüsü ve insan-doga ilişkileri son derece ustalıkla ve nesnel bir biçimde dile gelir romanda. Hemen ardından sökün eden yozlaşma , bürokratiklesme ve çöküşse hüzünlüdür. Teoriyle pratigin çeliştiği noktada bir muhasebedir baslar… yasamla ölümün sınırında bir özelestiri! Bir atın yasam döngüsüyle insanın ve toplumun yasam döngüsünü, “evcillesme”yle “modernlesme”nin trajik sonuçlarını mükemmel bir biçimde anlatan dev bir ağıttır Elveda Gülsari. Yitirilen özgürlüge, esitlige ve komünal topluluğun kardesligine yakılan bir ağıt…

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
 Okumak istediğim bir yazardı sonunda okuyabildim. Kitabı da sevdim. Başlarda sarmadı konu ama sonra yazarın duyguları aktarması sonucu severek okudum Gülsarı atın hikayesini.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Herkes kendi çağını yaşar.
******
Bir insanı yaşamının sonunda, ölüm döşeğinde ya da ölünce anımsarız.
******
Yaşanan şeyler hiçbir iz bırakmadan unutulmazmış.
******
İnsanın eli başlangıçta hem gözü, hem de ruhuydu. Onunla görür, onunla duyardı.
*****
İnsan gibi yaşamaya hakkımız yok mu bizim?
******
Kendini yoksul sayma taşınınca görürsün.
*******
Eski yöneticiler halkın arasına girerlerdi, kendilerine yaklaşma olanağı vardı. Şimdikiler öyle miydi ya?
******
Nerede neyi söyleyeceğini bilmeli insan. Ağzından çıkacak sözler çağın gerçeklerine uymalı. Önceden tasarlanmış, yazılmış bir metni okur gibi dili sürçmeden, düzgün bir anlatımla konuşmalı insan. Her söylediği söz kalıp gibi yerine oturmalı.
*******
Herkesin alın yazısı kendine göreydi.
******
İnsan yaşlanır ama gönlü buna karşı koyar. Zaman zaman silkinir, kendi sesini duyurur.
******
İnsanın kendisi mal mülk sahibi olmalıydı ki, bir şeye benzesin.
******
Kardeş kardeşe yardım etmezse, kim ederdi.
******
Benim insanca yaşamaktan başka düşüncem yok.
******
Amirlik kolay değildi, herkes beceremezdi o işi.
******
İnsan nereye gitse derdini de oraya götürürmüş.
*******
Duyguyu hangi anlama çekerseniz o anlama gelir.
******
Duygu ile iş başka şeylerdir.
******
Gözyaşları gideni geri getirmez.
******
Oğullar babalarının yerini alırlar. Babalarının soylarını sürdürür.
******
Tanıyanların hepsi ölene dek insanlar ölmez.
******
İnsan, yaşamın ilerlemesinden çok, yaşlandığını sandığı, ömrünü tamamlamak üzere olduğunu düşündüğü sürece yaşlıdır.
******
Vardır böyle insanlar; salt çevresindekilere baskın çıkmak, üstünlüklerini görmek için sudan sebeplerle insanları küçük düşürürler, aşağılarlar.
******
Eskiye rağbet olsa, bitpazarına nur yağardı.
******
Zaman kimseyi kayırmaz, her canlı yaşlanır, her şey eskir.
******
Ancak ağır hastalandığımız ya da öldüğümüz zaman hatırlıyoruz birbirimizi. O yitirdiğimizin ne iyi, ne eşsiz bir insan olduğunu, ne büyük iyilikler yaptığını, ancak o son demde anlıyoruz...
 *******
Eğer yaptığın işi seviyor, meyvesini de alıyorsan, nasırların hiç önemi yok.
*******
İyi kadın kötü kocayı adam eder, orta hallisini yükseltir, iyisini de göklere çıkarır.
******



GÜNEŞİN ÇOCUKLARI 2020
 
 Hayatta kalmak için birlikte mücadele eden Ali ve üç arkadaşı, ailelerine destek olmak için gece gündüz çalışmaktadır. Bir garajda küçük işler yapan üç çocuk, hızlı bir şekilde para kazanmak için küçük suçlar işler. Mucizevî gibi görünen bir olayın ardından Ali, yeraltında bulunan gizli bir hazineden haberdar olur. Ancak kendisinin ve arkadaşlarının hazineye ulaşabilmeleri için, hazinenin bulunduğu yere yakın olan, sokak çocuklarını ve çocuk işçileri eğitmeye çalışan bir hayır kurumu olan Sun School'a kaydolmaları gerekir.
 
Puanım:****
 
Film, çocuk işçiliğin yanı sıra sistemdeki yozlaşmışlığa, eğitimdeki sıkıntılara, göçmenliğe değiniyor.

BLOGGER KİTAP KULÜBÜ MART KİTABI 2023/40 VEBA GECELERİ

27 Nisan 2023

BLOGGER KİTAP KULÜBÜ MART KİTABI 2023/40 VEBA GECELERİ

 

 

 Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 1901 yılında 3. Veba Pandemisi döneminde Osmanlı’nın 29. Vilayeti Minger adasında geçiyor. Hem sürükleyici bir siyaset ve aşk romanı hem de Pamuk’un salgın, karantina, devlet ve birey konularını bir masal havasıyla tartıştığı bu tarihi roman, konusuyla yaşadığımız günlere de ışık düşürüyor. 1901 baharında Osmanlı İmparatorluğu’nun 29. vilayeti Minger Adası’nda veba salgını baş gösterince Sultan Abdülhamit önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonkowski Paşa’yı, onun arkasından da genç ve başarılı Doktor Nuri’yi salgını durdurması için adaya gönderir. Padişah kısa bir süre önce genç doktoru, sarayda hapis hayatı yaşattığı ağabeyi önceki padişah V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ile evlendirmiştir ve Pakize Sultan da bu yolculukta kocasına eşlik etmektedir. Adada ise genç ve milliyetçi Osmanlı subayı Kolağası Kâmil, onun âşık olduğu adalı Zeynep ve her şeye yetişmeye çalışan Vali Sami Paşa ile güzel sevgilisi Marika vardır. Karantina yasaklarına itaat edilmesi için çaba harcayan bu insanların vebayla, adadaki geleneklerle ve sonunda birbirleriyle ve ölüm tehditleriyle savaşının ve yaşadıkları aşkların hikâyesidir Veba Geceleri. “Pamuk yaşayan en büyük yazar.” -Le Point, Fransa “Pamuk, en iyi kitaplarını Nobel’den sonra yazan eşsiz bir yazar.” -The Independent, İngiltere “O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” -The New York Times, ABD
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Mart ayında okumam gereken ama bu aya sarkan bir kitaptı. Orhan beyin okuduğum 3. kitabı oluyor. İlk başta pek sarmadı ama sonra aldı götürdü. Bir ara böyle bir ada var mı diye google amcama soru bile sordum:))
Ramazan okumalarından dolayı bu aya sarktı kitap.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Tarihi hikayeler ne kadar " romantik" iseler, o kadar da doğru değildirler ve ne kadar "doğruysalar" - ne yazık ki- o kadar da romantik değildirler.
*****
Yasakları faydasız kılan onları ciddiye almayanlardır.
******
Yasak bir seferde delinmez.
******
Doktor Nuri paşa hazretleri, karantine gayretinizin muvaffakiyetini en çok ne için istiyorum biliyor musunuz?
Çünkü Hıristiyanlar  Avrupa'da 400 yıldır tatbik edilen karantina sayesinde hastalıklardan sakınırken, müslümanlar karantinaya inanmaz ve modern usulleri öğrenmezlerse daha da çok kırılacak, bu dünyada yalnız ve azınlık kalacaklardır.
******
Rabbena vela tuhammilna ma la tâkate lena bih.
Bakara suresi bu..
Yarabbi, tahammül edemeyeceğimiz yükü bize yükleme!
*****
Tahammül edebilmek için Allah'a sığınmaktan başka çare yoktur.
******
Bu kadar kaçtığınız korktuğunuz ölüm en sonunda sizi bulur, size yetişir.
En sağlam kalenin içine gizlenseniz de bulur.
******
Her canlı ölümü tadacaktır.
Enbiya suresi
******
Dini, itikadı, tarihi olmayan milletin ne hayatı olur ne de istikbali.
******
Sevmek gönül işidir.
******
Camisi, kilisesi, dini olmadan millet olmaz.
******
Çansız, ezansız yerde ölüm büyüyor.
******
Bir tarih kitabındaki kişileri sevmemiz ya da onlardan nefret etmemiz zordur. Ama romanları okurken bu duygulara kapılabilirsiniz.
******
Kocanızın sözünü dinlemeniz ve ona itaat etmeniz İslamiyet'in buyruğudur.
******

 
 

OKUDUKLARIM 2023/39 KRİTİMU

26 Nisan 2023

OKUDUKLARIM 2023/39 KRİTİMU

 

 
Mübadil bir ailenin üçüncü nesli olan Sabâ Altınsay’ın ilk romanı Kritimu, Girit’im Benim, yakışıklı kuyumcu İbrahim Yarmakamakis’in ve eşi kuyumcinanın hikâyeleri üzerinden okuru, mübadelenin yirmi beş sene öncesine götürürken Giritli Müslüman ve Hıristiyan halkların bu kopuşa uzanan mücadelesine de ortak ediyor. Kritimu, Girit’im Benim, insanların adadan kopuş sürecini, iki bavula sığdırmaya çalıştıkları hayatlarını, geride bıraktıkları ölülerini, vedalaşamadıkları evlerini, güzeller güzeli Hanya’dan ayrılışlarını anlatırken, kelimelerinin taşıdığı hüzünle yüreklerimizi burkuyor: “Tıpkı insanlar gibi toplumların da kaderleri vardır. Bu kader, bazen çok acı yazılır.” Bin dokuz yüz yirmi üç yılının yirmi üç kasım sabahı, Hanya Limanı’na çökmüş ayrılık acısının dili olan Sabâ Altınsay, bizi adeta İbrahim ve ailesinin bindiği gemiye bindiriyor ve kıyıdan uzaklaştıkça Girit’e doğru akan o acı dolu feryadı kulaklarımıza fısıldıyor: “Kritimu! Benim güzel adam!” Girit’i ve orada yaşananları ele alması açısından mübadele romanları arasında önemli bir yeri olan Kritimu, Girit’im Benim, bütün Giritlilerin hikâyesini anlatsa da benzersiz doğası ve insanın ruhunu çalan kokusuyla Girit Adası’nı romanın asıl kahramanı yapıyor. “Göç sadece gideni değil, kalanı da peşinden sürüklüyordu”, diyor Sabâ Altınsay, “insanın doğduğu toprak ile gömüleceği toprak aynı toprak olmayacaksa, ne kalır ki geriye, ölürken, yaşamdan? Bu soruya yanıt bulma çabası bu roman.” Oruç Aruoba “Artık bizim de bir Dido Sotiriyu’muz var,” diyebiliriz gönül rahatlığıyla... Benden Selam Söyle Anadolu’yayı severek okuyanların kaçırmaması gereken bir roman Kritimu, Girit’im Benim...” Vatan Gazetesi, Yiğiter Uluğ  
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Yazarın okuduğum ilk kitabı, severek okudum bu mübadele romanını. İbrahim'in hayat hikayesi biraz sarssada beni güzeldi.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bir adamın benimdir dediği yalnız iki toprağı vardır. Biri doğduğu topraktır, öteki mezarıdır. Ne zaman bu ikisi aynı yerdedir, bil ki o adam mutlu adamdır.
******
 Komşuluk başka, devletin işi başkadır.
******
İ gliki mu: tatlım benim.
Erota ah erota: aşkım ah aşkım
Epharistopoli: çok teşekkür ederim
Papu: dede
O kozmos ine pseftis. O haros ine kleftis: Dünya fani. Azrail hırsızdır.
Kalinihta: İyi geceler
Çureki: Çörek
******
Girit'te Hıristiyan mutluysa Müslüman mutsuzdur.
******
Öfkeni yorduğun iyidir.
******
Hürriyet ile istiklal yalnızlık gibidir üstadım, başkalarıyla paylaşılmaz.
******
 Feryadın fikri olmaz, düşüncesi, aklı olmazdı.
******
Istırap, insan gönlünün derinliklerinde, son nefes kadar sürecek misafirliğine başlamadan önce, tıpkı bir iblis gibi kuyruğunu sallar ve sahibine hiddeti armağan ederek elemin karanlık mağarasına kapanır. Acı çekenler bu yüzden öfkeli olurlar.
*******
Sıralı ölümlerin izleri, diğerleri kadar derin değildir. Ağrısı geçmeyenler vakitsiz olanlardır.
******
Kendi kaderimizi kendimiz yazarız.
******
Her ölümde birazı eksiliyor insanın. Her defasında bir yerini veriyorsun.
******
Zaman, hayale söz geçirebilirdi. Artık beklemediğinde, inandığında, ölüme alışırdı insan.
******
Sabahın ışığı, tanıdığını tanımaz, düşündüğünü hatırlamaz ediyordu insanı. Onun içindi akşam dertli yatanın, sabah tasasız uyandığı. Kederini uykuda bırakıyordu insan.
******
Siyaseti olmayanın lafı bol olur.
*******
Bazen düşünüyorum da Havva anamız da firuze takardı diyorum. 
Ermiş taşı bu alemin sırrına vakıf.
Firuze güzele yaraşır
******
Ismarlamada olsa taşın, mücevherin kime yapılacağı ne sorulur ne de söylenirdi.
Taş kısmetini bilir.
******
Şu dünyada gözlerinin gördüğü bir şeyi aklından çıkarması mümkün değildi.
******
Acı çeken yüzlerin birbirine benzeyeceğini düşünüyordu.
******
İnsan gençken kızım, yalnızlığını bilmiyor; bilmeyince korkmuyor.
İnsan evladını Allah'tan alıyor da ellere vermeye gelince kendi canından veriyor.
******
Gönül verdim diyorsun. O seni sevmiş mi ki? Gönül geçer güzel kızım. Sen gönlünü ölçtün mü ki?
******
Artık sulh, hudutların gerisindedir. Fakat gün gelecek, insanlar hudutlardan daha mühim olacaklardır.
******
Tıpkı insanlar gibi toplumların da kaderleri vardır. B u kader bazen çok acı yazılır.
 
 

BENDEN HABERLER

25 Nisan 2023

BENDEN HABERLER

 

 
Hiçbir şeyden çekmedim bu akciğerlerden çektiğim kadar. Lütfen sigara kullanmayın kullanan biri olarak ta bırakın.
Uzun yıllar sigara kullanmış biri olarak size tavsiyem budur.
Hastalığım için çare ararken ben birazda ihmalkar davrandım bir hata yaptım. Çalıştığım için, şirkete gelen doktora uzunca süre muayene oldum, ve yapılan yanlış teşhis sonucu akciğerlerimden biri biraz hasar aldı diyebilirim. Aslında direkt hastaneye çıksam belki bu olmayacaktı. Şirket doktoru bana faranjit teşhisi koydu ve onun tedavisini yaptı. Bir kaç ay  ilaç kullandım ama geçmedi. 
 
Acaba kalp mı dedim, o doktora yöneldim, yapılan tetkiklerde herhangi bir soruna rastlanmadı. 
Daha sonra bir de göğüs hastalıklarına çıkayım dedim, şehrimizde göğüs hastanesi var ve oraya doktora çıktım. ( O zamanki doktorumun ismi Bülent Eriş aynı zamanda yazar kendisi kitapları mevcut) Daha ben karşısına oturduğum gibi yüzüme bakarak sen dedi astım bronşitsin. (göz kapaklarım şişiyordu devamlı) Yapılan tetkikler sonucu, hastalığımı da doğruladı. Fakat şirket doktorum bir hata yapmış ve ben faranjitim diye bana ilaç yazarken yanlış bir ilaç yazmış, bu ilacı astım hastalarının kesinlikle kullanmaması gerekiyormuş, ben aylarca kullandım oysa. O ilaçta şu arkadaşlar, suda eriyen balgam  söktürücü ilaç. Aklınızda bulunsun çevrenizede yayın her akciğer hastalığında balgam sökücü kullanmasınlar, ilk önce astım var mı yokmu belirlesinler ona göre kullansınlar.
Daha sonra bu doktorum şehrimizden ayrıldı, kaldım sigorta hastanesine. Allahtan oradaki doktorum da çok iyi çıktı, ilaçlarımı rahatsızlığımda hangi saatte alacağımın çizelgesini yapar, elime verir. Bu doktorda bir yıl sonra özele geçti, tabii bende peşinden özele gittim.
Sigara kullanmaktan akciğerlerimde kanserin alt yapısını oluşturan nodüller mevcut, ilk 7-8 yıl 6 ayda bir tomografiye girdim, nodüller gözlendi. Herhangi bir terslik yok, büyümüyorlar, ölçüleri ayrı. İlk defa bu sene 1 yıl sonra bakalım dedi nodüllere Mayıs ayında günü geliyordu. Fakat ben bayrama bir hafta kala biraz rahatsızlandım, üşüttüm herhalde dedim, üstüne arifeden 1 gün önce o dolu yağan yağmurda biraz ıslandım. Bir diğer hatamda, oruç tutanlar bilir yemekten sonra bir tatlı arayışı olur yemek için. Bende haftada bir alışverişe çıktığımda evime yakın bir pastaneden ayıptır söylemesi bir kaç tabak suspangle alıp dolaba koyuyordum ve oradan yiyordum. Soğuk tabi tatlı. 
Bir süre öncede dolap kar yapmıştı, tamircimiz Yılmaz geldi, tamir etti. Fakat dereceye yükseltmiş bu benim gözümden kaçmış, bu niye bu kadar soğuk diyorum bende. Neyse sonradan farkettim dereceyi indirdim aşağıya ama iş işten geçti. 
Dün doktora gittim, kan tahlili verdim. Tomografiyi geçtim, makina değişmiş çok sevindim. Önceden bir odada soyunup dökünüyordun. Şimdi hiç gerek yok olduğun gibi yatıyorsun. Nefes tutma sürelerim kısalmış pek sevdim makinayı:)))
Daha sonra kafeteryada bir çay simit yedim, bir kahve içtim. 1,5 saat sonra doktorun kapısına gittim. Aldı beni içeri çekti yanına bilgisayarda 1 yıl önceki tomografim ile yenisini karşılaştırdı. Nodüller aynı bir hareket yok fakat zatürre olmuşum. Bu arada onları bana gösterdi ekranda. Hemen her ihtimale karşı PRC testi yazdı, yapılsın bir dedi. İlaçlarımı yazdı saati saatine hangisini alıcam onları tarif etti 15 gün sonra bir daha bir görüşelim dedi. Corona testi negatif çıktı. Covid olmamışım..
 
Şimdi ilaçlarımı alıyorum, bol su içiyorum, öksürüğüm yok, ateşim 35 lerde yükselme yok. 15 gün sonra tekrar tomografiye gireceğim. 

Siz siz olun balgam sökücü kullanmadan önce bir de gögüs doktoruna kontrol olun, astımsanız kullanmayın. 
Sevgiler sağlıklar hepinize...
 


BAYRAMI HASTA GEÇİRDİM

24 Nisan 2023

BAYRAMI HASTA GEÇİRDİM

 

 
''Yeter ki Sevsin...'' ya da
''Olsun Ama O Beni Seviyor!'' diye bir şey yoktur!
Bir kişinin sevme ve bunu gösterme şeklinin sana iyi gelip gelmemesi vardır.
Sevildiğin yerde kıçını kırıp oturmak gerektiği insana maalesef ailede öğretilir!
Annen seni yerli yersiz döver ama olsun o annendir ve seviyordur.
Baban seni ihmal eder ama olsun o babandır ve seni seviyordur.
Onların adına sevgi dedikleri şeyle yetinmeyi, bunu baş tacı etmeyi, onlara müteşekkir olmayı, hakkını aramamayı öğrenirsin.
İçinde bir yer sana sevgi diye sunulan pakette bolca özensizlik, sağlıksız ve hasarlı bir takım tutumlar olduğunu bilir.
Ama o paketin sevgi olmadığını kabul etmek,
Kendimizin sevilebilir olmadığını da kabul etmek gibidir.
Bunun yerine tatmin edici olmayan bir şeye eyvallah demeyi alışkanlık haline getiririz.
Az buz ama adı sevgi olan şeyler bizim için meşru olur.
Seni seviyorum diyen insanların yaptığı şeyler, bir şekilde kabul edilebilir olur.
Kabul etmezsek, sevgisiz, kimsesiz ve çaresiz kalacağımızı zannederiz...
Zira içimizdeki çocuk bir zamanlar bağımlı olduğu kişilerin sevgisini hak etmek için buna mecbur kalmıştır.
Herkes kendisi gibi sever!
Herkes elinde olanı verir.
Hatta bazen elinde olsa da işine gelmediği için vermez!
SEVGİ her şeye gücü yeten ve parıltılı bir şey olmak zorunda değildir.
Ama eğer gerçekse;
SEVGİ şefkatlidir...
SEVGİ korur...
SEVGİ zorlamaz...
SEVGİ acıttığını bile bile yapmaz!
ÖZDEĞER algımız, bize sevgi adı altında dayatılan paketlerin içinden acı veren şeyler çıktığı zaman,
''Sağol Almiyim Annem!'' demeye başladığımızda güçlenir.
KENDİNİZİ SEVİN.
İhtiyaç duyduğunuz sevgiyi kendinize verin!
Muhtaç ve eksik olmadığınızı bilin.
Gönlünüzü doyurmayan insanların gözünüzü boyamasına müsade etmeyin. 
 
Siz bu satırları okurken büyük ihtimal ben tomografi cihazının içinde olacağım. Senelik akciğer kontrolüm geldi bakalım sonuç ne çıkacak. 
Arifeden bir gün önce çarşıda yağmura yakalandım, saçlarım ıslandı. O gece limonlu sumaklı bir yoğurt yedim, sahura yakın midem kalktı, zor yetiştim lavaboya. O saatten sonra da bir sıtma geldi, az bir şey peynir pide atıştırıp, bir süre kanapede oturdum ama sanki sırtıma, petekler yandığı halde kar yağdı,  niyetlenip yattım, yorganı da çevreledim etrafıma, sabah nanay dım baktım akciğerden ..... geliyor yine koştum lavaboya gelenin rengi moralimi bozdu, acabalar ile telefona yapıştım, doktor çıkmış el mahkum bu güne kaldım. Astım bronşit hastasıyım, üşüttüm mü acaba yoksa başka birşey mi diye diye 3 günü geçirdim, öyle takmışım ki kafaya annemin elini öpmeyi unutmuşum düşünün artık, Annem laf sokmasa hiç hatırlamayacağım. 
İnşallah bir sorun çıkmaz. Zaten 6 ayda bir tomografiye giriyordum, ilk defa 1 yıla çıkmıştı bu sene kontrolüm. Mayıs ayında gitmem gereken doktora soru işaretlerim yüzünden bugün aldığım 09:45 randevusu ile uçarak gidiyorum. 
Dualarınız benimle olsun..
Bayramda pek gelenimiz yok artık, akrabalık ilişkileri kestiğimiz kişiler ne arar nede biz ararız. Önceden miş o bayramlar, konu komşu geldi birkaç tane o kadar.
Ben ter attığım için pek bir iştahsızım bu bayram, dediğim gibi umarım sorun çıkmaz.
 


Elimde okunmamış bekleyen bir iki gazeteyi okudum..


Bu iki kitap arasında gelip gittim okumalarda...


Bunları geçtiğimiz hafta kütüphaneden almıştım...


Bunlarıda sahafıma ısmarlamıştım, kitaplığıma en son eklenenler bunlar.


Bayram sabahı hem mor hemde beyaz leylaklardan topladım vazoya koydum. Beyaz leylak bahçede pek kalmamış bile, kaldırımdan geçen romanlar uzanıp koparıyorlar. Aynı yerde bir ayva vardı çürük yapardı ayvayı, annem bu sene onu dibinden kestirdi. Kaldırımdan geçen roman bayan anneme şunu demiş;
-  Marı ne kestin onu gelip geçerken birer tane koparıp yiyordum ben demiş:)))
 
 
Nisan Ayının son kitabı olarak ta buna başladım..

Kendinize iyi bakın, iyi haftalar diliyorum.


NARSİSTİ ETKİSİZ HALE GETİREN CÜMLELER

https://www.youtube.com/watch?v=ldKqGgIa5FY


SUNAY AKIN


FADİK SEVİN ATASOY

https://www.youtube.com/watch?v=o1_7ExzMI5o


ARKASI YARIN

ŞAFAK VAKTİ
https://www.youtube.com/watch?v=5eS-iMagCfk



 


DİNLEDİKLERİM( RESİME TIKLA MÜZİĞİNİ AL)

23 Nisan 2023

DİNLEDİKLERİM( RESİME TIKLA MÜZİĞİNİ AL)