OKUDUM -23- BAHÇEMDE YEŞEREN UMUTLAR / DEBBIE MACOMBER

30 Ocak 2013

OKUDUM -23-  BAHÇEMDE YEŞEREN UMUTLAR / DEBBIE MACOMBER



Serinin 3. kitabı da bitti:))) Bu hafta gececi olduğum için belki bir haftada 3 kitabı bitirmiş oldum.

Bu kitabı okumaya başladıktan sonra, evde gerçekleşen madalya hırsızlığından sonra tahminde bulundum ve bulunduğum tahmin de kitap sonunda yazılmıştı zaten:))) Doug yaşadığını tahmin ettim ben..




Altını çizdiğim güzel bir satır aşağıdadır.



SAYFA9: Hayatlar ve zaman değişebilir, ama gerçek dostluklar bakidir, daima bizim bir parçamız olarak kalır.
SAYFA24: Birlikte geçirdikleri 24 yıldan sonra birbirlerine alışmış; aynı yemeği seçecek, aynı kitapları okuyacak ve aynı partiye oy verecek kadar birbirlerine benzemişlerdi.
SAYFA 35: Yaşayacaklarından beklediğinden de çok şey öğreneceğini hissediyorum.
SAYFA 38: İşe erkenden başlamak ortaya güzel sonuçlar çıkacağı anlamına gelmiyordu.
SAYFA 153: Ne olmak istediğimi bilmiyordum ama kim olduğumu keşfetmeyi, hayatı bir de böyle öğrenmeyi istiyordum.
SAYFA 184: Herkesin hayatında gidilmemiş yolar vardır.
SAYFA 197: Nefes aldığın sürece hiçbir şeyi yaşamayacak kadar yaşlı değilsindir.
Sen mutluluğu hakkediyorsun. Önüne engeller koyarak ona ulaşamazsın.
SAYFA 231: Hayatta keşfedilecek daha fazla şey olduğunu eğlencenin ana amaç değil, akıl çelici bir şey olduğunu anlayınca çok kötü anlar yaşayacaktı.
SAYFA 260: Hayatın ne getireceği belli olmuyor.
SAYFA 262: Mükemmel biri değildi. Herkes gibi onun da kusurları vardı.
SAYFA 281: Her şey hayatta kalmakla ilgiliydi ve hayatta kalmak, hiçbir şeyi çok fazla ciddiye almamak, çok da derine inmemek demekti.
SAYFA 349: Normal, her şeyin olduğu gibi görünmesi anlamına geliyordu. Büyük aldatmacaların da çirkin sırların da olmaması.
SAYFA 407: Bir erkekte bulunması gerektiğini düşündüğü özellikler olan haysiyetten, onurdan ve kişilikten yoksundu.
SAYFA 420: Büyümek zorlu bir süreçti.



Mutluluğu ifade eden güzel bir tablo...

LIEBSTER BOOK BLOG AWARDS ÖDÜLÜ

29 Ocak 2013

LIEBSTER BOOK BLOG AWARDS ÖDÜLÜ

Biraz geç oldu ama arkadaşlar kusura bakmasın ancak cevaplayabildim. 2 BLOG TARAFINDAN ÖDÜL aldım. Ben bu ödülü bloğumu okuyan 200 altında izleyicisi olanlara adıyorum. İsim yazmıyorum.
1- KİTAPKUMBARAM cevaplarım için yorum kısmı tık tık
2- COLOREDBOOKS cevaplarım için yoru kısmı tık tık.

Dostluğunuz ve ödülünüz için teşekkürler

OKUDUM -22- BİR YUMAK MUTLULUK / DEBBIE MACOMBER

OKUDUM -22- BİR YUMAK MUTLULUK / DEBBIE MACOMBER






Bu seri çok hızlı gidiyor 3 günde bir kitap bitirdim. 2. 3 günde de serinin 2. kitabı bitti. Çekti bu seri beni:)))






Kitapta beni üzen tek taraf Martı yayınevinin baskı hatası olarak 16 sayfanın arada böyle boş çıkması oldu:(((






Altını çizdiğim güzel bir satır.




SAYFA 66: Babamın ölümü mutluluğa giden yolu kendi başına bulmam ve hayatın zorluklarını kabullenmem gerektiğini bana gösterdi.
SAYFA 78: Aşk bitmezdi.
SAYFA 103 : Yeteneklerini kullan da sürekli bana muhtaç kalma.
SAYFA 121: Gerçekleri duymak bazen acıdır.
SAYFA 126: Haydan gelen huya giderdi.
SAYFA 190: Acısını dindirmek için bir bağımlılık edinmiş, kendini yemek yemeye vermişti.
SAYFA 196: Mutluluğun aniden yok olabildiğini öğrenmiştim.
SAYFA 279: Ablamla aramdaki ilişki, para için tehlikeye atılamayacak kadar değerliydi.
SAYFA 353: Kumar, alkolden ve uyuşturucudan hiçbir farkı olmayan bir hastalık. Hiçbir şey evliliğe veya aileye onun kadar zarar veremez.
SAYFA 445: Bana göre iyilik, insandan insana sürekli aktarılması gereken bir şey.



OKUDUM -21- KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI / DEBBIE MACOMBER

28 Ocak 2013

OKUDUM -21- KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI / DEBBIE MACOMBER



Herkesin okuduğu benim okumakta geç kaldığım bir seri bu..
Ne yapayım ancak sıra geldi ve bende 1 şubatta okumaya başlayacağımız KİTAPKARDEŞLİĞİ ile ilgili kitaba kadar başlayım dedim. Amacım 2 kitabı birlikte götürmekti ama maalesef olmadı ve kitap bir nefeste bitti.







Kitap hakkında fazla birşey yazmak istemiyorum, konu olarak herkes okuduğu için bilecektir diye düşünüyorum.

Hayatında 2 defa kanser olan genç bir bayanın, babasının ölümünden sonra açtığı örgü dükkanı ve örgü kursundaki kursiyerlerin hayatlarını anlatıyor.

Altını çizdiğim güzel bir satır aşağıda; Birbirini seven insanlar için büyük bir anlam ifade edebilir....







Diğer altını çizdiklerim aşağıdadır.

SAYFA 7: Elişleri nesilleri birbirine bağlar.
SAYFA10: Birçok insan ölümü konuşmaktan rahatsızlık duyar.
SAYFA 15: İnsan tüm dünyası parçalara ayrılırken bir düzen arıyor.
SAYFA 22: Neler getireceğini bilmediğim bir geleceğin sorumluluğunu üstleniyorum.
SAYFA 185: Korku bizi birbirimize yakınlaştırmıştı.
Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok.
SAYFA 191: Var olmayan engelleri engel diye görmekten vazgeç.
SAYFA 195: Hayatta öğrendiği en acı derslerden biri de, kendinden başka hiç kimseye güvenemeyeceğiydi.
SAYFA 212: Aş şu korkularını artık.
SAYFA 237: Hayat hiç adil değil.
SAYFA 338: Tanrı bir kapıyı kapatırken diğerini açar.
SAYFA 348: Başarılarımız kadar başarısızlıklarımızdan da ders alırız.
SAYFA 354: “ Benimle yaşayabileceğin bir gelecek yok”
“ Ama bugün var, yarın var, ondan sonraki günler var”
“ Sana geleceğin neler getireceğini söyleyemem ama ne olursa olsun burada senin yanında olacağıma söz verebilirim.”
SAYFA 360: “ Ah şu kadınlar! Onlarla yaşamak da, onları anlamak ta zor. Ama öyle yada böyle hayatı ilginçleştirmeyi başarıyorlar”
SAYFA 371: Kalp dile gelince insanın yapacak çok bir şeyi kalmıyor.
SAYFA 398: “ Sen benim kalbimin sahibisin”
SAYFA 402 : Para hayallerine ulaşmak için kullandıkları önemsiz bir araçtı.
SAYFA 415: “ Ben kendi kararlarımı kendim vermek isterim.”
SAYFA 417: “ Sana herhangi bir söz veremem ama sana çok değer verdiğimi söyleyebilirim.
SAYFA 468: Ölümün bana hayatı öğretmesi ne tuhaf.
SAYFA 471: Hayatta hiçbir şeyin garantisinin olmadığını biliyordum.


Seri çabuk bitecek gibime geliyor:)))



OKUDUM -20- MUCİZELER DÜKKANINA DÖNÜŞ / DEBBIE MACOMBER

27 Ocak 2013

OKUDUM -20- MUCİZELER DÜKKANINA DÖNÜŞ / DEBBIE MACOMBER


Merhaba herkese, bir süredir yazı ekleyemiyorum. Nedeni laptopun virüs kapması:))) biraz fazla gezdim yabancı siteler de demek ki... Bu hafta spor, ev, iş üçlüsü arasında gezdim diyebilirim. Hava cumaya kadar yazdan kalma gibi idi. Cuma ve cumartesi geceleri çok yoğun bir yağmur yağışı vardı. Özellikle cumartesi gecesi iş çıkışı çok soğuktu. Zaten avrupa hobi bloglarını dolaşırken gördüğüm kar yağışına istinaden bize de karın yaklaştığını anlamıştım. Bu sabah kalktığım da, camdan dışarı bakmadım, dışarı çıkmak için mutfak kapısını açmamla şok oldum, manzara aynen aşağıdaki gibi bembeyaz idi ve yağmaya devam ediyordu:)))






Öyle bir yumuşak hava olmuştu ki, yürüyüşe çıkmamak imkansızdı.
Tam makyaj yapıyordum ki, eski oturduğumuz yerden komşumuz benden önce davranmış ve bize geldi:))) Neyse biraz oturduk kahve, sohbet derken zaman geçti. O gittikten sonra ben de giyinip çıktım. Kuaförüm benden örgü dergisi istemişti, bende onları aldım ona götürmek için yola çıktım. Herkes elinde fotoğraf makinası kar da çekiliyorlar:))) ben de onları çekiyorum:)))









Oysa bu hafta spora giderken  resimleri çekmiştim havanın güzelliğine istinaden. Çiçekler bahçeden, karanfiller saksılarda açmaya başlamıştı, kasımpatı zaten bitmezdi, kuşumuza
ise komşular buğday atmıştı yesinler diye, kedimiz de güneşin altında mayışmış uykusunu çekiyordu gördüğünüz gibi....






Debbie Macomber serisinin 1 hafta da 4. kitabına geldim. Yalnız okuyanlara sormak istiyorum GÜL LİMANI HOTELİ kitabı hangisinden sonra okunuyor? bunu bilmediğim için 4. kitaba da henüz başlayamadım...







OKUDUM -19- DOLMEN / NICOLE JAMET- MARIE ANNE LE PEZENNEC

22 Ocak 2013

OKUDUM -19- DOLMEN / NICOLE JAMET- MARIE ANNE LE PEZENNEC





2013 yılı bitiridğim 2. kitabım. Okurken zevk aldım okumanızı tavsiye ederim.


KİTAP ADI: DOLMEN
YAZAR: NICOLE JAMET- MARIE- ANNE LE PEZENNEC
BASIM YILI:2007
SAYFA SAYISI:354
YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP

Fransa’nın Bretanya kıyılarında taş mezarlarıyla (dolmen) ünlü Ty Kern Adası’nda huzurlu günler artık geride kalmak üzeredir…
Genç polis teğmeni Marie, çocukluk aşkı Christian’la evlenmek üzere evine,Ty Kern Adası’na döner. Geçmişten gelen sırlar ve rekabetler, adanın en etkili dört büyük ailesini, birbirlerine bağlamaktadır. Marie ve Christian’ın düğününden bir gün önce tuhaf olaylar baş gösterir. Büyük bir martının kanlı
cesedi sahile vurur, Marie geceler boyu vahşi ve korkutucu kâbuslar görmektedir…
Bir gün erkek kardeşi Gildas ölü bulunur.
Ve kasabanın dolmenleri aniden kanamaya başlar…
1968 Yılında 6 çocuğun oynadığı korsan oyununun yol açtığı olayların yıllar sonra hepsinin teker teker öldürülmeye başlanması ile İlgili başlayan olaylar yumağı…. Sonunu tahmin bile edemiyorsunuz…


Sayfa 35: Kendi yerinde kral olmak, başkalarının uşağı olmaktan iyidir.
Sayfa 86: Yalnızlığı sevmek lazım.
Sayfa 105: Efsane bir hikayeye ait olayların halkın hayal gücünü kullanarak şekil değiştirmesidir.
Sayfa 124: Herkesin hayatında karanlıkta kalmış yerler bulunabilir.
Sayfa 173: Aşk her şeyi affettirmiyor.
Sayfa 190: -Neden her şey  imkansız olduğunda mümkünmüş gibi gözükür?
-          Esas doğru gidilmektedir de ondan.
Sayfa 210: Onu satırların arasında anlamak gerekiyordu, kullandığı kelimeler o kadar azdı ki.
Sayfa 214: Aşk lükstür.                   
Sayfa 219: İnsanın sevdikleri hakkındaki gerçekleri kabullenmesi zordur.
Sayfa 234: Ölüler bekleyebilir, ama canlılar bekleyemez.
Sayfa 294: Para, çoğu zaman bütün cinayetlerin temek dürtüsü. İkinci sırada aşk. Daha sonra aşna fişne. Ve intikam.
Sayfa 316: Ne istediğimi biliyorum. Sen de ne istediğini bilmelisin.
Sayfa 331: Ölümden beter şeyler de var, bunu göreceksin: Sevdiğin kadını kaybetmek….
Sayfa 344: Sevmek hareketle gösterilirdi. Duygu ne kadar kuvvetli, ne kadar derin olursa  bunu kelimelerle ifade etmek onu ancak basitleştirirdi.







Bu da herkesin bitirdiği bir seri ben daha henüz yeni başlıyorum ona. Hedefte bir haftada bitirmek var, çünkü 1 şubatta kitapkardeşliği okuması için başka bir kitaba başlayacağım.

Aşağıdaki 2 resim dün işe giderken çektiğim 2 resim. Biri köpecik 2 gözü de farklı renk, diğeri de bir kedicik.









Biliyorsunuz yeni bir blog yayına başladı KİTAPLIK KURDU ve benim de, gönderdiğim okuduğum bir kitap tanıtımı yayınlandı. TIK TIK lütfen.


Bu gün birbirinizi şımartacağınız güzel bir gün olsun sizin için



KİTAPKARDEŞLİĞİ' NE DAVETLİMİZSİNİZ...

21 Ocak 2013

KİTAPKARDEŞLİĞİ' NE DAVETLİMİZSİNİZ...





Sevgili STYLOPUNK' un İNSTAGRAM'da başlattığı Şubat 1 itibari ile birlikte kitap okuma etkinliğine katılıyoruz. Sizlerden de katılmak isteyen olursa bekleriz. Şubat ayının #kitapkardesligi'nin kitabını edinmek için bu gün çarşıya indim.




        Çarşıya inerken bizim sokağın 1-2 karesini aldım resme:)))




Bizim sokak kazlarımızın yürüyüş alanıdır, araçlarımızın değil ola ki araçla bizim sokağa gelirseniz lütfen hız kesiniz:))))



Canikoyla yine böyle tel arkasından biraz sevişiyoruz ve yola devam ediyoruz.....





Seni vitrinde gördüm aktı içim:))) sen bana
" I LOVE YOU"
demişşin ama ben sana
"YOU' RE SO SWEET, THANK YOU"
desem kızarmısın acaba bana:)))) 




TÜRKÇE ALTYAZILI YAYINLARIN YASALAŞMASI İÇİN YARDIM ÇAĞRISI

TÜRKÇE ALTYAZILI YAYINLARIN YASALAŞMASI İÇİN YARDIM ÇAĞRISI

Türkçe altyazılı yayınlarla ilgili yasa teklifinin yasalaşması için desteğinize ihtiyacımız var.Haydi gösterelim gücümüzü.

Aşağıdaki
linkte yer alan vekillere örnek maili gönderin,tepkimizi anlasınlar,yasa yürürlüğe girsin ve bir an önce Türkiye bu anlamdaki geri kalmışlıktan kurtulsun...

milliegitimkom@tbmm.gov.tr,
nabi.avci@tbmm.gov.tr,
avni.erdemir@tbmm.gov.tr,
fikri.isik@tbmm.gov.tr,
osman.cakir@tbmm.gov.tr,
mehmetnaci.bostanci@tbmm.gov.tr,
orhan.atalay@tbmm.gov.tr,
israfil.kisla@tbmm.gov.tr,
ismet.ucma@tbmm.gov.tr,
hakan.sukur@tbmm.gov.tr,
selcuk.ozdag@tbmm.gov.tr,
nebi.bozkurt@tbmm.gov.tr,
cigdemmunevver.okten@tbmm.gov.tr,
suatonal@tbmm.gov.tr,
aysenur.islam@tbmm.gov.tr,
mehmet.altay@tbmm.gov.tr,
temel.coskun@tbmm.gov.tr,
metinlutfi.baydar@tbmm.gov.tr,
recep.gurkan@tbmm.gov.tr,
alihaydar.oner@tbmm.gov.tr,
fatmanur.serter@tbmm.gov.tr,
tolga.candar@tbmm.gov.tr,
engin.ozkoc@tbmm.gov.tr,
zuhal.topcu@tbmm.gov.tr,
ozcan.yeniceri@tbmm.gov.tr,
ahmetduran.bulut@tbmm.gov.tr,
mulkiye.birtane@tbmm.gov.tr


GÖNDERİLECEK MAİL:


Konu: YASA TEKLİFİNİN YASALAŞMASI HAKKINDA



T.B.M.M. MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
Sayın vekilim,

Ben işitme engelli vatandaş / işitme engelli ailesiyim. Kültür komisyonu üyesi olduğunuzu öğrendim. Türkiye'de ortalama 50-60 Türk sinema filmi vizyona girmektedir. Ancak filmlerde "türkçe altyazı" olmadığı için konuşmaların hiç birini anlayamamaktayım. "Türkçe altyazı" olduğu için mecburen yabancı filmleri izlemekte kendi kültürümden uzak kalmaktayım. Ayrıca sosyal hayattan kopmaktayım. Aşağıda internet adresi verilen ve üyesi olduğunuz komisyona sunulan yasa teklifinin  acilen komisyondan geçmesini ve yasalaşmasını saygılarımla arz ederim.

İlgili yasa teklifinin internet adresi: http://www2.tbmm.gov.tr/d24/2/2-1055.pdf


KAYNAK YAZILAR   ISITME KAYBI DELFINA BLOĞUNDAN

Lütfen sizde bloglarınızda yayınlayın destek çıkalım. Paylaşalım......

GİTMEYİ BİLEMİYORUZ....

16 Ocak 2013

GİTMEYİ BİLEMİYORUZ....


Yorulduğumuzda gitmesini biliyormuyuz?
Tökezliyormuyuz hayat yolunda, yoksa aman sende bana de diyerek devam ediyormuyuz eğrilerimizi düzeltmeden.....
Bu bir ilişkide de olabilir, ya da hayatın bir evresinde de...
Sonunu beklemeden bazı şeylerin çekip gitmek gerekiyor mu sizce?...
Ama ürküyoruz, korkuyoruz, kendimizi yargılıyoruz çekip gitmeyi bilmiyoruz....
Tıpkı sonunu beklemeden sıkıldığınız filmden, sinemadan kaçar gibi gitmek lazım bazen hayatın evrelerin de...
Tercih ettiklerimizle mi yaşıyoruz, yoksa tercihimiz olmayanlar mı?
Hala atıyormu kalplerimiz, yarım bıraktıklarımıza karşı..
Hayatımızın direksiyonu bizim elimizde mi? yoksa hayatımızın direksiyonu başkasının elinde de, biz ona mı eşlik ediyoruz hayatta...
Bazen canın yanıyormu? sen mi yakıyorsun canını, yoksa çevrendekiler mi?...
Bir virüs gibi hayatına bulaşanlar var da, senin bunları silmek için insanivirüs programın var mı?
Kendini kaybettiğin oluyor mu hiç? Arıyormusun kaybettiğin noktalarda kendini?....
Silip, süpürüp gerekli muntazam temizliğini nasıl yapıyoruz yüreğimizin? sence yüreğini temizleyen en iyi temizlik malzemesi nedir?

Hayatta herşeye karşı yüzünüzden gülümseme eksik olmasın...
Daima gülecek bir şeyler bulmanızı dilerim...
Hayatta hiç eksik yanınız olmasın hep tamamlayın yarımlarınızı...


Böyle bir yüreğimden geçen sorularla ve dileklerle gireyim dedim bugünkü yazıma.Belki içimizden geçen bu sorulara cevap vererek gitmemiz gereken noktalara insan olarak ulaşırız diye düşünüyorum. Ben her zaman ki rutin günlerimi yaşıyorum, kış olunca iyice kapandık evlere, işlere, spor salonlarına. Hani şöyle bahar gelse de, ortalık biraz şenlense, diye dört gözle bekliyorum diyebilirim. Kışın elimi neye atsam bozuyorum ben:))) eve yeni bir elektrikli alet girerken bir diğeri bozuluyor. Bunu nasıl beceriyorum anlayamıyorum.Su ıtıcısı bozuldu, yerine yeni aldım, kahve yapma makinası bozuldu bu akşam yenisi alındı. Gece yemekten sonra annemlere portakal suyu sıkayım dedim, bu seferde o elimde kaldı, bozuldu makina. Şimdi ay başında da, meyve sıkacağı makinası almak farz oldu. Bu kullandığım tefaldi. Sizin tavsiyeleriniz var mı bu konuda şu makinayı al diye? sizlerden fikir bekliyorum lütfen yazın bana.
Ben hala DOLMEN kitabını okumaya devam ediyorum



Yalnızlığı seven tek ben değilim ama:))) kitaptan altını çizdiğim bir cümle



Akşam iş çıkışında uğradığım bir mekan dan çıkarken yağmur başlamıştı, hafiften çiseleyen bir yağmur da yürümeyi çok severim öyle de yaptım zaten.

Ve lütfen karıştırmayın...




hepinize iyi geceler
Yarın çevrenizdekilere sevginizi belli edin

CAMDAN CAMA........

12 Ocak 2013

CAMDAN CAMA........



Sabah sabah ufak bir kahvaltıdan sonra yaptığınız bariz bir işlem var mı? Benim var, eğer tatilse gündelik işime başlamadan önce bir kahve keyfi ve gazete keyfi yaparım. Bu gün de öyle oldu, yağsız pişirilen yumurta, domates, peynir, çay ve çok tahıllı ekmek ile yaptığım kahvaltımdan sonra, elime aldığım kahve fincanı ile camekana oturdum. Hem çiçekleri gözden geçirdim, hem de günlük ne yapmam gerektiğinin planını yaptım. Annem doktora gidecekti, ben de kuaför ve terziye... Sabah odam havalansın diye açtığım camı kapatamadan anam kondu cama:))) malum ufak yerlerde camdan komşu ile muhabbet faslı:))) Arka komşumuz trafik kazası geçirmiş ne benim, ne annemin haberi var!!!! Komşudan al haberi derler ya, bizimki de öyle oldu. Başka bir komşudan aldık haberi. Tabi biz kasım ayından bu yana İstanbul ile şehrimiz arasında mekik dokuduğumuzdan, komşular ile fazla görüşemedik. Annem zaten hemen hemen teyzemi kaybedinceye kadar orda kaldı. Eve geleli 11 gün oluyor daha da demekki kimse ile fazla görüşmemiş, genelde hep akrabalar başsağlığına geldiği için evden de çıkamadı tabii kadın. Komşunun kaza haberini alan ben, hemen babamı bakkala gönderdim, bisküvit ve meyve suyu aldırdım. Akşam üzeri gideriz diye düşündüm. Ama annem beni beklememiş doktordan gelince hemen gitmiş, bana da yarın gitmek farz oldu geçmiş olsun demek için komşuya. Giyinip annem ile çarşıya indik o doktora gitti ben eczaneye uğradım.


  Eczane de DDF uzmanı vardı hemen katalogtan benim kullanmam gereken
ANTİ AGE ürünleri işaretledi, elim genişler genişlemez alacağım kesin.Ayıptır söylemesi mobilya almıştım taksitlerini biraz kolaylamam lazım:)))
Eczacımız BANU hanım çok güler yüzlü bir insan, alışveriş esnasında mutlaka çay ikramı vardır.Almam gereken SOLGAR vitamini alırken, gözüme yandaki ojeler takıldı, elim gitti geldi devamlı...Yeşil tonlara bayıldım, hemen 3 rengini de aldım.
 Kitapçıma uğradım fakat o yoktu, dükkanda bakındım bakındım çıktım. Gümüşçüye uğradım maşallah fiyatlar almış başını gitmiş, bir yüzük 100 milyon OHA YANİ!!!!!! Terziye uğradım diktirdiğim kotumu aldım.
Hemen kuaförüme geçtim, koyu yeşili ben sürdüm, açık rengi ise Ayşen sürdü.





Dostluklarınızın bozulmaması dileğiyle hayırlı akşamlar,




HER ŞEYİN BİR SEBEBİ VAR...

11 Ocak 2013

HER ŞEYİN BİR SEBEBİ VAR...





Güzel bir haftadan herkese merhabalar. Hemen de cuma gününe geldik değil mi:))) sevinmeyen yoktur diye düşünüyorum bu gün için. Hafta tatilinin başlangıcı çünkü:)))
Bu hafta biraz sinirli ve gergindi benim için. Neden? İş yerinde biraz gerildim. Kimseye iyilik yapmayacaksın diyorlar ya gerçekten doğru. İyilik yaptığın yerden veya kişiden ne yazık ki kötülük geliyor. Bizi yıpratan bu tür insanlardan uzak durmak gerektiğini düşünüyorum. Empati yeteneği gelişmemiş bencil insanlarla çalışmak gerçekten yorucu benim için. Ama bazen ne yazık ki, sinirlerimizin gerildiği noktadan patlaması da an meselesi oluyor. Ben bu hafta haklı olarak patladım. Sonuç mu? Tabi ki insanı tehdit eden bir yönetim şekli ile yönetiliyorsanız eğer, TEHDİT EDİLMEK'tir. İnsanların korkutularak veya tehdit edilerek yapılan yönetim tarzı, belki çocuk yetiştirmekte etkili olabilir ama işyerlerin de, yaşını başını almış insanlar için ruhları tedirgin etmekten başka bir işe yaramıyor. Kin ve nefret duygularını bir anda yükleniyorsunuz. Başlıyorsunuz içinizden sayıp dökmeye.... Alıyorsunuz elinize günlüğünüzü yazıp döküyorsunuz içinizi......
Dün akşam konserde idim. İSTANBUL RADYOSU SAZ SANATÇILARI ve SEDA GÖKKADAR KOLAY sanatçının konseri vardı. Saat 20:00 de başlayıp 22:30 da bitti. Benim için muhteşemdi. Uzun zamandır görmediğim arkadaşım AYLA'yı ve İlkolkul öğretmenimi gördüm.Kahveyi kavururlar parçasını size ekliyorum.




İş çıkışı eve gitmeye fırsatım olmadığı için akşam yemeğimi dışarıda yedim. Üstüne birde çay keyfi yaptım. Sonra konser yerine en yakın olan TRESTAURANT 'ta karar kıldım.







2013 yılı hedeflerinizi not alıyor musunuz? Ben başladım isterseniz sizde ajandanıza böyle notlar yazabilirsiniz.




GÖNÜL BİÇER İNSANIN DEĞERİNİ.........

06 Ocak 2013

GÖNÜL BİÇER İNSANIN DEĞERİNİ.........




Yılbaşı gecesi başladığım ve bugün bitirebildiğim, 2013 yılı okunan ilk kitabım.
Yazar :FATMA ERDEK
Kitap adı: MELEKLER ZAMANI
Sayfa sayısı: 725
PAPILLION YAYINLARI
Nesil ve Barlasın aşkını konu alan, ama, aynı zamanda Yusuf ve Yesra'nın kardeş sevgisini de anlatan içten bir kitap. Bir sevginin insanı nasıl değiştirebildiğine, nelerden fedakarlık gösterdiğini anlatan, etkisinde kaldığım bir kitap oldu.
Altını çizdiğim satırları sizinle paylaşıyorum.

SAYFA 14: İnsanların girdiği ve mutlu olduğu kalıplar vardır.
SAYFA 30: Yüzey ne kadar hareketliyse, derinlikler o kadar ölüydü.
Hayat, sonlanmadan önce her şeyi öğretiyordu insana.
SAYFA 33: İlle de yaşayarak öğreneceksin neyin ne, gerçekte kim olduğunu.
SAYFA 48: Gülümseme içten olurdu, insanı mutlu ederdi.
SAYFA 51: Emirlerin bir tek sahibi vardır  ey fani.  Bilmez misin, o da  yaratandır.
SAYFA 65: O huzur, en sıkıntılı ruhların bile, göğün yıldızlı çarşaflarına uzanmasını sağlayabilirdi.
SAYFA 68: Birini sevebilmek için insanın önce kendini sevmesi gerekiyordu. Birine yürekten gülümseyebilmek için, gülmeyi biliyor olması gerekiyordu.
SAYFA 79: Hüzün geldiği zaman, gücü tükeniyor, kendini yanlışa daha yakın hissediyordu.
SAYFA 80: Herşeyin bir zamanı var diyorlardı ya. İşte "o zaman" bitirme zamanıydı. Yürek başka söylerken, gurur başka söylüyordu. Ruh özgürlük verirken, akıl esir ediyordu kendine. Kim örüyorsa ağları, ilmekler yalan yanlış geçiyordu dizgiye. Kim yazıyorsa yazıyı, harfler yalan yanlış düşüyordu satırlara.
SAYFA 81: Ağlamak da insan kadar güzeldi. Acıya akan her damla yaş, insana yaşadığını hatırlatırdı.
SAYFA 92: Kimi zaman değerler, alışkanlıklar içine karışıp gidiyor, insan sahip olduklarının ne kadar özel olduğunu unutuyordu.
SAYFA 95: Bir çare varsa mutlaka denenmeli, zorlanmalı....
SAYFA 125: Yalnızlığa bağımlı olmuştu. En çok sevdiklerine uzak olmaktı yalnızlık. Aynaya her baktığında, gördüğü o yüzden başka hiç kimseye sahip olamamaktı.
SAYFA 138: En aydınlık sabah, en karanlık geceden doğandır.
SAYFA 144: En zor olan, kendi fısıltılarını susturmaya çalışmaktır.
SAYFA 148: En doğru işaretler, en derinlerde hissedilen kıpırtılardır.
SAYFA 168: Dürüstlüğün ve ahlakın kimde olduğu, insanın derinliklerinde var olan sırlarda saklıydı. Yaptıkları işlerde ya da yaşadıkları hayatlarda değil.
SAYFA 241: Alkolün, insanı insan olmaktan uzaklaştıran, kendisiyle birlikte dünyayı da unutturan, kendine yabancılaştıran, bazen yalancı bir dost, bazen se düşman yapan, geçici bir süre için avutan, uyutan yakınlığına adımlanan nöbetti....
SAYFA 244: Bazı şeylerin geriye dönüşü yok.
SAYFA 245: Aşk çoğu zaman sadece hissetmek değil miydi? Neyin hata neyin doğru olduğunu konuşmak bir işe yaramazdı bazen. Hissetmek başlamak demekti....
SAYFA 257: Yalanı yalanla, eksiği başka bir eksikle kapatamayacağını biliyordu.
SAYFA 260: Zaman akıp giderken, sırlar, yalanlar, oyunlar ne varsa boğulacak, geriye sadece gerçekten hissedilen duygular kalacaktı.
SAYFA 300: Her insan, dünden kalan umutlarıyla, yarına bağlanırdı.
SAYFA 306: İnsana aldığı nefes kadar yakındır ölüm...
SAYFA 309: İnsan kimi zaman kendini, bütün gerçeklerden soyutlayıp, hayal dünyasına gidip yerleşmek ve orada, bunun bir hayal olduğunu bilerek ama göz ardı ederek yaşamak ister.
SAYFA 316: İnsan, sevdiği birinin olumsuzluklarından önce olumlu yanlarına bakmaz mıydı? Küçük bir ışık yakalayıp onun aydınlığında yol almaz mıydı? o ışık sönene kadar, sonradan gelecek olan karanlığı unutmaz mıydı?
SAYFA 331: Aşk; herkesin yüreğindeki boşluğa göre şekillenen, herkesi farklı bir yerden vuran, herkesi başka bir iman ve başka bir ibadetle olduran, öylesine sınırsız ve öylesine belirsiz bir kavramdı ki. Aik bir evrendi. Sonsuzluğun içinde, milyarlarca türü barındıran, kimi ateşten, kini ışıktan, kimi dumandan, kimi yeşilden, kimi beyazdan, kimi sudan, kimi topraktan.... Milyonlarca farklı yıldız, canlı, cansız ve bilinmezden oluşan evren kadar zengin... Milyonlarca şarkıya, şiire ilham olacak kadar bereketli... Kimine umut getirecek kadar parlak. Kimini umutsuzluğa mahkum edecek kadar karanlık.  İşte bu kadar değişken, bu kadar tanımsız bir şeydi aşk....
Bir tek, tarafları net ve değişmezdi. Bir "seven" ve bir de
"sevgili"....
SAYFA 332: Aşkın değişken oyunlarından biri de buydu. Bir ucu fedakarlığa, diğer ucu bencilliğe dayanıyordu. Girişken ruh, kalbin gözlerini kapatarak kör oluyor ve kendini bütünüyle aşka veriyordu. İncinmiş ruh ise, kendini geriye çekiyordu.
SAYFA 358: Kıskanmak, sevginin dolduruşuyla ortaya çıkan bir duyguydu sonuçta? ve aşkın. Özellikle aşk kıskançlığı bir çeşit nöbetti. Delilikle eşdeğerdi. Çoğu zaman, sonuçları sebebinden ağır olurdu.
SAYFA 401: Dış görünüşümüzdeki kusursuzluk, iç dünyamıza da yansır.
SAYFA 403: İnsan, ne var olduğu gibi kalabiliyordu ömrünün seyahati sırasında, ne bam başka biri olabiliyordu.
SAYFA 405: Gençlikte insan hata yapıyor. Herkes hata yapıyor.
SAYFA 425: Özgüvenle kazanılan güzelliğin, dışarıdan fazla bir desteğe ihtiyacı kalmıyordu.
SAYFA 434: İnsan, gönlüne nikahlı olanı, düşüncelerinde bile, başkalarına veremiyordu.
SAYFA 445: Ne akıl tek başına sevebilirdi birini, ne beden, ne de ruh...
Sevilmeyecekse, sevmenin de anlamı yoktu.
SAYFA 446: Yürek sevmek için yaratılmıştı.
SAYFA 466: Değer, ölçülüp tartılacak bir şey değildir. Gönül biçer insanın değerini ve sözler de asla o ölçüyü ifade edemez.
SAYFA 500: Almadan verebilen bir kadın, verdiğinden çok daha fazlasını hak ederdi.
SAYFA 501: Sevgi, emek. Sevgi fedakarlık demekti. Aşk, gurur, insanın yolunu çizecek yegane kavramlar değildi.
SAYFA 510: Bu kıskançlık dedikleri şey, bakarken kör ederdi insanı.
SAYFA 519: Dil susarsa, yürek biriktirirdi acıyı. Öylesine büyür ve çoğalırdı ki acılar. Sonunda ya taşardı gözyaşı olup yada bir volkan gibi, kendi üzerine, eteklerine, etrafına patlardı. Hem kendini, hem ona en yakında olanları yakardı...
SAYFA 550: Sevgisiz birlikteliklerin, insanı hep aç hep doyumsuz biri haline getirdiğini bilmiyordu.
SAYFA 716: Sevmeyi bilenden, kimseye kötülük gelmez.



SEVGİ HER DAİM YANIBAŞINIZDA OLSUN
SEVGİYİ BULAMAMIŞLARDA 2013 YILINDA BU DUYGUYA KAVUŞSUNLAR..........( AMİN )

Kitabı bu gün okumayı bitirdim, 2013 yılı için çok güzel bir kitapla başlamışım sevindim. Biraz dışarı çıktım bugün kipaya gittim, sıcak bir sufle yedim ve yeni kitabıma bir kaç sayfa başladım. Baktım 2.99 tl ye menekşe satıyorlar hemen anneme bir saksı menekşe aldım. Özellikle evde olmayan bir renk seçtim.