HAKİKATLİ DOSTLARINIZ VARSA ŞANSLISINIZ

30 Ocak 2019

HAKİKATLİ DOSTLARINIZ VARSA ŞANSLISINIZ

Parkta içtiğim bir kahve eşliğinde hepinize merhaba. İnstagrama koyduğum kahve resimlerime bakan kuzen bana kahkaha patlattı:))
Bizim kız bu kadar çeşit kahve fincanını ne zaman aldı acep diye düşünüyormuş:)))


Kar yağmasa da kardelenlerim açtı... Dikkat ederseniz eğer topraktan baş vermiş bahar müjdecim lale ve sümbüllerim de çıkmaya başlamış durumdalar. 19-20 şubatta zaten havaya cemre düşecek gayri sonrası gelsin bahar ayları diyorum ben. Gerçi mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır derler ama belli olmaz.

Ben bildiğiniz gibiyim bir değişiklik yok. Evdeyim , kitaplarımlayım, filmlerimleyim. Bugün anneme ilaç almaya çıkmışken, bilgisayarımı laptopu da temizliğe götürdüm.  Onu da aradan çıkardım ama yeni bilgisayar almam lazım ne yazık ki, laptop dağıldı toplanmakta zorlanıyor artık.

Size geçen hafta yaşadığım bir olayı anlatayım. Cafede oturmuş çay içiyorum, cafenin sahipleri birden hareketlendi, patır kütür 2. kata çıktılar, çıkarken bayan garsona sen oyala dediler kısık sesle. İçimden dedim ne oluyor?????????
İçeri yaşlı bir teyze ve yanında 10-12 yaşında çocuk girdi. Bayan garsona sahiplerini sordu işletmenin. Bayan garson yoklar dedi, ne zaman gelirler sorusuna da bilmiyorum dedi. Kadın oturup beklerim dedi. Bayan garson kadını itekleyerek dışarı çıkarmaya kalktı, kadın yapma kızım benim oğlanın maşını vermediler, seninde başına gelir kurbanım olam yapma dedi ama nafile. Bende  anladım ki orada çalışan birini çıkardılar parasını da vermediler. Kıza bende içimden saydırdım. Bu işler parayla değil sırayla kızım, bu davranışının mutlaka bir karşılığı vardır dedim. Bu hafta çafeye tekrar uğradığımda garson bayan yoktu, işten çıkartılmış. Keşke o şekil davranmasaydı, kadını iteklemese idi. Karşılığını çabuk bulmuş.


Ocak ayında okuduğum kitaplar yukarıda. 4 te dergi okudum. Bu ayı bu şekilde kapattım ..

BAYAN BAEK FİLMİNİ İZLEDİM.



Sang-ah Baek geçmiş dönemlerinde azılı işlediği suçlar sonrasında mahkum hayatı yaşamıştır. Bundan dolayı bazı olayların etkisinden çıkamadığı için Miss Baek ile aralarında bazı konularda anlaşmazlıklar yaşamaktadır. Bundan dolayı da kendisinden ilgisini eksik etmeyerek destek veren dedektifin tekliflerine pek kulak asmaz. İlk sırada yakınlık göstermekten çekingenlik duyduğu küçük kıza karşı artık ilgi göstermeye başlar ve kurtarmak için girişimlerde bulunmaya karar vermiştir. 



OKUDUM 9- BEYAZ KASIMPATI

29 Ocak 2019

OKUDUM 9- BEYAZ KASIMPATI


Kore 1943. On altı yaşındaki Hana, tüm hayatını Japon istilası altında geçirir. Yaşadığı adanın bir geleneği olarak dalgıç olan Hana, çoğu Korelinin bilmediği özgürlüğü denizde tadar. Ta ki Japon askerlerinin güvenilir gördüğü ada sahiline ayak basana kadar… Hana, küçük kız kardeşini korumak için kendini feda eder ve Japon askerlerine esir düşer. Ailesini, sevdiklerini, evim diye bildiği toprakları ardında bırakmak zorunda kalan Hana, Japonya ordusuna hizmet etmek için Mançurya’ya gönderilir. Artık o bir Sakura’dır ve hayallerinde yuvasına dönmek vardır.

Güney Kore 2011. Emi son altmış yılını yaşanılanları unutmaya çalışarak geçirse de kız kardeşinin onun için yaptığı fedakârlığı bir türlü zihninden silemez. Bu vicdan azabından kurtulmak için geçmişiyle barışmaya kararlıdır. Tüm ailesini kaybetmesine, korkunç bir evlilik yaşamasına rağmen çocukları için bu saplantıdan kurtulmak zorundadır. Acaba Emi kendini affetmek için savaşın korkunç sonuçlarıyla yüzleşebilecek midir?

İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan ve günümüzde hâlâ etkisini gösteren gerçek olaylardan esinlenilerek kaleme alınan Beyaz Kasımpatı, koşullara rağmen kardeş sevgisinin her şeyden üstün olduğunu ortaya koyan bir başyapıt. Merak uyandıran, umut dolu bu romanı soluksuz okuyacaksınız.


Ne kadar çok kelime bilirsen o kadar güçlü olursun.
*****
Bütün savaşlar, Dünya kadınları ve kızları için suçtur.
*****
Acımak merhamettir.
*****
Sana borcu olan bir adama asla güvenme.
*****
Acı iyi bir öğretmendi.
*****
Söz ağızdan bir kere çıkar.
*****
Düşünmemek çok daha kolaydı, yokmuş gibi davrandığında aynı şeyleri defalarca yaşamak zorunda kalmıyordu.

İZLEDİKLERİM

27 Ocak 2019

İZLEDİKLERİM



BOY ERASED

Jared küçük bir Amerikan kasabasında yaşayan genç bir delikanlıdır. Baptist bir papazın oğlu olan Jared ailesiyle çatışmaktadır. 19 yaşındaki genç delikanlı bir ültimatom ile karşı karşıya kalır. Ya bir eşcinsel dönüşüm terapisi programına katılacaktır ya da ailesi, arkadaşları ve inançları tarafından terk edilerek sürgüne gidecektir. Bu yolculuk, bir gencin kimliğinin her yönünü sorgulamaya zorlanırken kendini bulmak için verdiği mücadelenin gerçek hikayesidir.



GRINCH

Grinch’in tek derdi yılbaşına düşkün olan Who halkının yaşadığı sevinçtir. Tek başına yaşayan Grinch Noel Baba kliğına girerek yılbaşını çalmaya çalışacaktır


GOSNELL
Kürtaj kliniğindeki tehlikeli ve etik olmayan uygulamalarıyla cinayet suçundan hapis cezasına çarptırılan Dr. Kermit Gosnell’in öyküsü. Dr. Kermit Gosnell'nin soruşturmasının ve yargılanmasının şok edici gerçek hikayesidir. 30 yıllık ölüm çılgınlığı ve onu örtbas etmeye çalışan siyasi ve medya kuruluşunu konu almaktadır. Rutin bir uyuşturucu araştırması en tepeye giden bir skandalı ortaya çıkardığında, araştırmacılar kime güvenebilirler?



FBI ( 12 BÖLÜMLÜK BİR DİZİ)

New York ve ülkenin güvenliğini sağlamak için tüm Büro'nun yeteneklerini, zekasını ve akıllara durgunluk veren teknolojisini taşıyarak, FBI'ın New York ofisinin iç işleyişiyle ilgili prosedürsel drama.


SEVDA ÇOCUK GÖZLERİNDEN UYKU GİBİ AKIYOR... ( ÇALIKUŞU KİTABINDAN )

26 Ocak 2019

SEVDA ÇOCUK GÖZLERİNDEN UYKU GİBİ AKIYOR...  ( ÇALIKUŞU KİTABINDAN )

Bahçeme ara sıra uğrayan kedimden merhaba herkese:))

Dün ve bugün hava çok güzel, bahar havası sanki... Soba bile havadan dolayı çekmiyor  düşünün artık. Gerçi kömür bitti kömür aldık yeniden ama malum daha kış ayları bitmedi.
Dün çarşıya indim kitap sipariş etmiştim o gelmiş onu aldım. İnternet, telefon paralarını ödedim. Annemin canı kuru erik çekmiş ondan aldım. Eve geldim biraz dergi, biraz kitap okudum. Bir film izledim ve dizimin bir bölümünü izledim. Ağbimin şekerden ayağında oluşan bir yara var onu kapatmaya çalışıyoruz 1 sene oldu hala kapanmadı. Yeni bir doktor buldu ona çıktı. Yeni merhemler vermiş,şimdi onları kullanıyoruz.



Bunlar okuduğum dergiden hoşuma giden satırlar. ( pozitif dergisi)


Bugün de sabah erken kalktım, annem akşam uyumamış hemen ona kahvaltı hazırladım. İlaçlarını verdim, tekrar yatırdım. Canı kek istiyormuş cevizli , birde kuzu gerdan istiyormuş tamam dedim. Ağbimin ayağını pansuman yaptım. Tekrar çarşıya geçtim bu gün, kuzu gerdan aldım maşallah fiyatlar almış gitmiş, 1 kilo 55 tl:))) yumurta yok onu aldım vs derken yine bir 100 tl harcadım. Anladım ki artık her çarşıya geçiş 100 tl bundan sonra evde oturup haftada 1 gün çarşıya ineceğim:)))


Eve gelince hemen pırasa yemeği yaptım ki pırasa bitsin, pazartesi geliyor yenisi alınsın. Anne keki yaptım cevizli,
- 3 adet yumurta
-1 su bardağı şeker
- 1 subardağı yoğurt
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
-1 kabartma tozu
- 1 vanilya
- 1 su bardağı kırık ceviz
- 1 çay kaşığı karbonat
aldığı kadar un.

Şimdi de bu yazıyı dizi izlemek içi sonlandırıyorum. Ama ilk önce çöpleri kapı önüne koymam lazım yoksa çöp gününü kaçıracağım:)))

Sevgiler,

not: https://ezgissimo.blogspot.com/2019/01/meydan-okumalara-doyamadim-hazirsaniz.html?showComment=1548500869570#c4687795407497722596 bir meydan okuma başlatmış 1 şubatta başlıyor ben katılıyorum sizi de bekliyorum.

OKUDUM 8 - OTOMATİK PORTAKAL

25 Ocak 2019

OKUDUM 8 - OTOMATİK PORTAKAL

Dispotik bir roman olarak dünyanın kargaşa yaşadığı zamanlarda Alex'in çevresine yaydığı nefret ve öfkeyi konu alıyor.Çetesi ile gerçekleştirdiği şiddet dolu olaylar sonucunda hapishaneye düşer.
Hapishanedeki insanları azaltmak adına politik bir işleme tabi tutulur. İzlettirilen filmler sonucunda kötü olaylardan soyutlanarak iyi tarafları ortaya çıkarılıyor ve suçlu bir daha şiddet içeren olaylara karışmıyordu. Alex 2 hafta sonra hapishaneden gerçek yaşama döner, artık şiddet olaylarından uzak durmakta  suç işlemektedir. Geçmişi ile yüzleşir iken doğru kararlar alabilecek midir acaba?

Yazarın hayatı da çok ilginç;
Anthony Burgess, tümör nedeniyle 1 yıldan az ömrü kaldığını öğrenir ve ölümünün ardından karısının geçimini sağlaması için kitaplar yazmaya başlar. Daha sonra ise yanlış tanı koyulduğu öğrenilir ancak Burgess artık ünlü bir yazar olmuştur. 

Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim.
*****
Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.
*****
Şiddet, şiddeti doğurur.
*****
İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar.
*****
Mükemmel sevgi korkuyu kovar.

EŞLEŞTİRME MİMİ

24 Ocak 2019

EŞLEŞTİRME MİMİ



Bloğunda eşleştirme mimi yapılmış ve ben YURDAGÜL Hanım ile eşleşmişim. Kendisi ile mesajlaştık ve sorularını aldım zevk ile de cevap veriyorum.

1.Kısaca kendinizi 5 cümle ile bize tanıtabilir misiniz?
Ben 40 lı yaşlarda emekli bir bayanım. Manevi duygulara fazlasıyla önem veririm. Boş zamanlarda kitap okuyan, film dizi izleyen biriyim. Bahçeli küçük bir evde yaşadığım için çiçek börtü böcek çok severim. Yalan söyleyen, devamlı mızmızlanan, alay eden insanlardan uzak dururum, SAMİMİYET belli bir noktaya kadar benim için çok önemlidir.

2.Bir mucize olsaydı neyi değiştirmek isterdiniz?
Hayatımda mı? Dünyada mı?
Hayatımda olsa vücudumu yani kilolarımı yok ederdim.
Dünyada olsa  paranın adaletsiz dağılımını değiştirmek isterdim.

3.Kendinizle ilgili en sevdiğiniz ve de değiştirmekte zorlandığınız özellikleriniz neler?
Maneviyat özelliklerimi biraz olsun değiştirmek isterdim. İyilik yapıyorum derken salak yerine konuluyorum mesela……

4.Blogunuz ve blog yazmaya dair bize ne söylemek istersiniz?
Vallahi esas blog yazan sizlersiniz bizimki günlük işler vs. 

5.Blog logonuzdaki öpücük atan kadın karikatürünü neden koyduğunuza dair bize bilgi verebilir misiniz?
))) Sizleri çok seviyorum anlamında kullanılmış bir resim o))))) Hareketli gifleri çok severim ara sıra da blog yazılarında kullanırım. 

6.Hayatınızda sizi çok etkileyen film ya da kitap var mı? Varsa bizimle paylaşır mısınız?
Kitap olarak Nazan BEKİROĞLU’nun LA SONSUZLUK HECESİ kitabını bir gecede bitirdim, film olarak ta YEŞİL YOL ve SCHİNDRELL’İN LİSTESİ

7.Madem bloğunuzda yemeklerden bahsediyorsunuz. En iyi yaptığınız yemek nedir?
En iyi yaptığım yemek yaprak sarmasıdır, hamur işini çok severim yapmayı, labneli poğça, elmalı çikolatalı kek ve cheesecake yapmayı severim. Bu ara hepsini teker teker yapıp paylaşacağım blogta.

8.Bizimle çok severek çektiğiniz bir fotoğrafı paylaşır mısınız?



GÖLE GİDEN YOL GÖLDEN DAHA GÜZELDİR.

23 Ocak 2019

GÖLE GİDEN YOL GÖLDEN DAHA GÜZELDİR.


Bu gün sabah bayağı bir yağmur yağdı. Hatta annemin doktor kontrolüne taksi ile gitmek mecburiyetinde kaldık. 
Dün sabah kendime çok güldüm, zamlı emekli maaşından birer kahve içmek için whapsaptan arkadaşa mesaj attım... Sanıyordum meğer mesajı lise arkadaş topluluğuna atmışım:)))))))))))
Uyku mahmurluğu yaptığıma bakın, zırt pırt mesajlar gelmeye başlayınca anladım durumu kahkahalar ile güldük :)))))))

Neyse arkadaşlada buluşamadık ahları tuttu herhalde:)) Anneme ilaç yazdırmaya gitmiştim. Sıra çoktu 14:30 dan sonra çarşıya gitmekte zor geldi eve döndüm.


Bu benim bahçedeki kedilerimden biri idi. Çok oyuncu olur tekirler bu da öyle idi. Ağbimin minibüsün arkasına gizlice binmiş. Kırklareli pazarında ağbim mal indirirken fırlamış gitmiş güzelim.




Pozitif dergisinin yarısına geldim, umarım ay sonuna kadar biter.



Konuşanlarda aslında negatif olabilir diye düşünüyorum, dert dinlemekten bazen bunaldığım oluyor inanın.  Masadan kalkıp gidesim geliyor ama saygı gereği yapamıyorum, 




  GECE GELEN Filmini izledim.

Paul, çığırından çıkmış dünya düzeninden ailesini korumak için köşe bucak kaçar. Terk edilmiş evi kendisine mesken tutan Paul, burayı güvenli yere dönüştürmek için canla başla çalışır. Bunu başaran adam, kapısını çalan yardıma muhtaç genci evine alır. O günden sonra bilindik ve rutin devam eden hayatı gerilim dolu bir hal alacaktır.



OKUDUM 7 - SİHİRLİ KENTİN FİRARİSİ

22 Ocak 2019

OKUDUM 7 - SİHİRLİ KENTİN FİRARİSİ


Reklamlardaki gibi bir hayatım, üniversitede bir işim, dünyalar güzeli bir eşim, güzel bir evim ve arabam vardı. Tam on sene boyunca herkesin gıpta ettiği gibi ilişkiyi, evliliği sırtladık. Balerin ile kurşun askerdik. Sonra... Ayrılıverdik herkesi şaşkına çeviren bir kararla. Birbirimizi sevmediğiniz için değil, öyle olması gerektiği için. Hayat bizden büyük olduğu için. Sevmek dürüstlük demek olduğu için. 
Her şeyi bırakıp bütün sosyal çevremi sıfıra indirip kimseyi tanımadığım, kimsenin beni tanımadığı bu güzel şehre, Prag'a geldim. Kendime yepyeni bir hayat kurdum. 
Ve şimdi bu sihirli kentte bir firariyim ben. Eski hayatımdan, rollerimden, sorumluluklarımdan soyundum. Bütün firariler gibi ayklak ve 'Yarına Allah Kerim'ci ilk günlerin ardından, her şey zamanla rayına oturdu. Sorumluluktan ya da hayatın kendisinden kaçmıyorum zaten, yeni rollerimi severek sırtlandım. 
Hala firarda olup olmadığımı sorarsanız, hayır. Ama aslında hala yoldayım. Çünkü firar edemeyeceğim tek yere gitmek için çıkmıştım bu yola ve biliyorum ki insanın 'kendi'ne varması bir ömür alır.

ARKA KAPAK TANITIM YAZISINDAN.

Kısa ve hikaye tarzı bölümler olduğu için sevdim kitabı.


Hayata bir başka gözlebakmayı öğrendiyseniz, bu seçimle kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
*****
Yalnızlıkzor, sevecek birini bulmak zor, sevmek zor, sevgiyi ilişkiye taşımak zor, ayrılmak fepsinden zor.... Ama galiba en zoru kendin olabilmek.
*****
Yaşama duyduğun inancı yitirdiğinde ise her şey anlamını yitiriyor.
*****
Hayat bütün acılara rağmen denemeye değer.
*****
Kurtuluşun tek bir yolu var. Yazmak, üretmek.
*****
Allah geçmez  kulundan,  öksüzünden, dulundan....
*****
Meğer insanın bir duygusal dağarcığı/ anı deposu varmış, evler sokaklar eşyalar hep o dağarcıktan sızan ışıkla aydınlanırmış; o depoyu sıfırladığınızda her şey karanlıkta kalır, ruhunu yitirir, yaşadığınız ortam yeniden sizin olana kadar uzun zaman geçmesi gerekirmiş.
*****
Bir toplumda yozluk varsa bütün kurumlar aynı derecede kirleniyor.
*****
İnsana gereken şeyin dostları olduğunu anladım bir kez daha...
*****
Hayat bu nedensiz  her şey. Sebep sonuç ilişkisi yok her olayda. Her an her şey olabilir.
*****
Metro bir okul olduğu kadar bir gözlemevi de aynı zamanda. Her çeşit insan biniyor. Dikkatle bakan bir göz onların hiç konuşmadan anlattıkları hikayeleri dinleyebiliyor.
*****
Gün ışığı üstünüzden eksilmesin.
*****

HAYATININ EN İYİ GÜNLERİNİ NEREYE GÖMDÜN?

21 Ocak 2019

HAYATININ EN İYİ GÜNLERİNİ NEREYE GÖMDÜN?

Hayatımın en iyi günlerini çalışma hayatıma gömdüm.
Keşke Lidyalılar parayı bulmasalardı ve bizde para kazanmak için bir ömür harcamasa idik değil mi? Şimdi o günleri tekrar geri getirebilir miyim????????

Maalesef hayır.....

Dün bugün hava bir hayli güzeldi.  Ben de soluğu dışarıda aldım. Annemin ve ağbimin alınacak ilaçları vardı, eczaneden onları aldım. Güzelce bir yürüyüş yaptım anlayacağınız. Evin eksiklerini marketten aldım. Sütçüye süt sipariş ettim, yarın irmikli tatlı yapacağım tekrar. Havalar umarım hep böyle gider, gerçi sabah hafiften çiseliyordu ama oda bulut olarak geçti gitti. Hava güzel iken çarşaflar, nevresimler de yıkandı. Kardelenler kar olmadığı halde açmaya başladılar bahçede, sümbüller de çıkmış, topraktan baş çıkarmışlar, açmayı bekliyorlar.

Akşam izlediğim film aşağıda 




DÜĞÜN DAVETİYESİ

Düğün Davetiyesi - Wajib filminin konusu, İtalya'da yaşayan Filistinli Şadi (Saleh Bakri), kız kardeşi Emel'in (Maria Zreik) düğünü için memleketi Nasıra'ya döner. Adetleri gereği düğün davetiyelerini ailenin erkeklerinin elden dağıtması gerekmektedir, Bu sebeple Şadi ve babası Ebu Şadi (Mohammed Bakri) şehrin her yanına dağılmış akraba ve tanıdıkları ziyaret etmeye başlar. Gün boyunca onlarca eve girip çıkan baba oğul, bir yandan da hayatlarıyla ilgili birçok konuda zaman zaman neşeli, zaman zaman gergin konuşmalar yapacaktır. 

Yaşamak nasıl yaşayabileceğini seçmektir. 
( filmden bir replik)

İZLEDİKLERİM

20 Ocak 2019

İZLEDİKLERİM

 
 
 
BASED ON A TRUE STORY


Güzel yıldız Eva Green’in baş rolünü üstlendiği yapımda, yayımlanan son kitabından sonra kendisine tehlikeli bir şekilde yaklaşan saplantılı bir hayranı yüzünden hayatı kabusa dönen yazarın hikayesini izliyoruz. Yazdığı kitaplar ile ün yapan yazar Delphine de Vigan’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan filmi, Roman Polanski tarafından yönetilmiştir.




DUL KADINLAR

Dul Kadınlar, ölen eşlerinin kendilerine bıraktıkları borçtan kurtulmaya çalışan 4 kadının hikayesini konu ediyor. Modern Şikago'da geçen filmde, dört kadının tek ortak noktası; dul kalmış olmalarıdır. Ölen eşlerinin yasını tutan kadınların tek derdi yalnızca sevdikleri adamları özlemekle de sınırlı değildir. Ölen eşlerinin hepsi yasadışı işlere bulaşmışlardır. Asıl mesele, ölen eşlerin geride kalan dullarına suç dünyasında işledikleri suçları borç bırakmış olmasıdır. Ellerinde borçları ödeyecek para olmayan dul kadınların tek şansı, riskli bir soyguna girişmektir. Veronica liderliğinde bir araya gelen Alice, Linda ve Belle, geleceklerini istedikleri gibi yaratmak için iş birliği yapar. Şu ana dek eşleri tarafından yönlendirilmiş olan pasif hayatları artık onların elindedir ve şekillendirilmeyi beklemektedir...




YENİDEN BAŞLAMAK

Gretta, hayalleri olan idealist bir kadındır. Hep hayalini kurduğu New York'a taşınır ve düzen kurmaya çalışır. Tam bu sırada sevgilisi tarafından terk edilen Gretta, kendini koca şehirde kaybolmuş olarak bulur. Yapa yalnız kaldıktan sonra ne yapacağını bilemeyen genç kadın, tesadüfen tanıştığı yapımcı ile sıcak bir ilişki kurar ve hayatı yeniden düzene girmeye başlar.



JOE BLACK

William Parrish, oldukça zengin bir medya patronudur. Çok düzenli giden aile hayatı günün birinde karmakarışık olur. Çünkü Joe Black adında bir adam çıkmış ve Parrish’in güzel kızı Suzan’a aşık olmuştur. Ansızın gündeme gelen bu romantik ilişkinin sonuçları, hem Suzan hem de diğer aile bireyleri açısından çok karmaşık ve acı sonuçlar doğuracaktır. Kızının kalbini çalan bu genç ve yakışıklı delikanlı, gerçekte kimdir? Black ile Suzan arasındaki ilişki özel bir bağlılığa dönüşürken, Parrish de yavaş yavaş yaşamına veda etmeye hazırlanır. Fakat yaklaşmakta olan ayrılık herkes için üzücü olacak gibidir. İlgi çekici bir senaryoya sahip olan yapım, özellikle oyuncularının performansları ile dikkat çekiyor. Yaklaşık üç saat sürmesine rağmen izleyiciyi kendisine bağlayan ve etkisini sonuna kadar sürdüren başarılı bir film Joe Black.

OKUDUM 6 - HUZURSUZLUK

19 Ocak 2019

OKUDUM 6 - HUZURSUZLUK

İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim, kendisi gibi gazeteci olan,  olarak bilinen bir arkadaşından, Amerika’da öldürülen Mardinli bir pizzacı haberini alır. Bunun üzerine, öldürülen kişinin çocukluk arkadaşı olan Hüseyin olduğunu anlayan İbrahim, bu ölüm olayının nasıl gerçekleştiğini daha iyi anlamak adına memleketi Mardin’e gider. Mardin’de Hüseyin ile bağlantısı olan kızkardeşi, ağbisi ile  görüşür. Öte yandan parçalar bir araya geldikçe, IŞİD zulmüne maruz kalan insanların neler yaşadığını, Ezidiler’in yıllar boyunca ne gibi zulümlere maruz kaldığını kavramış olur.

Harese nedir, bilir misin oğlum? 
Arapça eski bir kelimedir. 
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. 
Harese şudur evladım: 
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan 
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; 
o kadar dayanıklıdır yani. 
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. 
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.

Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, 
o yaralardan kan akmaya başlar. 
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. 
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına 
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. 
Bunun adı haresedir. 
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. 
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür 
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. 
Kendi kanının tadından sarhoş olur.
*****
Tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur, huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.
*****
Bazı şeyleri boş inanç diye küçümsemeyin, onlarsız insan kültürü olmazdı.
*****
Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir.
*****
Merhamet zulmün merhemi olamaz!
*****
Bu dünya bir penceredir.
*****
İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız.
*****
Hepimiz isimsiz, birbirimize uzak yaşıyoruz; başka kılıklar altında birer yabancı olarak acı çekiyoruz.
*****
Ne kadar yukarı tırmanırsak tırmanalım, ne kadar aşağı inersek inelim asla duygularımızın dışına çıkamayız.


OKUDUM 5 - BİR KADININ 24 SAATİ

18 Ocak 2019

OKUDUM 5 - BİR KADININ 24 SAATİ


Bir Kadının Yaşamından 24 Saat, Monte Carlo’da bir gece, intiharın eşiğindeki başarısız bir diplomatla karşılaşan kadının toplamdaki bir gününü anlatır. Ancak söz konusu zaman aralığı, kadının hayatının en heyecanlı ama sonu hayal kırıklığı ile biten en korkunç günüdür.

Özgürlüğünü ilan ederek tutkularının peşinden giden bu kadının hikâyesi, 1920'li yılların sonlarında Avrupa’nın “aristokrat” tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla da dikkat çeker.

Zweig, olağanüstü gözlem yeteneği ve güçlü cümleleri ile bir kadının kalbinin derinliklerine inerek, aşk ve tutku kavramlarını yeniden sorgulatıyor.

Çoğu insanın algı gücü zayıftır. Kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen hiçbir şey akıllarına kazınmaz, hatta dikkatlerini bile çekmez.
*****
Yaşlanmak, artık geçmişten korkmamaktan başka nedir ki.
*****
Yarım yamalak bir gerçegin hiçbir degeri yoktur, asıl önemli olan bütünsel gerçeklerdir.
*****
Değerli olan her zaman için gerçeğin yarısı değil,tamamıdır.
*****
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir.
*****
Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır .
*****
İnsanlarda minnet duygusu ender bulunur ve en çok minnet duyanlar bile bu duyguyu ifade edemezler, sessiz kalırlar, utanırlar ya da bazen duygularını bastırmak adına kaba davranırlar.



DİNGİNLİK VE HUZUR MUTLULUĞUN KOŞULUDUR.

17 Ocak 2019

DİNGİNLİK VE HUZUR MUTLULUĞUN KOŞULUDUR.


Yorgunum dostlarım, yorgunum, yorgun....
Kendime kış günü iş çıkardım ve mutfağı dağıttım, buz gibi yerde dolapları sil, kap kaçağa yıka yerleştir derken çok yoruldum, sırtımda ağrılar var oturdum film izleyeceğim gecenin saat 20 sinde.
Başka türlü dinlenemem yoksa bir fincan kahvede yanına mutlaka olmalı.
Annemin serum tedavisi bitti. Bu bizi 3 ay idare eder artık.
Hastaya bakmak çok zor, bakmayan anlamaz. İlaçlarını takip et, önüne yemeğini koy, nazını çek falan.. Ama annemize bakmak ta görevimiz. Arkadaş bu kadar üstüne düşme diyor, bırak kendini kendi baksın. Ama maalesef öyle olmuyor.
Yarın kısmetse çarşıa gideceğim, ipini koparmış danalar gibi gezebilirim. Mesela canım profiterol istiyor, onu yemeyi düşünüyorum.  Sanat evine sahip bir arkadaşım var, ona uğrayıp muhabbet etmeyi düşünüyorum. Dönüşte de evin eksiklerini almayı düşünüyorum. Hayat çok pahalılaştı. 4 parça bir şey alıyorsun 100 TL. Onun içinde ihtiyaç harici alışveriş yapmamaya çalışıyorum. 
Bu gün yemekte kolaya kaçtım Tarhana yada diğer ismi ile darhane çorbası yaptım yanına da erişte pilavı ve ayran.




Kral Lear

William Shakespeare'in 1986 yılında piyasaya sürülen kitabından sinemaya uyarlanan King Lear, ölümün kıyısında olan yaşlı kralın kendi öz kızlarına karşı vereceği çetin sınavı merkezine alıyor. 3 Kızından en küçük olanı sürgüne gönderip, diğer ikisine ülkeyi teslim eden Lear, çok sevdiği ve uzaklara gönderdiği kızına daha özgür yaşama fırsatını vermişti. Kendisi bu gerçeği bilirken, uzaklardaki kızı tam aksini düşünmekte ve babasından nefret etmekteydi.

Filmini izledim. Gelsin hafta sonu, bol filmli dizili günler...




ALTINI ÇİZDİKLERİM ( KAFA DERGİSİNDEN )

16 Ocak 2019

ALTINI ÇİZDİKLERİM ( KAFA DERGİSİNDEN )





ANILAR YAŞAMI DELİK DEŞİK EDER ( ANTİKA TİTANİK KİTABINDAN)

15 Ocak 2019

ANILAR YAŞAMI DELİK DEŞİK EDER ( ANTİKA TİTANİK KİTABINDAN)


Görüşmeyeli nasılsınız?  ben bildiğiniz gibiyim. Çarşı ev arasında mekik dokuyorum. Hafta sonu dışarı çıkamadım, işlerim yoğundu.
Dün annem rahatsızlandı apar topar Özel Tıp Merkezine gittik. Serum takıldı 3 gün serum tedavisi olacak. İç kulakta dengesizlik var. O da baş dönmesi ve mide bulantısı yapıyor. Bugün 2. serumu aldık takıldı. Yarın tedavi bitecek umarım dengede sorun yaşamayız tekrar. 
Ben sıkıntıdan patlıyorum bazen hep aynı hep aynı olmuyor, anne de hasta bırakıp çıkamıyorsun. Bakalım cumaya ağbim evde biraz ona bırakıp çıkabilirim diye düşünüyorum.
Kitap dergi okumaya devam. 


Zülfü LİVANELİ / Huzursuzluk kitabını okuyorum. Dergi olarakta pozitif dergisi uyanış sayısını okuyorum.
Arkadaşlar dışarı çıkmadığım için sağolsun telefonlar ile arıyorlar beni. Annemi soruyorlar, halimi hatırımı soruyorlar. Bazen whapsaptan dedikodu yapıyoruz eskilerden anılara dalıyoruz. Emekli olduğum halde hala rüyalarımda kendimi çalışıyor görüyorum. 
Hatta bu gün hemşirenin işine bile karıştım:)) tarihi geçmiş iğneleri imha ediyor, imha prosedürüne uygun mu yaptığın işlem dedim:))) Sana ne????????? demiştir içinden Allah bilir. Neyse şahit çağırdı da prosedüre uymaya başladı. Hemşire değilim ama depoda çalıştığım için çok imha prosedürleri okudum ve uyguladım:))
Anladım ki emekli olunca sudan çıkmış balığa dönüyoruz:)))
Çalıştığınız günlerin kıymetini bilin hem manevi hemde maddi olarak. 



Hadi bakalım bu yazımın altına sizden yorum bekliyorum
ne dinliyorsun
ne yiyorsun
ne okuyorsun
ne izliyorsun?
birbirimizden feyz alalım..




OKUDUM 4 - ANTİKA TİTANİK

14 Ocak 2019

OKUDUM 4 - ANTİKA TİTANİK

Murat menteşin okuduğum ilk kitabı. Titanikin taklidi bir gemide geçen olaylar, 3 kişi ağzından anlatılmış. ( refik risk, şifa şavk, owen wow) Kitabın kapağı çok karışık tasarlanmış. İçindeki anlatımlar kısa kısa olduğu için bir çırpıda bitti. İronik ve absürt olaylar vardı anlatımda. Altını çizdiğim çok satır oldu. Felsefe kitabı seviyorsanız okuyabilirsiniz, içerisinde sayılarla dünya ansiklopedisinden de alıntılar var.

Parmak iziniz gibi, yalnızca size ait acılar vardır. Bunları kafaya hiç takmazsanız büyük başarılar elde edebilirsiniz. Fakat şahsiyet kazanamazsınız.
******
Müzik, evlilik için değil, aşk için var: "Canım karıcığım" diye bir şarkı duydun mu hiç?..
*****
Yıldırım çarpan insanların % 82 si erkektir.
******
Bir insan ömrü boyunca 120 litre gözyaşı döker.
****
Ömrün 5 yılı rüyada geçer
*****
Gerçekler seni özgürleştirir
*****
Özgürlüğün eşlik etmediği kararlar ve eylemler manasızdır.
*****
Dünyada her gün 1,5 milyar fincan kahve içilir.
*****
Kalbim uydu anteni gibi sana çevrili, senden sinyal gelince her şey netleşiyor.
*****
Küçük günahlar stresi azaltarak seni büyük sevaplar işlemeye hazırlar.
*****
Kimse kimseyi hakkıyla tanımaz, sadece kendi gibi sanır ve yargılar.
*****
Delilik kendi, menfaatini büsbütün unutmaktır.
*****
Karşılıksız aşkta, kıskançlık kaçınılmaz.
*****
Hazin olan ölüm değil, aşksız yani manasız bir hayata rıza göstermektir.
*****
Güçlüler vefalı, acizler sadıktır.
*****
Bir işi kendi bildiğimiz gibi yaptığımızda mantıklı, başkası kendi bildiği gibi yaptığında ise çocukça görünür.
*****
Anılar yaşamı delik deşik eder.
*****


İZLEDİKLERİM

13 Ocak 2019

İZLEDİKLERİM



 
 
 
GÜZEL OĞLUM

David, uzun süredir birlikte olduğu eşi ile artık şiddetli geçimsizlik yaşamaktadır. Bu geçimsizlik oğlu Nick'i olumsuz yönde etkilemektedir. Bu duruma bir son vermeye karar veren David ve eşi ayrılmaya karar verirler. Mahkeme karşısına çıkan çift mahkemenin kararı ile Nick'in annesine verilmesine karar verir. Bu karar karşısında oldukça üzülen David, Nick'in daha kötü bir hal almasını engellemeye çalışacaktır. Bu yüzden oğluna varlığını devamlı hissettirmek için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlıdır. Eşi ile bu durumu görüşüp bu konuda onunda desteğini isteyecektir.



KARDAKİ KÜLLER

1941'li yıllarda 16 yaşında Lina ismindeki bir kızın sanata olan aşkını konu alan Kardaki Küller Filmi, Ailesi ile birlikte ülkelerinden Sibirya'ya sürülmesi ile yaşadıklarını konu alıyor. Sanata olan düşkünlüğü ve sevdasını sürgün hayatında bile kaybetmeyen Lina, yıkılmış olan yuvalarını sanata olan düşkünlüğü ile hafızasından silmeye çalışmaktadır. Sanata olan bu aşkını sürgün hayatında sürdürmeye çalışan Lina ismindeki genç kızın dramatik hayatını izleyeceksiniz.


OKUDUM 3 - BABAYA MEKTUP

12 Ocak 2019

OKUDUM 3 - BABAYA MEKTUP

Franz KAFKA'nın babası Hemann KAFKA'ya yazdığı mektupların yer aldığı bir kitap. Fakat bu mektupları hiç göndermemiş. Kafka babasının ailesine işçilerine kısaca bütün çevresine karşı gösterdi sert tutumdan rahatsız olurken ondan nefret edip hatta tiksinirken aynı zamanda babasına hayran bir çocuk olduğunu anlatıyor.


Mesele, çocuklarına vereceğin herhangi bir ders değil, örnek bir yaşamdı.
*****
Cimrilik derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir.
*****
Önemli olan, çocuklarını bu konuda herhangi bir öğretimden geçirmen değil, yaşayışınla kendilerine örneklik etmendir.
*****
Açgözlülük derin bir mutsuzluğun en şaşmaz belirtilerinden biridir.
*****
Tek ihtiyacım olan şey ufak bir cesaretlendirme, arkadaşlık, biraz yoldaşlıktı. Sense her zaman yoluma engeller koydun.
*****
Kendin sövüp saydığında hiçbir kaygı duymaz, başkalarının sövmesini yargılar ve yasaklardın.

BİZ NEDEN BU KADAR YALNIZIZ

11 Ocak 2019

BİZ NEDEN BU KADAR YALNIZIZ

Güzel bir günün sabahından herkese merhabalar. Bir soğuk bir soğuktu geçen günler evden dışarı çıkamadım gündüz saatlerinde (-) leri gördük ki alışkın değiliz pek. Eve kapandık sobaları fulledik öyle geçirdik günleri. Bol bol salep içtim içimi ısıttım. Kafa dergisini okudum bitirdim. Kitabımı hergün 100 sayfa okumaya gayret ediyorum. Annem gece soba sönmesin diye uyumadığı için gündüz uyuyor. Arkadaşlar ile soğuktan dolayı buluşamadık. 15 tatile 1 gecelik bir tatil ayarlıyoruz ama bakalım kısmetse olur.


KAFA Dergisinden

Yerlerde kar olduğu sürece bizim dört ve iki ayaklıları unutmadım. Onları da besledik. Yatacak kuytu yerleri zaten mevcut hemen odunluğa kıvrılıveriyorlar. 


Bu da gittiğim parkta sobanın yanında sandalyeye kıvrılıvermiş bir kedicik. 
Tencerenin kulbu çıktı yerinden onu yaptırmak için aşağıya inmiştim. Parka da şöyle bir uğrayıverdim. Bayan çalışan abla hasta idin galiba uzun zamandır yoksun dedi. Yok dedim sıhhatim yerinde şükür, soğuklardan kıpırdayamadım bir yere:)))


KAFA Dergisinden..

Son zamanların gündemi poşet konusu bir hayli konuşuldu ama herkes alıştı galiba.  Gerçi ESAS ZAM poşete girenlere yapılmıştı ama kimse fazla sesini çıkaramadı.  Aşağıdaki karikatür de bunu gayet iyi anlatmış.





YEŞİL REHBER

Shirley adında ki bir piyanist uzun zamandır bir şoför aramaktadır. Ama bu şoför sıradan bir şoför olmayacaktır. Çünkü aracı ile birlikte şehir şehir onunla gezmesi gerekmektedir. Tony ise uzun zamandır iş aramaktadır. Aslında bu işle en uygun olan kişi de odur. Bu yüzden onu işe alacaktır. Birçok şehir gezecek olan Tony ve Shirley, en tekinli yolları tercih edecektir. Bu kadar sorunlu bir yolculuk olmasının asıl sebebi o zamanlarda ırkçılık olaylarının aşırı derecede yaygın olmasıdır. Ama Tony ve Shirley beklediklerinden daha iyi bir yolculuk geçirmeye başlamıştır. Çünkü ırkçılık yerine çok büyük bir nezaket ile karşılanmışlardır.

Filmini izledim tavsiye ederim, izleyin.