Şükür, Şükran içeren cümleler, Şükran duymayı arttırabildiğim anda gerçek pozitif yaşama yönelebiliriz. Şükran duygusunu günlük hayatımıza getirebilmemiz için olaylara pozitif yaklaşmak lazım.
Acı duygusunun, kırılganlıkların yaşamda her an var olduğunu ve çıkabileceğini baştan kabul etmeden ruhsal bir yolcuğuluğa çıkmamak gerekir. Neden bu olay benim başıma geldi? dediğim zaman direnç ve isyan var. Zor, acı dolu bir deneyim yaşıyorum ama belki benim bunun karşılığında beni geliştiren bir yönü olabilir ve en büyük iyiliği bu deneyimden alıyorumdur.
Acının ve kırılganlığın arkasında bizim tarafımızıdan keşfedilmeyi zenginlikler ve güzellikler vardır…
Eğer ben izin verirsem yaşadığım olaylarda kalbimde oluşan çatlaklardan ışık girer. Bu ışık anlamları keşfetmemizi sağlar. Eğer yaşadıklarımıza , bu zorluklara bu gözle bakmayı öğrenirsek o zaman şükran kalbimizde kırgınlık, direnç ve şikayet değil aksine şükür duygusu oluşacaktır. Doğanın her yerinde olan iyileştirme bizim kendi içimizde de çıkacaktır. Ne zamanki orada bir yara, bir kırılganlık var ancak o zaman o yarayı iyileştirici güç açıa çıkar, bu hakikati hiç kimse unutmasın…
Kendimize vereceğimiz şefkat, şükür duygusuyla genişliyoruz, kapasite arttırıyoruz. Şefkatimizi çoğalttıkça şükür duygusunu da arttırırız çünkü her ikisi de beraber gider.
Acıya bakış açımızı ve onlarla kurduğumuz ilişkiyi değiştirebiliriz. Buda pozitif yaşama hizmettir…
Benim pozitif bir yaşamı geliştirebilmem için önce deneyimlerimle barışmam lazım. Önce kendi deneyimim, sonra kendimle barışmam lazım. Kendimle barışmanın ilk şartı deneyimlerimle barışmamdır. Acının evrensel bir duygu olduğunu bilmem çok önemli.
Bizler aslında kendimize karşı da şifacı olabiliriz. Aslında her insanın derinlerinde bir şifacı vardır, onu aktiflemenin yolu deneyimleri kabullenmektir. O acıyı bir miktar iyileştirebiliriz. Bizim o acıyla ilgili ilişkimiz çok önemlidir. Şimdi bir bakalım, biz o acıyı yok mu sayıyoruz, onu itiyor muyuz? Pek çok insan bu tür acılar yaşıyor ben de yaşadığım acılara yüzümü dönebiliyor muyum? Yaşamda acının da olabileceğini herkesin bu acıdan geçeceğini, onunla iletişim kurmam gerektiğini öğrenmeden ilahilik yolunda, ışığın yolunda yürüyemem ki...
Kendi içimde hepsine yer açabilir miyim, öğrenebilir miyim? Asıl sorulması gereken soru bu…
Ben bütün bunlara rağmen inanılmaz sabırlı oldum mu, yumuşacık, su ile akan biri miyim? O zaman şükredebilirim. Bu duygu bende şefkati geliştirecek ve ben bu duygu ile yol alacağım.
Şükür üzerinde çalışmak lazım, önce acı dolu deneyimlere bakmak, oradaki duygusal deneyimi görmek, yer açmak, iletişime geçmek ve şükürle, şefkate varmak bizim için önemlidir.
Biz bazen kibir, kindarlık, kıskançlık gibi duyguları halledebilmemiz için 4-5 hayat geçiririz. Önce bunu fark etmek lazım. Azar azar değişiyor duygular. Farkındalık çok önemli, kendin fark edip itiraf etmek çok daha önemli. Kendimize itiraftan sonra bir hafifleme olur ve kapıları görmeye başlarız. Bunlar anlayış, hoşgörü, diğerkamlık, iyilik, sevecenlik kapılarıdır.
Karşımızdaki kişi bizim aynamızdır. Nasıl oluyor? İnsan itiraz etmek istiyor. Nasıl olur da o hiç beğenmediğim, bana eziyet eden kişi benim aynam olur? Diyor. Öyle bir olur ki… Birebir benzemek gerekmez. Bazı deneyimlerin uygulaması birbiriyle örtüşüyordur. Bir halk deyişiyle tencere kapak olmuştur.
Bu bakışın sevimsiz olan ve bir türlü kabul etmek istemediğimiz bir püf noktası var. Hayatımızda bize en zor deneyimi yaşatan kişi veya kişilere bakalım. Ben bu deneyimi neden yaşıyorumun arkasında işte tam olarak o kişiye benzediğimiz için yaşadığımız yatar. Kendimi törpüleyebilmem için bu kişi bana bu fırsatı veriyor. Karşılığı geçmiş hayatlarında olabilir. Zalimlik ve zorbalığı geçmiş hayatlarında yaşatmış olabilirsin. Şimdi bu zalimliğin yarattığı duyguları öğrenmelisin ki başkalarına bir daha bunu yapma. Bu zalimlikten ancak böyle böyle kurtulursun.O yüzden eziyet eden kocadan kadın kopamaz.O da kaderine aşıktır gidemez. O insanın bize yaşatacağı kadere aşık oluruz . Onun da kadına öğreteceği şeyler vardır. Bu bir karşılaşmadır, evrende tesadüf yoktur.
Zorlayıcı deneyimler yaşadığımız insanlara ben senden ne öğreniyorum sorusuyla bakmalıyız. Acaba bizde bunun bir karşılığı mı var. Yani bizim geçmiş yaşamımızda bir rolü olabilir mi?
Allah beni benimle mi terbiye ediyor? Bir başka bedenle terbiye mi ediyor. Benim kendimde neyi görmemi istiyor? Kibri mi, ihaneti mi, kıskançlığı mı?... Her şey olabilir.
Sevmediğimiz taraflarımıza yüzümüzü dönmek lazım, barışmaktan ziyade öncelikle onları kabullenmek lazım. Çünkü o beni zamanla alışmaya, sevmeye götürecek sonra barışmaya götürür. Kendimizi kalıplara sokmayalım. Bu iç bilgileri herkesle paylaşmak zorunda değiliz. İnsan çiğ süt emmiştir, sonra size karşı kullanabilir. Siz bilin, siz görün, siz değişmek isteyin o yeter…
Daha iyisini yapabilseydim yapardım. Demek ki şu an en iyi bunu yapıyorum, bu kadarı elimden geldi.
İnsan her zaman kendisinin en iyisini yaptığına inanıyor. Haksız da değil. En iyisini yapmadığını anladığı halde adım atmak ve değişmek istemiyorsa o başka bir durum, o zaman çok zorlayıcı başka olaylara davetiye çıkarılmış olur.
İnsan tekamül etmek için doğduğundan her zaman kendisinin en iyisini yapmaya çalışır… Her insan sevgiye v e saygıya layıktır…
Nea Kozmik İlham Sayfası
(YAZIDA RESİMDE NETTEN ALINTIDIR)
Diğer şarkılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Başta kendi rahmetli babamın ve tüm babaların geçmiş babalar günü kutlu olsun diyorum.
Geçtiğimiz 12 haziran benim doğum günümdü. O gün sabah erkenden bahçeden yaprak topladık, haşladım, annemde iç hazırladı oturduk sarmaya başladık. Cep telefonu da oda da, zır zır bildirim geliyor, mesaj filan , bunaldım ne oluyor bir bakayım dedim, doğum günü mesajları:))) ben bildiğiniz doğum günümü unut:)))))
Evdekilere dedim(onlar hiç hatırlamaz zaten aile kültüründe böyle bir kutlama olayı yok) böyle böyle oturduk güldük buna:))
Sonra dışarı çıktım, güzelce bir pastaneye gittim, antepfıstıklı chesecake ile sade türk kahvesi söyledim kendime, oturdum tek başıma doğum günümü kutladım.
(Yalnızlığı seven bir insan olarak tercihim bu oldu. Bir tek şirkette bölüm arkadaşlarım ile kutlamışımdır.)
Sonra pazara gittim, Migrosa uğradım kitap, dergi alışverişi yaptım, eve geldim.
Ertesi gün yürüyüşe çıktım hadi bu kadar yol geldim bari AVM'ye gideyim dedim, oraya geçtim.
İlk önce kahve molası verdim, sonra D&R geçtim.
Kendime yine bunları hediye ettim.
Havalar düne kadar çok güzeldi, dün, bugün (cumartesi, pazar) yağmur vardı. Yarın içinde yağmur gösteriyor hava durumu.
Gündüzleri 1,5-2 saat kadar yürüyüş yapıyorum. Bazen AVM'ye kadar gidiyor yolun karşısına geçiyorum, ters geri dönüyorum, Kadın Akademimiz de bir mola veriyorum kahve içiyorum.
Hayatımda yapmadığım bir şey yapıyorum Marketlere giriyorum rafları geziyorum, ters geri çıkıyorum:)) Adım sayısı artsın:))
Bazen çiçekçilere yeni çiçek gelmiş oluyor, bende alışveriş yapıyorum. Bu arada diyete devam ediyorum. ( doğum günümde yediğim ceheesecake hariç) Bol bol yürüyüş yapıyorum. Bu sefer ücretsiz bir diyetisyene gidiyorum. İlçe sağlık merkesindeki diyetisyene gidiyorum. Bir aylık bir diyet verdi onu uyguluyorum. 10 da kahvaltı, 15 te araöğün, 18 yemek sonrası oruç.
Devamlı alıştığım bir yemek var, hatta bu akşam da yaptım hoşuma gidiyor.
- 1 Kabağın kabuğunu soyup 4'e bölüp ince ince doğruyorum.
- 2 yeşil biber doğruyorum
- 1 soğan doğruyorum
- İstediğim kadar da mantar doğruyorum
- 1 domates, biraz salçalı su ile soteleyip pişiriyorum. İçine baharat olarak pulbiber, tuz ve kekik ekliyorum.
Bu akşamda şu resme denk geldim, içindekileri gördüğüm kadarı ile deneyeceğim,
Mantar, soğan, karabuğday, havuç, dereotu, birazda baharatla fena olmaz.....
Denemeye değer mi? bence değer, severim farklı tatları....
Bazen parka gidiyorum termosuma çay koyuyorum, kitabımı alıyorum, temiz havada keyif yapıyorum.
Artık kütüphaneden aldığım kitapları azaltıyorum ev kitap doldu, onları okumaya öncelik vereceğim. En son kütüphaneden aldıklarım aşağıda...
SERKAN TÜRK'LE VİTRİNDEKİLER
CANAN KARATAY
FZT. AYNUR BAŞ
Hayalimdeki okuma mekanımı da ekleyerek güzel bir hafta diliyorum, sağlıkla, mutlulukla, huzurla, başarı ile...