GÜN-19-

20 Ekim 2017


Güne herzaman ki gibi kahvaltı ile başladık. Tam kahvaltının yarısında iken ağbimin arkadaşı geldi, onlar İstanbul'a araba parçası bakmaya gittiler.
Günlük rutin işler yapıldı. Bilen bilir belki ailem pazarcılık yapıyor. Rahmetli babam hırdavat satardı. Komşu mutfak çakmağı istedi. Bütün mal kolilerini açtım çakmak aradım, en sonunda buldum. Arada kolilerden bizim de ihtiyacımız olan şeyler çıktı, onları da kenara bize ayırdım, kürdan gibi, kibrit gibi, pil gibi vs.


Tok evin aç kedilerini beslemeyi unutmuşum. Mamalarının asılı olduğu yerde çiçekler var ulaşmak ister iken kırmışlar çiçekleri, annem bayağı bir söylendi.


Canım sıkıldı bir çarşıya ineyim dedim. Ucuzluk mağazasına girdim kendimi kaybettim, her şeyi alasım geldi hangi kahve fincanını alacağını şaşırıyor insan. Neyse yine kendime hakim oldum iki vileda ucu alıp çıktım. Markete uğradım köftelik bulgur aldım, sosyete köftesi yapacağım önümüzdeki günlerde. Yağ sökücü aldım. Oradan çıktım şarküteriye uğradım biber salçası aldım az biraz.
Anneme poğça ve kurabiye aldım. Sonra parkıma uğradım bir ajda çay ve kahve içtim o arada biraz dergimi okudum.


Eve geldim, kendime bitki çayı yaptım. Elime işimi aldım öğleden sonra 2 film izledim.


NERUDA

 Şili Komünist Partisi senatörü olan Pablo Neruda (Asıl adı “Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto” olan Canlandıran; Luis Gnecco), 1945’te devlet başkanı Gabriel González Videla’nın (Alfredo Castro) ülkedeki komünist faaliyetleri yasaklaması üzerine mecliste sert bir konuşma yaparak yasayı protesto eder. Bunun üzerine Neruda’yı grevdeki madencilere dönük baskıcı politikalarını protesto ettiği için ve komünizm etkisinin güçlenmesinden korkanlar tarafından vatan haini olarak ilan edilip, yakalama emri çıkarılır ve arama ekibinin başına Oscar Peluchonneau (Gael García Bernal) getirilir. Peluchonneau, kendi ülkesinde kaçak durumuna düşen ve tam bir cadı avının hedefi haline gelen Neruda’yı Şili’nin her yerinde çılgın gibi arasa da arkadaşlarının desteğiyle sürekli izini kaybettiren Neruda’yı bulması hiç kolay olmayacaktır.


THE BATTLESHIP ISLAND

 Japon sömürge döneminde, yaklaşık 400 Korelinin kömür madenlerinde çalıştırmak amacıyla "Battleship Island ("Hashima Island”)” adlı bir savaş gemisi ile zorla götürülmesini ve gemidekilerin özgürlük için mücadele etmesini anlatmaktadır.

Bundan sonra sırada akşam yemeği ve geceyi kitap okuyarak geçirmek var.
Hepinize hayırlı geceler.

2 yorum: