BU DÜNYADA RUHUNUN DİLİNİ ANLAYAN KAÇ KİŞİ VAR? (HALİL CİBRAN)

28 Nisan 2024

 

 
 Rumi:
"Kainatın tümü senin içinde saklı."

Thich Nhat Hanh:
"Sen kainatın parçasısın; yıldız tozundan yapıldın... Dağlar da biziz, nehirler de... Her şey birbirinin içinde..."

Alan Watts:
"Asıl 'sen' hayatın oradan oraya savurduğu kukla değil. Derinde yatan gerçek SEN... Tüm Kainat'ın yaptığı bir şey, tıpkı dalganın tüm Okyanus'un eylemi oluşu gibi..."

Albert Einstein:
"Her birimize verilen ruh, Kainat'ı harekete geçiren aynı canlı ruhun titreşimleriyle doludur."

Lao Tzu, Tao Te Ching:
"Kendini her şeyden boşalt. Zihnin dinginleşsin. On bin şey yükselip düşerken, Öz onların dönüşünü seyretsin. Büyürler, gelişirler, sonra Kaynak'a dönerler. Kaynak'a dönmek sükûnettir, doğanın yoludur bu."

Ramana Maharshi:
"Cahil için Ben-lik bedenle sınırlıdır; bilge içinse, Ben-lik Sonsuz Öz'dür. Huzursuz bir zihinle, 'Ben' bilincinin nereden yükseldiğini arayarak içe dönen, Öz'ü fark eder ve tıpkı bir nehrin okyanusa kavuşması gibi onda huzura erer. Egonun faaliyetlerini görmezden gel, yalnızca ardındaki ışığı gör."

Rabbi Rami M. Shapiro:
"Deliği doldurmaya çalışan zihin, onu kazan yanılgılı zihindir. Spiritüel pratik, kesinlik, güvenlik ve kimlik yanılsamalarını sürdürmek için kullandığın her şeyi yok etmeye odaklanır. Einstein'ı biraz uyarlayarak: Sorunları yaratan zihinle sorunları çözemeyiz."

Huang Po, Zen Üstadı:
"Buddalar ve tüm varlıklar Tek Zihin'dir, başka bir şey değil. Bu Zihin kavramsal düşüncenin zihni değildir, tamamen biçimden ayrılmıştır. Öğrenciler yalnızca kavramsal düşünceden uzaklaşabilseler, her şey netleşecektir.."

Ken Carey:
"Tek bir Varlık bütün yaratılmışların Kaynağıdır. O Varlık'ın hayatı farklı dünyaların prizmasından geçerek, kırılır, yansır, çoğulur ama özünde tek kalır, tıpkı bir spektrumun renkleri ya da bir bedenin hücreleri gibi. Sen ve O Varlık arasındaki ayrım mutlak değil organiktir, bir ağaçtaki yaprakların ayrımı ya da bir şarkının armonisine katkıda bulunan notaların ayrımı gibidir. Bireyselliğinin ardında, kendine dair kültürel illüzyonlarının altında, O Varlık sensin."
 

Hepinize güzel bir hafta diliyorum sağlık, huzur, bereket, şans ve mutluluk içinde geçsin. Ben bildiğiniz gibiyim iş ve ev arasında mekik dokuyorum.  Satış yaptığımız günlerde genelde pazar hikayeleri dinleyip duruyorum:)) en son dinlediğimi size aktarayım.
 
Rahmetli babamın sergisini açtığı yerin arkasında meyve sebze toptancısı Fehmi amca vardı, o da rahmetli oldu rahat yatsınlar inşallah. Fehmi amca kamyonu ile İstanbul'a gideceği bir gün, birisi gelip ricada bulunmuş Bizim birkaç ineği de sütlüceye bırakabilirmiyiz demişler. Fehmi amcanın elemanı tamam demiş, hayvanlar kamyona yüklenmiş İstanbul'a yola çıkmışlar. Tabii fazladan bir kişi olunca sıkış tepiş olmuşlar ön tarafta. (artık kaç kişilerse) Hayvanların sahibi ile Fehmi amca (şoför başkası) yan yana imişler, adam;
-Kaysana öte iyice yanaştın bana diye diye Sütlüceye gelmişler, hayvanları indirmişler. Hayvanların sahibi yardım eden Fehmi amcaya bahşiş vermiş:))) (Patrona bahşiş veriyor yani:)) Şöförü de görüyor amca, 
- Ben elemana bahşiş verdim sen verme diyor, hayvanları taşıma ücretini de Şoföre vermiş:))) 
 
Fehmi amca da boş duran bir insan değilmiş hiç, Araç yüklenirken veya gelecek meyve sebze beklenirken balık haline inermiş İstanbul'da, bir kaç kasa balık alır, yakın bir yerlerde aldığı bu balığı kilo ile satarmış:)))
 

23 Nisan Dünya kitap günü idi 



Çöl tozları ve yağmur birleşirse...
Bu arada kombileri kapatmadık hala:))) 


Yağmurdan dolayı bahçede bir iş yapamıyoruz. Bir bahçe kazmaya da 800 TL istiyorlar. Yarım günde kazıp gidiyorlar, annem bu sefer yarım günde salmam bahçenin otu şurası burası temizleneccek demiş, şu saate kadar gelmedi devamlı kazan kişi.
 
 Sokakta oturan komşulardan birisi, daha önceden yaptırdığımız bir işi yaptı sağolsun. Daha önceden başka birine otların sararması için ilaç attırıyorduk, bir kaç sene kendinden ilaçladı ücretini aldı. Ağbim dedi ki bir sene bana, Özlem ziraatçılardan mezarlık otu ilacı al, aldım eve getirdim. Sonra ilacı yapan kişiye biz ilaç aldık sen bize bu ilacı at, elinin emeği neyse onu verelim dedik. Adamın rüzgarı bile esmedi bir daha bizim tarafa, tabii ilacı da kendi koyacak ki alacağı para daha fazla olsun. 
 
Neyse Tahsin ağbi sofra bezi istemişti kahvede ağbimden, sergiyi açtığımız gün bir tane getirdim eve, ağbim haber gönderdi kendisine gelsin evden alsın diye, o gelince baktı ot fazla olmuş, ağbim durumu anlattı böyle böyle oldu diye, o da bende makina var, ilacı çıkar geliyorum hemen dedi makinayı almaya gitti ilacı çıkardık, sağolsun otları ilaçladı şu an sarardılar, Tahsin ağbiye ücret olarak ne verelim dediğimizde bir tane daha sofra bezi getir helalleşelim dedi. 
Kişilerin iş yapma şekilleri gördüğünüz gibi farklı.
 

Bu gün günlerden pazar, bahçeyi kazması için her sene çağırdığımız kişi bekliyoruz hâlâ gelmedi. Yine komşulardan birinin oğlu sağolsun geldi kazıyor şu an, o ne kadar para talep eder bilmiyorum....


Asmalara kışa girerken çardak yaptırdık, Mecburen dalların tamanını kestiler çardağı yapabilmek için ve üzgünüm ki asmalardan biri yeşermedi bu sene, küstü herhalde dalları kesildi diye kurumuş....
 
Yukarıdaki resimde gördüğünüz üzere kuşlar taneli bir şey getirmişler, o da bizim bahçede yeşermiş... 

Bir posta naneleri topladık, demet haline getirdik, bol suda bir kaç kez yıkadık,  çamaşır teline astık:)) ( demetin ipleri ile tele bağlıyoruz) suları süzülünce yapraklarını kopardık, odaya gazete üzerine serdik, kuruyunca avucumuzla ovalayıp, elekten geçirip yemek için kullanılmış hale getirip kavanozladık.  Bir postada daha sonra yetişir. Bir kısmını koparmadık, kuru fasulye yemeğinde yazın taze yeşil soğan ve taze nane kullanıyoruz, onlar için tuttuk. Bahçe kazıldı ve benim ekeceğim bir kaç tohum var, domates biber ve salatalık fidelerini satın alacağız artık bu sene yetiştirmedim.



Pazartesi günü bu çiçeklerden komşu Süleyman amcadan fide olarak 6 tane aldım, bir de fesleğen aldım fide olarak Hacı ağbiye verdim eve götürdü, annem de saksılara ekmiş onları. 
Bu çiçeği almak için sergi komşumuz Saadet abla beni başka çiçekçiye götürdü pazarda, görür görürmez buna aşık oldum:))) Hemen bunu da aldım, sergiye geldik Saadet ablanın eşi Özcan ağbi benim çiçeğin rengini onun aldığından daha çok beğendi:))) akşam eve gelirken getirdim. 




Kitaplığıma en son girenler.....

Yeni bir diziye başladım, bitmeden bir yorum yapmak istemiyorum.

Hoşçakalın dostça kalın...


EDEBİYAT BURADA

https://www.youtube.com/watch?v=AxDz2vQJZ1s


8 yorum:

  1. fatma barbarosoglu vok severim görünce bir tebessüm olustu yuzumde :)

    YanıtlaSil
  2. Müzik de ne iyi geldi.

    Kış geri döndü, bizim de kalorifer yanıyor. Az daha yağmur yağsa bari.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ruhuna hitap eden bir müzik. Bizim de sönmedi hiç desem yeri.Dün biraz çiseledi burada da. Soğuk oldu hava öğleden sonra...

      Sil
  3. Asma, bu yıl yeşermese de belki seneye yeşerir Özlem Hanım. Dediğiniz gibi küsmüştür asma.
    Ektiklerinize ve ekeceklerinize bol bereket diliyorum. Çiçeğiniz ve bitkiler müthiş harika görünüyor.
    Kitaplarınızı da keyifle okuyun.
    Bu güzel paylaşım için teşekkür ediyorum size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük ihtimal küstü. Bahçe duvarının yanında bir asma var, ekim ayında onu çekecek annem oraya galiba. Güzel dilekleriniz için sağolun.

      Sil
  4. Bitkiler de insanlar gibi incinip kırılabiliyorlar, küsüyorlar gerçekten. Duymak, hissetmek çok başka bir şey gerçekten. Ne güzel fotoğraflar; keyifle izledim.
    Sağlıkla, mutlulukla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle kırılıyorlar bitkilerde, hatta meyve vermeyen ağaç balta ile korkutulur olayı var yani:))
      Sevgiler, saygılar...

      Sil