DÜNYADAKİ TEK GERÇEK SERVETİNİZ KAREKTERİNİZDİR.

22 Nisan 2024

 

 
Bilmediğiniz bir şeyi düzeltemezsiniz, dönüştüremezsiniz, değiştiremezsiniz.
Önce yaşama daha bilgece yanıtlar verebilmeniz için kendinizi tanıma yollarını arayın.

“SİZ BİR GELİN, BİZ İKİ GELİRİZ”.
 
Siz bir niyette bulunduğunuzda zaten ruhsal alemin yardımı kat kat olur.
Duygular ile ilgili derdimiz o kadar çok ki bu hayatta, bizi çok zorluyor. Bir olay olur çok etkileniriz ama o olayın duygusudur bizi zorlayan. O duygularla artık halleşmek, dingin hale getirebilmek, his realitesinden çıkmak çok önemlidir. İnsanoğlu duygularının esiridir. Duygular gereklidir, önemlidir, bizi inceltir, geliştirir ama duyguların esiri olursak asla his realitesinden çıkamaz, olaylar nereye savurursa oraya savruluruz. Oysa insanın kaderinde belli bir aşamadan sonra enerjileri, yaşamı, duyguları ile bir denge kurma gerekliliği vardır.
Evrenin her yerinde, her anında bir yardımlaşma var. Biz bunu fark edemiyoruz. Çünkü bunları fark edecek şuur alanı açamıyoruz. Diğer bir deyişle bilinçli farkındalık yaşayamıyoruz.
Değişim için niyetin önemi çok büyüktür ve niyeti oluşturup yapmaya başladığınızda, siz tek başına değilsiniz. Çok büyük bir yardımlaşma alanı içindesiniz. Biz kedimizi yalnız hissediyoruz ama o bizim iman eksikliğimizden kaynaklanıyor. Bizim henüz görüş alanımızın darlığından, imanımızın eksikliğinden ve evrene yeterince güvenememektne kaynaklanıyor. Keşke Rehberliklerimizin bize yaptığı yardımları görebilsenk, herşey ne kadar farklı olurdu…Oysa biz görmüyoruz nasıl yardım aldığımızı, kafamızdaki illüzyon bize yardımları göstermiyor. O da olmadı, şu da iyi gitmedi, herşey kötüye gidiyor diye vesvese içinde dolaşıp duruyoruz. Evrenin o muazzam ince organizasyonunu, o harikulade matematiğini, o destek ve yardım mekanizmasını farketmek için kendi içine dönmek, kendini tanıma çalışmaları yapmak ve ruhsal bir yolculuğa çıkmak gerekiyor.

“NE BİR EKSİĞİM NE BİR FAZLAM VAR.” 
 
Diyebilirsek o kadar çok şey değişir ki, çünkü bakış açımız değişmiştir…
Aslında hayatımızda eksik olan hiçbir şey yok, ama fazla olan da hiçbir şey yok. Siz eksikleri sayfa sayfa yazarsınız da biz bu eksiklerin bazılarının sizin suni ihtiyaçlarınız olduğunu çok iyi biliyoruz. Gerçek eksikleri biz fark ederiz hem de tam zamanında tam da o anda..
Her sıkıştığımızda Evrene, Yaradana “ senin adaletin yok mu? Bunlar niye başıma geldi diyebiliyoruz”. Size cevaben rehber varlıklar da diyebilir ki “ senin bizim adaletimize güvenin yok mu?, Hakettiğinizi mi vermedik”.
Bu noktada insan gerçek ihtiyaçlarının neler olduğunu saptamaya çalışmalı. Gerçek ihtiyaçlarımızın farkında olamadığımız sürece o ihtiyaçlarımızı sayfalarca yazarız da niye karşılanmıyor diye de kızarız. Şunu bilin ki; ‘Gerçekten bir şey sizin ihtiyacınız ise bunun önünde kimse duramaz.’

AKAN SUYU KİMSE KESEMEZ. 
 
Su akmıyorsa, o şey olmuyorsa gerçek ihtiyacım değil diyebilirsiniz. Israrla isteyip olmuyorsa hayatınızda olması gereken bir şey değil demektir.
Sen olmaması gereken bir şeyi bu kadar istersen, o deneyimi yanına çekersin. Eksik zannettiğimiz şeyler bizlere aslında korkunç olaylar, acılar, ıstıraplar da getirebilir. Olmayan bir istek için çok diretmek hakkınızda hayırlı değildir. Özgür irade ile onu gerçek kılarsınız da sonra yandım ben, yandım, nasıl da kendime bunu yaptım diye dolaşırsınız.
Suni ihtiyaçlarla, gerçek ihtiyaçlar listesini sık sık gözden geçirmeliyiz.
Yaptıklarınızın sonuçlarıyla karşılaşmak ve sonuçların sorumluluklarını alarak davranışlarınızı ve tepkilerinizi yeniden düzenlemek zorunda olduğunuz özel günler içindesiniz… Zaman ahir zaman… Her zaman iyilikle ve İlahi Yasalarla birlikte yürüyün. Yolunuz her daim açık ve ışıklı olur.
Hz Ali der ki: ” Yaptığın sana geri dönecektir,
O yüzden sadece iyilik yap.”

Nea/Kozmik İlham Sayfası 
 

 
Hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar. Benim rahatsızlığım düzeldi diyebilirim. Yalnız sağ ayak küçük parmağımı kaktırdığım içim terliğimde ayakkabımda ayağıma uymuyor, mecburen 1 numara büyük yeni bir spor ayakkabısı aldım. Haydi hayırlısı olsun dedim. Parmakta şekil bozukluğu bariz oluştu, normal ayakkabıya girmiyor, girse zonk zonk acıyor:))
Havalar yağmurlu, bayrama girerken pazarı bıraktık hala başlamadık, sorun da yaşıyorum, gitmemek iyi geldi, ama bugün başlayacağız hadi sinirlenmeye bismillah diyeyim...
Konu kısaca şu, tahta ve tahtalar. Biz sergimizi demir ayaklarımız üzerine kuruyoruz, böyle bir edevata sahip olmayanlar sebze bölümünün tahtalarını kullanıyorlar. Haftada 2 gün pazar kuruluyor, bir cumartesi birde pazartesi. Cumartesi sergi açtığımız K4 adasında sorun yok. Fakat pazartesi sergi açtığımız L8 adasında sabah gittiğimizde tam 18 tane tahta buluyorum, bu da bizi mal indirmekte ve sergi açmakta zorluyor. Bir kaç defa zabıtaya gittim durumu bildirdim. Ben kendi malımın hamalıyım, cumartesi günü L8 adasında tahta kullananın ve bu tahtaları sebze bölümüne taşıması gereken tahtacının hamalı değilim, ben niye taşıyayım L8 adasına ben sergiyi açıyorum ve orasını boş olarak bırakıyorum, cumartesi gelen tahta çekiyor malını satıyor, adamın tahtasını ben taşıyorum. En son cumartesi bakayım L8 e dedim, adam 6 tane tahta kullanıyor, eeee kalan tahta nereden geliyor?????? hemen çevre adaları gözlemledim, pazartesi günü L9 adasına sergi açan Kazımın yerinde de çok tahta var. Dedim bu Kazım kendi yerindeki tahtalarıda bize atıyor çünkü oda demir kullanıyor.. Ne yapmak lazım onu tahtayı atarken yakalamak lazım:)) Pazartesinden 1 gün önce şoförümüz Hacı ağbi ve eşi bizde idiler, dedim Erkan ağbi yarın sabah erken gel, erken gidelim. Tamam dedi Hacı ağbi, sabah erken gittik ve Kazımı bizim adaya tahta atarken yakaladık, hiç utanmıyorlar gözleri görmeyen birinin işini engelliyorlar. Biz gelince bizim arkamızdaki Yan şapka Osmanın yerine atmaya başladı. Dedim Kazım bu yaptığın iş ahlakına sığıyor mu? Eğer bu tahtalardan sorun yaşıyorsak, onun bunun adasına tahta atarak bu sorundan kurtulamayız. bunu dile getirmek lazım. En son biz geldiğimiz için bunu yapıyormuş, ilkte gelsem sonda gelsem kendi adanın tahtasını bana dolduramazsın dedim. Ortaya yola koy, insan geçemez, araç geçemez onlarda ses çıkarır bu sorunun üstüne gidilir, yanlış mı düşünüyorum????????????
 

Pazar yerinin oradaki mor salkım....
 

Kütüphaneden aldıklarım 2. kitap bitti bile...
 

Beyaz leylaklar mis gibi koktular, yol boyunda oluncada patır patır kopardılar:)) ben de onlardan aşağı kalmadım, en üst fotodakileri de ben bağ makası ile kopardım...
 
 
Güneşte uyuyanlar....
 



Bunlarda kitaplığıma girenler...
 
 
Hoşça kalın dostça kalın....
 


8 yorum:

  1. geçmiş olsuuun. baştaki alıntılar ne güzeldii :)

    YanıtlaSil
  2. Leylak da suda hiç dayanmıyor, ne yapsam hemen soluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef arkadaşım en güzeli ağaçta ama orada da romanlar bırakmıyorlar, koparı koparı veriyorlar, kulak arkasına takıyorlar:))

      Sil
  3. Ben de sağlıklı, huzurlu haftalar diliyorum Özlem. Ve pazar işinde kolaylıklar...

    YanıtlaSil
  4. Yazını okurken her işin kendine has kocaman sorunları var diye düşündüm.. Kimse işini doğru yapmadığı için doğru yapmaya çalışanlara da mani oluyorlar. Valla gına geldi böyle insanlardan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinle öyle, biz kapalı pazar yerine giriş yapan kapının 3. sırasında girişte yer alıyoruz. Pazara geç giriş yapıyorduk ki bizden sonrakiler giriş yapıp araçlarını boşaltsın. Fakat iyi düşünmemek gerekiyormuş, bütün tahtaları bize yığıyorlar. Artık erken gidiyoruz 2 haftadır ve tahta yok ne hikmetse açacağımız alanda. Bu konuyu tahtaların sahibine bildirdik, o başka şehirden gelip sadece ücretini toplayıp gidiyor. Tahtaları toplayan elemanları var, bize yönlendirdi biz konuyu aktardık hatta telefona çektiğim fotoları gösterdim. Çocuk tamam dedi. Tesadüf hafta içi ağbim kahveye giderken yolda ağbimi görmüş. Ağbi sen bizim mahalledenmisin demiş, ağbimde evet demiş. Baktım bu pazartesi hiç tahta yok, bir ara çocuk geldi ağbime usulca nasıl ağbi oldu mu dedi? Ağbim de sağol olmuş sergiden birşey al kendine filan dedi, ama çocuk yok ağbi sağol dedi gitti. Sorunu kendi tarafımızda çözdük böylece, iyi niyet her zaman kötüye kullanılıyor bunu gözlemledim ben.

      Sil