OKUDUKLARIM 2025/25 ESZTER'IN MİRASI

09 Temmuz 2025

OKUDUKLARIM 2025/25 ESZTER'IN MİRASI

 

 
Sevdiği erkeğin yıllar önce kendisini aldatarak kız kardeşiyle evlenmesine göz yuman Eszter, uzak bir akrabasıyla birlikte, sakin bir hayat sürmektedir. Günün birinde eski sevgilisi Lajos’tan bir telgraf alır. Lajos bir günlüğüne şehre gelmektedir, yanında da çocukları ile bazı yabancılar vardır. Eszter’in ruhunda birden eski günlerin anıları, kendisinin de anlam veremediği tanıdık duygular uyanır. Hiç kimse Lajos’un ne amaçla geri döndüğünü bilmemekle birlikte herkes onun ahlaksız bir dolandırıcı, ikna gücü yüksek bir laf ebesi olduğu konusunda hemfikirdir. Yazıldığı dönem ve Márai’ın siyasi duruşu açısından bakıldığında romanın başkarakteri Eszter, neredeyse bir trans halindeymişçesine felakete doğru koşan halkları, karizmatik liderlerce boş vaatlerle kandırılan kitleleri, zayıf iradelilerin daha güçlü görünenlere teslimiyetini simgeliyor. Macaristan’ın en büyük çağdaş yazarlarından Márai, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde kaleme aldığı bu romanında insan ilişkilerindeki irade gücü, vazgeçiş ve teslimiyete odaklanıyor. 
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Kitap hayatı aşk ve unutuluş üzerinden sorgulamaya imkan veriyor . 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
İnsan ancak sevdiği veya nefret ettiği, çok iyi ya da çok acımasız olan veya bile isteye açıkça davranan birinden korkabilirdi.
*****
Önemli olan niyetti
*****
Tüm dünya bir tiyatrodur.
Shakespeare
*****
İnsan yaşar, onarır, üstünkörü de olsa bir şeyleri düzeltmeye çalışır, yapar, bazen de yaşamın kendi elleriyle berbat eder ancak zamanla yaşamın tümüyle hatalar ve rastlantılardan oluştuğunun ve kesinlikle değişmez olduğunun bilincine varir.
*****
Kişi adları söz konusu olduğunda içimden gelen güçlü bir tepkiyle o adı onaylar veya karşı çıkarım. Bu ilkel ve adaletsiz bir duygudur. Ne varki dünya ile ilişkimizi, beğenilerimizi ve nefretlerimizi belirleyen de bu ilkel duygularımızdır.
*****

Sınır, olanaklar, iyi ve kötü. Bunlar yalnızca kuru sözcükler. Hiç düşündün mü, aslında eylemlerimizin büyük bir bölümünün anlamsız ve amaçsız olduğunu hiç düşündün mü? İnsanın hiçbir çıkar veya mutluluk elde etmeden yaptığı şeyler de vardır hayatta. Geriye dönüp te tüm yaşamını şöyle bir gözden geçirdiğin zaman yalnızca ve yalnızca yapabilecek olduğun için yaptığın bir sürü şey olduğunu göreceksin.
*****
Yaşamların sonuna doğru belli bir amaca yönelik olarak yaptıkları her şey insanları son derece yorar. Hiçbir açıklaması olmayan eylemlerden her zaman için hoşlanmışımdır.
*****
Sınırlar! iç sınırlar! Yaşamın sınırları olmadıktan sonra neye yararlar ki?
*****
Ömrüm boyunca eylemlerimi asla önceden belirlemedim. İnsan yalnızca yapmayı tasarladığı, yapmak istediği şeylerden sorumlu tutulabilir. İnsan yalnızca niyet ettiği şeylerin sorumluluğunu taşır. Eylem nedir? Eylem her zaman için keyfe keder bir tür süpriz gibidir. İnsan oradadır ve kendi yaptıklarını izlemektedir ama niyet, suçlu olan niyettir. Benim niyetlerim her zaman için temiz olmuştur.
*****
İyilik yapmanın olanakları sınırlıdır.
*****
Yaşamı güzelleştirmek gerek, yoksa dayanılmaz bir hal alır.
******
Karakteri olmayan veya mükemmel bir karektere sahip olmayan bir insan ahlak bakımından az buçuk sakat demektir.
*****
Ahlak insana başkasından miras kalan değil sonradan elde edilen bir özellik. İnsan ahlaktan yoksun doğar.
*****
İnsan tarzını, kültürünü olduğu gibi ahlakını da yaşamının akışı içinde edinir.
*****
Ben duygularımdan asla tasarruf etmedim.
*****
Birisini sevmek yetmez. Cesur bir aşkla seveceksin. Öyle bir seveceksin ki ne bir hırsız, ne herhangi bir niyet veya yasa, evet ne tanrısal ne de dünyevi hiçbir yasa bu aşka engel olamasın.
*****
İnsan yaşıyor, yaşıyor... Sonra bir gün geliyor ve görevini "yerine getirdiğinin" ya da aksine "getirmediğinin" farkına varıveriyor. Yaşamımızın kendine özgü akışını belirleyen o ölümcül kararlarının gerçek öneminin o anda değil, çok sonraları geriye dönüp geçmişe baktığımız, eski günleri andığımız zamanlarda anlaşıldığını düşünmeye başladım.
*****
Umutsuz aşklar unutulmuyor işte.
*****
Ölüler ne kadar da güçlüler
*****
 Evet, okuyorduk, hem de ne okumak! Sanki bir ölüm kalım sınavına hazırlanırmışçasına ölümcül bir çaba ve utanç duygusu içinde okuyor da okuyorduk...
*****
Hiç kimseye verilecek hesabım yok benim.
*****
Yaşam tüm güzelliklerini öylesine cömertçe bahşetti, sonra da hepsini birden öylesine ustaca çekip aldı ki elimden... Ondan daha ne bekleyebilirim artık?
*****
İnsanlar birbirleriyle, ne bir gün önce ne bir gün sonra, tam olarak o gün, o buluşma anına hazır oldukları, olgunlaştıkları gün karşılaşırlar.
*****
Aslında bu dünyada hiçbir şey zamanında yaşanmaz; yaşam bize önceden öngörüp de hazırlıklı olarak beklediğimiz hiçbir şeyi vermez.
*****
Sen insanı gerçeklerle bile kandırabilme becerisine sahipsin
*****
Sen hâlâ gurur türünden sözcüklere inanıyor musun? Yazgının birbirine bağladığı insanlar arasında gurur diye bir şey olmaz.
*****
   
    
  
  



OKUDUKLARIM 2025/24 DÜNYAYI AŞURE KURTARACAK

08 Temmuz 2025

OKUDUKLARIM 2025/24 DÜNYAYI AŞURE KURTARACAK

 

 
“Hava iyice kararmaya, yıldızlar devrilen bir kavanozdan saçılmışçasına pul pul seçilmeye başladı. Gökyüzü âdeta ışıldayan bir zambak tarlasına dönmüştü. Havanın temizliğinin verdiği coşkulu sarhoşluk da cabasıydı. Ressam Gennino Gennini’nin ten rengi yapımını anlatırken ateşin ardında devleşmişti. Kendisine merakla sorulan soruları memnuniyetle yanıtlıyordu.”
İrem Seval’in 19 öyküden oluşan ve içerisinde tarih, mitoloji, felsefe ve bilimkurgu öğeleri barındıran “Dünyayı Aşure Kurtaracak” kitabı, hem farklı ülke ve kültürlerden gelen insanların öyküleriyle evrenselliğe hem de Anadolu coğrafyasının bizlere sunduğu samimi ve tanıdık dekordan yararlanmasıyla yerelliğe uzanırken okur bu eserin sunduğu edebi tatminden payını fazlasıyla alıyor. 
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Kısa bir öykü kitabı idi özellikle kapağına bayıldım. Kitaba ismini veren öykü de az değildi hani :)
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını olmasını isterse Datça Yarımadası'na bırakırmış.
*****
Karnını bir güzel doyurduktan sonra kiliselere de bu kadar yaklaşmışken aylardır süren işsizliğine bir çare olsun diye " Bir dilek tutayım" dedi. Şimdi hacı torunu olan arkadaşları yanında olsa ne kadar ters gelirdi onlara kiliseye gitmek. Bir dilek için mum dikmezlerdi ama hacı dedelerinden aldıkları harçlıkları iddiaya yatırmaları da yadırganamazdı.
*****
Vücutları tepeden tırnağa hırs, kibir, ve öfkeden oluşuyordu.
*****
Siz kadınları memnun etmek ne zor.
Tabii. Hiçbirimiz dört tekerlekli birer makina değiliz, insanız. Duygularımızla, fikirlerimizle sizi bazen çıkmazlara götürsek de çıkmazlardan çıkarıp da birlikte varacağımız noktanın kilometrelerle ölçülemeyeceği kesin.
*****
Ben eldivenlerimi kaybettim bugün.
Yarın yenisini alırız.
Ah be evladım! Annemden hatıraraydı onlar. Yoksa eskiyi atıp yenisini almak kolay.
*****
Ne güzeldi toprağı insan, insanı toprak kokan memleketim.
*****
İnsanlar anılarıyla, dokunuşlarıyla, kokularıyla bir yerlerde hala yaşıyor.
*****
Bir gün başın sıkışırsa derdinin çaresini yine bu kitaplarda ara.
*****
 Eskiler değil de eskitilmeyen birçok şey hâlâ işe yarıyordu hayatta.
*****
  

OKUDUKLARIM 2025/23 KIYIDAKİ ÇOCUKLAR

01 Temmuz 2025

OKUDUKLARIM 2025/23 KIYIDAKİ ÇOCUKLAR

 

 
O koy onlar için neden bu kadar önemliydi? Sonuçta evleri, mahalleleri, güzel bahçeleri vardı. Kafasında yeni sorular oluşmaya başladı. Değer miydi birbirlerini incitmeye? Bunu eve gidince annesine sormak istedi. Ne de olsa büyükler her şeyi bilirdi. Ne sıkıcı değil mi? Her şeyi bilince merak edecek ne kalır?

Kimdi kıyının ‘gerçek’ sahipleri? Kahramanlarımız B, Z ve G mi? Yoksa onlar kıyıda oyun kurmadan önce burada yaşayanlar mı? Peki, bir yerin ‘sahibi’ olunabilir miydi? Üç çocuğun, bir kıyıyı kendilerine yer edinmesiyle başlayan hikâyeleri, bir gün, ’yeni gelenlerle’ yeniden şekilleniyor. Bu yaz, genç kahramanlarımızı hayata ve birlikte yaşamaya dair bambaşka sorular ve eğlenceli keşifler bekliyor…
Romanlarıyla tanınan Barış İnce, ilk kez çocuklar ve gençler için yazdı! Yazar, uzun öykü tadındaki bu kitabında genç okurları hem güldürmeye hem paylaşmak üzerine düşünmeye davet ediyor.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Dostluk, paylaşma, aile, birlikte yaşama ve kitap okuma üzerine çok güzel ve keyifli bir yolculuk oldu.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
İyi savaşçılar düşmanı her zaman olduğundan büyük görürler.
*****
Kitaplar böyledir işte. Sana yeni bir dünya verirler.
*****
Her çocuk kendisine bir dünya yaratır. Ama o dünyayı paylaşmazsa, tıpkı benim çadırım gibi bir gün dolabın üstüne kaldırılır dünyası. Dünya paylaşmak için vardır.
*****
Elindeki kitabın sayfalarını kokla bak. Mis gibi dünya kokuyor.
*****
İnsanın kendine ait bir yuvasının olması güzel.
*****
Bir yeri başkalarıyla paylaşmak kolay değil.
*****
Tanıştığım her insan yeni oyunlar, yeni keşifler, yeni masalar demek.
*****
Kitap bittiğinde onu kapağından öperim.İlginç değil mi? Aslında ben sincapları, kuşları, yunusları öpmek isterim. Bunu da ancak kitaplarla yapabilirim.
Öperek teşekkür ederim.
*****
Aileler kitap okuyan çocuklarını pek rahatsız etmezler
*****
Hayat resimlerdeki kadar güzel değil sanki 
*****

  
  
 

 

BENİ SEVMEYEN BİRİNİN DUYGULARINA SAYGI GÖSTERMEK DE ONA VEREBİLECEĞİM BİR SEVGİ BİÇİMİ

29 Haziran 2025

BENİ SEVMEYEN BİRİNİN DUYGULARINA SAYGI GÖSTERMEK DE ONA VEREBİLECEĞİM BİR SEVGİ BİÇİMİ
 
BİRLİK BERABERLİK RUHUNUN YAYILIMI İÇİN…

Toplum değerlerinin çok hızlı değiştiği günümüzde olup bitenler bir üst anlayışa geçmek için oluşmakta, önce bunu kesinleştirmekte  ve idrak etmeye çalışmakta fayda vardır. Felaket değil umut, sevgi, birlik ve beraberliğini yeşermesi için oluyor ne oluyorsa… Daha da güçlü yayınların olacağı günler de yakında…
Yozlaşıp darmadağın olan gezegenemizde geleneksel toplum değerlerimizin  alınır satılır bir meta haline geldiğini gözlem yapan herkes görmekte. İnanç, ahlak, hak, hukuk, adalet ve bilgi sömürüsünün haddi aşan arsızlığına muhatap olmayan kimse yok gibi… Bu yozlaşma, manevi değer ve ahlaki çöküş aleni bir hale gelmiş, her köşede bir dejenerasyon taciri adeta yol kesmekte ve insanın üstüne üstüne gelmekte, adeta bir kışkırtma  yapılmakta ve insanın yanılması için isyan etmesi için her türlü imkan kullanılmakta… 
Ahir zaman sınavları bu tip sınavlardır, bilen bilir… 
Anadolu’nun jeneratörü olma görevini üstlenmiş bu değerli inançlı, tevekkül etmeyi bilen, her türlü zorluğa katlanmayı bilmiş üstün niteliklere sahip halkın sabır, imanı, inancı, maddi ve manevi tüm değerleri ahlak yoksunları tarafından sınanmakta…
İnanç, ahlak, erdem ve bilgelik adına yaşanan yozlaşmanın gerekli olduğunu, modern zamanın gereğinin bu olduğunu  savununlar insanoğlunu bir açmaza bir çıkmaz sokağa sapmaya zorluyorsa da asla başarılı olunamayacaktır…
İlahi Adaletin Yeryüzünde tecellisi için  safların ayrışması ve diğer gezegenlere nakillerin hızlanmasına yardımcı olmak amacıyla  her türlü doğal afet, savaş,virüs  kapıda… Olağanüstü bir bilgelikle safların ayrışması için hazırlanan bu ilahi programın değişmesi ya da saptırılması mümkün değil…Korkacak, çekinilecek bir şey yok. Herkes ektiğini biçiyor. Bugünlerin geleceği binlerce yıl öncesinden haber verilmişti. Kulakları olan duydu. Duymayana surlar üflendi, öğütler verildi, destekler yardımlar devreye girdi ama yine duymadı. Öyleyse yaşayarak öğrenilecekler var! Hiç kimse kendi hakettiğinin dışında bir şey yaşamaz veya karşılaşmaz. Sizin ihtiyacınız yoksa o bela da, o hayır da sizi bulmaz. Bela erbab-ı istidat arar diye boşuna denmedi zamanında…
Kurtuluşu bu aldatmacanın ve üstündeki yalan örtüsünün kaldırılmasını, insanlar eliyle Semavi Yönetim Sistemleri yani Ruhsal İdareciler, işin gerçek sahipleri yapacaklar. Bu bir kandırmaca, gereksiz bir vaat, birşeylerin üstünü örtme çabası asla değildir. Zaman bellidir, zaman gelmiştir, geç kalınma söz konusu değildir. Bu akışta bir teselli, bir kurtulma endişesi değil, HAKİKATİN kendisi vardır.
İnsanlık ailesinin topyekün sevgiye, anlayışa, adalete, kendine, toplumuna ve en çok da Rabb’ine güvenmeye ihtiyacı var. Kıyamet alameti olarak yaşanan dejenerasyon herkesi alt-üst ediyorsa, ruhsal bilgilere sahip kişilerin daha güçlü, daha sağlam, daha aklı selim sahibi olarak devrede olmaları, programlarına uygun şekilde aralarına karışmaları zamanı geldi… Her insanın programı ayrıdır. Kimi yayını tek başına yapar, kimi kitle içinde yapar ama sonuç değişmez. Önemli olan pozitif uyarılar taşıyan yayınlar yapmak, dua ve meditasyonlarla yaşanacaklara destek vermektir. Kişisel endişe, kaygı ve sorunların hiç olmazsa bir süre bir tarafa bırakılması o sorunun hızla aşılması içinde yararlıdır. İnsan en çok başkalarına yardım ederken değişir…
Nasıl olacak derseniz? Kendi çevremizden başlayarak herkesi birlik ve beraberliğe davet eden bir enerji yayını, güçlü bir inanç, dikey bir duruş en hayırlısıdır deriz… 
Herkesin kendi bulunduğu alanda, insanlığın içinde bulunduğu gaflet uykusundan uyanabilmesi için yapacakları mutlaka vardır. Kimi samimiyetle dua eder,  kimi meditasyon yapar, kimi kollektif bilincin yükselişi için çeşitli faaliyetlerde bulunur. Kimi yollara düşer, kimi insanın göğün kapılarını çalması için, yüzünü semaya çevirebilmesi için putlarını nasıl bırakacağını anlatır ya da kendi bırakır önce örnek olur. Kimi koruyup kollayan, sahip çıkan,büyüten, eğiten, rahmetini esirgemeyen Görüp Gözeticiler’e dikkat çeker, yazar, çizer, okur, yayar. Kimi Rahman ve Rahim tesirini esirgemeyenlerin Yukarı’da olduğunu, gerçek rahmetin, gerçek kurtuluşun oradan geleceğini işaret eder… Kimin neye gücü yeterse… Hepsi gereklidir… Hepsi insandan, birlik-beraberlik ruhunu yaymaktan yanadır…
İnsani beden içinde kozmik yasalara ve İlahi Maksad’a dokunduğunu hisseden her insan bu birlik ve beraberlik ruhunun hızla yayılışı için kendini aktive etmeli… Diğer tüm tali işlerini, düşüncelerini, yargılarını, kalıplı anlayışlarına olan konsantrasyonunu hiç olmazsa bir süreliğine bir kenara bırakmalıdır ki, debisi hızlı akan nehirle birlikte o aksın, okyanusa kavuşanlardan olsun…
Özde bir, idealde bir, ilahi maksatta bir olmak için hiçbir kalıba, şekle ve şemale gerek yoktur. Herkes bulunduğu yerden yayınını, duasını, rahmetini ve pozitif enerjilerini önce ülkesine sonra tüm gezegene yollayabilir.Bu birlik ve beraberlik şarkısı gönüllerde hep birlikte söylenebilir… 
 
ALINTIDIR.
 

Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Ben de pek değişik bir şey yok. Uzun zamandır gitmediğimiz babamın mezarına babalar gününde gittik, kurumuş otları temizledik, suladık, mermerleri yıkadık. Babama ağbisine verdiği genel vekaletten dolayı kızgın olan ağbimi de götürdük. Gözleri görmesede mezarın ayakucuna getirdim, oradan dua etti. 4 tane çam ağacı ekmiştik, 1 i tutmuş yeni ağaç ekmemiz lazım. Hemen yakınında bulunan dayıma da (annemin dayısının oğlu) uğradım duamı ettim, Hacı ağbinin eşine de uğradık, buz çiçeği ekmişler mezara, hoşuma gitti bende ekeceğim babama. 
Geçen pazartesi bayağı bir sinir oldum, arkamdaki tezgah kendi tezgahının altına kuş üzümü, ceviz filan atmış bayağı. Sebep tezgah kalktıktan sonra kuşlar yesinmiş. Ama olmamış, çünkü o tezgahı kaldırdıktan sonra biz kendi minibüsümüzü oraya çekip, arabayı yüklüyoruz. Arabayı çekince lastikler, üzüm oldu, yüklerken çuvalları ayakkabılarımızın altları üzüm oldu. Bence kaba dökse iyi olurdu. Geçenlerde de kuzenimin eczacı oğlu var Antalya da oda köpeğini gezdirirken toprağa kedi maması koyuyor, kedide oradan yiyiyor. Ben buna karşıyım, eğer ben yemeğimi tabaktan yiyorsam onlarda oradan yemeli neden ağzına toprak dolsun. Hemen mesaj yazdım, mutfağa aldığın ürünlerdeki köpük kapları atma, gezerken mama ile birlikte taşı birkaç tane, mamaları ona koy dedim. Tamam abla dedi umarım uyguluyordur. 
 

 

 Yenilerim, kilo verme sanatı var en altta DASH diyetini anlatıyor, onu uygulayacağım bu diyette, ayrıca su, kas, kemik, yağ, protein ölçümü yapan bir baskül aldım, metabolizma yaşını bile gösteriyor, buna istinaden ben ve annem tartıldık, annemin metabolizma yaşı benden tam 20 yaş genç:))) maşallah deyin arkadaşlar.
 
Son zamanlardaki diyet yemeğim;
 

 
 

Nedense okumam yavaşladı, bu mayıs okumalarım gerçi hastane serüvenimiz var ama yine de az yani....
 
 
DİZLERİNE MUHTACIM ANNE....

Yoruldum be anne!
Kuşlara özenmekten yoruldum..
Kuş tüyü dizlerini özlemekten yoruldum..
Başım çok ağrıyor anne 
Canı cehenneme modern yatakların
Sızlayan başım dizlerine muhtaç anne..
Yoruldum be anne!
Yaşlandım; o nurlu teninden,
Daha beyaz şimdi saçlarım...
Kirlendim be anne!
O nemli kara gözlerinden,
Daha siyah şimdi suçlarım..
Beni yıkadığın o naylon leğendeki,
Kirler kadar masum değil günahlarım..
Sen şimdi gelsen anne!
Ayağından o ucuz terlikleri çıkarıp,
Beni sabaha kadar dövsen...
Yine gelir sığınırdım dizlerine...
Biliyorum dayanamaz okşardın başımı..
Başım çok ağrıyor anne!
Canı cehenneme modern yatakların
Dizlerine muhtaç 37 yaşında ufaklığın..
Yoruldum be anne!
Ardında bıraktığın dünyaya alışmaktan,
"Adam kalmaya"çalışmaktan yoruldum...
Adam olmayanlar ile uğraşmaktan yoruldum
En çok ağrıma giden de şu ki anne:
Beni sana getirecek ölüm bedava iken
Ben: daha pahalı bir hayat yaşamak için
Hergün it gibi çalışmaktan yoruldum...
Kemik parçasının pamuk gibi olabileceğini
Ben senin dizlerinden öğrendim...
Başım çok ağrıyor anne 
Canı cehenneme modern yatakların
Sızlayan başım dizlerine muhtaç anne...
Yoruldum be anne
Sevdiğim kadar, sevilmeyi beklemekten
Kırılıp kırılıp affetmekten yoruldum anne ..
Her sabah yeniden öksüz kalmaktan
Seni rüyalarda beklemekten yoruldum..
Kardeşlerimin gülen suratlarının ardında
Gizledikleri sensizliği izlemekten yoruldum..
Seni özlemenin ustası oldum anne!
Kaybetmeden kıymet bilmeyen cahilliğime
hergün kızmaktan yoruldum anne..
Başım çok ağrıyor anne!
Canı cehenneme modern yatakların
Yorgun başım dizlerine muhtaç anne...
Yoruldum be anne!
Gidişinle fani olduğunu
Evimizin orta yerine haykıran dünyanın
Beni def etmesini beklemekten yoruldum..
Hani beni ilk defa gurbete yollarken
Dayanamayıp yere düşmüştün ya anne!
İşte  hafızamdaki o fotoğraf diyor ki:
Hiç kimse seni bu kadar sevmeyecek
Kimse senin için  yerlere düşmeyecek ..
Gözyaşlarım seni arıyor anne
Başım çok ağrıyor anne
Canı cehenneme modern yatakların
Yorgun başım dizlerini arıyor anne....
 
Şiir:Halis Ünlü'ye aittir
 
 
🎬Michael B. Jordan’ın başrolünde olduğu, vampirlerin yolunun caz kulüplerinde kesiştiği Sinners,
🎬Ajanlık oyunlarının ortasından kalan bir kadını anlatan, Cate Blanchett ile Black Bag,
🎬Teknoloji distopyasını konu alan, Jack Quaid’in dikkate değer oyunculuğuyla Companion,
🎬Yeniden kendini bulma yoluna düşen Bridget Jones’un dördüncü perdesi Bridget Jones: Mad About the Boy,
🎬 “Harcanabilir hayatlar” üzerine bir hikayeyle Mickey 17,
🎬Sıradan bir insanken intikam arayışına sürüklenen bir ajanı konu alan The Amateur,
🎬Marvel evreninin sorunlu anti-kahramanlarıyla dolu Thunderbolts* ve
🎬İlk filmin alaycı ve gizemli atmosferini sürdüren entrikalı Another Simple Favor var.
 



İyi haftalar.
 

 
 
 


OKUDUKLARIM 2025/22 ÇİÇEKLENMELER

27 Haziran 2025

OKUDUKLARIM 2025/22 ÇİÇEKLENMELER

 

 
“Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış, taşmamış, yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim. (…) Hiç kendi kaderimi tayin edecek bir adım atmamış, ekseriyetle bana gösterilen yere ilişmiş, bundan şikâyet etmemiş ama şimdilerde yeni yeni ve epey sarsılarak fark ettiğim şekilde bu sınırları belirlenmiş hayattan sandığım kadar tatmin olmamıştım.”

Hayatın tekdüze akıp gidişi içinde hayallerini usul usul yitirdiğini fark etmeyen, aşkın neye benzediğini unutan, bir adada tek başınaymış gibi yaşamayı benliğinin parçası olarak kabullenen, neyi beklediğini tam olarak bilmeden yıllarca bekleyen bir kadının hikâyesi…

Melisa Kesmez, hayatı ıskalamış bir kadının kocasının ölümünün ardından yeni bir başlangıç yapmak için cesaret arayışını anlatıyor. Türkan'ın "her şey mümkün"lerle, yeşeren umutlarla "dünyaya doğru" attığı adımlarını takip ederek okuru çiçekli bir içsel yolculuğa davet ediyor. 


KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Türkan'ın hayatının bir kesimini okumaktan memnun kaldım. Sonuçta 1 günde bitecek 116 sayfalık kısa sıcacık bir kitap.  Sevmek, sevilmek, yalnızlık, evlilik, yaşam, mutluluk tüm hepsini sorgulatan bi kitap oldu benim için.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış taşmamış, yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim (...) Hiç kendi kaderimi tayin edecek bir adım atmamış, ekseriyetle bana gösterilen yere ilişmiş, bundan şikayet etmemiş ama şimdilerde yeni yeni ve epey sarsılarak fark ettiğim şekilde bu sınırları belirlenmiş hayattan sandığım kadar tatmin olmamıştım.
*****
Bir erkek bir kadının gitmekte olduğunun ancak kadın gittiğinde idrakine varıyordu. İş işten geçtikten sonra. Belki de...  
*****
 Gençken galiba insan olmayacak şeylerin olabileceğine inanıyor
*****
Kişi oluşan varlıktır: yani, henüz yoktur ama vardır (varlıktır); öyleyse varoluşu, her adımdaki yokluğunu varlığa çevirme uğraşısıdır.

 
Oruç ARUOBA
*****
Kahve yapmak bana hala dünyaya etki ettiğimi hatırlatıyordu. Dokunduğum bir şeyi değiştirebildiğimi, yok olmadığımı, yeryüzünden gidenin ben olmadığımı, yaşamımın sürdüğünü anlatıyordu.
*****
Sabah, filmi en başa sardı bir kez daha. Haydi, en baştan başlıyoruz. Bugün yeni bir gün yapabilirsin.
*****
Tamam, tamam geçecek
*****
İnsan bazen bilemiyor hayatın kararlarını kim veriyor, sırf bu yüzden belki de denk getirilmiş bir ölüm, bizlere bir an evvel toparlanma cesareti veriyor
*****
Ölenin ardından onun kişisel eşyalarının kaderini tayin edecek yegâne kişi  olmak, onun yaşamındaki noksanlığıyla baş etmek maratonunda koşması en zor kilometreymiş.
*****
Nasıldı iki kişi olmak? sen birini çok seviyorken onun da seni o kadar sevmesi neye benziyordu.
*****
İnsan bazen kendisini ikna etmek için laflar uyduruyor.
*****
 Çocuklar her şeye alışır.
*****
Birine sarılmak bütün dağılan, dökülen, devrilen, saçılan şeyleri yeniden yan yana dizecekti sanki.
******
Aşık olmuştur belki. Aşık olunca görmeyiz ya gördüğümüzü.
*****
Gençken galiba insan olmayacak şeylerin olabileceğine inanıyor. Her şeyi, herkesi gözünde büyütüyor da büyütüyor.
*****
Ne güzel birinin size sahip çıkması. İnsan bazen buna çok ihtiyaç duyuyor.
*****
Hayatı, hayatı demeyim de, hayat büyük bir kelime, anları diyeyim, evet, anları paylaşacak birini bulmak zor değilmiş.
*****
Bence romantik ilişkilere çok gereksiz anlam yüklüyoruz. Hayatta bir erkekle bir kadının sadece iki kişiden ibaret romantik ilişkisinden daha kıymetli, daha kayda değer, daha süreğen şeyler var. Mutlu son takıntımız bana sorarsanız bize öğretilmiş bir şey. Hayatta karşılığı o kadar da yok.
*****
Önce dilden eksiliyordu belki giden.
*****
 
İnsanın kendisini tastamam hissettiği herhalde böyle birkaç an vardı hayatta. Öyle hep başı kesik tavuk gibi dolaşmıyordun bir ömür dağ bayır. Bir an geliyor artık burada biraz dinlenebilirim diyordun. Büyük duyguların deli bir nehir gibi kayalardan aşağı akıp akıp sonunda denize döküldüğü bir yer vardı. Akış hızının azaldığı bir yer. Yeryüzü eğimini yitirdikçe nehrin suya doğru çatallanarak başka kollara ayrıldığı, taşıdığı ne varsa her şeyin dibe çöktüğü. Bu çöküntünün su bitkileriyle sıkıca bir arada tutulup verimli bir toprağa dönüştüğü bir an. Bir delta ovasına dönüştüğün yaşlar. Dalga ve gelgitlerin olmadığı yerler. Burası dünyanın nispi ağırlığının azaldığı, daha kolay döndüğü bir yerdi. Hayatı nihayet doğru okuduğun bir zaman.
*****
Gözlerin diline inanmaktan başka çaremiz var mı? 
*****
Değişik biridir. Mesafeli sanırsın önce, soğuk biri gibidir ama biraz girince dünyasına hemen anlarsın, aslında hiç öyle değil, kocaman bir kalbi var. Herkesi almaz oraya ama. Akıllı adam. Kimi seveceğini iyi seçer. Az konuşur ama çok bilir. O değişik insanlardan işte. Bilirsiniz ya öylelerini.
*****
 
 
KİTAPTAN MÜZİKLER