Sevdiği erkeğin yıllar önce kendisini aldatarak kız kardeşiyle evlenmesine göz yuman Eszter, uzak bir akrabasıyla birlikte, sakin bir hayat sürmektedir. Günün birinde eski sevgilisi Lajos’tan bir telgraf alır. Lajos bir günlüğüne şehre gelmektedir, yanında da çocukları ile bazı yabancılar vardır. Eszter’in ruhunda birden eski günlerin anıları, kendisinin de anlam veremediği tanıdık duygular uyanır. Hiç kimse Lajos’un ne amaçla geri döndüğünü bilmemekle birlikte herkes onun ahlaksız bir dolandırıcı, ikna gücü yüksek bir laf ebesi olduğu konusunda hemfikirdir.
Yazıldığı dönem ve Márai’ın siyasi duruşu açısından bakıldığında romanın başkarakteri Eszter, neredeyse bir trans halindeymişçesine felakete doğru koşan halkları, karizmatik liderlerce boş vaatlerle kandırılan kitleleri, zayıf iradelilerin daha güçlü görünenlere teslimiyetini simgeliyor.
Macaristan’ın en büyük çağdaş yazarlarından Márai, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde kaleme aldığı bu romanında insan ilişkilerindeki irade gücü, vazgeçiş ve teslimiyete odaklanıyor.
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Kitap hayatı aşk ve unutuluş üzerinden sorgulamaya imkan veriyor .
KİTAPTAN ALINTILAR;
İnsan ancak sevdiği veya nefret ettiği, çok iyi ya da çok acımasız olan veya bile isteye açıkça davranan birinden korkabilirdi.
*****
Önemli olan niyetti
*****
Tüm dünya bir tiyatrodur.
Shakespeare
*****
İnsan yaşar, onarır, üstünkörü de olsa bir şeyleri düzeltmeye çalışır, yapar, bazen de yaşamın kendi elleriyle berbat eder ancak zamanla yaşamın tümüyle hatalar ve rastlantılardan oluştuğunun ve kesinlikle değişmez olduğunun bilincine varir.
*****
Kişi adları söz konusu olduğunda içimden gelen güçlü bir tepkiyle o adı onaylar veya karşı çıkarım. Bu ilkel ve adaletsiz bir duygudur. Ne varki dünya ile ilişkimizi, beğenilerimizi ve nefretlerimizi belirleyen de bu ilkel duygularımızdır.
*****
Sınır, olanaklar, iyi ve kötü. Bunlar yalnızca kuru sözcükler. Hiç düşündün mü, aslında eylemlerimizin büyük bir bölümünün anlamsız ve amaçsız olduğunu hiç düşündün mü? İnsanın hiçbir çıkar veya mutluluk elde etmeden yaptığı şeyler de vardır hayatta. Geriye dönüp te tüm yaşamını şöyle bir gözden geçirdiğin zaman yalnızca ve yalnızca yapabilecek olduğun için yaptığın bir sürü şey olduğunu göreceksin.
*****
Yaşamların sonuna doğru belli bir amaca yönelik olarak yaptıkları her şey insanları son derece yorar. Hiçbir açıklaması olmayan eylemlerden her zaman için hoşlanmışımdır.
*****
Sınırlar! iç sınırlar! Yaşamın sınırları olmadıktan sonra neye yararlar ki?
*****
Ömrüm boyunca eylemlerimi asla önceden belirlemedim. İnsan yalnızca yapmayı tasarladığı, yapmak istediği şeylerden sorumlu tutulabilir. İnsan yalnızca niyet ettiği şeylerin sorumluluğunu taşır. Eylem nedir? Eylem her zaman için keyfe keder bir tür süpriz gibidir. İnsan oradadır ve kendi yaptıklarını izlemektedir ama niyet, suçlu olan niyettir. Benim niyetlerim her zaman için temiz olmuştur.
*****
İyilik yapmanın olanakları sınırlıdır.
*****
Yaşamı güzelleştirmek gerek, yoksa dayanılmaz bir hal alır.
******
Karakteri olmayan veya mükemmel bir karektere sahip olmayan bir insan ahlak bakımından az buçuk sakat demektir.
*****
Ahlak insana başkasından miras kalan değil sonradan elde edilen bir özellik. İnsan ahlaktan yoksun doğar.
*****
İnsan tarzını, kültürünü olduğu gibi ahlakını da yaşamının akışı içinde edinir.
*****
Ben duygularımdan asla tasarruf etmedim.
*****
Birisini sevmek yetmez. Cesur bir aşkla seveceksin. Öyle bir seveceksin ki ne bir hırsız, ne herhangi bir niyet veya yasa, evet ne tanrısal ne de dünyevi hiçbir yasa bu aşka engel olamasın.
*****
İnsan yaşıyor, yaşıyor... Sonra bir gün geliyor ve görevini "yerine getirdiğinin" ya da aksine "getirmediğinin" farkına varıveriyor. Yaşamımızın kendine özgü akışını belirleyen o ölümcül kararlarının gerçek öneminin o anda değil, çok sonraları geriye dönüp geçmişe baktığımız, eski günleri andığımız zamanlarda anlaşıldığını düşünmeye başladım.
*****
Umutsuz aşklar unutulmuyor işte.
*****
Ölüler ne kadar da güçlüler
*****
Evet, okuyorduk, hem de ne okumak! Sanki bir ölüm kalım sınavına hazırlanırmışçasına ölümcül bir çaba ve utanç duygusu içinde okuyor da okuyorduk...
*****
Hiç kimseye verilecek hesabım yok benim.
*****
Yaşam tüm güzelliklerini öylesine cömertçe bahşetti, sonra da hepsini birden öylesine ustaca çekip aldı ki elimden... Ondan daha ne bekleyebilirim artık?
*****
İnsanlar birbirleriyle, ne bir gün önce ne bir gün sonra, tam olarak o gün, o buluşma anına hazır oldukları, olgunlaştıkları gün karşılaşırlar.
*****
Aslında bu dünyada hiçbir şey zamanında yaşanmaz; yaşam bize önceden öngörüp de hazırlıklı olarak beklediğimiz hiçbir şeyi vermez.
*****
Sen insanı gerçeklerle bile kandırabilme becerisine sahipsin
*****
Sen hâlâ gurur türünden sözcüklere inanıyor musun? Yazgının birbirine bağladığı insanlar arasında gurur diye bir şey olmaz.
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder