SEVGİ İLE AYDINLANMA YOLU
Sevgi, değer vermesini bilmektir.
Sevgi, ötekinin de yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır.
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.
Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır.
Sevgi, enerjidir.
Sevgi, bilincin yükselişi, evrensel enerjilerin doğru kullanımıdır.
Sevgi, en sade tanımıyla insan olmaktır.
Sevginiz olmadıktan sonra daha çok maddi değerleriniz olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa ne olur?
Sevginiz yoksa hiç bir şeyiniz yoktur.
Belki de yeniden öğrenmemiz gereken en büyük ‘HAKİKAT’ budur ...
Sevgili Işık İşçisi, yaşadıkların sana tanıdık gelmediğinde, duygularının dalgaları seni girdapların içine taşımak istediğinde daha fazla tolerans ve affedicilik göstermeye zorladığında bile esneyebilmeye hazır mısın?
Kendini koruma yöntemlerin başkalarına tuhaf gelse de gerçekleştirmeye ve bundan dolayı özür dilememeye, aydınlanmış ruhunun sihrini ve derinliğini kabul edemeyen her şeyi terketmeye hazır mısın?
Kendini kabullenmeyi kendi içinde buldun mu? Bunlar senin dünyaya armağanların, onların gücünü saklama ve güzel bir yaşam sürdüğünü ifade etmekten çekinme.
İçinde okyanuslar kadar derin ve yükselmeye hazır ve bu dünyada kendine yeni bir yol açabilecek nitelikte gizemler var. Unutma, yumuşak kalpler güçlü nehirleri uyandırır ve yıldızlarla dolu göklerin yolu hatırlanır. Ruhun sihrini ve derinliğini kavrayanlar için yeniden anlatılmaya hazır hikayelerin haritalarıyla donatılmış aydınlık yerler vardır.
Işık İşçileri, Ruhsal kişiler, Hakikat Yolcuları, İnançlı insanlar adı ne olduğu önemli değil, adı ne olursa olsun, o insanlar hergün yeniden insanlığın enerjilerinin yükselebilmesi için kendilerini feda etmekten, yolları açmak için her türlü zorluğa katlanarak önde gitmekten vazgeçmeyen kişilerdir…
Ruhsallığın yeryüzüne inebilmesi için görev yapan ışık işçileri günlük hayatlarında başka insanların dayanamayacağı büyük zorluklar yaşamaktalar, yerküre düşük titreşim seviyesinde olduğundan yüksek titreşimlere doğru ilerleyenler zorluk olarak algılanan, bir tür kendini başkaları için feda etme öyküsünü günlük yaşamlarında yaşarlar. Bu yaşananlara spiritüel açıdan daha yüksek bir görüşle bakacak olursak görürüz ki, onlar birçok kişinin gelecekte daha büyük bir rahatlıkla bu geçişi yapabilmesi için yolu temizlemekteler. Karşılaşılan her zorluğu aşarak bir ışık yolu açmaktalar. Bu çalışma önemsizmiş gibi görünse de büyük tabloda sahneyi yükselişe hazırlamakta, kollektif bilincin yükselişine hizmet etmektedir.
Işık İşçileri önce kalplerinde gerçekten dünyayı değiştirirken bu değişimin getirdiği tüm mücadelelere de içsel ve dışsal olarak katlanarak Mesih şuurunu oluşturmakta ve birer minik kozmik modelleme yapmaktadırlar…
Paulo Coelho Akra’da Bulunan El Yazmasında diyor ki:
“Sevgi’nin söylediklerine kulak vermemiz için yanımıza yaklaşmasına izin vermemiz gerekir.
Yanımıza geldiğindeyse bize söyleyeceklerinden korkarız; çünkü Sevgi özgürdür ve sesi, irademizin ya da gayretimizin hakimiyetinde değildir.
Sevenler bunu bilse de boyun eğmez. Sevgi’yi itaat ederek, güç, güzellik ve zenginlik sergileyerek, gözyaşları ve gülücüklerle kandırabileceklerini sanırlar.
Oysa gerçek sevgi, baştan çıkarmayı bilir ve asla baştan çıkmaz.
Sevgi değiştirir, sevgi iyileştirir. Bazense ölümcül tuzaklar kurar ve ona atılmaya karar veren kişiyi zorlar. Dünyayı döndüren ve yıldızları yerinde tutan güç nasıl olur da aynı anda böylesine yapıcı ve yıkıcı olabilir?
Verdiklerimizin aldıklarımıza denk olduğunu düşünmeye alıştırırız kendimizi Sevgilerine karşılık bulma beklentisiyle sevenlerse boşuna vakit kaybeder.
Sevgi bir alışveriş değil, bir inanç eylemidir
Sevgi karşıtlıklar sayesinde büyür. Anlaşmazlıklar, sevginin yanıbaşımızda kalmasını sağlar.
Hayat, önemli sözleri gönlümüzde gizlemek için fazlasıyla kısadır.
Ama her zaman aynı karşılığı beklememek gerkir. Sevmeye ihtiyaç duyduğumuz için severiz. Sevmezsek hayatın anlamı kalmaz ve güneş, gökte parıldamaz.
Bir gül, arıların yanına gelmesini arzular ama ortada arı yoktur. Güneş ona sorar:
“Beklemekten bıkmadın mı?”
“Evet”, dye karşılık verir gül. “Ama yapraklarımı kaparsam solarım.”
İşte bu yüzden, Sevgi ortalarda görünmese bile onun varlığıyla karşılaşmaya hazırlıklı olmalıyız. Yalnızlığının her şeyi yerle bir ettiği anlara göğüs germenin tek yolu, sevmeye devam etmektir. “
ALINTIDIR.....
Herkese güzel bir hafta diliyorum. Havalar çok sıcak gezemiyoruz, sadece evdeyiz. Market ve migroz ve pazara sergi açma haricinde yaptığımız bir şey yok. Yangınlardan burası da nasibini alıyor, cinayetlerden de, geçen gün bir yan bakma cinayeti işlendi diyebilirim burda. Bu arada giyim konusunda açılıp saçılanlarda fazlası ile var. Ben üzgünüm kü bu olayı pek doğru bulamıyorum, pazara gelenlere bakınca keşke hiç giyinmeseymiş dediklerimde çoğunlukta yani......
Dergi ve kitap okumaya sıcaklardan ve yemek yapmaktan fırsat bulursam devam ediyorum.
Yeni bir tartı aldım, yağ,kas,su vs gösteriyor çok beğendim bunu....
Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı Çakıllı beldesindeki 825 yıllık tarihi çınar ağacı tarihe meydan okuyor.
Özel bir kafenin bahçesinde bulunan çınar ağacı 10 metre çapında, 20 metre uzunluğuyla görenleri hayrete düşürüyor.
Yerli ve yabancı turistler, uzun yıllar hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğundan daha yaşlı olan tarihi çınarı görmek için bölgeye geliyor.
Fotoğraf: @serdar_ergun_dorukproduksiyon
Özel bir kafenin bahçesinde bulunan çınar ağacı 10 metre çapında, 20 metre uzunluğuyla görenleri hayrete düşürüyor.
Yerli ve yabancı turistler, uzun yıllar hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğundan daha yaşlı olan tarihi çınarı görmek için bölgeye geliyor.
Fotoğraf: @serdar_ergun_dorukproduksiyon
"İnsan, yaptığı şeydir; yapacağını söylediği şey değil.”
Bu söz, hayatın en temel gerçeklerinden birini hatırlatır. İnsan, kim olduğunu söyleyerek değil, ne yaptığını göstererek ortaya koyar.
Niyetler ve sözler sadece birer potansiyeldir. Bu potansiyeli gerçeğe dönüştüren ve kişiliğin somut kanıtını sunan şey ise eylemlerdir. Bir insanın ne düşündüğü veya ne hissettiği kadar, hatta ondan daha fazla, bu düşünce ve hislerin nasıl bir davranışa, nasıl bir eyleme dönüştüğü önemlidir.
Bu yüzden gerçek değer, niyetlerimizin yüceliğinde değil, bu niyetleri gerçeğe dönüştürme becerimizde yatar. Ne kadar iyi düşünürsek düşünelim veya ne kadar doğru şeyler söylersek söyleyelim, eğer bu düşünce ve sözler eyleme dönüşmüyorsa, bir anlam ifade etmeyebilir. Bu yüzden bizi tanımlayan şey, neyi yapmayı düşündüğümüz değil, gerçekte neyi yaptığımızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder