OKUDUM -37- SEN DÜNYAYA GELMEDEN / MARGARET MAZZANTINI

01 Mayıs 2013




Gemma ve Diego Saraybosna’da tanışmışlardır. Gemma'nın hayatı Diego’ya aşık olması ile beklenmedik şekilde değişmiştir. Fakat Diego, Bosna savaşı sırasında hayatını kaybeder, Gemma ise başka bir ülkeye savrulur. Savaş bittikten yıllar sonra Gemma oğulunu da yanına alarak Diego'nun öldüğü topraklara geri döner. Geçmişte yaşananları ve Diego'nun izlerini Saraybosna'da arar...

Kitabın aynı zamanda filmi de mevcutmuş, instagramda arkadaş bildirdi banada bunu en kısa zamanda izleyeceğim.


Altını cizdiğim satırlar aşağıda, ilk olarak kitabın içinde geçen bir müzikle başlıyorum. Kitapta okuduğum yemeklerin ve içkilerin görüntüleri de ekliyorum sizin için.


I wanna mary you

SAYFA 13: Hayat geçiyor ve hayatla beraber bizde geçiyoruz.
Neden hayatta bizi ilgilendirmeyen, bize iyilik yapmayan, sadece karşımıza çıkıp ta yalanlarıyla bizi baştan çıkaran, bizi korkak tavşana çeviren insanlar uğruna en iyi insanlardan vazgeçiyoruz..
SAYFA 15: Ben kendimi olduğum gibi kabulleniyorum.
SAYFA 18: Umut evlatlara ait. Biz yetişkinler umut ettik ve neredeyse hemen her zaman kaybettik.
SAYFA 35: Şiir tercüme edilemez.
SAYFA 38: Kısa zamanda toprak için gübre oluyoruz.
SAYFA 39: Seni tüm kalbimle seviyorum.
SAYFA 64: Delikanlılar acı çekmekten korkar.
SAYFA 76: Dünya bana herşeye tokmuş gibi geliyordu. Aşklar da öyleydi, özleme bulanmış ama hızla tükenen bir şeydi.
SAYFA 77: Acıdan korkmayı ve iyi bir hayatın ne olursa olsun hakikat gerektirmediğini ondan öğrenmiştim.


Saraybosna yemeği BOSANSKİ LONAC
SAYFA 81: Bazen insan otuzunda, ellisinde olduğundan bile daha yaşlı olur.
SAYFA 84: Mantıksız gibi görünen bazı aşklar bazen iyi aşklardır.
SAYFA 85: Hayatın acelesi var.
SAYFA 94: Kırıtmayı öğrenmen lazım.


Saraybosnada bir bira markası PİVO

SAYFA 102: Tatilde kavga etmek ne çirkin.
SAYFA 112: Tanrının sana bakması ve onun senin tükenmiş ruhunu kuruntu etmemesi gerekli. Onun günün birinde sen hiç farkında olmaksızın iyi ile kötü arasındaki dengeyi kurmana yardım etmesi gerekli.
SAYFA 151: Günbegün yaşlanılmaz; aniden acı bir düğümlenme nedeniyle yaşlanılır. Bizi yakan, bizi kirleten çürük bir kıvılcım... yüzümüze acılık katar.
SAYFA 160: Hayat mucizelerle doluydu.
SAYFA 171: Mucizeye hep bir pay bırakılır.
SAYFA 175: Talihe güvenmek için insanın içinde biraz hava, biraz nefes olmalı.
SAYFA 177: Hayat şölenine kabul edilmedim.

Sicilya bölgesine ait kızartılmış pirinç köftesi ARANCİNO

SAYFA 177: Herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil.
SAYFA 177: Tanrı, sadece insan palavrasının eski bir suç ortağı.
SAYFA 181: Marketler tek başına yaşayanlar için hazırlanmış ürünlerle , tek kullanımlık kaplarla, önceden pişirilmiş yemeklerle dolu.
SAYFA185: Çocuk emmezse süt gelmez.
SAYFA 202: Herkese merhamet duyulamaz.
SAYFA 202: Merhamet. öldürdüğün ilk kişiyle beraber ölür.
SAYFA 209: Komşular arası kavga,saçmalık.
SAYFA 218: İyi görüntü yanlışların arasından çıkıyor. Güzellik, her zaman olduu gibi, rasgele geliyor.
SAYFA 234: Yaşlanınca insan, aniden kendini verme konusunda cimrileşebilir, dünyaya karşı eli sıkı davranabilir, çünkü hiçbir şey ona gerçek anlamda, tatminkar bir karşılık vermemiştir.
SAYFA 240: Şehrin güzel yanı pazarlar, diyor, henüz birlikte yaşayan insanlığın son artığı onlar. Gerisi yalnızlıktan ibaret.
SAYFA 257: Bir tek yasa var, o da vicdanımızın yasası demişti. Dürüst olduğumuzu, kendimiz olduğumuzu hissetmeyi sürdürmeliyiz.
SAYFA 303: Kuran başkalarına yardım etmek gerektiğini söylüyor.
 Hepimizin bir şeyleri iade etmesi gerekiyor.



Saraybosna da hamburger köftesi





SAYFA 304: Çünkü insanlar, birbirlerini asla gerçek anlamda tanımazlar, karıkocalar da birbirini tanımaz.
 Herkesin gizli bir hayatı var.
SAYFA 305: Tanrıya hayır diyemezsin. O bedenine yerleşir, ruhunu deler.
SAYFA 314: Biz neydik, kuzu mu yoksa kurt mu?
SAYFA 324: Sabır diyor.
SAYFA 333: Önünde koca bir hayat var.
SAYFA 336: Fazla kaygılısın, kendi hayatını mahvediyorsun.
SAYFA 344: Bu bir ders, hayatımın en ağır dersi olmuştu.
Önemli olan ne olup bittiğinin bilinmesi.
SAYFA 352: Direnen hayata bakıyoruz.
SAYFA 353: Sevdiğin her şey sana acı çektirir, bu bir kural...



Saraybosna içkisi RAKİJA
SAYFA 373: Çocukları kederlendirmemeli.
 Başka bir seçenek mutlaka vardır.
SAYFA 399: Ağaçlar hayattır.
SAYFA 400: Geceleyin umut kalmıyor.
SAYFA 408: Kader kalp gibidir, ilk andan beri içimizde bulunur, bu yüzden de yol değiştirmek anlamsızdır.
SAYFA 409: Yorgunluk insanı cüretkar kılar.
SAYFA 414: İnsanın kendine yalan söylemesi faydasız.
SAYFA 417: Bir adamın kaderi boğulmaksa şayet, bir bardak suda bile boğulur.
SAYFA 427: İyiyi de sil, çünkü kötü onun cebinde yaşıyor.
SAYFA 430: Yarına sağ kalacağımızın hiçbir garantisi yok.
SAYFA 432: Derinlikten kör olmuş balıklarız, birbirimizin yanında karşılaşamadan geçiyoruz.
SAYFA 440: Eksikliğini duyduğumuz şeyin yarası asla iyileşmez içimizde, ona ayak uydururuz sadece, başka gerçekler anlatırız kendimize.
İhtiyarlar gibi, hayatın özlemini kendimize katar, kendi kendimizle yaşarız.
Doğumlar kemikleri değiştirir, onları bir yerden başka bir yere taşır. Anneannem her doğumun, bedene çakılı bir çivi, bir at nalı olduğunu söylerdi.
SAYFA 450: İnmek bir anlık olay, çıkmak ise.... Ama buna değiyor.
SAYFA 457: Ölüme saygı duyma. Mücadele et, hayata tutun.
Kanunlar yok, adalet yok. Sadece cesaret var.
SAYFA 464: Elim boş gitmezdim asla....
SAYFA 478: Yasalar gezintiye çıkabilir, aşk olduğu yerde kalmalı.
SAYFA 485: Ben sadece başaramamaktan korkuyorum.
SAYFA 486: Biz artık ne kendimizle ne de etrafımızdakilerle mücadele halindeyiz. Bize iyi davranan, hani neredeyse bize ihtiyacı olan kaderin kendisi artık.
SAYFA 495: Hayata ve ölüme karar verilmez, ikisinin arasındayken en zor yola sapabiliriz, kadere meydan okuyabiliriz, ama en nihayetinde kaderi sadece gıdıklamış oluruz.
Ağlamak, kırılmak lazım. Aynı eksende kalmak, bulunduğu yerde aynen kalmak, bir milim bile kıpırdamamak tehlikeli. Hiçbir şeye yaramayan bir kahramanlık bu, şeref de hiç bir şeye yaramıyor.
SAYFA 508: Bayrak babadır, annedir, sahip olamadığın işidir.
SAYFA 514: Ölüm yalnızlık demektir.
SAYFA 524: Çünkü nefret bir gecede öğreniliyordu.
SAYFA 526: Sırt, senin görmediğin ve başkalarına bıraktığın tarafındır. Gitmeye karar verdiğinde arkanı çevirdiğin omuzların, fikirlerin sırtına yüklenir.
SAYFA 532: Nefretin cepteki bir delik gibi kolaylıkla yayıldığını anlatıyor.
SAYFA 541: Hayat hepimizin elinden alınacak.
SAYFA 549: Kendine ateş etmek epey cesaret ister.
Hayat gülünç. Seni öne itiyor. Seninle kafa buluyor.
SAYFA 558: Korku, donduran ve genleştiren bir narkoz adeta.
SAYFA 575: Acıya tanık olmak, acıdan da beter sanki.
SAYFA 576: Kötü korkaktır ve yalnız başına kalamaz.
SAYFA 577: Erkekler genellikle bir kadının bedeninde ne olup bittiğini bilmezler.
SAYFA 580: Sadece bir yol vardır, o da kat ettiğimiz yoldur.
İnsan hayatı sürekli aynı yüzeyi silen bir yer bezidir.
SAYFA 595: Hayat bir başka deliğin içine giren bir deliktir. Ve tuhaf bir şekilde o deliği doldurur da.



2 yorum: