İZLEDİKLERİM -27-

27 Şubat 2015


The Sacrament arkadaşlarının kayıp kız kardeşini arama yolculuğunu belgeleyen 2 muhabiri anlatıyor. Amerika’nın dışında  adı gizli tutulan 1 yere  dış dünya ile bağlantısı olmayan ikiyüz üyeli kırsal 1 ütopya olan “Eden Parisch”in dünyasına seyahat ederler. Topluluk onları dostça karşılar. Bu küçük  dindar  sosyalist topluluğun merkezinde yalnızca“Baba” olarak bilinen gizemli 1 lider vardır. Arkadaşları kız kardeşine kavuştuğunda  bu cennetin göründüğü gibi 1 yer olmadığını anlarlar. Sadece 1 belgesel çekimi olarak başlayan yolculuk  yakın zamanda canlarını kurtarmak için 1 kaçışa dönüşecektir. West’in bugüne kadar çektiği en karanlık  en zeki  mideye 1 yumruk gibi inen bu yapıtı  intihar tarikatları ve karizmatik 1 liderin kendine kayıtsızca bağlı 1 topluluğun üzerindeki etkisi hakkında son derece etkili 1 film. 


Trabzon’da bir köye tayin olan ve burada yapılacak HES Projesi’ne karşı köylüleri örgütleyen bir imamın komik öyküsünün anlatıldığı filmin senaryosunu Yılmaz Okumuş yazdı, yönetmenliğini de Yılmaz Okumuş ve Serkan Acar yaptı. 


Watch me’ (İzle beni) cümlesiyle başlayan filmin senaryosu çok başarılı bir şekilde kurgulanmış. İzlediğiniz üç farklı hikayenin nerede veya ne zaman birbirine bağlanacağını ya da nasıl biteceğini asla kestiremiyorsunuz. Fakat dikkatli bir şekilde izlerseniz filmin içinden yakaladığınız birkaç ufak ipucuyla filmin gidişatını kestirebilirsiniz. İşte bu anı yaşadığınızda filmin ne kadar kaliteli bir yapım olduğunu ve yönetmenin aslında ne anlatmaya çalıştığını anlayacaksınız.


Deli kız Zeliha’nın hikâyesi arkadaşlarıyla falcıya gitmesiyle başlıyor. Yakışıklı Cemil ve erkek kardeşi Cemal o gün mahalleye bir fotoğrafçı dükkanı açıyor ve işler karışıyor.


Dünya hızlı bir şekilde yıkıma doğru ilerken yeryüzünden pek çok insan silinir.Karmaşada bir avuç kadar sayabilceğimiz insan hayatta kalır ve bunlarda yaşam savaşı sürdürmek için var gücüyle çalışırlar



PuCCa, hayatının 4 senesini Ankara'da geçirir ama o koca sene boyunca beraber olduğu sevgilisinden de ayrılırak, İzmir'e ailesinin yanına döner. Zor bir ayrılık süreciyle karşı karşıyadır, mutsuzluktan eve kapanır; çalmayan telefonları bekler ve bunalımdai pek çok kadın gibi kendisini yemeye verir! Bu arada ailesi de kendisine yeni bir iş bulup, toparlanması için baskı yapar. Hiç istemeden İzmir'deki bir yerel televizyon kanalıyla iş görüşmesine gider; ve yaşamını değiştirecek yakışıklı ile o gün karşılaşır! "Pekmez" lakabını taktığı ve genç kadını yeniden yaşama döndüren bu yakışıklı ile ne yapıp edip beraber olmayı kafaya koyar... Ama karşısında da zorlu bir rakibesi vardır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder