1.Dünya Savaşı'nın kaos ortamında, Çar ordularının
silahlarını ele geçiren Ermeni çeteleri, Doğu Anadolu'da terör estiriyordu.
Iğdır ve yöresinde bulananlar kaçmak zorundaydılar. Kaçabilenler ise çok
şanslıydılar!.. Çünkü, yakalananların akıbeti ya su kuyusunda boğulmak ya da
tandır damında diri diri yanmaktı. Bu eserde, ailesi Ermeniler tarafından
öldürülen Ekber'in, İran'a kaçış öyküsü anlatılmaktadır. Bu yolculuk, ölüm
korkusu yaşarken, aşkın ılık nefesi ile soluk almaya çalışan birinin
yolculuğudur. Korku, açlık ve aşk üçgeninde verdiği savaş, bazen dağların ıssız
tepelerinde bazen de Ermeni saldırılarını önlemek için beklediği mevzîlerde
devam eder. Öldürülen ailesinin intikamını alma fırsatı çıktığında ise,
"merhamet" denizinde boğulan kahramanımız, savaşın çirkin yüzünü iç
güzelliğinin yüceliğinde yıkayıp, temizler!.. Enver Paşa, Kemal Paşa, Sultan
Galiyev, Mehmet Emin Resulzade ve diğer Türk büyüklerini hiç görmemiştir. Ama
onların "Vatan" için çırpınışlarına yardım edememenin üzüntüsünü yaşar
ve Türklerin "var oluş" savaşlarını yüreğinde hisseder!.. Tamamen
gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkılarak yazılan bu kitapta ki olaylar, tarih
kronolojisi içerisinde aktarılmaya çalışılmıştır. Bu eserde Birinci Dünya
Savaşı'nın yarattığı sıkıntılar, kıtlık yılları ve Ermenilerin Anadolu'da ve
Azerbaycan'da yarattıkları travmanın küçük bir bölümü anlatılmıştır.
MUTLAKA OKUNMALI DİYORUM...
etkileyici bir konu. merak ettim doğrusu... :)
YanıtlaSilGerçek bir hayat hikayesi olması bence güzel.
YanıtlaSilKonusunu sevdim. kapak tasarımını da öyle :)
YanıtlaSil