Bir eksik bir fazla, fark ediyor artık. Kopan saç teli gibi kaybolup gidiyor insan, görülmüyor. Üstelik yerindeyken ne bir el değiyor ona ne de tarak. Bir şeyin içini mi dolduruyoruz yoksa üstünü mü kaplıyoruz belli değil. Bir nefes, sadece o kadar alıp verdiğimiz. Başka alacağımız yokmuş sanki dünyadan, bu kadarmış yaşamak.
Burcu Ünlü, ilk kitabı Kapanda Bir Hayal ile insanın temiz kalmış yerini işaret eden öyküler armağan ediyor okura. Evi, yuva denen kapanı, insanın kendi içine sıkışıp kalmasını zaman zaman ironiyle zaman zaman da tokat gibi çarpan göndermelerle anlatıyor.
“Neler neler dediler bana… Milletin ağzı torba, çöp torbası, büzüverdim hepsinin ağzını, bunları kafama takmadım. Ama öksüzü, yetimi, işçiyi, düşkünü çok takarım kafama. Onların acılarını defterimde biriktiririm. Hem zaten bize en çok biriktirmek öğretilmedi mi? Acıyı, hüznü, eksikliği, sevgisizliği, gözyaşlarımızı, öfkemizi hep biriktirmedik mi? Bir türlü kesip açamadık o teneke kumbaranın ağzını. Saçamadık etrafa kinimizi, yürüyemedik üstüne üstüne hainin, kıramadık kalbini, bükemedik bileğini… İnsanlık bizde kalsın, nasılsa Allah verir belasını, dedik. İnsanız neticede, büyük bir felaket bu, diyemedik. Kırmızı bir isyandır bu, öyle bilinsin.”
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Bir gecede bitirdiğim 60 sayfalık bir öykü kitabı idi.
KİTAPTAN ALINTILAR;
Toprak doğurur, besler, büyütür,, umut verir insana, can verir.
*****
Hayırsız olan evlat her zaman daha çok sevilir.
*****
Yalan dünyanın yalan insanları.
*****
Erkek adamın yuvası olunca işi de olur. Zaten yuvayı da dişi kuş yapar. Ben dişi kuş olarak yuvayı yapıyorum ama Hıdır bir türlü iş bulamıyor.
*****
İnsan korktuğu birini nasıl sevebilir ki zaten?
*****
Yaşam bir deha işi değil.
Vüs'at O. Bener
Bir sürgün, köle düzeni. Kurtuluşu ummak safdillik.
*****
İnsan hayallerine müdahale etmeyi sevmiyor bazen. Yarım kalan rüyayı hayal edip devam ettirdiğini sanmak gibi bir şey bu. Oluruna bırakıp izlemeyi daha keyifli buluyor.
*****
İnsan yaşlanmıyor da zamanı kucaklıyor sanki.
*****
Onların acılarını defterimde biriktiririm. Hem zaten bize en çok biriktirmek öğretilmedi mi? Acıyı, hüznü, eksikliği, sevgisizliği, gözyaşlarımızı, öfkemizi hep biriktirmedik mi? Bir türlü kesip açamadık o teneke kumbaranın ağzını. Saçamadık etrafa kinimizi, yürüyemedik üstüne üstüne hainin, kıramadık kalbini, bükemedik bileğini.... İnsanlık bizde kalsın, nasılsa Allah verir belasını dedik. İnsanız neticede, büyük bir felaket bu, diyemedik. Kırmızı bir isyandır bu, öyle bilinsin.
*****
Her yalanın, inanmak için bir dayanağı olmalıdır. Çünkü ancak hakikat eğilip bozulduğu zaman kullanışlı hâle gelir. Bunu yalnız cahiller, alçaklar yapar.
*****
Önce insana inanıyor insan.
Şükrü ERBAŞ
*****
Ne çok seviyoruz insanların hayallerine burnumuzu sokmayı.
kulağa güzel geliyor
YanıtlaSilUmarım sizde okur seversiniz.
Sil