GÜZEL VE ÇİRKİN
Kendisine yapılan büyü sonucunda korkunç bir yaratığa
dönüşen bir prens, şatosunda aynı büyü sonucu konuşan eşyalara dönüşmüş
uşakları dışında kimse olmadan yaşamaktadır. 10 yıl içinde kendisine aşık
olacak hiçbir kadın çıkmazsa sonsuza dek canavar olarak kalacaktır. Bir gün
Maurice adında bir adam şatosuna izinsiz girince yaşlı adamı tutsak alır. Olayı
duyan kızı Belle şatoya gelerek babasının özgürlüğü karşılığında şatoda tutsak
olmayı kabul eder. Şatodaki eşyalarla ve sonrasında Canavar’la arkadaş olmaya
başladıkça korkutucu görüntüsünün altında çok iyi bir kalp taşıdığını öğrenir.
Bu sırada Belle’e aşık olan avcı Gaston, Canavar’ı öldürüp Belle ile
evlenebilmek için her şeyi yapacaktır
KONG KAFATASI ADASI
1970’lerde Vietnam Savaşı’ndan hemen sonraki yıllarda
geçiyor. Bu filmin diğer Kong filmlerinden en büyük farkı bu defa devasa
yaratık sayısı ve cinsleri epey fazla ve değişik. Kong’un aşık olduğu eski
bilindik filmlerinden şarışın Naomi Watts‘tan rolünü bu sefer devralan Brie
Larson bu defa Hollywood‘da aktris hayali peşinden koşan kadın figürü yerine ayakları
yere sağlam basan fotoğrafçı olarak daha güçlü bir profille karşımızda.
Keşifçilerden ve askerlerden oluşan ekip, Pasifik’te keşfedilmemiş bir adayı
sözde keşfetmeye gidecekler. Adaya giderken özel bir amaçları olmayan ekip
başlarındaki üst düzey yöneticilerden izin alırken yeterli ödeneğin çıkmaması
üzerine, bir çok alternatif yalan sayarlar ( kansere çare olabilecek bitkiler,
yeni yer altı kaynakları vs.) fakat efsanevi Kong da dahil olmak üzere adaya
gittiklerinde canavarların alanına girdiklerinden haberleri yoktur. Adadaki
sürprizlerde filmi değişik bir hava katmış doğrusu.
Biz insanoğlu, bu dünyanın sahibi değiliz. Burada sadece
misafiriz.
Kamera silahtan daha tehlikelidir.
Savaşlar bir şey bulmak için yapılır.
UMUT BAHÇESİ
The Zookeeper’s Wife filmi 2. Dünya Savaşı’nın başlarında
1939 senesinde Almanya’nın Polonya’yı işgal etmek amacıyla girişti hava
hareketi sonucunda Polanya’nın Warsaw adında ki hayvanat bahçesine isabet eden
bombadan ötürü tahribat alanına dönüşen havanat bahçesini Nazi Almanya’sı
yakaladıkları Yahudi esirleri burada barındırmaya başlar. Esir alınan Yahudiler
hava karardığında gecenin ilk ışığından son ışığına birbirleri ile muhabbetler
edip yemeklerini yemeleri ile dikkatleri üzerlerine çekmeden esir olmayı
kabullenmiş görüntüsü çizerek büyük özgürlük isyan girişimi izin gerekli
cephane mühimmatını ve bu uğurda savaşacak insanları tedarik etme gayretlerine
şahit olacağız. Film, Diane Ackerman’ın aynı adlı romanından beyazperdeye
uyarlanıyor.
YANDAKİ EV
Eski bir dedektif olan Takakura, eski ortağından bir görev
için teklif alır. Altı yıl önce ortadan kaybolan bir aileyi bulmaları
gerekmektedir. Takakura, aileden hayatta kalan tek kişi olan Saki’yi takip
eder. Diğer yandan Takakura ve karısı, yeni bir eve taşınmışlardır. Komşuları
Nishino’nun hasta bir karısı ve genç bir kızı vardır. Bir gün genç kız
Takakura’ya, Nishino’nun babası olmadığını, hatta onu hiç tanımadığını söyler…
En tehlikeli suçlular komşularına güler yüzlü davrananlar
arasından çıkar.
Değişim herkese zor gelir.
YETİMHANE
Gerçek olaylardan uyarlanan bir Danimarka yapımı. Godhavn
adıyla bilinen bir yetimhane, sadece erkek çocukların kaldığı bir merkez olarak
uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Film, bu merkezde bulunan çocukların
acımasızca işkence görmesi, istismar edilmesi, hatta cinsel tacizlere maruz
kalmasını konu alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder