KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

03 Eylül 2025

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

 


OKUDUKLARIM 2025/33 MAVİ KAPLI DEFTER HATIRALAR İZİNDE

28 Ağustos 2025

OKUDUKLARIM 2025/33 MAVİ KAPLI DEFTER HATIRALAR İZİNDE

 


Mavi Kaplı Defter Hatıralar İzinde Kitap Açıklaması
Bitkin bir halde, koltuğunun altından solgun mavi kaplı defterini çıkararak:
- Buyurun, dedi.
Bu “buyurun” ifadesi ile o, aradaki resmiyeti muhafaza etmeye çalışıyordu.
Peki neden?..
Halbuki “Al oku.” demek istediğine adım gibi emindim. Ellerini, avuçlarımın içine alarak, minnet duyguları içerisinde defteri aldım. Gözleri dolmuştu. Evlâdını teslim eder gibiydi.
Ona uzun uzun baktım ve:
- Çok teşekkür ederim, dedim.
Belli etmemeye çalışsa da evlâdına veda eder gibiydi...
Dudakları titreyerek: - O deftere gözün gibi bak. Allah’a emanet ol oğ... sözünü tamamlayamamıştı. Gözleri dolu dolu olmasına rağmen gülümsemeye çalıştı. Damarları şişmiş, buruşmuş ellerini havaya kaldırarak, bana el salladı ve güçlükle sözlerine devam etti:
- Sakın unutma! Arasına koyduğum sarı zarfın içindeki mektubu en son okuyacaksın. Söz mü?..

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;

Kısa bir zamanda okudum, hatıraları okumak güzeldi.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Nimetler, elimizden çıkmadan önce şükrünüzü yapın. Şükür nimeti, şikayet derdi artırır.
*****
Düşünen insan sahip olduğu nimetin farkına varır. Düşünmeyen ise mahrumiyet duygusunda kalır.
*****
Ey Fuzuli, ağlamadan bu devranda saadete erişmek mümkün değildir. Nitekim sedef de nisan bulutundan su almayınca inci vermez.
*****
Fuzuli der ki, "güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz, aşk olmazsa güzellik yüz göstermez.
*****
Fuzuli şöyle der; "Dünyada her kim ki cananı için severse, aslında yine cananı sevmiş olur. Güzelliğin vasıflarını söylemek için söz çoktur, ama güzelliğin tatlılığına hiç söz yoktur.
*****
Vakitten sorumlu olduğumuzu mutlaka faydalı işlerle meşgul olmamızı, kainatın boşluktan hoşlanmayacağını ve sıkıntı yaratacağını öğütlerdi hep.
*****
Bol bol kitap okuyun, bilgi olmadan fikir olmaz. Kâinat kitabını okuyun. Her zerrenin sizinle konuştuğunu fark edeceksiniz.
*****
Dua bizi güçlü kılar, dua bizi ayakta tutar.
*****
İnsan insana güvenmeyecekse nerede kaldı insanlık.
*****
Yetiştirilirken alınan terbiye, muhit en önemlisi kişilik yapısı, başkalarına duyulan sevgi ve alâka, edepli olmayı etkileyen en önemli faktörlerdendir.
*****
İyilik yapmak bir fazilettir. Hele hele fenalığa mukabil yapılan iyilik daha da takdire şayandır.
*****
Bizi biz yapan davranış biçimlerimizdir.
*****
Saadet sadelikte gizlidir.
*****
Evde hasta olduğunu nereden bildin?
Pencerenin önünde sarı çiçek var. Sarı çiçek demek evde hasta olduğuna işarettir. İlerideki evi görüyor musun? İşte o evde de evlilik çağına gelmiş bir kız var. Çünkü pencerenin önünde duran kırmızı çiçek o anlama geliyor.
*****
Gidilen yere eli boş gidilmez. "Dostların yanına eli boş gitmek değirmene buğdaysız gitmeye benzer.
*****
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusur örtmeyi marifet bil kendine, işte o zaman kusursuz olursun."
*****
Gerçek aşk ilahi aşktır. Eğer iki insanın aşkı, onları Allah'a götürecek köprü vazifesi görüyorsa, işte o zaman o aşk gerçek aşktır. Yok eğer götürmüyor, sadece nefsiyle seviyorsa, o aşk değil, sadece bir hevestir.
*****
Kalbe atılan aşk tohumları kalplerde filizlenir, bütün sırrı dudaklarda gizlenir.
*****
Sevmek devam eden en güzel huyum.
*****
Dünyada en boş şey vefat edenin arkasından dökülen gözyaşlarıdır. Giden geri dönmüyor ki....
*****
Fransız yazar, Jean Paul Sartre; "Hayat seçimlerden ibarettir." der. Hayatın her anında bir seçim yapma durumunda kalıyoruz.  Ancak belli bir düzeye gelen insanlar iyiyi doğruyu ve güzeli seçebilirler. Bu seçimi müspet olarak yapamayanlar, hayat karşısında daima yenik düşerler, hastalıktan kurtulamazlar. Hayat yolunda insanca yaşayabilmemiz için, daima pozitif olanı seçmemiz gerekiyor. Ya iyiyi, güzeli, doğruyu seçebilen bir göze sahip olalım yahut da pozitif insanlarla daimî istişaresinde bulunalım. Aksi takdirde ayaklar altında paspas oluruz. Nice insanlar var ki gerçeği göremiyor ve güzeli göremedikleri için başları beladan kurtulmuyor. Ömürleri hepsi şikayet etmekle geçiyor.
******
Japonlar bir resim sergisine giderken önce banyo yapıyorlar, temiz çamaşırlarını, temiz kıyafetlerini giydikten sonra evden çıkıyorlar. Evden çıktıkları andan itibaren kimseyle konuşmuyorlar. Sebebi ise, kendilerini sergideki güzellikleri görmeye hazırlıyorlar. Serginin kapısından içeri dua ederek giriyorlar. Her tablonun önünde, sanki bir hükümdarın huzurundaymış gibi saygı ile durup, o tablodaki güzelliği algılamaya çalışıyorlar. Sergiyi gezerken kesinlikle konuşmuyorlar.
*****
Doğruyu güzeli görmenin bir şartı da bütün ön yargılardan uzak, objektif olarak olaya bakabilmektir. Çünkü bir ön yargı bütün güzelliklerden uzaklaştırabilir, bakarız ama göremeyiz o zaman.
*****
Ressam John Marin der ki, "Bir kere olsun aklınızı ve dostlarınızın aklını evde bırakarak, yalnız iki gözünüzle sokağa çıkınız. Öyle şeyler görmeye başlayacaksınız ki şaşıracaksınız."
*****
Zengin fakire yardım etse, ortada fakir diyebileceğimiz kimse kalmaz.
*****
Herkes haddini bilse ne iyi olur.
*****
Üzüntünün en şifalı ilacı zamandır.
*****

Tesadüf kelimesi sadece lügatlerde geçer. Tevafuk var. Yani Allah'ın denk düşürmesi.
*****


KİTAPTAN MÜZİKLER;



İnstagram hesabım dondurulmuş kitap resmi orada kayıtlı idi alamadım, netten resim koydum.
Yeni hesabım ozlemkaragoz39a dır.




İZLEDİKLERİM 2025/10

24 Ağustos 2025

İZLEDİKLERİM 2025/10

 


GECE ELBET ÇÖKER 2025

Ailesinin artık geçinemediği bir şehirde evden çıkarılmakla yüz yüze gelen bir kadın, çaresizlik içinde bir gecede 25.000 dolar bulmak için giderek daha tehlikeli işlere bulaşır. Willy Vlautin'in çok satan romanından uyarlanan Night Always Comes, ailesinin geleceğinin bağlı olduğu evi güvence altına almak için her şeyini riske atan Lynette adlı bir kadının hikâyesini konu alıyor. Tek bir gecede tehlikeli bir yolculuğa çıkan Lynette, sonunda özgür kalabilmek için karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.


CADILLAC RECORDS (2008)

Chess Records'un yükselişinin ve şarkıcılarının hikayesi.  Şiddet, ırkçılık ve rock 'n roll'la dolu 1950 Chicago'sunda; Muddy Waters, Leonard Chess, Little Walter, Howlin' Wolf, Etta James ve Chuck Berry gibi Amerika'nın müzik efsanelerinin hayatları Cadillac Records ile beyazperdede. 

Youtube de müzik dinlerken bu filme gittim....
Bazı sahneleri görmezden gelip müziğe odaklanın bence....




AÇLIK TAŞLARI

23 Ağustos 2025

AÇLIK TAŞLARI

 


“Beni Görürsen Ağla”
Avrupa’daki son kuraklıklar nedeniyle yeniden ortaya çıkan “Açlık Taşları”, kıtlıkların habercisi olarak nehirlerin su seviyelerindeki olağanüstü düşüşleri gösteren tarihî işaretlerdir. Elbe Nehri’ndeki 1616 yılına ait bir Açlık Taşı’nda “Beni görürsen ağla” yazmaktadır; bu da nehrin bu kadar düşük seviyelere indiği bir durumda yaşanacak kıtlığa dair bir uyarıdır. 
Açlık Taşları Nedir? 
Tarihsel İşaretler:
Açlık Taşları, su seviyelerinin insanlığın başa çıkamayacağı kadar düştüğü zamanlarda nehir yataklarına yerleştirilen taşlardır.
Kıtlıkların Habercisi:
Bu taşlar, gelecek kuraklık ve kıtlık tehlikesini işaret etmek için kullanılırdı.
Uyarı Yazıları:
Taşların üzerine genellikle nehir seviyelerinin ne kadar düştüğünü ve bunun sonucunda yaşanacak zorlukları belirten yazılar kazınır.
Örnek: Elbe Nehri’ndeki Açlık Taşı 
1616 yılına ait bir Elbe Nehri Açlık Taşı, su seviyelerinin çok düşük olduğunu gösteriyor.
Taşın üzerindeki “Beni görürsen ağla” yazısı, bu durumun ne kadar ciddi bir kıtlığa işaret ettiğini vurguluyor.
Alıntıdır 




OKUDUKLARIM 2025/32 DETAYLAR

22 Ağustos 2025

OKUDUKLARIM 2025/32 DETAYLAR

 


Ia Genberg, kendi memleketi İsveç’te August ve Aftenbladet ödüllerine layık görülen Detaylar romanıyla, uluslararası arenada da Booker ve Dublin edebiyat ödüllerine aday gösterilerek, Avrupa edebiyatının son yıllardaki parlayan yıldızı hâline geldi. Genberg insan ilişkilerinin detaylarını, bir zamanlar yaşanmış ama zihnin kıvrımlarında kalmış biçimleriyle, hafızasının ateşlendiği anlardan yola çıkarak aktarıyor.
Detaylar’da anlatıcının uzandığı geçmiş, bir Paul Auster romanının sayfalarından fırlamışçasına bir sıtma hararetiyle ortaya çıkıyor: Seksenlerin Stockholm’ünde, psikolojinin henüz gençlerin pervasızlıklarının adlarını koymadığı dönemde ev arkadaşlarının, dostların, sevgililerin, hayatı etkileyip belirleyen ama sonradan kaybolanların peşine düşülüyor. Dört etkileyici adımda günümüz insanının profili çiziliyor.

Biz böyle yaşadık… Yalın ve dürüst anlatımıyla, bir kuşağın hemen hemen tüm dünyada yaşadıklarına da dokunan, insana unuttuklarını kâh gülümseterek kâh ürperterek hatırlatan, bir kadının gözünden bizim kayıp zamanımız.

“Mucizevi türden bir roman.” –HERNAN DIAZ

“O kadar güzel ki tekrar okuyabilmek için cümlelerin altını çizip duruyorum.” –MARK HADDON

“Kaybolanın kayıp kaldığı bir zamanı özlemle hatırlıyor.” –THE TIMES

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;

Ben pek fazla kitaba dahil olamadım...
Ama altını çizdiklerim çok güzel ve doğrular...

KİTAPTAN ALINTILAR;

Beni tam anlamıyla içine çeken kitapları okumayı tercih ediyordum.
*****
Ölümümüzün nasıl olacağını seçemediğimiz gibi, bitmiş bir ilişkinin nasıl bir yola gireceğini de seçemiyoruz.
*****
Kötüleyici sözler söylemek aklımın ucundan bile geçmiyor, çünkü dedikodu beni de aşağı çeker.
*****
Yeni bir aşkın insanı iki gün içinde dünyanın diğer ucuna götürebileceği
*****
Birinin gitmesine izin vermek, kelimenin tan anlamıyla onu kaybetmekle eşdeğerdi.
*****
Güven ruhumuzda hissetmediğiniz sürece sadece bir kelimeden ibarettir. Fakat bir kez oluşup da bedende kök salmaya başladığındaysa harmanlanarak başka adlar alır.
*****
Hayatlarımızın içinde pek çok hayat yaşıyoruz; insanların gelip gittiği, arkadaşların kaybolduğu, çocukların büyüdüğü parça parça hayatlar ve ben, hangi hayatımın  diğerlerini çerçevelediğini asla bilemiyorum. Fakat ne zaman ateşim çıksa ya da aşık olsam, hiçbir karışıklık kalmıyor, " benliğim" geri çekilip yerini isimsiz bir mutluluğa bırakıyor; detaylar korunup birbirinden ayrılmadan, yan yana sıralanan net bir bütüne dönüşüyor. Sonrasında ise bu şekilde anlatılabilir; yüzümün önünden rasgele geçip giden insanlarla. "Başlangıç" ve "son" yok, kronoloji yok, sadece anlar ve anların içinde olup bitenler var.
*****
Babam hiçbir ruh halini ertesi güne taşımazdı, her sabah yeni bir başlangıçtı.
*****
Derinlere inmek, kontrolün kaybedilmesini de beraberinde getirir; zamanın ve mekanın daimi denetiminden vazgeçerek, kişinin kendinin veya bir başkasının içine yahut hayatın pek çok çatlak ve yarıklarından birine bodoslama dalmayı gerektirir.
*****
Hayatlarımızın içinde pek çok hayat yaşıyoruz; insanların gelip gittiği, arkadaşların kaybolduğu, çocukların büyüdüğü parça parça hayatlar ve ben, hangi hayatımın diğerlerini çerçevelediğini asla bilemiyorum. Fakat ne zaman ateşim çıksa ya da âşık olsam, hiçbir karışıklık kalmıyor, “benliğim” geri çekilip yerini isimsiz bir mutluluğa bırakıyor; detaylar korunup birbirinden ayrılmadan, yan yana sıralanan net bir bütüne dönüşüyor. Sonrasında ise bu durumu hep bir lütuf olarak hatırlıyorum. Belki de her şey bu şekilde anlatılabilir; yüzümün önünden rasgele geçip giden insanlarla. "Başlangıç" ve "son" yok, kronoloji yok, sadece anlar ve o anların içinde olup bitenler var.
*****
Dünyanın her zaman işler kontrolden çıkmasın diye kontrol edilmesi gereken bir yönü vardı ve sanırım kaygıdan mustarip tüm insanların felaketi de aslında şu: İnsan varlığının doğası gereği kontrol edilemez oluşu.
*****
"Bazı insanlar böyledir," dedi, "hayatımızdan ışık hızında geçip giderler."
*****
İşte hayatta olmanın en derin hissi burada yatıyor, bir başkasına dikkatlice bakmakta.
*****
Ateşliyken okumak piyango oynamak gibidir, metnin içeriği ya buharlaşıp kaybolur ya da kontrolsüz vücut ısısının kazara açtığı çatlakların derinlerine nüfuz eder.
*****
“…bilerek ya da bilmeyerek onların benim bir parçam olmasına izin verdim. Galiba yaşadığımız ilişkilerin özü de bu, tam da bu nedenle, bir anlamda, hiç sonlanmıyorlar.”
*****
Her ilişki aniden bitebilir, bu doğal bir risktir
*****
Kendisini kestiğini hiç görmedim ama onda birkaç yara ve iz rastladığım oldu. Psikologlarından biri buna, “kaygıyı azaltma” diyordu; ruhun, deri yoluyla kendini boşalttı bir hava boşluğu.
*****
Uyum sağlama ve sürtüşmelerde kaçınma çabası, kişisel bir karakterde oluşması gereken irade, cesaret ve sağlam bir duruş gibi özellikleri yok ediyordu.
*****



KİTAPTA BAHSİ GEÇEN FİLM;

Vahşi Duygular Yönetmen David LYNCH 
Bergman - Fanny ve Alexander
Todd Solondz - Mutluluk

KİTAPTA BAHSİ GEÇEN KİTAPLAR;

Klas ÖSTERGREN - Plaster ve Gece Yarısı Çocukları
Krista Lung - Köpek Saati
Sonja Akesson - Ev İçi Barış 
Ilse Sand- Sevmeye Kendinden Başla
Sven Lindqvist - Bir Aşığın Günlüğü




OKUDUKLARIM 2025/31 ŞEYLERİN AĞIRLIĞI

21 Ağustos 2025

OKUDUKLARIM 2025/31 ŞEYLERİN AĞIRLIĞI

 


Savaşların ve ölümlerin yarattığı travmaların ağırlığı altında kalmış Berta’nın, yakın arkadaşı Wilhelmine ve kocası Wilhelm arasında geçen öyküsü, aynı zamanda çalkantılarla dolu bir yüzyılın hızlandırılmış özeti gibidir. Fritz’in, parçalanmış zihinlere parçalanmış anlatımlar gerekir anlayışıyla kaleme aldığı Şeylerin Ağırlığı, görünüşte basit ama detaylara indikçe girift bir hale gelmesiyle âdeta modern bir Yunan tragedyasına dönüşür.

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;

Duygu yoğunluğu ve iç hesaplaşması fazla olan bir kitap.
Berta'nın hikayesini seveceksiniz.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Hayat bir umuttur ve umut da yaradır.
*****
Hayat bir yaradır ve bu yara kolay iyileşmez.
*****
Elde ettiğini küçümseyen kişi onu koruyamaz; elde ettiğini korumayı başaramayan kişi de küçümsediği hazineden çok daha fazlasını kaybeder.
*****
Uyku her şeyi korkutup kaçırır. Herkesi ve her şeyi.
*****
Bağırarak konuşulmaz. Bağıran insanların çoğunlukla gizlemeleri gereken bir şey vardır. Bağırarak konuşan kişi çoğu zaman haksızdır ve zaten tam da bu yüzden sesini yükseltir.
*****
Ne olursa olsun, insanlar parmakla gösterilmez.
*****
İnsanın gözleri açık olunca, biraz da pratik sağduyu sahibiyse imkansız denen şey mümkün olur.
*****
Yaşlı ağaç dikilmez. Bu ağaca iyi gelmez.
*****
Huylu huyundan vazgeçmez.
*****
Dışarıdaki hayat çocuk oyuncağı değil.
*****
Hayat kötü bir rüya değil mi?
*****
Yaşamayı katlanılabilir kılan şeylerden biri de hâlâ böyle romanlar okuyabiliyor olmamızdır
*****

 

KİTAPTAN MÜZİKLER;





DEĞİŞİMİN EN BÜYÜK DÜŞMANI ÖNYARGIDIR. ( İSTANBUL HATIRASI)

17 Ağustos 2025

DEĞİŞİMİN EN BÜYÜK DÜŞMANI ÖNYARGIDIR. ( İSTANBUL HATIRASI)

 



MUTLULUK VE FARKINDALIK
Doç. Dr. Haluk Berkmen

İnsan yaşamına anlam verdiği oranda mutludur. Yaşamına anlam verebilmiş olan insan asla bunalıma ve depresyona girmez ve kendini boşlukta hissetmez. Yaşamına anlam veremeyen insan ise ‘varoluşsal boşluk’ içine düşebilir. Bugünün insanı varoluşsal boşluk içinde kendi ruhundan habersiz, mekanik bir toplumun küçük bir çarkına dönüşmüş durumda yaşamını sürdürmektedir. Varoluşsal boşluktan kurtulabilmek için insanın yaşamında anlam bulması ve gözlemci olmak yerine katılımcı olması önemlidir.
Gözlemci ya-veya mantığı ile olayları yorumlar ve kendini olayın dışında tutar. Katılımcı ise Hem-Hem mantığı ile olayları yorumlar ve olayın içinde tutar.
Bilim insanı olayları ve nesneleri uzaktan izler ve bu görüşe ‘objektif görüş’ der. Bilge insan ise olaya katılır ve bilim insanından çok daha derin ve doğru sonuçlara ulaşır. Bilim insanı bilgi sahibi olurken bilge farkındalık sahibi olur. Farkındalık özeldir bilgi ise geneldir. Anlam bilgide değil, farkındalıktadır.
Farkındalık ve Kendini Bilmek konusunda bir Zen Öyküsü:
“Uzak doğunun yüksek dağlarında yer alan bir Zen tapınağında, genç bir keşiş yıllardır meditasyon yapıyor, kutsal metinleri çalışıyor, sessizlik içinde kalıyordu. Fakat içinde bir soru gitgide büyüyordu:
“Ben kimim?”
Bir sabah erkenden, tapınağın başrahibi olan yaşlı ustasına yaklaştı. Gözleri kararlı ama kalbi karışıktı.
— "Ustam, yıllardır sessizliği dinliyorum, nefesimi izliyorum, ama hâlâ kendimi tanıyamadım. Ben kimim?"
Usta gözlerini gökyüzüne çevirdi, sonra genç keşişe döndü ve şöyle dedi:
— "Bu sorunun cevabı ne kitapta, ne kelimede, ne de benim dilimdedir. Ancak deneyimle öğrenilir. Üç sembolle karşılaşmadan bu cevabı bulamazsın: Sessiz Ayna, Yalnız Ağaç ve Suskun Kuş. Git ve onları bul."
Keşiş, ertesi sabah sırtına basit bir bohça aldı ve dağların arasına doğru yola çıktı.
İlk Sembol: Sessiz Ayna
Bir dağın eteğinde, sisle örtülü bir göl buldu. Göl o kadar durgundu ki, içindeki her şey olduğu gibi yansıyordu. Keşiş, göl kenarına oturdu ve saatlerce suya baktı. Bir süre sonra kendi yansımasından sıkıldı, sonra yavaş yavaş gözleri yansımayı değil, yansımanın altındaki derinliği görmeye başladı.
Bir ses duyar gibi oldu, ama dışarıdan gelmiyordu:
"Seni görmek istiyorsan, yüzey değil, derinlik ol."
Keşiş anladı: Kendini görmek, dış görünümleri aşmaktı.
İkinci Sembol: Yalnız Ağaç
Gölün ardından yürümeye devam etti. Günler sonra, bir vadinin ortasında tek başına dimdik duran koca bir çınar ağacı buldu. Ne bir ormanın parçasıydı, ne bir grubun. Tek başınaydı. Rüzgârla sallanıyor, karla örtülüyor, güneşte susuyordu.
Keşiş ağacın gövdesine yaslandı ve içinden geçenleri dinledi.
"Ben kimim?"
Ağaç sessizdi ama bir his doğdu kalbinde:
“Ben köklerimim. Yalnızlığım gücüm. Kendi gölgemde büyürüm.”
Kendini tanımak, başkalarının gölgesinden çıkıp kendi köklerini hissetmekti.
Üçüncü Sembol: Suskun Kuş
Sonunda bir yamacın ucunda, kayaların arasında yaralı bir kuş buldu. Kuş ötmedi, uçmadı, sadece gözleriyle bakıyordu. Keşiş kuşu ellerine aldı, bir yuvaya yerleştirdi, su ve yiyecek verdi. Günlerce konuşmadan sadece onunla var oldu.
Bir sabah kuş, ilk defa kanatlarını çırptı ve göğe doğru süzüldü. Hiç ses çıkarmadı. Sadece yükseldi.
O an keşişin gözlerinden yaş aktı.
“Gerçek benlik, kelimelerin ötesindedir. O sadece yaşanır.”
Dönüş
Keşiş yıllar sonra tapınağa geri döndü. Ustası onu bahçede sessizce çalışırken gördü.
— "Kimsin?" diye sordu usta.
Keşiş hafifçe gülümsedi. Ne cevap verdi, ne sustu. Ustasının gözlerine baktı. Cevap, bakışın içindeydi.
Usta başını eğdi ve fısıldadı:
— “Artık sensin.”


Herkese güzel bir hafta diliyorum, ben bildiğiniz gibiyim, yalnız bir sakarlık yaptım, elime takmak için saatimi aldım, taş zemine düştü ve dağıldı. Burada tamirciye götürdüm, olmaz dedi, servise göndermen lazım dedi:(( üzüldüm swach saatim çok yıllar öncesi Kadıköy sahilde bir saatçiden almıştım. Şimdi bana günü birlik bir İstanbul yolu gözüktü, bayan arkadaş ile görüştük, otogar yanı bir alışveriş merkezi var, oraya sordu, kendisinin getirmesi lazım, forum dolduracak demişler. 26 sında gitmeyi düşünüyorum kısmetse.


Kütüphane ganimetlerim...


Sufiler neden “Su gibi ol” derler bilir misin? Çünkü suyun bir felsefesi vardır. Su, engelle karşılaştığında savaşmaz; sabırla akmayı sürdürür. Ne bir taşı dert eder ne de kayaya isyan eder. Ama damla damla delerek, kendi yolunu açar. Su gibi olmak demek, yumuşak görünüp kararlı olmak; engelleri sabırla aşmak demektir.

Gerçek güç, bazen direnç göstermek değil, direnmeden devam edebilmektir. Su gibi olmak; sakin ama kararlı, berrak ama derin, yolda ama yoldaş olmak demektir. Çünkü hayatın sırrı, akmayı bırakmamaktadır.



Pazar yerinde beslediğim kedilerden biri. Artık arabayı tanıyorlar, sabah malı boşaltmak için yanaştığımızda miyav miyav geliyorlar, önceden mamayı içeride kolilerden birine koyuyordum, beklemekte zorlanıyorlardı. Bende artık mamayı ve mama kabını ( bu kedi biz pazaryerinden çıkmak üzere iken geldiği için mama kabı yok, yoksa yerde yemelerini hiç istemiyorum, zaten burada da direk kenarına yükseğe koydum) arabanın önüne ayak altına alıyorum. Hepsi çok akıllı gün içinde mama kabı aynı yerde dolu, gelen giden yiyor. 



Millet sahilde içkili gün batımı resmi koyar, biz apartman arası çay içmeli gün batımı resmi koyarız.


Sahaf ganimetleri...



Kış için son gaz hazırlıklara devam...


Hayatın içinde kitaplara sığınmak güzeldir.



Bir cuma klasiği....


Hepinize güzel bir hafta diliyorum...






İZLEDİKLERİM 2025/9

İZLEDİKLERİM 2025/9

 


TAKVİM KATİLİ 2025

Kocasını öldürmezse Klara bugün ölecek. Takvim Katili ona çok zor bir seçenek sundu. Jules, eve giden yalnız kadınlar için güvenlik yardımı telefon hattındaki gece mesaisine başladığında Klara onu arar. Jules kısa sürede hayatta kalmak için Klara'nın tek umudu olur ve Klara'yı kurtarmak için zamana karşı yarış başlar. Sebastian Fitzek'in çok satan Alman gerilim romanından uyarlandı. 

OKUDUKLARIM 2025/30 ALLAH'IN ADAMLARI

12 Ağustos 2025

OKUDUKLARIM 2025/30 ALLAH'IN ADAMLARI

 


Asıl akıl üstünlüğü, kalbin işlemesi ve insanın kalbine göre, gönlünce hareket etmesidir. Çünkü kalbin, aklı aşan akılları vardır. Sonsuz, sınırsız, aşkın olan hakikat ise ancak akıllı bir kalple idrak edilir. Zira hakikat sırrına ermek için, aklı yitirmek gerekebilir… Sadık Yalsızuçanlar’ın ustalıklı kaleminden Allah'ın Adamları insanı düşündüren, güldüren, inciten, sarsan; akıl erdiremediğimiz ve bir tahtası "fazla" olan kimselerin; meczup, meclup ve mecnunların hikayesi...

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Kısa öykülerden oluşan, meczupları, velileri anlatıyor. Güzeldi.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Ey gönül, bir derde düş kim anda derman gizlidir.
*****
Nasılsın ustam iyi misin?
Şükür Mevla'ma ....
Keyfimi kamyonlar taşıyamıyor.
*****
Kahpe söz, deli yas tutamaz.
*****
Bugün sinyal yakıp geçtiğin kalbi, bir gün dörtlü yakıp bekleyeceksin.
*****
Eden bulur.
*****
İki yüzlülük en nefret ettiğim şeydi.
*****
Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan bizden değildir.
*****
“Kızım kırma beni, bunu harçlık yaparsın, al.” 
O kadar dokunaklı, samimi bir sesle söylüyor ki, almasam üzülecek. 
Utanıyorum. 
Anneme bakıyorum, gülümseyerek, “Al al,” diyor. 
Teşekkür edip türbeye yöneliyoruz. Ardımdan sesleniyor: “Cebinde çok olsun, gönlünde yok olsun kızım.”
*****
Benlikleriniz bineğinizdir, siz ona binin, o size değil.
*****
Varlık birdir.
*****
İnsanın yüzünün canı yanarken de sevinirken de benzer biçim aldığı söylenir.
*****
Acılardan daha büyük yer yokmuş.
*****
,Acılar ne büsbütün ortadan kalkıyor ne de insan büsbütün acıya boğuluyor. Bıktırmamak için acıların yüzüne biraz tebessüm sürülmüş, o kadar.
*****
Kişi sevdiğiyle berabermiş.
*****
Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız.
*****
Ne işe yararsın sen Allah'ın belası. Bari üç kuruş getirseydin, diye söylenince.
"Bugün takdirde yok. Kanaat lazım."
*****
Sahi, ölüm yüzdeki ifadenin yani dilin donması mıydı?
*****
Allah'ın can bağışlamaya değer bulduğu her varlık bizim ekmeğimiz yemeye lâyıktır.
*****
Kalbin aklı aşan akılları vardır.
*****





HAFTAYA KAHKAHA ATARAK BAŞLAYALIM MI?

11 Ağustos 2025

HAFTAYA KAHKAHA ATARAK BAŞLAYALIM MI?

 

RESİM ALINTIDIR mutfak havlusu çeşitleri

Cumartesi günü sosyete pazarındayım, bayanın biri geldi gün içerisinde,
- Tuvalete havlu bakıyorum dedi, 
El yüz havlularının olduğu kısma yönlendirdim, 
-Oradan bakıp beğenebilirsiniz dedim. 
O an bende arkada çuvallardan mal çıkarıyordum, kadın bu arada mutfak havlusu bölümüne geçmiş, bir iki dakika sonra arkamı döndüğümde, kadının elinde aşağıdaki

RESİM ALINTIDIR

kedili mutfak havlusunu görünce ben:)) 
-Hiii kedili mi alıcan, tırmalar o seni:)) dedim
Kadın da;
- Ya, dedi bende bunları beğeniyorum :))

Biz cumartesinden bu yana katıla katıla gülüyoruz annemle :))). 

O günden bu yana ben, hala kedili mutfak havlusunu tuvalet havlusu olarak bağdaştıramıyorum. İki karış havlu el silsen bir günde makinaya atman gereken bir havlu, tabak, tencere kurularsın, mayalı bir poğça yapsan üstüne atarsın bilemedin yemek yerken dizlerine serersin ki kırıntı dökülmesin cinsi.
Yalnız kadının elinde iyi ki başka bir desen havlu yoktu:)) onlara ne derdim bilemedim:))



İZLEDİKLERİM 2025/8

10 Ağustos 2025

İZLEDİKLERİM 2025/8

 

 
UFAKLIK 2015 
 
2. Dünya savaşı zamanında geçen hikayede henüz sekiz yaşında olan ve babasını çok seven bir çocuğun insanların ölmemesi için bir şekilde bu savaşın bitmesi için bişeyler yapmaya çalışacaktır. Filmde gerçek baba oğul sevgi bağının ne denli kuvvetli olduğu izleyicilere verilmek istenmiş. 


BİR ÖMRÜN SONBAHARI 2025

Zeynep, çocukluk travmaları ve kaybetme korkusuyla yaşamını sürdürürken bir gün Can adında hasta bir gençle tanışır. Bu karşılaşma, Zeynep için aşkı ve umudu yeniden keşfetme fırsatı sunar. Can'ın zorlayıcı hastalığına rağmen aralarındaki bağ, zamanla derinleşir ve güçlenir. Filmde, Zeynep'in iç dünyasındaki çatışmaları ve Can'a karşı beslediği güçlü duygular arasındaki ince çizgi ustaca işlenmiştir. Her ne kadar Can'ın hastalığı, ilişkilerinin önünde büyük bir engel gibi dursa da, aşkın iyileştirici gücü ve umudun yeşerdiği anlar izleyiciye aktarılır. Zeynep ve Can'ın ilişkisi, izleyicilere dokunaklı ve düşündürücü anlar sunarak sevginin en zor anlarda bile nasıl filizlenip büyüyebileceğini gösterir. Bu film, sevgi ve umut temalarıyla dolu, izleyenlerin kalbine dokunacak türden bir anlatım sunmaktadır. İzleyiciler, karakterlerin yaşadığı duygusal yolculukta kendi hayatlarına dair derin düşüncelere dalarak etkileyici bir seyir deneyimi yaşayabilirler.

FİLMİN MÜZİKLERİ;


OKUDUKLARIM 2025/29 RUMİ (2. BÖLÜM)

08 Ağustos 2025

OKUDUKLARIM 2025/29 RUMİ (2. BÖLÜM)

 


İnsan ruhunun bir latifesi, hayvan sevgisini tatmayınca uyanmazmış. İslam Peygamberinin "Kedi sevgisi, imanın bir parçasıdır"
*****
Kedilerin üç adı olur kızım. Birini, herkes bilir. Diğerini sadece aile bilir. Kendine özgü özel adını ise sadece kendisi ve Tanrı'nın onu kendisine emanet ettiği sahibi bilir. İşte kediler, murakebe anlarında, sadece kendisinin ve sahibinin bildiği o özel ismin anlamını düşünürler.
*****
Tanrının yağmura benzeyen hizmetçileri vardır. Toprağa düşünce mısır, denize düşünce inci olurlar.
Lale MÜLDÜR
*****
Aşk, baştaki aklı kör eder. Akıl akılsızlara gerektir, bize aşk gerek.
Gerçek aşk iç gözü açar. İnsan pek sevdiği bir varlığın hatalarını, kusurlarını tanımadığı birisininkine kıyasla daha derin bir üzüntüyle görür, iyiliklerini unutur. Kimsenin kusuruyla meşgul olmaz. Bir bilgiye soruyorlar: "Bu âlem nasıl düzelir?" Şöyle diyor: "Düzelmiş bir gözle bakarsanız, âlemi düzgün görürsünüz."
*****
Mevlânâ'nın sözleri, insanın yalnız ıstırap aracılığıyla olgunlaşacağını öğretti.
*****
Bir gün bu camiyi, Türkiye'den bir arkadaşımla ziyaret ettiğimde bana, Türkler'in laleyi neden bu denli çok sevdiklerini anlatmıştı. Lalenin sayı değeri Allah ile aynıydı, ikisi de altmışaltıydı. Hangi çiçek, bundan daha güzel olabilir ki! Lale , Allah demekti ayrıca Peygamber'in velayetinin imajı olan hilali de ima ediyordu.
*****
Ölmek istemediğin yerde bulunma.
*****
Zikrin en güzeli, en güzel zikrin bile gaflet olduğunu bilmektir.
*****
Yalnız yaşamayı seven bir güzele soruyorlar, "Yalnızlık zor değil mi?" "İnsanlar daha zor" diyor.
*****
Mevlânâ'dan ne öğrendin derlerse, " Bütün varlığın gönülden ibaret olduğunu" diyebilirim. İnsanın yaralarını ancak bir gönüle girerek iyileştirebileceğini düşünüyorum.
*****
Başarı fikrinin büyük ahlaksızlar yetiştirdiğini öğrenmem bu sürecin bana fena bir armağanıdır.
*****
Anneme, Tanrı'nın nasıl bir şey olduğunu sorduğumda, "Bir şeyi sevmek gibidir, sevginin içindeki enerjidir".
*****
Yüz, varlığın ruhudur.
*****
Sen bizim dışımıza değil, içimize bak.
*****
Günah işleyen kişi İslamiyet'ten çıkmaz, sadece günahkar olur. Allah rahmandır, kulu eğer bir daha günaha dönmezse onu affeder.
*****
Tövbe, bir daha hataya dönmemektir.
*****
Uşşâk, aşıklar iklimidir.
*****
Bütüne âşık olanlar parçanın aşığı değildir. Parçaya âşık olanlarsa bütüne âşık olmaz.
*****
Varlık, ancak yoklukta görünebilir.
*****
Mevlânâ'dan öğrendik, "ben" demekten daha büyük bir günah yokmuş.
*****
"Yav hacım kocadın artık, aşk meşk işleri gençliğe ait şeyler, " diyenlere, Yunus dedemizin sözünü hatırlatıyorum:

Niceler söyler Yunus'a, kocaldın sen aşkı bırak,
Bu aşk bize yeni değdi, henüz dahi turfandadır.
*****
Arifler, dünya denilen pazara tezgâh açmış attarlardır. Onların dükkânında birlikten gayrı bir şey olmaz.
*****
İnsanın gelişmesi için önden iki şey lazım derler: Annesi abdestsiz emzirmeyecek, babası haram yedirmeyecek. Sonrasından korkma, hele aşk da olursa...
*****
Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur.
*****
Kimi insanlar gözüyle, kimi insanlar sözüyle, kimi insanlar özüyle dokunurlarmış.
*****
Dost acı söyleyen değildir, acıyı tatlı söyleyendir.
*****
“Açılmaz kapıları açmanız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırakın o zaman iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
Ömer Hayyam
*****
Bu yolda kişinin, başkasının hakkını gözeterek yaşaması olmazsa olmazdır. Üzerinizde toz kadar kul hakkı varsa yolda kalırsınız. Önünüze Çin Seddi gibi bir duvar çıkar, kalakalırsınız. Mevlânâ bu sebeple, özellikle yöneticilerin yüzüne gerçeği söylemekten çekinmezdi.
*****
İnsanın alçaldıkça yüceldiğini bize o gösterdi.
*****
İmanın en güzel belirtisinin utanma olduğunu söylemişti.
*****
İnsanın severek bütün acıların üstesinden gelebileceğini fark ettim.
*****
İnsanın başkasının kusurunu görmesi, aslında kendini görmesidir. İnsan aynaydı, ne görüyorsa kendisiydi. Kir, kibir, kıskançlık, hırs, bütün bunlardan arınmaksızın kişinin başkasını kınamasından çok utanıyorum.
*****
Korkmanın ve utanmanın, kalbin en güzel süsü olduğunu ondan öğrendim. Canın, ölümsüzlüğün kendisi olduğunu....
*****
Bir yabancının tasavvufa ilişkin bir mekânı, bir konuyu veya kişiyi, dahası dergahları gezerek dervişin sahip olduğu kültürü öğrenebilmesi, Avrupalı bir Protestanın, bir manastırır ziyaret edip Katolik manastır iklimini öğrenmesinden daha güçtür.
*****
Dostum, sonsuz diriliği istiyorsan ölmeden evvel öl.
*****
Size gizlide ve açıkta Allah'tan korkmayı, az yiyip, az uyuyup, az konuşmayı, nefsin tutkularını denetlemeyi, insanların eziyetine dayanmayı, kötülük yapmayı sevenlerden uzak durmayı, hayırlı dilekleri olanlarla bir arada bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara iyiliği dokunanlardır. Sözün güzeli de az ve öz olanıdır.


KİTAPTAN MÜZİKLER;