OKUDUKLARIM 2025 /62 KUŞLARIN DİLİYLE MASALLAR

30 Aralık 2025

 


"Mantıku't-tayr" terkibini mantık kelimesinin "söylemek, konuşmak, lisân-ı hâl ile anlatmak" gibi anlamları vardır. "Kuş" demek olan tayr ise sâlikleri temsil etmektedir. Allah'ın zuhur ve taayyününü temsil eden "Sîmurg" hem kesreti hem vahdeti göstermektedir.

Farsça sîmurg "otuz kuş" anlamına geldiği gibi birleşik halde bununla vahdet kastedilmiştir. kelime Arap edebiyatındaki anka gibi ismi olup cismi olmayan efsanevî bir kuşun adıdır.

"Mantıku't-tayr"ın konusu kısaca şöyledir: Kuşlar kendi aralarında toplanıp hiçbir ülkenin padişahsız olmadığını, padişahsız ülkede nizam ve intizam kurulamayacağını belirtirler. Aralarında bulunan ve mürşidi temsil eden, Süleyman peygamberin mahremi ve postacısı hüdhüd (En-Neml Suresi 16.  Süleyman Dâvûd'un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lutuftur." (En Neml Suresi 20. Süleyman kuşları gözden geçirdi ve "Hüdhüdü niçin göremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı?" diye sordu.(En-Neml Suresi 30. Mektup Süleyman'dan gelmekte, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla başlamaktadır;) bu konuda onlara yol göstereceğini söyler. Hüdhüdün öncülüğünde toplanırlar. Fakat yolun uzak ve sıkıntılı olduğunu anlayınca bülbül, papağan, tavus, kaz, keklik, hümâ, doğan, balıkçıl, baykuş ve diğer bazı kuşlar birer mazeret ileri sürerek yolculuktan vazgeçmek isterler. Hüdhüd kuşların hepsine cevap vererek onları ikna eder. Sonunda bütün kuşlar hüdhüdün kılavuzluğunda yola çıkarlar. Yolculuk esnasında bitkin ve yorgun düşen binlerce kuş hüdhüdden şüphelerinin giderilmesini ister. Hüdhüd her birinin soru ve itirazlarına cevaplar verir; önlerinde " talep, aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret, fakru fenâ" denilen yedi vadinin bulunduğunu bu yedi vadiyi geçince padişahları olan sîmurga ulaşacaklarını anlatır. Tekrar yola koyulan kuşlardan sadece otuzu hasta ve yorgun durumda bu vadileri aşıp yüce bir dergâhın önüne ulaşır. Burada bir postacı gelip onların sîmurgu sorduklarını anlayınca önlerine birer kâğıt parçası koyarak okumalarını söyler. Yazıları okuyan kuşlar bütün yaptıklarının yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. Bu sırada sîmurg da tecelli eder. Fakat gördükleri sîmurg kendilerinden başka bir varlık değildir. Sîmurgda kendilerini, kendilerinde sîmurgu görüp hayretler içinde kalırlar. Bu arada bir ses duyulur: "Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz; daha fazla veya daha eksik gelseydiniz yine o kadar görünürdünüz; burası bir aynadır." Neticede hepsi sîmurgda fâni olur, artık ne yol ne yolcu ne de kılavuz vardır. Gölge güneşte kaybolur. Menzil-i maksûda vâsıl olan otuz kuş aradıkları sîmurgun kendileri olduğunu anlar.

Attâr "Mantıku't-tayr"da vahdet-i vücûd inancını anlatmıştır. Buna göre var olan sadece vücûd-ı mutlaktır. Bütün kudret O'ndadır. İnsanın kâinatta varlık halinde gördükleri, vücûd-ı mutlakın bir ayna hükmünde olan adem-i mutlakla karşılaşmasından doğan çeşitli görünüşlerden ibarettir. Allah çeşitli şekillerde tecelli ettiğinden bütün eşya ve yaratıklar bir varlığa sahip gibi görünür. Aslında bu görünen şeylerin gerçek varlığı yoktur. Attâr eserinde bu inancı kuşların dilinden temsilî bir tarzda hikâye etmiş, hüdhüd ile çeşitli kuşlar arasında geçen konuşmalar aracılığı ile tasavvufî düşüncelerini açıklamıştır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de bazılarını alıp aynı vezinde yazdığı Mesnevî'sinde işlemiştir. Bizde eseri sizler anlaşılır duruma getirerek günümüz Türkçesi ile okurlarımızın istifadesine sunduk keyifli okumalar diliyoruz.

-Ömer Gül Cağaloğlu Tasavvuf

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Hak dergahına varmanın yollarının kuşlar diliyle anlatılması idi kitapta okuduklarım. Tasavvuf severler okuyabilir.




KİTAPTAN ALINTILAR;

Allah'ın hoşnutluğundan başka, insanın diğer herhangi bir şeyle oyalanması onun düşüşü demektir.
*****
Her varlık suyla diridir, o halde sudan uzaklaşmamak gerekir.
*****
Kimin gönül aynası paslanmışsa onda ne görecek bir göz, duyacak bir kulak, ne de düşünecek bir akıl, ürperecek bir kalp vardır.
*****
Gönülden sultana bir yol bulunur. Çünkü ona ulaşan yollar canlar sayısıncadır. Yeter ki yol arayanı yoldan çıkmamış olsun.
*****
Canını terk edip bir kenara atmadıkça, aşık olamazsın. Gönül aynasını kirleten candır, yol bağı da odur. Temizle gönül aynasını, çöz yol bağını; işte o zaman sen artık aşıksın. Terk et canı, seyret sultanı.
*****
Aşk yaşla ilgili değildir ki.... O hangi gönle girerse o gönlü aydınlatır.
*****
Sevgilinin emrine karşı gelen, onun sırrına sırdaş olamaz.
*****
İnsan kendi kendisine kılavuzluk edemez.
*****
Bir devlet sahibine sığınan yolda kalmaz.
*****
Aşk ağacının meyvesi ağırdır.
*****
Tanrı yolunda hiçbir iş kolay değildir. Niceleri bu kapıdan gerisin geriye döndüler. Niceleri menzile eremeden hasret içinde bir ömür tükettiler.
*****
Bu dünya ilginç bir ummandır, dalgaları bazen  evet bazen de hayır olur dememişler mi? Belli olmaz, belki bir viranede sırra erersin, belki Kâbe'den yüzüstü dönersin.
*****
Tevbe de samimi ol! umulur, o zaman bağışlanır günahların.
*****
O isterse eğer, yalnızca yapılan bir işi, bir tevbeyi değil, bir hiçi bile kabul eder. Çünkü o, sonsuz kerem sahibidir.
*****
Yüce Tanrı merhametlileri insanlar arasında bir güvence olarak bırakır.
*****
Sen sen ol, sakın kaypak olma; yoksulların yanında da varsılların yanında da kulluğunu unutma. Sakın havalara girme. Takva elbiseni giyip  utanmazlık etme, inançsız derviş gibi davranma. Her türlü gösterişten uzak ol. Çünkü yergi de övgü de senin katında bir değilse bir putperestten daha aşağı olursun.
*****
Aşk davasında iddialı olup mal, mülk, makam mevki sevdasından vazgeçmeyenlerin başlarını koparmak öncelikli işler sayılmamış mıdır?
*****
Gönül atlı bir beydir, nefis onun yardakçısıdır. Gönül ava gider avlanır; fakat o, avdan ne bulursa aşırır.
*****
Sen kimsenin malına, mülküne saldırmazsan, kimse de senin dinine, imanına saldırmaz.
*****
Maldan mülkten yüz çevirmedikçe er olmazsın. Er olmayınca da doğru yolu bulamazsın.
*****
Bir başkasının derdine derman olmayan, bir açığını kapatmayan, birinin eksiğini gidermeyen paranın senin düşmanın olduğunu bilmelisin.
*****
İsteğini Tanrı'dan iste; yoksa çok yorulur kalırsın.
*****
Kendi eksiğini bil, tamamlamaya çalış. Başkalarından gelen uyarılara kulak ver.
*****
O halde yaşadığın zamanı fırsat bil, vaktini değerlendir. Nasıl olsa bir gün gelir,, ömür biter.
*****
Dünyayı bir ateş topuna benzetmişler ve ondan kaçan esenlik bulur.
*****
Bilgi adamı yüceltir, aşk ise alçaltır.
*****
Görüntüye tapan, nasıl olurda öze ulaşır. Öz gerçektir ve haktan'dır; suret, kabuktur ve şeytanın ilgi alanıdır.
*****
Kanlı adamın yiğitliği, başını darağacına verince anlaşılır.
*****
Ölüm adildir, herkese eşit davranır.
*****
Saygısıza verilen nimet onun edepsizliğini arttırır. Sen de harem, hürmetsize haramdır, sözünü kendine ilke edin.
*****
Saygıda kusur etmek, insanları sultanın huzurundan uzaklaştırır. Halkın içinde seviyesiz davranmak da soysuzlaştırır.
*****
Elinde olanı harcayan, varını yoğunu fakire yoksula dağıtan insan temizlik olarak huzura erer.
*****
Önce kendi nefsinin tutkularından arınmadıkça, mum gibi yanıp erimedikçe başkalarına temizlikten söz etmen yersiz ve abes olur. 
*****
Büyükler, bir şeyde aşırı istek ve ısrar Allah'ın gayretine dokunur, demişlerdir.
*****
Himmet güneşinin aydınlığından yararlananlar, geceleri uyanıklık gayreti içinde olanlardır.
*****
İnsaf ve merhamet eşdeğerdir. Diğerinin yarısı insaftır.
*****
İnsaf, yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmektir. Herkese eşit ve adil davranmaktır. Adalet ve vefa, kurtuluşun iki anahtarıdır. Kimde bulunursa bu iki nitelik, herkes ondan hoşnut olur, memnun kalır. Vefa ve adalet öyle kılavuzlardır ki insanı eğri büğrü yollara sapmaktan korurlar. İnsaf ve merhamet, adalet ve vefa bizleri ikircikli davranmaktan koruyan bir tür kalkandır, tüm davranışlarımızın önceliğidir.
*****
Muhabbet edeptir.
*****
Her şey karşılıklıdır. Karşılık görmeyen sevgi güdüktür. Sine de yüktür. 
*****
Kendinin olgunluğa ve doygunluğa eriştiğini sanmak kanaattir. Benlik davasından geç. Çünkü benlik, bencillik insanı şeytanlaştırır.
*****
Başkalarının eksiğini gören, aşık değildir. Aşık, kendi kusurundan gayrisini görmez. Eğer aşktan sen de bir eser varsa başkalarının ayıplarına karşı kör, kendi kusurlarına karşı da uyanık olursun.
*****
Eğer kendi kusurlarını görürsen, başkalarının ayıplarını çoktan unutursun.
*****
Hak dostları beklentisiz aşıklardır.
*****
Hak aşıklarının yolunda cennet ümidi, cehennem korkusu bile vuslatlarına manidir. Onlar bu ikisinden de geçmişlerdir. Bunun için artık mevki, makam, han hamam, taç ve taht aşkın vuslatına birer perdedir. Bunlar hep dünyanın pasıdır, süprüntüsüdür. Ona kavuşmaya engeldir.
*****
Allah her zaman yardım edendir, sözünde durandır.
*****
Allah'a ulaşmanın vadileri;
İstek vadisi
Aşk vadisi
Bilgi vadisi
Kanaat vadisi
Tevhid vadisi
Hayret vadisi
Yokluk vadisi
*****
Vuslata erişmek için istek gerekli, menzile ulaşmak için de gayret.
*****
Akıl baştan gidince sorumluluk kalkar. Teklif olmayınca kulluk borcu düşer. Kulluk olmayınca da özgürlük olmaz. Özgürlük olmayınca da saltanat olmaz.
*****
Aşk elbisesini giyenler, iyi ve kötü ne varsa her şeyden arınmışlardır.
 

Bu senenin son kitap açıklaması idi, okuduğum ama bloğuma yazamadığım kitaplar aşağıda.



Ara ara belki önemli bulduğum kısımları yeni yılda aktarırım sizlere.


Seneyi kapatışım bu şekilde......



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder