İNSAN ANCAK YAŞAMI ÖĞRENDİKTEN SONRA BAŞKALARINI ELEŞTİREBİLİR.

05 Ağustos 2025

 


GÖLGEYLE YÜZLEŞMEK ZAMANI !..

“Gölgeyle yüzleşmek” psikoloji ve spiritüel öğretilerde, özellikle Carl Gustav Jung’un geliştirdiği “gölge arketipi” kavramıyla yakından ilgilidir.
Gölge, kişinin bilinçaltında sakladığı, kabul etmek istemediği ya da toplum tarafından onaylanmadığı için bastırdığı yönleridir. Bunlar kötü huylardan ibaret değildir; kullanılmamış potansiyeller, bastırılmış duygular, hatta kullanıma geçmemiş yaratıcı güçler de gölgeye dahildir.
Gölgeyle yüzleşmek ise, bu bastırılmış taraflarla dürüstçe karşılaşmak, onları fark edip onlarla bütünleşmektir.
Gölgeyle yüzleşmek neden önemlidir?
-Kendi gerçeğini tanımak: Kendini eksiksiz olarak görmek, sadece “iyi” taraflarını değil, bütününü fark etmek.
-Bastırılmış enerjiyi serbest bırakmak: Kabul edilmeyen yönler bilinçaltında enerji harcar, yüzleşildiğinde yaratıcı güce dönüşür.
-İç çatışmaları azaltmak: Kendini reddetmek yerine kabullenmek, daha sakin bir iç yaşam yaratır.
-Başkalarını anlamak: Başkalarının da kendi gölgeleriyle yaşadığını fark etmek, empatiyi artırır.
Gölgeyle yüzleşme adımları nelerdir?
· Fark etmek – Hangi durumlar seni öfkelendiriyor, kıskandırıyor, utandırıyor? Bunlar genellikle gölgenin işaretleridir.
· Yansımayı görmek – Başkalarında rahatsız olduğun özellikler, çoğu zaman sende de vardır ama kabul edilmemiştir.
· Kabul etmek – Yargılamadan, “Evet, bu da benim bir parçam” diyebilmek.
· Kök nedenleri incelemek – Bu yönlerin neden bastırıldığını anlamak; çocukluk deneyimleri, aile ve toplum etkisi gibi. Travmayı oluşturan nedenleri anlamak iyileşmenin ilk ve en önemli adımıdır.
· Dönüştür – Bastırılmış yönleri yaratıcı ve yapıcı bir şekilde yaşamına dahil etmek.
Spiritüel bakışta ve Tasavvufta gölgeyle yüzleşmek ne anlama gelir?
Tasavvufta bu süreç, “nefsin mertebeleri” ile benzerlik taşır; karanlık tarafı arındırmak, içsel nurun ortaya çıkmasına yardım eder.
Zen Budizm’de ise, gölgeyle yüzleşmek “kendini yargısız gözlemleme” yoluyla yapılır. Yani ışığın olduğu yerde karanlık da vardır ve her ikisi de bütünü oluşturur. Işığı kabul ediyoruz da karanlığı neden reddediyoruz, o da biziz. Onu da yararlı bir şekilde kullanmak mümkündür.
Uyanış zamanı denilen “Devre Sonu Özel Günleri”nde ki o günlerin içindeyiz. İnsanın kendinden bile sakladığı ama ona ağırlık yapan ve ilerlemesini engelleyen gölge yanlarının ortaya çıkması için Semavi Yönetim Sistemleri herkese ayrı ayrı özel organizasyonlar hazırlar ve bir anda kendimizi bir hırs, korku, nefret, öfke ya da kıskançlık girdabının içinde bulabiliriz. ‘Ben bu değilim, neden bu kadar kızıyorum, kıskanıyorum ya da öfke duyuyorum’ diyebiliriz ama bu durumu da aşamayabiliriz. İşte bu durum tasavvufta, nefsin insanı galebe çalması olarak anlatılır. O bize baskı yapan nefsimizle, gölgemizle yüzleşip, onu görüp, kabullenip nasıl çözeceğimiz hakkında da araştırma yapmak gerekir. Bir travmadan sonra oluşmuştur, haksız değilizdir ama haklı olmak sonucu değiştirmez. Bu travmanın bize getirdiği zorlu ruh hallerini, yüksek benimizin yani ruhumuza ait en yüksek yönümüzün himayesi altında çözebilmek için bazı özel yöntemlere de ihtiyacımız olabilir…
“Uzak diyarların birinde, içsel huzuru arayan bir yolcu yaşardı.
Yıllar boyu dağları aştı, nehirler geçti, bilge ustalarla konuştu.
Ama ne yaparsa yapsın, içinde açıklayamadığı bir huzursuzluk vardı.
Bir gün, yaşlı bir bilge ona dedi ki:
“Aradığın cevap, dışarıda değil, senin gölgende gizli.”
Yolcu, bilgenin sözünü anlamadı.
O gece, derin bir rüya gördü.
Sisli bir ormanda yürürken, karşısına kendi silueti çıktı.
Ama bu siluet karanlıktı; gözleri korku, öfke ve utançla parlıyordu.
Siluet fısıldadı:
“Ben senin sakladığın her şeyim. Bastırdığın öfken, görmezden geldiğin yaraların, kullanmadığın cesaretinim.
Beni reddettikçe büyüdüm, beni kabul ettikçe küçüleceğim.”
Yolcu önce korktu, sonra ellerini uzattı.
Siluetine sarıldığında, karanlık birden dağıldı, içinden altın bir ışık yükseldi.
O an anladı ki:
İnsan kendi gölgesini kucakladığında, karanlık sandığı şey aslında ışığının kaynağıdır.”
Gölgemize şefkat duyma alıştırmaları yaparak belli bir disiplin içinde yapacağımız travmayı öz şefkatle iyileştirme uygulamaları hepimizin özünde zaten var olan sevgi, iyilik ve şefkatin yaralarımızı iyileştirmesine neden olur.
Travmalarımız üzerinde çalışarak, kolay hayatlar yaşayanlara göre kendimize karşı çok daha sağduyulu bir samimiyet geliştiririz. Bu da bize travma ile olgunlaşan, büyüyen biri olma şansını verir. Eğer yolculuğu zorluklara rağmen tamamlayabilecek cesarete ve inanca sahip olabilirsek bu sürecin sonu bir iyilik, sevgi, sevinç lütfuyla ödüllendirilmek olacaktır.
Kendimizi anlayarak, sarıp sarmalayarak şefkat göstererek çok daha derinden sevmeyi; yaşama çok daha derinden bakmayı, insanı daha derinden anlamayı ve öyle yaşamayı öğreniriz. Yükselen farkındalığımızla da artık aynı duygusal yaralara maruz kalmayız ve bu da bizi diğerlerine karşı kendimizi saklamaktan özgürleştirir. Özgürce, rahatça kimsek ve ne düşünüyorsak onu söylemeyi ve öyle yaşamayı öğreniriz ki, bundan daha büyük bir huzur ve mutluluk yoktur.
Bir öğrenci, Zen ustasına sordu:
“Usta, içimde karanlık yanlar var. Kıskançlık, öfke, korku… Bunları nasıl yok edebilirim?”
Usta gülümsedi, öğrenciyi tapınağın bahçesine götürdü. Güneş batmak üzereydi, uzun gölgeler taş avlunun üzerine düşüyordu.
“Gölgene bak,” dedi usta. “Onu kesip atabilir misin?”
Öğrenci başını salladı. “Hayır, gölge beni bırakmaz.”
Usta devam etti:
“Gölge, ışığın sana dokunuşunun kanıtıdır. Onu yok etmeye çalışma; ona ışık tut. Karanlık yanların da tıpkı gölgen gibi, senin bütünlüğünün parçasıdır. Onları fark et, onlarla otur, onlara gülümse. Işıkla buluşan gölge, korkutucu olmaktan çıkar.”
O anda öğrenci, gölgesinin üstüne basan son gün ışığına baktı. Ve ilk kez, hem gölgesine hem ışığına aynı anda teşekkür etti.”
“Gölgeni reddetme; onu ışığın kollarında dinlenmeye davet et.
Işık, ancak gölgeyle buluştuğunda tam olur.” Zen Deyişi

ALINTIDIR.


Herkese merhabalar yaklaşık bir haftadır bilgisayardan uzaktım. Havalar sıcak olunca fanlarda sorun oluyor böyle bir şeyle karşılaştık. Bu arada Facebook hesabım gitmiş:)) zoraki de olsa geri alabildik, birazcık para sıkışmış bu işler için çıkması gerekiyordu. Hayatta bir değişiklik yok Allaha şükür aynıyız. Pazartesi günü sergi komşum Metin beyle sohbet ediyoruz, abla biraz gez, eskiler ne demişler diyor, seyahat etki, sıhhat bulasın diyor. Nereye nasıl seyahat edeceğim inanın anlamıyorum, evdekiler bana bakıyorlar hizmet etmem için onları bırakıp nereye gidebilirsin. Yaptığım gezi sadece şehir içi yürüyüşler oluyor. 
Havalar çok sıcak, geçen hafta pazartesi sıcaktan sergi açmadık. Komşum ile sabah saat 07:30 da pazara indik, benim yeşil fasulyecimden kışlık fasulye aldık, bu arada kışlık mor soğan aldım, eve, geçerken bırakın dedim, çünkü mal sahibi benim komşumun teyzesinin gelini, taşıma zahmetinden kurtuldum. Bu arada pazaryerinde devamlı beslediğim kedim beni pazarda görünce peşime takıldı, keşke yanıma bir aç bitir alsaydım diye hayıflandım. 


Temmuz 2025 okumalarım


Yakın zamanda aldıklarım...



Kütüphaneme yeni katılanlar...



Gazete okumalarım....



Geçen akşam ayağım çok kaşındı, kitap okuyordum elimde kurşun kalem vardı, kaşınan yeri bastırarak kaşıdım kalemle, bu gün canım acıyor bir bakayım dedim, parmağın bir boğumu kadar su toplamış, anneme patlatayım diyorum canın acır diyor şu an kendi kendine patlamasını bekliyorum nedense......


Bir gün bulacağını söylediler
Seven herkes kördür
Kalbin yandığında
Farkında olmalısın...

diyor şarkıcı bu şarkının bir kısmında...

*******************
Bir toplum, en savunmasız bireylerine nasıl davrandığıyla yargılanır.
********************

Hepinize güzel günler dilerim....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder