1 YAŞINDA ÖLSENDE 100 YAŞINDA ÖLSEN DE ÖMÜR BİR GÜNDÜR.

28 Eylül 2025

 



Evinize Biri Girdiğinde ASLA İzin Vermemeniz Gereken 10 Şey!...  
  
Eviniz bir otel değildir.
Bir terapi odası değildir.
Başkalarının öfkesini, yargılarını ya da zehrini boşaltabileceği bir sahne hiç değildir.
Eviniz sizin mabedinizdir.
Ve her mabet, saygıyı hak eder.
Acı gerçek şu ki;  bazen en zehirli misafirler yabancılar değil, bizzat aile olabilir.
👉 1. Kimsenin yaşam tarzınızı eleştirmesine izin vermeyin.
Eviniz düzenli mi, yoksa oyuncaklarla dolu mu?
Akşam yemeğiniz lüks bir tabak mı yoksa basit bir çorba mı?
Bunlar kimseyi ilgilendirmez.
Yaşam şekliniz yalnızca size aittir.
👉 2. Kötü enerjiyi kapınızdan içeri sokmayın.
Gerçek misafir huzur getirir, fırtına değil.
Ağzında zehir taşıyan biri, o zehri kapınızın dışında bırakmayı bilmelidir.
👉 3. Partneriniz, çocuklarınız ya da yalnızlığınız hakkında kimse hüküm vermesin.
Sizin faturalarınızı ödemeyen, sizin savaşlarınızı vermeyen insanlar, hayatınıza dair söz hakkına da sahip değildir.
👉 4. Karşılaştırmalara asla izin vermeyin.
“Falanca bunu aldı, şu şunu başardı” cümleleri zehirli bir oyundur.
Cevabınız net olmalı:
“Onun için sevindim, ama ben kendi yolumdan gidiyorum.”
👉 5. Nankör insanların sofranıza oturmasına izin vermeyin.
Şükran bedava bir erdemdir.
Yemeğinizi yiyip suratını asan birine ikinci tabak borçlu değilsiniz.
👉 6. Kimsenin sizi bedava terapisti yapmasına izin vermeyin.
Dinlemek nezakettir.
Ama biri size sürekli içini döküp, sizin hâlinizi hiç sormuyorsa, bu artık istismardır.
👉 7. Kapınızdan dedikodu girmesin.
Bugün başkalarını konuşan, yarın sizi konuşur.
👉 8. Başarılarınızın küçümsenmesine izin vermeyin.
Borç ödediniz mi?
Çocuklarınızı tek başınıza büyüttünüz mü?
Zorluklara rağmen hâlâ ayakta mısınız?
Bu küçümsenecek değil, kutlanacak şeylerdir. Alkışlamıyorlarsa, bari sessiz kalsınlar.
👉 9. “Güven” bahanesiyle saygısızlığı affetmeyin.
Güven, nezaketsizliğe ruhsat değildir.
👉 10. Kimse evinizde kendini ev sahibi sanmasın.
Sizin kurallarınızı, sınırlarınızı hiçe sayan biri, yolunu kapıya kadar bulmalı.
 Unutmayın:
Saygı dilenmez, talep edilir.
Eviniz, başkalarının öfkesini boşalttığı bir çöplük değildir.
Orası sizin sığınağınız, kutsal alanınız, huzur bulduğunuz yerdir.
Gerçek temizlik bazen yerleri silmekten değil, hayatınıza uygun olmayan insanları kapının dışında bırakmaktan geçer.
Çünkü evinizi korumak aslında kendinizi korumaktır.

Fevzi M. Gültekin


Merhaba hepinize yoğun bir günün ardından sevgiler, malum havalar serinledi, artık terlik filan giyemiyoruz. Halıları yeni yıkamaya verdim, son bir sonbahar temizliği kaldı. Haftayı turşu kurarak geçirdik. Çarşamba günü 2 doktorda randevum vardı, göz doktoruna çıktım gözlük numaraları değişti artık 2,50 kullanıyorum. Bu arada prediyabet olduğum için göz arkasına bakıldı, bunun için damla yapıldı, 1 saat bekledikten sonra tomografi alındı Allaha şükür bir şey yok. Ardından kulak burun boğaza çıktım, kulaklarımda dolgunluk hissediyordum, acaba egzamadan mı diye düşünüyordum. Tahmin ettiğim gibi imiş hemen bir temizleme işlemi yapıldı. Son olarak cildiyeye şampuan yazdırayım dedim, olmuyormuş bir günde 3. doktora izin vermiyormuş o bir sonraki güne kaldı.  Ertesi gün çok iş vardı sabah erken kalktım acele tıp merkezine gittim şampuanımı yazdırdım ve eczaneden aldım. Bir önceki gün kulakçının yazdığı merhemleri çarşıda eczaneye sordum piyasada yok dedi, ne hikmetse şampuanımı aldığım eczaneden onları da teslim aldım.


Koştur koştur eve döndüm, neden çünkü komşular bizim bahçede ateş yakıp sırayla közleme yapacaklardı, benim geçen seneden vardı bir hayli, fakat annem 2 kilo biber al deyince aldım, ben gelinceye kadar annem ateşi yakmış yemeklik aldığım patlıcanları közlemiş. Doktora giderken komşuyu uyandırmıştım ateş yakıldı ona göre diye. Ben gelince onlarda geldi, kahve yaptık, kek getirdiler, meyve suyu getirdiler, közlemeler yapıldı, soyuldu poşetlendi dolaba kalktı.
Sonraki 2 gün kışlıkları çıkardım, yıkadım kuruttum katladım. Yazlıkları konmari üsülü katladım, onları kaldırdım. Kışlıkları yerleştirdim, halılar hala gelmedi. 



Cuma günü arkadaş aradı buluşalım diye, onlarla Migros MMM deki Starbucksta buluştuk, bol sohbetten sonra biraz migrosta alışveriş yaptık, oradan Mavi jeans mağazasına girdik 2 arkadaş yani abla kardeş Polonya'ya gidecekler, bayağı yüklü bir alışveriş yaptılar, ben sadece bir sweatshirt  aldım. 



Bu tiyatroya ve 7 Kasım da Sumru Yavrucuk'un bir oyununa bilet aldım. Tiyatro oynayan bir arkadaşa bu her iki oyunda doğum günü hediyem oldu, onunla birlikte gideceğiz. 



Kütüphaneden aldığım kitaplardan birini bitirmiştim. TV 'de dizisi başlayan Kıskanmak dizisinin kitabını da merak ediyordum, hemen kitabı iade ederek o kitabı aldım.



Sahaftan aldıklarım...



Bunlar uzun zaman önceki siparişlerimdi, dağıtım şirketi taşındığı için gecikmeli de olsa elime ulaştı.



Kuyu başında açan çiçeklerim...



Bunlar da kuyu başında közleme yaptığımız gün boyumun yettiği yere kadar topladığım kuş üzümlerim, yıkadım süzdüm şu an bir  tepside kurumak için bekliyorlar.



Bugün kalktım kahvaltı yaptım, son kalan yazlıkları kaldırırken aldığımız bir ölüm haberi oldu, 100 yaşının üstünde bir bayan sonsuz istirahat edeceği yere yerleşti. En son bu sene kıştan çıkarken hastanede görmüştüm kendisini bir top halinde sedyede o doktordan o doktora götürüyorlardı ki çok bana göre yanlış bir hareketti, ölüm yolundaki bir insan bu şekilde hırpalanmamalıydı bence. Maaş kartı kırılmış 1 senedir maaşı çekemiyorlarmış, banka hayatta raporu istemiş. Bu raporu evde sağlık hizmetleri doktoru vermeli bence bu durumlarda, bunun yapılmaması o yaştaki hasta için bir eziyet inanın. 
Akşam saat 17 gibi eve döndüm hemen bir tarhana çorbası yaptım, akşam yemeğinden sonra çayımı içerken bu bahsettiğim yaşlı bayanın torunu geldi, kardeş torunları oluyoruz onunla. Komşumuzun oğluna kız istemeye gideceklermiş Poyralı köyüne, eşi ve oğlunu köye gitmek üzere komşuya bırakmış. Oturduk sohbet ettik, bu arada amcalarını aradı annemle ve ağbimle konuşturdu (annemin kuzenleri oluyorlar) 


Güzel bir hafta da kalın sağlıcakla................


2 yorum:

  1. Dolu dolu bir yazı olmuş. Ne çok şey öğrendim, ne çok şeye hak verdim bilsen. Yaşlı kadın için söylediklerine de hak verdim. Kuş üzümü tazeyken öyle oluyormuş demek. Sarı çiğdem görememiştim bu yıl.
    Yarın akşama ben de biraz köz biber yapayım ama fırın ızgarada mecburen.
    Duş alırken ya da saç yıkarken kulaklarıma gliserinli pamuk tıkamamı önermişti benim doktorum da. Saç boyalı ya da şampuanlı suyun kaçmaması gerekiyormuş zaten.
    Ellerine sağlık arkadaşım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için sağol arkadaşım. Gerçekten o durumdaki yaşlılar hırpalanmamalı bence yatak hastası oldukları için yatak yaraları mevcut, böyle hareket ettirilmesi onlar için çok büyük eziyet, evde sağlık hizmeti doktorları da bu işi yapabilirler.
      Evet kuş üzümü tazesi bu şekilde kuruyunca da resimlerim.
      Egzamadaki pullanma kulağımın içinde gerçekleşmiş, çok tatlı kaşınıyordu bende dolgunluk hissi alınca bir baktırayım dedim, evet pullanma çok olmuş ve onlar temizlendi.
      Selamlar sana...

      Sil