HİÇBİR SAHTEKARLIK, HAKİKATİN YÜZÜNÜ BOYAYAMAZ

14 Eylül 2025



76 yaşında vefat eden Fransız aktör Philippe Noiret yazmış bu yazıyı 2006 yılında. Yaşlılığı kabullenemeyen birinin ağzından yaşlılık izlenimlerini ne güzel sıralamış… okumanız dileğiyle…

YAŞLANMAK BU KADAR MI GÜZEL ANLATILIR?

“Sanıyorum merdiven yapımlarında giderek daha sert malzeme kullanılıyor; eskisine göre hem basamakları çoğalttılar hem boylarını yükselttiler. Her şeyden öte ikişer ikişer çıkılmaz oldu, tek tek çıkmak zorunda kalıyor insan.
Bir de yazıları küçülttüler her ne hikmetse. Burnumu gazeteye dayamak zorunda kalıyorum iki satır okumak için. Geçen gün avucumdaki bozuklukların üzerinde kaç kuruş yazdığını görmek için telefon kulübesinin dışına çıktım. Hani gözlük kullanmayayım, yanımdakine okutayım gazeteyi diyorum ama insanlar o kadar alçak sesle konuşuyorlar ki okuduklarında da tam anlayamıyorum ne okuduklarını.
Her yer eskisinden daha uzak sanki. Evden durağa olan mesafe iki katına çıktı neredeyse. Önceleri hiç fark etmediğim bir de yokuş varmış evle durak arasında. Vapurlar da vaktinden önce kalkar oldu şimdilerde. Hani koşmanın da anlamı yok nasıl olsa benden önce halat alıyorlar.



Hepinize güzel bir hafta diliyorum, ben bilinen gibiyim bir farklılık yok. Ev işleri, pazara sergi açma, alışveriş işleri vs günler böyle geçiyor. Geçen hafta çok büyük bir kavga yaşandı pazarımızda, ben pazar yerine yakın fırın var ekmek almaya gitmiştim olayın ancak sonuna denk geldim, kavga çıkartan bayan benim sergimin karşısına açıyor, geçimsiz bir insan çoğu kişiyle kavgası var, hatta geçtiğimiz sene benimle de yapmıştı. O zaman kavgamızda ondan yana olan kişiler ile şu an ters düştü ve kavgayı onlarla yapmış. Sabahtan bana çattı ama duymazdan geldim, hemen cafeye çay içmeye gittim. Ağbimin talimatı o şekilde bana, biri kavga ederse hemen pazar yerini terk ediyorsun demişti. Oradan da fırına gittim ekmek, poğaça aldım, veterinerden kedilere mama aldım, çay içtiğim yere karışık tost söylemiştim. Onu aldım sergiye geldim ki ortalık karışmış. Tahtaya oturdum, tostumu açtım ve yemeye başladım, dediğim gibi bayan geçimsiz, insanları kışkırtan bir tip, ve sergi sınırlarını aşan bir bayan ve kavga da bundan çıktı, sınırını genişletmiş.
 Trakya da pomak kültüründen gelen bir bayan, ters olurlar kendileri. Trakya da şöyle bir söz vardır; " Bahçene kabak, evine pomak sokma" derler.
Ben de yörüğüm bizim içinde de Anadolu da  "Bahçene erik, evine yörük sokma" derler:)))
Bayanın telefonu elinde hem kavga yapıyor, hem videoya çekiyor, vurdun diyor öyle bir şey yok. Telefonda kades sitemi yüklü herhalde haber vermiş ki, poliste bekçide geldi. Hepsi karakolluk oldu, Allah sonlarını hayır etsin.
Tarhanamızı da yaptık, ben birkaç kavanoz şakşuka yaptım kış için, birkaç şişe de domates sosu koydum geriye bir tek turşumuz kaldı. Yalnız hayat o kadar pahalı ki anlatamam, bir pazar alışverişin 2.000 Tl tutuyor artık. Allahtan geçen hafta yeşil fasulye sezonum kapandı, benim cins fasulye bu sezon 2 defa ekildi ve artık ekim olayı bitti. Çevremden çok kişiye methettiğim için herkes bu hanım abladan fasulye aldı. Nasıl methetmem, fasulyeyi ocağa vur hiç su eklemeden domatesin suyu ile kavrulurken pişiyor.


Bu ayın dergileri...


Alıntıdır

Yaz sezonunun en sevdiğim meyvesi, fasulye aldığım bayanın incirleri yeni oldu, bol bol alıyorum. Rahmetli babam ile Akseki'ye gittiğimizde, sabah erken beni kaldırdı şehrin biraz dışında yürüyerek gidilen bağ yerine gittik,
- İncir ye aç karnına, için temizlenir demişti. :(((
Bu incir de o yöreye ait bir incir resmi.


Şehrimiz parklarını önceden şahıslar işletiyordu, şimdi ise belediye..
Ben de bir iki uğradım parkıma ama eski tadı bulamadım...

Geçen hafta okuduğum gazete dergilerden yazılar paylaşayım size;



Ben zaman zaman denerim sevdiklerimi,
Sana ihtiyacım var der beklerim..!
Kimi geleyim mi diye soruyor..?
Kimi duyduğu gibi çıkıp geliyor ..?
Kimi de ardına bakmadan çekip gidiyor..?
Muazzam bir insan eleyip tanima şekli bu bence..!
Hayatımda demirbaş olanlarla, konu mankeni olanları ayırıyorum…
Hz. Mevlâna'nın da dediği gibi,
Sıkıntı yok Efendiler ; Dert insana yol gösterir
Bazılarına da yolu göstermemiz gerektiğini öğretir…!










Bektaşi baba aşka gelmiş önüne gelene merhaba demeye başlamış.
Merhaba ağaç kardeş merhaba.
Merhaba taş kardeş merhaba. 
Merhaba kedi kardeş merhaba.
Derken değirmene gelmiş dönen değirmen taşına " merhaba taş kardeş merhaba" demiş.
Demiş demesine ama bu sırada eteği dönen taşlara sıkışmış babayı içine çekecek.
Zar zor kendini kurtarmış sonra taşa bakarak.
" Yoook Erenler yok, bundan sonra dönene merhaba yok".








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder