HAYATTA EN BÜYÜK ENGEL, KENDİ DÜŞÜNCELERİNDEKİ SINIRLANDIRMALARDIR (KENDİME DÜŞÜNCELER)

04 Eylül 2025

 


Ne mi istiyorum?
Eylül gibi bir şey istiyorum ben.
Yakmasın.
Üşütmesin.
Sarı-yeşil olsun.
Sarı sabrım, yeşil dileğim olsun.
Rüzgarı ılık essin, yağmuru huzur versin.
Şu yangın, şu kavga, şu acı bitsin.
Güneş umuda doğsun.
Bağlar bozulsun, üzümler şarap olsun.
Toprak bereketlensin, doğa temizlensin.
Eylül gelsin.
Sonbaharın hüznü, ruhumdaki hüznün hakkını versin.
Şu yangın mevsimi kenara çekilsin.
Eylül gelsin.
~
Birhan Eroğlu


"Gittiğiniz her yerde iyilikten çok kötülükle karşılaşacaksınız, ama nerede olursa olsun, kötülüğün içine biraz da olsa iyiliğin karıştığını göreceksiniz, bu kadarı da, bana göre, bilge kişinin yaşamın kötülükleri karşısında avunmasına yetmeli."

"Daha fazlasını da bağışlayabilirdim ama sadaka gökten düşen rahmet gibidir: Hep aynı yere düşecek olursa, yarardan çok zarar getirir; buna karşın, damlalara ayrılırsa ve yağmur olarak yayılırsa, tüm ülkeyi verimli kılar."

HAFIZ'IN YOLCULUĞU Kitabından.


Hepinize iyi günler...
Buralarda rüzgarlar esmeye başladı, artık dışarıda oturulmuyor, sıcak basık bir hava var fakat rüzgarda sersem gibi yapıyor insanı. 
Bir süredir burasını boşladım, malum kış hazırlıklarında idim.
Geçen hafta Salı günü İstanbul'da idim, saatimi tamire bıraktım. İnsanın saatsiz kalması zor habire telefona saat bakıyordum. Aynı gün arkadaşla bir boğaz turu yaptık, anıları canlandırdık.


Bir zamanlar kahvaltıya takıldığımız mekanları uzun zaman sonra görmek hüzünlendirdi beni. Boğaz turundan sonra Eminönü'n de balık ekmek yedik. 
Ağbim mal aldığı bir tüccara yönlendirdi beni, tarif etti dön dolaş ta şark hana kadar çıktık, bu arada İstanbul ticaret merkezinden bir mp3 çalar aldım. İpod var fakat uzun zamandır kullanmıyordum, açamadım makinayı. Mp3 çalar satan esnafa nerelisin diye sordum:)) Kayseriliyim dedi.. Yanımdaki bayan arkadaşta Kayserili:)) bende arkadaşa döndüm, iki Kayseri'linin arasında kaldım dedim, esnafta bana sordu sen nerelisin diye, ben de Aksekiliyim dedim:)) sen bizden daha tehlikelisin dedi:)) 
Neyse zoraki elimde telefon, ağbimin tarifi ile tüccarı buldum, mal beğendim biraz, ağbim bir mal istemişti ona baktım, tüccarda satış fiyatı 650 TL olmuş, bunu hayatta pazarda satamazsın dedim, o da vazgeçti.
Çok dolaşarak bulduğumuz tüccardan çıktık, şimdi tramvaya nasıl ineceğiz diye düşünürken, dümdüz aşağı inelim bakalım bizi nereye götürecek dedik. Vurduk bayır aşağı kendimizi ve o yol bizi mısır çarşısının sol kapısına çıkardı:)) başladık gülmeye, aslında çok basit bir şekilde ulaşabiliyorsun ama ağbimin tarifi bizi en az 45 dakika dolaştırdı. Bir daha yolumuz düşerse o tüccara yolu öğrenmiş olduk.


Baharatların renginde kaybolduk.




Buralara uğrayamadığım zamanlarda aldığım kitaplarım...



Bu arada eski instagram hesabım donduruldu. Nedeni galiba 2 arama butonundan kullanmam idi, bunu başkası giriyor olarak gördü, girmeme izin vermedi. Neyse resimler zaten harddiskte mevcut o kadar üzülmedim. Yeni bir hesap açtım bende, şimdi ordayım.

Dün tarhana çıkardık, bu işlemi yaparken telefonum çaldı, saatim tamir olmuş gelip alabilirsin dediler, arkadaş alsa olmaz mı dedim kabul etmediler, bari ücreti öğreneyim ona göre geleyim dedim, tamir ücreti yok dediler:))
Yarın gelirim dedim. Aslında bugün MR girmem gerekiyordu randevum vardı ama, gitmem gerektiği için iptal ettim yeniden sıra alacağım. Dün apar topar otobüse bilet aldım bu sabah için, saat 08:30 da esenler otogarda idim. Otogarda çalışan bayan arkadaşım var, o da erken geldi işe, İstanbul Forum 10 da açılacağı için beraber takıldık onunla, eski çalışma arkadaşlarımdan konuştuk, Hacı ağbi buralarda dedi onu çağırdı onunla da görüştüm, Levent dedim? o da şu numaralı peronda çalışıyor ama öğleden sonra geliyor dediler. Sonra saat 10:00 oldu ben metro ile 1 istasyon sonra indim, Foruma girdim, swatch bayisine gittim, saatimi ayarladılar verdiler, bu arada basit bir saat daha aldım. Benim saatim altın rengi, yaklaşık 20 yıl önce Kadıköy'den almıştım. Gümüş rengi bir saat istiyordum uzun zamandır. Aşağıdaki modeli geçen hafta saati tamire bırakırken beğenmiştim, bu günde tedarikli gittim ve saati aldım. 



Albert Einstein ünlü bir sözünde şöyle der: "Zekanın ölçüsü değişebilme yeteneğidir." 
Bu söz, gerçek zekanın değerlendirilmesinde uyarlanabilirlik ve esnekliğin önemini vurgulamaktadır. Gerçekten zeki bir kişi, düşüncelerinde katı olmak yerine yeni fikirlere açık, öğrenmeye istekli ve değişen koşullara uyum sağlayabilen bir kişidir. Sürekli evrim geçiren bir dünyada, değişim yeteneği problem çözme ve yenilikçilik için çok önemlidir. Einstein'ın iç görüsü bize zekanın sadece 
bilgi veya IQ ile ilgili olmadığını, aynı zamanda yeni zorluklara ve fırsatlara yanıt olarak uyum sağlama ve büyüme kapasitesiyle de ilgili olduğunu hatırlatıyor. 

Dr. Margareth Ramzy



Giyimde asla merağım olmamıştır, ama kitapta üzgünüm kü öyle değil. Bunları da Forumdaki D&R dan aldım, birde kahve içtim ve oradan ayrıldım. 
Saat 3 te eve dönmüştüm bile, Bu arada arkadaşın yanından ayrılıp şehrime gelmek için Pamukkale firmasına giderken bir yazıhane önünde ses tanıdık geldi, baktım Levent:)) ilk önce tanımadı sonra çıkardı:)) tabii dile kolay ta 30 yıl önce ben burada yazıhanede çalışırken, onlar otogar şubesinde çalışıyorlardı, hepimizin saçlar beyazladı yaşlandık, ama ben  çalıştığımız arkadaşları unutmadım.


Eve gelince ilk işim, muftağı toplamak oldu, Mısır vardı, onları kaynamaya koydum, Pazartesi kış için kullanmak üzere aldığım acı biberleri ipe dizdim kuruması için astım, dün kandil diye komşum köydeki bahçesinden acı biber toplamış, verdi bize de,  onları da yıkadım doğradım, yarın domates alıp menemen yapacağım yine. Tabi ilk önce hastaneye gitmem lazım iptal ettirdiğim MR için doktordan kağıt alıp sıraya girmem lazım. 




Hoşçakalın dostça kalın


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder