Bu senenin 30. kitabını bitirerek VİKİTAP sitesindeki hedefimi tutturdum. Nazan BEKİROĞLU'nun YOL HALİ kitabı okundu bitti. FACEBOOK OKU-BIRAK GRUBU için hazırlandı yakında yola çıkacak. Altını çizdiklerim konusunda daha önce 3 yazı paylaştım sizinle.
Bugün de altını çizipte size iletemediklerimi paylaşacağım.
SAYFA 9: Evrenin özeti Kuran’da, onun özeti başındaki Fatiha’da, onun özeti başındaki Besmelede, onun özeti başındaki Ba’ da, onun da özeti altındaki noktadadır.
SAYFA 11: Bir parantez vakti ömrüm. Ölüm nokta, doğum nokta.
SAYFA 13: Ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim.
Aşk, ruhun dünyevi gerçekliğinin kayıtlarından alabildiğine sıyrılarak maverai gerçekle yüz yüze geldiği cezbe halini işaret eder. Böyle bir aşk insanı ancak kendi ezel gerçeğiyle yüzleştirir, sılasından bir hatıra verir. Bu itibarla da dünyevi olması mümkün değildir.
SAYFA 14: Aşk güzellik karşısında ilgisiz kalamama halidir.
Güzellik esastır, aşk onun görünür kılınabilmesi için bir vasıta. Güzellik olmazsa aşk olmaz. Ama güzellikte ancak aşkla olur. Veysel’in “ Güzelliğin on par’ etmez / Bu bendeki aşk olmasa.” Dizelerinin “ Anılmazdı Veysel adı / o sana aşık olmasa ” dizeleriyle tamamlanması tesadüf değildir.
“ Ne gelir elimizden, insan olmaktan başka” Edip CANSEVER
SAYFA 27: Aşkın koşulanda değil kaçılanda, açılanda değil kapanan da olduğunun da bilgisindeyim.
Zalim ve kıyıcı gerçekten kurtulmanın tek çaresi reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmaktır. Hükmü sadece kitaplara geçer, eylemsizdir.
SAYFA 43: Alkışta musikileşen şeyin sevgi olduğunu düşünmektedir. İnsan iltifata susuzdur. Çünkü onaylanmak ister. Bütün o alkış iştiyakının arkasında şu gerçek yatar. Emin olmak. Kendinden emin olmak. Yoksa kendinden razı olamaz ve boynunu dik tutamaz.
SAYFA 44: Var olmak için yok olmak lazım. Parça bütüne kavuşacak ki, hasret dinsin. İnanmak bütünlenmektir.
SAYFA 59: Şimdi ki gidenin kalandan değil, yaşayanın ölenden helallik dilediği tek mecliste, Annem hakkını helal et bize.
SAYFA 70: Çocukluk cennettir. Doğallık masumluktur.
SAYFA 71: Ölmek de doğmak gibi, sevmek gibi doğal bir şeye dönüşebilir. Doğal olanın acısı ise her zaman için doğal olmayandan daha katlanılırdır.
SAYFA 79: Uyuyan kedinin rahatını bozmamak için eteğini kestiğine inanılan bir peygamberin ümmetiyiz.
SAYFA 128: Cennetten çıkmanın bedeli bir çölden geçmek. İkimiz de ruhunda, bedeninde yanık izleriyle geliyoruz birbirimize. Hiçbirimiz yekdiğerinden daha masum değil. Herkes payına düşeni çoktan ödemiş oluyor.
SAYFA 131: Rüya habercidir. Gerçekte yaşanan, rüyalardan okunabilirdi en fazla, tabi uyanmayı başarmışsanız eğer. Ve rüyadaki acının tene değdiği bir yer vardı. Yoksa bazı rüyalardan böyle hıçkıra hıçkıra uyanmazdı. Kemikleri böyle yanmazdı.
Kaderden kaçılmaz doğru ama kaderinden kaderine sığındığını sandı.
SAYFA 135: Kaza da tıpkı kader gibi duruyor yolun ortasında. Her kaza bir kayıp, kaybettiğimi zannettiğim şeyi aslında hiç bulmamışım ki.
SAYFA 163: Güzelliğe sahip olmak pahalıdır.
SAYFA 192: Ölümlü dünyada yarın yok, bugün varım.
SAYFA 199: Hani kelimeler hayata aynaydı? Hani hayatı kelimelerden okumak mümkündü en fazla?
SAYFA 201: “ Suyun ahlakı temizdir, ateşe bir tek o karşı koyabilir.” Bachelard Ateşin Psikanalizi kitabından.
SAYFA 205: Her fırtına bitimlidir. Fakat ne getireceği belli değildir.
SAYFA 212: Kendi içime bakarsam arka bahçeden hiç çıkmayabilirim.
SAYFA 219: “ İsim hiçbir şeydir, sezgi ise her şeydir.” GOETHE
SAYFA 241: Kaderim böyleymiş, diyerek kadere yürümek her zaman masum kılmaz bizi. Çoğu kez direnmekte gerekir. Masumiyet bazen olmakta olana karşı koymakla elde edilebilir bir şeydir.
“ İyiliği ve merhameti sonsuz olan Tanrı, kötülüğü neden yarattı?” Dostoyevski
Yaradılış gayenize uygun yaşadınız mı?
SAYFA 250: Bir kez daha aynı kapılardan geçilebilir mi? Aynı cevaplara aynı sorular sorulabilir mi? Ama yo! Yıllar sonra aynı şehre aynı cümlelerle ve aynı kapılardan geçerek girseniz bile kimse kimseyi kandırmasın artık siz o siz değilsiniz.
SAYFA 257: Ne çok seveniniz var? Ben bu sevgileri rastlantı elde etmedim.
Dünyadan içinin burkulduğunu söyleyende dünyadan geçebilen de, dünya sözcükleriyle konuşmak mecburiyetinde.
SAYFA 259: Ölümün gailesi insanı hayatta yüz yüze getirmesi. Size dair her anımızı, her ayrıntımızı bir kıymete dönüştürmesi. Ama kuşkusuz sadece bir hatıra ya dönüşmeyeceksiniz. Biliyorum ki Hiçbir şey sadece kağıt üzerinde kalmayacak ve sizden geriye güzel bir isim kalacak.
Her beden fani, ama kıymetler baki.
SAYFA 264: Acısını salt kendisi için çekerse bencilleşir insan. Kendi uçurumuna bütün evreni doldurur.
SAYFA 265: Yasak meyveyi yiyip de cennetten kovulmayı göze almayan, gerçek anlamda insan olamaz, melek olmasını da zaten ondan kimse beklemez.
SAYFA 268: Hayat teoriye, his akla galip gelir. Çünkü o zaman vicdanın sesi konuşmaya başlar.
Vicdan ki, çoğu kez yazılı olan yasaların çok üzerinde seyreden bir şeydir ve üst insan-alt insan gibi ayrımlara itibar etmez. Çünkü ahlak kuralları ve kanunlar değişkendir. Ancak zaman, mekan ve toplumlar üstünde seyreden kanunlar tartışmasızdır ve sabittir. Onlarda ancak insan fıtratında yazılıdır ve sesini en çok vicdan da duyurur. Öyleyse vicdan onu kaybetmeye en fazla hakkımız olduğu anda koruyabildiğimiz şeydir. Özelliği, tam da kaybolmaya açık olduğu yerde saklanabilmesidir.
Öğrenmek zaman alır, hatırlamak ise an meselesidir.
Guzel bir kitapdi yol hali... begenerek okumustum ben de
YanıtlaSilbende beğenerek okudum mehtap.şimdi yeni kitaplara yelken açtık bakalım onlarda neler bulcağımız ruhumuza ait.......
Silsevgiler
Nazan Bekiroğlu sevsem de bazen süslü cümlelerinden sıkılıyorum.
YanıtlaSil