GÜNAYDIN HAYIRLI PAZARLAR

09 Aralık 2012



Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak.
Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır..
Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlic
e bakar ve hızla çıkar gider..Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..
Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan..
Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar..
Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile..
İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..
İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın?
Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”
Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar
“Âdetiniz böyle değil mi?”
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!
Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..
Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..
Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:
“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..
Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;
“ Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar.
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!
Aynen doğrudur dedikleri çünkü;
Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,
kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını,
biri onaracağı kapıyı,
diğeri lokantasında pişireceği yemeği..
Biri açtır aklında yiyeceği tavuk,
birinin sırtında sevdiği kadın,
diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.
“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..
O da der ki:
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!
Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda...
“Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.”
Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet..

4 yorum:

  1. Kimin abdal kimin aptal olduğunu bildiren bu güzel kıssaya teşekkürler...

    İyi bir Pazar günü herkesin olsun

    YanıtlaSil
  2. Bu alinti bana dedemizin bize anlattigi bir hikayeyi hatirlatti.

    Dervisin biri Anadolu'da dergahina girecegi Pir'ini arar durumus. Gece gunduz aramak icin yol giderken, gunun birinde yolda bir cobana rastgelir. Pir'ini taniyip tanimadigini sormak icin durdugunda saskinlikla cobana baka kalmir.

    Coban yolun kenarindaki alcak tepeye tirmaniyor ve kendisini asagiya dogru yuvarliyor. 1, 2, 3, 4, 5. Dervis dayanamamis sormus, 'Ey Coban, sen ne yapiyorsun?' Coban Dervis'e bakmis ve demiski 'hiic, namaz kiliyorum.'

    Dervis gozunden yas gelinceye kadar guldukten sonra, 'Ey garip Coban, bilmez misinki namaz boyle kilinmaz. Sen bana aradigim kisinin yerini biliyorsan soyle, ben de sana namaz kilmayi ogreteyim' demis.

    Coban Pir'in ismini duyunca. ' Taniyorum ,O'nu ben sana yolu gostereyim, hemen tepenin ardindaki golun kenarinda yasar O' demis. Coban onde, Dervis arkada tepeye tirmanip, golun kenarina gelmisler. Coban eli ile karsi kiyiyi gosterip, 'Bak' demis. Aradigin Pir golun karsinsindaki evde yasar, beni takip et.' Dervis sevinc ile golun etrafini dolanip gidecegi yere varmak icin adimlarini atarken kala kalmis. O guldugu cobanin golun uzerinden karsi kiyiya dogru yuruyup gitmesine baka kalmis.

    Kissadan hisse. Nurdam'in da dedigi gibi, kim olursak olalim, Aptal'dan Abdal'liga gecisin en onemli kisminin onyargisiz ve saf bir algilama gelistirmek oldugunu anlamak ile baslayabiliriz diye dusunuyorum.

    Iyi Pazarlar.

    YanıtlaSil
  3. nursun hanım bu da güzel bir hikaye teşekkür ederim paylaşım için. Önemli olan kalbimizin allaha teslimi benim için önemli olan bu.
    sevgiler size

    YanıtlaSil