Köyden kente göç olgusu içinde bir ana kız... Yazar
derinlikli gözlemleriyle romana bu ana kızı unutulmaz kılacak bir yaşanmışlık
katar. "Neye alışılmaz ki, dedi kadın. Bavula raftaki paslanmaz çerçeveli
aile resmini yerleştirdikten sonra ekledi: İşte bu resimle avunurum artık...
Mektup yazarım, mektup beklerim, böyle geçer günler...
Bir iş sahibi olmadın mı, elden ayaktan düştün mü, alçaklar
dan uçtun mu kimsenin gözünde gönlünde değilsin.
Duvarlar, pencereler, tavan, eşyalar insanın kendisinden
izler taşırdı çünkü. Hergün içinde yaşadığın, içinde yaşamayı istediğin o dört
duvar senin sığınağindir. İnsan bu sınırlı alanda alabildiğine hürdür. Onun
için bu küçücük kafeler kafes olduklarını hissettirmezlerdi. Bir başkasına ait
duvarlar arasında yaşamak, yürümek, nefes almak zorunda olunca iş başkalasirdi.
Bazen yaşamak zorlaşır çünkü. İnsan, hayatın yükünü
taşıyamaz olur. Her şey gözüne karanlık görünür. İşte o zaman, bütün bunların
geçici olduğunu düşünmeli. Şimdi ağlıyorum ama, yarın güleceğim, demeli.
Herkesin, kıyıda köşede saklı yalnız kendisine ayırdığı bir
dünyası vardır.
YanıtlaSilBazen yaşamak zorlaşır çünkü. İnsan, hayatın yükünü taşıyamaz olur. Her şey gözüne karanlık görünür. İşte o zaman, bütün bunların geçici olduğunu düşünmeli. Şimdi ağlıyorum ama, yarın güleceğim, demeli.
harika bir zamanlar tam da düşündüklerimin roman sayfasında can bulmuş hali
güzelmiş listeme ekledim çokteşekkürler yorumun için
Sevinç çokum yazarımızın tüm kitapları güzeldir,keyif ile okuyabilirsiniz.
SilBirşey değil
Bütün bunların geçici oldugunu düşününce insan rahatlıyor hakikaten. Iy okumalar
YanıtlaSil