Umarofflar, Ekim Devrim'in savurduğu on binlerce aileden
biriydi. Baba Alexei, anne Elena ve yolda doğan kızları Nina... 1917'de
başladılar göçmeye, Perm'den yola çıktılar. Trenle bir uçtan diğerine
dolaştılar Rusya'yı. Sonra Çin, Kobe, Sri Lanka, Mısır... 40'ların başında son
duraklarına vardılar. Burası onların yeni ülkesi, yeni evi olacaktı. Şehirlerin
ecesi İstanbul... Matmazel Nina, Umaroffların yollarda geçen ömrünü anlatıyor.
Onlar ideallerin, umutların ve aşkların filizlenmeye fırsat bulamadığı, yürek
donduran, gönül kırıcı şartlarla karşılaştılar. Onca acı, onca yoksunluk
çektiler. Ama tüm geride kalanlara ve yolda bırakılanlara rağmen yaşama
coşkusu, içilen bir yudum çayın, yanağa kondurulan sıcak bir öpücüğün
avuntusunda gizlenip kaldı. Ve İstanbul, bize kendini başka bir gözden bir defa
daha anlattı.Boğazın sakladığı bir sır, suların koynunda dinlendirdiği bir
yaşam öyküsü, mehtabın şarkılar söylediği bir aile... Birkaç sepete sığdırılan
tüm bir ömür ve binlerce anı... Umaroffların öyküsünü unutamayacaksınız.
Ölümü tanıdı...
Nasıl elimizden aldığını sevdiklerimizi, bir daha geri
vermemek üzere...
Sevdiğinin yokluğu ne demektir öğreniyor acı da olsa..
İlelebet ayrılmaktır....
Dayanma gücünü besleyen sabırdır, sarar insanı, içinde
kaynayan volkanı soğutur zamanla..
Zihin en güzel hatıraları muhafaza eder, def ederek
tatsızlıkları...
O güzel anılar ki yeniden hayat verircesine yaşatır öleni,
geride kalanların dünyasında...
Keyifli okumalar diliyorum sevgiler...
YanıtlaSilSağolun
Sil