OKUDUKLARIM 86- KABUK

29 Aralık 2021

 

Resim netten alıntıdır. 
 
 Bir ailenin tarihini, deliliğini, derinliğini, karanlığını, neşesini, acayipliğini kumaşlar ve yiyeceklerle çevrelenen üç kadının gözünden anlatıyor Zeynep Kaçar Kabuk’ta. Kendini gerçekleştirme çabası içindeki üç kuşağın hayatın gelip dayattıkları karşısında başkalaşması, kabuk değiştirmesi, kabuğuna sığamadıkça çaresizleşmesi, çaresizleştikçe gerçeklikten uzaklaşması sarmalını incelikle örüyor. Her bir birey için savaş alanına dönüşen ailenin aynı zamanda bütün yaraları iyileştirmedeki mucizevi mahirliğini de sakınmasızca ele alıyor. Tutmaya çalıştıkça ellerinden kayan hayatlarının peşinde çözümü delirmekte bulanların hem kanatan, hem sağaltan ama hep güç veren hikâyesi... “Bense sürekli değişmek, savaşmak, kendimle dalaşıp uğraşıp hep bir mantıklı yol bulmak zorundayım. Olağan güzel, olağan iyi, olağan makul değilim çünkü. Neyim varsa olağandan epey uzak. Sürekli kendimi akla yola uydurma çabası.”
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
KABUĞUNU KORUYABİLEN VAR MI?
Kim çiziyor insana dair sınırları?
İçine sığındığımız kabuklarda mı yaşıyoruz?
Peki senin kabuğun ne kadar baskıya dayanabilir?
Ya esnemezse, kırılıverirse?

Daha önce farkına varmadıysanız, içine hapsolduğunuz bir kabuğunuz olduğu gerçeğiyle yüzleşmenizi sağlayan bir eser bu.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
İnsan mutluluktan delirir.
*****
İnsanın herkesin nefretle bakmasına yol açan bir engeli, özrü, kabahati varsa ilk öğrendiği şey şakacı olmak. 
******
Dil susunca gözler aşağılamaya başlar.
*****
İnsan insanın ilacıdır.
*****
Hayat kepaze bir şeydir ve aşk acısı acıların en hafifidir.
*****
Mesafe. Evet. Mesafe çok mühim. Içinden bakarsan görünmüyor lakin biraz uzaktan bakarsan gerçekler olduğu gibi duruyor karşında. Kim bilir neleri fark edemiyoruz çok yakından baktığımız için? Hatta kendimizi bile!
*****
Endişe gözle görülebilen bir şey.
*****
Bazı kadınlar aşktan çok endişeyle zehirlenir.
*****
İçine kapanık , korkak çocuklar da hak eder sevilmeyi .
*****
Bir erkeğin aşkı çok şaşırtıcıdır. Sıradan bir kadına aşık olur ve kayıtsız şartsız kabul eder, o yeryüzünün en eşşiz varlığıdır. Eşşizliği tün diğer kadınlarla aynıdır. Oysa her kadın başka türlü bir derinlik, başka türlü bir kuyudur. Ve açını iyi ayarlamasını bilirsen her kadın kendi dünyasında çok katmanlıdır. Sırf bir dünya kurabildiği için bir dünya kurmayı bildiği için. Belki dünyayı küçük bir avuca sığdırdığı ve o avucu erkeğin ellerine sakince bırakabildiği için.
*****
Aşk içe sığdırılmayan haykırılması, ilan edilmesi gereken, kendine saklanmayan bir sırdı.
*****
Bilsen öyle güzel bir şey ki aşk, ağlatıyor durduk yere.
******
İnkar çok kıymetli bir savunma biçimi.
******
Hayat gelir ve geçer. Ağır ve karanlık ve yorucu ve uykusuz ve zalimdir hayat. Umduğunda başına gelenler arasında dünyadan güneşe uzanan yol kadar mesafe vardır. Hep mutlu olmayı ummak kocaman bir aptallıktır. İnsan sadece kendi olmalıdır. Kendi denilen şey neyse o. Sınırları vardır, bir ara çizer insan, yürüdüğü yollar boyunca çizer, tanıdığı insanlara baka baka, yaşadıklarından anladığıyla, aynaya baktığında gördüğüyle çizer insan, birtakım dallara taşlara, çalılara takılır yol boyunca ve her çizik yara bereyle kendinin tarifini çizer derisine. Parmak iziyle, gözünü eğişiyle utanırken, başını biri seslendiğinde arkaya doğru çevirişiyle, sevdiği kabak tatlısıyla, sevmediği mor desenle, kocasına göre aldığı şekille, doğurduklarının başka insanlar olduğunu gördükçe, kızdığında söylendikleriyle, susup içine attıkları ve kimselerin bilmediği hisleriyle. İnsan sadece kendi olmalıdır.
******
Anne ve babanız sağken anne ve babasız büyüyen bir çocuksanız, size sevgiyle sarılan birinin yalan söyleyip söylemediğini umursamazsınız pek.
*****
Ne zaman, neye, kime aşık olur bilemez ki insan.
*****
İnkar bir aile geleneği
*****
Her çocuk annesi tarafından sevilmeyi hak eder.
 
 
KİTAPTAKİ ŞARKILAR;
https://www.youtube.com/watch?v=YdcBZdzsNzQ 
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder