SİNİRLENİNCE AĞLAYAN İNSANLAR , DAHA İÇTEN VE GÜVENİLİRDİR. (SIGMUND FREUD)

24 Aralık 2023

 

 
Hayatım boyunca birçok insanla yollarımı ayırdım ama, tek bir kişiyle bile kavga etmişliğim yoktur.
İlişkilerimde sözlerimin anlaşılmadığı bir noktaya gelindiğini hissediyorsam, susarım.
Sessizliğim de doğru okunmuyorsa, yollarımı ayırırım.
Eğer insanlarla aranıza üslubunuzla, nezaketinizle görünmeyen bir duvar örerseniz, kimse o çizgiyi aşma cüretini gösteremez.
Kavganın kazananı kaybedeni olmaz, sadece kaybedenleri vardır.
Karşınızdaki insanın egosu harekete geçmiştir ve sizin egonuzu harekete geçirmeye çalışıyordur.
Kavga budur.
Yapmanız gereken tek şey susmaktır, susan bir insanı kimse yenemez.
Ve bütün pişmanlıklarınız öfkeyle yaptığınız konuşmalardan kaynaklanır, kavga ederken sarfettiğiniz ve size haz veren bir kelime ömür boyu pişmanlığınıza sebep olabilir.
Susan bir insanı kimse yenemez, unutmayın.

Güzin Yeğin 
 
Herkese güzel, mutlu, sağlıklı bir hafta diliyorum. Ben biraz rahatsızım bakalım ne sonuç çıkacak çarşamba doktorla randevum var. Salı günü de yıllık akciğer kontrolüm var yine o günde doktordayım. 
 

 12 tane genç bu dünyadan geçti, zamansız bir ölüm hepsi. Allah rahmet eylesin hepsine, ailelerine de sabırlar diliyorum. 
Şehitlerimiz olduğu için bu hafta müzik yayına yer vermiyorum.
 

 Belli bir yaştan sonra çekilmiyor
İnsanların yerli yersiz davranışları
Denli densiz konuşmaları
Saçma sapan kaprisli halleri tavırları ...
Herkesin var derdi sorunu ama
Bu kimsenin canını sıkmayı
Kalbini  kırmayı gerektirmiyor değilmi ...
Biraz ne yapıyorum diye sormalı insan kendine ,
Davranışım sarf ettiğim sözler doğrumu diye ...
Hayat yeterince tüketiyor insanları hemde her anlamda ,
İnsanların hayatlarına ya güzel dokunmak ,
Ya uzak durmak gerek...!
 

“İnsanlığın en büyük derdi sevmek, sevebilmek ve şefkat gösterebilmektir.
Gönlünü yüce yaradana açtığın vakit, O’na olan sevgini sorgula. O’na olan sevgin kadar sevgiyi verebildiğini göreceksin. Eğer sevgin var ise ne mutlu sana ki bu sevgiye lâyık olabilmişsin.
Duada açılan eller hiçbir vakit yalnız, bîçare bırakılmaz. Bir iyiliği bir gün istesen bin iyilik gelir de göremezsin. Bir saf duanın, sevgi parlamasının nerelere gidebileceğini bilemezsin.
Bunlar için ince ince çalışan varlıklar ve bağlı oldukları sistemler vardır. Birini bilsen diğerine yetemezsin. İster bir ağ dersin, istersen bir petek.
Sistemin her bir ucu bir diğeri ile temas içindedir. Siz de kendi sisteminiz ve bağlı olduklarınız ile bu ince çalışmaya dahilsiniz.
Bu çalışma temposu ve birlik alanı sevme kapasitesini arttırır. Nasıl olur bu peki?
Birlik alanı oluştukça ayrımcılık azalır, şefkatli eylemler arttıkça da anlayış kapasitesi genişler.
Bu çalışmalar meditasyon ya da dua anlarında canlanır, kişiden kişiye değişse de bu anlarda canlılık olduğu doğrudur…”
☆ Ruhsal ve Bilimsel Araştırmalar Merkezi ☆ 

netten alıntıdır
 

Neredeyse her şeyi kendi başına halletmeye alışmıştı. Hiç kimseden tavsiye veya yardım istemedi. Bence çok gururlu olduğu için değil, sadece bunu yapmanın doğal olduğunu hissettiği için.
 H. Murakami
 


 
Bu sene 125 kitap ile seneyi tamamlıyorum, en son Medet isimli bir kitap okumaya başlamıştım sırf küfür dolu, bıraktım okuma tadım kaçtı.
 
 
 
Sibirya'da yıllardır tek başına yaşayan 76 yaşındaki Agafya Lykova 'nın hikayesini biliyormusunuz?
Babası Karp Lykov 4 çocuğu ve eşiyle birlikte Stalin rejiminden kaçarak 1936 yılında  Sibirya'nin Tayga denilen ıssız bir bölgesine yerleşmiş. Kapılarının önüne ektikleri çavdar ve patatesleri yiyerek besleniyor, yanlarında getirdiği çıkrık ile parçalanan giysilerin yerine yenilerini yapıyorlarmış.
1961 yılında bir felaket olmuş erken gelen donda bütün ektikleri yok olmuş. Aile avlanamadığından bir anda açlıkla karşı karşıya kalmış. Ağaç kabukları, ayakkabıları, bunları yemişler ve anne çocukları yesin diye bir şey yemediğinden kendisi o yıl açlıktan ölmüş.
Sonra bir mucize olmuş, tesadüfen kulübelerinin zemininde tek bir çavdar tanesi bulmuşlar. Bunu farelerden özenle saklayıp çimlendirmeyi başarmışlar ve yeniden besin kaynağı yaratabilmişler.
1978 yılında o bölgede helikopterlerleri için inebilecekleri yer arayan bir jeolog grubu tesadüfen bu aileyi keşfetmiş. Onlarla bağlantı kurmuşlar ve görmüşler ki 1936 dan bu yana aile dış dünyadan habersiz. O zamana kadar hic bir virüsle karşılaşmayan çocukların bağışıklığı da düşükmüş ki o görüşmeden sonra ailenin 3  çocuğu ölmüş.
Sonrasında ara ara aileyle bağlantıyı sürdürmüşler, erzak yardımı yapmışlar.
1988 yılında babanın da ölümüyle Agafya yalnız kalmış ve bir huzurevine yatırılmayı reddetmiş.
Onları bulan jeolog grubundan emekli olan biri gelip Agafya'nin 100 mt yakınına kendi kulübesini yapmış ve 16 sene boyunca ona destek olmuş. Sonunda o jeolog da ölünce Agafya yine yalnız kalmış.
Bu bir masal değil gerçek bir hayat hikayesi. Bugün Agafya aynı yerde kendisine yapılan yeni kulübesinde birçok kedi ve köpeği ile birlikte yaşamına devam ediyor.
Agafya'nin ilginç hikayesi bir yana, bence gözden kaçmaması gereken en önemli şey tek bir çavdar tanesi ne ki dememek, o tanenin yaşam olduğunun ayrımına varabilmek, tek bir çavdarın yaşam kurtaracağı ya da yokluğunun  yaşamı sonlandırabileceğini farketmektir.
(Alıntı)
 
 Tarihi camimizin şadırvanı...
Resim netten alıntıdır.
 

A.B.D den bir resim dağın gözü demişler
 

Bu resimde Antalya Akseki, Alacabel mevkiinden..
Bu resim de Akseki sayfasından, malum babam rahmetli oralı idi yarı Aksekili sayılırım.
 

Artık havalar soğudu için sahaf mekanının iç kısmında içiyoruz kahveleri...
 
 
Dergiler ayrı bir güzel....
 

5 yorum:

  1. Geçmiş olsun canım, önemli bir şey değildir umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akciğerler normal bir değişiklik yok, yarın kalp damardayım, umarım o da normal çıkar arkadaşım.

      Sil
  2. Ne güzel bir yazı olmuş her anlattığınızdan güzel şeyler hissettim.:)

    YanıtlaSil
  3. Geçtiğimiz günlerde çok tatsız bir hadise yaşadım. Karşımdaki insanın öfkeyle konuşması ve parlamasının zararı kendisine dokundu. Yazınızın başında paylaşmış olduğunuz ilk kısmı okuyunca bu yaşadığım üzücü olay geldi aklıma. Gerçekten, öfke ile kalkan zararla oturuyor.

    Ne güzel bol bol kitap okuduğunuz bir yıl olmuş. Bu yıl da bol okumalı bir yıl diliyorum.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil