Bir bilgeye sormuşlar ;
Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?..
Bilge ; Terzimi severim diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
Aman efendim dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?
Bilge : Evet dostlarım ben en çok terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde ölçümü yeniden alır. Diğerleri öyle değil.
Bir kez hakkında karar verdiler mi, ölünceye kadar bana hep aynı ölçü nazarıyla bakarlar…
Kimseyi Yargılamamaya Niyet Etmek en doğrusudur ama bilmezler.
Oysa kimin kim olduğunu ve Herşeyin En Doğrusunu Allah Bilir…
Bilge devam etti ve dedi ki Niyet etmek ve Niyetinin Salim Kalmasını İstiyorsan şu sözlerime dikkat et:
*Yaptığın her şeye sevgi kat, koşul koyma ki yaşamın daha bir güzel aksın.
*Aşırı duygusallık , her türlü niyet oluşumun önünde bir engeldir.
*Hayatında bir şeyler öteleniyorsa mutlaka bir hayr' ı vardır. Zamanlama her şeydir. İlahi Olanın hayrına inanmak da niyet koymaktır.
*Zihnin aşırı çalışmasının ve niyetin sapmasının sebebi; Şimdinin sade basitliğinden kaçmaktır. Böyle bir zihin hem yorucudur hem de insanı andan uzaklaştırır.
*Sürekli beklenti içerisinde olmak olacakları da oldurtmaz.
*Hiçbir şeyi dramatize etme, yaşa dersini al ve yaşananı orada bırak, dram dramı yaratır.
*Evren, uyarı ikazları konusunda yetersiz değildir. Sadece sizler erteleme düğmesine basmakta hızlısınız.
Hepinize güzel bir hafta diliyorum, buralar ve ben aynıyım değişen bir şey yok, ye, kahve iç, pazara git, kitap oku falan işte...
Cumartesi sosyete pazarında kadınlar ile takıştım yine, ağbim de olaya dahil oldu. Kendilerini akıllı seni aptal yerine görüyorlar. 2 tane bayan gelmişler nevresim ve çarşaf bakıyorlar, bayanın biri 1 tek kişilik nevresim, 2 çift kişilik nevresim, 2 tane de çift kişilik lastikli çarşaf alıcak, hesabı yaptım, 1.750 TL tutuyor dedim, kadın ürün başına 50 lira indirim yap dedi, yani 5*50:250 TL indirim istiyor, yani 1 tane lastikli çarşafı bedavaya getirecek. Ben olayı ağbime devrettim, o da en son 1.700 TL olur dedi. Kadın ısrar ediyor, derken başka bir yönteme geçti, ürün çıkartıp başka ürün ilave edip, eski pazarlık fiyatının üzerinden yeniden pazarlığa giriyor. Arkadaşlar ilk pazarlık olayından vazgeçtiniz yeni ürün ilave ettin veya çıkarttın, hesap yeniden yapılır ve pazarlık yeni hesaptan görülür. Kadın uyanıklık yapıyor İlk alışverişinde 1.750 TL pazarlık sonucu 1.700 TL belirlendiyse, aldığın ürün 150 TL ise 1.750+150:1.900 TL Yeni pazarlık tutarıdır. Fakat kadın hem eski pazarlık fiyatını kendi verdiği kararla 1.700 den 1.600 TL ye çekiyor, üstüne 150 TL ilave edip 1.750 tutuyor diyor. Allah insanları bu tür müşterilere karşı korusun. Diğer kadında yalan konuşuyor, ben lastikli çarşafı 150 den aldım sizden diyor ki yalan, o mal geldiğinde ilk belirlenen satış fiyatı 200 lira idi o fiyattan satış yapmaya başlamıştık. Allahtan hesap makinası kullanıyorum, bunu bana ağbim söylemişti ona uyuyorum.
Rambo karnını doyurunca dertsiz masa örtülerinin üstünde uykuya daldı.
Dergiden
Bazen,
rüzgarın saçımı dağıtmasına, yağmurun yüzümü ıslatmasına,
birilerinin kalbimi kırmasına izin veririm.
Sonra;
Saçımı toplarım,
Şemsiyemi açarım,
Kalbimi kapatırım,
Hepsi bu.
Can Yücel
Yenilerim....
Bu ay ki dergilerim....
" Hayatta yapmak istediklerimizi değil, yapmak zorunda olduklarımızı yapıyoruz." repliği aklımda kaldı ve çok doğru....
Rilke der ki:
“Ne yaşın fazla, ne de geç kaldın.”
Ama biz biliriz,
hem yaşımız fazladır,
hem de çoğu şeye geç kalmışızdır.
İnsanın kendi hayatına bile geç kalışı kadar
acı bir şey var mı?
Her şey olup bittikten sonra fark eder insan;
yaşamak için değil,
anlamak için yaşamıştır aslında.
Zaman geçer,
insan kalır —
öylece,
yarım kalmış bir cümlenin içinde.
Ve bazen anlarsın;
geç kalmak bir kader değil,
insanın kendine ettiği
en sessiz suçtur.
Kütüphane kitaplarım...
Konfüçyüs’e göre üç tehlike:
Akıllı insanların duygusuz oluşu
Duygulu insanların etkisiz oluşu
Etkili insanların akılsız oluşu
“Geçici şeyler kalıcı gerçeklik vermeyin.
Neyi öğrenmek için geldiyseniz
Onu öğrendiniz mi bir kere
Yanılsama terk edilebilir.
Kitabınızı arkanızda bırakırken
Bir sonraki sınıfın kullanması için
Olabildiğince kusursuz durumda olmasına çalışın.
O yanılsamanın amacını bilmek
Ona saygı katar
Her şey en sonunda gayet düzgündür…”
İnsanlık Serüvenine Kısa Bir Bakış
Emmanuel’in Kitabı
En tehlikeli öfke, insanın kendine duyduğu öfkedir.
Çünkü bu öfke, kimseye değil, kendi vicdanına tutulmuş bir aynadır.
İnsan en çok, kendi sessizliğinde kendine ihanet ettiğini fark ettiğinde yanar.
Bazen yanlış birine inanarak, bazen olması gerekenden fazla susarak…
Ve en çok da, başkalarının kendisini değersizleştirmesine izin verdiğini anladığında.
O an, içindeki öfke dışarıya değil, kendi kalbine döner.
Çünkü mesele “bana bunu neden yaptılar” değil,
“ben, kendime bunu nasıl yaptırdım” sorusudur aslında.
Bu yüzden bu öfke başkalarıyla değil, insanın kendi içindeki kırıkla ilgilidir.
Hem suçlu hem mağdur aynı bedende yaşar o anda.
Ve sonra insan anlıyor...
Kendine kızmanın da bir yere kadar gücü var.
Bir noktadan sonra o öfke, seni değil, seni taşıyan kalbi yakıyor.
O yüzden bırakmak gerekiyor — neyi, kimi, hatta “neden ben”i bile.
Çünkü bazı sorular cevap bulmak için değil, insanı büyütmek için var.
Kendine dönüp, “evet, ben de hata yaptım ama hâlâ buradayım” diyebildiğinde,
işte o zaman öfke yerini sükûnete bırakıyor.
Ve insan nihayet şunu anlıyor:
kendini affetmek, geçmişi aklamak değil;
geleceğe daha yumuşak bir kalple bakabilmektir.
2001 yılında, 9 yaşındaki Afgan kız çocuğu Zubaida Hasan, gazyağı kazasında yüzü, boynu, göğsü ve kolları ciddi şekilde yanınca akıl almaz bir acıya katlandı. 💔
Alevler çocukluğunu elinden aldı, ardında derin yaralar ve bitmek bilmeyen acılar bıraktı.
Ancak 2002'de umut okyanusları aştı. 🙏 Babası, yanık mağdurlarına yardım eden bir insani yardım kuruluşuna ulaştı ve kısa süre sonra Zubaida, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Grossman Yanık Merkezi'ne uçuruldu. Orada, Dr. Peter Grossman'ın sağlam elleri ve şefkatli yüreğinin rehberliğinde, sadece bir yıl içinde on iki büyük ameliyat geçirdi.
Dönüşüm tam anlamıyla mucizeviydi. 💙
Yara izlerinden ve üzüntüden güce ve ışıltılı bir gülümsemeye uzanan yolculuğu, şifanın, sevginin ve insan nezaketinin neler başarabileceğinin canlı bir sembolü haline geldi. 🌍❤️
Sadece hayatta kalmanın değil, yeniden doğuşun da hikayesi — en derin acılardan bile ışığın yeniden doğabileceğinin kanıtı. ✨
Kızın hayatını değiştiren doktorların eline sağlık.
Ruhun şad olsun!
Unutmayacağız, unutturmayacağız! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve aziz hatıranı ilelebet yaşatacağız!
Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
Hoşçakalın, dostça kalın....
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.jpg)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)
%20Instagram.png)


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder