“Son günlerde,” diye konuşmasını sürdürdü Meyra, “bir duygu her karanlık çöküşünde gelip yakama yapışıyor. Onu yenmek için bir şeyler yapmak zorunda hissediyorum kendimi. Bazen korkum ve üzüntüm birbirine karışıyor. Sabrım, bütün korkularım, belirsizliklerim ve acılarım… Hepsi sanki bu duyguda bir araya gelmiş gibi. İşte o zaman aklıma sen geliyorsun, seni düşünüyorum. Özellikle de akşamın o ilk saatlerinde...”
Meyra: Bir Bosna Hikâyesi, Avrupa’nın orta yerinde, bütün dünyanın gözlerinin önünde gerçekleşen 20. yüzyılın en büyük trajedisine, Bosnalı Müslümanların soykırımına odaklanıyor.
Tamamen gerçeklere dayanan kişisel hikâyelerden, acılardan yola çıkan Sinan Akyüz, sadece siyasi meseleleri etkili bir biçimde ortaya koymakla kalmıyor, mikro düzeyde iki insan arasında komşu, arkadaş, sevgili, akraba oluşan duyguları da ustalıkla gözler önüne seriyor.
Ağlayarak okuduğum bir kitap oldu, kesinlikle tavsiye ederim.
Allah hiçbir milleti açlıkla ve savaşla imtihan etmesin.
*****
Herkes kendi bahçesindeki çiçeği koklasın.
*****
Yine de umutsuzluğa sarılma. Çünkü umut bir bahar gibidir.
*****
Kör sağ salim geçip gider de kuyudan, gören göre göre gider düşer içine.
*****
Unutma ki öfke ateşi önce sahibini yakar.
*****
Sence çocukları küçük kurşunlarla mı öldüyorlar abi?
*****
Mesele yaşamak değil ki! Mesele incinmeden, incitmeden yaşamak.
*****
İyiliğin karşılığını insanlardan bekleyen kimse hayal kırıklığına uğruyormuş.
Hemen aldım notumu, Bosna katliamı çok üzücü unutulmaması unutturulmaması gereken bir facia :(
YanıtlaSilokursan eğer yapılan işkencelerden gözlerin dolacaktır.
Silpek bilmediğim bir yazar ama çok sevdiğim balkanları yazmış hımms okunabiler tişkir :)
YanıtlaSilbir şey değil.
Sil