BANA KARŞI KONULAN YASAKLAR

12 Şubat 2021

 

 
Yasaklar ile büyüyen biriyim, hatta bazı yasaklar hala devam ediyor diyebilirim, bunun sonucunda da çatışmalar yaşayan biriyim. 
 
İlk yasaklarımdan biri kütüphaneye ve sinemaya gitmeme yasağımdı. Kızlar ve erkekler buluştuğu için yasaktı. Ama her ikisine de kaçak yaptığımı gayet iyi hatırlarım. Eski tarihi kütüphaneye bir defa gittim nasılsa ders yapmak için. Kütüphaneye gitmeyeyim diye ağbimin eve ansiklopedi seti aldığını gayet iyi biliyorum. 
Eski belediye sinemasına da korka korka kaçak yaptığımı gayet iyi biliyorum, erkek arkadaşla ilgilenmekte yasaktı, o tür konulara hiç giremezdim. Okuldan arkadaşlar ile gitmiştik. O da büyük ihtimal ağbimin İstanbulda çalıştığı döneme denk gelmiştir büyük ihtimalle:))
Şimdi ise büyük rahatlıkla her iki yere de girip çıkabiliyorum.
İkinci yasak olarak ise pantolon giymeme yasağım vardı mesela, diz altı yada ayak bileği  etek giyebilirsin ama pantolon giyemezsin. Toplusun ya pantolon yakışmaz zihniyeti var. Yıllarca bunun savaşını verdim, babama çok yalvarıyordum ama ağbim kabul etmiyordu. Yıllar sonra lise yıllarında iken baktım babam bir akşam eve paketle geldi, al bunları bir dene dedi. Baktım içinden 3 tane tayt ( ayak altı destekli taytlar vardı) ve 2 tane tshirt çıktı, pazardan almış. Üzerine uzun tshirt giymem şartı ile bunları ev içinde ve yakınlarda giymeme izin verdiler, ben pantolon için yavaş yavaş alıştırma yapmaya başladım. Neyse bir gün benim taytlardan birini ve tshirtü sınıf arkadaşım emanet istedi verdim bende. Arkadaş bunları giymiş erkek arkadaşının evine gitmiş, onlarda badana yapıyorlarmış, bizimki kalk kapalı boya kutusunun üstüne otur ama kenardan boyalar akmış taytı batırmış. Aynısından çok aradı ama bulamadı öyle kaldı, bir daha da kimseye malımı emanet vermedim.Pantolon hala alamadım ama taytlar ile idare ediyoruz.
Bir başka yasakta çarşıya gittiğim güzergahtı. Kısa mesafe çamlık dediğimiz ağaçlıklı alandı, ağaçların altında ya erkekler kızlarla otururlardı yada tek erkekler içki içerlerdi. ( şu an burası şehrimizin en güzel parklarından biri) Ben çarşıya giderken caminin önündeki yolu kullanmak zorundaydım, arkamdan tembih ederlerdi cami önünden git diye. Neyse ben de o yolu kullanıyorum, yalnız caminin bitişiği ekmek fırını, fırının arabasını kullanan adamda gözleriyle bakarak beni rahatsız ediyor, eve kadar takip ediyor filan:)) cami yolu bile güvenli değil:)) anneme bahsettim böyle böyle dedim o da ağbime söylemiş. Bir gün sabah kalktık kahvaltı yaptık liseye gidiyorum formamı giydim, saat gelsin diye bekliyorum. Babamla ağbimde bahçedeler arabayı çıkarıp pazara gidecekler, annemin sesi geliyor, yapma  bırak diye. Bir baktım ağbim ekmek arabasını durdurmuş içinde adamı ( benim rahatsız olduğum) dövüyor. Sebep geçerken evin önünden yavaş geçiyormuş ve içeri bakıyormuş. Adamı bir daha görmedim.
Bir diğer yasakta kızlı erkekli yapılan çaylara gitmem yasaktı. Herkes hafta sonu çayda eğlenirken ben evde ya temizlik yapardım yada dantel örerdim. Neyse teyzemin kızı İstanbulda ünlü bir telekominasyon şirketinde genel müdüre sekreter olarak işe başladı. Teyzem de ağbime gel seni de oraya işe koyalım pazarcılık yapma dedi. Bizimkiler tamam dedi ağbim İstanbula teyzemin yanına taşındı. ( 1 sene dayandı orada sonra yine evde idi) Ben de fırsat bu fırsat evde yok ya 2 defa çay yapılan mekanlara kaçak yaptım:)) herkesin yanında sevgilisi var bende yok, sonra merak etmez oldum çayları:)) Ağbim hala İstanbulda , fakat bizim insanımızda herşeyi yetiştiren bir insan. Ağbimin izne geldiği bir hafta sonu, ona benim kendim gibi toplu bir erkekle çıkmaya başladığımı hatta nerede gördüklerini söylemişler. Geldi evde beni dövecek, anneme bağrınıyor siz bu kıza sahip çıkmıyorsunuz falan diye. Anlat kim ne görmüş dedim anlattı, o benim sınıf arkadaşım dedim ki gerçektende öyleydi. Düz bir cadde düşünün en sonda erkek öğrenci yurdu vardı Fikri oradan caddede ilerlemeye başlardı, ara sokaktan Figen çıkardı, onları görünce ben çıkardım bahçeden onlara katılırdım. Biraz ilerden de benim gibi toplu olan arkadaşımız Kazım çıkardı caddeye 4ümüzde aynı sınıfta idik, okula birlikte giderdik. Zaten okulda da yakıştırırlardı ama efendi çocuktu gerekene gerekli cevabı verirdi. Okulun iki tonton insanı olarak bayramlarda flamayı bana, bandonun büyük davulunu da ona taşıtırlardı:))) hala karşılaşırız kendi halinde iki kardeşi var, annesi bakıyordu onlara annesi vefat etti şimdi o bakıyor kardeşlerine.
Yüksekokul yılları yine pantolonsuz geçti, evde kaldığım kızların erkek arkadaşları vardı, ben edinmedim arkadaş. Bunlar beraber gezerlerdi, bazen bana da gel derdiler giderdim, ama herkes bir köşeye çekildimi yalnız kalırdım. En iyisi evden çıkmamak derdim, yalnız kaldığım için korkardım dairenin tüm ışıkları yanardı geceleri ya kitap okurdum, ya da dantel örerdim dergilerden model seçerdim onları yapardım. 3 kutucuktan başlama yanlardan arttırmalı yuvarlak bir masa örtüsü ile dantel perde örmüşümdür 2 senede:)))
Yüksekokul bitti işe başladım hala pantolon giyemiyorum:)) bu arada konfeksiyonda kalite kontrol şefinin yardımcısıyım. 6 tane erkek şefin arasında tek bayanım, işe girmemede yardımcı çaycı bir ablamız var kapalı bir bayan, ailece bize gelirler iyi görüşürdük. Çay ocağındayız diz altı etek giyiyorum, haliyle oturunca diz üstü oluyor. Bu bayan beni ikaz etti giymeyeymişim öyle, bende ayak bileğinde etek giymeye başladım:)) o bayan hala benimle ve ailemle diz altı etek giydiğim için konuşmaz. Neyse fabrikada 5 ay çalıştım yemekhanesinin altı atık su deposu imiş, metan gazı sıkışması sonucu patlama oldu, arkadaşlardan çok ölen oldu. Ben de o gün 15 dakika erken çıkmasaydım yemeğe bende patlama anında orada olacaktım. Süresiz izin verildi ve ben bir daha dönmedim.
Sonraki iş yerimde de etek giymeye devam, deneme süresindeyim mesaiye kaldık, iş bitişi şirket bize araba çıkarmadı, bizde 5-6 kişi tek sıra halinde asfaltın kenarından yürüyerek kavşağa ulaşıp oradan otobüse binip şehre geleceğiz. En arkada ben yürüyorum geldi taksinin biri arkadan bana çarptı, hızlıydı, arabanın ön cam patladı, sağ dikiz ayna kırıldı, tampon kırıldı ( sanırsam ben arabaya çarptım:))) ) araba geldiği yöne ters geri döndü kaçtı kim bulamadık. ben sadece havaya fırladığımı, yere düştüğümü ve üstümdeki kanı gördüğümü hatırlıyorum. Sonra kendime geldiğimde yakındaki büyük bir fabrikanın revirinde idim, lojmanlardan doktoru çağırmışlar, doktor benimle ilgileniyor. O günde bütün kıyafetlerim sıfırdı, yeni almıştım, yine diz altı etek giymiştim. Neyse fabrika aracını tahsis ettiler, şehre evime geldim. Elimde de buz poşeti sol bacağıma tutuyorum. Ertesi gün fabrikadan aradılar sigorta olmadığı için tedirginler benim bacak oldu 2 kat, şişti. Abdurrahman bey geldi fabrikadan eve, benim özel hastanede tedavimi yaptırmamı ve tüm masrafı fabrikaya fatura ettirmemi söyledi, öyle de oldu bacağımı yardılar iç kanama yapmış, tüm biriken kanı dışarı akıttılar, rapor 
verdiler. Sonra fabrika da iş başı yaptım sigortam oldu. İnsan kaynakları ve muhasebe bir arada idi. Bir süre sonra bu bölüm İstanbula taşındı, seni de alalım filan dediler ama ben düşünmüyorum dedim. 
Daha sonra babamın izni ile nihayet ben pantolon giymeye başladım,(1995 yılları) daha rahattı oram buram açıldı sorunu yoktu. En son çalıştığım iş yerinde bir kaç defa etek giydim, baktım ortaya Marlıyn MONREE pozları çıkıyor onu da bıraktım:)) depoda çalışıyorum deponun arka kapısıda açık ön kapısıda cereyan yapıyor, odadan dışarı çıkayım giydiğim etek nerdeyse başıma geçecek:)) yemekhaneye gidiyorsun havalanmasın diye elinle topluyorsun, leydiler gibi yürüyorsun falan:)) bir daha da ayağıma etek sokmadım gardrobumda etek yoktur mesela.
Amcamın elini bile öpmek yasaktı:)) uzatmazdı elini öpeyim diye, omzuma dokunur hadi güle güle falan derdi. Bir gün bir kaptım o eli öpmek için bırakmadım bir daha:)) el öptürmez ama düğünlerde gazete kağıdına sarılmış kutu biradan içerdi:)) sonra da dansa kaldırırdı. Rahmet olsun, babam vefat etti 40 gün sonra da o vefat etti. 
 
Yine böyle bir düğünden bir kare:)) Yılını hatırlayamadım ama 2000 li yıllar...rahmetle anıyorum kendisini.
(Bu resmi çok seviyorum, yine kiloluydum, kalbime bir aşk misafir olmuştu ve ben bir sene de 35 kilo vermiştim:)) Aşk duygusu küsüp gidince tekrar aynı kilolara ulaşmıştım.)
 
Konya/Ilgında Babamın amcasının oğlu vardı Mustafa amca o da elini vermez, öptürmezdi mesela....
Yasaklar hala devam :)) evin karşısı fırın oraya geçerken bile uzun hırka giyeceksin falan:)))))) 
İş yeri ile ilgili seyahat yasaklarını nasıl deldiğimi de  bir başka yazıda anlatırım:)))
 
Yasaklar çiğnensin diye yaratılmıştır diyorum bende:)))


 

26 yorum:

  1. Aile ve çevre insan hayatını ne çok etkiliyor. ağbinin şu anki düşünceleri ne çok merak ettim... geçmişi hatırlayınca sana haksızlık yaptığını kabul ediyor mu, yoksa hala kendini haklı mı görüyor?
    Ben de 16 yaşıma dek sokaklarda bisiklete binen, özgür bir çocuktum ama erkek arkadaş ve makyaj konusunda annem tarafından aşırı kısıtlandım. Ablalarım benden çok daha serbest büyümüşler. Erkek arkadaşları olmuş... Ama bana hiç izin vermedi annem... Üniversite için başka şehre gittiğimde okulun ilk günü makyaj yaptım ve o gün kocacıkla tanıştım... İlk arkadaşım, ilk aşkım, ilk sevdiğim... Böyle olunca da insanın gözü hiç bir şeyi görmüyor... :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu an kütüphane ve sinemaya ses çıkarmıyor, ama düşünce fazla değişti diyemem.ne güzel bulmuşsunuz eşinizi mutluluklar,

      Sil
  2. Normalde böyle uzun yazıları pek okuyamıyorum ama bu yazıyı harfi harfine okudum..
    Seni yakından tanımak güzel..
    İyi yürekli güzel kadın.

    YanıtlaSil
  3. ah ne zor zamanlar ya bende teyzemden biliyorum her gün dayımla kavga ederlerdi pantolon yüzünden :( ve gerçekten etek giymek pantolon giymekten zor ve bence daha dikkat çekiyor :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle haklısın pantolon daha rahat tercihim bu yandan.

      Sil
  4. Benimde çok yasaklarım vardı. O kadar etkilemiş ki şimdi o yasakları kendi kendime uyguluyorum. Demekki insanın içine işliyor. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yerde özgür bırakırsan o yasakları rahatlıyorsun tavsiye ederim, gerginlik gidiyor.

      Sil
  5. Hocam bahsedeceğim demiştin, harbiden yazmışsın :) Türkiye'de bir kadın olarak doğmak, büyümek, yetişmek çok zor be hocam... Ancak insan, güvenilir yetiştirse evladını, bu yasaklara gerek kalmayacak, kaldı ki 20'li yaşlardan sonra kimsenin kimseye karışmaya hakkı da kalmasın bana göre yani... Bilmiyorum ben bu konuda insanların güvensizliğine bağlıyorum işi ama olan evlatlara oluyor işte, bu arada toplu biriyim demişsin ama hiç öyle değilsin be hocam bence abartıyorsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sağol yazdıkların için:))kadın olmak gerçekten zor.

      Sil
  6. Belli bir yaş grubu hatunlara ne çok yasak vardı. Bisiklete binmek, kot pantalon, sinema, kamp, arkadaşlar....ne dönemlerden geçtik düşününce.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bisikleti hiç denemedim :)) herhalde o da yasak olurdu:))

      Sil
  7. Benim de kızlı erkekli doğumgünü kutlamalarına vb. buluşmalara gitmem kesinlikle yasaktı ama bizim eve kızlı erkekli arkadaşlarım gelebiliyordu lisede. Hatta evden hep erkek arkadaşlarım alır sonra yine eve onlar bırakırlardı: Burak ve Soner. Ailem ikisini de tanıyordu ve sevgili değil de sadece arkadaş olduğumuzu biliyorlardı. Ben hep mini etek giyerdim ve arkadaşlarım da başıma bir şey gelmesin diye kapıdan alıp kapıya bırakırdı beni. Evimize gelir kahve içerler, annem de onlara kahve falı bakardı. Ama sevgili mevzusu kesinlikle yasaktı. Dayım bir kez beni parkta bir erkekle görmüş, akşam hemen hesap sormuştu. Bir daha sakın görmeyeyim, kötü olur diyerek resti çekmişti. Bir de bana akşam ezanından sonra dışarı çıkmak da yasaktı. Tüm bu yasaklar üniversiteye kadardı tabi ki :D Sonrasında tüm yasaklar vız gelip tırs gitti :) Ne güzel anlatmışsınız, film izler gibi okudum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin pek fazla yasağınız olmamış, yine de bunları yaşadığımız için pişman değilim.

      Sil
    2. Tabi size konulan yasakların yanında ben çok rahatmışım ama işte yine de arkadaşlarım akşamları konsere, sinemaya giderken ben çıkamadığım ya da gündüz bile olsa erkekler de gidecek diye arkadaşlarımın evine gidemediğim için çok üzülürdüm. Neyse ki hepsi çoooook gerilerde kaldı :)

      Sil
    3. eminim ki evlenip çocuk sahibi olduğunda yasaksız bir evlat yetiştireceksin.

      Sil
  8. Ah şu kadınlara konulan yasaklar. Ve sabırla yolunda yürüyen kadınlar ne gurur kaynağıdır. 🍀
    Allah rahmet eylesin sevdiklerinize.
    Selamlar sevgiler 🎈

    YanıtlaSil
  9. Aile yaşantısı ve çevre bunlara yorum getiremem ama bunlar insanın kaderini çizen faktörler, Gülseren Budayıcıoğlu tedx konuşmasında geçmişimizin kaderimize etkisinden bahsediyor. Herkes farklı şekillerde sınavlar veriyor bu hayatta, hayatta başarılı ve dilediğiniz yaşamı yaşamanız temennisi ile sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  10. Sanki roman gibiydi, ilgiyle okudum. Abi maşallah Türk filmlerindeki abilerin aynısıymış. Nefes aldırmamış sana. Demek ki seni çok seviyormuş, sürekli koruma iç güdüsüyle davranmış. Pantolon olayına şaşırdım. Üzerine uzun bir gömlek ya da tişört giyerdin olur biterdi. Ben de Orta Anadolu'da kuralların çok katı olduğu bir ortamda büyüdüm. Kısa etek yasaktı. liseye giderken dahi okula gideceğim yol benim de belliydi. Off ya, hepsi boş işlerdi aslında. Kendini bilene bir şey olmaz. Neyse ki iyice büyüdük. O günlere beni de döndürdün Özlem. Eline sağlık.

    Not: O kadar yorum yazmıştım, gönderirken uçtu gitti nedense:( Bu ikinci yazışım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ağbi konusunda haklısın:)) görüşmek üzere kendine iyi bak.

      Sil
  11. Merhabalar.
    Ülkemizde her açıdan kız çocukları şanssız. Ama erkek çocuklar için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Tutucu bir ailede kız çocuklarına getirilen bu yasaklar, hem kız çocuklarını, hem de aileyi korumak için konur. Yasakların ne için konulduğunu hepimiz biliyoruz. Haberlerde, gazete köşelerinde, internet haberlerinde özgür serbest bırakılan kız çocuklarının başlarına gelen olayları öğrenen aile "korkulu rüya görmektense, uyanık yatmak yeğdir" özdeyişini kulağına küpe ediyor ve kız çocuklarının özgürlüğünü kısıtlıyorlar. Çünkü çocukları korumanın en etkili ve en kolay yolu bu olmalı.

    Benim olaya yaklaşımımın, kız çocuklarına getirilen ve uygulanan yasakları tasvip ettiğim anlamına gelmesin. Ancak kötü niyetli kişilerin kötülüklerinden kız çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Güvenlik güçlerinin olay öncesi değil de, olay sonrası olaya müdahale ettiği gibi mi, iş işten geçtikten sonra mı? Yoksa Nasrettin Hoca'nın testi kırılmadan tokatlanan çocuk fıkrası gibi mi davranacağız? Cahil, toy ve tecrübesiz kız çocuklarımızı nasıl güdeceğiz. Onların bir yanlışa ve kötü insanların kötü emellerine alet olmadan eve sağ salim gelmelerini nasıl sağlayacağız?

    Bu konunun uzmanı değilim. Ancak, hem çocuklarımızı korumak, hem de onlara yeterince özgürlüklerini vermek için ortak bir yol bulunmalı. Hem çocuğumuz, hem de aile bu uygulamadan memnun ve mutlu olmalı.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umarım bu tür yasaklı zihniyetler doğru yolu bulabilirler ve çatışma ortamları ortadan kalkar.

      Sil
  12. Çünkü elalem ! Çok sıkıp yalana itileceğine doğruyu seçmesine izin verilse ne güzel olur..

    YanıtlaSil