Köy evinin kerpiç duvarına çakılı bir çiviye iple asılırdı..
Özenle çerçeveletilmiş.. Ailenin büyükleri, çocuklar..
İlla da kız ya da oğlanın evlilik fotoğrafları..
Siyah beyazdı bu fotoğraflar..
Meğer bu iki rengin hayatımızda ne çok yeri varmış..
Çocukluğumuzun televizyonları siyah beyazdı..
İlkokulda giydiğimiz önlük siyah, yakalık beyaz..
Yazı tahtası siyah, tebeşir ise beyaz..
Simsiyah saçlar, gün gelir beyazlara dönüşmez mi?
Öyle her dakika fotoğraf çekilmezdi..
Önemli zamanlarda, özel anlar da çekilirdi..
Ve fotoğraf, fotoğraf makinesiyle çekilirdi..
“ Rica etsek bir fotoğrafımızı çekebilir misiniz “ diye, tanımadığın birinden yardım istenirdi..
Öyle cep telefonlu ile selfee bencilliği filan yoktu..
Evet, azdı fotoğraf ve değerliydi..
Eğer sevgiliden siyah beyaz bir fotoğraf kopardıysan, dünyalar senin olurdu.. Koynunda taşırdın onu..
Çünkü, kalbinden sonra en gizli yer orasıydı..
Yani, aşklar da siyah beyazdı..
Oysa grinin bile elli tonu varmış, biz bilmezdik..
Anıları, özel anları ölümsüzleştirirdi fotoğraflar..
Ve onları gözümüz gibi korur, albümlerde saklardık..
Eve gelen misafirlere çay, kahve ikramından sonra fotoğraf albümlerine bakma faslı başlardı..O anlar tekrar yaşanırcasına anlatılırdı..
Evet, siyah beyazdı fotoğraflar ama,
fotoğraf stüdyolarında bastırılmış bu fotoğraflar kalıcıydı..
Şimdilerde olduğu gibi, “telefonumdan yanlışlıkla silmişim.. Telefonum düştü, fotoğraflar gitmiş..“ muhabbeti olmazdı..
Evet, siyah beyazdı..
Çevremizde ki birçok şey..
Tıpkı köy evinin duvarındaki fotoğraflar gibi..
Ama, yemyeşil, rengarenkti dünyamız..
Bugün rengarenk, ışıl ışıl bir sanal dünyanın içindeyiz..
Teknoloji istediğin renge boyuyor..
Olmadı gözünü boyuyor, seni inandırıyor..
Şimdi fotoğraflar da rengarenk..
Ama ne çare,
gri betonlar arasında solup gidiyor ömrümüz
Özenle çerçeveletilmiş.. Ailenin büyükleri, çocuklar..
İlla da kız ya da oğlanın evlilik fotoğrafları..
Siyah beyazdı bu fotoğraflar..
Meğer bu iki rengin hayatımızda ne çok yeri varmış..
Çocukluğumuzun televizyonları siyah beyazdı..
İlkokulda giydiğimiz önlük siyah, yakalık beyaz..
Yazı tahtası siyah, tebeşir ise beyaz..
Simsiyah saçlar, gün gelir beyazlara dönüşmez mi?
Öyle her dakika fotoğraf çekilmezdi..
Önemli zamanlarda, özel anlar da çekilirdi..
Ve fotoğraf, fotoğraf makinesiyle çekilirdi..
“ Rica etsek bir fotoğrafımızı çekebilir misiniz “ diye, tanımadığın birinden yardım istenirdi..
Öyle cep telefonlu ile selfee bencilliği filan yoktu..
Evet, azdı fotoğraf ve değerliydi..
Eğer sevgiliden siyah beyaz bir fotoğraf kopardıysan, dünyalar senin olurdu.. Koynunda taşırdın onu..
Çünkü, kalbinden sonra en gizli yer orasıydı..
Yani, aşklar da siyah beyazdı..
Oysa grinin bile elli tonu varmış, biz bilmezdik..
Anıları, özel anları ölümsüzleştirirdi fotoğraflar..
Ve onları gözümüz gibi korur, albümlerde saklardık..
Eve gelen misafirlere çay, kahve ikramından sonra fotoğraf albümlerine bakma faslı başlardı..O anlar tekrar yaşanırcasına anlatılırdı..
Evet, siyah beyazdı fotoğraflar ama,
fotoğraf stüdyolarında bastırılmış bu fotoğraflar kalıcıydı..
Şimdilerde olduğu gibi, “telefonumdan yanlışlıkla silmişim.. Telefonum düştü, fotoğraflar gitmiş..“ muhabbeti olmazdı..
Evet, siyah beyazdı..
Çevremizde ki birçok şey..
Tıpkı köy evinin duvarındaki fotoğraflar gibi..
Ama, yemyeşil, rengarenkti dünyamız..
Bugün rengarenk, ışıl ışıl bir sanal dünyanın içindeyiz..
Teknoloji istediğin renge boyuyor..
Olmadı gözünü boyuyor, seni inandırıyor..
Şimdi fotoğraflar da rengarenk..
Ama ne çare,
gri betonlar arasında solup gidiyor ömrümüz
🙏🙏💖💖
Alıntı
Alıntı
Hepinize güzel bir hafta diliyorum.. Yağmurlu serin bir hava var buralarda bu hafta....
Belediye harıl harıl kanal açmaya çalışıyor, iftaiye araçları, vidanjörler gidip geliyor.
İyi ki geçen hafta yağmur bastırmadan közlemeleri yapmışız.
Geçen hafta göl haline geldi buraları, en iyi İstasyon tarafına geçtiğimde gördüm, kaldırımlar, ot, saman vs içinde idi. Sular hala akmaktaydı....
Biraz da bizim halkımızda kabahat var inanın, sigara içen mazgala denk geldimi, izmariti salıyor içine hemen. Ben bile kaldırım süpürmeye bıktım inanın. Haftada bir gün kaldırımı süpürüyorum, gelen geçen çöplerini hemen kaldırıma atıyor, aslında sokak kapımın tam karşısı çöp konteynırı, karşıya geçip atmak zor geliyor. Çöpler rüzgardan benim sokak kapısında birikiyor, açayım bütün herşey bahçeye giriyor. Gına geldi inanın, şimdi ilkokul da açıldı arkamızda eğitime başladılar, çöpler daha çoğalacak demektir...
Mutlaka yapın, mesela bir gün ben, filtre kahvemi yapıp, termosumla parka gitmek ve orada biraz kitap okumak istiyorum...
Ağaçlar belki sonbahar nağmeleri söylerler bana....
Geçen hafta kendimi mutlu ettim, bu çiçeği aldım çiçekçi arkadaşımdan. İnstagrama resmini koyarken de ismini bilmiyormuş gibi yazdım :)))
Kendimi mutlu ettim dev bir deve bilmem ne çiçeği aldım:)))
Gerek instagramdan gerekse facebooktan tamamladılar çiçeğin ismini:)))
Sağolsunlar,
Bugün de kalp kalbe karşı çiçeğimi çoğaltmak için çabalara başladım, bakalım 1 ay sonra göreceğiz sonucu...
Şu an okuduğum kitaptan bir satır ve ben çok beğendim burada yazanları, doğru öyle değil mi?
Tamah: Başkasının malında, parasında, makamında gözü olan demek...
Bir pist demekle sırt üstü yatıyor gel göbeğimi sev diyor:)))
Evdekileri bol bol o noktalarından öpüyorum...
Annemin tek sözü şu oldu götürdüğüm yeri görünce:)))
-Anam biz güzel yerde yaşıyoruz, burası nere?
:)) şehrin dışına çıktık ki bu kesim elit kesimin yaşadığı yerler; 2 trilyondan- 10 trilyona kadar ev var. Fakat çevre tarlalık, annem dönüşte minibüs beklemekten sıkıldı, saydırmaya başladı:))
Orada iken fabrikamızın kapanması ile İzmir fabrikaya çalışmaya giden bir arkadaşı gördüm, ekrana baktım, adres değişikliği için gelmiş. Hemen anladım ters birşeyler var. Yanına gittim biraz konuştuk, kendisinin ifadesine göre;
- Beni oyuna getirdiler abla, çıkışımı verdiler, tekrar buraya döndüm dedi.
-Şirket eski şirket değil abla dedi.
Üzüldüm, en azından oradan bizler gibi emekli olmasını isterdim. Ama;
- Bundada vardır bir hayır, üzme kendini, her şeyin hayırlısı dedim.
Annemi eve bıraktım, sabahtan süt gelmiş dolaba kaldırmıştım. Onu çıkardım kaynamaya kaydum, o ara ben pazara gittim alışveriş yaptım geldim. Şu an yemek ocakta bende bilgisayar başında:))
Yukarıda belirttiğim gibi geçen hafta cumartesi İstasyon tarafına geçtim, migrosa uğradım. Bu arada eski pazarcılardan bir tanıdığımızn oğlunun şarküteri dükkanı var caddede, oraya uğradım, ağbim yağlı peynir sipariş vermişti onu aldım. Dönüşte de arkadaşın eşinin lokantasına uğradım, bir çorba içtim eve geldim.
Kadın programları başladı, annem tv başından kalkmıyor artık:))
Sabah Müge, öğleden sonra didem:)))
Varmı sizden de izleyen bu programları??????
Bu hafta sadece bir program dinledim tavsiye ederim, konu empati üzerine idi.
Kalben ; Ahmet Mümtaz Taylan İle Empati 17.08.2022
https://www.youtube.com/watch?v=QxrZtHmrTqs
https://www.youtube.com/watch?v=QxrZtHmrTqs
Güzel bir hafta diliyorum...
Merhabalar.
YanıtlaSilHayatımızın ve yaşamımızın iki ana rengi olan siyah-beyaz üzerine çok güzel keyifli bir yazı paylaşmışsınız. Kaleminize, emğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Bizim yöremizde halk ozanı rahmetli Neşet Ertaş'ın akrabaları var ve bunlar yöremizin düğünlerinde müzik enstrümanlarıyla ücreti karşılığında düğün ahalisini eğlendirirler. Kış mevsimi geldiği zaman düğün dernek de olmaz, o zaman abdallar geçim sıkıntısı çekmeye başlarlar ve ellerindeki kıymetli şeyleri satılığa çıkarırlar. 1990-1995'li yıllarından biriydi. Bir gün bohçalanmış eski bir televizyonu satılığa çıkarmış bir abdal ile karşılaştım. Biraz sohbetten sonra sattığı televizyon için renkli mi? Siyah-beyaz mı? diye sorduğum da aldığım cevap: "Sade ağam" dedi. Yani "siyah-beyaz" demek istedi. İşte o yıllardaki her şeyimiz sadeydi, ama bizler çokhuzurlu ve mutluyduk.
Selam ve saygılarımla.
Kesinlikle size hak veriyorum, huzur ve mutluluk konusunda aynı düşüncedeyim. Bizim siyah beyaz tv gazeteden renkli tv alınca gitmişti evden...
SilBizim evde tv yok, ben bilmiyorum ki kadın programı felan. :D
YanıtlaSilEn güzeli zaten o olmaması tercih sebebim benimde, ama anne evi işte...
SilNe güzel bir yazı okudum, uzun uzun, ne iyi geldi, sanki sohbet ettim sizinle <3
YanıtlaSilSağolun yine beklerim...
SilO nüfus müdürlüğüne eşimle birlikte gitmistik 3 sene önce. Halen ayçiçeği tarlası demek o taraflar:)
YanıtlaSilEvet bildiğim kadarı ile şu an İmar durduruldu deniliyor o tarafa, şehir içi eski binalar alınıyor artık müteahhit tarafından...
SilAnnem o programların büyük fanı. Sabah Müge akşam Esra Erol izliyor. Evin işlerini bile reklam arasında yapar. Bir saniye bile kaçırmak istemez. Şimdi akıllı telefon kullanıyor. Youtube'tan programlarla ilgili videoları izlemeye başladı :-)
YanıtlaSilBenim annem tv den izliyor telefon kullanamıyor, koparmak zor onlardan. Bir yere gideceksem kanalı ayarla öyle git diyor.
Sil