OKUDUM 2022/75 KÜÇÜK YUVARLAK ŞEYLER

19 Eylül 2022

 

 
“Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı... Kuşlar, böcekler, taşlar... Uçanlar, koşanlar, sürünenler, sıçrayanlar ve dahi öylece durmayı seçenler. Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Hep birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.” Başlayıp biten aşklar, terk edişler, mutsuzluklar... Annelik halleri, yalnızlıklar, çaresizlikler... Yarım kalan hesaplar, pişmanlıklar... Denize dönüşler, tekrar ayağa kalkışlar... Çocukluktan kalan tatlı hisler, yüzleşmeler, umutlar... Melisa Kesmez, iç içe geçmiş birbirinden farklı hayatları, kendine özgü diliyle her birine ince ince bakarak, usul usul anlatıyor; insan ilişkilerini bir kuyumcu titizliğiyle işleyip, “büyük resmin” detaylarını ustalıkla ortaya koyuyor. Üstelik doğayı, denizi, güneşi, doğumu ve ölümü de atlamadan... Küçük Yuvarlak Taşlar, kaybedişlerin ve hayata yeni başlangıçların kitabı...
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
İkinci defa okuduğum bir yazardı. Nergis, Elif ve Mehmetin hikayesini severek okudum. Hayatın, parçalanışlarına, başlangıçlarına, sevgilerine tanıklık ediyorsunuz. Satırlardaki duygu yoğunlukları sizi alıp gidiyor. Elinize alıp bitirebileceğiniz 84 sayfalık bir kitap. Tavsiye ederim okuyun.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;  
 
İpi, koptuğu yerden bağlamaya çalışmalı. Denemeli, hiç değilse.
Bilge KARASU
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
******
Yorulmuştu ama yorulmanın durmak için bir gerekçe oluşturmadığı insanlardandı.
******
Çocuklar sağlam bir zemin arıyordu büyümek için . Dünyanın tekinsiz halleri karşısında yanlarında durunca kendilerini emin ellerde hissettikleri birini. Onları bırakmayacak, onlara " merak etme, ben buradayım" diyecek biri. Gönülsüz ebeveynlik bir çocuğun başına gelebilecek en fena şeydi.
*****
Bir daha sevmeyince insan, kalbinin bir yeri tutunup kalıyordu o eski sevgilerin içinde. Artık acıtmıyor ama yine de izi muhakkak duruyordu.
*****
Büyük bir sevginin başına gelebilecek en büyük felaket gelmişti, yarım kalmıştı. Yaşanmamış, bozulmamış, en yoğun haliyle bir gün öylece geride bırakılmış, hiç eskimemiş, sadece hayal edilmiş bir aşk.... Yaşansaydı, sonuna kadar gidilseydi nasıl olurdu? Bizimki gibi ilk esintide yıkılır gider miydi bir gecede? Ya da bir mum gibi yanıp yanıp kendi kendine mi sönerdi bir gün? Tükenseydi, yaşlansaydı, yıpransaydı nasıl olurdu?
******
Ne çok konuşuyor insanlar. Ne çok söz var, uçuşup duruyor tepemizde. İnsanlar sadece konuşuyor.
*****
Herkesin kendine göre delilikleri var.
*****
Belki o kadar da geç değildir sevmek için.
*****
İnsan yanında ölmek için birini arıyorsa bayağı yanlış yerde bence.
*****
Ben çok korkuyorum yalnız ölmekten.
O zaman aç kapını. Kendini, kalbini, kemirmekten vazgeç. Öyle tıkalı lavabo gibi oturma. İzin ver içeri hayat girsin önce. Arkasından gelir güzel güzel misarfirlerin. Bir tanesi elbet yatıya da kalır.
******
Senin hayatın. Sen ne çağırırsan, o gelir.
*****
Ama iyi ki bir daha aramadı dedim sonra.
Erken uyarısı ikinci bir ayrılık krizinden korumuştu beni. Bu bina yıkılır, demişti, yerleşmeyelim içine, gel bahçesinde azıcık oturup, dağılalım.
******
Birini sevince, o sevgiyi anons edince tamam sanıyoruz. Heves lazım, tamam, köpek gibi aşık olmak da lazım, illa ki başın dönecek, aklını yitirecek gibi olacaksın, onsuzluğu hayal edemediğin biçare bir hal gelecek üstüne ama bunlar uçucu, kaçıcı şeyler. Sonra çok iş var. Emek vermen lazım. Bazı şeyleri feda etmen lazım. Teslim olman lazım. Yer açman lazım, çürümesin, çökmesin, eskimesin. Ona hayatını vermen lazım. Bunlar yoksa heves balon gibi bir şey, sönüp gidiyor.
******
İnsan hiçbir şeyi gereğinden fazla büyütmemeli.
******
Bir sevgili giderken geride filizlenen bir şey bırakmamalıydı. Aksine bir aşk biterken her şeyi ayağından yakalayıp çekmeliydi boğulduğu karanlık sulara. Bütün köprüleri yakıp yıkmalıydı giden. Olasılıksız, umutsuz, yarınsız, ufuksuz bir yerde son bulmalıydı. Gidiyorum. Hoşça kal. Nokta. Böyle olmalıydı ayrılık.
******
Hayatın bozmayı unuttuğu ya da ne yapsa bozamadığı insanlar vardı hâlâ. Dünya arkalarından yıkılırken onlar kurbağalar gibi nilüfer yapraklarından seke seke sakince uzaklaşıyorlardı enkazdan, toz duman bulaşmıyordu onlara.
******
Kediler böyle. Davet beklemiyorlar sevilmek için. Israrla talep ediyorlar.
******
Kimi kedi de reddediyor ya yavrusunu, bakmıyor. Yavrular kalıyor öyle ortada.
Oluyor öyle şeyler doğada. Vardır bir bildikleri. Yaşamak isteyene bir şekilde sahip çıkıyor hayat.
******
Normal şeylerin sıkıcı bulunduğu bir devre denk geldik sanırım.Müthiş bir oburluk çağı. Yeni insanın nefsi doymuyor. Sıradanı tükettik. Mutluluk dediğimiz şey sadece anlık. Lunapark treni gibi hızla çıkıp hızla inilen bir yer mutluluk.
******
Gidene "kal" demiyorum.. Yada gideceksem "kal" diyene kulak asmıyorum.
*****
Sana iyi gelmeyeni nasıl seversin?
******
Kalbimiz bizi her zaman doğru yöne götürmüyor.
******
Hayatta her şeyin akıp gitmiyor, bazı şeylerin öylece duruyor olmasında teselli buldum.
******
Bir canlıyı kendine önce alıştırıp sonra dünyanın ortasında tek başına bırakmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum.
******
Sevgi ne zarif şeydi. Yumuşacık yastıklar seriyordu düşenin altına.
*****
Onun gülüşünü duyunca dünya durdu.
 
 
KİTAPTAN MÜZİKLER;
 

 


14 yorum:

  1. Harika bir kitaba benziyor hocam. Şu KPSS sürecini hayırlısı ile bi atlatsam bir sürü kitap birikti okumaya :)

    YanıtlaSil
  2. çok sevdiğim yazar, bu kitabını da okuycam tabisi :)

    YanıtlaSil
  3. Yazarın iki kitabını okuma fırsatım oldu benimde. Kalemini sevmiştim. Bu kitabını da okumak istiyorum :)

    YanıtlaSil
  4. instadaki kitabı hafta sonu yazdıydım blogumda :)

    YanıtlaSil
  5. Ben yazarın başka bir kitabını aldım bu aralar okuyacağım. :)

    YanıtlaSil
  6. İletişim Yayınları'nın kitapları hep belli bir kalitenin üstünde oluyor.

    YanıtlaSil
  7. Ben de sevmiştim bu kitabı. Zaten genel olarak yazarın tarzını seviyorum. Diğer kitaplarını da öneririm. Alıntılardan seçkiniz de güzeldi. :)

    YanıtlaSil