Gemiye kitap ekecekmiş, öyle diyor, “ruhlar için kâğıttan kayıklar…” Gemi bitince bir eczane olacakmış, hiçbir ilacın çare olamadığı duygulara karşı bir edebiyat eczanesi.
Parisli kitapçı Jean Perdu’nün çok özel bir yeteneği vardır: hangi kitabın hangi acıyı çeken insana iyi geleceğini anlamak… “Edebiyat Eczanesi” adını verdiği gemisine gelen ziyaretçilerini, okumalarını önerdiği kitaplarla tedavi eder. Fakat bir gece kendisi uykudayken ardında yalnızca bir mektup bırakıp ortadan kaybolan güzel sevgilisi Manon’u hâlâ özlemekte, kitaplarla bile şifa bulamamaktadır.
Manon gideli yirmi bir yıl olmasına rağmen Perdu, genç kadının bıraktığı mektubu okumaya hiç cesaret edememiştir. Ancak bir yaz günü her şey aniden değişir. Sonunda Perdu, kitap gemisinin bulunduğu limandan ayrılacak, kayıp aşkının peşine düşecek ve lavanta kokulu Provence’a doğru yelken açacaktır.
Edebiyat Eczanesi gelmiş geçmiş bütün kitaplara bir aşk mektubu niteliğinde. Hikâyelerin insanın hayatını değiştirebileceğine inananlar için bir tutam macerayla, leziz anlarla ve nefes kesici manzaralarla dolu sihirli bir aşk yolculuğu…
“Bu kitabı okuduktan sonra siz de gökyüzünde kendi yıldızınızı aramaya başlayacaksınız.”
Literaturmarkt
“Bu kitap renkleri, dokuları ve aromalarıyla sizi içine çekecek ve aşkın kurtarıcı gücüyle sarıp sarmalayacak.”
Charlie Lovett
“Aşk acısı çekenler, teselli arayanlar ve güzel hikâyeleri sevenler için harika bir kitap. Sihirle, ışıkla, güneşle dolup taşan bir yolculuk hikâyesi…”
Stadtlichter Lüneburg
“Nina George size başınızı döndürecek bir edebiyat kokteyli ve tüm duyularınıza hitap edecek lezzetler ikram ederek sıra dışı bir romantizm sunuyor.”
Mail on Sunday
“Kayıplara, tutulmamış yaslara, dostluğun, unutmanın ve yeni baştan başlamanın ne anlama geldiğine dair son derece güçlü ve
ilham verici bir hikâye…”
Your Weekend
“Okurken satırlardan lavanta kokusu alabilir, Provence güneşinin içinizi ısıttığını hissedebilirsiniz. Aşka ve hayata dair muhteşem bir hikâye…”
Suite101
“Bu kitabı Jean Perdu’nün ‘Edebiyat Eczanesi’nde elinize aldığınızı hayal etmek hiç de zor değil.”
Der Sonntag
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Gemide yer alan bir kitap dükkanı düşünün. Buranın sahibininde (Perdu) bir özelliği var, dükkana giren kişilerin o an yaşadıkları duygulara uygun kitap satıyor. 21 sene önce kendisini terkeden sevgilisinin kendisine bıraktığı mektubu okumamıştır hala. Birden okuma kararı alır mektubu ve bunun üzerine bir yolculuk yapar. Kitabın son bölümünde de yemek tarifleri var.
Kütüphane müdürümüz Dilek hanımın tavsiyesi ile okudum.
KİTAPTAN ALINTILAR;
Anılar kurtlara benzer. Onları bir yere kapatıp seni yok saymalarını bekleyemezsin.
******
Kocanın asıl yüzünü seni terkettikten sonra görürsün.
******
İnsan bazen dökemediği gözyaşlarının içinde yüzer. Eğer bunları içinde tutarsa batar ve kaybolur.
******
Kitap yumurta değildir. Biraz eski olduğu için bozulmaz. Eskimek bir hastalık değildir. Her şey eskir, yaş alır, kitaplar da öyle.
******
Sözünü ettiğim kurtuluşu, sizi nasılsa ihmal eden erkeklerle gereksiz ilişkilere girmek ya da adamın birine yeterince ince, diğerine de yeterince aptal görünmediğiniz için diyet çılgınlığına kapılmak yerine kitapların koruması altına girerek gerçekleştirebilirsiniz. Kitaplar sizi akılsızca davranışlardan korur. Boş umutlardan. Yanlış erkeklerden. Sizi sevgi, güç ve bilgiyle donatır. İçten gelen bir sevgidir bu. Seçin. Kitap ya da...
*****
Okumak önyargıların önünü keser.
Okuyan yalan söylemez.
*****
Aptal bir erkek, kadının sonu demek.
******
Hayat ilerledikçe yaşlı insanlar sağlıklı bir şekilde geçirdikleri günlerini gözleri gibi korurlardı. Kalan zamanlarını tehlikeye atmayı sevmezlerdi. Bu yüzden artık yolculuk yapmazlar, çatılarının üstüne devrilmelerini önlemek için evlerinin önündeki eski ağaçları keserler ve bir nehir üzerindeki beş milimetre kalınlığındaki iskeleden artık geçmezlerdi.
*****
Siz de bazen böyle yapar mısınız?
Ölmüş insanların fotoğraflarına bakıp yakında öleceklerini hissediyor olmaları yüzlerine yansımış mı diye kontrol eder misiniz?
*****
Ölmeyi herkes becerir. Ama yaşamayı?...
******
Y harfine YABANCILARA GÜVEN maddesini de ekleyin. İnsanın, yabancı birine, aile bireylerine hiç olmadığı kadar açılmasına neden olan o tuhaf duyguyu ayrıntılarıyla işleyin.
T harfine de TORUN TESELLİSİ ni yazın. Bu hayatın devam ettiği hissini veren duygudur.
*****
Bir kitap hem doktor hem de ilaçtır. Teşhisler koyar ve tedavi eder.
******
Bazı romanlar insana hayatında şefkatle eşlik eder. Bazılarıda tokat gibidir. Bir diğeri, sonbahar depresyonunuz başladığında omzunuza ılık bir havlu koyan kız arkadaşınızdır. Sonra bazıları..... yani..... Evet, bazıları da pembe pamuk şekerlere benzer, beyninizi üç saniyeliğine karıncalandırır ve geriye mutluluk verici bir boşluk bırakır. Tıpkı ateşli ve hızlı bir aşk macerası gibi.
******
Bir insan bir şeyler beceriyorsa ona sevgi değil, kin duyulur daha çok.
******
Susarak dinlemek ruhun temel ölçümünün esasıydı.
******
Reklamlar, ataerkillerin askerlik dönemi öncesindeki son kalesidir. Dünya yalnızca reklamlarda yolundaymış gibi gözükür.
*****
Bir insanın sevdiği şeylerin niteliklerinin, ağzından çıkan sözcüklere işlediğini bilirdi Perdu.
******
Kadınlar kendilerini olduklarından daha suçlu hissederdi.
*****
Çoğu zaman biz sözcüklere değil, kullandığımız sözcükler bize şekil verir.
******
Kitaplar, kestirilemez olan her şeyde en güvenilir olanlardı. Yaşamda. Aşkta. Ölümden sonraki süreçte.
******
İnsan inandığı için yaparsa her hata amaca hizmet ederdi.
******
Terk edilen taraf susarak yanıt vermeliydi. Gidene artık verecek bir şeyi olmamalıydı, nasıl ki karşı taraf kendini bir geleceğe kapatıyor, o da böyle davranmalıydı.
******
Bütün kadınlar söz verilmesini istiyordu.
******
Dilek kipi, kalbin konuşmasıdır.
*****
Bir kadın olarak evlendiğinde geri dönülemez bir şekilde sonsuz bir denetim sisteminin içine giriyorsun. Her şeye
-kocanın ne yaptığına ve nasıl olduğuna- dikkat ediyorsun. Sonraları çocukların olduğunda onları da gözetiyorsun. Hem bakıcı hem hizmetçi hem de diplomat oluyorsun. Bu durum, boşanma gibi sıradan bir şeyle son bulmuyor elbette. Hayır, bitmiyor, aşk seni terk edebiliyor ama hizmet ve özen kalıyor.
******
Kitapların tek üzücü yanı, insanları değiştiriyor olmalarıydı. Üstelik yalnızca kötüleri değiştirmezlerdi. Kötüler daha iyi bir babaya, daha sevecen bir kocaya ya da sevgi dolu bir kadına dönüşmezdi. Zalim olarak kalırlar, yanlarında çalışanlara, çocuklara, köpeklere işkence ederler, küçük işlerde kindar, büyük işlerde korkak davranır ve kurbanlarının utanç duymasından mutlu olurlardı.
******
Kitaplar her zaman dostum olmuştur.
******
Sanırım bütün duygularımı kitaplardan öğrendim. Okunmamış hayatımla kıyaslarsam kitapların içinde daha çok aşık oldum, daha çok güldüm, daha çok şey öğrendim.
******
Şımartılan kadınlar sevmekten vazgeçiyordu.
******
Aşk, öteki için doğru olanı yap, demez mi?
******
İnsan, sevecek kimsesi kalmayınca tuhaflaşıyor. Her yeni duyguya bir süre eskisi eşlik ediyor önce. Biz insanlar böyleyiz.
******
" Yağmur bütün topraklara yetemez" derdi, babam. Bu durumda aşk, yağmur; erkek de toprak oluyor. Peki biz kadınlar neyiz? " Sizler erkeği ekip biçiyorsunuz, o da sizin elinizin altında çiçek açıyor. Kadınların gücü budur.
******
Sıla hasreti de aşktır. Ama onun daha ağırıdır.
******
Kadınlar kurnaz canlılardı, duyguları ve düşünceleri arasında çelişki yaratmazlardı, sınırsızca severlerdi.
*****
Her zaman zayıf olmayı yeğleyen kadınlara dikkat edilecekti. Erkeklerin zayıf olmalarına asla izin vermezlerdi.
******
Bizler sevme kararı veremeyiz. Kimsenin bizi sevmesini de sağlayamayız. Bunun bir reçetesi yoktur, yalnızca sevginin kendisi vardır.
*****
Biri öfkelenmişse, şöyle her sayfasından kan fışkıran güzel bir gerilim romanı en iyi serinleticidir.
*****
Korku, kusursuz bir taşın beceriksiz bir heykeltraşın elinde değişime uğraması gibi değiştirir bedenini. Tek fark, içeriden yontuluyor olmandır, sana kaç çentik atıldığını ve kaç katmanın kesilip çıkarıldığını kimsenin görmemesidir. İçsel olarak gitgide erir ve dengeni yitirirsin, öyle ki en küçük bir duygu seli bile seni devirebilir. Bir kucaklaşma........ ve sen yıkılıp yok olduğunu sanırsın.
Asla korkunun sesini dinleme! Korku, adamı sersem eder.
******
Hepimiz zamanı bir yerlere kaldırıp saklarız. Bizi terk eden insanların eski suretlerini saklarız. Ve bizler de derimizin altında, kırışıklardan, tecrübelerden ve kahkahalardan oluşan o tabakanın altında eski suretlerizdir hâlâ. Tam da o tabakanın altında bir zamanlardaki kişiyizdir. Bir zamanların çocuğu, bir zamanların sevgilisi, bir zamanların kız evladı.
******
Okumak, sonu gelmeyen bir yolculuktu. Uzun, sonsuz, insanı daha hoşgörülü, daha sevecen ve daha insan dostu yapan bir yolculuktu.
*****
Aşk, bir evdir. Bir evin içende ne varsa kullanılmalıdır. Hiçbir parça örtülmemeli, 'korumaya' alınmamalıdır. Aşkın içinde ancak her açıdan varlık gösteren, hiçbir odadan, hiçbir kapıdan ürkmeyen biri yaşıyor sayılabilir. Tartışmanın ya da sevgiyle birbirine dokunmanın önem dereceleri aynıdır, birbirini sıkıca tutmanın ya da itip uzaklaştırmanın da....... Aşkın her odasının gerçekten kullanılıyor olması hayati önem taşır. Aksi halde odalarda hayaletler ve dedikodular kol gezer. İhmal edilmiş odalar ve evler hainleşebilir ve kötü kokabilir.
******
Sevdiklerimizin rüyalarında ölümsüsüz. Sevdiklerimiz öldükten sonra rüyalarımızda yaşamayı sürdürürler. Rüyalar bütün dünyalar, zamanlar ve mekanlar arasında dönüp durur.
******
Özgürlük, güvenceyi yitirmektir.
******
Dünyayı yönetenlerin kitap ehliyetine sahip olmaları şart koşulmalıydı. Çünkü insanları ve onların davranış biçimlerini anlayacak duruma ancak beş, hayır, on bin kitap okuduktan sonra gelebileceklerdir.
******
Tango bir gerçeklik hapıdır. İnsanın sorunlarını, aşağılık duygularını deşifre eder. Ama insanları kırmamak için onlardan gizlenen güçlü yanları da gözler önüne serer. Ayrıca iki insanın birbirleri için ne ifade ettiklerini, birbirlerine nasıl kulak verebildiklerini gösterir. İkisinden biri yalnızca kendine kulak vermek isterse tangodan nefret edecektir.
******
"Seni seviyorum" cümlesini tamamen özgür ve saf olanlar söyleyebilir.
******
Tango, kişiyi asla yükümlülük altına sokmaz. Üç dört şarkı boyunca özlemlerinizi, umutlarınızı ve hatta arzularınızı paylaşırsınız.
*****
Bir kandınla bir tanda süresinden daha uzun süre dans etmek görgüsüzlüktür. Kişinin iyi terbiye almadığının işareti kabul edilir.
(Tanda: dört parçadan oluşam tango müziği)
*****
Kokular insan ruhuna tuhaf şeyler yapar.
******
Sevmek bir fiildir, o halde onu eyleme dökmeli.
******
Alışkanlık tehlikeli, kibirli bir tanrıçadır. Hükümdarlığını sekteye uğratacak hiçbir şeye izin vermez. Özlemleri bir biri ardına öldürür. Seyahat özlemini, başka bir işte çalışma özlemini, yeni bir aşk özlemini...... İnsanın gönlünce yaşamasını engeller. Çünkü yaptıklarımızı istemeye devam edip etmediğimizi alışkanlıklarımız yüzünden sorgulamayız.
******
Kediler kendilerinden sevgi dilenilmesini sevmez.
******
Bütün aşklar. Bütün ölüler. Hayatımıza yolu düşen bütün insanlar. Onlar ruh denimize akan nehirlerdir. Onları anımsamaktan vazgeçtiğimiz zaman deniz de kurur.
******
Çocuk sahibi olmak, kendi çocukluğundan sonsuza dek vazgeçmek gibi bir şey. Sanki erkek olmanın gerçekte ne demek olduğunu o zaman kavrıyorsun. Ayrıca bütün zaaflarının ortaya çıkmasından da korkuyorsun çünkü baba olmak senden becerebildiğinden fazlasını istiyor.
******
İnsanlar yapmadıkları şeyler için pişmanlık duyar.
******
İnsanın öleceği günü bilmesinin nasıl bir faydası olabilir ki? Hayatımın kalan günlerini korkudan çıldırmış olarak geçirdim. Hayır, teşekkür ederim. Sonsuzluğu yakayabilme hayaliyle yaşamayı yeğlerim.
******
Her kitapçı en az bir halef yetiştirir ve kitaplar hakkında ne biliyorsa ona aktarır. Bu insanların bellekleri ünlü eserlerin, gizli baskıların, orjinal elyazmalarının ve Kadın İncili'nin ortaya çıkışına dair mistik hikâyelerle doludur.
*****
Soru sormak bir sanattır.
*****
Doğru sorular bir insanı çok mutlu edebilir.
******
Mutluluğun ömrü kısa olur.
******
Akıl, karşısındaki kişinin söylediklerini belleğinde pek tutamazken, beden dokunmanın nasıl bir duygu olduğunu çok iyi anımsıyor.
******
Tek hata pek çok kişinin, özellikle de kadınların, bedenlerinin sevilebilmek için kusursuz olması gerektiğine inanmasıdır. Oysa bir bedenin yalnızca sevmeyi bilmesi gerekir. Bir de kendini sevgiye teslim edebilmeyi.
*****
Seven kişi sevilir.
*****
Sevmek için güçlü ve cesur olmak yerine sevilme özlemine kapılmışlardı. Sevmek çok cesaret, az beklenti gerektiriyordu.
******
İnsan gelecekteki karekterine çocukluğunda şaşılacak derecede yakın oluyor, ama sevilmek için ne kadar uğraşırsa özünden de o kadar uzaklaşıyordu.
*****
Kendine, nesnel olarak bünyene uygun ya da gelecek planlarına pek ters düşmeyen erkekler seçersin. Ama bu erkekler seni büyülemez. Üçüncüsü, göğüsle veya karın boşluğundaki sinir ağlarıyla ya da o bölgedeki başka bir şeyle hissedilen aşk vardır. İşte, benim istediğim aşk bu.
*****
Yazarların yazdıkları yüreklerinin, ruhlarının sesiydi.
******
İnsan gerçekten yüreğiyle de çığlıklar atabiliyor ama bu çok acı verici oluyor.
******
Acılar dünyayı küçültüyor.
******
Kitaplar, insanlar gibi tekinsiz değildi.
*****
Kimileri çok iyi sever, kimileri de aşıkları çok iyi koruyup kollar.
*****
Son ve başlangıç arasında bir ara dünya olduğunu biliyor musun? Bu, sancılı bir süreçtir. İçi düşler, acılar, unutulmuş amaçlarla dolu bir bataklıktır. Bu dönemde adımlar ağırlaşır. Veda ve başlangıç arasındaki bu geçişi sakın küçümseme. Kendine zaman tanı. Bazen eşikler tek adımda atlanamayacak kadar geniş olur.
******
Başkana, insanları etkileyeceğini düşündüğü değil, canının istediği şeyleri okumasını önerdim.
*****
Senin rengin eksik. Olsaydı her yere ışık saçar, her şeyi aydınlatırdı.
******
Yemekler ve kitaplar arasında sıkı bir bağ vardı.
******
Aşk acısı ölüm acısı gibidir. Çünkü ölürsün, çünkü geleceğin ölür, çünkü onunla birlikte sen de......
******
İnsan yaşlandıkça konuşabildiği ve birlikte gülebildiği biriyle beraber olmak istiyor.
******
İnsanı gerçek anlamda mutlu eden 3 şey;
Birincisi: İyi yemekler yemek. İnsanı mutsuz eden, tembelleştiren ve şişmanlatan her türlü kötü yiyecekten uzak durmak.
İkincisi: Deliksiz uyumak ( daha fazla spor, daha az alkol ve güzel düşünceler sayesinde)
Üçüncüsü: Güler yüzlü ve kendi yöntemleriyle de olsa karşısındakini anlamak isteyen insanlarla zaman geçirmek.
******
Sen beni sevdiğin için ben de kendimi sevmeyi öğreniyorum.
******
Hayat bana ne sunduysa onu aldım ben..... ama kendime asla bir şey sunmadım. Kendime emek verme konusunda her zaman başarısızdım.
******
Bir insanın çocukluğunda kaloriferle değil de açık şömine ateşiyle ısınması, kafasında kaskla kaldırımda bisiklete binmek yerine ağaçlara tırmanması, televizyonun karşısına kurulmak yerine açık havaya çıkması onu bambaşka biri yapar.
******
Acı, erkekleri sersemletiyor. Sersem erkekler daha kolay korkuyorlar.
******
Ölümü kızdırmak için son ana dek her zamanki gibi mi yaşamalı?
Son yuduma kadar yaşamak?
******
Sevdiklerimizin ölümü yalnızca son ve yeni başlangıç arasındaki bir eşik.
******
İyi ki bu dünyadan geçmişsin.
******
Dualar, ölülerin sevdiklerine gönderdikleri mesajlardı.
*******
Her insanın ruhunun derinliklerinde ona kendi şeytanlarının pusu kurduğu içsel bir oda vardır. İnsan ancak o odanın kapısını açıp onlarla yüzleştikten sonra özgür kalır.
******
KİTAPTAN MÜZİKLER;
Kitaptan alıntıların sayısı, üzerinde müzikler bir de içinde yemek tarifleri olması ne kadar ilginç bir kitapmış. Ve düşündüm bende bir kitapçı olsam herhalde müşterilerime hep kendi sevdiğim kitapları satmaya çalışırdım. :)
YanıtlaSilBeğendiğine sevindim. Peru da kişilerle sohbet edip ona göre kitap öneriyor.
SilHarika bir kare ve yazı yine :))
YanıtlaSilBeğeni için sağolun
SilEtkilendim kitaptan, alıntıları es geçtim çünkü sürpriz olmalarını severim. Ve müzikler elbette ki o Libertango ve Astor Piazzola için ölürüm. Kitaba baktım, bir çok yerde var, bulunabiliyor, alacağım yani. Vesile olduğun için çok teşekkürler:)
YanıtlaSilBir şey değil, keyifli okumalar...
SilPaylaşılan şarkılar çok güzel.
YanıtlaSilBayağı alıntı paylaşmışsın. Ben de bazen bir kitaptan çok fazla alıntı yazıyorum. Hepsini bilgisayara yazmak zor geliyor ama. Bunun için bildiğin kolay bir yol var mı :-)
Beğeni için sağol.
SilAlıntılar için kolay bir yol bilmiyorum. Kitabı elime alıyorum çizdiğim satırları tek tek yazıyorum.
Valla bu kadar alıntı yazamam ben ha, üşenirim :)
YanıtlaSilOkunası bir kitaba benziyor. Müzikler de tam benlik.
Okumanı tavsiye ederim...
Sil