Yabancılaşmadan çürümeye doğru kanatlanmış bir çağ düştü payımıza. Eskiden kendimizi sevdiğimiz bir yalnızlığımız vardı. Artık kendimizi de sevmediğimiz bir yalnızlığımız var. Sadece korku soluk alıyor evlerimizde. Önce de söyledim, bir gün hepimiz bir taş masalına döneceğiz. Tüm bu yıkıma karşı, zavallı insanın tek bir varoluş olanağı var, hemen yanı başındaki öteki yalnız. Ben, insanın acısını insan alır demeye devam edeceğim.
Kalabalıktan, ona inanmaya başlamışsak korkmamız gerekir. Kalabalık kördür. Dili yoktur. Şakı söyleyemez. Yazmayı bilmez. Güzelliği küçümser.
Şükrü Erbaş’ın 2019-2022 yılları arasında yayınlanmış yazılarından ve iki şiirinden oluşan Sitem Taşları artık okuruna emanet.
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Yazarın okuduğum ilk kitabı, aslında bir şair kendisi fakat yayınlanmış yazılarını bir araya toplamış. Severek okudum.
KİTAPTAN ALINTILAR;
Gönül muhabbeti âdet eylemiş bir kere, yoksa
Ne ben de aşk ne sende cemal kalmıştır.
ANTAKYALI AKİF EFENDİ
******
Sırandalık öldürür.
*****
Kimsenin geçmediği yere geçmek istiyorum.
BRETON
******
Bazı sesler vardır, gözlerimizi içimize çevirtir. Oçoktan unuttuğumuz derinlerimize bakmaya çağırır bizi. Hani cennetti, bazı cümleler zehrini yıllar sonra akıtır der ya, işte bu bazı sesler de, ölü toprağı serpilmiş canımıza, dinlerken çok farkında olmadığımız bir zehir akıtırlar.
*****
Vurdun, acısı geçmedi
Biliyorum geçecek
Ama öyle ağır konuştun ki
O gittikçe gerçek
Özdemir ASAF
******
Aşığız can bulur söz ağzımızda
KARACAOĞLAN
******
Benim yüzüm yerde gerek
YUNUS
******
Hem dünyayı reddederiz hem de vazgeçemeyiz. Dünyayla birlikte yaşabilmek için şiir yazarız, müzik yaparız, resim yaparız. Dünya şairin hem ana rahmidir hem mezarıdır.
******
İnsan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
(Çırpınıp içinde döndüğüm dünya kitabından)
******
İnsan ruhu dünyanın en emperyalist gücüdür, fetheder, fetheder ama hiçbir zaman fethettikleriyle yetinmez.
KAZANCAKİS
******
Cehennem başkalarıdır.
SARTRE
******
Cehennem acı çektiğimiz yer değildir, acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir.
HALLAC-I MANSUR
******
Bir insan çocuğunu neden döver?
Hem de adam olması için!
Ne zaman ki bir çocuk öndeki tekerleği izlemekten vazgeçer, bu acı da dönüşür. Ruhunu ezdiğiniz bir çocukla nasıl bir gelecek kuracaksınız?
******
Şiirin zamanını, yerini, üstünde yükseleceği gerçekliği, bakacağı geleceği, söyleyeceğiniz söz belirler. Yaşadığınız gerçekliğin içinden bir alan açılır ve orada yazmaya başlarsınız.
******
Haysiyetinizde ağır yaralar açılmadan, hayatınızla cezalandırılmadan, daha uygar bir ülkede yaşamak istiyorsanız, dönün şiiri bir daha okuyun. Azıcık düşünün.
*****
Şiir, dilin billurlaştığı bir yazın türüdür.
*****
Sadece otlar
Yaşıyor hepimizin yerine.
(Otların Uğultusu kitabından)
Biz doğayı unuttuk. Anlamadık. Önemsemedik. Doğa, bütün mevsimlerde, bütün varlıklarıyla bizi sevdi, bize kendini hatırlattı, bizi yerlere göklere doldurdu ama biz üzerinden atlayıp geçtik. Azıcık içimize baksaydık, otları, böcekleri, yağmurları, rüzgarın getirdiği kokuları, dağları, kumları, kuşların kanatlarını.... hepsini görecektik. Varlığımız sonsuza doğru büyüyecekti. Bencilce, aptalca, her gün biraz daha kararan aynamıza bakıp durduk, duruyoruz. Bağbozumu Şarkılarında söylemiştim:
Bir salyangoz söyledi
Daha yüce değilmiş
İnsanın yaşama tutkusu
******
Kendini sevmeyen insan sadece yara açar. Kitaplar olmadan hiçbir şeyi bilemeyiz.
******
Büyümek, emek ve saygıdan yapılmış büyülü bir yolculuktur.
******
Soru sormuyorsak bir yanlışlık var demektir.
******
Bana kendi uydurduğun bir yalan söyle, seni alnından öpeyim.
DOSTOYEVSKİ
*****
Biz hepimiz hayata başkalarının öğrettiği sözlerle başlarız.
Biz hepimiz hayata, başkalarının öğrettiği sözlerle başlarız. Okuma, başkalarının sözleridir. Yazmaya da başkalarının aklımızda, kalbimizde oluşturduğu bir etkiyle, beğeniyle, heyecanla başlarız. Sanırım bunun başka yolu yok. Onedenle ilk yazdıklarımızda, kaçınılmaz olarak başkalarının sözleri, dili, sesi, yüzü kağıdın üstünde biraz fazla görünür. Ancak, büyüdükçe, anladıkça, hayatı ve kendimizi tanıdıkça, dünyaya ve insanlara ilişkin kendi sözlerimiz oluşmaya başlar. Bu sözler, kişilik yapımızla harmanlanır, özelleşir, parmak izi gibi yalnızca bize ait olan bir dile dönüşür. Bizden önce yazılan, yaratılan edebiyat olmadan biz olamayız ama o edebiyatın hapishanesinden kurtulmadan da biz olamayız. Bir deli cesaretidir. Ancak "normal" akılla da bir şey yapılamaz.
******
Duygunun ölümü olmaz
??????????????????
(tartışılması gerekir)
***** Biz, dünyanın büyüsünü yalnızlığın o çok katmanlı sessizliği içinde görürüz, öğreniriz, anlarız. Kendimizi sevme olanağıdır yalnızlık. Bir çeşit varoluş ayinidir, ayetidir. Kimsenin bizi cezalandırmayacağı bir yerdir. Çok önceden söylemiştim, bir daha söyleyeyeyim; tüm bunların olması için yalnızlığı bizim seçmemiz gerekir.
******
Yalnız kendi hayatımız olsaydı yaşadığımız, hepimiz ne kadar eksik kalırdık. Biz, başkalarının yarattığı varlıklarız ve biz başkalarını yaratan varlıklarız.
******
Yabancılaşma, insanları kimsesizler mezarlığına çevirdi. Bencilleştirdi. Küçük düşürdü. Belleksiz yaptı. Dilsiz yaptı. Kötücül yaptı. Bu yıkıcı döngünün tabii ki geleceği olamaz.
******
Çocuk, insanın lekesiz belleğidir. Korkmayın, onun kadar cesur sözler söyleyin ona, söylediğinizden ötesini anlayacaktır. Çocuk bizim ders vereceğimiz, hayatı öğreteceğimiz bir cahil değildir. Kurduğu oyunlarla bize hayatı öğreten bir bilgedir, güzellik büyücüsüdür, yaratıcı dehadır.
******
Yazmaya oturduğumuz her yaşantı, bizim hayal ettiğimiz yere varmaz her zaman. Tıkanır kalırız. Yazdığımızın kalbimizi karşılamadığını görürüz. O biriken neyse, bizde henüz olgunlaşmamıştır. Bizim dil dağarcığımız yetersiz kalmıştır.
******
Büyük çoğunluk nasıl yaşıyorsa öyle yaşar gideriz dünyadan: kendimize tapınarak, yaptığımıza hayran, hayatımızı biricik sanarak.
******
Şair yazdığı tüm şiirlerden oluşan bir insandır.
*****
Bizim duygularımız, hayatın kalbimizde, aklımızda, hayal hanemizde, uyandırdığı heyecanlardır, yaşantılardır, hayal ve hatıralardır. İnsanın duyguları bir vahiy gibi göklerden inmez kalbine. İçinde çırpındığımız dünya onu bize bağışlar. Acı olarak bağışlar, öfke olarak, arzu olarak, korku olarak, sevinç olarak..... biz bu biriken heyecanlarla, yaşadığımız hayata karşı bambaşka bir hayat kurarak kendimize ve o hayata sunarız. Bak deriz, böyle bir dünya da mümkün.
******
Biten bir şiirin, kitabın kalbimize bağışladığı heyecanın sanırım dili yoktur.
******
İnsan, ne söylemişse, ne yapmışsa, ne kötülük ya da iyilik etmişse, insana etmiştir, insana söylemiştir, insanı gözetmiştir, insana inanmıştır ya da inanmamıştır. Bunu yaparken doğanın tüm varlıklarını, insanın hizasına getirmiştir, sözünün menevişine getirmiştir, acısıyla ya da sevinciyle onları da insan etmiştir.Onedenle, insan olmasaydı biz sadece doğaya şiir yazar mıydık gibi bir merak hükümsüzdür. Çünkü biz de olmazdık o zaman. Bize şiir esinleyecek kimse olmazdı. Doğaya yazılan her şiir, doğadan söz eden her şiir, doğayı insanlaştırma, insanı tamamlama girişimidir. Ağacı, yağmuru, kuşları, börtü-böceği konuşturmadan, onu sevemezdik, şiirini yazamazdık.
******
Bellek, sanılanın aksine yaşadığımız günlerin değil, geçmişin ve geleceğin kayıt yeridir. Bunu, hatıranın ve hayalin kayıt yeridir diye okumak da yanlış olmaz. Acının kayıt yeridir, umudun kayıt yeridir, öfkenin kayıt yeridir. Biz, belleğin bize kazandırdığı büyülü bir yetiyle unutmayız. Bütün zamanları aynı anda kavrarız ve yaşarız. Sezgisel bir bilgiyle de olsa, insanı küçük düşüren kötülüğün ve şiddetin insana aykırı olduğunu ve bir geleceği olmadığını en derinimizde duyumsarız. Bunu bize bilimsel, felsefi, başka bilgiler de sağlar ama sanatsal bilginin-şiirin, müziğin,resmin,romanın-oluşturduğu bellek, bizi özgürlük ve eşitlik bilinci içinde geleceğe taşıyacak en güzel varoluş halidir.
Ne çıkar sönükser hayatınız
Tasaların altında
Gizli bir sevinç var mı
Siz ona bakınız
der Necatigil. Ben hangi büyük acıyı yazarsam yazayım, insanın iyiliğine, onuruna, "ortak kaderine", yaşama arzusuna, gelecek tutkusuyna hep inandım. Şiir bu insacın varlık bulduğu vir devrim ayetidir benim için.
*****
Umut sahibi olabilmek için bir gelecek tasarımınız olması gerekir. Yaşadığınız hayatı bütün alanlarda sorgulamanız gerekir. Bunun içinse insanın ve hayatın diyalektiğini bilmeniz gerekir. Bu, insanın ömrünü alan bir emek demektir. Başkalarından edinilmiş hazır kalıp bir hayatla kimse bilgi sahibi olamaz.
*****
Eğer insan, en basitinden en karmaşığına bir umut yaratamasaydı, canını acıtan ilk hayal kırılklığında intihar ederdi.
******
Yaşarken zamanın ve ölümün bilincinde olan tek varlık insandır. B u bilinçtir ona geçici olduğunu, bütün varlıkların ondan uzun yaşayacağını, her şeyin bir gün bu dünyada kalacağını sessizce öğreten. Sanırım hepimizin en gizli ve en büyük korkusu budur. İnsanın sanat dışında, dinler ve tanrılar üzerinden "öteki dünya" yaratmasının özünde yatan da bu geçicilik duygusu olsa gerek. Şunları yazmıştım, bir daha paylaşmak isterim:
İnsana verilen en büyük cezanın, sınırlı bir hayatla sonsuzluğu kavrama yetisi olduğunu düşünürüm. O bilinçli ya da sezgisel bir algıyla, kendi yarattıkları da dahil, dünyanın tüm nesnelerinin kendinden daha ömürlü olduğunu görmüştür.
******
Sanatsız edemeyişim, onun beni olduğumdan başka türlü olmaksızın, herkesle aynı düzeyde yaşatmasıdır. Sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar; onu en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Sanat, en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle çoşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır.
Albert CAMUS
******
Dünyada hiçbir edebiyat kendinden önce yazılanlara yaslanmadan cümle kuramaz.
******
İnsan, başka insanlar olmadan yaşayamaz. Bu bilinci ve değeri bize kazandıracak olan bütün dallarıyla sanattır. Sanat, anlamanın, sevmenin, özgürlüğün ve barışın en büyük hayat bilgisidir.
******
Bir düşüncedeki yanlış, eleştirilebilir ama hiçbir göze yaratıcı bakış kazandırılamaz.
ZWEIG
******
Şiir bizi dünyanın hem içinde tutar hem dışına çıkarır.
******
Madem ölüm var, insan bir kahraman gibi yaşamalı.
ALBERT CAMUS
******
Elbette dünyayı eylem değiştirir ama o eylemin tasarımcısı, hazırlayıcısı, kurucusu sözdür. Söz bize, gündelik hayatın sıradanlığı içinde öyle bir ruh verir ki yeryüzünü ve gökyüzünü yeniden kurmaya başlarız. Söz, gerçeğin mimarıdır, eleştirmenidir, taşıyanıdır, yıkanıdır, kuranıdır. Aynı zamanda yıkıp kurduğu bu olağanüstü dünyaya oturup ağıt yakanıdır, güzelleme yapanıdır. İnsan sözlerden yapılır (Bağbozumu şarkıları) demiştim; bunun tersi de bir o kadar doğru:Sözler insandan yapılır ve insan dünyanın anlamıdır.
******,
İnsan aklı ölümle yaşamaya bir yol buluyor. Yoksa hiç düşünmeden hepimiz intihar ederdik.
*****
Ölüler dünyayı sevemez ama
Ölüler olmadan
Yaşayanlar da sevemez dünyayı.
ŞÜKRÜ ERBAŞ
*******
Toplum giderek insan olmanın ruhunu yitiriyor. Merhamet bir taş kayıtsızlığına dönüyor. Bencil arzularımız ve acılarımız dışında, başka hayatlarla olan tüm bağlarımız kopuyor. Sevme yetimizi ellerimizle boğuyoruz. Sığınma duygumuzdan utanıyoruz. Yalnızca çıkarımızın olduğu ilişkiler hastalıklı bir haz veriyor. Birisi bize yarasını gösteriyor, başımızı çeviriyoruz, gülüyoruz, uzaklaşıyoruz. Biz yalnızca kederden kaçmıyoruz ki, kederin ruhumuza işlediği tüm inceliklerden kaçıyoruz. Gövdemizi de kalbimizi de küçümsemeyle hayranlığın çarmıhına gerdik. Başka bir yaşama biçimimiz kalmadı. Nasıl öğrendik, nereden öğrendik aklım almıyor; bir insanı en ince yerinden, içtenliğinden parçalamayı öğrendik.
******
Şiir insanların hayatında kitap olarak varsa vardır.
******
Kibir, insanın en büyük ahmaklığıdır. İki değere inanırım: Emek ve saygı. Bu ikisi olmadan insanın yapıp ettiği her şey eksik kalacaktır, cezaya dönecektir.
*****
Hepimiz inandığımız değerlerle yaralıyız. Birisi geliyor ve yıldızları kalbimize tutuyor. Biz o yıldızların arkasındaki kalple birden ışıyıveriyoruz.
******
Durgun yıllarda gelmiş olanlar dünyaya, anımsamazlar geçtikleri yolları.
ALEKSANDR BLOK
******
Sevmek o kadar kolay ki, o kadar geniş zamanlı bir duygu ki.... insanın kalbi bir mucize. Görmek gerek.
Dil söyler kulak duyar
Kalp söyler kainat duyar
YUNUS
******
Dünyaya bir kez çocukken bakarız, gerisi hatıradır.
******
Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiç bir yere gitmiyor
EDİP CANSEVER
*****
Çocukluktan çıktığını sanmak aslında çocukçadır.
ATİLLA İLHAN
*****
Şair, konuşurken ve yazarken nevrozludur, çocuk kimliğini çıkarır.
******
FREUD
Şiirsel eylemin ilk izlerini çocukta arayabiliriz. Çocuğun en sevdiği, en çok uğraştığı şey oyundur. Kendine özgü bir dünya yarattığına, içinde yaşadığı dünyanın eşyalarını kendine en uygun şekilde düzene soktuğuna göre, oynayan her çocuk şair gibi davranıyor demektir. Şair de çocuğun yaptığını yapar. Düşsel bir dünya yaratır kendine der ve ekler.
Yalnızca doyumsuz insan düş kurar. Doyuma ulaşmamış arzular düşlerin öncüleridir.
******
Bütün zamanların tek bir zaman olduğunu bize ancak edebiyat gösterir. Onun için biz, bir günlük bir yaşantının içinde, dünyanın bütün hallerini, insanın bütün yaşlarını yaşarız.
*****
Ağzımızdan çıkan hiçbir sözün kaybolmadığını, başımızın üstünde dönüp durduğunu, bize söylendiği günkü duygu yüküyle gösterebilecek tek bir insan yaratımı vardır: Edebiyat.
******
Edebiyat, ölülerimizi dünyada tutacağımız tek olanağımızdır.
******
Ruh, ancak başka hayatların ruhuna dokunursa kendi varlığını duyumsar. Edebiyat bu duyumsamadan doğar.
******
Yazmak, yalnızlığın can bulmasıdır.
******
Çocuğun yaratıcı bir akıl kazanmasını istiyorsanız, onun bütün hayallerini saygıyla dinleyin ve sevin.
******
Gerçeğin ana rahmi hayal hanemizdir.
******
Edebiyat, yalnızlığımıza yeni hayatlar bulmak için bilinmeyene yapılmış bir tanrısal yolculuktur.
******
Saygısız söz şiddet içerir. İncelik yüceltir. Eşitlik düşüncesi özgür kılar. Keder en büyük yaratıcıdır. Merhamet adaletten önce gelir. Biz bir edebiyat eserinde bütün bunları bir masal gibi yaşarız.
*****
En büyük ozanlar, çeşitli biçimde, kimi zaman gözü pek, kimi zaman güçsüzce, yaşamın güçlüklerine meydan okudular, ama insanı bulunduğu çirkeften çekip çıkaran onların aşk şarkıları oldu.
PAUL ELUARD
******
Ündür düşünmeme en büyük engel
RITSOS
*****
Geçer toz koparan fırtınalar.
BEHÇET NECATİGİL
*****
İnsanın acısını insan alır.
******
Şair, dil içinde dil yaratandır. İnsan içinde insan, toplum içinde toplum yaratandır. Doğayı insanlaştırandır. Onu var eden her şeyin, onu yok eden her şey olduğunu çok erken görmüştür.
*****
Sakın öğüt verme ki o saçmadan benim var.
FUZULİ
******
Yüreğinde yar aşkı olmayan bu sazı çalarsa tıngırdatır. Önce yarin aşkını yüreğine koysunlar. Yarin aşkı onlara nasıl çalacaklarını tarif eder.
NEŞET ERTAŞ
******
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
AŞIK VEYSEL
******
Herkes kemalini söyler
HATAYİ
******
Ruhun elle birlikte çalışmadığı yerde sanat olmaz.
LEONARDO DA VINCI
******
Esin bir birikimdir, bilinçte bilinçaltında algılar birikimi der.
Behçet NECATİGİL
*****
Çokluk denizinde yunmak herkese vergi değildir: Bir sanattır kalabalığın tadını çıkarmak.
BAUDELAIRE
*****
Yazar/şair, başkalarının aynasında kendisini görmezse dünyayı göremez. Hangi öfkeyle, umutla, acıyla olursa olsun, çağın bütün kötülüğünün içinden geçerek bir "iyilik ve güzellik" tasarlayabilir ancak. Yazar/şair, hiçbir zaman içinde yaşamayacak olsa da bize bir karşı dünya yaratır.
******
Şehrimizin insanları geleceği, gidiş gelişleri, tartışmaları yok eden bir veba salgınını nereden akıllarına getirebilirlerdi? Kendilerini özgür sanıyorlardı, oysa felaketler oldukça, kimse özgür değildir!
******
Okumayan, edebiyata el sürmemiş bir insanlık, kaba ve ilkel dili yüzünden ürkütücü iletişim sorunları yaşayan bir sağırlar-dilsizler topluluğuna, sözcük oluşturma yetisinden tümüyle yoksun bir topluluğa döner. Aynı şey bireyler içinde geçerlidir. Hiç okumayan, az okuyan ya da yalnızca süprüntü okuyan bir insan elgelli bir insandır. Çok konuşabilir ama az şey söyler, çünkü söz dağarı kendi kendini dile getirmeye yeterli değildir. Yalnızca sözsel bir sınırlılık değildir bu. Aynı zamanda zihinde ve düş gücünde bir sınırlılığı da gösterir. Düşünce yoksulluğudur, çünkü içinde bulunduğumuz durumun gizlerini kavramamızı olanaklı kılan düşünceler ve kavramlar, sözcüklerden bağımsız bir biçimde var olmaz.
MARIO VARGAS LLOSA
******
Büyük mucize; insanın insana tutunma çırpınışıdır.
******
Hayattaki en büyük başarınız nedir?
Başarı sayılırsa, hak ederek yaşamak.
******
Favori yolculuğunuz hangisi?
İçe, en içe yapılan tüm yolculuklar
******
Size göre en aşağı seviyedeki rezillik nedir?
Başka hayatları gasp etmektir.
******
Bir erkekte en çok beğendiğiniz nitelik nedir?
İncelik ve içtenlik.
*****
Bir kadında en çok beğendiğiniz nitelik nedir?
İncelik ve içtenlik
******
Nasıl ölmek isterdiniz?
Daha önce de sordular: Uykuda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder