OKUDUKLARIM 2023/24 MADENCİ

01 Mart 2023

 

 
Burası cehenneme açılan kapıdır. Girebilecek misin?”

Madenci’nin isimsiz anlatıcısı, kafasında tehlikeli düşünceler ve ayağında hasır sandaletlerle ormanda yürürken, hiç tanımadığı Çozo’nun “İş lazım mı genç adam?” çağrısına kulak verir. Bu sese niye karşılık verdiğini pek anlayamaz aslında, neden sonra “Ne tuhaftır ki insan ruhu sonsuzluğa sürüklenmeye hazır da olsa, birisi seslenince hâlâ bir yerlere bağlı olduğunu fark ediveriyor,” diyerek açıklar bu durumu. Fakat tuhaflıklar bununla sınırlı kalmaz ve kendisini Çozo’nun ardından bakır madenine doğru giderken bulur. Tokyolu kibar bir ailenin iyi yetişmiş çocuğu, kir pas içindeki işçilerin yanında yaşamaya başlar artık. Ve sıra, maden ocağı ile tanışmaya gelir.

1908’de yayımlandığında, hem konu hem de anlatım tekniği açısından zamanının oldukça ilerisinde bir roman olan Madenci, birçok edebiyat tarihçisine göre Beckett ve Joyce’un modernist ve absürt ögelerini fazlasıyla barındıran bir yapıt. Modern Japon edebiyatının kurucusu kabul edilen Natsume Soseki’nin bu öncü romanını, Sinan Ceylan’ın Japonca aslından çevirisi ve Haruki Murakami’nin son sözü ile sunuyoruz.

“Natsume Soseki, Japonya’nın en büyük modern romancısıdır. [...] Yüz yıldan fazla bir zaman önce yazılmış olan bu romanı, sanki bugün yazılmış gibi okuyabildiğimi bilmek ve bundan derinlemesine etkilenmek beni inanılmaz mutlu ediyor.”
- Haruki Murakami -

(Tanıtım Bülteninden) 
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Okurken sıkıldım; diyalog çok azdı. Anlatılan ifadeleri sevsemde, uzun cümleler beni boğdu. Okuyucuyu sürükleyen bir yapısı yok. Kaleme alınış hikayesini okuduktan sonra bende anlam kazandı diyebilirim. Kitapta bana ters düşen cümleleri kırmızı renkte size de aktarıyorum.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Hayatımızda bazen, ölümü amaç edinip ona doğru yürümek dışında huzur bulamayacağımızı düşünmekten kendimizi alıkoyamadığımız anlar oluyor.
*****
İnsanın ruhu sonsuzluğa sürüklenmeye hazır da olsa, birisi seslenince hala bir yerlere bağlı olduğunu fark ediveriyor.
*****
Son zamanlarda karekter diye bir şeyin olmadığını düşünmeye başladım. Nice yazar, şöyle karekter yarattım, böyle karekter yazdım diye böbürlenir. Okurlar da o karekterlerin şusunu busunu çok iyi bilirmiş gibi konuşmaktan geri durmazlar, fakat işin özü yazarların yalanlar uydurarak kafa bulmasındani okurun da bu yalanlara bayılmasından başka bir şey değildir. Doğrusunu söylemek gerekirse sabit ve nihai karekter diye bir şey bile yoktur. Asıl olan, romancıların nasıl yazacaklarını bilmedikleri bir şeydir. Olur da bunu denerlerse ortaya çıkan ürün bir roman olmayacaktır. Gerçek insanları anlamak güçtür. Tanrı bile onları kolayca anlayacak güçte değildir.
******
Birisini çok para kazanma vaadinde bulunarak ayartmaya çalışmak bana doğru gelmiyordu.
******
İnsan olmanın en temel niteliği olan para kazanma tutkusundan yoksun bu zavallıya bakıp gülüyordu.
???????????????????????
*****
İnsanoğlunun tek tutarlı tarafı vücududur. Ve sırf vücudumuz aynı kalıyor diye pek çoğumuz zihnimizin de aynı kaldığı sanrısına kapılır, bugün dün yaptığımızın tam tersini yapsak dahi kendi benliğimizi sürdürdüğümüzü düşünürüz.
******
Tıpkı hastalıklar gibi düşünce ve duyguların da bir kuluçka dönemi var. Ve kuluçka döneminde bu duygu ve düşüncelere göre hareket edip davransak bile aslında bu düşünce ve duyguların varlığından haberdar olmuyoruz. Ve bu duygu ve düşünceleri bilinçaltımızdan gün yüzüne çıkacak bir olayla karşılaşmazsak, asla duygularımızın etkisi altında kalmadığımızı iddia etsek bile hayatımızın geri kalanı boyunca onlar tarafından yönetiliyoruz. Duygu ve düşüncelerimize ters düşse de çeşitli davranışlarla haklı olduğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz ama dışarıdan bir göz bu çelişkiyi kolayca fark edebiliyor. Bazen bu çelişkileri kendimiz fark edince çok şaşırıyoruz. Bazen ise hiç farkına varmadığımız için muazzam acılar çekiyoruz.
******
Keşke bu varlığını bilmediğimiz şeyler kalplerimizi kırmadan önce onları fark edebilsek ve güçlü bir ilaçla köklerini kurutabilsek. İnsanlık pek çok çelişkiden ve sayısız felaketten kurtulurdu. Fakat ne yazık ki işler tam olarak bizim istediğimiz gibi yürümüyor.
******
Pek çok insan, bir tecrübeyi en isabetli şekilde aktarabilmek için hemen sonrasında yazmak gerektiğine inanır, fakat bu büyük bir hatadır. Kısa bir durum tasviri bile anın heyecanına kapılarak gerçek dışı söylemlere evrilmeye meyillidir.
******
İnsanın düşüncesi kadar değişken bir şey daha yoktur şu dünyada. Tam bir fikir edindim diye rahatlarsın, kaybolur gider. Yokken kafam rahat dersin, aklına bir şey takılır. Var mı yok mu diye elimize alıp bakamadığımız için bir fikrin varlığından emin olamayız.
*******
Bütün insanlık bu kadar kolay anlaşabilseydi, kimsenin kimseyle derdi kalmaz, hayat hepimiz için çok daha kolay olurdu.
*****
Gazetedeki hikayeler yüzeyseldir, kağıdın üzerindeki mürekkepten ibarettir.
******
Uysallığın sınırlarına bir kez ulaşınca, akması gereken gözyaşları bile yerinde kalıp akmaz oluyor. İnsanlar gözümden yaş akacak raddeye geldim diye hayıflanır ama gözünüzde yaş varsa endişelenmeye mahal yoktur. Gözünüzden akacak yaşlar olduğu sürece şüphesiz hala gülebilirsiniz.
******
İnsanlar zor zamanlarında diğerlerinin senin için neler yaptığını asla unutmamanı iyice tembihler ama unutmak kaçınılmazdır, bunun aksini iddia eden yalan söyler.
İnsanlar kendilerinin bir kaya gibi sağlam olduğu sanrısına kapılıp başlarını belaya sokarlar. Kişinin çevresel etmenlerini asla kaale almayıp onu önceden çizilmiş kalıplara oturtmaya çalışırlar. Başkalarına böyle davranmayı kendilerince haklı görürler ama ait olmadığı bir yere uyum sağlamaya çalışırken mutlu olan birisine hiç rastlamamışımdır.
******
Düşüncesizce yaklaşarak başkalarını dürüst ve adil olmamakla veya tutarsızlıkla suçlayıp hemen her şeye muhalif olup ses çıkaranlar, aslında bu düzdünya'nın birer vatandaşı olmakla birlikte, basmakalıp kalplere kaş çatarak savaş bayrakları sallayan kimselerdir.
******
 Kimsenin hırsız olmasını istemezsiniz ama naçizane düşüncem, bir başkasının psilolojik eğilimlerini uygun bir şekilde gerçekleştirmesini sağlamak bana göre erdemlerin en büyüğü olduğu yönündedir.
????????????????????
******
Alışkanlıkların bir sonucu olarak elzem gördüğümüz şeylerin, bir anda lüzumsuz uğraşlara dönüşmesi çok garip olmakla beraber, daha sonra bu baştan aşağı değişim meselesi üzerinde etraflıca düşününce, bu gibi şeylerin sıkça tekrarlandığını anladım. Kısacası normal olan herkesin yaptığıdır, tek başına yaptıklarınız ise lüzumsuz görülür.
******
Geçmişe dönüp bakınca hatırlamaya değer anıların hepsi birer rüyadır ve nostaljide bu anıların rüya gibi olan kısımlarında yattığından, geçmiş gerçeklerin kendi içlerinde bir yerde müphem vebulanık noktalar olmazsa rüyanın değerini korumak da mümkün olmaz.
******
Acı, zorluk, pişmanlık ve çaresizlik gözyaşlarıi hepsi tecrübe kazandıkça unutulabilir. Minnet gözyaşları bile düşmeden tutulabilir. Ne var ki, yozlaşmış bir benliğin başka birinin gözünde yine eski günlerdeki gibi birey yerine konulmasının verdiği mutluluk gözyaşlarının ölene kadar unutulmayacağından eminim. İnsan, benlik duygusu oldukça güçlü bir varlıktır.
******
Ölmek üzere olan birisi bile cebinde parası varsa kendini güvende hisseder.
******
İnsanın hedefine nihayet ulaştığı, hemen sonrasında ise hedefine ulaşmış olmaktan pişman olduğu zamanlar vardır.
******
İnsanlar bazen söylemek istemediklerini de öylece ağzından kaçırıverir, işte dil öyle bir mekanızmadır ve bu mekanizma kullanıldıkça hız kazanmış, bunun sonucunda ben de giderek daha cüretkar olmuştum.
******
Düşmanla karşılaştığın yerde onu yutacaksın, yoksa yutulan sen olursun. İkisini de yapamıyorsankimseye bel bağlamadan onurlu bir tavır sergileyerek gözünü düşmandan ayırmayacaksın.
******
İnsan kalbinin suya çok benzediğine kanaat getirdim. İterseniz kendini çeker, siz geri çekilirseniz o baskın gelir.
******
Akıl yaşta değil baştadır.
******
Gençlik duygusal bir dönemdir. Ve insan duygusal olduğu zaman hata yapmaya meyillidir.
******
Mahvolanlar bir o kadar zarar verir etrafa. Başka insanların canını sıkarlar.
******
Cefa çekmeden sefa sürülmez.
******
İnsanlar birisinden para alacağı vakit, ilk önce reddedilip genellikle sonradan ceplerine koyuyorlar.
******
Kendi düşen ağlamaz ancak aklıselim olan biri bu hale düşmekten kaçınması gerektiğini bilir, bilmelidir de.
******
 

4 yorum:

  1. Yazarın "Şanşiro" isimli romanını Storytell'de dinlemiştim, hoşuma gitmişti. :)

    YanıtlaSil
  2. Alıntılar güzelmiş ama kitabı okur muyum emin olamadım, arada kaldım:) Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek edebi bir eser sayılmaz bana göre okumasan da olur.

      Sil